Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Albay Dursun Çi-
çek’in telefonlarõnõn, Nisan
2009’da hazõrlandõğõ iddia edilen
“İrtica ile Mücadele Eylem Pla-
nı” başlõklõ belgenin fotokopisinin
avukat Serdar Öztürk’ün ofisin-
de bulunmasõndan önce dinlendi-
ği ortaya çõktõ. Dinlemeye ilişkin İs-
tanbul 10. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nin kararõnda, Çiçek hakkõnda-
ki soruşturmanõn yõlõ olarak 2008
tarihi yer alõrken “kuvvetli suç
şüphesi” olarak da Cumhuriyet ga-
zetesine üç kez el bombasõ atõlmasõ
ile Danõştay’a saldõrõ olaylarõnõn
gösterilmesi dikkat çekti.
Dursun Çiçek ve beraberindeki
5 isim hakkõnda İstanbul 10.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nin 9
Mart 2009’da verdiği “iletişi-
min dinlenmesi kararı”nda il-
ginç ayrõntõlar yer aldõ.
Kararda, soruşturmanõn nu-
marasõ 2008/1692 ola-
rak geçiyor. Bu da
Çiçek hakkõndaki
soruşturmanõn 2008
yõlõnda başladõğõnõ
ortaya koyuyor.
Mahkeme kara-
rõnda, dinleme-
yi İstanbul Em-
niyet Müdürlü-
ğü Terörle Müca-
dele Şube Müdür-
lüğü’nün 9 Mart
2009 gün ve
2009/4701 sayõlõ
yazõsõ ile istendi-
ği kaydedildi.
Dinlenmesi is-
tenen kişiler ara-
sõnda Dursun
Çiçek’in yanõ
sõra diğer subaylar Özgür
Eken, Levent Açıkalın, Ne-
rim Bitlislioğlu, Muharrem
Nuri Alacalı ve Murat Ön-
der Bektaş’õn adõ geçiyor.
Suç olarak “Terör örgü-
tü faaliyetlerinde bulun-
mak, suç örgütü kurmak
ve buna bağlı örgütün faa-
liyetleri” sõralanõrken “Ergenekon
terör örgütü tarafından gerçek-
leştirildiği yönünde kuvvetli suç
şüphesinin bulunduğu” iddia edi-
liyor. Kararda, şu eylemler gerekçe
gösteriliyor:“05.05.2006, 10.05.2006,
11.05.2006 tarihlerinde İstanbul’da
Cumhuriyet isimli gazeteye el
bombalarının atıldığı, 17.05.2006
tarihinde Danıştay 2. Dairesi’ne
yönelik gerçekleştirilen silahlı sal-
dırı sonucu Yüskek Hâkim Mus-
tafa Yücel Özbilgin’in öldürüldü-
ğü, iki yüksek hâkimin yararlan-
dığı, 13.07.2007 tarihinde İstanbul
ili Ümraniye ilçesinde bir adrese
düzenlenen operasyon-
larda 27 adet el bombası-
nın ele geçirildiği,
26.06.2007 günü Eskişehir
ilinde gerçekleştirilen ope-
rasyon sonucu 12 adet el
bombası, 2 adet uzun
numlulu silah, 11 kg. C3
patlayıcı, 11 kg. TNT pat-
layıcının ele geçirildiği...”
“Ergenekon yapılanmasının
EGM’nin raporu ile terör örgütü
yapılanması olarak mütalaa edil-
diği” savunulan kararda, dinlemenin
gerekçesi de, “Terör örgütü men-
suplarının suç delilleri ile birlikte
tespiti, suç unsurları ile birlikte ya-
kalanabilmesinin temini için bu
aşamada başka türlü delil elde
imkânı olmadığından şüphelile-
rin kullandığı iletişim araçlarının
teknik takip altına alınması sonu-
cuna varıldığı..” şeklinde özetleni-
yor. Bu gerekçeleri dikkate alan
mahkeme de 9 Mart 2009’da belir-
tilen telefonlarõn 3 ay süre ile din-
lenmesi ve kayda alõnmasõ yönünde
karar veriyor.
3 kez tutuklandı
“İrticayla Mücadele Eylem Pla-
nı” belgesi, Ergenekon soruşturma-
sõ kapsamõnda 4 Haziran 2009’da ya-
põlan bir operasyon sõrasõnda, iddiya
göre, avukat Serdar Öztürk’ün An-
kara’daki ofisinde bulunmuştu. Ka-
muoyu ise iddia edilen belgenin
varlõğõnõ, Taraf gazetesinin 12 Ha-
ziran 2009’da “AKP ve Gülen’i bi-
tirme planı” başlõklõ haberiyle öğ-
renmişti. Çiçek, 30 Haziran’da tu-
tuklanmõş, ancak itiraz üzerine bir
gün sonra serbest bõrakõlmõştõ. 11 Ka-
sõm 2009’da ikinci kez tutuklanan Çi-
çek, itiraz üzerine 2 gün sonra tah-
liye edilmişti. Soruşturmanõn ardõn-
dan “belge”yle ilgili iddianamenin
mahkemece kabul edildiği 29 Nisan
2010’da tekrar tutuklanan Çiçek,
halen Hasdal Askeri Cezaevi’nde.
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet Bürosu) - Diyarbakõr’da
polise kimlik soran 2’si devlet
memuru 3 kardeşe, MOBE-
SE kameralarõnõn önünde
meydan dayağõ çekildi.
Kardeşler “iş göremez
raporu” alõrken avu-
katlarõ Diyar Rük-
neddin Çetedir, ola-
yõ açõk işkence vaka-
sõ olarak değerlendi-
rip dayakçõ polislerin
dava sonuçlanõncaya ka-
dar açõğa alõnmalarõnõ istedi.
Gaziantep Öncüpõnar Güm-
rük Kapõsõ’nda gümrük muha-
faza memuru olarak çalõşan
C.S., Diyarbakõr’õn Eğil ilçesi-
ne bağlõ Kaya Köyü İlköğre-
tim Okulu’nda müdür yardõm-
cõsõ olarak görev yapan öğret-
men E.S. ile kent merkezinde
özel bir hastanede diyaliz tek-
nisyeni olarak çalõşan P.S, 20
Eylül gecesi saat 02.00 civarõnda
merkez Kayapõnar ilçesi Dicle-
kent Semti’ndeki evlerine gitmek
için Akyõl Kavşağõ’nda taksi bek-
lerken sivil bir araçla gelen iki si-
vil polis kimlik sordu. Yurttaşlõk
hakkõnõ kullanarak önce polislerin
kimlik göstermesini isteyen kar-
deşlerin bu talebi, sivil polislerce,
cüzdan bir anda açõp kapatõlarak
yerine getirildi. Polislerin kimlik-
lerini göremediklerini belirten kar-
deşler, yeniden göstermelerini iste-
yince, sivil polisler 3 kardeşin elle-
rini kaldõrõp arabaya yaslanmasõnõ
istedi. Kardeşlerin polislere kimlik-
lerini göstermeleri için õsrar etme-
leri üzerine, polisler 3 kardeşe önce
hakaret etti, ardõndan dayak attõ. 3
kardeş kõsa süre sonra olay yeri-
ne ulaşan diğer ekiplerce Huzur
Polis Merkezi Amirliği’ne gö-
türüldü. Polis merkezinde kendi-
lerini darp eden bir polisin ifade
alõnan odaya girmesi nedeniyle ifa-
de vermeyen kardeşler, duruma
tepki gösterirken avukatlarõ ise bu
durumu tutanağa geçirdi.
Polislerden şikâyetçi oldular
Polislerden şikayetçi olan üç kar-
deşten C.S. savcõlõğa verdiği ifade-
de söyledi: “Polis memurları bize
‘O… çocuklarõ, siz kimsiniz ben si-
ze kimlik göstereceğim’ dedi. Ben
oturduğum yerden kalkarak cüz-
danımı çıkarttım. Resmi kimli-
ğim olan güvenlik memuru oldu-
ğuma dair kimliğimi gösterdim.
‘Biz bir şey yapmadõk’ dedim. Bu-
nun üzerine polis memurları ba-
na ‘Sus lan’ dedi. Ve kimliğime
bakmadı. Daha sonra başka ekip-
ler olay yerine intikal etti. Tahmi-
nimce 3-4 ekip geldi. Kalabalık
olunca bizi çekiştirmeye başladı-
lar. İlk gelen şahıslardan esmer
olanı ‘memurum’ diye omzumdan
tutup beni çekti. Ve gözlerim
yanmaya başladı. Sonradan biber
gazı sıktıklarını anladım. Bize
tekme tokat hepsi girişti. Bize ha-
karet ettiler. Darp ettiler.”
45 gün iş görmezlik raporu
Savcõlõktan sonra Diyarbakõr
Devlet Hastanesi ve özel bir hasta-
neye giden 3 kardeşten C.S.’ye 45
gün iş göremez raporu verildi.
Polisler de 3 kardeşten şikâyetçi
oldu. Kardeşlerin, kimlik sormalarõ
üzerine kendilerine küfür ettiğini
ileri süren şüpheli polisler, bunun
üzerine gaz sprey kullanarak
“orantılı bir şekilde güç kullan-
dıklarını” savundu. Şüpheli sõfatõ
ile ifadesi alõnan polislerin ifadele-
rinin bire bir aynõ olduğu belirtildi.
Darp edilen kardeşlerin avukatõ
Diyar Rükneddin Çetedir, olayõn
açõk bir işkence vakasõ olduğunu be-
lirterek adli süreç sonuçlanana ka-
dar olaya karõştõğõ iddia edilen pol-
islerin açõğa alõnmasõnõ istedi.
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tu-
tuklu bulunan gazetemiz yazarõ
Mustafa Balbay, gazeteciler üze-
rinde baskõ oluştuğuna dikkat çe-
kerek “Kalemlerin susmasının,
silahların susmasından daha
önemli olduğu gibi bir iklim ya-
ratıldı” diye konuştu. Balbay’õn
“Küresel ısınmayı ne zaman bi-
ze yükleyecekler merak ediyo-
rum” sözleri üzerine Mahkeme
Heyeti Başkanõ Köksal Şengün,
“mümkündür” dedi.
Usul hakkõnda konuşacağõnõ be-
lirterek söz alan Balbay, duruşmalara
ara verilen 20 günlük süreçte yaşa-
nan bazõ gelişmelere dikkat çek-
mek istediğini söyledi. Balbay, “Bu
süreçte 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal’ın oğlu Ahmet Özal, ‘Babamõ
Ergenekon öldürdü’ dedi. Geçit-
li’de mayın patlaması oldu ‘Erge-
nekon mu yaptõ’ denildi. En ufak
bir gelişmenin bu davadan bilin-
mesi geleneği başladı” diye ko-
nuştu. Balbay’õn “Küresel ısınma-
yı ne zaman bize yükleyecekler ”
sözleri üzerine Başkan Şengün,
“mümkündür” dedi.
‘Erdoğan davadan çekildi’
Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu davada yargılananların her
olaydan sorumlu tutulmasına
mahkemenin yürütülüş şekli neden
oluyor. 21 gün önce iddia makamı
eski bazı dosyaların getirtilmesini
istedi. Daha önce de örnek ver-
miştim. İstanbul’dan Ankara’ya
gidiyoruz 200 kilometre, gidiyoruz
gidiyoruz 250 kilometre.”
“Belki haberiniz yoktur Baş-
bakan bu davanın savcılığından
geri çekildi” diyen Balbay, “Baş-
bakan ‘Ben davanõn savcõsõyõm de-
medim. Deniz Baykal avukatõyõm
dediği için söyledim’ diyor. Belki
de Deniz Baykal genel başkan-
lıktan çekildiği içindir” şeklinde
konuştu. Erdoğan’õn hafta sonun-
da gazete yöneticileriyle diyalog
toplantõsõ yaptõğõna dikkat çeken
Balbay, şöyle devam etti:
‘Barış akıllı insanın işidir’
“Gazetecilerin susturulmak
istendiği bir dönemden geçiyoruz.
Barış ortamı yaratılmak için bi-
ze burada tutulmamız rolü biçil-
miş gibi bir hava seziyorum.”
Kin tutan bir insan olmadõğõnõ ifa-
de eden Balbay, “Barış akıllı in-
sanların işidir. Ama burada kin
büyüyor” dedi.
Söz alan Tuncay Özkan ise da-
vanõn tutuksuz sanõğõ emekli Albay
Arif Doğan’õn bazõ yayõn organla-
rõnda yayõmlanan JİTEM ile ilgili an-
latõmlarõna dikkat çekti.
‘Bu nasıl bir örgüt?’
Doğan’õn “Susurluk’ta meydana
gelen kaza öncesinde Yalova’da
Çatlõ ile konuştum. Arabada bir
bakanın kızı vardı. Tuncay Öz-
kan’a söyledim, yayınlamadı” şek-
lindeki sözlerini aktardõ. Özkan,
“Doğan bu örgütün yöneticisi. Ta-
limat veriyor yayınlamıyorum.
Ben o sırada jandarmanın Hiz-
bullah kamplarında eğitim verdi-
ği haberini yapıyorum. Bu nasıl bir
örgüt” diye konuştu.
Başkan Şengün ise “Okuyoruz,
hepsini” dedi. Daha sonra kara Pi-
lot Teğmen Mehmet Ali Çelebi sa-
vunmasõna devam etti.
Heyet kararından döndü
Bu arada mahkeme heyeti daha
önce aldõğõ karardan geri döndü-
ğünü açõklayarak taleplerin du-
ruşmalarõn yapõldõğõ haftanõn son
günü alõnmasõna hükmetti.
Savunmasõnõ yapan Çelebi, Ata-
türk’ten yaptõğõ alõntõlarõn iddiana-
mede suç unsuru olarak yer aldõğõ-
na dikkat çekerek “Bugün en mut-
lu günüm. Atatürk’ün Türk gen-
çliğine hitabını okumakla suçla-
nıyorum, bundan gurur duyuyo-
rum. En ağır cezayı verin” dedi.
‘Bana da adres uydurdular’
Kemal ve Neriman Aydın kar-
deşlerin talimatõ üzerine “Süley-
man Solmaz aracılığıyla Hizbut
Tahrir örgütüne sızarak Ergene-
kon örgütüne bilgi toplamak” suç-
lamasõna ilişkin ise Çelebi şunlarõ
söyledi: “Konu ile ilgili komutan-
larımı bilgilendirecektim. Din ko-
nusunda bilgileri olduğu için cum-
huriyet konusunda tehdit olabile-
cek bir unsurun olup olmadığını
kontrol için CD ve notları Neriman
Aydın’a ben bıraktım.”
İddianamede kendisi için adres uy-
durulduğunu savunan Çelebi, “Diğer
komutanlarıma yaptıkları gibi be-
nim evime CD koymadılar ancak
benim için uydurma adres üretti-
ler. Cezavinde olduğum tarihte 17
Şubat 2010 tarihinde bana ait ol-
duğu iddia edilen iki telefon gö-
rüşmesi üretildi” diye konuştu.
CMYB
C M Y B
28 EYLÜL 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Teröristin Vicdanına
Sığınmak!
Hafta sonunda ulusal medyanın genel yayın
müdürleriyle yaptığı kahvaltılı söyleşide,
Başbakan’ın “Demokrasi süreçlerini sabote
etmeye çalışan mihraklar boş durmuyor.
Önemli bir gazetemize Van’da tehditler
savuruyorlar, ‘Bu gazeteyi burada
dağıtmayacaksınız’ diye. Bu demokrasi mi?
Silahla mı gösteriyorsunuz” sözleri ile kendi
iktidarı açısından ortaya koyduğu acizlik
tablosundaki gazete, meğer “Sabah”mış!
Ülkenin iç ve dış güvenliğinin 1 numaralı
sorumlusu için sizce de iki boyutlu bir acizlik
itirafı değil midir Sayın Erdoğan’ın hafta
sonundaki bu açıklaması?
Ama durun ve arkasını da okuyun: Öyle
anlaşılıyor ki, Başbakan, kendi iktidarının
sözcülüğünü yapan “Sabah”ın bir ilimizde
dağıtımının silah baskısı ile engellendiğinden
söz ederken, çok daha vahim ve önemli
olguların duyulmasını istememiş.
Medya çalışanlarına
insanlık dışı baskılar
Onları, gazetenin genel yayın müdürünün dün
yazdıklarından okuyalım: “O kadarla kalsa
neyse; temsilcimize göz dağı veriliyor,
muhabirlerimize geçtikleri haberlerini geri
çekmeleri, yayımlanmış olanları
yalanlamaları için insanlık dışı baskılar
yapılıyor, can güvenliklerinin tehlikeye
gireceği uyarılarında bulunuluyor.”
Erdal Şafak, karşılaştıkları tehditlerin nedenini
“Hakkâri’nin Geçitli köyünde 9 vatandaşımızın
hayatına mal olan mayınlı tuzağın PKK’nin işi
olduğunu duyurmuş olmak”ta görüyor. Bir
yanda terör çetesinin, silahlı militanlarının
sınırlarımız dışına çekildiği söylentileri;
eylemsizlik kararının devam edeceğini duyuran
haberleri ile örtüşüyor. İçişleri Bakanı Atalay‘ın
Erbil’e giderek Barzani’den destek sözü aldığı
müjdesini veren televizyonlar, bu temasların
MİT Müsteşarı’nca sürdürüleceğini de ekliyor.
DTP Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un, dün beş
yıllık aradan sonra İmralı’ya giderek avukatlığını
yaptığı örgüt başı ile yapacağı görüşme, dün
sabahki gündem toplantılarının ilk sıralarında
olmalıydı. Bütün bu baş döndürücü olaylar
olurken damadının CEO’luğunu yaptığı
gazetenin dağıtılmaması için eşkıyanın silahlı
tehditler savurduğundan dert yanmak, daha bir
iki ay öncesine kadar kürsülerden muhalefet
partileri liderlerine, Sivas’ın doğusuna gidebilir
misiniz? Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da
örgütü olan iki partiden birisi AKP’dir” diye
övünen bir Başbakan için hazin değil midir?
Kendisinin o ünlü deyişi ile “nereeedeen
nereye” gelinmiş. Öyle bir geliniş ki, Sabah’a bir
haftada 25 bin gazete satışı kaybettiren,
dağıtımın engellenmesi bir yana; temsilcisinin,
çalışanların, bayilerin can güvenliklerinin de
tehlike altında olduğu anlaşılıyor. Bu vahim
tablo karşısında, yöredeki illerde bu tabloyu
oluşturan eşkıya çetelerine yönelik bir güvenlik
operasyonları yapıldığını kent caddelerinde
adeta “eşkıya dünyaya hükümran olmuş”
şarkısını söyleyerek gazetecilere silah
gösterenlerin yakalandığını bildiren açıklamaları
duyan, okuyan var mı? Öyle bir eylem olmuş
olsa, öncelikle o tehditlerin hedefi olan gazete
yazmaz ya da Türkuvaz Medya’nın görsel
yayın organları onları duyurmaz mıydı?
Tam aksine, Erdal Şafak arkadaşımız, dünkü
yazısında, karşılaştıkları o çirkin muameleyi
anlattıktan sonra “ .. Gerisini Doğu ve
Güneydoğu’da arkadaşlarımızın,
bayilerimizin ekmeği ile oynayan,
kendilerinin ve yakınlarının can güvenliğini
tehdit eden terör örgütü yandaşlarının -
varsa- vicdanlarına havale ediyorum“ diyor.
Sadece Geçitli’de 9 Kürt asıllı vatandaşımızın
canına kıymaktan çekinmeyenler de vicdan
aramak, bence çok masum bir teslimiyetin
ifadesi olmalıdır. Elini bu tür olaylara, sadece
acizlik sergileyen hükümet karşısında giderek
daha da güçlendiren İmralı’dan -varsa- vicdanın
sesini dinlemesini istemek acaba hangi devlet
görevlimizin kısmetine düşecektir?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
TGB üyeleri dün 2. Ergenekon davasında tutuklu sanık teğ-
men Mehmet Ali Çelebi’nin savunma yapması nedeniyle
duruşmayı izledi ve öğle tatilinde basın açıklama yaptı. Ey-
leme destek veren Sümeroloğ Muazzez lmiye Çığ “Teğ-
men Çelebi’nin konuşmasında çok hislendim. Vatansever
dostlarımızın burada kapalı kalması içimde bir ateş. Sürekli
onları düşünüyorum. Bugün, içerdekileri ‘Siz çıkana kadar
ölmeyeceğim’ diye söz verdim” dedi Eyleme Çelebi’nin ba-
bası Muharrem ve annesi Rukiye Çelebi de katıldı.
Çığ: Siz çıkana kadar ölmeyeceğim
D YARBAKIR
Polisten
kimlik
soranlara
dayak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - çişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın talimatıyla 3 mülkiye ile bir polis başmüfettişi, Ha-
nefi Avcı’nın cemaat iddiaları konusunda eski stihbarat
Daire Başkanı Sabri Uzun ve eski Emniyet Genel Müdür
Yardımcısı Mustafa Gülcü’nün ifadesine başvurdu. Av-
cı’nın ifadesinin de alınacağı belirtildi. Avcı’nın yazdığı
“Haliç’te Yaşayan Simonlar. Dün Devlet Bugün Cemaat”
adlı kitabındaki cemaat iddialarıyla ilgili çişleri Bakanlığı
tarafından görevlendirilen başmüfettişler incelemelerini
sürdürüyor. Avcı’nın kitabında cemaat yapılanması içeri-
sinde olduğu savlanan personelin ifadeleri alınırken ilerle-
yen aşamada Avcı’nın da ifadesine başvuralacağı bildirildi.
fade işlemlerinin tamamlanmasının ardından müfettişler
idari ya da adli soruşturma istemli rapor düzenleyecek.
AVCI’NIN DD ALARINA NCELEME
Balbay kamuoyundaki her olayõn Ergenekon’a bağlanmaya çalõşõldõğõnõ söyledi
BALBAY:
Küresel õsõnmayõ da Ergenekon’a
yükleyecekler MümkündürHÂK M:
Dursun Çiçek’in kızı Avukat
İrem Çiçek, mahkemenin ka-
rarıyla ilgili, “Babam Dur-
sun Çiçek hakkındaki iddia-
lar 12 Haziran 2009 tarihin-
de başlamışken, soruşturma
aşamasında alınan telefon
dinlemesini anlamlandırmak
mümkün değildir. Müvekkili-
me ve biz vekillerine bu ka-
rarın gerek-
çesinin açık-
lanmasını
hukuk adına
bekliyoruz”
dedi.
İstanbul Haber Servisi - Gençlik Federasyo-
nu üyeleri, İstanbul’da yapılan Roman Ça-
lıştayı’nda açtıkları pankart nedeniyle
gözaltına alınıp tutuklanan arkadaşları için
Bakırköy Kadın Tutukevi önünde 8 gündür
açlık grevi yapıyor. Gençlik Federasyonu
üyesi Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz, 14
Mart 2010 tarihinde yapılan Roman Çalış-
tayı’nda “Parasız eğitim istiyoruz” yazılı
pankart açtı. Tüzer ve Yılmaz, pankart ne-
deniyle tutuklandı. Gençlik Federasyonu
üyeleri, tutuklu arkadaşlarının serbest bıra-
kılması istemiyle 20 Eylül tarihinde Bakır-
köy Kadın Tutukevi önünde açlık grevine
başladı. Federasyon üyesi 15 kişi, cezaevi
önünde açlık grevi için direniş çadırı kur-
du. Açlık grevi duruşmanın yapılacağı gün
olan 30 Eylül tarihinde son bulacak.
‘TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZ
SERBEST BIRAKILSIN’
Çiçek hakkõnda, ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planõ’ belgesi ortaya çõkmadan önce dinlenme kararõ alõnmõş
‘Belgeden’ önce dinleme
Dursun Çiçek
‘AÇIKLAMA BEKL YORUZ’