19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 28 EYLÜL 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Nasıl olsa okuyanın ya da izleyenin de gidip araştırma olanağı yok!.. Devletin herhangi bir birimi de kimi deli saçması iddiaları yalanlamak için uğraşmıyor... İşin muhatapları ise ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar gerçekleri açıklama ya da duyurma konusunda başarılı olamazlar... Yaşamın her alanında bir gerçek hiç değişmez... Bazı şeyler vardır ki ne yalanlama olanağı bulabilirsiniz ne de doğruları açıklama... Türkiye’yi çok uzun süredir meşgul eden PKK konusunda da kimin eli kimin cebinde belli değil!.. Bu kaotik durumla ilgili yayımlanan haberlerin çoğu ise dayanaktan yoksun... Daha doğrusu bu haberleri yazanların çoğu PKK hareketindeki hızlı değişimi göremiyor, gelişmeleri izleyemiyor!.. “PKK sınır dışına çekiliyor” şeklinde medyaya yansıyan haber de işte bu çerçevede kafa karıştırıyor. Adı “taraf” olmasına karşın rotasını bir türlü bulamayan bir mevkuteye göre, “örgüt üyeleri Kuzey Irak’a geri dönüyor!..” Kürt sorununun çözümüyle ilgili baş döndürücü trafiğin ortasında bu tür haberleri okuyanlar haklı olarak şu sorulara yanıt arıyor: “Kürt sorununda neler oluyor?.. Sorun çözüldü mü?.. AKP taviz mi verdi?.. Devlet Öcalan’la anlaştı mı?.. PKK silah mı bırakıyor?..” “PKK geri çekiliyor” iddiasının “şimdilik” bir pratiği olamaz... Çünkü şiddeti dayatarak kazanım elde etme stratejisinden bir türlü vazgeçmeyen örgüt, tehdit unsuru olarak varlığını her alanda göstermeye gayret ediyor... Yani PKK siyasal atraksiyon yapmak istiyorsa askeri alanda bir baskı unsuru olarak kalmak zorunda olduğunu çok iyi biliyor... Örgüt her zamanki gibi şiddet eylemleriyle kaos yaratarak, toplumu bıktırarak ve yılgınlığa yol açarak devleti çözüme zorlamak istiyor!.. Öcalan örgüte hâkim Yine PKK siyasallaşma yolunda mesafe alabilmek için de, askeri varlığını korumaya çalışıyor. Zaten “barış” diyaloğunu bile silahların gölgesinde yapmakta kararlı olan bir örgütün “şimdilik” sınır dışına çekilmesinin çok önemli bir gerekçesi bulunmuyor!.. Çünkü PKK, 2008 yılının Aralık ayında, Kandil Dağı’ndaki bir mağarada topladığı 10. kongre kararlarıyla ilgili bir sonuç alamadı... Yani o kongrede kararlaştırılan çoğu Kürt dili ve kimliğiyle ilgili beklentilerinden herhangi birine ulaşamadı. Bu gerçekler ortada durduğuna göre, örgüt yıllırdır güçlükle oluşturduğu kampları niçin terk etsin, niçin geri çekilsin?.. Bir grup PKK’linin Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye girişiyle ilgili operasyona Abdullah Öcalan karar verdiğine göre, militanların sınır dışına çekilmesine de Öcalan karar verecektir... Örgüt üzerindeki hâkimiyetini 1990’lardaki düzeye ulaştıran Öcalan, bugün Kürt siyasetinde tek karar verici konumuna getirilmiştir!.. “Getirilmiştir” diyorum çünkü Öcalan’ı Kürt siyasetinin merkezine oturtan yanlızca lider sorunu değildir!.. PKK’deki çok başlılık, örgüt içindeki askeri erozyon, militan yapı içindeki kontrolsüz gruplar ve Suriyeli-Türkiyeli-İranlı kavgası PKK’de karar vericiliği Öcalan’ın önüne itmiştir! Kürtlerin tamamının BDP’den beklediğini alamaması, oluşumun bir Türkiye partisine dönüşememesi de Kürt hareketinin legal kanadına verilen topun İmralı’ya pas edilmesine yol açmıştır... Bugün Kürt sorununun çözümüyle ilgili yoğunlaşan tüm girişimlere karşın, PKK’nin geri çekildiğini doğrulamayan örgütsel gerekçeler ve açıklamalar da var! Birileri PKK’nin sınır dışına çekildiğini iddia etmesine karşın örgüt kaynaklarına yansıyan kimi analizler bunun tam tersinin yaşanacağını haber veriyor! Ortak eylem tehdidi!.. PKK’nin yayın organlarından ANF’de, 30 Temmuz’da yayımlanan “Süreç ya masada ya da sokakta sonuca gidecek” başlıklı bir analiz, PKK’nin bırakın geri çekilmesini, kentlere ineceğini bile haber veriyor. İşte dikkat çekici satırlar: “Hemen belirtelim ki içine girilen dönem sadece gerillanın eylemlerine bağlı olarak gelişmez. Bu sürecin gerilla yanında kitlesel halk eylemleri ile devam edebileceği bir döneme giriliyor. Söz konusu olan kitlesel eylemlerin yani serhildanların (başkaldırı) ise önceki dönemlerden daha farklı sonuçlar yaratacağına dikkat çekiliyor. Ama ne dönem o dönemdir ne de Kürtler 1915’lerde soykırıma uğratılan Ermeniler ve 6-7 Eylül olaylarında yurtlarından kovulan Rumlar gibi savunmasızdır...” Aynı kalemden çıkan benzer bir analiz ise 8 Eylül’de yine örgütün yayın organında yayımlanmıştı. İşte, bizzat PKK militanlarının kentlere ineceğinin işaretlerini veren “Çözüm olmazsa gerilla ve halk ortaklaşacak” başlıklı ikinci analiz... Buyrun okuyun, örgütün aslında ne yapmaya çalıştığına siz karar verin: PKK pazarlıkta!.. “Kürt tarafının daha da çoğaltılabilecek alt başlıklardaki mesajları açık ve net. Şimdiye kadar demokratik dönüşüm çabaları sonuç almazsa devrimci demokratik dönüşüm çabasına girilecek. Gerilla ve halk ortaklaşacak. Kentlerdeki serhildanlara gerilla dinamiği eklenecek...” “İstanbul Halk İnisiyatifi”nin 9 Eylül’de yayımladığı bir bildiriyle Kürtleri başkaldırıya çağırması, PKK’nin gençlik örgütlenmesi, “Komalen Ciwan”nın 10 Eylül’de benzer bir çağrı yapması da gösteriyor ki, PKK bir yandan siyasal diyalog yollarını kullanırken diğer yandan tabanını olası bir çatışmaya hazır tutmaya çalışıyor... Üstelik bu kez yalnızca kadın ve çocukların öne sürüleceği bir başkaldırı provası değil, bizzat PKK militanlarının eylemlere öncü olabileceği bir süreçten söz ediliyor!.. Peki tüm bunlar ne ölçüde gerçekleşebilir?.. Bir kez daha vurgulamak gerekiyor ki Kürt siyasetinde, tarihin hiçbir döneminde görülmemiş biçimde bir diyalog trafiği yürüyor! İçinde MİT’in, siyasal iktidarın, peşmergenin, devletin ve de kimi politik aktörlerin de yer aldığı bu trafiğin şimdilik bir uzlaşmanın ortasına park ettiği söylenemez!.. PKK, Kürt dilinin anayasaya girmesi, anadilde eğitim gibi şimdilik ütopya olarak nitelenebilecek hedeflerini dayatarak aslında pazarlık gücünü arttırmaya çalışıyor. Oysa bana göre diyalog adına yürütülen çabalar bizzat Öcalan’ın geleceğinin ne olacağı sorusunda kilitleniyor!.. Evet, Öcalan ve PKK’nin lider kadrosunun geleceği ne olacak?.. İşte bütün beklentilerin, dayatmaların ve tehditlerin aslında üzerini örten tek soru bu!.. Önümüzdeki günlerde PKK’liler gerçekten sınır dışına çekilmeye başlarsa bilin ki bunun kararını yürütülen diyalog sonucu Öcalan vermiştir ve kesinlikle kendisiyle ilgili de çok önemli bir taviz koparmıştır!.. Dananın kuyruğu işte asıl o zaman kopacaktır!.. PKK Geri Çekilmeyecek Tam Aksine Kentlere İnecek!.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI ‘Yeni Batı’ya Doğru Dünyanın “Batı” (ABD-AB) eksenlilikten çıkmaya başladığı bir zamana girdik. Dünkü yazıda (Batı Ekseni Sona Ererken..) Türkiye’nin 60 yıldır Batı eksenli -üstelik ittifaklı- politikası ve sonuçlarını yazmıştık. Bugün Batı, “Türkiye’nin ekseni kayıyor mu?” tartışması yapıyor, ama kendi eksenine bakmıyor! Çünkü Batı, kendisini dünyanın referansı yapan konular ve özellikler üzerindeki tekelini yitiriyor, hatta yer yer yitirdi bile. “Düz” bir dünyadan, küresel (yuvarlak) ama daha gerçek bir dünyaya dönüşüyoruz. Şimdi bunu irdeleyelim ve Türkiye’ye bakalım. Yaşadığımız küresel dünyaya iki önemli gelişme damgasını vuruyor; bunları bilmez ve izlemezsek, dünyayı ve girilen yolu anlayamayız; Türkiye’nin ilişkilerine de yabancı kalırız: 1) Bilim ve teknolojinin Batı’nın tekeli olmaktan çıkması ve dünyada yaygınlaşması. Batı’nın ekonomik yükselişinin ardında yatan temel gerçek, bilim ve teknolojide büyük üretkenlik ve bu üretkenliği büyük ekonomik değerlere dönüştürmesi yatar. ABD, özellikle bu konuda İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra büyük atılım yaptı ve bilim ve teknoloji üretkenliğinde neredeyse bir tekel oluşturdu. Bir yandan, yeni teknolojiler ve teknolojik şirketleri (Bilgi Toplumu’na temel oluşturan Mircosoft, Google ve daha yüzlercesi) yeni zenginliklerin kaynağını oluştururken öte yandan da da klasik sanayi ekonomisini de bilgi teknolojileriyle yeniledi. Avrupa da bu yolda ilerledi. ABD’nin ve AB’nin zenginliğinin, gücünün ve dünya piyasaları üzerindeki ekonomik üstünlüğünün kaynağı budur! (Siyasi ve askeri üstünlüğünün kaynağı da!) Bu güç, Batı’yı dünyanın merkezi ve referansı yaptı. Şimdi olmakta olan, Batı’nın bu bilim ve teknolojik üstünlüğünün, dünyaya yayılması ve dağılmasıdır. Bu konuda ilk “zamansız” çıkış Japonya’dan gelmişti. Tasarım taklidi ile başlayan Japonya hızla kendi bilimsel araştırmalarını geliştirdi ve teknolojilerini üretti. Arkasından Güney Kore sökün etti! Bugün bütün dünya piyasası Kore teknolojik ürünlerinin istilası altındadır! Güney Koreli bilim insanlarının tek bir Nobel ödülü yoktur ama teknolojide Batı’yı dövüp duruyorlar! Demek ki Nobel ödülü almak bir ülkeyi mutlaka zengin etmez! Nobelleri ABD ve Avrupalılar topluyor ama teknolojide Güney Kore atılım yapıyor! Çin, dev adımlarla bilim ve teknolojide ilerliyor. Taklitçilik süresini çok kısalttığı gibi, kendi bilim, teknoloji ürünlerini başarılı tasarımlarla dünyaya sunuyor. Sadece Güney Kore ve Çin değil.. Singapur, Tayvan, Hindistan, hatta Malezya bile bu alanda Batı’nın tekelini yarmış ve yıkmış durumda. 2) Mali Sermaye ve Üretim Kayması. İkinci önemli olgu, Batı’nın mali sermayesi desteğinde, Batılı yatırımların/üretimin dünyaya kayması ve yayılmasıdır. Güney Kore, Hindistan, Çin ve daha çok sayıda Uzakdoğu ülkesi, Brezilya gibi yükselen ülkeler (ve daha az olmak üzere Türkiye), Batılı mali sermayenin desteğinde Batılı şirketlerin yeni yatırım alanları oldu. Bu, kısa zamanda gerçekleşen müthiş bir üretim alanı kaymasıdır! Küresel rekabet, daha ucuz ve kaliteli üretimi gündeme getirdi. Emeğin daha ucuz olduğu, ancak bu küresel üretim saldırısına altyapı ve insan kaynağı olarak hazır olan ülkeler, kısa süre içinde öne çıkmaya başladı. Bilim ve Teknoloji dergimizde “İktisat Penceremden” başlığı altında yazılarına yeni başlayan Prof. Dr. Oktay Yenal, “Dünya Nasıl Değişecek?” isimli son yazısında diyor ki: Erken sanayileşen Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri eskisi gibi hızla büyüyemeyecek, durgunlaşacak, yoksul ve büyük nüfuslu ülkeler ise hızla büyüyecek... Batı, yeni düzende korumacılık isteyebilir... Görüldüğü gibi Batı’yı Batı yapan ekonomik değerler üretimi parçalanarak dünyaya yayılmaktadır. Bunu bilinçli yapan ülkeler, İkinci Batı’yı oluşturacaklar! Eksen, dünyada kaymaktadır! Türkiye bunun neresinde? Yanıtını da perşembe günü araştıracağız... [email protected] ‘Din istismarı’ operasyonu GAZİANTEP (Cumhuriyet) - Gazi- antep ve İstanbul’da “dini istismar ederek menfaat temin ettikleri” iddia edilen suç örgütüne yönelik dün 24 adrese eşzaman- lõ baskõn yapõldõ. Gaziantep’te örgüt lide- rinin de bulunduğu 11, İstanbul Kar- tal’da da 2 olmak üzere 13 kişi gözaltõ- na alõndõ. Aramalarda, tabanca, bõçak, kar maskesi ve örgütsel bilgilerin kayõt- lõ olduğu CD’ler geçirildi. Zanlõlar ara- sõnda uyuşturucu kaçakçõlõğõndan hapis yatanlarõn da bulunduğu öğrenildi. Çocuğunu yakacaktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TESK Genel Kurulu çõkõşõnda Başbakan Tayyip Erdoğan’a seslenmeye çalõşan bir yurttaş krize neden oldu. Eşine iş isteyen Ayten Bayram adlõ şahõs, Erdoğan’õn çõ- kõşõ sõrasõnda çocuğuyla birlikte trafiği kapatmaya çalõştõ. Protestocu kadõn, ço- cuğunun üzerine yanõcõ bir madde döke- rek kendisine yardõm edilmezse çocuğu- nu yakmakla tehdit etti. Polis ve Başba- kan korumalarõ kadõna müdahale etti. SP’ye saldırıya tepki ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyalist Parti (SP) üyesi bir gurup, parti il örgütü önünde yaptõğõ basõn açõklama- sõyla 26 Eylül günü il örgütünün bulun- duğu binaya düzenlenen bombalõ saldõrõ- yõ ve AKP’yi protesto etti. Saldõrõ; SP, EHP, SDP ve ESP üyelerince İstan- bul’da da protesto edildi. Yapõlan basõn açõklamasõnda “ ‘Yetmez ama evet’ di- yen dostlarõmõz, sosyalistlere yönelik bu saldõrõlar karşõsõnda ‘artõk yeter’ diyerek harekete geçeceklerdir” denildi. Yer değiştirme davalık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sağlõk-Sen, aynõ hizmeti yürüten fakat farklõ kadrolarda görev yapan sözleşmeli memurlarõn karşõlõklõ yer değiştirmeleri için Van İdare Mahke- mesi’ne dava açtõ. İstanbul ve Van’da sağlõk memuru olarak görev yapan söz- leşmeli personellerin karşõlõklõ olarak yer değişikliği talebinin reddedilmişti. ALİ AÇAR “28 Eylül Bireysel Silahsızlan- ma Günü” yapõlan uyarõlara kar- şõ bu yõl da silahlarõn ve ölümlerin gölgesinde geçiyor. TBMM’de ekim ayõnda görüşülecek tasarõ ile kişilerin silahlanma hakkõ mevcut durumdan 4-5 kat daha fazla arta- cak. Yõlda 3 bin kişinin ateşli si- lahlardan hayatõnõ kaybettiği dü- şünülürse tehlikenin boyutlarõ da- ha net ortaya çõkõyor. Umut Vakfõ tarafõndan yapõlan derlemelere göre Türkiye’de ruh- satlõ ve ruhsatsõz olmak üzere 10 milyonun üzerinde silah var. Her 10 kişiden 1’inde, her 3 evden ise 1’in- de ateşli silah bulunu- yor. Her 10 gençten bi- ri delici-kesici alet, her 20 genç ise ateş- li silah taşõyor. Bu silahlardan çõkan kurşunlarla her gün 8 kişi yaşamõ- nõ yitiriyor, 2 ki- şi ise yaralanõ- yor. Umut Vakfõ Baş- kanõ Nazire Dede- man, taslakta merkezi veri tabanõ, ruhsat öncesi zorunlu eğitim sertifikasõ, ruhsat dene- timi ve otomatik iptal siteminin olmamasõ, ruhsatlandõrmanõn sõ- nõrlandõrõlmamasõnõn kay- gõlarõnõ büyük ölçüde arttõr- dõğõnõ ve tasarõnõn yasalaşmasõ durumunda silahlõ ölümlerin artacağõnõ söyledi. Dedeman şu tehlikelere dikkat çekti: ? Bir kişiye 5 silah verilmesinin önü açõlõyor. ? Ruhsat almadan başvu- rulduğunda hemen geçici ruhsat ve- rilmesiyle silahlanmanõn önü açõ- lõyor. ? Tüfeklerin reklam ve ta- nõtõmõn serbest bõrakõlmasõ, sadece tabancalarõn görsel medyada rek- lamõnõn yasaklanmasõ çocuklarõn ve gençlerin silaha olan merakõ arttõ- rõyor. ? Sağlõk muayenesi 3’ten bi- re düşürülmesiyle ruhsal muayene ortadan kaldõrõlõyor. 68’lilerin Devrimci Gençlik Köprüsü yeniden açõlõyor İstanbul Haber Servisi - 68 kuşağõnõn öğrenci gençlik hareketi tarafõndan Hakkâri’de yapõlan ve daha sonra tehlike yarattõğõ ge- rekçesiyle yõkõlan “Devrimci Gençlik Köprüsü” aynõ yerde yeniden inşa edildi. 1 Ekim Cuma günü gerçekleştirilecek açõlõş tö- renine aralarõnda aydõn, gazeteci, yazar, sanatçõ ve üniversite öğrencilerinin bu- lunduğu çok sayõda kişi katõlacak. Hakkâri Zap Suyu üzerinde inşaa edilen “Devrimci Gençlik Köprüsü”nün açõlõşõ ile il- gili dün Taksim’deki Toplumsal Araştõrma ve Eğitim Merkezi’nde (TAREM) yazar Cezmi Er- söz, Esenyurt eski Belediye Başkanõ Gürbüz Çapan, Şişli Belediye Başkan Yardõmcõsõ Kah- raman Eroğlu, dönemin Yüksekova Kayma- kamõ Fikret Toksöz, yazar Ragıp Zarakolu’nun katõlõmõ ile basõn toplantõsõ dü- zenlendi. Toplantõda konuşan Ersöz, köprünün doğu ile batõnõn bir- leşmesi amacõyla öğrenciler ta- rafõndan yapõldõğõnõ anõmsa- tarak köprünün barõş için ilk adõm olmasõnõ temenni ettik- lerini söyledi. 1969 yõlõnda kolluk kuv- vetleri tarafõndan yõkõlan “Devrimci Gençlik Köprüsü”nün yõkõk kalmasõna demokratik kit- le örgütlerinin, öğrencilerin gönlünün razõ ol- madõğõnõ belirten Ersöz, köprünün altõna “Lüt- fen bir daha bombalamayın” yazõsõ asarak bir mesaj vereceklerini söyledi. Esenyurt eski Belediye Başkanõ Gürbüz Ça- pan ise köprünün solun mabeti olduğunu ifade ederek “Anadolu’da kimsesiz fakir, bi- çare durumda olan halka uzatılan bir eldi. Şimdi o el yeniden uzatılıyor. Artık bu kav- ganın bitmesini istiyoruz. Askere çocuğu- nu yollayan ailelerin çocuklarının dönüş- lerini korku ile beklemesini istemiyoruz. Bu köprü değerlendirilsin, bu son şans sabo- te edilmesin” diye konuştu. Nerede o devrimci gençler Yazar Ragõp Zarakolu da köprünün dev- rimci refklekslerin birleşmesi için önemli bir adõm olduğunu söyledi. Şişli Belediye Başkanõ Yardõmcõsõ Kahra- man Eroğlu ise inşaat sõrasõnda kameraya çeki- len görüntüleri izlediğini belirterek “Bugün 70-75 yaşlarındaki köylüler Deniz Gezmiş’ler için ‘Nerede o devrimci gençler’ diyerek sitem ediyorlar. Galiba oraları çok ihmal etik. Şiş- li Belediyesi olarak katkıda bulunmanın mut- luluğunu yaşıyoruz” dedi. Tasarõ ile kişilerin silahlanma hakkõ mevcut durumdan 4-5 kat daha fazlalaşacak ‘Silahlı ölümler artar’ Bireysel silahlanmaya karşõ her yõl silah mağduru kişilerin ve yakõnlarõnõn düzenlediği “Sessiz ayakkabõlar yü- rüyüşü” bugün Taksim’de gerçekleş- tirilecek. Yürüyüşün ardõndan akşam Dedaman Otel’de “Yurttaşlõk Bi- linci ve Ayrõmcõlõğõn Önlenmesi” bilimsel araştõrma ve inceleme yarõşmasõnõn ödül töreni ger- çekleştirilecek. SESSİZ AYAKKABILAR YÜRÜYÜŞÜ TEHLİKE YARATTIĞI GEREKÇESİYLE YIKILAN KÖPRÜNÜN AÇILIŞI 1 EKİM’DE İstanbul Haber Servisi - Merhum 8. Cumhur- başkanõ Turgut Özal’õn oğlu Ahmet Özal, baba- sõnõn 1988’deki suikastõ çözdüğünü ancak Türki- ye’nin karõşmasõnõ istemediği için sustuğunu söy- ledi. Babasõnõn öldürüldüğüne ilişkin ihbar mek- tuplarõnõn geldiğini ifade eden Özal, Turgut Özal’õn yazdõğõ ancak 15 yõl sonra basõlmasõnõ istediği ki- tabõnõn yayõna hazõrlandõğõnõ kaydetti. Özal, dün İstanbul Adliyesi’ne gelerek babasõnõn ölü- müyle ilgili soruşturmayõ yürüten Cumhuriyet Savcõ- sõ Hakan Karaali’ye ifade verdi. Özal, adliyeden ay- rõlõrken gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Özal “1993 yılını incelemeniz lazım. Uğur Mumcu ile başlayan Eşref Bitlis’le, Turgut Özal’la, Adnan Kahveci ile devam eden Madımak olayları, 33 erin şehit olması, PKK ile ilgili sıcak ortamın başladığı dönemin ka- panmasıdır. O dönem bugün konuşulan Ergenekon davalarından yüz kat daha önemli bir dönemdir” dedi. Özal’a, Prof. Mustafa Sarsılmaz’õn “Otopsi ya- pılmasını ailesinin istemediği” yönündeki açõklamalarõ anõmsatõlõnca “Bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı öldüğü zaman ailesinin yetkisi yoktur. Direkt ola- rak otopsi yapılır. Özal’a yapılmadı” diye konuştu. Ahmet Özal, suikastõn arkasõnda Erol Simavi’nin ol- duğu yönündeki iddialara ilişkin ise “1993’te baba- mın Hacettepe’de kanını alan hemşire kanın gö- rüntüsünden şüphelenmiş. 4-5 gün sonra o hemşi- re evinde ölü bulunmuş” dedi. Ahmet Özal: Babam olayları çözmüştü Dinlemeden çıkmak yasak! EDİRNE (Cumhuriyet) - Trakya Üniversitesi’nin akademik yõl açõlõş töreni Balkan Kongre Merkezi’nde yapõldõ. TÜ Rektörü Prof. Dr. Enver Duran açõlõş ko- nuşmasõn ardõndan ilk dersi vermek üzere Fransa Rouen Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Cafer Özkul kürsüye davet edil- di. Bu sõrada, yaklaşõk 50 öğrenci çõkõşa doğru yöneldi. Güvenlik görevlilerinin tören bitene dek çõkamayacaklarõnõ bil- dirmesiyle öğrenciler salonda kaldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle