27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ARALIK 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski İçişleri ve Adalet Bakanı, hakkındaki iddiaları yanıtlarken, şahsının hedef gösterildiğini söyledi 9 ‘Hizmet kusurlarıdır’ İstanbul Haber Servisi Eski İçişleri ve Adalet bakanlarından Mehmet Ağar, hakkındaki iddiaları İstanbul’da yanıtladı ve şahsının hedef gösterildiğini söyledi. Ağar, “Ortaya çıkan bu noktada mesele, yüksek yargıda devam eden yargılanma sürecimizi olumsuz etkilemeye yönelik. Ayrıca terör ve organize suç faaliyetleriyle meşgul olan suç örgütlerine şahsımı hedef göstermektir” dedi. Suç ve suçlu ile mücadeleye şartlanmış bir yapı içerisinde yetiştiğini, üzerine düşen görevi bütün iyi niyetiyle yapmanın gayreti içeresinde olduğunu belirten Ağar, “Terörle mücadele kolay ve basit bir konu değildir. Kusurumuz olduysa bilerek değil, hizmetin kendisinden kaynaklanan hizmet kusurlarıdır. Elbette bunlara katla Aslında Tartışılan Ne? Lise yıllarımızda, münazaralar yapılırdı. Ben bu garip yarışmayı hep çok anlamsız bulmuşumdur. Çünkü iki taraf seçilir ve bir konu verilir, kesinlikle haksız bile olsa tezini iyi savunan taraf birinci olurdu. Herhalde, bir tezi savunma, iyi konuşma, ikna yeteneği, tartışma yöntemi, kendine güven gibi özelliklerin gelişmesi için düşünülmüş bir şeydi ama sonraki dönemde de iyi konuşup, baskın çıkanların, en saçmasapan şeyleri bile karşısındakilere savunup durduğunu gördüm. Üstelik bunu yaparken söylediğine kendisi de inanmayanların yine de karşısındakine baskın çıkmaktan büyük keyif aldığını, bu insanların “iyi hatip” diye nitelendirildiğini de gördüm. Bu özellik, bir konuda gerçek anlamda bilgi sahibi olmadan ileri geri fikir yürütme alışkanlığı da getiriyor. İkincisi ve belki daha da kötüsü, kendi düşüncelerimi başkalarına kabul ettireceğim iddiasıyla, başkalarını hiç düşünmemeyi ve empati yapmamayı... ??? Televizyon kanallarında siyaset, tarih, hukuk gibi konularda yapılan tartışmaları izlerken o günler geliyor aklıma. Anlı şanlı üniversitelerin profesörleri, doçentleri, gazeteciler, yazarlar, araştırmacılar tartışırken de aynı hisse kapılıyorum. Zaten belli bir misyonla orada olduğunu anladığımız kişileri, mutlaka saplantılı biçimde bir şeyi savunanları, bilimsel formasyonu olmayanları az çok anlayabiliyorum. Ama bir akademisyenin, bilim adamının tarihe, hukuka bakarken taraf tutması, birilerini karalayıp ötekileri haklı çıkartmaya çalışması, üstelik bunu yaparken adeta tarihin o dönemindeki kişilerle çok yakın bağları varmış gibi hiddete kapılması beni çok şaşırtıyor. Aynı şekilde, kendi savunduğu kişilere ya da olaylara gelince farklı bir yöntem izlerken tersi olduğunda bambaşka bir yönteme başvuranları, sıkıştığı zaman karşısındakini alaya alır bir poza girenleri, tartıştığı kişiyi geçmişine, tipine, aidiyetlerine göre yargılamayı, yaftalamayı da hayretle izliyorum. ??? Çoğu zaman aslında tartışmanın tarih, hukuk ya da siyaset değil de bu kişilerin geçmişlerindeki sorunlarla ilgili olduğunu düşünmeye başlıyorum. Yani bir konu, bir tarihi kişilik, bir dönem, bir olay tartışılırken aslında o değil de, tartışmaya katılan kişilerin kendi varoluş sorunları, kime taraf, kime karşı oldukları öne çıkıyor. Böyle olunca hangi dönem, hangi konu, hangi tarihsel kişilik tartışılırsa tartışılsın aslında bir sonuca varılmıyor. Çünkü tartışma karşıtlıklar üzerinden prim yapmaktan başka bir amaca yönelik olamıyor. ‘SİLAH ZORUYLA HİÇBİR ŞEYİN KABUL ETTİRİLEMEYECEĞİ DÖNEMLER’ Meclis soruşturmasında olağanüstü araştırmaların yapıldığını, bunların hepsinden aklandığını ifade eden Ağar, “15 seneden beri devam eden bunlar, 24 senedir devam eden raporlar eğer gerçek olmuş olsaydı bizim 35 yaşında meslekten ayrılmış olmamız lazımdı. Devlet bu kadar sahipsiz değil. Bütün bu sıkıntılar içerisinde günahsız yere sıkıntı çekip sağlığı bozulan arkadaşlar vardır. Geçilen aşamalarda verilen mücadeleler, Türkiye’ye silah zoruyla hiçbir şeyin kabul ettirilemeyeceğinin ispatlandığı dönemler” dedi. nırız ama kamuda hiç kimse kimseye kanunsuz emir veremez” diye konuştu. Soru yanıtlamayacağını ifade eden Ağar, toplantı salonundan ayrılırken bir gazetecinin “Mehmet Eymür tuğlayı çekti mi sizce” sorusuna, “O söz benim sözüm değil” yanıtını verdi. Ağar, Malta Köşkü’nde dün düzenlediği basın toplantısında, 15 seneyi aşkın bir süredir devletin dışında olduğunu ve bir kamu görevinin ol madığını dile getirdi. Ağar, “Şahsımla ilgili devam eden bir yargı süreci de var. Yüksek yargıya konu taşınmıştır. Türkiye’de tabii konusu yargıda olan hiçbir meselenin tartışılmaması söz konusuyken, hiç kimsenin bu kaideye dikkat ettiğini görmemiz mümkün değildir” diye konuştu. Bütün bunları sineye çeke çeke hukuka ve adalete sonsuz güven içinde yollarına devam ettiklerini vurgulayan Ağar, “Son dönemde sürekli olarak aynı ağızdan çıkan meseleler içerisinde parasal birtakım ithamlar söz konusu olunca, hayal bile edilemeyecek isnatlar söz konusu olunca ailemle beraber bir şeyler söyleme kararlılığı içinde olduk” dedi. “Dünün şartlarıyla bugünü değerlendiremezsiniz, bugünün şartlarıyla da dünü değerlendiremezsiniz” diyen Mehmet Ağar, herkesin üzerine düşeni yaptığını belirterek özetle şunları kaydetti: “Biz tarihin o sürecinde üzerimize düşmüş olanı bütün iyi niyetimizle yapmanın gayreti içerisinde olduk. Kusurumuz olduysa bilerek değil, hizmetin kendisinden kaynaklanan hizmet kusurlarıdır. Elbette bunlara katlanırız ama kamuda hiç kimse kimseye kanunsuz emir veremez. Verse de bir şey ifade etmez, çünkü emri alan kimse dinlemez. Ortaya çıkan bu noktada mesele, yüksek yargıda devam eden yargılanma sürecimizi olumsuz etkilemeye yönelik. Ayrıca terör ve organize suç faaliyetleriyle meşgul olan suç örgütlerine şahsımı hedef göstermektir. Benim devletim dışında güveneceğim hiçbir kurum yoktur, milletim dışında da güveneceğim hiçbir şey yoktur.” 4 ÇOCUĞU ANNELERİ KURTARDI Faciaya ramak kaldı VAN (Cumhuriyet) Van’da 4 çocuğun yaşamını yitirdiği çadır yangınlarının ardından dün de 6 kişilik ailenin kaldığı çadırda çıkan yangında, 4 çocuk faciadan son anda kurtuldu. Van’ın Kevenli bölgesindeki toplu konutların bulunduğu alanda 6 kişilik ailenin kaldığını çadırda sobadan sıçrayan kıvılcımlar nedeniyle yangın çıktı. Yangını fark eden Elif Kaya, yaşları 3 ile 12 arasında değişen 4 çocuğunu dışarı çıkarttı. Olay yerine gelen Van Belediyesi itfaiye ekiplerince yangın söndürüldü ancak Kaya ailesinin kaldığı çadır kullanılamaz hale geldi. Çıkan yangında dumandan etkilenen Elif Kaya, Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Bölgeye giden Türk Kızılayı ekipleri, çadırı yanan ailelere yaklaşık yarım saat süren çalışmayla çadır kurdu ve ailelere yatak, masa, ısıtıcı, yorgan yardımında bulundu. Ders saatinde okullarından çıkarak namaza giden öğrenciler fotoğraflarının çekilmesine de tepki gösterdi. Namaz saatinde dersler erken bitiriliyor, erkek öğrenciler camiye gidiyor Öğrenciye ‘cuma’ ayarı ALİ AÇAR Türkan Sultan Van’da Türkan Şoray, kızı Yağmur Ünal ve UNICEF Türkiye Milli Komitesi Koordinatörü Alanur Olalı ile depremin vurduğu Van’ı ziyaret etti. İlk önce Mehmet Akif Ersoy Lisesi’nin bahçesine kurulan konteynır sınıfları gezen Şoray, Van’a gelmekte geciktiğini ancak gönlünün hep Van’da olduğunu belirterek, “Buraya gelip depremzedelerle bu zor günlerinde kucaklaşmak istedik. Onlara moral vermeye geldik. UNICEF buraya çok güzel sınıflar yaptırmış. İnşallah en kısa zamanda okullarına başlarlar” dedi. (Fotoğraf: AA ALİ İHSAN ÖZTÜRK) Güngören Anadolu Lisesi’nde okul yönetimi tarafından erkek öğrencilerin cuma namazına gitmesi için ders bitiş zilinin 10 dakika erken çalındığı ortaya çıktı. Ezanın okunmasıyla toplu halde dışarı çıkan erkek öğrenciler, “Biz imanlı gençler olarak camiye gidiyoruz. Kız öğrenciler cuma namazına gitmediği için dışarı bırakılmıyorlar” dediler. EğitimSen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Barış Uluocak ise “Öğrencilerin ders saatinde dışarı bırakılması suç” dedi. Güngören Anadolu Lisesi’nin, erkek öğrencilerin cuma namazına gitmeleri amacıyla ders zilinin 10 dakika erken çaldığı belirlendi. Ezanın okunmasıyla birlikte yalnızca erkeklerden oluşan yaklaşık 100 öğrenci, okulun yakınında bulunan camiye gidiyor. Öğrenciler nereye gittiklerine yönelik sorumuzu, “Camiye gidiyoruz. Cuma namazı kılacağız” yanıtı verdiler. Öğrenciler ders saatinde dışarı çıkmanın yasak olduğunu ve nasıl dışarıya çıkabildiklerine yönelik sorumuz üzerine, “Kimse bizi zorlamıyor ama namaza gittiğimiz için derslerimiz 10 dakika önce bitiyor. Kızlar ise namaz kılmadıkları için dışarı bırakılmıyorlar. Görüntülerimizi neden çekiyorsunuz” diye yanıtladılar. EğitimSen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Uluocak, durumun mevzuatlara aykırı olduğunu söyledi. Öğrencilerin okula girdikten sonra dersler bitene kadar okul dışına çıkmasının yasak olduğunu kaydeden Uluocak, “Ders saatleri ile oynanmasını AKP kadroşlaşmasının kamu kurumlarını dini kurallara göre şekillendirilmesi olarak görüyoruz. Devlet okulunda namaza göre ders saatleri ayarlaması yapılması dahi dini esaslı yönetim anlayışının geldiği noktayı gösteriyor. Bu tür uygulamalar hem laik eğitimin güvenliği açısından hem de öğrencinin güvenliği açısından tehlikeli. Suç duyurusunda bulunacağız.” ASKERİ CEZAEVİ YÖNETMELİĞİ Generallere ayrıcalık yok BARKIN ŞIK Türban ilköğretime indi BEKİR ŞAHİN Halkevleri’nden Van’a çocuk evi SİBEL BAHÇETEPE Halkevleri, deprem sonrası çocukların acil olarak barınma, ısınma, beslenme gibi sorunların ortadan kaldırılması, psikolojik destek verilmesi, kendilerini güvende hissedecekleri, sorunlarını ve duygularını paylaşacakları ortamlar yaratılması amacıyla “Van Çocuk Evi”ni hayata geçirdiler. Çocuk evinde gönüllülerden oluşan ekipler, 48 yaş arasındaki çocuklara resim, hamur, drama, müzik eğitimleri, okul çağındaki çocuklara ise yaratıcı drama, okul dersleri, film gösterimler gibi hizmetler sunacak. En acil ihtiyaç ise gönüllü eğitmenler. Çocuk Evi’nin kuruluş çalışmalarına katılan, eğitmen Hatice Allahverdi, “Deprem sonrası en çok travmayı yaşayan çocukların yeniden toplumsal hayata katılmaları için çocuk evi projesini hayata geçirdik. İleri zamanda prefabrik evlerde çalışmalarımızı yapacağız” dedi. Katkı sunmak isteyenler “halkevleri.org.tr” ve “vancocukevi. blogspot.com” adreslerini kullanabilirler. GAZİANTEP Gaziantep’te 2 aydır okullara alınmayan türbanlı öğrencilerin Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü Ekrem Serin’in sözlü talimatıyla birkaç gündür derslere alındığı iddia edildi. Serin, “Okullara türbanlı öğrenciler alınıyor, ancak derslere yani sınıflara alınması söz konusu değil. ‘Sınıflara türbanlı öğrenci almayın’ diye okul müdürlerini resmi yazı ile de uyardık” dedi. Gaziantep’te Şahinbey ilçesinde Pakize Kemal Öğücü İlköğretim Okulu, 24 Kasım İlköğretim Okulu, Mehmet Erdemoğlu İlköğretim Okulu, Malazgirt İlköğretim Okulu, Latife Öz Mimar İlköğretim Okulu ile Şehitkamil ilçesinde Samiye Teymur Emine Ulusoy İlköğretim Okulu, Vali Aksu ve Gazikent İMKB İlköğretim okullarında kız öğrencilerin dünden itibaren derslere türbanla girmeye başladığı iddia edildi. Derslere öğrenci almak istemeyen öğretmenler ile idareciler arasında tartışma yaşandığı ifade edildi. EğitimSen Gaziantep Şubesi Başkanı Ömer Faruk Koç, “9 okulda öğrenciler derslere türbanla giriyor. Müfredata, yasaya aykırı” diye konuştu. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir de birkaç gün öne Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürü Ekrem Serin’in okul müdürlerini makamına çağırarak öğrencilerin okullara türbanlı olarak alınması talimatını verdiğini savundu. Demir, bugün kızlarının derse türbanla girmesini isteyen velilerin, yarın karma eğitim karşıtı tutum sergilemelerinin ve çocuklarının derslerine de yalnızca kadın öğretmenlerin girmesini talep etmelerinin önünün açıldığını ifade etti. KARAGÜMRÜK ÇETESİ OPERASYONU SÜRÜYOR ‘Cüppeli’ gözaltında İstanbul Haber Servisi Kamuoyunda “Cüppeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Karagümrük çetesine düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen Ünlü adliyeye sevk edildi. Cüppeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki sağlık kontrolünün ardından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Sivil polis aracı ile adliyeye getirilen Ünlü’nün üzerinde cüppe, kafasında yeşil takke ve elinde yeşil tespih olduğu görüldü. Ünlü’nün koruması ve şoförü de geçen gün aynı operasyon kapsamında gözaltına alınmıştı. Bu arada İstanbul Emniyeti’nin Karagümrük çetesine yönelik operasyonunda gözaltına alınan şüpheliler adliyeye getirildi. Karagümrük çetesi olarak bilinen ve halen cezaevinde olan Nuri ve Vedat Ergin’in ağabeyi Nejat Ergin’in de aralarında olduğu şüphelilerin İstanbul Organize Şube’deki işlemleri tamamlandı. Aralarında eski Türkiye güzeli Neslihan Önder’in de olduğu 11 şüpheli, dün sabah Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Şüpheliler, savcı Mehmet Ali Uysal tarafından sorgulanacak. Cüppeli Ahmet olduğu iddia edilen bir kişinin yabancı bir hayat kadınıyla sevişirken çekilmiş görüntüleri geçen yaz internete düşmüştü. İddiaya göre Cüppeli Ahmet Hoca’nın şoförü ve koruması çeteye başvurup bu görüntüleri internete koyanların bulunmasını istedi. Çete ile görüşmeleri dinlemeye takılınca da gözaltına alındılar. ANKARA Balyoz Davası kapsamında tutuklu bulunan muvazzaf general ve amirallere ayrıcalıklar tanındığı yönündeki iddialar boş çıktı. 1 Temmuz 1998 tarihinde yürürlüğe giren, “Askeri Ceza ve Tutukevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Yönetmelik” general ve amirallere oda tahsis edilmesine, kütüphane kurulmasına, koşu bandı, bisiklet, kürek çekme gibi mekanik spor aletlerinin ortak yaşam alanlarına konulmasına izin veriyor. Milli Savunma Bakanlığı, Resmi Gazete’de yayımlanmadan yürürlüğe girdiği için “gizli” olduğu öne sürülen askeri cezaevi yönetmeliğini açıkladı. Düzenlemeye göre, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan subaylar, hüküm giymeleri durumunda muvazzaflık durumuna bakılmaksızın genel cezaevine nakledilecek. Yönetmeliğe göre, hükümlü ve tutukluların ortak kullanım alanında bulunmak koşuluyla cezaevinde şu eşyalar da bulundurulabiliyor: “Koğuş ve kişisel temizlik malzemeleri, TV, küçük el radyosu, su ısıtıcısı, çamaşır askısı, ütü ve ütü masası, koşu bandı, bisiklet, kürek çekme aleti gibi mekanik spor malzemeleri, buzdolabı, klima, vantilatör, su soğutma sebili, baskül.” okunuyor, telefonları dinleniyor Mektupları Tutuklu ve hükümlüler ile subay ve astsubayların ayrı bölümlere yerleştirilmesi de yönetmelikçe şart koşuluyor. Subay ve astsubayların cezaevinde kendi sivil kıyafetlerini giyebileceklerini belirten yönetmeliğe göre, tutuklu bulunan general ve amirallerin mektupları “er statüsünde” ve cezaevi yönetimi tarafından okunuyor General ve amiraller telefon görüşmelerine ise önce kendilerini tanıtarak başlıyorlar ve görüşmeler dinlenerek kayıt altına alınıyor. Balyoz’dan tutuklu bulunanlar, ayda üçü kapalı biri açık olmak üzere toplam dört kez ziyaretçi kabul edebiliyor. En çok üç kişi ile gerçekleşebilen görüşmelerin süresi en az yarım, en çok 1 saat olabiliyor. Ziyaretçiler, tutuklulara yiyece içecek getiremiyor. Tutukluların, duruşmalara katılmak için araçla Silivri’ye sevkinin ücretini ise Adalet Bakanlığı ödüyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle