19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 28 EYLÜL 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Patrick Dixon, “Gelecek 100 Yıl” kitabında küreselleşmenin geleceğini analiz ediyor. Dixon, dünya ticaretinin bir bütün haline geleceğini öngörüyor. “Tarihte ilk kez dünya nüfusunun neredeyse tamamının küresel kapitalist sistem içinde yaşadığını, dünyayı küreselleşmeye iten gücün, ekonomik büyüme ve refah vaatleri olduğunu görüyoruz” diyor. Serbest piyasanın yoksulluğu ortadan kaldırmadığını, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün “artan küresel rekabet otomatik olarak büyüme ve kalkınma getiren bir olgu değildir… Ticareti hızlı bir biçimde serbest hale getirmeyi taahhüt eden kalkınmakta olan ülkelerin çoğunda işsizlik artmış ve vasıfsız işçi ücretleri düşmüştür” görüşünü belirterek buna sebep olan etkenin küreselleşmenin yoksul ve marjinal ekonomilerin kurdaki ve faiz oranlarındaki ani değişikliklere karşı son derece savunmasız kalmalarına engel olamayan mantık dışı doğası olduğunun altını çizerken buna rağmen gelecek 100 yılın küresel güçlerin yılları olacağını da vurguluyor. Dixon’a göre artık ülkeleri, çokuluslu şirketler ortak alacakları kararlarla yöneteceklerdir. Bu da demokratik gücün ölümüdür. Küreselleşme devam ederken ülkelerin ellerinde sadece kendi yasaları ve vergilerin toplanıp dağıtılması kalacaktır. Ama ülke yönetimleri bu konularda bile küresel hukuk, vergilendirme esasları ve çıkarlarıyla uyum sağlamaya zorlanacak. Devletlerden daha fazla ekonomik ağırlığa sahip süper çokuluslu şirketler, hükümetlere birçok koşul dayatacak ve sanayinin gündemini belirleyecektir. Küresel tekeller kuracakları için devletler onları denetim altına alamayacaktır. Bu şirketler ülkelerin en zeki ve donanımlı insanlarını bünyelerine katacaklar ve bunun sonucunda ülkeyi yönetecekler karar vermekte aciz, beceriksiz kişilerden oluşacak ve bu da küresel şirketlerin işini daha da kolaylaştıracaktır. Dixon, işçilerle ilgili de bakın şu tespiti yapıyor. “Sendikacılık, kalkınmakta olan ülkelerde işçilerin baskılardan korunması için kurulmuştur. Ülkeler birbiri ardına çalışanlara sosyal haklar tanımak zorunda kalmıştır ve bu haklar, bir şirketten diğer şirkete değişmemesi için devletin güvencesine verilmiştir. Ama şimdi bu olgular küreselleşmenin elinde perişan olmuştur. Eğer çalışanların haklarını korumak için küresel bir yöntem bulamazsak dünya işçileri daha da perişan olacaktır. Bu nedenle dünya işçilerinin birleşmesi gerekmektedir. Aksi halde sendikalar yok olup gidecektir.” Peki bizim durumumuz ne? Küreselleşmenin neresindeyiz? Cumhurbaşkanımızın çok doğru tespit ettiği gibi “minumum risk, maksimum kâr yaratan” bir ülkeyiz. Aşırı borçlandırılmış bir ülke; sıcak paranın serbestçe girip çıktığı ve ekonomimizden her defasında bir parça alıp gittiği, giderken bir vergi bile ödemediği bir ülke; merkez bankasında ABD Doları bulunan ve bunun artmasına sevinen, ithalat rakamını vermeden ve dış ticaret açığını görmeden ihracattaki artışla gururlanan bir ülke; çevirdiğiniz ölçüde cari açığın önemli olmadığı hususunda bizi aydınlatan ve rakamlarla oynama becerisi olan hocalarımızın bol olduğu bir ülke; notlamaya dayalı bir ekonomi, “ruj sürmemle alay ettin” deyip (BB-) notu verilebilen(!) bir ülke; üretmeyi unutmuş, madenlerini çıkaramayan, tarımını öldürmüş, çok önemli varlıklarını küresel güçlere terk etmiş bir ülke, küreselleşmenin gelecek 100 yılında nasıl ayakta kalabilir? İçindeki sorunları nasıl çözebilir? Bu sorunlar kafası çağdaşlaşmamış ama küresel oyuncularla oyun oynayanlarla çözülemez. Kafası da çağdaş, gelişmiş, gerçekleri bilen ama bu gerçekleri ülkesinin menfaatlarıyla uyumlaştıran insanlarla ancak gelecekte var olabiliriz. Aslında hiçbirimiz küreselleşme gerçeklerine arkamızı dönmüyoruz ve Patrick Dixon’un tespitlerini yok saymıyoruz. Ama biz diyoruz ki güçlü ve bağımsız bir Türkiye için küresel oyuncularla mücadele edelim, haklarımızı almak için biz de birkaç yumruk atacak durumda olalım, onlara boyun eğecek bir elverişli ortam vermeyelim. Uyanık olmamız gerekiyor. Kimyasal bir bileşik olan Türk- Kürt birlikteliğinin ne kadar önemli olduğunu, ayrışmanın gelecekte Amerikan mandası olmayı çok kolaylaştıracağının artık herkes farkına varmalı, esas Kürt kardeşlerimiz bunu düşünmeli. Cennet, Türkiye’de. Cehennem, bir mandacılık bölgesinde yaşamada. Küresel şirketler hepimizle oynuyor. Oynamıyorum deme gücümüz yok ama bari ağırbaşlı oynayalım, çok kıvırtmayalım. Küreselleşmenin gelecek 100 yılında birlikte ayakta kalalım. Gelecek Evrenseldir M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İp ile Cambazlar... [email protected] İSO Başkanõ, “Yapõlanlarõ takdirde biraz hasis davranmõş olabiliriz ama birinci önceliğimiz rekabet gücü” dedi Hükümetin bazõ önemli adõmlar attõğõnõ ancak sanayicinin rakipleriyle eşit koşullarla yarõşabilmesi için gereken makro ve mikro reformlarõn 2007’den beri durakladõğõnõ belirten Küçük, “Enerjideki TRT payõ hâlâ yüksek, istihdamdaki vergi yükü hâlâ ağõr, KKDF kesintisi sõkõntõ yaratõyor. Bunlar olmadõğõ için kur sorunu öne çõkõyor” dedi. Ekonomi Servisi - İstanbul Sanayi Odasõ (İSO) Yönetim Kurulu Başkanõ Tanıl Küçük, “Hükümetin ekonomideki performansını takdir ederken biraz hasis davranmış olabi- liriz. Ancak biz objektifliği- mizi hiçbir zaman kaybet- meyeceğiz. Temkinli iyim- serliğimizi koruyoruz” dedi. Bir grup sanayici ile birlikte Trabzon ile Rize’nin sanayi ve ticaret odalarõnõ ziyaret eden Küçük, düzenlediği basõnla sohbet toplantõsõnda, yöneltilen sorularõ özetle şöyle yanõtladõ:  Hükümetin ekonomi per- formansõnõ takdirde belki biraz hasis davranmõş olabiliriz. İlk çeyrek büyümede bir öncekinin yaralarõnõ saramamõştõk. İkinci çeyrekteki büyüme oranlarõ bir anlamda yaralarõn sarõldõğõnõ gösteriyor. Hükümet elbette önemli adõmlar attõ, atõyor.  Ama esas olan büyümenin artarak devam ettirilmesi, kap- asite kullanõmõnõn daha da yük- selmesi, yerli ve yabancõ yatõ- rõmlarõn teşvik edilmesi ve tüm bunlarõn da istihdama katkõda bulunmasõdõr. Öncelikli bek- lentimiz, rekabet gücünün art- tõrõlmasõnda yapõlmasõ gere- kenlerdir. Bunlar zamanõnda gerçekleştirilemediği için kur sorunu öne çõkõyor. Cari açõk problem haline geliyor.  Örneğin enerjideki TRT payõ hâlâ yüksek, Kaynak Kul- lanõmõ Destekleme Fonu’na yapõlan kesintiler sõkõntõ yara- tõyor, istihdamdaki vergi yükü diğer ülkelere göre yüksek ol- maya devam ediyor, vergi re- formu konusunda daha ger- çekçi adõmlar gerekiyor.  Yapõlmasõ gerekenleri di- le getirirken, İSO’nun teamül ve terbiyesi gereği objektif olma- ya özen gösteriyoruz. Anketle- rimizdeki, birinci ve ikinci 500 ile ilgili iyimserliği hiç gocun- madan yayõmlõyoruz.  Seçimler öncesinde yatõ- rõmlarõ hõzlandõracak, kitleleri memnun edecek. Mali disip- linden vazgeçmeden, seçimin gerçekleşeceğini düşünüyorum. Çünkü ilk 6 aydaki büyümenin getirdiği büyük bir avantaj var. Hükümetin gelirleri arttõ. Bu da seçimlerde belirli bir ölçüde oynama alanõ yaratacak. Küçük, bir soru üzerine, “Türkiye Cumhuriyeti Baş- bakanı uygun gördüğü za- man odamızı ziyaret edebilir, talep ettiği zaman da biz gi- deriz. Ayrıca sayın bakan- larla da sık sık zaten görüşü- yoruz” dedi. Turkcell’e 350 milyon TL vergi cezası ANKARA (AA) - Maliye Bakanlõğõ Gelirler Kontrolörleri, Turkcell’e ön ödemeli kart satõşlarõnda iskonto sonrasõ matrah tespiti nedeniyle 350 milyon lira dolayõnda ek vergi, vergi ziyaõ cezasõ ve ge- cikme faizi çõkardõ. Turk- cell’in 2005 ve 2006’daki ön ödemeli kart satõşlarõ, Ge- lirler Kontrolörlerince in- celemeye alõndõ. Hazõrla- nan raporlarda, firmanõn, kart satõşlarõ sonucunda 2005’te 53.4 milyon lira, 2006’da ise 55.6 milyon lira eksik vergi ödediği belirtildi. Turkcell’e 109 milyon liralõk ek verginin yanõ sõ- ra 109 milyon lira vergi ziyaõ cezasõ çõkarõldõ, yaklaşõk 140 milyon li- ra da gecikme faizi işletildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki- ye’nin en büyük otoyolu projesi olan ve İzmit Körfez Geçişi’yle Bağlantõ yollarõ dahil olmak üzere Yap-İşlet Devret mode- liyle ihale edilen Gebze-Orhangazi-İzmir otoyoluna ilişkin sözleşme, Karayollarõ Genel Müdürlüğü’nde taraflarõn katõlõmõy- la gerçekleşti. Proje tamamlandõğõnda Türkiye’nin 2. büyük kenti İzmir’le en bü- yük kenti İstanbul arasõ 3-3.5 saat sürecek. Törene, sözleşmeye imza atan Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıldırım, Nurol, Özaltõn, Makyol, Astaldõ, Yüksel ve Gökçay fir- malarõnõn temsilcileri katõldõ. Bakan Yõl- dõrõm, açõlõşta yaptõğõ konuşmada, proje- nin kamu, özel sektör ortaklõğõyla yapõldõ- ğõnõ belirterek “Proje, Türkiye Cumhu- riyeti tarihinde Yap-İşlet-Devret mode- liyle bir seferde yapılan en büyük pro- jedir” dedi. Yõldõrõm’õn verdiği bilgiye göre, proje için 20 ayda 7 adet şantiye kurulacak, 10 bin kişi doğrudan istihdam edilecek. Dolaylõ istihdam sayõsõ 50 bini bulacak. Projenin, yaklaşõk olarak maliyeti kamulaştõrmalar- la birlikte 11 milyar TL’yi buluyor. Projenin başlamasõnõn önünde artõk hukuken bir engel bulunmadõğõnõ dile getiren Yõldõ- rõm, “Bu imzayla birlikte, en kısa süre- de, zannediyorum ki en geç 2 ay içeri- sinde de ilk kez temelleri atacağız ve ça- lışmalara süratle başlayacağız” dedi. Tekstil ve hazır giyim ihracatçıları birliklerinin başkanları sektörün sorunlarını İzmir’de masaya yatırdı. Ekonomi Sevrisi - İstanbul, Ege, Denizli ve Akdeniz hazõr giyim ve konfeksiyon ihracatçõ birliklerinin baş- kanlarõ, her defasõnda topu bir başkasõ- na atarak çözümden uzaklaşan ekono- mi yönetimi, Merkez Bankasõ (MB) ve Eximbank’a ortak çağrõda bulunarak eş- güdüm içinde hareket etmelerini istedi. İhracatçõlar, “Kur politikasına bitaraf değiliz bertaraf olmak istemiyoruz” dedi. Bir yõlda 60 bin insanõ daha işe alõp Başbakan’a verdikleri sözü tuttuklarõ- nõ belirten hazõr giyim ihracatçõlarõ, “Siz yolumuzdaki taşları temizleyin biz ihracata altın çağını yaşatalım” ifadesini kullandõ. Hazõr giyim Sektör Kurulu Toplantõ- sõ, Ege İhracatçõ Birlikleri’nde gerçek- leştirildi. Burada konuşan İstanbul Ha- zõrgiyim ve Konfeksiyon İhracatçõlarõ Birliği (İHKİB) Başkanõ Hikmet Tan- rıverdi, aileleriyle birlikte milyonlar- ca insanõn umut, iş ve aş kapõsõ olan ha- zõr giyim sektörünün sorunlarõnõn sa- dece tek bir kurumun alacağõ kararlarla çözülemeyeceğini belirterek, ekonomi yönetimi, Merkez Bankasõ ve Exim- bank’õn eşgüdüm içinde birbirini des- tekleyen bir anlayõşla çalõşmasõ ge- rektiğini söyledi. Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) Başkanvekili Ahmet Akbalık, kurdan dolayõ olumsuz etki- lenen tekstil ve hazõr giyim sektörünün ivme kaybettiğini belirterek “Mevcut kur değişmezse istihdama katkımız sürdürülebilir olmaz” dedi. Hazõr giyim sektörünün ekonomi yönetimi, Merkez Bankasõ ve Eximbank’tan bek- lentileri şöyle: Sektörün nefes almasõnõ sağlayacak enerji, SSK ve girdi maliyetlerini dü- şürecek düzenlemeler hõzla hayata ge- çirilmeli. Merkez Bankasõ’nõn görev ve so- rumluluklarõnõ enflasyon planla- masõ ile sõnõrlayan yasa değiş- tirilmeli. 1.3 milyon tondan 300 bin tona gerileyen pa- muk üretimi destek- lenmeli. Döviz kuru üze- rinde asõl belirleyi- ci olan politika fai- zi yüzde 7’den yüzde 6’ya indi- rilmeli. Toplam ihra- catõn sadece yüzde 4.3’ünün sigortasõnõ yapan Eximbank da- ha aktif olmalõ. Eximbank, kullan- dõğõ enstrümanlar arasõna ‘kur riski sigortasını’ dahil etmeli. Anel, Toyota ile işbirliği yapacak Anel Enerji Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ ile Toyota Tsusho Corporation arasõnda, Tür- kiye’de güneş enerjisi santrali kurmak üzere ‘bağlayõcõ olmayan’ işbirliği protokolü imza- landõ. Anel, protokol uyarõnca, Türkiye’de ye- nilenebilir enerji yasasõnõn çõkmasõndan ve her iki tarafõn projenin ekonomik olarak yapõlabi- lir olduğuna karar vermesinden sonra Anel Ener- ji ile Toyota Tsusho’nun ortaklõğõ ile kurulacak şirketin lisans alarak güneş enerjisine dayalõ elektrik üretiminin planlandõğõ duyuruldu. Kocaeli’ye yeni otomotiv yatırımı Otomobil koltuk iskeleti tasarõmõ ve entegre üreti- mi yapan Alman otomotiv firmasõ ‘C. Rob. Ham- merstein Group-CRH Group’, dokuzuncu fabri- kasõnõn temellerini 30 Eylül’de Kocaeli’de atacak. Bertaraf olmayacağız Tekstil ve hazır giyim ihracatçı birliklerinin başkanları, 60 bin kişiyi daha işe aldıklarını belirterek ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’na “Siz yolumuzdaki taşları temizleyin biz ihracata altın çağını yaşatalım” çağrısında bulundu. Bir ipte birden fazla cambaz varsa, bir anlık kesitte, gündemimizdeki son anda, hangisinin üstte hangisinin altta kaldığı hiç önemli değildir. Anlık bir zaman geçişi içinde alttaki üste çıkabilir, üsteki alta düşebilir. Erdoğan hükümetleri resmen açıklamadan, dahası reddede reddede, hangi düzeyde, hangi gündemle olduğu çok bilinmeyen PKK ile pazarlık sürecine girmiş gözüküyor.. 12 Eylül referandumunun gündemi, anayasa değişikliklerinin içeriği demokratikleşme (!) gündemliydi. Çoğunluğun oyu ile yürürlüğe girmiş değişikliğin 12 Eylül Anayasası maddelerinden ileriye mi geriye mi gidişi getirdiğini, toplumu ortadan bölen evetçi oyların mı yoksa hayırcıların mı daha gerçekçi, öngörülü olduğunu yaşayarak göreceğiz... Erdoğan hükümetleri üst yargıyı ele geçirme yetkisini antidemokratik kullanma eğiliminde olmadıkları balkon söyleminin hemen üstüne ilk icraatları ile tam tersi yola girmişe benzerler. Dün Mersin milletvekili İsa Gök’ün soru önergesi posta adreslerimize düşmüştü. Adalet Bakanlığı’nın üç bürokratının birden HSYK adaylığı için ortaya atıldıklarını bildiriyordu. İlk derece mahkemelerde kürsüde görev yapmamış bakanlık bürokratlarının adaylıkları baştan kurulun iktidarın eline geçirilmesi operasyonu için hem hukuksuz, hem haksız hem de şaibeli bir adım değil mi? Gündemin asıl sorgulanması gereken gelişmesi, “12 Eylül ilk adım, demokratik anayasa hedef” evetçiler ortak korosunun tezinde, ilk günlerden çamura yatma eylemleri. Kılıçdaroğlu istenirse birkaç günde gerçek demokratikleşmenin önünü açacak anayasa değişiklik çalışmalarına hazır olduklarını açıklarken Başbakan Erdoğan muhalefetin iyi niyet adımının güvenilir olmadığı tezi ile demokratik anayasa projesi için en erken seçim sonrası, kararını kamuoyuna ilan ediyor.. Erdoğan hükümetlerinin Türkiye, anayasal düzene ilişkin plan projeleri ile klasik demokrasinin önünü açacak düzenlemeler arasında ciddi çelişkilerin olduğu ortaya çıkıyor. Başbakan Erdoğan’ın referandum öncesi, sonrası altını çizdiği başkanlık sistemi özlemi ile demokratik açılımlar gündemi çok ciddi çelişkiler içeriyor. CHP’nin öncelikler arasında saydığı seçim barajının aşağı çekilmesi, YÖK diktatoryasının ortadan kaldırılması.. Erdoğan iktidarları hesapları ile hiç mi hiç uyuşmuyor. Seçim öncesi anayasal değişiklik ile başkanlık sisteminin gündeme getirilmesinin bile tek başına AKP’yi dağıtabileceğine bahse girebilirim. Nedeni tartışılmaz, çok çıplak; Meclis’te Başbakan’ın iki dudağından çıkacak söze bakarak kalkan parmaklar, liderin tek söz ve karar sahibi olması, Erdoğan’ın milletvekilleri olgusu ile ilişkili bir durum.. İstediğiniz kadar başkanlık sistemini dünya örneklerine uydurmadan, diktatoryal eğilimlerle çarpıtın, sonuçta bir ölçekte özel yetkilerle donatılmış ayrı seçilen başkanlık ile partilerin oluşturacağı meclisi, oluşumunu birbirlerinden ayırmış olacaksınız. Başkanın milletvekilleri olgusu zayıflayacak, seçildiği bölgeden, kentten gücünü alan milletvekili koşulunu gündeme getireceksiniz. Varlığını parti başkanına, sadakatine borçlu bugünün milletvekilleri için bu yok oluş anlamına gelir ki, seçimler bu kadar yaklaşmışken, başkanlık sistemine yanaşmaları söz konusu bile olamaz. Özeti bir tek Erdoğan’ın iktidarını başkanlıkla uzatma, güçlendirme projesi ile AKP kadrolarının gelecek projeleri bile karşı karşıya kalacaktır. Kürtlerin oylarını paylaşım kavgasında, dincilik- cemaatçilik öncelikli yapılanma ile Kürtçülük öncelikli yapılanmanın Kuzey Irak, ABD projeleri ile de uyumlu çözüm reçeteleri, iktidar, aşiretleri paylaşım kavgalarında ise durum çok daha karmaşık gelişmelere gebe. Tam aynı ipte sallanan cambazlar örneği, hangi adımın hangi cambazı yukarı çıkarıp hangisini aşağı düşürdüğünün öngörülemediği bir süreç... Herkesin duyarlı olması gereken ilk anlamlı gelişme, doğrudan Kürt sorununun çözümü ile hiç ilişkili görülmeyen referandum anayasa değişikliği oylamasının sonuçlarının alındığı ilk saatlerden, demokratikleşmenin gündemden düşmesi, Kürt sorununun gündeme oturmasının nedenlerinin sağlıklı sorgulanması olmalı. PKK tarafının referandum için ilan ettiği ateşkes süresinin sona ermesi dayatması görünen, kuvvetli bir gerekçe varsayılabilse de gerçeği yansıtmaktan uzak kalır. Kişisel kanım acele dayatmanın arkasında ABD askerinin önemli ağırlıkla Irak’tan çekilmesinin ardından gündeme gelen Ortadoğu dengeleri, elbette ABD öncelikli, AB’nin, Kuzey Irak yönetiminin acil gereksinmeleri üzerinden Ortadoğu, Kürt projeleri... Medyamızın tartışılmaz yüzde 80-90’lara varan evetçiler cephesinin, hele de okyanus ötesi cemaate, Erdoğan ekibine bağlılıkları ile tanınanların, “Referandum sonuçları acil çözüm için kaçırılmaması gereken fırsat...” ortak tezleri gerçekten dikkat çekici. Referandum sonuçlarını, demokratikleşmeyi başka boyutları ile unuttuk, bir tek Kürt sorununun acil çözümü üzerinden tartışmak zorunda gibiyiz... Akan kanın durması umudu, özlemi boynumuzu kıldan ince yapıyor... Erdoğan: Vergi ve prim borçları yapılandırılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, bir yandan “seçim öncesi rüşvet dağıtanlardan, bol keseden vaat edenlerden ol- madık” derken diğer yandan esnaf ve sanatkârlarõn kamuya olan vergi, sigorta ve Bağ-Kur borçlarõnõn yeniden yapõlandõrõlacağõnõ açõkladõ. Erdoğan, “TESK’i ilk ziyaret eden başbakan benim” sö- zünü, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce eski başbakanlar Süleyman Demirel ve Tansu Çiller’in ziyaret ettiğini belirterek düzeltti. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlarõ Konfederasyo- nu’nun (TESK) 18. Genel Kurulu dün yapõldõ. Palandöken yeniden başkan TESK Genel Başkanõ Bendevi Palandöken ile Artvin Esnaf ve Sanatkârlar Odalarõ Birliği Baş- kanõ Demirhan Elçin’in yarõştõğõ genel kurulda Pa- landöken yeniden genel başkan seçildi. Genel kurula katõlan Kõlõçdaroğlu Türkiye’de dolar milyarderi sayõsõnõn Japonya’dakini geçtiğini belirterek, “Bu, birileri krizi fırsata çevirdi, biri- leri de bedel ödedi anlamına geliyor” dedi. KISA... KISA... Reformlarõ bekliyoruz Gebze-İzmir otobanı için imzalar atıldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle