Katalog

SAYFA CUMHUR YET 28 EYLÜL 2010 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Doğu Roma İmparatorluk Müzesi - 2 Cuma günkü yazımızda Ayasofya’nın İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Topkapı Sarayı gibi bir imparatorluk müzesine dönüştürülmesini Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a önerdikten sonra, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “Efsane İstanbul Sergisi” ile de bağlantılı olarak da şöyle yazmıştık: “Sayın Günay, SSM’deki sergiyi lütfen kaçırmayıp mutlaka görünüz. Ardından Ayasofya’yı ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin depolarını inceleyiniz ve Türkiye’de ‘Doğu Roma İmparatorluk Müzesi’ni Ayasofya’da gerçekleştirerek tarihe geçiniz.” İlginç bir rastlantı, biz bu satırları yazarken Sayın Günay’ın SSM’deki sergiyi gezmekte olduğundan, ancak yazımızın yayımlandığı gün Bakanlığın Halkla İlişkiler Bölümü’nden Yelda Akaras’ın telefonu ile haberimiz oldu. Bakan, sergiyi 1.5 saat dolaşmış ve şu satırları yazmış: “SSM her zamanki gibi yine emsalsiz bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Efsane İstanbul Sergisi gerçekten efsane bir şehrin tarih içindeki yolculuğuna tanıklık ediyor. Başta Nazan Ölçer olmak üzere herkese Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültür ve Turizm Bakanı olarak teşekkür ediyorum.” Kapanmadan önce bu görkemli sergiyi bakanın gezmesine sevindik. Şimdi kendisini daha büyük, hatta olağanüstü bir görev, Batılıların deyimiyle bir “Herkül Görevi” bekliyor. O da “Doğu Roma İmparatorluk Müzesi’ni” Ayasofya’da gerçekleştirmek! Tabii bundan önce ilk adım olarak Ayasofya’yı gezip değerli bir okurumdan gelen ağağıdaki mektuba da bir göz atmasını dileriz. Hani Konya’da Hititlerin ünlü Eflatunpınar’ı ziyaretinde söylediği “Hiç olmazsa Bakan geliyor diye burayı temizleseydiniz” gözlüğüyle gezmesini öneririz. “Yazınızın özellikle Ayasofya’nın bir imparatorluk müzesine dönüştürülmesini savunan kısmını ilgiyle okudum. Şeker Bayramı sırasında Amerika’dan gelen konuklarımıza İstanbul’daki müzelerimizi gezdirirken Ayasofya’yı bir kez daha görme fırsatımız oldu. Avrupa ve Amerika’daki müzecilik anlayışını bilen biri için, dünyanın en önemli müzelerinden biri olabilecek bir mekânı ne hale getirdiğimize bir kez daha üzüldük. Mekânın dağınıklığı, işaretlemelerin yetersizliği, ziyaretçilerin yönlendirme eksikliğinden yollarını bir kaybedip bir bulmaları, Ayasofya’nın ne yazık ki bir müze de olamadığını gösterdi hepimize... Ayasofya’nın tuvaletlerinin durumuna ise hiç girmek istemiyorum. Ne yazık ki, birçok konuda bir standart tutturmakta zorlanırken, ülkemizin hemen hemen bütün tuvaletleri aynı derecede kötü ve bakımsız!” Geçen pazar günü 26 Eylül 1932’de İstanbul’da Dolmabahçe’de toplanan “1. Dil Kurultayı’nın” 78. yıldönümü idi. O gün “Dil Bayramı” ilan edilmişti. Bayram çeşitli kentlerde bazı etkinlikler ile kutlandı. 1 Kasım’da “Yazı Devrimi’nin” 82. yıldönümü de kutlanacak. Son günlerde “Türk Ulusunun” ortak dili olan “Türkçe” konusunda bazı tartışmalar gündemin başköşesinde… Bu konuya burada girecek değiliz. Önce Atatürk’ün şu sözünü anımsayalım: “Ülkesini, yüksek bağımsızlığını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır!” Başta Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Gâvurcayı” ancak “van minit” diyecek kadar bildiği halde bu eksiğini örtmek için olsa gerek, sıkça “provokasyon, ajitasyon, legal, illegal” deyip duruyor. Oysa “tahrik, kışkırtma, yasal, yasadışı” dese bırakın herkesin anlamasını, anadilimizi kendisine öğreten annesi Tenzile Hanım bile anlayacak. İktisat sayfalarında yazarlarımız döktürüyorlar: “Entegrasyon, partner, global…” Üstatlar “bütünleşme, eş-ortak, küresel…” ne güne duruyor? İşadamlarımız da “satış yeri, ürün çıkışı” sözcükleri yerine her köşe başında “mall, outlet” açarak, binalardan çıkış noktalarına da yalnızca “exit” levhaları koyarak herkesin Gâvurca öğrenmesine yardım ettiklerini sanıyor olmalılar! Hele gazetelerde tam sayfa reklamlarla övülen toplu konutlara verilen adlara ne demeli? Dış habercilerimiz “izolasyon, departman”, sporcularımız “sezon”, televizyon sunucularımız “detay” diye döktürüyorlar. Oysa anneleri onlara “yalıtım, bölüm, mevsim, ayrıntı” demeyi öğretmemişler miydi? Yaşasın züppelik, yaşasın bilgiçlik taslamak! Bilgisayar ülkemize ilk geldiği yıllarda adı “kompüter” idi. Sağ olsunlar bu alanda çalışanlar “bilgisayar, bilişim, iletişim, bellek…” gibi doğru dürüst Türkçe sözcükler yarattılar. Ama adımını bilgisayar dünyasına atan gencimiz “ileti” yerine “mail”, “bağlantı”ya “link”, “indirme” karşılığında “download”, “dizüstü”ne “laptop” derken analarının dillerini de eşekarılarının soktuğunu göz ardı ediyorlar. Tartışması sürüyor. Kısaltılmış PKK, “Pe.Ke.Ke” mi yoksa “Pe.Ka.Ka” mı okunacak? Gençlerimizin Türkçe olmayan kısaltmaları da bir garip! “CD-sidi, CV-sivi, DVD-dividi, FM de efem” olup çıkınca Türkçeye karşı efelenme her nedense algılanmıyor! Anaların Dillerinde Eşekarısı! Işık Kansu’nun dünkü köşesinde Bekir Coşkun’un “atılmasına” kimsenin sahip çıkmayışı ile ilgili değerlendirmesi dört dörtlüktü. Son paragrafını alalım: “Anlaşılan, Bekir Coşkun kim vurduya gitmiştir. Bekir Coşkun’un atılışı faili meçhuldür.” Bu satırları okurken kulağımda bir telefon konuşması çınladı! Genel Yayın Yönetmeni olduğum günlerde Berin Nadi telefonla aramıştı. Berin Hanım hiçbir zaman Genel Yayın Yönetmeni’ni ya da Yazıişleri Müdürü’nü aramazdı. Şaşırmıştım! Hal hatır sorduktan sonra şöyle konuştu: “Bekir Coşkun’un yazılarını okuyorsundur! Bu Ankaralı delikanlıyı neden bizim gazeteye alıp köşe yazdırmıyoruz? İlhan (Selçuk) ile de konuştum. O da aynısını düşünürmüş. Sen Ankaralıları bilirsin. Coşkun ile sen bir konuşsan, derim…” Berin Hanım, eşi Nadir Nadi gibi Bekir’in de keman çaldığını bilmiyordu! Belki de içine doğmuştu! O gün İlhan Bey ile de konuştuk. Onun yanında Bekir’i aradım. Bekir’e öneriyi yaptım. Telefonun ucunda bir sessizlik oldu ve “Özgen, inanır mısın birkaç gün önce Hürriyet’ten öneri geldi. Kabul ettim. Keşke önce olsaydı, şimdi Hürriyet’e ayıp olur!” dedi. Sonrasını biliyorsunuz. Basın eğitimi almış olan Bekir, mesleğe foto muhabirliği ile başladığı için olaylara bir fotoğrafın yalınlığı ile bakma becerisini köşesinde sürdüregeldi. Keşke, Bekir Cumhuriyet’e gelse de Berin Hanım ile İlhan Bey’in düşünceleri geç de olsa gerçekleşse! Bir başka önerim de yazıları makaslandığı için köşe yazılarını yazdığı gazetesinden ayrılmak zorunda bırakılan Mine Kırıkkanat ile ilgili… Eski okurlarımız onu Cumhuriyet’in Fransa muhabiri Mine Saulnier olarak anımsarlar. Paris’ten yakası açılmamış özel haberleri ile ne denli bir acar muhabire olduğunu bilen bilir. Keşke Cumhuriyet onu da yeniden kazansa! Faili Meçhul Bekir Coşkun! Elmek: [email protected] Belgegeçer: 0312. 442 79 90 Binlerce İsrailli, Batõ Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinde inşaat yasağõnõn kalkmasõnõ kutladõ Savaşa temel attılar Dış Haberler Servisi - İsrail’in Batõ Şe- ria’daki Yahudi yerleşim birimleri in- şaatlarõnõ dondurma uygulamasõ önce- ki gece sona ererken, Ortadoğu barõş görüşmelerinin çökeceği endişesi arttõ. İnşaat yasağõnõn bitmesini kutlamak üzere saatler öncesinden toplanan bin- lerce Yahudi yerleşimci hemen inşaat- lara başlarken, Filistin tarafõndan 4 Ekim’e kadar resmi bir açõklama gel- meyeceği duyuruldu. Batõ Şeria’daki Filistin yönetimi sözcüsü Nebil Ebu Rudeyna, Yönetim Başkanõ Mahmud Abbas’õn 4 Ekim’de Arap ül- keleri hükümetleriyle görüşmelerde bu- lunacağõnõ, inşaat yasağõnõn kalkmasõnõn ardõndan İsrail’le barõş görüşmelerini sürdürüp sürdürmeyeceğine bundan son- ra karar vereceğini duyurdu. Filistin tara- fõ daha önce defalarca, inşaat yasağõnõn uzatõlmamasõ halinde barõş görüşmele- rinden çekileceğini bildirmişti. İsrail Başbakanõ Binyamin Netanyahu ise in- şaat yasağõnõn kalkmasõnõn Ortadoğu ba- rõş görüşmelerini etkilememesini istedi. Netanyahu, Abbas’a, “hızlandırılmış, samimi” barõş görüşmelerinin devam et- mesi çağrõsõnda bulunurken, Filistinliler- le bir yõl içinde “tarihi bir barış anlaş- ması” yapmaya hazõr olduğunu söyledi. Netanyahu, Batõ Şeria’daki Yahudi top- lumu liderlerine de inşaat yasağõnõn kalkmasõ nedeniyle yapacaklarõ gösteri- lerde aşõrõya kaçmamalarõ çağrõsõnda bu- lundu. Netanyahu’nun, Filistinlilerin gö- rüşmelerden çekilmemesi için ABD, Mõ- sõr ve Ürdünlü liderlerle temasta olduğu, ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clinton’la da iki kez telefonla görüştüğü öğrenildi. Müzakerelerde arabuluculuk yapan ABD’nin yasağõn en azõndan bir süre daha devam etmesi yolundaki çabalarõ sonuç vermez- ken, Batõ Şeria’da inşaatlarõ donduran 10 aylõk moratoryumun süresi dolar dolmaz, Nablus, Ramallah ve El Halil kentleri ya- kõnlarõndaki yerleşimlerde hemen buldo- zerler çalõşmaya başladõ. Bu arada inşaat yasağõ sona ermeden önce El Halil kenti yakõnõndaki Teneh Omarim yerleşimi yakõnõnda, oto- yolda giden 2 araca ateş açõlmasõ sonucu, 9 aylõk hamile bir Yahudi kadõnla kocasõ yaralandõ. Hastaneye kaldõrõlan hamile kadõnõn sezaryenle bir erkek çocuk dünyaya getirdiği ve yaralõlarõn sağlõk durum- larõnõn iyi olduğu bildirildi. Yasağõn kalkmasõndan saatler önce toplanan Yahudi yerleşimciler, süre dolar dolmaz inşaata başladõlar. Filistin tarafõ, bundan sonrasõ için izleyeceği tutumu 4 Ekim’e kadar açõklamayacağõnõ duyurdu. 500 BİN YERLEŞİMCİ Yahudi yerleşim birimleri, İsrail- Filistin çatışmasının en zorlu sorunlarından biri. Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 120’den fazla yerleşim biriminde 500 bin Yahudi yaşıyor. İsrail’in Yahudi yerleşimleri oluşturma politikası 40 yılı aşkın süredir devam ediyor. İsrail ilk olarak Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlileri yerlerinden ederek Yahudi yerleşim planını uygulamaya başladı. 1967 sonrası Batı Şeria ve Gazze’de de bu yerleşimler yapılmaya başlandı. Süper kahraman Gümüş Akrep Dış Haberler Servisi - Gümüş Akrep, Yarasa Adam’õn yüksek teknoloji ürünü donanõmõna veya V’nin devrimci ruhuna sahip değil ama onu diğer çizgi roman kahra- manlarõndan ayõran 3 başka özelli- ği var: Tekerlekli sandalye kullanan engelli bir çocuk, süper güce sahip bir Müslüman ve kendisi gibi engelli olan Suri- yeli ve ABD’li gençler tarafõndan yaratõlmõş bir karakter olmasõ. Amerikalõ işadamõ Jay Snyder’õn kurduğu Açõk Eller İni- siyatifi, Sharad Devarajan’õn sa- hibi olduğu çizgi orman şirketi Li- quid Comics ve Suriye Cumhur- başkanõ Beşşar Esad’õn eşi Esma Esad’õn başõnda olduğu El Emel Okulu’nun Şam’da bir araya ge- tirdiği gençlere, hangi süper güç- lere sahip olmak isteyecekleri so- rulmuş. Devarajan, başka çocuk- larõn genelde uçabilmeyi, zihin okuyabilmeyi veya çok güçlü ol- mayõ hayal etmesine karşõn, Su- riyeli ve ABD’li engelli gençle- rin “Ay ve Güneş’in enerjilerini birleştirebilmek” gibi sõradõşõ cevaplar verdiğini anlatõyor. Hiçbirinin yaşadõğõ işitme, görme, yürüme engelini veya otizm gibi rahatsõzlõğõnõ orta- dan kaldõracak bir güç hayal et- memesini, bu durumlarõnõ güçsüz- lük olarak görmediklerinin işareti olarak yorumluyor Devarajan. Sonunda taslak çizimleri ortaya çõ- kan Gümüş Akrep, bir mayõna bas- tõğõ için bacaklarõnõ kaybeden Müs- lüman bir çocuk. Sosyal paylaşõm ve eşitlik için çabalarken, metalleri zih- niyle kontrol edebildiğini keşfederek Gümüş Akrep’e dönüşüyor. Synder, ABD Başkanõ Barack Obama’nõn 2009 başõnda koltuğu- na otururken Müslüman dünyasõna ulaşmak için “yumruğunu çözüp elini uzatma” çağrõsõ yapmasõyla ha- rekete geçtiğini ve ileriki aylarda Af- ganistan ve Pakistan’da kültürel et- kinlikler düzenleyeceklerini söylü- yor. Esma Esad ise şu çağrõda bulu- nuyor: “Bir süper kahraman ya- ratmak her çocuğun hayalidir. Ama esas umduğum, kendi insa- ni güçlerimizi fark yaratabilmek için bir araya getirmektir.” ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÇİZGİ ROMANI Yerleşimciler 10 aylık süre dolar dolmaz harekete geçti. (Fotoğraf: AFP) Gümüş Akrep, bacaklarını bir mayın kazasın- da kaybediyor. Güncel Bir Fıkra! KPSS sorularından sonra: - Ahret soruları da çalınmış! Sonuç: - Ölümler iptal edilmiş… Ayasofya Bekir Coşkun Mine Kırıkkanat (Fotoğraf: AP) T.C. CİDE l. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA ŞARTNAMESİ VE TUTANAĞI TEMA TEMA VAKFI ÇELENK BA/IŞ HATTI Vefat, nikâh, aç›l›ş gibi özel günlerde sevdikleriniz ad›na fidan diktirebilirsiniz. ‹stanbul Tel: 0 212 284 80 00 ‹zmir Tel: 0 232 464 58 68 Ankara Tel: 0 312 419 73 02 BAĞIŞLARINIZLA MUTLUYUZ Bağışlarınız için tüm bankalardan HESAP NO: 0660 0 312 4470660 0 212 2686868