20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN IMF’den Aykırı Sesler IMF, kuşkusuz, belli bir tüzük çerçevesinde ve parti disiplini içerisinde çalışan bir örgüt değil. Vaşington’un meşhur Pensilvanya caddesinde Beyaz Saray konutuna yürüyüş mesafesinde konuşlanan genel merkezinde ve sayıları yüzü aşkın uluslararası bürolarında binlerce uzman çalışıyor. Bu uzmanların ürettikleri çalışma raporları ve önerdikleri politikalar hemen her defasında bir “üst” kademedeki uzmanların “onayıyla” yayımlanmasına rağmen, IMF’nin alışık olduğumuz geleneksel neoliberal politika demeti arasında aykırı sayılabilecek bazı çalışmalar da gözümüze çarpıyor. Örgütün “imzasını” taşıyan böylesi bir çalışma, IMF’nin 13 Eylül tarihinde Uluslararası Çalışma Örgütü ile birlikte Oslo’da sürdürdüğü bir karşılıklı diyalog toplantısında kaleme alınmış. “Büyüme, İstihdam ve Sosyal Dayanışmanın Güçlükleri” (*) konulu bu ortak konferansın tartışma metni son derece çarpıcı gözlem ve analitik sonuçlarla yoğrulmuş. Raporun ilgimizi en çok çeken “ikili istihdam sistemi” başlıklı beşinci bölümünü aşağıda okuyucularımızın ilgisine sunuyorum. “Son yirmi yıl boyunca OECD ülkeleri işgücü piyasalarında esnekliği arttırmak için, sürekli kontratlar aracılığıyla katı istihdam güvencesi taşımayan, geçici iş kontratlarını uygulamaya koydular. Bu uygulama geçici istihdamın hızla yaygınlaşmasına yol açtı. İspanya’da toplam istihdamın yaklaşık yüzde 30’u (OECD içindeki en yüksek oran) bu tür geçici istihdam biçimine dayanmaktaydı. Esneklikteki bu artış sonucu, bu tür ikili istihdam yapısına sahip ekonomilerde, istihdamdaki değişmelerin üretim düzeyine daha yakından tepki vermesi beklenir. Bu tespit büyük durgunluk altında İspanya’da istihdamın neden yüzde 20’yi aşan oranda daralmış olduğunu da açıklıyor. (Gene IMF tarafından yapılan bir çalışmaya göre) İspanya’nın işgücü piyasalarının analizi geçici istihdam biçimlerinin son krizde zayıf halkayı oluşturduğunu; büyük istihdam kayıplarına neden olduğunu; bazı üretici sektörleri orantısız şekilde etkilediğini; ve olası diğer özümseme ve uyum süreçlerini de devre dışı bıraktığını gösteriyor. (**) İlke olarak, ikili istihdam yapısı sayesinde durgunluktan çıkmakta olan şirketlerde yeniden geçici istihdamdaki kayıpların telafi edilmesi anlamına geleceği beklenir. Bunun gerçekten söz konusu olup olmadığını bekleyerek göreceğiz. Ancak bu beklenti gerçekleşse dahi, bu sistemin uzun dönemde eşitlik ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı yönünde önemli kaygılar var. Toplam istihdam içinde yüksek oranda geçici işçi barındıran ülkelerde, hiç de şaşırtıcı olmayacak biçimde, işçilerin gelir ve sosyal hakları arasında büyük farklılıklar oluşmakta. Bu farklılıklar uzun dönemde geçici işçilerin giderek daha da güvencesizleşmelerine, meslek içi eğitim olanaklarından dışlanarak ileride olası istihdam olanaklarını da yitirmelerine neden oluyor. Ancak, eşitlik sorunundan da ötede, esnekleştirilmiş geçici istihdam biçimiyle birlikte yüksek güvence altında olan ve sürekli istihdam edilen işgücünün bir arada olmasının aslında işsizliği daha da arttırdığı ve verimsiz olduğuna dair karşı konulmaz kanıtlar ve kuramsal çalışmalar var. İkili istihdam sistemlerinin işsizlik üzerine bu tip ters etkileri, düşük üretkenliğe sahip işçilerin çok yüksek bir dolaşıma sahip olmasının yarattığı daha düşük üretim ve dolayısıyla, daha düşük istihdamın doğrudan bir sonucu” (sf. 35-6). Halbuki daha bundan bir ay önce, temmuz ayında ülkemizi ziyaret etmiş olan IMF heyetinin “IV. Madde Program-Sonrası İzleme” raporu yayımlanmış idi. IMF’nin 10/278 No’lu ve “onaylı” Türkiye raporu, bundan sonra büyümenin niteliği ile ilgili olarak en büyük tehlikenin “iç talebe dayalı büyüme” olduğunu vurgulamakta ve “iç talebin dış talep ile ikamesinin mümkün olmadığını” yazmaktaydı. Böylece IMF’nin Türkiye raporu, “bir an önce genişleyici mali ve para politikalarından vazgeçilmesini“ önerirken; “işgücü piyasalarının kuralsızlaştırılması, ücretli emeğin esnekleştirilmesi ve istihdamdaki katılıkların (iş güvencesinin) kaldırılmasının dış rekabet için gerekli olduğunu” savlamaktaydı. IMF’nin, OECD’nin gelişmiş Batı ekonomileri için istihdamda ikili bir yapı yaratan esnekleştirilmiş geçici işçiliğe ilişkin eşitlik ve verimlilik kaybı üzerine karşı konulmaz kanıtlar ve kuramsal çalışmalarla desteklenen uyarılarının, Türkiye benzeri “yükselen piyasa ekonomileri” (gelişmekte olan ülkelerin yeni tanımı) söz konusu olduğunda göz ardı edilmesinin kuşkusuz bu satırları aşan nedenleri var. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde yükselen neoliberal küreselleşme dalgasının ve yeni-emperyalizmin yürütücü kurumları arasında yer alan IMF’nin kaleme aldığı bu satırlar bizleri hiç de şaşırtmıyor. (*) IMF ve ILO (2010) “The Challenges of Growth, Employment and Social Cohesion” konulu ILO-IMF ortak konferansına sunulan tartışma tebliği, Eylül 2010, Oslo. (**) “Cross cutting themes in employment experiences during the crisis” Strategic Policy and Review Department, IMF, 2010. [email protected] Tartışmasız bir gerçeği vurgulayalım öncelikle: Bu ülkede gündemi belirleyen daima siyaset oluyor. Aslında siyaset demek bile doğru değil. Siyasi çekişmeler ve bunun etrafında gelişen sistematik olaylar, polemikler, kurmacalar dizisi... Ya da “günü kurtarmak” üzerinde süregelen bir devinim... Peki ya gelecek? Öyle uzun bir süre bile değil, örneğin 2020 yılında nasıl bir dünyada yaşıyor olacağız? Teknolojik ilerleme, mobil iletişim bize nasıl bir yaşam hazırlıyor? Eğitimden, ulaşıma, enerjiden, sağlığa neler değişecek? Biz Türkiye olarak bu değişimin takipçisi mi olacağız? Kimi alanlarda önce rol alabilecek miyiz? Ya da değişimi yönetebilecek miyiz? Bu ve benzeri sorular aslında yaşamsal öneme sahip. Özellikle bizim gibi genç nüfusa sahip, üstelik jeopolitik konumu itibarıyla hassas bir bölgede olan Türkiye için. Ve ne yazık ki asla politika yapıcıların düşünsel faaliyetleri içinde yer alamıyor. Oysa yeni sorunları da beraberinde getirecek değişimi, tüm kurumların irdelemesi ve anlaması şart. Bu vurguyu yaptıktan sonra Vodafone Grubu’nun desteği ile yaşama geçen küresel bir tartışma forumundan bahsetmek istiyorum. Adı Gelecek Gündemde (The Future Agenda). 12 ay önce başlatılan projeye Türkiye de dahil edilmiş. “Gelecek Gündemde” programı insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren 16 ana başlık altında toplam 50 konuyu küresel düzeyde uzmanlara tartıştıran bir proje. Amaç 2020 yılına ilişkin 200 sağlıklı öngörüyü oluşturabilmek. Ele alınan 16 ana başlık arasında dijital ortamda gerçeği sahteden ayırmak, insanların seçeneklerinin sınırlanması, kentler, iletişim teknolojileri sayesinde sürekli bağlantı halinde olmak, döviz, veri, enerji, gıda, kimlik sorunları, sağlık, göç, para, ulaşım, su, atıklar ve çalışma koşulları yer alıyor. Yöntem olarak önce her ana başlıkta bir uzman görüş belirtiyor ve alt konuları gündeme getiriyor. Daha sonra bu görüşler tartışmaya açılıyor ve global düzeyde katkılar yapılıyor. Bugüne kadar çok farklı ülkelerden 2 bini aşkın katılımcının görüşlerini aktardığı Program’ın dünyadaki yaygınlığı hızla artıyor. Zira hem değişimi anlamanın hem de değişimin getireceği sorunlara çözümün ancak katılımcı bir modelle, ortak akılla üretilebileceğine inanıyor artık insanlar. www.futureagenda.org’da küresel ölçekte ele alınan konular ve tespitler gerçekten ilginç. Kentlerin Geleceği konusu örneğin. Şöyle bir göz atıyorum. Mumbai’ye örneğin saatte 42 kişi yerleşiyormuş. Platformda kentsel göçün daha da artacağı öngörüsünden yola çıkılarak buna uygun bir altyapının yaratıcı çözümlerle nasıl oluşturulacağı tartışılıyor. Konut politikalarının eğitim, ulaşım, enerji, çevre, tüketim modelleri, çocuk ve yaşlı bakımı ile bağlantılı olarak planlamasının gerekliliğine vurgu yapılıyor. Kentsel dönüşüm, Türkiye’de olduğu gibi rantsal pay kapma yarışı değil gerçek bir planlama olarak ele alınıyor anlayacağınız... İnsanların seçeneklerinin geleceği konusu örneğin... Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte olan ekonomilerin küresel pazar yerleri haline geldiği bir dönemin içindeyiz. Var olan 800 milyon ABD ve Avrupalı tüketiciye 4 milyar yeni tüketici daha eklenmiş durumda. Peki insanların önlerindeki seçenekler artıyor mu? Yoksa kanun düzenleyiciler, medya ve kamuoyu tarafından seçeneklerin sınırlandırılması mı gündemde? Seçenekler bizim bilgileri elde etme kabilitiyetimize mi bağlı olacak? Perakendecilik nasıl şekil değiştirecek? Bu çalışmanın Türkiye ayağında ise 16 küresel başlıktan Türkiye’nin gelecek gündemiyle ilgili olacağı öngörülen 6 ana konu başlığı seçildi. Bu konularda, iş ve sivil toplum yaşamının liderleri kendi görüşlerini sunarak, programa katkıda bulundular. Bu tartışmayı da www.gelecekgundemde.org adresinden takip edebileceğiniz gibi katılımcı olarak da fikirlerinizi yazabilirsiniz. Denemeye ne dersiniz? Biraz da Geleceği Tartışmaya Ne Dersiniz? B Vergi denetiminde adalet isteriz Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Ya- tõrõmcõlar Derneği (YASED) Başkanõ Pi- raye Antika vergi sisteminin vergi ta- banõnõ genişletme ve kayõt dõşõlõğõ azalt- ma vizyonu doğrultusunda geliştiril- mesi gerektiğini belirterek “Bu doğ- rultuda ‘Gelir Vergisi Reformu’nun bir an önce gerçekleştirilmesini istiyo- ruz. Vergi ve teşviklere ilişkin dü- zenleme ve uygulamalardan kaynak- lanan sorunlar ve kayıt dışı ekonomi uluslararası doğrudan yatırımların önündeki en önemli üç engel” dedi. Modern vergi idaresi ve homojen ver- gi denetimiyle gönüllü uyumun arttõ- rõlmasõ gerektiğine dikkat çeken Anti- ka, ayrõca vergi oranlarõnõn sistematik ve uygulanabilir bir stratejik plan da- hilinde kademeli olarak düşürülmesi ge- rektiğine dikkat çekti. Antika, YASED üyeleri ile Maliye Ba- kanõ Mehmet Şimşek’in bir araya geldi- ği toplantõda şu açõklamalarõ yaptõ: “Vergi incelemelerinin saydam ve homojen ilkeler çerçevesinde yürütül- mesi, kurumsal yönetim ve risk so- rumluluğu açısından çok titiz olan üyelerimiz açısından büyük önem ta- şıyor. Bu konudaki uygulamaların haksız veya ayrımcı davranıldığı izle- nimine yol açmaması yatırımcı güve- ni açısından son derece önemli.” ‘Mali Kural’ı unutun Maliye Bakanõ Şimşek çõkõşta gaze- tecilerin ‘Mali Kural’ ile ilgili sorula- rõnõ yanõtlarken, “Mali Kural’ın şu an itibarıyla yakın bir dönemde günde- me geleceği ihtimalini ben görmüyo- rum. Gündemde yok. O çerçevede faz- la söyleyecek bir şey yok” dedi. YASED Başkanõ Piraye Antika, Bakan Şimşek’in de katõldõğõ toplantõda, “vergi incelemelerinin saydam ve homojen ilkeler çerçevesinde yürütülmesinin kurumsal yönetim ve risk sorumluluğu açõsõndan çok titiz olan üyeleri için büyük önem taşõdõğõnõ” söyledi. İSTANBUL, IFC’NİN OPERASYON MERKEZİ OLDU DİVAN GRUBU ULUSLARARASI ARENADA Divan Grubu, marka bazõnda ulus- lararasõ bilinirlik ve diğer uluslararasõ zincir otel gruplarõyla eşit rekabet gü- cü kazanmak amacõyla Türkiye’de tüm otelleriyle ‘Preferred Hotel Gro- up’ üyesi oldu. Divan bu üyelikle uluslararasõ rekabeti hedefliyor. Di- van Grubu Oteller, Restoranlar ve Zi- yafet Birimleri Operasyonlarõn- dan Sorumlu Genel Müdür Yar- dõmcõsõ Murat Gün, bu üyelikten sonra Divan markasõnõn aynen devam edeceğini, bu sene so- nunda da otel sa- yõlarõnõ 10’a çõka- racaklarõnõ söyle- di. Gün ayrõca Di- van İstanbul’un Ocak 2011’de tekrar açõlacağõnõ yakõn zamanda da Divan Bursa ve Kuzey Irak’da Divan Erbil’i faaliyete sokacaklarõnõ ifade etti. 75 ülkede 700’den fazla üyesi ile, iş ve tu- ristik oteller için global an- lamda yüksek satõş perfor- mansõ, pazarlama ve tek- noloji desteği tedarikçisi olan ‘Preferred Hotel Group’ tatil, iş gruplarõ, bireysel rezervasyon kay- naklarõyla kurduklarõ iş- birliği sonucu, üye otel- lerin daha fazla satõş y a p m a s õ n õ sağlõyor. VAKIFBANK VE PETROL OFİSİ’NDEN İŞBİRLİĞİ VakõfBank ile akaryakõt dağõ- tõm ve madeni yağ şirketi Pet- rol Ofisi (PO) akaryakõt alõm- larõnda kredi kartlarõnõ kulla- nõmõ teşvik etmeyi ve her iki ku- rumun iş hacminde sinerji ya- ratmayõ amaçlayan yeni bir iş- birliğine imza attõ. Vakõfbank Genel Müdürü Süleyman Kal- kan ve PO CEO’su Melih Tür- ker’in katõlõmõyla duyurulan iş- birliğiyle, VakõfBank’tan pla- ka kredisi kullanan tüm ticari araç sahiplerinin, VakõfBank BusinessCard’larõ ile eylül iti- barõyla yõl boyunca anlaşma- lõ PO istasyonlarõndan yapa- caklarõ akaryakõt veya otogaz alõmlarõnda yüzde 5 Worldpu- an kazanacaklarõ bildirildi. Kazanõlan puanlar, anlaşma- lõ PO istasyonlarõnda ücretsiz akaryakõt veya otogaz alõmõn- da kullanabilecekler. Vakõf- Bank kart sahipleri, PO’nun müşterilerine sunduğu Positi- ve Card olanaklarõndan da yararlanabilecekler. Dünya Bankasõ kuruluşu Uluslararasõ Finans Ku- rumu (IFC), İstanbul’daki bölgesel ofisini büyüte- rek IFC’nin merkezi Washington DC dõşõnda yer alan ilk operasyon merkezi haline getirdi. İstanbul ofisi, Güney Avrupa ve Orta Asya’da 13 ülkeye hiz- met veriyordu. İstanbul Operasyon Merkezi ise, Av- rupa ve Orta Asya, Orta- doğu ve Kuzey Afrika’yõ içeren EMENA bölgesin- de 30 ülkeye hizmet ve- recek. IFC Asya, Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Sorum- lu Başkan Yardõmcõsõ Rashad Kaldany, IFC’nin Was- hington’daki merkezi dõşõnda çalõşan ikinci başkan yardõmcõsõ olacak. Kaldany’in yanõ sõra 3 bölgesel endüstri direktörü ve bir risk direktörü İstanbul ofi- sinden, iki bölge direktörü de Kahire ve Moskova ofislerinden bölgeye destek verecek. İskenderun’a en yüksek teklif Limak’tan Yeni plana göre oy hakkõ artacak ancak ülke zorunlu denetimden de geçecek Türkiye IMF’de sõra atlayacakEkonomi Servisi - Devlet Demir- yollarõ İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ait İskenderun Limanõ’nõn 36 yõl süre ile işletme hakkõ devri yöntemiyle özelleştirilmesi ihalesinin nihai pa- zarlõk görüşmesinde en yüksek tekli- fi, 372 milyon dolarla Limak Yatõrõm Enerji Üretim İşletme Hizmetleri ve İn- şaat AŞ verdi. İskenderun Limanõ, 2005’te ihaleye çõkarõlmõş ve bu iha- lede en yüksek teklif 80 milyon dolar olmuştu. Ancak söz konusu ihale da- ha sonra iptal edilmişti. Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu’nun komisyon başkan- lõğõnda yapõlan nihai pazarlõk görüş- mesinde ilk olarak kapalõ elemesiz tek- lifler alõndõ. Elemesiz turda en yüksek teklif 160 milyon dolar oldu. Daha son- ra elemeli yazõlõ turlara geçildi. Top- lam 6 tur olarak gerçekleştirilen elemeli yazõlõ turlarõn ilk turunda en yüksek tek- lif 255 milyon 100 bin dolara çõktõ. Li- mak dõşõnda ihaleye şu firmalar katõl- dõ: Assan Panel, Yõldõrõm Holding, IC İçtaş İnşaat, PSA-Akfen, CEY, Kum- port, YDA İnşaat-Alp Ateş-Butros Deniz Ortak Girişim Grubu, Global Li- man, Çelebi-Kolin, Gemport-Limar, Anadolu Girişim Grubu. Akdeniz’in kuzeydoğusunda ko- nuşlanan İskenderun Limanõ, Ortado- ğu ülkelerine olan aktarma trafiğine ol- duğu kadar Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine de hizmet veriyor. Bu bakõmdan, aktarma limanõ olarak önemli bir role sahip liman, 1400 met- re uzunluğunda bir mendireğe sahip. Demiryolu, karayolu şebekesi ile bağlantõlõ genel amaçlõ bir liman olan İskenderun Limanõ, dökme, Ro-Ro ve karõşõk eşyaya hizmet veriyor. 60.000 ton kapasiteli TMO’ya ait bir beton siloya sahip olan limanda rõhtõmla bağlantõlõ bir konveyör sis- temi mevcut ve ayrõca, yükleme hõ- zõ saatte 350 ton, boşaltma hõzõ saat- te 250 ton olan bir cevher konveyö- rü de bulunuyor. Sistemik önem nedeniyle daha önce isteğe bağlõ yapõlan denetimleri artõk zorunlu olarak yapacağõnõ açõklayan fonun yeni planõna göre, Avrupa ülkelerinin oy hakkõ da sõnõrlandõrõlõyor. Tevfik Bilgin: Ey bankalar kendinize çekidüzen verin Ekonomi Servisi - Bankacõlõk Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanõ Tevfik Bilgin, bankalarõn uyguladõğõ ko- misyon ve işlem ücretlerinin yüksek olduğuna işaret ederek “Evet kâr marjları daraldı. Ama kâr marjlarının daralmasının karşı- lığını buradan karşılamayın lütfen” dedi. İstanbul Finans Zirvesi öncesinde gazete- cilerin sorularõnõ yanõtlayan Bilgin, komisyon ve ücretlerin bankalarõn hakkõ olduğunu an- cak mantõklõ makul müşteriyi üzmeyecek tu- tarlarda olmasõ gerektiğini ifade etti. BDDK Başkanõ, “Birisi 10 lira alırken, bir diğer banka 60-70 lira alıyor. Ya da konut kre- disi alıyorsunuz, vezneye gittiğiniz zaman size ek sigorta maliyetleri çıkmış. Siz bu- nu bilmiyorsunuz. İstemediniz. Dolayı- sıyla biz şunu söylüyoruz; ey bankalar bu gibi hususlarda müşterinin haklarına da lütfen dikkat ediniz” dedi. Bankalarõn bu so- runu çözeceğine inancõnõ dile getiren Bilgin, çözüm bulunamõyorsa şu anda arzu etme- dikleri yollara da başvurabileceklerini belirtti. Munzam karşõlõklarõn arttõrõlacağõnõ ba- sõndan öğrendiğini belirten Bilgin, “Mun- zam karşılığın uygulandığı sektör benim sektörüm. Ama artıp azaldığını gazete- lerden öğreniyoruz. Bu gibi koordinas- yonun daha kuvvetli olması gerektiğini düşünüyorum. Belki de bizim zama- nında söyleyebileceğimiz bazı şeylerimiz olabilirdi” diye konuştu. Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Para Fo- nu’nun (IMF) üzerinde çalõştõğõ plana göre, Tür- kiye’nin fondaki oy hakkõ arttõrõlacak. Ancak, önceki gün bir açõklama yapan fon, aralarõnda Türkiye’nin de bulunduğu 25 ülkenin finans sektörünü zorunlu denetimden geçirecek. Reuters Haber Ajansõ’nõn ele geçirdiği met- ne göre, IMF’deki reform süreci çerçevesinde, Türkiye’nin, fondaki oy hakkõ arttõrõlarak 30’lu sõralardan 20. sõraya yükseltilecek. Yeni plana göre, Çin’in, IMF’de, ya ABD’den sonra ikinci ya da Japonya’dan sonra üçüncü sõ- raya yükseltilmesi hedefleniyor. Plan, gelişmekte olan ülkelere daha çok oy hakkõ getirirken Avrupa ülkelerinin oy hakkõnda da kõsõntõ içeriyor. Çin ve Rusya, yaptõklarõ ortak açõklamada, IMF’de, gelişmekte olan ülkelere daha çok oy hakkõ verecek yeni kota reformunun, kasõmda, Güney Kore’de yapõlacak G20 zirvesinden ön- ce tamamlanmasõnõ istedi. Öte yandan IMF, sistemik öneme sahip 25 ülkenin finans sektörlerini zorunlu denetim- lerden geçireceğini açõkladõ. 25 ülke arasõnda Türkiye de yer alõyor. Daha önce bu denetim- ler isteğe bağlõ yapõlõyordu. IMF’nin izleyeceği ülkeler arasõnda ABD, İngiltere, İsviçre, İsveç, İspanya, Güney Kore, Singapur, Hindistan, Ja- ponya, Çin ve Almanya gibi ülkeler yer alõyor. Fondan önceki gün yapõlan açõklamada bu gru- bun küresel finans sisteminin yaklaşõk yüzde 90’õnõ, küresel ekonomik aktivitenin de yüz- de 80’ini oluşturduğu, G20 üyelerinden 15’inin burada da yer aldõğõ ifade edildi. Açõklamada, “Uygulama, büyük ve küre- sel olarak birbirleriyle bağlantılı ülkelerde finansal dengesizliklere yol açan son krizden çıkarılan derslerin dikkate alınmasıyla, fo- nun ekonomik denetimini güçlendirme yö- nünde önemli bir adımdır” denildi. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Borsa ‘ilk kez’ 65 bini aştı Ekonomi Servisi - İstanbul Menkul Kõymetler Borsasõ (İMKB) dün yüzde 1.49 yükselişle 65 bin 590 puana ulaştõ ve tüm zamanlarõn en yüksek se- viyesinden kapandõ. Borsa endeksi günün tama- mõnda 962 puan yükseldi. Endeks bundan önceki kapanõş rekorunu 64 bin 627 puanla önceki gün kõr- mõştõ. Endeksin geçen hafta sonuna göre artõşõ 2.10’a ulaşõrken, geçen ay sonuna göre artõş oranõ yüzde 9.37, geçen yõl sonuna göre artõş oranõ da yüzde 24.16 olarak gerçekleşti. Öte yandan TL’nin dolar karşõsõndaki yükselişi sürdü. Merkez Bankasõ (TCMB) kapanõş kurlarõna göre lira, dolar karşõsõnda yüzde 0.12, Avro karşõ- sõnda yüzde 0.27 değer kazandõ. TCMB, gösterge dolar kurunu 1.4669/1.4740 lira, Avro kurunu 1.9724/1.9819 lira olarak ilan etti. FİNANS MERKEZİNE DOĞRU Finans merkezi olma iddiasında olan İstanbul, aynı tarihlerde iki önemli zirveye ev sahipliği yapıyor. Global Ekonomik Sempozyum ve İstanbul Finans Zirvesi de uluslararası bankacılık ve finans dünya- sının önemli isimlerini bir araya getiriyor. Glo- bal Ekonomik Sempozyumu’na Belçika Başbakanı Yves Leterme ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da katıldı. 29 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle