Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
29 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Bu Kez Farklı Bir
Tartışma
Dikkat ederseniz, Cumhurbaşkanı Gül’ün ülke
sorunlarını değerlendirirken, kendisini Çankaya
adaylığına “Kardeşim Abdullah” sözleri ile
öneren Başbakan Erdoğan’la tıpa tıp örtüşme
yöntemini uygulamaktan vazgeçtiğini görürsünüz.
Bunun en taze örneğini CHP Genel Başkanı’nın
“Yeni bir anayasa hazırlığı için genel seçimden
önce partiler arasında bir uyum komisyonu
kurulması” çağrısı için yaptığı açıklamada
görüyoruz. Sayın Gül, CHP’nin, içinde YÖK’ün
kaldırılması, seçim barajının düşürülmesi,
dokunulmazlıkların Meclis konuşmaları ile
sınırlandırılması, bakanların yargılanması gibi
somut önerilerin de bulunduğu proje taslağı için,
“...eğer söylem samimi ise bunu ciddiye almak
gerekir” diyor. (28 Eylül Hürriyet, Sedat Ergin’in
haberi)
Ve olağanüstü bir çağrı olarak nitelendirdiği
girişim için Erdoğan’ın da hayır demeyeceğini
düşündüğünü ekliyor.
Erdoğan’ın hesabı bambaşka
Oysa Başbakan Erdoğan, yeni bir anayasa
gerektiğini savunurken bambaşka hesapların
içinde olduğu için, Kılıçdaroğlu’nun önerisi
karşısında ap açık yan çizme yöntemini
seçmiştir. Muhalefet liderinden, öncelikle
başörtüsü sorunu için anlaşma istemekte, ülkenin
bugün karşısında bulunduğu çetrefil sorunların
anayasadan ayıklanmasını genel seçimlerin ardına
bırakmayı, kendi kişisel stratejisi bakımından daha
yararlı görmektedir.
Erdoğan’ın yedi ay sonra yapılacağını söylediği
genel seçimlerde oluşacak AKP Meclis
Grubu’nun sandalya sayısını alabildiğince
arttırmak düşü, onların desteği ile kendisine güçlü
bir başkanlık yapma olanağını verecek yepyeni bir
anayasa etrafında yoğunlaşıyor.
Erdoğan barajın indirileceği bir seçim yasası ile
parlamentoya bugün var olanların dışında en az
üç küçük partinin girmesinden kuşku duyan bir
yöntem izliyor. Birisi kendisinin arkasında beton
gibi yer alacak bir parti. Yani AKP; öteki de ona
göre dostlara düşmanlara karşı çok partili
parlamenter sistemin geçerli olduğunu göstermek
amacıyla gerekli görülen, sandalye sayısı asla çok
fazla olmayacak bir ana muhalefet partisi: CHP.
Bu nedenle merkez sağda yer alan MHP’yi bile
tasfiyeyi amaçlayan bir kampanyayı yandaş
medya aracılığı ile sürdürtüyor. Seçim barajını
makul bir çizgiye çekmekten korktuğu için, bu
ciddi sorunu görmezden gelmeyi yeğliyor. Öyle
anlaşıyor ki baraj sorunu, Başbakan ve partisi
açısından bir tür “Aşil’in Topuğu” niteliğindedir.
Türkiye’yi 12 Eylül darbecilerinin planladığı bu iki
partili sistemden, halkın tüm katmanlarının
görüşlerinin ve eğilimlerinin yansıyacağı gerçekten
çok partili bir Meclis, ancak temsilde adalet
ilkesinin uygulanması ile oluşur. Öylelikle AKP,
CHP ve MHP brüt seçmen düşünü bırakarak, var
olan güçlerine yeni taze seçmenler katacak bir
çalışma temposuna girerler. Kürtler, terör
örgütlerinin gölgesine girmemiş, sözcülüğüne
soyunmamış partilerini TBMM’ye sokabilirler.
Feodalite bölgedeki etkinliğini tam yitirmese de
bağımsız adaylar hüllesi ortadan kalkmış olur.
Niçin şimdi?
Mayıs ya da en geç haziran ayında yapılacak
olan genel seçimde, yeni bir anayasaya
gereksinme olduğunu söyleyecek; ama o
anayasanın yapısı için proje yapacak seçmenleri
fili tarif eden görmezler gibi düş kurmaya
çağıracaktır. Öylelikle sandığa gidecek herkes, o
amorf tanımlarla yetinmiş olacaktır.
Bu tehlikenin önlenmesi, sözü edilen değişiklik
için bugünden parlamentoda bulunan bütün
partilerin, yani AKP, CHP, MHP, BDP, DSP, DP
ve TP’nin, sepetlerindeki pamukları dökecekleri
Uyum Komsiyonu’nu eşit koşullarla
oluşturmaktan geçiyor. Kılıçdardoğlu’nun da
söylediği gibi o komisyon, belki bir ya da üç ay
çalışır. Sonucunda önceden verilmiş centilmenlik
sözleşmesi gereği hazırlanacak olan teklif,
TBMM’de elbette en çok on beş gün içerisinde
yasa olarak görüşülmüş ve kabul edilmiş olur.
Genel seçim ise her partinin ülkenin çözüm
bekleyen asıl sorunları karşısında nasıl hareket
edeceklerini açık ve net bir şekilde ortaya koyacak
vaatlerinin seçmenin beğenisine sunulması ile
geçer.
Görev başında olan Cumhurbaşkanı’nın
Çankaya’da kaç yılı doldurması gerektiğine de
gerekirse yeni oluşacak parlamento karar
verir.
Not: Bu yazı hazırlanırken AKP MKYK toplantısı
henüz sona ermemişti.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Devrimci Karargâh soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan Avcõ: Haklılığımız ortaya çıktı
Hanefi Avcı cezaevindeHaber Merkezi - Gülen cemaa-
tinin emniyetteki yapõlanmasõnõ an-
latan kitabõ tartõşma yaratan eski Es-
kişehir Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı, ‘Devrimci Karargâh’ so-
ruşturmasõ kapsamõnda tututuklan-
dõ. “Terör örgütüne yardım ve
yataklık” ile “soruşturmanın giz-
liliğini ihlal ettiği” gerekçeleriyle
tutuklanan Avcõ “Haklılığımız or-
taya çıktı, tutuklama çıktı” dedi.
“Haliç’te Yaşayan Simonlar”
kitabõnõ yazan Avcõ, İstanbul Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’nca yürütülen
“Devrimci Karargâh” örgütü so-
ruşturmasõ kapsamõnda, İstanbul
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
ekipleri tarafõndan dün Ankara’da
gözaltõna alõndõ. Avcõ, gözaltõna
alõndõğõ saatlerde kendisine ulaşan
gazetecilere, “Ankara’da genel
müdürlükte gözaltına alındım.
Gitmiyorum, zorla götürülüyo-
rum. Polis zoruyla uçağa bindi-
riliyorum. Ankara’dan İstan-
bul’a savcının talimatıyla götü-
rüldüğümü söylüyorlar ama bu-
nun savcının talimatı olduğunu
düşünmüyorum. Niçin götürül-
düğümü de bilmiyorum. Ben ay-
nı zamanda hukukçuyum. Hukuk
kuralları da çiğneniyor. Hiç kim-
seye onurumu çiğnetmem. Ada-
let makamının hiçbir sorusuna ce-
vap vermem. Ben örgüt üyesi
değilim, bana bunu yapanlar ör-
güt üyesidir. Yasadışı telefon din-
lemelerinde suçüstü yakalandılar.
Kanunsuz dinlemeleri teşhir oldu.
Kılıf bulmak için bunu yapıyor-
lar” açõklamasõnõ yaptõ.
Savcıya ifade vermedi
Ankara’da gözaltõna alõnan Avcõ,
THY’ye ait tarifeli uçakla 14.30 sõ-
ralarõnda İstanbul’a getirildi. Ata-
türk Havalimanõ apronunda körük
altõndan İstanbul Emniyet Müdür-
lüğü’ne ait araca alõnan Avcõ, geniş
güvenlik önlemleri altõnda 15.00 ci-
varõnda Beşiktaş’taki İstanbul Ad-
liyesi’ne geldi. Hâkim ve savcõlarõn
giriş yaptõğõ kapõdan gri bir mini-
büsle getirilen Avcõ, gazetecilerin
sorularõnõ yanõtsõz bõraktõ. İfadesi
alõnmak üzere soruşturmayõ yürüten
savcõ Kadir Altınışık’õn bulundu-
ğu kata çõkarõlan Avcõ, susma hak-
kõnõ kullandõ. Avukat istemeyen
Avcõ, biri İstanbul Barosu CMK ser-
visinden görevlendirilen olmak üze-
re üç avukatõn savunmanlõğõnõ ka-
bul etmedi. Avcõ’nõn ifade tutana-
ğõna ve hiçbir belgeye imza atma-
dõğõ öğrenildi. “Örgüte yardım
ve yataklık yaptığı”, “soruştur-
manın gizliliğini ihlal ettiği” ge-
rekçesi ile gözaltõna alõnan Avcõ, sa-
at 17.45’te tutuklanma talebi ile İs-
tanbul Nöbetçi 14. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’ne sevk edildi. Avcõ, mah-
keme üyesi yargõç, Rüstem Eryıl-
maz tarafõndan sorgulandõ.
Mahkemede 1 saatlik sorgu
Avcõ’nõn mahkemedeki sorgusu
yaklaşõk 1 saat sürdü. Savcõlõk aşa-
masõnda avukat istemeyen Avcõ’ya
mahkemede CMK görevlisi bir
avukat eşlik etti. “Terör örgütü-
ne yardım ve yataklık” ile “so-
ruşturmanın gizliliğini ihlal etti-
ği” gerekçeleriyle tutuklanan Avcõ,
Paşakapõsõ Cezaevi’ne gönderildi.
CNN TÜRK’te canlõ yayõna bağ-
lanan gazeteci Nedim Şener, Hanefi
Avcõ’nõn tutuklama kararõnõn açõk-
lanmasõnõn ardõndan kendisine Av-
cõ’dan bir SMS mesajõ geldiğini söy-
ledi. Şener, Avcõ’nõn mesajõnda
“Evimde bulunan silah ruhsatlı-
dır. Hâkime avukat nezaretinde
ifade verdim. Tutuklama kararı
çıktı, haklılığımız anlaşıldı” ifa-
delerini kullandõğõnõ belirtti.
Eskişehir’de arama yapıldı
Avcõ’nõn son görev yaptõğõ Es-
kişehir’deki makamõnda ve evin-
de de arama yapõldõ. Avcõ’nõn Es-
kişehir Emniyet Müdürlüğü’nde-
ki makam odasõnda arama yapan
polis ekipleri ve cumhuriyet sav-
cõlarõ, odanõn büyük bölümünün
boşaltõldõğõnõ gördü. Burada ya-
põlan kõsa süreli aramanõn ardõndan
Avcõ’nõn lojman olarak kullandõ-
ğõ, Eskişehir Polis Evi’nin yanõn-
daki bahçeli ve tek katlõ binada ise
saatler süren bir arama yapõldõ. Sa-
bahleyin erken saatlerde başla-
yan aramalar saat 14.30’a kadar
sürdü. Lojmandan alõnanlar koli-
ler, Ankara plakalõ bir otomobile
yüklendi. Arama nedeniyle loj-
manõn önünde geniş güvenlik ön-
lemleri alan polis ekipleri, gaze-
tecilerin görüntü almasõnõ da en-
gelledi. Gazeteciler ancak lojma-
na 200 metre ilerideki Eskişehirs-
por tesislerinin önünden görüntü
aldõ. Lojmanda arama yapan polis
ekiplerinin, kolilelere doldurulan
eşyalarõ tekrar boşaltarak arama
yaptõklarõ bildirildi. Bu yüzden
aramanõn uzun sürdüğü belirtildi.
Avcõ’nõn bazõ eşyalarõna daha de-
taylõ incelemede bulunmak üzere
el konulduğu ve eşyalarõn İstan-
bul’a götürüldüğü öğrenildi.
Atalay: Yargının talebi
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay,
“Avcı’nın gözaltına alınmasıy-
la ilgili yargının talebi oldu” di-
ye konuştu.
Avcõ’nõn eşi Şenay Avcõ ise
“Benim eşim devlete çalışmak-
tan başka bir şey yapmadı. Ben
dağ gibi bir adamın eşiyim.
Yine kitabını yazacak, kimse
susturamayacak” dedi.
AVCI’DAN MEKTUP
‘Hiçbir
delil yok’
Avcõ, gözaltõna alõndõktan sonra gön-
derdiği mektupta, Devrimci Karargâh ör-
gütü ile hiçbir alakasõnõn olmadõğõnõ be-
lirterek kitabõ yazarken “Bana her şeyi
yapmayı deneyeceklerdir” dediğini,
ama bu kadarõnõ da beklemediğini bildirdi.
Kendisine “Her taşın altında cemaat
arama” denildiğini belirten Avcõ, “Ta-
şın altında değil, artık her taşın üs-
tündeler” dedi. Avcõ, “Devrimci Ka-
rargâh örgütü ile ilişkili yaptılar, bu
gruptan haklarında işlem yapılan Nec-
det Kõlõç haricinde kimseyi tanımam.
O da benden dolayı bu örgüte dahil
edilmiştir. Ellerinde olan hiçbir delil,
hiçbir suç değil normal kabul edilme-
yecek bir konuşmam yoktur zaten. Ke-
lime olsa hepsini basına servis ederler.
Hiçbir kişi ile bir tek suç içerecek de-
ğil etik olarak makul gözükmeyecek bir
davranışım yoktur olamaz, bir tek
kelimelik dahi görevimi suiistimal et-
tiğime dair konuşmamı bulamazlar.
Benim alnım açık, veremeyeceğim hiç-
bir hesabım yoktur tabii adalete. Ada-
let gibi gözüken cemaatte değil” görü-
şünü kaydetti. Avcõ, önceki gün Genel-
kurmay Askeri Savcõlõğõ’na kitabõyla il-
gili ifade verdiğini de açõkladõ.
Bu ülkenin kanunlarõna uyacağõnõ, an-
cak cemaatin istekleri doğrultusunda ya-
põlan işlemlere de boyun eğmeyeceği-
ni belirten Avcõ, “Bunu hukuki işlem,
adli işlem vs gösterilmesi yalanına da
uymam” dedi. Avcõ, mektubunda,
“Zorla götürürler ama asla kendi
gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin
plan ve programı doğrultusunda ha-
reket eden hiçbir kimse ve makamın
önünde eğilmem, bu devletin yasala-
rına göre davrandığına inanmadı-
ğım adalet makamının hiçbir soru-
suna da cevap vermem” dedi.
Ankara’dan İstanbul’a getirilen Hanefi Avcı, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. (Fotoğraf:AA)
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup
Başkanvekili Kemal Anadol, Emniyet Müdü-
rü Hanefi Avcı’nõn gözaltõna alõnmasõyla ilgili
olarak “Bu kitabı yazmasaydı bunlar başına
gelecek miydi? Ben vatandaş olarak, gelece-
ğine inanmıyorum” dedi.
Anadol, dün düzenlediği sohbet toplantõsõn-
da Avcõ’nõn yazdõğõ kitabõn, siyasal anlamda
ve toplumun içinde bulunduğu ortamda, olum-
suz güvenlik koşullarõ içinde çok önem taşõdõ-
ğõnõ söyledi. Kitabõn büyük yankõ yarattõğõnõ
ancak hükümetin, İçişleri Bakanlõğõ’nõn sessiz
kaldõğõnõ vurgulayan Anadol, şunlarõ söyledi:
“Toplumda şu kuşku bir gerçek; Avcı
bu kitabı yazmasaydı bunlar başına gele-
cek miydi? Ben vatandaş olarak, geleceği-
ne inanmıyorum. Toplumda bu hava yara-
tıldıysa Türkiye’de hukuk devletinden söz
etmek mümkün değil. Bir polis devletin-
den söz etmek gerekebilir. Büyük bir ihti-
mal kitapta adı geçen emniyet görevlileri
halen işbaşında, ondan intikam almak iste-
yebilir, yanıt vermek isteyebilirler. İddia-
ların teker teker İçişleri Bakanı tarafından
yanıtlandırılmasını istiyoruz.”
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Başkentte gözal-
tõna alõnan Hanefi Avcı’nõn dev-
letteki cemaat yapõlanmasõna iliş-
kin iddialarõ yerine başta Başbakan
Tayyip Erdoğan olmak üzere as-
keri, polisi ve hükümeti “aşağıladığı” id-
diasõyla soruşturma yapõldõğõ ortaya çõk-
tõ. Avcõ, iddialarõnõ zamanõnda araştõr-
mayan ve hukuksuzluğun sürmesini
sağlayanlarõn “kendi suçlarını örteme-
yeceklerini” vurguladõ.
“Devrimci Karargâh Örgütü” adlõ so-
ruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnan Av-
cõ’nõn devletteki cemaat yapõlanmasõnõ an-
lattõğõ kitaptaki iddialarõyla ilgili henüz in-
celeme yapõlmazken polis şefinin “adil
yargılamaya teşebbüsten Başbakan’a ha-
karete, polisi aşağılamaktan gizli bilgile-
ri açıklamaya kadar” onlarca soruştur-
mayla karşõ karşõ kaldõğõ açõğa çõktõ. Avcõ,
Adalet ve İçişleri Bakanlõğõ ile HSYK Baş-
kanlõğõ ve İstanbul Başsavcõlõğõ’na verdiği di-
lekçede, kendisinin Devrimci Karargâh so-
ruşturmasõyla hukuk zorlanarak ilişkilendi-
rilmeye çalõşõldõğõna vurgulayarak, asõl ne-
denin yazdõğõ kitap olduğunu ve yapõlan iş-
lemlerin hukuksuz olduğunu kaydetti.
“Makul hiçbir sebep yok iken cemaat
planları doğrultusunda beni susturmaya
ve bir örgütle irtibatlandırarak asıl hu-
kuksuz dinleme yapanları korumaya yö-
nelik davranış olduğu alenen bellidir” di-
yen Avcõ, ifadesini alacak olan savcõ Kadir
Altınışık ve İstanbul emniyetinde soruştur-
mayõ kasõtlõ yönlendirdiğini belirttiği ve da-
ha önce isimlerini verdiği polislerden dava-
cõ olduğunu vurgulayarak, tarafsõz savcõ ta-
rafõndan soruşturma istedi. Avcõ hakkõndaki
iddialar ile Avcõ’nõn verdiği yanõtlardan öne
çõkanlar şöyle:
Suçlama: Başbakanõ, İçişleri Bakanõnõ,
Emniyet Genel Müdürünü, teşkilatõnõ ve
TSK ve Jandarmayõ suç işlemek ve görev-
lerini kötüye kullanmakla itham etmek; po-
lisliğin onur ve saygõnlõğõnõ zedelemek; amir
ya da üstlerin eylem ve işlemlerini haksõz ve
mesnetsiz olarak eleştirmek, devletin aske-
ri ve emniyet teşkilatõnõ aşağõlamak.
Hanefi Avcõ bu suçlamalara ilişkin verdi-
ği savunmada, “Sayın Başbakanı, İçişleri
Bakanını, Emniyet Genel Müdürünü hak-
sız değil haklı olarak zamanında denetim
görevlerini yapmadıkları, resmi şikâyetim
olmasına rağmen, hukuka aykırı olarak
birçok kişinin dinlenmesi olayına müda-
hil olmadıkları, müfettiş görevlendirerek
kanunsuz yapılan dinlemelerin tespit edi-
lerek adalete tevdi etmedikleri konusunu
hukuk ve nezaket kuralları içerisinde
eleştirdim. Sadece eleştirmedim. İçişleri
(Emniyet Genel Müdürlüğü) ve Adalet
Bakanlığı yöneticilerini görevlerini yap-
madıkları için başsavcılığa şikâyet ettim,
bu konuda davacı olduğumu belirttim.”
Eski İstihbarat Daire Başkanõ Sabri
Uzun’un da aralarõnda bulunduğu üst düzey
devlet görevlilerinin telefonlarõnõn yasadõşõ
dinlediği iddiasõyla ilgili olarak belge ve bil-
gi sunmasõ istenen Avcõ, bu iddialarõn dinleme
merkezlerinde yapõlacak çalõşmalarla ko-
layca ortaya çõkacağõnõ vurguladõ. Kitap ya-
yõmlanõncaya kadar hem İçişleri hem de
Adalet Bakanõnõn gereğini yapmamasõnõ
eleştiren Avcõ, “Suç işleyenler, hukuksuz
dinleme yapanlar hâlâ görevlerinde ve iş-
lemlerine devam ederken bu durumu ra-
por eden bizlerin soruşturulduğu ortam-
larda insanlardan bilgi ve destek beklemek
ne kadar mümkün olur bilemem” değer-
lendirmesini yaptõ.
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcõ, kitabõnda ve katõldõğõ NTV canlõ yayõnõnda neler anlatmõştõ
İstanbul Haber Servisi - Gözaltõna alõn-
masõnõ “Fethullah Gülen cemaatinin ope-
rasyonu” olarak değerlendiren eski Eski-
şehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, ya-
yõmladõğõ kitabõnda ve katõldõğõ canlõ ya-
yõnda “Cemaatin hayatımın bundan son-
rasını bana zindan edeceğini biliyorum”
demişti.
Avcõ’nõn kitabõnda ve katõldõğõ televizyon
programlarõnda dikkat çektiği noktalar
özetle şöyle:
? Cemaati engellemek kolay değil. Ce-
maatin asker ve polisin içerisindeki hare-
ketleri bilinir, ancak hiç tahmin edilmeyen
insanlar hareketin içindedir.
?Yasal merciler isterse elimdeki belge ve
delilleri vereceğim. Hem idari hem de ad-
li makamlara gerekli desteği veririm. Yaz-
dõklarõmdan daha fazlasõnõ biliyorum.
? Devlet içindeki örgütlenme birkaç ata-
mayla saf dõşõ bõrakõlamaz.
?Bu devletin polisi, askeri, medyasõ oluş-
turulmak istenen bu sistem içerisinde ça-
lõştõrõlamaz, bugün olduğu gibi cemaatin he-
defleri uğruna hukuksuzluklar, komplo,
şantaj ve iftira yöntemleri ile çalõştõrõlõrsa da
gelecekte bu ülke herkes için adeta bir ce-
henneme dönüşür.
? Kozmik odalarda birkaç gün süren ara-
malar yapõldõ. Burada hangi şüphe ve de-
lil vardõ, hangi iddialar üzerine buralar
arandõ? Şimdi ben açõkça adres veriyorum,
hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunlarõ
dilekçemde belirttim.
? İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel ci-
hazlarõ, elde ettikleri her türlü kanunsuz din-
leme materyalleri mevcuttur, buralar neden
aranmaz.
? Gördüğüm manzara korkunç, kadrolu
devlet adamlarõ devleti yönetemiyor. Ko-
zanlõ Ömer kod adlõ Osman Hilmi Özdil
mi yoksa
Emniyet Genel Müdürü, Daire Başkanlarõ
mõ polis teşkilatõnõ yönetiyor?
? Olay bir örgütün, cemaatin devlet içe-
risindeki elemanlarõ vasõtasõyla yürüttüğü ör-
gütsel bir faaliyettir, karşõmõzdaki kişiler po-
lis, hâkim ve savcõ değil, örgütün, cemaa-
tin elemanlarõdõr. Devletin hukukunu değil,
cemaatin talimatlarõnõ yerine getirmekte-
dirler.
? İstanbul, Ankara, Erzurum ve İz-
mir’deki bazõ özel yetkili savcõlar ile bu il-
ler dõşõndaki bazõ polis birimleri arasõnda il-
legal bir ilişkinin varlõğõ açõkça gözük-
mektedir.
? Polis, Jandarma ve MİT teşkilatõnõn va-
tandaşlara yönelik dinleme işlemleri mut-
laka denetlenmelidir.
? Özel yetkili mahkemelerin hâkim ve
savcõlarõ, emsali hâkim ve savcõlarla
değiştirilmelidir. Bu sağlan-
madan cemaate muhalif olan
hiç kimsenin özgürlüğü ve
hayatõ güvencede olamaz.
? Türkiye’de adalet
çürümüştü ama bu defa
yok ediliyor. Böyle gi-
derse iş adaletten çõ-
kacak ve insanlar si-
laha sarõlacak.
? Baykal’õn kaset
olayõnõ kim yaptõ, niçin
yaptõ? Acaba kaç bakan,
kaç genel müdür, kaç
komutan veya onlarõn
eşleri ve çocuklarõ hak-
kõnda da bu veya ben-
zeri görüntüler mev-
cuttur? Bu olayõn ilk
benzeri Ankara DGM
Savcõsõ Nuh Mete Yük-
sel’e yönelik hazõrlan-
mõştõ, bugün bu olayõ ce-
maatin yaptõğõndan en
ufak şüphem yok.
Kitabõn yayõmlan-
masõnõn ardõndan
Gülen cemaatinin
kendisine hayatõ
zindan edeceğini bil-
diğini söyleyen Av-
cõ, kitabõnda şunlarõ
yazmõştõ: “Bunların
(cemaat) hayatımın
bundan sonrasını zindan ede-
ceğini biliyorum, geçmişte bir-
çok örgütün hedefi oldum.
Ama bu defakinin başka bir
şey olduğunun da farkında-
yım. Kimseye karışmadan sakin
üç maymunu oynayıp belki de
yükselerek hayatıma devam ede-
bilirdim. Ama o zaman insanlı-
ğımdan, inançlarımdan, onu-
rumdan utanırım.”
Başõna gelecekleri söylemişti
Hakkında onlarca
soruşturma var
‘Kitabı yazmasa
bunlar olur muydu?’