25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2011 CUMARTESİ 4 HABERLER ‘AKP’yi de, yargıçlarını da yıkıp geçeceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu, Adana’da büyük ilgi gördü Atatürk Neden ‘Out?’ Galatasaray Lisesi’nden iki sınıf büyüğüm, Mimar Doğan Hasol birden çok şapkası olan bir kişidir ki, bunlardan biri de yazarlığıdır. Galatasaray’ın en başarılı yıllarında yöneticilik de yapmış olan D. Hasol, yıllarca gazetemizin spor sayfasında yazmış, sonra da ara vermişti. Cuma günü “Görüş” köşesindeki yazısını görünce çok sevindim ve bir nefeste okudum. Çok ilginç olan yazı beni uzun uzun düşündürdü. Doğan Hasol yazısında, internette rastladığı bir haber üzerine varlığını öğrenir öğrenmez yurtdışından getirtip okuduğu Arnold M. Ludwig’in Kentucky Üniversitesi tarafından yayımlanmış “King Of the Mountain: The Nature Of Leadership” (Dağın Kralı: Siyasal Liderliğin Doğası) adlı kitabından söz ediyor. Doğan Hasol, söz konusu makalesinde, on kitabın yazarı olan, Kentucky Üniversitesi psikiyatri, onursal profesörü Arnold Ludwig’in, Atatürk’ü 20. yüzyılın en büyük siyasi lideri olarak nitelediğini, bu nitelemenin hangi kriterlere dayandırıldığını belirtiyor. Aynı gün internetteki mektup kutuma, sınıf arkadaşım, emekli büyükelçi, eski milletvekili Onur Öymen’in bir iletisi düştü. Onur bu iletisinde Arnold Ludwig’in yanı sıra, Andrew Mango ile Amerikalı Austin Bay’in kitaplarından söz ediyor ve yabancılar Atatürk’ü yüceltirken bizde onu kötülemeye çalışanları hatırlatıyordu. ??? 20. yüzyılın büyük siyaset bilimcilerinden Maurice Duverger de Kemalizmi bir üçüncü yol olarak önermiştir 1950’li, 60’lı yıllarda. Mustafa Kemal’in 20. yüzyılda mazlum uluslar için bir örnek olduğu görüşüne ben de katılıyorum. Bu görüşümün gerekçesi, Atatürk’ün büyük bir ideolog olması değil. Ama onun çabalarıyla, Rönesans’ın, reformun Aydınlanma’nın ve Fransız Devrimi’nin kazanımlarının, Batı ve Hıristiyan dünyası dışı toplumlar için de geçerli olduğunu göstermiş, bir anlamda, bugün Avrupalıların kendilerinin olduğunu haklı bir övünçle söyledikleri değerlerin evrenselliğini kanıtlamış olmasıdır. Atatürk’ün ulusal liderliğinin yanı sıra, evrensel figür olmasına yol açan bu yanı azımsanacak türden bir başarı değildir. Modelin Türkiye’deki encamı ve nedenleri ayrı bir inceleme ve tartışma konusudur. Ancak görünen o dur ki, Atatürk modeliyle değerlerinin evrenselliğini kanıtladığı Batı’da son zamanlarda, biraz “out” duruma düşmüştür. Bu olgunun nedenleri üzerinde kısaca durmak gerek. Her şeyden önce belirtilmesi gereken, küreselleşen kapitalist dünyanın egemenlerinin insanlığın evrensel değerlerinin değil, ürettikleri malların ve sermayenin engelsiz yayılımını amaçladıklarıdır. ??? Uluslararası tekelci sermaye artık insan haklarının, demokrasinin, ifade özgürlüğünün yaygınlaşmasını hiç mi hiç umursamamaktadır. Batı artık değerleri kendisininkine benzeyen değil, davranışları kendi çıkarlarıyla uyuşan toplumlar aramaktadır. Eskiden, kapitalizmin bir tür demokrasiyi de zorunlu kıldığı dönemde, bu ikisi bir arada gider sanılıyordu. Ticaretin sağlıklı yürümesi için, hiç değilse sınırlı bir ölçüde de olsa, kimi değer benzerlikleri zorunlu görülüyordu. 1838 İngiliz Türk Ticaret Anlaşması’nı, 1839 Tanzimat’ın izlemesi rastlantı değildir. Günümüz küresel dünyasının başta gelen kaygılarından değil artık demokrasi. Tarihi deneyler, belirli bir teknoloji kullanımı hünerine sahip muhafazakâr değerlerini, Batı’nın çıkarları ile uyuşturmuş, evrensel kapitalizme uyumlu otoriter rejim modellerinin, Kemalizmin, evrensel değerler ile bağımsızlığı aynı anda savunan modeline yeğlenir olduğunu gösterdi egemenlere. Bu ortamda, kimi çevreler için evrensel değerlere aldırmayan, ama uzlaşmacılıktan şaşmayan modellerin “in”, Atatürk’ün ise kimi çevreler için ulus devlet ile aynı anda “out” olması son derecede doğaldır. ‘Korkarak yol alınmaz’ SAVAŞ KÜRKLÜ CHP HSYK DÜELLOSU ADANA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , “Önümüzde engeller olsa da, özel yetkili mahkemeler olsa da, AKP’nin yargıçları karşımıza çıksa da hepsini yıkacağız, hepsini geçeceğiz. Bir ülke düşünün, gazetecileri, yazarları, üniversite hocaları hapiste. Saçı kesildiği için gençler cezaevine atılıyorsa, parasız eğitim isteyen gençler 19 ay cezaevine atılıyorsa, biz de daha güzel bir Türkiye’yi ellerimizle kurmak için mücadele edeceğiz. Korkarak yol alınmaz. Bedelini gerekirse ödeyeceğiz” dedi. Adana Havalimanı’nda çok sayıda partili tarafından “Başbakan Kemal” sloganlarıyla karşılanan Kılıçdaroğlu, Kıbrıs, Obalar ve Saydam caddelerinden parti otobüsü ile geçerek esnafı selamladı. Daha sonra partisinin il başkanlığını ziyaret eden Kılıçdaroğlu, “Hiç kimseyi ötekileştirmeden bütün yurttaşları kucaklamak ve onlarla beraber aydınlık Türkiye’yi kurma azmimiz var. Önümüzde engeller olsa da, özel yetkili mahkemeler olsa da, AKP’nin yargıçları karşımıza çıksa da hepsini yıkacağız. Bir ülke düşünün, gazetecileri, ya ‘Hiç kimseden özür dilemeyiz’ Yurt Haberleri Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) arasındaki “özür dileme” krizi devam ediyor. HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, özür dilemeyeceklerini vurgularken, CHP lideri ise kuruma saygısını yitirdiğini dile getirdi. Okur, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferans öncesinde, “özür dileme” tartışmasına ilişkin olarak “Siyasilerle polemiğe girme gibi bir niyetim yok” dedi. Hakaret yapıldığı gerekçesiyle özür dilenmesini istediklerini anımsatan Okur, “Siz özür dileyecek misiniz” sorusuna ise “Görevimizi onurumuzla yapıyoruz. Şerefli bir Türk hâkimi olarak hiç kimseden özür dilemeyiz” diye yanıtladı. Adana Genç İşadamları Derneği (AGİAD) tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu ise “Bu HSYK adaleti bozan bir kurum, tuzu kokutan bir kurum. Silivri’deki davalardan birine bakan bir yargıç vardı. ‘Üzerimde kurumsal baskı var’ dedi ve ayrıldı. Hiçbir HSYK üyesi çıkıp ‘Arkadaş sana bu baskıyı yapan kim’ diye sormadı. Neden? Bu HSYK’ye saygı duyar mısınız? Ben duymuyorum” dedi. Kılıçdaroğlu, partililerin kadın kotasının arttırılması isteği üzerine, “Siz mücadele edin, galip geleceksiniz. Elbette kotalar kalkar. Türkiye nüfusunun yarısı kadın. Kota da sadece CHP’de var zaten. Kadınerkek eşitliği olursa toplum da eğitilmiş olur. Kadınerkek eşitliğinin yakalanması için siz mücadele ederseniz, ben size destek veririm. Yolumuz uzun, mücadele zor. Gerekirse birlikte bedel ödeyeceğiz” dedi. zarları, üniversite hocaları, milletvekilleri hapiste. Bu ülkeye özgürlüğü ve demokrasiyi getirmek için mücadele etmemiz lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, bir vatandaşın “Toplama kamplarına karşı çıkacağız. Adam gibi yargılamaya evet. Hukukun üstünlüğüne evet. Hiç bunlara itirazımız yok, ama iktidarı eleştirdi diye milletvekiline fezleke düzenleyen savcı yarın herkes için bu kararı alabilir. Buna AKP’nin hukuku diyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, Türkİş Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı da anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bedel ödemeden hakkınızı alamazsınız. Bedelini gerekirse ödeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar bu halk için, halkın özgürlüğü için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Korkarak yol alınmaz. Eğer bir ül kede saçı kesildiği için gençler cezaevine atılıyorsa, parasız eğitim isteyen gençler 19 ay cezaevine atılıyorsa, biz de daha güzel bir Türkiye’yi ellerimizle kurmak için mücadele edeceğiz. 21’inci yüzyılda herkes düşündüğünü korkusuzca söyleyecek. Demokrasi karşıtlarına, baskı ve zorbalığa karşı mücadele edeceksiniz. İşte bu, çocuklarınıza bırakacağınız en güzel mirastır.” 12 BARO ORTAK BİLDİRİ YAYIMLADI ’Tarikat, mafya adaleti geliyor’ İstanbul Haber Servisi Ege ve Marmara bölgesinde örgütlü 12 baro, Türk hukuk sistemine çok hukukluluğu, mafya, tarikat, cemaat “adaletini” sokacak, kadılık sistemini getirecek, vatandaşların hakkını, hukukunu adalete yabancı unsurların insafına ve keyfiliğine teslim edecek arabuluculuk yasa tasarısına karşı olduklarını açıkladı. İstanbul Barosu ev sahipliğinde bir araya gelen Aydın, Balıkesir, Bilecik, Çanakkale, Denizli, Edirne, İzmir, Kocaeli, Muğla, Tekirdağ, Uşak baro başkanları, Avukatlık Kanunu’nda yapılacak değişiklikler ile arabuluculuk yasa tasarısını değerlendirerek ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiride, tüm barolara duyarlılık çağrısı yapılarak “yargının hızlandırılması için gündeme gelmesi gereken çok daha önemli düzenlemeler varken arabuluculuk dayatmasının açıklanabilir bir yanı yoktur” denildi. Bildiride Avukatlık Kanunu’nun aceleye getirilmeye çalışıldığı belirtilerek, mevcut kanunda yer alan kazanılmış hakların yitirilmesi endişesi dikkat çekiyor. Avukatlığa 65 yaş sınırlaması getirilmesinin yanı sıra yabancı avukatların Türkiye’de çalışma yolunun açılmasının da kabul edilemez olduğu vurgulanan bildiride “‘Yeni’ bir Avukatlık Kanunu’ndan yana değiliz” denildi ve ek düzenlemelerden yana bir çözüm önerisi sunuldu. KEYFİ TUTUKLAMALAR “Avukatların savunma görevini etkili biçimde yerine getirmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır” denilen bildiride, bazı yargılamalarda avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulması, celselerden men edilmesi, savunma hakkının belirli bir süre ile kısıtlanması, keyfi tutuklanmalar gibi hukuk dışı uygulamalar kınandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle