Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHUR YET 28 EYLÜL 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Nasıl olsa okuyanın ya da izleyenin
de gidip araştırma olanağı yok!..
Devletin herhangi bir birimi de kimi
deli saçması iddiaları yalanlamak için
uğraşmıyor... İşin muhatapları ise ne
kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar
gerçekleri açıklama ya da duyurma
konusunda başarılı olamazlar...
Yaşamın her alanında bir gerçek
hiç değişmez... Bazı şeyler vardır ki
ne yalanlama olanağı bulabilirsiniz ne
de doğruları açıklama...
Türkiye’yi çok uzun süredir
meşgul eden PKK konusunda da
kimin eli kimin cebinde belli değil!..
Bu kaotik durumla ilgili yayımlanan
haberlerin çoğu ise dayanaktan
yoksun... Daha doğrusu bu haberleri
yazanların çoğu PKK hareketindeki
hızlı değişimi göremiyor, gelişmeleri
izleyemiyor!..
“PKK sınır dışına çekiliyor”
şeklinde medyaya yansıyan haber de
işte bu çerçevede kafa karıştırıyor.
Adı “taraf” olmasına karşın rotasını
bir türlü bulamayan bir mevkuteye
göre, “örgüt üyeleri Kuzey Irak’a
geri dönüyor!..”
Kürt sorununun çözümüyle ilgili
baş döndürücü trafiğin ortasında bu
tür haberleri okuyanlar haklı olarak şu
sorulara yanıt arıyor:
“Kürt sorununda neler oluyor?..
Sorun çözüldü mü?.. AKP taviz mi
verdi?.. Devlet Öcalan’la anlaştı
mı?.. PKK silah mı bırakıyor?..”
“PKK geri çekiliyor” iddiasının
“şimdilik” bir pratiği olamaz... Çünkü
şiddeti dayatarak kazanım elde etme
stratejisinden bir türlü vazgeçmeyen
örgüt, tehdit unsuru olarak varlığını
her alanda göstermeye gayret
ediyor...
Yani PKK siyasal atraksiyon
yapmak istiyorsa askeri alanda bir
baskı unsuru olarak kalmak
zorunda olduğunu çok iyi biliyor...
Örgüt her zamanki gibi şiddet
eylemleriyle kaos yaratarak, toplumu
bıktırarak ve yılgınlığa yol açarak
devleti çözüme zorlamak istiyor!..
Öcalan örgüte hâkim
Yine PKK siyasallaşma yolunda
mesafe alabilmek için de, askeri
varlığını korumaya çalışıyor. Zaten
“barış” diyaloğunu bile silahların
gölgesinde yapmakta kararlı olan bir
örgütün “şimdilik” sınır dışına
çekilmesinin çok önemli bir gerekçesi
bulunmuyor!..
Çünkü PKK, 2008 yılının Aralık
ayında, Kandil Dağı’ndaki bir
mağarada topladığı 10. kongre
kararlarıyla ilgili bir sonuç
alamadı... Yani o kongrede
kararlaştırılan çoğu Kürt dili ve
kimliğiyle ilgili beklentilerinden
herhangi birine ulaşamadı.
Bu gerçekler ortada durduğuna
göre, örgüt yıllırdır güçlükle
oluşturduğu kampları niçin terk etsin,
niçin geri çekilsin?..
Bir grup PKK’linin Kandil Dağı ve
Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye
girişiyle ilgili operasyona Abdullah
Öcalan karar verdiğine göre,
militanların sınır dışına çekilmesine
de Öcalan karar verecektir...
Örgüt üzerindeki hâkimiyetini
1990’lardaki düzeye ulaştıran
Öcalan, bugün Kürt siyasetinde tek
karar verici
konumuna
getirilmiştir!..
“Getirilmiştir”
diyorum çünkü Öcalan’ı
Kürt siyasetinin
merkezine oturtan
yanlızca lider sorunu
değildir!.. PKK’deki çok
başlılık, örgüt içindeki
askeri erozyon, militan
yapı içindeki kontrolsüz
gruplar ve Suriyeli-Türkiyeli-İranlı
kavgası PKK’de karar vericiliği
Öcalan’ın önüne itmiştir!
Kürtlerin tamamının BDP’den
beklediğini alamaması, oluşumun bir
Türkiye partisine dönüşememesi de
Kürt hareketinin legal kanadına
verilen topun İmralı’ya pas
edilmesine yol açmıştır...
Bugün Kürt sorununun çözümüyle
ilgili yoğunlaşan tüm girişimlere
karşın, PKK’nin geri çekildiğini
doğrulamayan örgütsel gerekçeler ve
açıklamalar da var! Birileri PKK’nin
sınır dışına çekildiğini iddia
etmesine karşın örgüt kaynaklarına
yansıyan kimi analizler bunun tam
tersinin yaşanacağını haber
veriyor!
Ortak eylem tehdidi!..
PKK’nin yayın organlarından
ANF’de, 30 Temmuz’da
yayımlanan “Süreç ya
masada ya da sokakta
sonuca gidecek”
başlıklı bir analiz,
PKK’nin bırakın geri
çekilmesini, kentlere
ineceğini bile haber
veriyor. İşte dikkat
çekici satırlar:
“Hemen belirtelim ki
içine girilen dönem
sadece gerillanın eylemlerine bağlı
olarak gelişmez. Bu sürecin gerilla
yanında kitlesel halk eylemleri ile
devam edebileceği bir döneme
giriliyor. Söz konusu olan kitlesel
eylemlerin yani serhildanların
(başkaldırı) ise önceki dönemlerden
daha farklı sonuçlar yaratacağına
dikkat çekiliyor. Ama ne dönem o
dönemdir ne de Kürtler 1915’lerde
soykırıma uğratılan Ermeniler ve 6-7
Eylül olaylarında yurtlarından kovulan
Rumlar gibi savunmasızdır...”
Aynı kalemden çıkan benzer bir
analiz ise 8 Eylül’de yine örgütün
yayın organında yayımlanmıştı. İşte,
bizzat PKK militanlarının kentlere
ineceğinin işaretlerini veren “Çözüm
olmazsa gerilla ve halk
ortaklaşacak” başlıklı ikinci analiz...
Buyrun okuyun, örgütün aslında ne
yapmaya çalıştığına siz karar verin:
PKK pazarlıkta!..
“Kürt tarafının daha da
çoğaltılabilecek alt başlıklardaki
mesajları açık ve net. Şimdiye
kadar demokratik dönüşüm
çabaları sonuç almazsa devrimci
demokratik dönüşüm çabasına
girilecek. Gerilla ve halk
ortaklaşacak. Kentlerdeki
serhildanlara gerilla dinamiği
eklenecek...”
“İstanbul Halk İnisiyatifi”nin 9
Eylül’de yayımladığı bir bildiriyle
Kürtleri başkaldırıya çağırması,
PKK’nin gençlik örgütlenmesi,
“Komalen Ciwan”nın 10 Eylül’de
benzer bir çağrı yapması da
gösteriyor ki, PKK bir yandan siyasal
diyalog yollarını kullanırken diğer
yandan tabanını olası bir çatışmaya
hazır tutmaya çalışıyor...
Üstelik bu kez yalnızca kadın ve
çocukların öne sürüleceği bir
başkaldırı provası değil, bizzat
PKK militanlarının eylemlere öncü
olabileceği bir süreçten söz
ediliyor!..
Peki tüm bunlar ne ölçüde
gerçekleşebilir?.. Bir kez daha
vurgulamak gerekiyor ki Kürt
siyasetinde, tarihin hiçbir döneminde
görülmemiş biçimde bir diyalog
trafiği yürüyor! İçinde MİT’in, siyasal
iktidarın, peşmergenin, devletin ve de
kimi politik aktörlerin de yer aldığı bu
trafiğin şimdilik bir uzlaşmanın
ortasına park ettiği söylenemez!..
PKK, Kürt dilinin anayasaya
girmesi, anadilde eğitim gibi şimdilik
ütopya olarak nitelenebilecek
hedeflerini dayatarak aslında pazarlık
gücünü arttırmaya çalışıyor. Oysa
bana göre diyalog adına yürütülen
çabalar bizzat Öcalan’ın
geleceğinin ne olacağı sorusunda
kilitleniyor!..
Evet, Öcalan ve PKK’nin lider
kadrosunun geleceği ne olacak?..
İşte bütün beklentilerin, dayatmaların
ve tehditlerin aslında üzerini örten tek
soru bu!..
Önümüzdeki günlerde PKK’liler
gerçekten sınır dışına çekilmeye
başlarsa bilin ki bunun kararını
yürütülen diyalog sonucu Öcalan
vermiştir ve kesinlikle kendisiyle ilgili
de çok önemli bir taviz koparmıştır!..
Dananın kuyruğu işte asıl o zaman
kopacaktır!..
PKK Geri Çekilmeyecek Tam Aksine Kentlere İnecek!..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
‘Yeni Batı’ya Doğru
Dünyanın “Batı” (ABD-AB) eksenlilikten çıkmaya
başladığı bir zamana girdik. Dünkü yazıda (Batı
Ekseni Sona Ererken..) Türkiye’nin 60 yıldır Batı
eksenli -üstelik ittifaklı- politikası ve sonuçlarını
yazmıştık. Bugün Batı, “Türkiye’nin ekseni kayıyor
mu?” tartışması yapıyor, ama kendi eksenine
bakmıyor!
Çünkü Batı, kendisini dünyanın referansı yapan
konular ve özellikler üzerindeki tekelini yitiriyor,
hatta yer yer yitirdi bile. “Düz” bir dünyadan,
küresel (yuvarlak) ama daha gerçek bir dünyaya
dönüşüyoruz.
Şimdi bunu irdeleyelim ve Türkiye’ye bakalım.
Yaşadığımız küresel dünyaya iki önemli gelişme
damgasını vuruyor; bunları bilmez ve izlemezsek,
dünyayı ve girilen yolu anlayamayız; Türkiye’nin
ilişkilerine de yabancı kalırız:
1) Bilim ve teknolojinin Batı’nın tekeli
olmaktan çıkması ve dünyada yaygınlaşması.
Batı’nın ekonomik yükselişinin ardında yatan
temel gerçek, bilim ve teknolojide büyük üretkenlik
ve bu üretkenliği büyük ekonomik değerlere
dönüştürmesi yatar. ABD, özellikle bu konuda İkinci
Dünya Savaşı’ndan sonra büyük atılım yaptı ve
bilim ve teknoloji üretkenliğinde neredeyse bir tekel
oluşturdu. Bir yandan, yeni teknolojiler ve teknolojik
şirketleri (Bilgi Toplumu’na temel oluşturan
Mircosoft, Google ve daha yüzlercesi) yeni
zenginliklerin kaynağını oluştururken öte yandan da
da klasik sanayi ekonomisini de bilgi teknolojileriyle
yeniledi. Avrupa da bu yolda ilerledi.
ABD’nin ve AB’nin zenginliğinin, gücünün ve
dünya piyasaları üzerindeki ekonomik
üstünlüğünün kaynağı budur! (Siyasi ve askeri
üstünlüğünün kaynağı da!)
Bu güç, Batı’yı dünyanın merkezi ve referansı
yaptı.
Şimdi olmakta olan, Batı’nın bu bilim ve
teknolojik üstünlüğünün, dünyaya yayılması ve
dağılmasıdır.
Bu konuda ilk “zamansız” çıkış Japonya’dan
gelmişti. Tasarım taklidi ile başlayan Japonya hızla
kendi bilimsel araştırmalarını geliştirdi ve
teknolojilerini üretti.
Arkasından Güney Kore sökün etti! Bugün bütün
dünya piyasası Kore teknolojik ürünlerinin istilası
altındadır! Güney Koreli bilim insanlarının tek bir
Nobel ödülü yoktur ama teknolojide Batı’yı dövüp
duruyorlar!
Demek ki Nobel ödülü almak bir ülkeyi mutlaka
zengin etmez! Nobelleri ABD ve Avrupalılar topluyor
ama teknolojide Güney Kore atılım yapıyor!
Çin, dev adımlarla bilim ve teknolojide ilerliyor.
Taklitçilik süresini çok kısalttığı gibi, kendi bilim,
teknoloji ürünlerini başarılı tasarımlarla dünyaya
sunuyor.
Sadece Güney Kore ve Çin değil.. Singapur,
Tayvan, Hindistan, hatta Malezya bile bu alanda
Batı’nın tekelini yarmış ve yıkmış durumda.
2) Mali Sermaye ve Üretim Kayması. İkinci
önemli olgu, Batı’nın mali sermayesi desteğinde,
Batılı yatırımların/üretimin dünyaya kayması ve
yayılmasıdır. Güney Kore, Hindistan, Çin ve daha
çok sayıda Uzakdoğu ülkesi, Brezilya gibi yükselen
ülkeler (ve daha az olmak üzere Türkiye), Batılı mali
sermayenin desteğinde Batılı şirketlerin yeni yatırım
alanları oldu.
Bu, kısa zamanda gerçekleşen müthiş bir üretim
alanı kaymasıdır! Küresel rekabet, daha ucuz ve
kaliteli üretimi gündeme getirdi. Emeğin daha ucuz
olduğu, ancak bu küresel üretim saldırısına altyapı
ve insan kaynağı olarak hazır olan ülkeler, kısa süre
içinde öne çıkmaya başladı.
Bilim ve Teknoloji dergimizde “İktisat
Penceremden” başlığı altında yazılarına yeni
başlayan Prof. Dr. Oktay Yenal, “Dünya Nasıl
Değişecek?” isimli son yazısında diyor ki: Erken
sanayileşen Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri eskisi
gibi hızla büyüyemeyecek, durgunlaşacak, yoksul ve
büyük nüfuslu ülkeler ise hızla büyüyecek... Batı,
yeni düzende korumacılık isteyebilir...
Görüldüğü gibi Batı’yı Batı yapan ekonomik
değerler üretimi parçalanarak dünyaya
yayılmaktadır.
Bunu bilinçli yapan ülkeler, İkinci Batı’yı
oluşturacaklar!
Eksen, dünyada kaymaktadır!
Türkiye bunun neresinde? Yanıtını da perşembe
günü araştıracağız...
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘Din istismarı’ operasyonu
GAZİANTEP (Cumhuriyet) - Gazi-
antep ve İstanbul’da “dini istismar ederek
menfaat temin ettikleri” iddia edilen suç
örgütüne yönelik dün 24 adrese eşzaman-
lõ baskõn yapõldõ. Gaziantep’te örgüt lide-
rinin de bulunduğu 11, İstanbul Kar-
tal’da da 2 olmak üzere 13 kişi gözaltõ-
na alõndõ. Aramalarda, tabanca, bõçak,
kar maskesi ve örgütsel bilgilerin kayõt-
lõ olduğu CD’ler geçirildi. Zanlõlar ara-
sõnda uyuşturucu kaçakçõlõğõndan hapis
yatanlarõn da bulunduğu öğrenildi.
Çocuğunu yakacaktı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TESK Genel Kurulu çõkõşõnda Başbakan
Tayyip Erdoğan’a seslenmeye çalõşan bir
yurttaş krize neden oldu. Eşine iş isteyen
Ayten Bayram adlõ şahõs, Erdoğan’õn çõ-
kõşõ sõrasõnda çocuğuyla birlikte trafiği
kapatmaya çalõştõ. Protestocu kadõn, ço-
cuğunun üzerine yanõcõ bir madde döke-
rek kendisine yardõm edilmezse çocuğu-
nu yakmakla tehdit etti. Polis ve Başba-
kan korumalarõ kadõna müdahale etti.
SP’ye saldırıya tepki
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) -
Sosyalist Parti (SP) üyesi bir gurup, parti
il örgütü önünde yaptõğõ basõn açõklama-
sõyla 26 Eylül günü il örgütünün bulun-
duğu binaya düzenlenen bombalõ saldõrõ-
yõ ve AKP’yi protesto etti. Saldõrõ; SP,
EHP, SDP ve ESP üyelerince İstan-
bul’da da protesto edildi. Yapõlan basõn
açõklamasõnda “ ‘Yetmez ama evet’ di-
yen dostlarõmõz, sosyalistlere yönelik bu
saldõrõlar karşõsõnda ‘artõk yeter’ diyerek
harekete geçeceklerdir” denildi.
Yer değiştirme davalık
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Sağlõk-Sen, aynõ hizmeti yürüten
fakat farklõ kadrolarda görev yapan
sözleşmeli memurlarõn karşõlõklõ yer
değiştirmeleri için Van İdare Mahke-
mesi’ne dava açtõ. İstanbul ve Van’da
sağlõk memuru olarak görev yapan söz-
leşmeli personellerin karşõlõklõ olarak
yer değişikliği talebinin reddedilmişti.
ALİ AÇAR
“28 Eylül Bireysel Silahsızlan-
ma Günü” yapõlan uyarõlara kar-
şõ bu yõl da silahlarõn ve ölümlerin
gölgesinde geçiyor. TBMM’de
ekim ayõnda görüşülecek tasarõ ile
kişilerin silahlanma hakkõ mevcut
durumdan 4-5 kat daha fazla arta-
cak. Yõlda 3 bin kişinin ateşli si-
lahlardan hayatõnõ kaybettiği dü-
şünülürse tehlikenin boyutlarõ da-
ha net ortaya çõkõyor.
Umut Vakfõ tarafõndan yapõlan
derlemelere göre Türkiye’de ruh-
satlõ ve ruhsatsõz olmak üzere 10
milyonun üzerinde silah var. Her 10
kişiden 1’inde, her 3 evden ise 1’in-
de ateşli silah bulunu-
yor. Her 10 gençten bi-
ri delici-kesici alet,
her 20 genç ise ateş-
li silah taşõyor. Bu silahlardan çõkan
kurşunlarla her gün 8 kişi yaşamõ-
nõ yitiriyor, 2 ki-
şi ise yaralanõ-
yor.
Umut Vakfõ Baş-
kanõ Nazire Dede-
man, taslakta merkezi
veri tabanõ, ruhsat öncesi zorunlu
eğitim sertifikasõ, ruhsat dene-
timi ve otomatik iptal siteminin
olmamasõ, ruhsatlandõrmanõn sõ-
nõrlandõrõlmamasõnõn kay-
gõlarõnõ büyük ölçüde arttõr-
dõğõnõ ve tasarõnõn yasalaşmasõ
durumunda silahlõ ölümlerin
artacağõnõ söyledi. Dedeman
şu tehlikelere dikkat çekti: ? Bir
kişiye 5 silah verilmesinin önü
açõlõyor. ? Ruhsat almadan başvu-
rulduğunda hemen geçici ruhsat ve-
rilmesiyle silahlanmanõn önü açõ-
lõyor. ? Tüfeklerin reklam ve ta-
nõtõmõn serbest bõrakõlmasõ, sadece
tabancalarõn görsel medyada rek-
lamõnõn yasaklanmasõ çocuklarõn ve
gençlerin silaha olan merakõ arttõ-
rõyor. ? Sağlõk muayenesi 3’ten bi-
re düşürülmesiyle ruhsal muayene
ortadan kaldõrõlõyor.
68’lilerin Devrimci Gençlik
Köprüsü yeniden açõlõyor
İstanbul Haber Servisi - 68
kuşağõnõn öğrenci gençlik hareketi
tarafõndan Hakkâri’de yapõlan ve
daha sonra tehlike yarattõğõ ge-
rekçesiyle yõkõlan “Devrimci
Gençlik Köprüsü” aynõ yerde
yeniden inşa edildi. 1 Ekim Cuma
günü gerçekleştirilecek açõlõş tö-
renine aralarõnda aydõn, gazeteci,
yazar, sanatçõ ve üniversite öğrencilerinin bu-
lunduğu çok sayõda kişi katõlacak.
Hakkâri Zap Suyu üzerinde inşaa edilen
“Devrimci Gençlik Köprüsü”nün açõlõşõ ile il-
gili dün Taksim’deki Toplumsal Araştõrma ve
Eğitim Merkezi’nde (TAREM) yazar Cezmi Er-
söz, Esenyurt eski Belediye Başkanõ Gürbüz
Çapan, Şişli Belediye Başkan Yardõmcõsõ Kah-
raman Eroğlu, dönemin Yüksekova Kayma-
kamõ Fikret Toksöz, yazar Ragıp Zarakolu’nun
katõlõmõ ile basõn toplantõsõ dü-
zenlendi.
Toplantõda konuşan Ersöz,
köprünün doğu ile batõnõn bir-
leşmesi amacõyla öğrenciler ta-
rafõndan yapõldõğõnõ anõmsa-
tarak köprünün barõş için ilk
adõm olmasõnõ temenni ettik-
lerini söyledi. 1969 yõlõnda kolluk kuv-
vetleri tarafõndan yõkõlan “Devrimci Gençlik
Köprüsü”nün yõkõk kalmasõna demokratik kit-
le örgütlerinin, öğrencilerin gönlünün razõ ol-
madõğõnõ belirten Ersöz, köprünün altõna “Lüt-
fen bir daha bombalamayın” yazõsõ asarak bir
mesaj vereceklerini söyledi.
Esenyurt eski Belediye Başkanõ Gürbüz Ça-
pan ise köprünün solun mabeti olduğunu
ifade ederek “Anadolu’da kimsesiz fakir, bi-
çare durumda olan halka uzatılan bir eldi.
Şimdi o el yeniden uzatılıyor. Artık bu kav-
ganın bitmesini istiyoruz. Askere çocuğu-
nu yollayan ailelerin çocuklarının dönüş-
lerini korku ile beklemesini istemiyoruz. Bu
köprü değerlendirilsin, bu son şans sabo-
te edilmesin” diye konuştu.
Nerede o devrimci gençler
Yazar Ragõp Zarakolu da köprünün dev-
rimci refklekslerin birleşmesi için önemli bir
adõm olduğunu söyledi.
Şişli Belediye Başkanõ Yardõmcõsõ Kahra-
man Eroğlu ise inşaat sõrasõnda kameraya çeki-
len görüntüleri izlediğini belirterek “Bugün
70-75 yaşlarındaki köylüler Deniz Gezmiş’ler
için ‘Nerede o devrimci gençler’ diyerek sitem
ediyorlar. Galiba oraları çok ihmal etik. Şiş-
li Belediyesi olarak katkıda bulunmanın mut-
luluğunu yaşıyoruz” dedi.
Tasarõ ile kişilerin silahlanma hakkõ mevcut durumdan 4-5 kat daha fazlalaşacak
‘Silahlı ölümler artar’
Bireysel silahlanmaya karşõ her yõl silah mağduru kişilerin
ve yakõnlarõnõn düzenlediği “Sessiz ayakkabõlar yü-
rüyüşü” bugün Taksim’de gerçekleş-
tirilecek. Yürüyüşün ardõndan akşam
Dedaman Otel’de “Yurttaşlõk Bi-
linci ve Ayrõmcõlõğõn Önlenmesi”
bilimsel araştõrma ve inceleme
yarõşmasõnõn ödül töreni ger-
çekleştirilecek.
SESSİZ AYAKKABILAR YÜRÜYÜŞÜ
TEHLİKE YARATTIĞI GEREKÇESİYLE YIKILAN KÖPRÜNÜN AÇILIŞI 1 EKİM’DE
İstanbul Haber Servisi - Merhum 8. Cumhur-
başkanõ Turgut Özal’õn oğlu Ahmet Özal, baba-
sõnõn 1988’deki suikastõ çözdüğünü ancak Türki-
ye’nin karõşmasõnõ istemediği için sustuğunu söy-
ledi. Babasõnõn öldürüldüğüne ilişkin ihbar mek-
tuplarõnõn geldiğini ifade eden Özal, Turgut Özal’õn
yazdõğõ ancak 15 yõl sonra basõlmasõnõ istediği ki-
tabõnõn yayõna hazõrlandõğõnõ kaydetti.
Özal, dün İstanbul Adliyesi’ne gelerek babasõnõn ölü-
müyle ilgili soruşturmayõ yürüten Cumhuriyet Savcõ-
sõ Hakan Karaali’ye ifade verdi. Özal, adliyeden ay-
rõlõrken gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Özal “1993
yılını incelemeniz lazım. Uğur Mumcu ile başlayan
Eşref Bitlis’le, Turgut Özal’la, Adnan Kahveci ile
devam eden Madımak olayları, 33 erin şehit olması,
PKK ile ilgili sıcak ortamın başladığı dönemin ka-
panmasıdır. O dönem bugün konuşulan Ergenekon
davalarından yüz kat daha önemli bir dönemdir”
dedi. Özal’a, Prof. Mustafa Sarsılmaz’õn “Otopsi ya-
pılmasını ailesinin istemediği” yönündeki açõklamalarõ
anõmsatõlõnca “Bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı
öldüğü zaman ailesinin yetkisi yoktur. Direkt ola-
rak otopsi yapılır. Özal’a yapılmadı” diye konuştu.
Ahmet Özal, suikastõn arkasõnda Erol Simavi’nin ol-
duğu yönündeki iddialara ilişkin ise “1993’te baba-
mın Hacettepe’de kanını alan hemşire kanın gö-
rüntüsünden şüphelenmiş. 4-5 gün sonra o hemşi-
re evinde ölü bulunmuş” dedi.
Ahmet
Özal:
Babam
olayları
çözmüştü
Dinlemeden çıkmak yasak!
EDİRNE (Cumhuriyet) - Trakya
Üniversitesi’nin akademik yõl açõlõş töreni
Balkan Kongre Merkezi’nde yapõldõ. TÜ
Rektörü Prof. Dr. Enver Duran açõlõş ko-
nuşmasõn ardõndan ilk dersi vermek üzere
Fransa Rouen Üniversitesi Rektörü Ord.
Prof. Dr. Cafer Özkul kürsüye davet edil-
di. Bu sõrada, yaklaşõk 50 öğrenci çõkõşa
doğru yöneldi. Güvenlik görevlilerinin
tören bitene dek çõkamayacaklarõnõ bil-
dirmesiyle öğrenciler salonda kaldõ.