22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 27 MART 2011 PAZAR 6 Bakanlık kabul etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan yazılı açıklamada, dün bazı basın yayın organlarında “cezaevi kantininde kırmızı kalem ve renkli kâğıt satışının yasak olduğu” yönünde haberler yer aldığı anımsatıldı. Bakanlık, hükümlülerin resim atölyesinde her renkte kalem, boya ve kâğıt kullanabildiklerini ancak daha önce bazı hükümlü ve tutuklular tarafından odalarda örgütsel dokümanlar hazırlanması nedeniyle bu tür malzemelerin kantinde satışının yapılmasının uygun görülmediğini bildirdi. HABERLER Nükleer santral inşaatı öncesi bürokratik işlemler için zaman geçirmeden harekete geçti Rus şirketi acele ediyor BAHADIR SEL M D LEK Futbol oynarken öldü İZMİR (AA) İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir ilköğretim okulu bahçesinde arkadaşlarıyla futbol oynayan Muhammet Çengeloğlu (16), fenalaştı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından kalbi durduğu belirlenen Çengeloğlu, İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybeden Çengeloğlu’nun ilk belirlemelere göre kalp krizinden öldüğü öğrenildi. Cenazenin, otopsisinin tamamlanmasının ardından Konya’nın Seydişehir ilçesinde toprağa verileceği öğrenildi. ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova ziyaretinde vize muafiyeti dışında çok önemli adımlar atılmamış olsa da Rusya, nükleer santral için zaman yitirmeden harekete geçti. Nükleer Santral Anlaşması’nın uygulanmasındaki sıkıntılara karşın Rus kamu şirketi Atomstroy Export, Akkuyu’nun inşaatına ilişkin bürokratik işlemleri yürütmek üzere Ankara’da ofis açtı. Rusya, Akkuyu için öngörülen takvimi hızlandırdı. Erdoğan’ın Moskova ziyaretinde Akkuyu’nun temelinin atılması için nisan ayı sonu, mayıs ayı başını işaret etmesiyle birlik Erdoğan’ın Akkuyu’nun temelinin atılması için nisan ayı sonu, mayıs ayı başını işaret etmesiyle birlikte Rus Atomstroy, bürokratik işlemleri yürütmek üzere Ankara’da ofis açtı. Atomstroy’un bir süre sonra Mersin’de de ikinci bir ofis açarak çalışmalara başlayacağı belirtildi. te Rus Atomstroy, Akkuyu’nun yapımına ilişkin bürokratik işlemleri yürütmek üzere Ankara’da ofis açtı. Atomstroy’un bir süre sonra Mersin’de de ikinci bir ofis açarak çalışmalara başlayacağı öğrenildi. Japonya’daki tsunami felaketi sonrasında yürütülen tartışmalar bağlamında Atomstroy, bürokratik işlemlerin yanı sıra nükleer santralın güvenliğine ilişkin halkla ilişkiler faaliyeti de yürütecek. Rus şirketi, santralın güvenilir olduğu konusunda özellikle Mersin ve çevresindeki Türk vatandaşlarını ikna etmeya çalışacak. Öte yandan nükleer enerji konusundaki işbirliğinin yanı sıra Rus özel sektör enerji şirketlerinin de Türkiye’de hidroelektrik santralı kurmayı planladıkları ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre Rus OJSC şirketi Türkiye’de toplam 940 megavatlık hidroelektrik santral yatırımında yer almak Elektrik hattı için harekete geçti. Bunun yanı sıra Türkiye ile Rusya arasında alt düzeyde yine Karadeniz’in altında Türkiye’ye uzanacak bir sistemle “highbeam” teknolojisi kullanılarak yüksek voltajlı elektrik transferi konusunun da ele alındığı öğrenildi. Doğalgaz ve petrolden sonra Türkiye ile Rusya arasında elektrik hattı da kurulmuş olacak. Rusya’nın elektrik işlerini yürüten devlet şirketi Interrao’nun güçlü bir altyapısı ve güçlü bir lobisi olduğu da biliniyor. Rusya’dan Türkiye’ye elektrik verilmesi durumunda bu hem iç piyasada tüketilebilecek hem de anlaşma yapılması durumunda üçüncü ülkelere satışı söz konusu olabilecek. Aaaa! İnanamıyorum! Her şey güllük gülistanlık giderken.. bu da nereden çıktı! Çoook şaşkınım! Bu devirde kitap mı imha edilir, hele hele henüz yazılmamış bir kitabı yok etmek de neyin nesi... Ortaçağda mıyız? Hitler bile henüz yazılmamış kitap imha etmemişti!.. Pes.. Lale Mansur diyor ki: “İnanılır gibi değil! Anlamakta güçlük çekiyorum! Anlayan beri gelsin..” Adalet Ağaoğlu: “Şaşkınlıktan şaşkınlığa düştüm.. henüz basılmamış kitap.. Düşünce özgürlüğünü aşan rezalet..” Hale Soygazi: “Yeni bir kitap yakma biçimi, kabul edilemez ve endişe verici..” Ve daha pek çok ünlü, AKP ve yandaşlarının yarattığı büyük tsunamiye kapılan, evet ama yetmez diyerek iktidara destek veren bahtı karalar, şimdi ne oluyor, diye soruyor! Anlamak isterlerse, referanduma hayır diyenlerin itirazlarını geri dönüp bir kez okurlar mı, bilmem! Konum onlar değil, herkes kendi tarihini, düşünce tarihini, duruş tarihini kendi yazar... Meselem, kimsenin kafasına bir şey kakmak da değil... Kabul edemediğim şu: SIRA BİR KİTABIN PEŞİNE DÜŞÜLMEYE GELİNCE, HERKESİN AYAĞA KALKIYOR OLMASI! Vicdanımdan yükselen sesi dillendiriyorum sessizce, yine de hepinizin affına sığınarak! Gazeteciler içeride olabilir. Yazarlar yıllarca içeride tutulabilirler. Ergenekon savcısı, polisi, mahkemesi tutuklamışsa, vardır bir bildikleri! Olmadığı için açıklanamayan deliller suça kanıt gösterilebilir. Odatv zaten muhalefet yeteneğiyle, mahkemelerdeki delilleri mıncıklamasıyla, Ergenekon davasını sulandırmakla bazı iktidar/cemaat ve yandaşlarına karşı sert polemikleriyle, çoktaaan içeriye tıkılmayı hak etmişti! Eh, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in Odatv ve Ergenekon bağlantısı ve suç örgütü üyeliği biraz mide bulandırsa da, hukuk sonuçta haklıyı haksızı ortaya çıkartacaktır, biraz yargılamayı lütfen hızlandırsınlar artık... Ahmet ve Nedim, hepsinden farklı, Ergenekoncu olamazlar, sapına kadar gazeteci, kalıbımızı basarız (ben de! o.b.)... Ama gerisi hepsi Ergenekoncu! Tamam hepsini anlayabiliriz de şu kitabın imhasını anlayamıyoruz! Başbakan Erdoğan’a nükleer planlardan vazgeçmesi için mektup gönderdiler Nükleer karşıtlarından protesto Nükleer karşıtları Galatasaray Postanesi’nden Japonya Başbakanı‘na dayanışma dileklerini belirtmek üzere mektup gönderirken Adana’da çevreciler sokağa çıktı. İSTANBUL/ADANA (Cumhuriyet) Nükleer Karşıtı Platform ve İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, Japonya Başbakanı Naoto Kan’a dayanışma dileklerini iletmek, Başbakan Tayyip Erdoğan’a da nükleer planlardan vazgeçmesi çağrısı yapmak için Galatasaray Postanesi’nden mektup gönderdi. Mersin Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santrala karşı çevreciler Adana’da sokağa çıktı. stanbul’da Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelen nükleer karşıtları “Nükleer sevdalısı mezar kazıcılarına dur diyeceğiz”, “Nükleer öldürür seyirci kalmayacağız”, “Nükleer? Hayır teşekkürler” pankart ve dövizleriyle Galatarasay Meydanı’na yürüdü. Yaklaşık 150 kişilik grup, yürüyüş boyunca “Nükleer çöplük olmayacağız”, “Tüpçü başbakan istemiyoruz”, “Nükleere inat yaşasın ha Fuhuş operasyonu İstanbul Haber Servisi Fatih ve Beyoğlu’nda gerçekleştirilen fuhuş operasyonlarında 70 kişi gözaltına alındı. Aksaray Atatürk Bulvarı üzerindeki bir eğlence merkezinde fuhuş yaptırıldığı bilgisine ulaşan Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro ekiplerinin düzenlediği operasyonda 40’ı kadın 45 kişi fuhuş yaptırdıkları ve yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Rusya, Romanya, Ukrayna ve Moldova uyruklu oldukları öğrenilen kadınlardan 15’inin, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçtiği belirlendi. Beyoğlu Sıraselviler’deki bir kulübe düzenlenen operasyonda da 20’si kadın 25 kişi gözaltına alındı. stanbul ve Adana’da çevrecilerin eylemlerinde Akkuyu’da yapılması düşünülen nükleer santrala bir kez daha ‘hayır’ denildi. Eylemlerde Japonya’daki felakete bir kez daha dikkat çekildi. (Fotoğraflar: VEDAT ARIKYUSUF BAŞTUĞ) yat” sloganları attı. Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup adına açıklama yapan Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Erhan Karaçay, Japonya’da meydana gelen nükleer felaketin ardından ABD, İsviçre, Almanya’nın da aralarında bulunduğu ülkelerin nükleer planlarını gözden geçireceklerini açıkladıklarını anımsatarak, bu gelişmelerin Türkiye için uyarı niteliği taşıması gerektiğini vurguladı. Karaçay, AKP hükümetinin çeşitli pazarlıkların da dahil olduğu bir süreçle, ihale dahi yapılmaksızın Rusya’nın Akkuyu’da nükleer santral kurması için hukukun arkasından dolaşılarak hazırlanan devletler arası anlaşmayı yürürlüğe koyduğunu belirtti. fay hattının yaratacağı tehlikeye vurgu yaptı. Çevreciler yürüdü Adana Nükleer Karşıtı Platform’un çağrısıyla 5 Ocak Meydanı’nda toplanan emek, meslek, demokratik kitle ve çevre örgütlerine üye yurttaşlar, “Nükleer santral istemiyoruz” yazılı pankart ve nükleer karşıtı ifadelerin yer aldığı dövizler taşıdı. “Nükleere inat, yaşasın hayat”, “Nük isans artık geçerli değil’ Akkuyu için 35 yıl önce verilen lisansın geçerli olmadığına dikkat çeken Karaçay, 35 yıl önce bilinmeyen Ecemiş ‘L leer santral ölüm demektir”, “Nükleer santral istemiyoruz” ve “AKP defol, bu memleket bizim” şeklinde slogan atan grup İnönü Parkı’na dek yürüdü. Çevrede bulunan yurttaşların da alkışlarla destek verdiği nükleer karşıtları, düdük çalarak AKP’yi protesto etti. Adana Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Başak Yıldırım, Japonya’da yaşananlardan ders alınmasını ve nükleer ısrarından vazgeçilmesini istedi. CHP VE BAYKAL’IN AVUKATINDAN HTARNAME Dolandırıcılık operasyonu İstanbul Haber Servisi Yabancı uyruklu Levan Tsetskhladze’nin bankada unutulan 387 bin dolarını, sahte vekâletle bir kişiye ödediği iddia edilen banka memuresi gözaltına alındı. Levan Tsetskhladze’nin kızına, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) bir banka şubesinde bulunan babasının 387 bin dolarlık hesabında 15 yıl boyunca hareket olmadığı için el konulacağını bildiren bir mektup geldi. Trabzon’daki banka şubesine 15 yıl önce ölen babasının parasını çekmeye giden İrina Tsetskhladze, babasının 387 bin dolar parasının iki gün önce vekâletle gelen bir kişi tarafından Sarıyer Tarabya Şubesi’nden çekildiğini öğrendi. Banka memuresi Güldane Ö’yü (30) gözaltına alındı. Tuncay Güney şovu TRT’ye pahalıya mal oldu FIRAT KOZOK ANKARA Ekranlarını sahte haham Tuncay Güney’e açarak eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ve CHP’ye hakaret edilmesine izin veren ve bu yüzden halkın cebinden çıkan 86 bin 674 TL’yi tazminat olarak ödeyen TRT, Yargıtay’a yaptığı son başvurudan da eli boş döndü. CHP’nin ve Baykal’ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, şimdi de bu paranın TRT Yasası’ndaki hükümler uyarınca zararın yöneticilerce karşılanması için TRT’ye ihtarname çekti. Güney, 14 Ocak 2009’da TRT’de yayımlanan “Büyüteç” programında CHP’yi “Cesur Hırsızlar Partisi” diye nitelemiş, Baykal’ı da MİT ajanlığıyla suçlamıştı. Avukat Çörtoğlu, kazanılan tazminata denk gelen ve kurum kasasından çıkan paranın yayına izin veren yöneticilere rücu edilmesi için ihtarname çekti. Çörtoğlu söz konusu 86 bin 674 TL’nin program yapımcısı Cengiz Yel, program sunucusu ve yöneticisi İbrahim Gürkan Sarı ile yapım ve yayına izin veren Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu’na rücu ettirilip ettirilmediği konusunda Genel Müdürlük’ten yanıt istedi. TRT zararı 3 kişiye rücu etmezse konu yargıya taşınacak. ‘KURUM ÜN VERS TELER N ÖNÜNÜ KAPATIYOR’ DED Babacan: YÖK’ün kaldırılması düşünülebilir İstanbul Haber Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Yüksek Öğretim Kurumu’nun üniversitelerin önünü kapattığını belirterek, “YÖK reformdan geçirilmeli hatta kaldırılması bile düşünülebilir” dedi. Babacan, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu ile Türkiyem Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği “2023: Türkiye’nin Yüz Yıl Vizyonu” konferansına katıldı. YÖK’ün “ideolojik bir kavga” içinde olduğunu belirten Babacan, “YÖK ile eskiden diyaloğumuz yoktu. Bir ideoloji kavgasına kapılıp gidiyorlardı. YÖK reformdan geçirilmeli hatta kaldırılması bile düşünülebilir. Çünkü merkezden eğitimi yönetmek çok zor. Bir süre sonra bu sistem çökecektir. Dünyanın en büyük 16. ekonomisi iken ilk 500’de neden üniversitemiz yok sorusuna cevap vermeliyiz” dedi. Türkiye’nin yaptığı atılımların dünya ülkelerinin gündeminde olduğunu belirten Ali Babacan, “Biz hiçbir zaman kendimize model ülkeyiz demedik. Bu dış ülkelerin bize yaptığı yakıştırmadır” diye konuştu. 2 kişiye 721’biner bin TL Haber Merkezi Sayısal Loto’da kazandıran numaralar 7, 8, 13, 18, 24 ve 26 olarak belirlendi. 6 bilen iki kişi, 721 bin 464 lira kazandı. 5 bilenler 1954 lira 85’er kuruş, 4 bilenler 26’şar lira, 3 bilenler 4’er lira alacak. Lale, Adalet, Hale ve diğer saygıdeğer dostlarımız, arkadaşlarımız, hayran olduklarımız... Bu “senaryo” sizlere uyuyor mu?! Yoksa bu, bir senaryodan çok gerçekler mi? C MY B C MY B İçimden kusmak geliyor! En kutsal inek kitap! İnsanların hayatlarının savrulması, haksızlıklar, kurulan tuzaklar filan hiç önemli değil! Düşünün bakalım, kitap neden insandan önemli muamelesi görmeye başladı, bir sorgulama aracı oldu! (Hiç de, “insan düşünme ve araştırma tembelidir, ancak çok somut bir şey görürse, kafasına dank eder”.. veya “eee kitap bu, buna da karşı çıkmazsam, artık çevreye ayıp olur” demek istemiyorum.) Şüphesiz herkesin olan biteni anlayabilecek bir “kaynama noktası” (çan çalması) vardır, olayın kitap imhasına yönelmesi, onlar için bir zirve yapmış olabilir, ne diyebiliriz ki... Ama onlardan bir sürüsü, iktidar âşığı, kitap imhası operasyonunu, doğrular içinde bir işgüzarın yanlışı olarak görüyor.. HCemal bile, şaşkın ördek rolüne büründü! Bazı yeminli inançlı yandaşlar, her şey doğru, ama kitap yanlış, veya her şey doğru ama Şık ve Şener yanlış, her şey doğru ama.. biçiminde biri dizi ama’yı kendilerine şemsiye yapıyor. Ben şaşırdım mı? Doğrusu, işi bir cadı avına vardırabilecek bir aptallık durumu yaratabileceklerini düşünmemiştim; kapasite yetersizliğime verin. Artık büyük bir yapabilirlik yeteneklerini teslim ediyorum! NE OLDUĞUNU SÖYLEYELİM: Ergenekon kazanının altına ve içine, yeni yakıt atmak, ateşi harlandırmak gerekiyordu! Komplo, Odatv üzerinde kuruldu! (Aslında en uygunlardan bir kısmı ABD’de yaşayan Dani Rodrik ve Pınar Doğan’dır! Tüm Balyoz sahtekârlığını ortaya çıkardılar! Ama Ergenekoncuların davayı yaratanlar yani elleri onlara uzanamaz...) Hanefi Avcı’nın, Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı, belki de komplonun hazırlanmasında “ateşleyici” oldu! Bu kitap basımında apansız yakalanmışlardı! Kitap müthiş bir etki yapmıştı! Avcı, derdest edildi, kırk yılın muhafazakâr polis müdürü, Devrimci Karargâh üyesi bile yapıldı... Ama kimse tınmadı! Bir dizi tutuklama nedeniyle ellerine üçbeş kelepçe takıldı (kazara birinden beraat ederse serbest kalmasın diye!)... Avcı olayı karşısında vicdansızlığımızı sorgulayalım! Kitabı imhada geç kaldılar, ama yazarını imha ettiler! (Ama önemli olan kitabı imha etmemek, yazarı ise edebilirsin!? Bu olayın ruhunda aslında kitap imha edilmişti! Avcı, kitabı yazmasaydı, Eskişehir Emniyet Müdürü’ydü!) Odatv komplosunda, kazanı harlatacak kimseler, belgeler hazırdı. Pek çok liberal yandaş vb. de zaten Odatv’ye ateş püskürüyordu. Odatv’ye konacak bir “Ulusal Medya 2010” uyduruk belgesi ile de Odatv’ciler Ergenekon örgütünün talimatlarını yerine getiren örgüt üyeleri olacaktı. Medyadaki sürüsepet papağanlar ve maşalar da derhal harekete geçirilirdi... Odatv’nin içine CHP de atılırdı (bir ‘albenili’ ajan kadını işe katarak). Ahmet Şık’ın İmamın Ordusu kitabı zaten ele geçirilmişti! O ve kitabı Odatv terör örgütü ile ilişkilendirilirdi... Kitap da örgüt belgesi olarak damgalanarak imha edilirdi!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle