18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon B Giresun B PB Ankara 15 18 19 15 19 17 17 14 14 19 18 19 18 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB PB Y PB PB B B B B S S S 17 16 15 21 22 18 20 21 17 18 11 10 7 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki B Stockholm K Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin PB Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 4 1 6 11 10 13 14 11 10 8 11 15 10 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y B Y Y A Y A Y B A B 18 19 16 18 17 3 16 13 22 13 22 23 22 Ülkemizin kuzey ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Kıyı Ege ile Antalya ve Burdur çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Doğu Anadolu’da gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayıyla birlikte yer yer sis görülecek. 27 MART 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Mart GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada göster deseler bir Batılıya… Gözünü kırpmadan işaretparmağını Türkiye’ye uzatacaktır... Darbe, terör örgütü üyeliği birbirine karıştı. Gazeteciyazar avı başladı. Kimileri darbecilerle işbirlikçi diye, kimileri terör örgütüne üye olmakla suçlanarak tutuklandılar. Not defterlerinde notları kanıt diye gösterip gazeteciyi terör örgütüne üye diye içeri tıktılar. Darbe kokularının solunduğu günlerde mesleği gereği darbe yapacağı söylenenlerle konuşanları darbeci diye Silivri zindanına attılar. Savunma hakları kısıtlı gazetecilerin tutukluluk sürelerini cezaya dönüştürdüler. Yılları aşan cezaevi konukluğunun artık sona ermesi.. duruşmalara dışarıdan katılmayı dileyenlerin tahliye taleplerini sürekli geri çevirdiler. Son aşamada yayımlanmamış bir kitabın yazarı gazeteciyi; terör örgütüne üye olmak, halkı isyana kışkırtmak gibi suçlamalarla tutuklamakla da yetinmediler. Yayımlanmamış kitabını da tutukladılar. Bütün bunlar basın özgürlüğünün alabildiğine yürürlükte olduğu ve demokratik rejimle yönetildiği iddia edilen bu ülkede yaşandı ve gidiş o gidiş ki, yaşanmaya devam edileceğe benziyor. Gazeteci olmak mı, hele kitap yazmak mı? Olmaz! Örneğin yazdığın, henüz bastıramadığın bir kitapta, polis içinde yuvalanan bir cemaatin varlığını açıklamak, suçların en büyüğü. Tek adam iktidarlarının demokrasi adına, demokrasiyi yozlaştıran uygulamalarını bu ülke ikinci kezdir yaşıyor. 1950’de basına özgürlük vaadiyle iktidara gelen Menderes’ler kısa zamanda demokrasiyi, basın özgürlüğünü unuttu, tek adamlığa özendi. O günlerde yaşadıklarımız bugün çok, ama çook geride kaldı. Hatta günümüzdeki uygulamalar, Menderes’leri kıskandıracak içerik ve nitelik kazandı. Hiç değilse o dönemde yayımlanmamış kitap yazarı darbe yapmaya özendi ve özendiriyor diye, gazetecinin not defteri suç delili diye algılanmadı. Gazeteci terör örgütüne üye diye tutuklanmadı. O dönemle AKP iktidarının ortak noktaları: Menderes de RTE de demokrasiyi korumaya çalıştıklarını iddia ettiler, ediyorlar! Yayımlanmamış kitabın toplandığı bir ülkede yakın gelecekte başka suçlar icat edilmeyeceğine kim güvence verebilir? Bizden uyarı. Şimdiden tedbirli olmakta yarar var. Örneğin, gazeteciyazar iseniz aman dikkat: Tek adam gitsin diye sokak nümayişlerinin başladığını.. kalabalıkların ellerinde basılmayan kitabın yazarının ve gazetecilerin tutuklanmasına yuhhh diyen.. zinde kuvvetler nerede diye sorgulayan pankartların dolaştığını şayet rüyanızda görüp, rüyayı telefonda bir arkadaşınıza anlatırsanız… …artık başınıza geleceklerin haddi hesabı yok! Olmaz demeyin. Yaşadığımız RTE patentli ileri demokraside gün gelir bakarsınız rüyalar bile soruşturulabilir. Yayımlanmamış kitabın tutuklanmasına çığ gibi büyüyen tepkilere hükümetin anlı şanlı isimleri de katılıyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bu konudaki üzüntü beyan eden açıklamaları timsahın gözyaşlarını anımsatıyor. “Durup durduk yerde olmuyor bu işler” diyen Başbakan’ın yayımlanmayan kitapla ilgili olayları onayladığı izlenimi veren sözleriyle Arınç’ın sözleri aykırılık mı sergiliyor? Hayır! Her ikisi de, Başbakan da Yardımcısı da sonunda “Yargının kararıdır” diyor, aynı kapıda buluşuyorlar. İçeriği kamuoyundan özenle gizlenen yayımlanmamış bir kitabın yok edilmesi yargı kararına karşı RTE; demokratik bir davranış sergileyebilirdi. Hatta bir ilke imza atabilir, yayımlanmamış kitapla ilgili mahkeme kararını eleştirebilirdi. Gerçek demokrasiye inanmış bir başbakan: Yayımlanmamış, taslak halindeki kitaba yasak getirilemeyeceğini.. polisin hangi nedenlerle ve bulgularla hazırladığını bilemediği bir raporun yasaklamaya gerekçe olamayacağını, olmaması gerektiğini, yargıçların gerçek demokrasilerde böylesi kararlara imza atamayacaklarını açıklamasını dileyen bir konuşma yapabilir ve... ...yargının da, yargıçların da eleştirilebileceğine örnek olabilirdi. Rüya işte. Olmayacak duaya amin dedirtiyor insana! Fotoğraf: VEDAT ARIK Gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanmalarının ardından Şık’ın basılmamış kitabının ve kopyalarının da suç unsuru sayılarak imha edilmesi, iç ve dış kamuoyunda AKP’nin ‘ileri demokrasi’ söylemlerinin bir kez daha kuşkuyla karşılanmasına neden oldu. Bu çerçevede en büyük sorgulama da, AKP’nin yargıyı ele geçirme yönündeki niyeti konusunda yapılan tüm uyarılara rağmen 12 Eylül referandumunda “yetmez ama evet” şeklinde tutum takınan liberalsol çevrelere yöneldi. BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da, her ne kadar kendisini o grup içinde görmese de, partisinin boykot kararına uymayıp, referanduma “evet” diyenlerin önde gelen ismiydi. Ufuk Uras: AKP, Hoyrat Şımarıklık çinde KP’nin kökeni demokratik değil’ Uras destek verdiği referandumdan bu yana yaşananları ise şöyle değerlendiriyor: “AKP yönetimi yerel seçimlerde beklediği sonuçları alamayınca hırçınlaştı. Referandum sonucunda ise tek kale maça dönüşen ‘şımarık bir hoyratlık’ içine girdiler. Haziran seçimlerine ilişkin yoklamalarda önde çıktıklarını gördükçe toplumun geri kalan bölümlerine bu sefer ‘adam sendecilik’ ile yaklaşmaya başladılar. 2002’den bu yana palavra atarak toplumu bir yere vardırmadılar.” Hrant Dink davası, seçim barajının düşürülmesi, Hazine yardımı gibi demokrasi açısından önem taşıyan konularda AKP’nin sınıfta kaldığını belirten Uras, referandumda ‘Evet’ oyu verirken en büyük beklentisi olan ‘A eferandum öncesi kitap imhası yoktu R Genelde Ergenekon davası kapsamındaki uzun tutukluluk sürelerine, özelde de Şener ve Şık’ın durumlarına ve basılmamış bir kitabın imhasına şiddetle tepki gösteren Uras, “Bu yapılan Vandalizmdir. Henüz kitap bile olmamış bir kitap taslağının kriminalleşmesi, demokrasi açısından kabul edilebilir değil. Sadece otoriter ya da üçüncü dünya rejimlerinde görülecek türden işler oluyor memleketimizde” diye konuştu. Olayın bir başka boyutuna da değinen Uras, Şık’ın kitabına yönelik imha eyleminin yazarlar ve yayınevleri açısından da caydırıcı olacağı konusunda kaygılarını ifade etti. ‘Bu yapılan Vandalizm’ Uras, AKP’ye yönelik eleştirilerine rağmen, bugün kendisinin de şikâyetçi olduğu bu baskıcı gelişmelerden, destek verdiği anayasa değişikliklerini sorumlu tutmuyor. “Referandumda kabul edilen hiçbir madde bugün yaşanan olayların önünü açmış değil. Bu değişiklikler olmasaydı da Türkiye güllük gülistanlık olmayacaktı” diyerek desteğini sürdürüyor. Ancak Uras’ın bu görüşlerine katılmak mümkün değil. O dönem birçok kesimden gelen uyarılar ne yazık ki gerçek çıktı. Yüksek yargı ve özellikle de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren anayasa değişikliği, bugün Uras’ın da eleştirdiği baskıcı uygulamalarda büyük rol oynuyor. Tüm tartışmalar bir yana, hiç değilse referandum öncesinde, Türkiye’de basılmamış kitap imha edilmiyordu. Fotoğraf: VEDAT ARIK Kitap İmhasına ‘Yetmez Ama Evet’ Cephesinden Tepki 12 Eylül darbesini yapanların yargılanması konusunda da iktidar partisini “siyasi iradesini kullanmamakla” suçluyor. Uras, bu hissiyatını “AKP’den kim bekler ki özgürlükleri geliştirmesini? Kökenleri demokrasiye uygun değil” diyerek dile getiriyor. Referandum sürecinde AKP’ye “çok değerli” bir destek veren Uras gibi isimlerin, şimdi bir tür uyarı anlamı taşıyan bu değerlendirmeleri çok önemlidir. Ancak AKP’ye yönelik bu uyarılarını, daha yüksek sesle yapmaları kendilerinin topluma karşı borcudur. ‘Taşeronluk insanlık suçudur’ İstanbul Haber Servisi PTT işçileri, cumartesi günleri saatte 110 kuruşa çalıştırılmalarını, güvencesiz ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için Tünel’den Taksim’e yürüdü. KESK HaberSen İstanbul Şubeleri tarafından düzenlenen eylemde işçiler, “Bak postacı geliyor hesap soruyor” sloganı atıp “Taşeron sistemi bir insanlık suçudur” pankartı taşıdı. Postacılar, görevleri olmadığı halde kendilerine yük taşıtılmasını protesto etmek için büyük koliler taşıdı ‘Kayıplarımızı artık bulun’ İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri ve İHD İstanbul Şubesi Kayıp Komisyonu üyeleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle 313’üncü kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Cumartesi Anneleri Başbakan Tayyip Erdoğan’a seslenerek kayıpların bulunmasını istedi. Anneler yine ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. AKP’nin sunduğu öneriyle Türkiye ‘tıbbi denekliğe’ açık hale gelecek ‘Kobay yapacaklar’ MUSTAFA ÇAKIR Eşini öldürüp intihar etti ANTALYA (Cumhuriyet) Türkiye birbiri ardına gelen kadın cinayetlerini tartışırken son haber Antalya’dan geldi. Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polis memuru İsmail Türker (39), 6 ay önce ikinci evliliğini yaptığı eşi Gülnur Türker (21) ile evinde belirlenemeyen nedenle tartıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine İsmail Türker, beylik tabancasıyla ateş açarak eşini öldürdü. Türker, ardından kendisini başından vurarak intihar etti. ANKARA AKP milletvekilleri tarafından hazırlanan ve TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan “gönüllü kobaylığa” yasal dayanak getiren öneri hekimler tarafından eleştiriliyor. Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Civaner, yabancı şirketlerin kendi ülkelerinde yapamadıkları araştırmaları esnek yasal düzenlemeler nedeniyle Türkiye’de kolayca yapabileceklerine dikkat çekti. Civaner öneriyi, “Danıştay tarafından iptal edilen ‘Klinik Araştırmalar Yönetmeliği’ni aynen çıkarabilmek için yasal daya TBB’den Doç. Dr. Murat Civaner, “Yabancı şirketlerin, kendi ülkelerinde yapamayacakları araştırmaları ülkemize kaydırmaları engellenmelidir” dedi. nak girişimi” olarak da yorumladı. Civaner, öneriye ilişkin eleştirileri şöyle sıraladı: Ülkemizde toplum sağlığı sorunlarına göre yapılandırılmış bir ulusal bilim politikası bulunmadığı için bilimsel araştırmaların toplum sağlığı sorunlarına yönelik olması koşulunu içermemektedir. hiyat fakültesi mezunu bir üye”nin bulunması için geçerli bir gerekçe bulunmamaktadır; çünkü araştırmaları dini ölçütlere uygunluk açısından değerlendirmek etik kurulların görevleri arasında değildir. Kamu kurumlarının kendi bünyelerinde etik kurulu kurmaları sağlanmalıdır. Etik kurullarında mutlaka bir tıp etiği uzmanı, bir farmakolog ve bir istatistikçi bulunmalıdır. Araştırma sonuçları bütünüyle paylaşılmalı, verilerin gizlenmesi engellenmeli, veri mül lahiyat mezununa gerek yok’ Suiistimal olasılığı düzenlemeyle engellenmelidir. Kurul üyeleri arasında “ila ‘ kiyeti tüm araştırmacılara/kurumlara/ülkelere ait olmalıdır. Hastalık dezavantaj yaratan bir durumdur; bu durumdaki kişilerin özerk karar vermeleri güçleşir. Araştırmaya katılanlara ait her türlü bilginin gizliliğini korumak ve sürdürmek, araştırmacı ve kurumun sorumluluğunda olmalıdır. Araştırma giderleri Sosyal Güvenlik Kurumu’na veya katılımcıya ödetilmemelidir. Katılımcıların araştırma nedeniyle uğrayabilecekleri zararlar tazmin edilmelidir. Sponsor şirketler ve sözleşmeli araştırma kuruluşlarının sorumlulukları için ayrı bir bölüm olmalı, yaptırım tanımlanmalıdır. Gamze’nin zanlısı teslim oldu AYDIN/İZMİR (AA) Aydın’ın Karacasu ilçesinde başı ezilerek öldürülen üniversite öğrencisi Gamze Gürgen’in (21) katil zanlısının, polis ekiplerinin yol üzerindeki işyerlerinin güvenlik kamerası kayıtlarını incelemesinin ardından Sultanhisar’a bağlı Atça beldesinde oturan Kenan A. (27) olduğu tespit edildi. A’nın, Gürgen’i birlikte olma teklifini kabul etmemesi ve kendini korumaya çalışması üzerine önce taşla kafasına vurarak bayılttığını, sonra ise başını taşla ezerek öldürdüğünü söylediği öğrenildi. Gürgen’in cenazesi ise Amasya’da toprağa verildi. ÇARKIN ADL YEDE Şüpheli sıfatıyla ifade verdi İstanbul Haber Servisi Susurluk davası hükümlüsü eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın, dün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilerek ifadesi alındı. Özel yetkili savcı Hakan Karaali’nin talimatı üzerine önceki gün gözaltına alınan Çarkın’n “şüpheli” sıfatıyla ifadesini alındı. Faili meçhul cinayetler ve hücre evi operasyonlarıyla ilgili bilgiler veren Çarkın’ın açıklamaları üzerine faili meçhul cinayete kurban giden kişilerin aileleri suç duyurusunda bulunmuştu. Açıklamalar ışığında eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, eski milletvekili Necdet Menzir, Ercüment Yılmaz, Atilla Çınar, Reşat Altay, Şefik Kul, Fikret Işın’ında aralarında bulunduğu 138 kişi hakkında, “Silahlı örgüt kurmak, kasten adam öldürme” gibi suçlardan soruşturma açılması için dilekçe verilmişti. Mahkeme ‘çevre’ dedi RİZE (Cumhuriyet) Yargı, bir kez daha HES’lere ‘dur’ dedi. Rize İdare Mahkemesi UNESCO tarafından “Dünya Biyosfer Rezerv Alanı” olarak ilan ettiği Maçahel Vadisi’ndeki ormanların HES projelerine tahsis edilmesinin “kamu yararı, mevzuat ve hukuka” uygun olmadığına hükmetti. Orman Bakanlığı tarafından verilen “orman kullanım izninin” yürütmesinin durdurulmasına karar veren mahkeme, kararında ES’lerin “doğal yaşamdan daha zaruri” olmadığını vurguladı. PKK srail’e casusluk yapıyor Haber Merkezi Terör örgütü PKK’nın faaliyetlerini yakın takibe alan Lübnan Askeri İstihbarat Teşkilatı tarafından Bourj ElBarajneh’te gerçekleştirilen operasyonda, Nevruz’u bahane ederek, halk arasında etnik çatışma yaratma, Mısır, Tunus, Cezayir ve Libya benzeri şekilde halkı yönetim aleyhine kışkırtmaya yönelik faaliyetlerde bulundukları belirlenen, “Khalid” ve “Cihan” kod adlı örgüt mensupları ile “Zaidan” kod adlı Ahmed El Baba adlı terör örgütü sorumlusunun gözaltına alındıkları bildirildi. Teröristlerin s “Lübnan’da İsrail adına casusluk faaliyetleri yürüttüklerini” itiraf ettikleri öne sürüldü. ‘Müşteriye güler yüz’ işçiye zulüm’ Türkiye Deri ş Sendikası, DESA’nın sendikalı işçilere uyguladığı baskıları, markanın Beyoğlu’ndaki mağazası önünde protesto etti. Emekçiler “Müşteriye güler yüz, işçiye zulüm. Sendika düşmanı DESA’dan giyinirken 2 kere düşün” pankartı arkasında yürüdü. D SK, KESK, ve Türk ş’in de destek verdiği eylemde DESA ürünlerine boykot çağrısı yapıldı. Eylemler Avrupa’daki DESA ve Prada mağazaları önünde de yapıldı. ‘Sivil itaatsizlik’ yayılıyor MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da başlayan sivil itaatsizlik eylemleri bölgeye yayılıyor. Sivil polis otosuna şemsiye ile saldıran BDP’li milletvekili Bengi Yıldız’ın eylemini değerlendiren milletvekili Ayla Akat Ata, polisin aracı bile bile üzerlerine sürdüğünü iddia etti. Gösteriler sırasında göz altına alınan 96 kişinin ise sorgusu sürüyor. DİYARBAKIR’da Barış Anneleri İnisiyatifi üyelerinin açtığı Demokratik Çözüm Çadırı’na taşınan eylem gece boyunca sürdü. HAKKÂRİ’de BDP ve sivil toplum örgütleri öncülüğünde kitlesel yürüyüş düzenlendi. VAN’da aralarında vekiller ve BDP yöneticilerinin de bulunduğu gruplar yürüyüş yaptı. sviçre’de çığ: 7 kayıp C MY B CENEVRE (AA) İsviçre haber ajansı SD’ya göre, ülkenin güneyinde İtalya sınırına yakın bölgede yeralan 3 bin 730 metrelik Velan Dağı’nda 11 kişi çığa maruz kaldı. Bir kişi kendini kurtarmayı başarırken 3 kişi de kurtarma ekibi tarafından çıkarıldı. 7 sporcunun ise kayıp olduğu bildirildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle