25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada örnekler vererek, rahatsız olduğu başlıkları bir bir sayarak, artık böyle başlıklar istemediğini medyaya tebliğ eden bir konuşma, Dolmabahçe konuşması... Bu bildirim kimi gazetelere emrin olur ama: Bir gazete veya bu gazete; yeri ve zamanı gelince elbette yine “gidişata tercüman” olan başlıklarla çıkacak! “Medyanın... taraf haline gelerek birilerinin psikolojik harekâtının parçası olmasını da doğru bulmuyoruz” diyor. Bir gazete veya bu gazete; “bir taraf” ise… …üstelik bu gazete bir soru üzerine Atatürk devrimlerinin uygulayıcısı ve savunucusu İsmet İnönü’nün dediği gibi, “Ne demek bitaraf… bir tarafım, bir taraf” olduğunu yaklaşık yüz yıldır her gün, her sabah, her sütununda ilan ediyorsa… …çıktığı günden beri Türkiye’nin birliğini, bağımsızlığını, laik Cumhuriyetin amaçlarını savuna geliyor ise… …zatı âlinizin siyaset anlayışına ve uygulamalarına… ülkeyi uçsuz bucaksız, laiklikten etnik temellere kadar önemli konularda bölünmeye götüren siyasal anlayışa karşı ise… …okuru ve halkı tehlikeyi görüyor musunuz diye neden uyarmasın?.. …bu yöndeki haberleri istemediğinizi ilan ettiğiniz başlıklarla okuruna neden duyurmasın? Oldu olacak, bir kurul oluşturunuz ve bu kurulun şikâyetçi olduğunuz gazete veya bu gazetenin manşetlerini yayımından önce denetiminden geçirmesini sağlayınız! Medyada zaten aynı kafada olan yiğit gazeteciler de var. “Medyayı sert eleştirmemiz sindirme amaçlı değil” diyor ya Başbakan RTE: Aydın Doğan gazetedeki bu manşeti okuyunca acı acı gülmüş olmalı. Doğan Medya Grubu’nun AKP’ye (tabii RTE’ye) muhalefet yapmasını engellemek için bir değil, belki yüz müfettiş gönderip arkasından katrilyonlara varan cezalar gerçekleştiren herhalde başka bir ülkede, bir başka başbakan! Bu sözlerine bakarak ülkemizde öyle bir başbakan var ki, diyesi geliyor insanın: Sol yanağına tokat atarsan, sağ yanağını gösteriyor. Peygamberler kadar öylesine sabırlı! Üstelik medyaya, adını duymaya tahammül edemediği kimi yazarların gazetedeki görevine son veren olaylarda zerre kadar ilişkisi, katkısı yok(muş)! Elbette gazetecinin kapı dışarı edilmesinden “doğrudan tasarrufu yok”. RTE istemediği bir programı, o programda saatlerce halkı aydınlatmaya çalışanları nasıl kovdurduğunu -kulakları çınlasın- Silivri’de yatan Tuncay Özkan bizzat yaşadığı için gayet iyi bilir. Her pazar Show TV’de Politika Durağı programında Tuncay ile olayları irdelerken RTE iktidarını da eleştirdik. RTE’nin “adamları” hafta içinde patronu veya yakınındakileri ziyaret eder, bizlere ve Politika Durağı’na “patronlarının fena halde öfkelendiğini” söylerlerdi. Evet RTE doğru söylüyor; gazeteciyi kovduran bizzat kendisi değil, emrindeki kapıkulları… Ayvaz kasap hep bir hesap! Üç beş gün yattı. Neredeyse yıllarca yatmış gibi bir şiir okudu diye hapsedildiğini söyleyip duruyor. Oysa o şiir asıl amaçlarını açıklayan, laikliğe düşlediği rejimi anlatan Siirt’teki meydan konuşmasının bir parçası. O konuşmayı açıklasana! Hayır! Sadece şiir okudu diye hapse düşmesi bir yutturmaca. Kendine geldi mi mapushane mağduru. Ya Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, diğer gazeteciler? Ha onlar mı? Delil karartmaları, kaçmaları olanaksız olmalarına karşın iki yıldır içeride yatan Balbay, Özkan mı? Bahaneye bakın: Konu canına okuduğu yargıdaymış. Yatsınlar içeride! Nalıncı keseri mübarek: Olayları yalnız kendine yontan! SAYFA 28 EYLÜL 2010 SALICUMHUR YET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Eylül Oslo PB 10 Helsinki PB 11 StockholmPB 11 Londra PB 16 AmsterdamY 15 Brüksel Y 14 Paris B 15 Bonn Y 15 Münih Y 15 Berlin Y 12 Budapeşte B 18 Madrid B 21 Viyana Y 16 Belgrad Y 21 Sofya PB 20 Roma Y 21 Atina Y 25 Zürih Y 12 Moskova Y 17 Aşkabat PB 28 Taşkent PB 24 Bakû Y 24 Bişkek B 20 Tiflis Y 24 Kahire B 34 Şam B 35 İstanbul PB 27 Edirne PB 30 Kocaeli PB 29 Çanakkale Y 27 İzmir PB 28 Manisa PB 31 Denizli PB 30 Zonguldak PB 25 Sinop Y 26 Samsun PB 25 Trabzon Y 26 Giresun Y 26 Ankara PB 29 Eskişehir PB 27 Konya PB 28 Sıvas PB 29 Antalya B 31 Adana B 34 Mersin B 33 Diyarbakır B 34 Şanlıurfa B 33 Mardin B 30 Siirt B 33 Hakkâri PB 27 Van PB 23 Kars PB 24 Yurdun kuzey ke- simleri parçalı za- manla çok bulutlu, Çanakkale, Muğla, Bursa, Yalova, Si- nop, Kastamonu, Karabük, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin çevreleri sa- ğanak ve gök gürül- tülü sağanak yağış- lı, diğer yerler az bu- lutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı kuzey kesimlerde 3- 5 derece azalacak. “Çağrışımlar, Tanıklıklar, Dostluklar”: Şakir Eczacıbaşı’nın anılarına koymak için sadece benimle bir aya yakın tartıştığı isim. “Sadece benimle bir aya yakın tartıştığı” diyorum, çünkü daha başka kimlerle tartıştığını bilmiyorum. Ama Şakir’i tanıdığım kadar en azından başta Doğan Hızlan olmak üzere daha pek çok yakın ve güvendiği dostuyla tartışmıştır anılarına koyacağı ismi. Ben, sanatsal açıdan ve duygusal dünyasında bu denli uçlarda dolaşan, ama iş karar vermeye gelince bu denli akılcı ve tanıdığı bütün uzmanlara danışan bir insan tanımadım diyebilirim. Coşkuluydu… Öfkeliydi… Sevinçliydi… Kızardı… Severdi… Duygularını saklamaz, olanca coşkusunu dışa vururdu… Öfkesini, eleştirisini, sevincini ve övgüsünü dostları için bolca harcardı… Dolu dolu yaşadı… Hastalığıyla da son nefesine kadar mücadele etti… Tabir caizse “İşinin başında” öldü! Daha yapacağı çok iş, gerçekleştireceği çok proje, yazacağı çok anı vardı… Durmak bilmeyen, engel tanımayan bir buldozerdi o! Projelerinin motivasyonunu, duysallığından, heyecanından, başarısını ise akılcılığından, plancılığından, danışma yeteneğinden ve icracılığından alırdı. Anıları çok değerli bir edebi yapıt niteliği taşıyor… Deneme edebiyatımızın başyapıtlarından biri sayılabilir… Derinliğine toplumsal ve kültürel çözümlemeler, Şakir Eczacıbaşı’nın yaşam çizgisindeki ilginç olaylar ve kişilerle bütünleştirilerek aktarılıyor okura… En karmaşık, en tartışmalı sorunlar, Şakir’in kaleminden son derece basit, anlaşılır ve heyecanla okunur metinler haline dönüşmüş. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan kitabın kalınlığı sakın okurları ürkütmesin… Deneme üstadı Melih Cevdet Anday’ı anımsatan üslubuyla son derece kolay okunan, çok ilginç bir kitap olmuş “Çağrışımlar, Tanıklıklar, Dostluklar”. Bu ismi çok tartıştık. Çünkü düz, basit bir metin yazmak istemiyordu. Kültür üzerine, toplum üzerine, insan üzerine gözlemlerini, yaşamıyla harmanlayarak aktarmak istiyordu genç kuşaklara. Tanıdıklarını kimsenin pek de dikkat etmediği özellikleriyle, tanıklıklarını üstün gözlem gücünün çözümlemeleriyle yazmıştı. Kitabın ismindeki “Çağrışımlar” sözcüğü, onun üstün gözlem gücüne eklenen büyük kültür birikiminin sonuçlarını okurlara aktarmak amacını vurguluyor! Eczacıbaşı’nın anıları kültür tarihimize de büyük bir katkı yapıyor. Hemen hemen her bölümü bir ayrı hazine. Örneğin, “Eyüboğlu kardeşler ve ötekiler” başlığını taşıyan 52 sayfalık bölüm Tahiri-Eyyubi tartışmasına oturtulmuş, Köy Enstitüleri’nden başlayan, faşist 12 Mart darbesine uzanan bir ilginç buket: İnsanı kimi zaman güldüren kimi zaman hüzünlendiren ama mutlaka aydınlatan anılardan, kişilerden, olaylardan, çözümlemelerden oluşan bir buket. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıyla başlayan ve faşist askeri darbelere kadar uzanan bir sürecin son derece ince bir çözümlemesi. Daima karşı görüşleri ve karşıt oluşumları dikkate alan ve bence hayattaki büyük sanat ve yönetim başarısını bu diyalektik yönteme borçlu olan Şakir Eczacıbaşı bu bölüme de, Eyüboğlu kardeşlerin karşıtlarıyla, Kemal Tahir’le başlıyor… Mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir metin bu bölüm. Sevgili okurlarım, bu sütunda Şakir’in anılarından ilerde de çeşitli vesilelerle söz edeceğim. Çünkü güncel sorunların ve olayların temelinde yatan tarihsel oluşumlara da tanıklık eden bir kitap bu. İçinde tarihsel kimliklerden güncel şöhretlere kadar pek çok isim, pek çok kişilik, pek çok önemli olay var. Şimdilik, son günlerde Hanefi Avcı’nın kitabıyla birlikte, yayımlanan en önemli yapıt olduğunu vurgulamakla yetiniyorum. ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org / IŞIL ÖZGENTÜRK Bu ülkede ne zaman hiç gitmediğim bir yere gitsem mutlaka bir tam gün canım sıkılır. Nedeni çok basit, gittiğim yerde mutlaka toprak verimlidir, deniz bereketli ve mutlaka toprak altında ve üstünde en az sekiz uygarlığın izleri apaçık durmaktadır. İyi güzel de bunda canını sıkacak ne var demeyin. İşte benim canım tam burada sıkılır. Bir an gözlerimi kapar bu toprakların iyi bir tarım politikasıyla ne kadar verimli olabileceğini düşünür, denizin ustaca kullanılarak ne kadar çok iyi beslenmemiş çocuğu doyurabileceğini hayal eder ve en az sekiz uygarlığın yan yana durduğu bu topraklara neden bir avuç turist geliyor, diye hayıflanırım. Can sıkıntım en çok müzeleri gezerken baş gösterir. Bu ülkenin pek çok kentinde müzeler bakımsızlıktan çökmek üzeredir. Bir iki bekçi, bir çaresiz bürokrat komik ödenekleriyle müzeyi ayakta tutmaya çalışırlar. Temizlik malzemesini bile kendi ceplerinden alırlar. Müzelerin hemen hiç yerli gezgini yoktur. Kentte çıkıp küçük bir araştırma yapınca durumu anında anlarsınız. Lise öğrencileri, hayretle yüzünüze bakıp “ne müzesi” diye sorarlar. Şöyle ailecek herhangi bir pazar kent müzesini gezen olmamıştır. Müze kentin bir köşesinde öylece terk edilmiş durmaktadır. Müzeyi gezip, hediyelik herhangi bir eşya, bu kitap olabilir, içerdeki heykellerin bire bir imitasyonu olabilir, satın almak istediğinizde eliniz çoğunluk böğrünüzde kalır. Kitap bitmiştir, kartpostallar kötü basılmıştır ve en kötüsü müzede gördüğünüz güzelim heykelleri size anımsatacak hiçbir obje yoktur. İşte ben o zaman daha da kahrolur ve bu kadar zengin bir ülkeyi böylesine yoksullaştıran ve trilyonlarca paranın bir avuç insanın cebine aktarılmasına izin veren düzene lanet okurum. Nereden nereye geldim, bu yoksullukta bizim de payımız yok mu? Elbette var ama bu konuyu başka bir zamana bırakmalıyım, bugün derdim ağırlıklı olarak müzeler. Müzelerimizin terk edilmiş halleri adeta kültürel ve maddi yoksulluğumuzu yüzümüze vurur. Dünyanın bir yığın kentinde müzeler öylesine cıvıltılı, öylesine insan doludur ki içiniz ısınır. Müzeden çıkmak istemezsiniz. İnsanların meraklarına şaşıp kalırsınız; bir resim, bir heykel karşısındaki hayran bakışları seversiniz. Hayal edersiniz, eski uygarlıkların sırlarını keşfetmeye başlarsınız. Kendinizi, yaşadığınız toprakları, geleceği daha çok seversiniz. Peki bu terbiye nasıl elde edilir, neden bizler müzelerimize, tarihi yerlerimize bu denli uzak ve yabancıyız? Ülkemin müzelerini gezerken bu soru beni hep izler. Sanırım dört yıl önce, Afyon Festivali sırasında, kapalı duran Afyon Müzesi’ni izinle açtırmış, geziyorduk, birden koşarak gelen bir kız çocuğu görmüştüm, müzede evet orada her gün konuştuğu, dertleştiği bir heykel vardı, üç aydır kapalı olan müzenin açıldığını duymuş nefes nefese gelmişti, heykeliyle dertleşmek için. Yemin ediyorum gözlerim yaşarmıştı. Gençlere, çocuklara müzeleri sevdirmek, oraları mekân tutmalarını sağlamak bu kadar zor mu? Bunun da mı parayla, pulla ilgisi var? Elbette var ama o kadar değil. İtiraf edelim, hayatımızı zenginleştirmek, renklendirmek konusunda tembeliz. Şimdi şu soruma samimi bir yanıt verin, bu yazıyı okuduktan sonra ve elinize kâğıt kalem alıp gezdiğiniz müzeleri yazmaya başlayın, nasıl, durum pek parlak değil, değil mi? isilozgenturk gmail.com Benim de Buna Canım Sıkılıyor AYDINLANMA EMRE KONGAR Bir Buldozer’in Yaşamöyküsü: Şakir Eczacıbaşı’nın Anıları Danõştay’a dava açan Kazan, HSYK’nin bürokratlarla doldurulamayacağõnõ söyledi YSK genelgesine davaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avukat Turgut Kazan, Adalet Bakanlõğõ bü- rokratlarõnõn da HSYK üyeli- ğine aday olmasõna olanak veren Yüksek Seçim Kurulu (YSK) genelgesinin iptali is- temiyle Danõştay’a dava açtõ. Kazan, kurulun bakanlõk bü- rokratlarõyla doldurulamaya- cağõna dikkat çekerek “Böyle bir yaklaşım, yargı bağım- sızlığının sonu olur” dedi. YSK tarafõndan hazõrlanõp Resmi Gazete’de yayõmlanan HSYK üyeliği seçimlerinde uygulanacak esaslara ilişkin genelge mahkemelik oldu. Gerekçesi ise Cum- huriyet’in gündeme getirdiği Adalet Bakanlõğõ’nõn HSYK üyeliğine büro- kratlarõn adaylõğõnõn bu genelgeyle yo- lunun açõlmasõ. Avukat Kazan, YSK’nin tartõşmalõ genelgesinin yürüt- mesinin durdurulmasõ ve iptali iste- miyle Danõştay’a dava açtõ. Kazan, in- celemenin öncelikle ve seçim takvimi de gözetilerek yapõlmasõnõ istedi. Kazan, genelgenin 2. maddesi ile “başka bir kurumda görev yapan hâkim ve savcılar(ın) da” aday olabi- leceği kabul edilerek bakanlõk büro- kratlarõna HSYK yolu açõldõğõnõ kay- dederken şu değerlendirmeyi yaptõ: “Oysa, halkoylaması sonucu yürür- lüğe giren 159/3. maddeye göre, ba- kanlık bürokratlarının HSYK’ye se- çilebilmeleri mümkün değildir. Çün- kü, bu görevler idari görevlerdir. Kabul edilen anayasa kuralı, kürsü- de görev yapan hâkim ve savcıların temsilini öngörmüştür. Nitekim, 159. madde gerekçesinde ‘ilk derece mahkemelerini yö- netmekle görevli (olanlarõn) HSYK’de temsilinin’ amaç- landığı açıkça belirtilmiştir. Bakanlık bürokratlarının, anayasanın 140/son ve 2802 sayılı yasanın 3. maddeleri ile hâkim sayılmaları, ken- dilerine güvence sağlamak içindir. Bu iki maddeye atıf yapılarak, anayasanın 159/3. maddesi bertaraf edi- lip HSYK bakanlık perso- neliyle doldurulamaz. Böyle bir yaklaşım, yargı bağım- sızlığının sonu olur. Müsteşar yetmi- yormuş gibi, müsteşar yardımcısı İb- rahim Okur, Personel Genel Müdürü Birol Erdem, Eğitim Müdürü Ahmet Kaya aday olmuştur. Bakanla müs- teşara eklenecek 3-4 bürokratla, cumhurbaşkanının seçeceği 4 ve anahtar listeden çıkarılacak, iktida- ra yakın 3/4 üye, kurulu bakanlık bürosuna dönüştürerek yargı ba- ğımsızlığını öldürecektir.” ‘Aykırılık korunamaz’ Anayasada “YSK kararları aleyhi- ne başka bir mercie başvurulamaz” kuralõ öne sürülerek böyle bir aykõrõlõ- ğõn korunamayacağõna dikkat çeken Kazan, “Genelgenin karar metnine dahil edilmesi de, yargı denetimini kaldırmaz. YSK’nin, anahtar liste ile baskı ve yönlendirme girişimleri- ne karşı önlem almayı bırakıp HSYK’yi bakanlık bürosuna dönüş- türecek genelge hazırlaması esef ve- ricidir, kabul edilemez” dedi. Em: Yasağı biz koymadık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yük- sek Seçim Kurulu (YSK) Başkanõ Ali Em, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) üye seçimleri sürecindeki propa- ganda yasağõyla ilgili olarak, “Propaganda yasağını biz koymadık” dedi. Birçok hâ- kim ve savcõ, YSK’ye HSYK üyeliği için yapõlacak seçim sürecindeki genelgenin “ye- niden düzenlenmesi” için dilekçe verdi. YSK Başkanõ Em, seçim takvimini kuru- lun internet sitesinde yayõmladõklarõnõ belir- terek buna bağlõ olarak da 2 genelgenin ya- yõmlandõğõnõ anõmsattõ. Em, “Propaganda yasağını biz koymadık. Anayasanın geçici 19. maddesinde var. Oradaki hükmü ge- nelgeye yansıttık” dedi. HSYK üyeliği seçimlerinde aday olan Ka- zan Hâkimi Kemal Şahin ve Ankara Cum- huriyet Savcõsõ İsmail Yalçın, seçim takvi- mine ilişkin genelgede düzeltme yapõlmasõ talebiyle YSK’ye başvurdu. Şahin, açõklanan HSYK üyeliği seçim takvimine göre 24 Ey- lül’ün seçim takviminin başlangõç günü ol- duğunu dile getirdi. Şahin, “5 gün sonra aday listeleri kesinleşiyor. Ben, bir hâkim olarak adaylık için başvurumu ancak çar- şamba günü yapabileceğim. Anayasa’ya göre benim için propaganda yasağının başlaması ancak adaylık başvurumdan 5 gün sonra başlayabilecektir” diye konuştu. Bakan Ergin’e ‘fişleme’ sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Kõrk- lareli Milletvekili Turgut Dibek, “içkiye ve- ya kumara düşkünlük” ile “giyim” tarzõ gi- bi konularõ sorgulayan ve hâkim adaylarõ için uygulanan “gizli fişlerin” stajer avukatlar için de kullanõlmasõnõ TBMM gündemine ta- şõdõ. Dibek, Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin’in yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde, Cumhuriyet’in önceki günkü haberine dikkat çekti. Dibek, Ergin’e “Hâ- kim ve savcı adayları ile ilgili olan fiş nasıl stajyer avukatlara uyarlanmıştır? Bu uy- gulamayı kim yapmıştır? Bu uygulama hangi amaçla yapılmıştır? Yapılan uygula- ma ile ilgili olarak bakanlığın bilgisi ve onayı var mıdır” sorularõnõ yöneltti. Bahçeli, Ani’de namaz kılacak Yurt Haberleri Servisi - MHP Kars İl Başkanõ Oktay Aktaş, 25 Eylül’de yapõlan MHP İl Başkanlarõ toplantõsõnda Ani harabelerinde cuma namazõ kõlma kararõ aldõklarõnõ söyledi. Aktaş, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, 40 kadar il başkanõyla 1 Ekim günü Türkiye-Er- menistan sõnõrõndaki Ani harabelerinde cuma namazõ kõlacağõnõ belirtti. Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, Bahçeli’nin ‘Kars Ani harabelerinde namaz kılmak istediğine’ ilişkin iddialara yönelik, “Bir toplu gösteri yapmaya kalkarsa zaten sanıyorum ki ana- yasa, Siyasi Partiler Yasası bir siyasi parti- nin din istismarı ile yola çıkmasını galiba en- gelliyor. Ama bireysel olarak bir hakkını kullanmasına saygı duyarım” diye konuştu. Cumhuriyet yazarlarına ödül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “78. Dil Bayramı” etkinliklerle kutlandõ. “Devrim- ciler gücünü dilden alır” sloganõyla düzen- lenen etkinlikler kapsamõnda Dil Derneği Başkanõ Sevgi Özel başkanlõğõnda heyet Anõtkabir’i ziyaret etti. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki kutlamada ise gazetemiz yazarõ Hidayet Karakuş’a “Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü” verilirken gazetemiz Sorumlu Yazõişleri Müdürü Güray Öz, gazetemiz Kitap eki editörü Turhan Günay ve gazetemiz yazarõ Işık Kansu’ya da onur ödülü verildi. Gece- de ayrõca gazeteci-yazar Metin Uca, TEMA Onursal Başkanõ Hayrettin Karaca, Prof. Aydın Köksal, Prof. Cahit Kavcar, Prof. Doğan Kuban, Prof. Orhan Öztürk, Prof. Süleyman Özoğlu, Ahmet Miskioğlu, Di- lek Göğüş Ülgüray, Şemsettin Ünlü ve M. Kemal Yılmaz’a da onur ödülü sunuldu. Yeşil kartlılara erteleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanõ Emin Za- rarsõz, genel sağlõk sigortasõnõn tüm nüfusu kapsamasõna ilişkin düzenlemenin yürürlük tarihinin erteleneceğini bildirdi. Zararsõz, “1 Ekim 2012 tarihine kadar bir erteleme söz konusu olacak. Yeşil kartlõlarõn ve herhangi bir kapsamda bulunmayan vatandaşlarõmõ- zõn kapsama alõnmasõ onayõ 1 Ocak 2012’den itibaren başlayacak” diye konuştu. Şanlıurfa’ya İş Bankası Ormanı İstanbul Haber Servisi - Türkiye İş Banka- sõ’nõn, “81 İlde 81 Orman” projesi, Şanlõurfa Ormanõ ile sürüyor. Proje kapsamõnda Harran Üniversitesi Osmanbey Kampusu’ndaki 20 hektarlõk alana 32 bin adet kõzõlçam ve İran çamõ dikildi. İş Bankasõ’nõn Şanlõurfa ile bir- likte ağaçlandõrdõğõ il sayõsõ 38’e ulaşõrken, dikilen toplam fidan sayõsõ ise 1 milyonu aştõ. 10 NUMARA ÇEKİLDİ 1, 2, 4, 5, 8, 9, 10, 13, 16, 17, 21, 22, 30, 34, 49, 51, 57, 64, 68, 72, 75, 76
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle