20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada havalandırmadan kat kat büyük bir alanla ve buradaki tek yeşillikle buluşma günümüzdü. Sıcak mı sıcak bir gündü. Faruk Nafiz Çamlıbel, “Han Duvarları” şiirini yazdığı yolculuğu kışın değil de, ağustosta böyle bir havada yapsa, belkide o eşsiz kar tarifinin yerine şöyle bir şey yazardı: Güneş çevreyi kıpkızıl bir alev topuna gömdü, ışık değil çevreye yayılan kırmızı ölümdü... Öylesine sıcak bir gündü... Ama yine de çimlerin üzerindeydik. Bırakır mıyız böyle bir fırsatı... Çim yapraklarında sıcağın ve çimin iki dostu vardı: Kelebekler ve arılar... Çimlerin üzerine boylu boyunca yatıp onların hizasına kadar toprağa yapışarak arıların çim çiçeklerinin üzerine konup kalkışını izledim... Değme teknoloji henüz böylesine hassas bir iniş-kalkış yöntemi icat etmemiştir. Arıları ve kelebekleri sonra anlatırım... Ahh o kelebekler... Bizi bir ömür bekler... Çimlerin çoğu sararmıştı... Bu daha önce de tanık olduğum, belki yıllar önce de yazdığım bir sararma... Kök sağlam... Gövde kuru uzantılarla dolu... Uç, yemyeşil... Rüzgârla dans ediyor. Bütün canlılığını her rüzgârda gösteriyor. Bizim çim grubunun kökleri yerli yerinde. Gövde, işlevinin bir bölümünü tamamlamış... Uçtaki gençlere can veriyor... Belki o uçtaki gençler rüzgârla birlikte sallandıkça haykırıyorlar: “Heeey... Kim en iyi hissediyor rüzgarı? Biz. Kim rüzgârla birlikte bütün canlılığını ortaya koyup dalgalanıyor? Biz. Uzaktan birileri bakınca şurada çimler var dedirten kim? Biz... Çimin rengini temsil eden kim? Biz...” Çim uçlarının bu seslerini duyar gibiydim. Ama gövdelerden de şu sesler çınlıyordu kulaklarımda: “Savrulun gönlünüzce rüzgârda. Hemen dibinize de bakın arada. Olmasaydı sizi ayakta tutan bir gövde. Şimdiye çoktan sürünmüştünüz yerde...” Sesleri can kulağıyla dinlerken kulağım biraz daha derine takıldı. Gövdeyi toprağa bağlayan hafif yükseltinin ardından iniltiler geliyordu. Esen rüzgârla sallanan çim yapraklarına inat, toprak altından gelen şu sesler kulağımı deliyordu: “Üstte yapraklar, altta gövdeler... Sanırsın yeri göğü onlar deler... Nasıl büyük hazineler saklıysa kapalı kapılar ardında; bu gördüğün çim ormanının da bütün serveti toprağın altında. Bir ay sonra belki burada hiç çim olmayacak, ama iki mevsim sonra bu alan yine yeşilliklerle dolacak...” Ara sıra geçerken bir kelebek, iki arı... Bizim süre doldu, tamamladık dakikaları... Çimlerin üzerinde rüzgârı ayrıca hissettim. Aslında rüzgâra ayrı bir gün ayırmalıyım. Zira bize, sorgusuz sualsiz, duvar-tel örgü dinlemeden gelen tek canlı o... Bazen bir Ankara kedisi gibi yalıyor yüzümüzü... Bazen hafifçe dokunup geçiyor; vardı da yoktu, eski dostlar gibi... Her neyse, konuyu dağıtmanın ne gereği var, ne ereği... Ben çimlerde oynuyordum... Milyonlarca çim yaprağı koca bir topluluksa, onları hareketlendirmek için bir rüzgâr esmeli... Esen rüzgâr daha da kuvvetlenmeli... Bıkmadan, usanmadan esmeli rüzgâr... Çim yığınlarına kızmak faydasız... Rüzgâr esti de onlar hareketlenmedi mi? GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada …kimi zaman 12 saatte, kimi zaman söz olma- sın diye anayasal süre 15 günü kullanarak onayla- yanın kim olduğunu saptama zahmetine katlan- mayacağınız kişi... ...Çankaya’daki AKP’li geleneği bozmadı. New York’ta ülke sorunlarıyla ilgili görüşlerini gazetecilere uzun uzadıya anlattı. Son günlerin gözde konusu parlamenter rejim yerine başkanlık sistemi. Başkanlık sistemiyle ilgili bir torba değerlendir- me yaptıktan sonra.. sistemi istiyor mu istemiyor mu sorusu gelmeden “Ben o ya da başka bir sis- temin lehine bir şey söylemek istemiyorum” dedi. Tabii bir taraflı iken tarafsız bir Cumhurbaşkanı gibi görünmek kolay değil. Ama kimi soruları anımsatıyor söyledikleri. Bizde yüzyıllarca tepeden yönetilmeye yatkın halkımızın başkanlığı destekleyeceğini söylerken, acaba bir başka kaygısına mı değiniyor? Başkanlık sistemi sultanlık, hakanlık gibi anlaşıl- masın derken yoksa; dolaylı biçimde başkan se- çilmesi olasılığı gündemde olan RTE’nin sultanlık veya hakanlık taslayacağından kaygılı olduğunu mu duyumsatmak istiyor? Şeytanın avukatlığını yaparsak; ya da hazır elde gül gibi bir demokrat varken ülkeyi tek elden yö- neteceği yazılıp söylenen bir başkasının yeğlen- mesindeki sakıncayı ima etmiş olmuyor mu? Yok, yok! Bu olasılıkları derhal yalanlar elbette. Şimdi RTE’ye karşı olmanın sırası da değil. Çankaya’daki bu kaygıların yazılıp söyleneceği- ni hesaplayarak zaten gazetecilere sistemin avan- tajları olduğunu söyledikten sonra; “Ama uygula- ma nasıl olur? Buradan da sultanlık gibi yanlış bir anlam çıkmasın” diyor. Arif olan sözlerimdeki derin ama gizli anlamları anlar, demeye getiriyor. Gazeteciler -ki hepsi ünlü mü ünlü- Çanka- ya’dakinin New York açıklamalarını yorumsuz ha- berleştirdiler. Oysa örneğin Sedat Ergin vakit bulsaydı; Hürri- yet’te hemen her gün iki sütun, sayfanın sol köşe- sinde baştan aşağı inen öyle bir yorum döktürür- dü ki.. mesleği diplomat olanlara parmak ısırtırdı! Çankaya’dakinin hakkını Çankaya’dakine vere- lim: Köşk’ten ayrılmasına aylar kala nihayet bir cumhurbaşkanı gibi nasıl konuşulacağının örnek- lerini vermeye başladı. Ergin’in haberinde okuduk: Çankaya’daki “bu arada (başkanlık sistemi üzerindeki derin düşün- celerini sıralarken arada) CHP lideri Kılıçdaroğ- lu’nun Brüksel’de AB yetkilileriyle yaptığı görüş- melerden olumlu söz etti. ‘Ziyaretini izledim, çok takdir ettim doğrusu’...” diyor. Kılıçdaroğlu bu övgünün değerini bilmeli. Her- kese nasip olmaz Çankaya’dakinden böylesi bir övgü! Ne ki ister istemez şu soru akla takılıyor: Çankaya’daki AKP’li; Kılıçdaroğlu’nun, 47 gaze- tecinin yıllardır tutuklu olduğundan AB yetkilileri- nin haberi olmadığını açıklamasından esinlene- rek… …AB’yi ve basını bilgilendirmek amacıyla Brük- sel’de açılan CHP bürosunun gerekli hizmeti gö- rerek… …hukuksal nedene dayanmadan 47 gazeteci- nin aylardır tutuklu olmalarını AB yetkililerine, li- derlerine duyuramamış olmasını mı takdir etti aca- ba? Bu arada Çankaya’daki tabii yeni anayasayla il- gili görüşlerini de açıkladı. Gazeteci Kürtlerin her gün yeni bir boyut kaza- nan anayasal dayatmalarını özetliyor. Yeni bir kimlik tanımı-anadilde eğitim ve kültürel özerklik. Soruda bölgesel yönetim özerkliği eksik! Çankaya’daki verdiği yanıtta: “Yeni anayasanın bu gibi konularda büyük bir özgüvenle yazılması gerektiğini” söylüyor ve -ga- zetedeki habere göre- “kendini bağlamadan belli esneklikler sergilenebileceği mesajını vermiş olu- yor”. Kürt dayatmalarına Çankaya’dan ılımlı, okşayan mesajlar! PKK sözüm ona ateşkesi bir hafta daha uzat- mış. Bu konuda ne yazık ki, Çankaya’dakinin gi- derek medyadaki; “Apo’nun devletle oynadığı… İmralı’dan -hükümetin bir türlü engelleyemediği- avukatları aracılığıyla örgütü yönlendirdiği ya da devletin Apo’yla barış takvimi konuştuğunu” içe- ren haberlerle ilgili değerli düşüncelerini öğrene- medik! Yurtdışı gezileri çokkk… New York’ta olmazsa bir başka ülkede…Toplumu aydınlatan, “Söyledik- lerim beni bağlamaz” diyerek bizleri düşünmeye zorlayan.. bu veya benzeri konulardaki engin gö- rüşlerini Çankaya’daki AKP’li… …elbette bizlerden esirgemeyecektir. [email protected] SAYFA 22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Eylül Oslo PB 14 Helsinki PB 13 StockholmPB 14 Londra PB 21 AmsterdamPB 21 Brüksel PB 21 Paris Y 25 Bonn Y 23 Münih PB 19 Berlin PB 18 Budapeşte B 20 Madrid Y 23 Viyana B 20 Belgrad B 22 Sofya B 19 Roma PB 24 Atina PB 23 Zürih PB 20 Moskova Y 15 Aşkabat A 24 Taşkent A 28 Bakû A 27 Bişkek A 22 Tiflis A 28 Kahire B 31 Şam PB 34 İstanbul Y 26 Edirne B 26 Kocaeli Y 24 Çanakkale B 25 İzmir PB 28 Manisa PB 30 Denizli PB 33 Zonguldak Y 22 Sinop Y 24 Samsun Y 25 Trabzon Y 25 Giresun Y 26 Ankara Y 27 Eskişehir Y 22 Konya Y 27 Sıvas Y 27 Antalya B 32 Adana Y 36 Mersin B 34 Diyarbakır B 36 Şanlıurfa Y 36 Mardin B 32 Siirt B 35 Hakkâri B 30 Van B 25 Kars B 28 Ülkemizin geneli parçalı bulutlu, Mar- mara’nın doğusu, İç Anadolu, Karade- niz, Güney ve Gü- neydoğu Anado- lu’nun batısı ile Af- yonkarahisar, Ada- na, Hatay, Osma- niye, Maraş, Isparta ve Ardahan çevreleri sağanak ve gökgü- rültülü sağanak ge- çecek. Rüzgâr Mar- mara ve Kuzey Ege kıyılarında kuvvetli esecek. Hava sı- caklığı kuzey ve iç kesimlerde 3-5 de- rece azalacak. Son 24 saat içinde, önce Sa- bancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ardın- dan da MHP Genel Başkanı Dev- let Bahçeli referanduma ilişkin gö- rüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Ar- tık gelenekselleşen Başkent Re- sepsiyonu’nda kabineden ba- kanlar, bürokratlar ve Ankara’da yerleşik yabancı misyon şeflerini ağırlayan Sabancı, referanduma tamamen iş dünyası gözüyle ba- kan mesajlar verdi. Yaşanan kü- resel ekonomik krize rağmen dün- yada yıldızı parlayan iki ekonomi- den birinin Türkiye olduğunu güç- lü biçimde vurgulayan Sabancı, iş dünyasının referanduma bakışın- da önceliğinin ‘siyasi istikrar’ ol- duğunu hissettirdi. Mali Kural’ın çıkmamasından büyük rahatsızlık duymadığını belirten Sabancı, 2011 seçimlerinde ‘istikrarlı’ bir so- nuç çıkacağına inandığını açıkla- dı. Ne ilginçtir ki Güler Sabancı, Başbakan Erdoğan’ın doğrudan iş dünyasını hedef aldığı “bitaraf olan bertaraf olur” ve benzeri di- ğer baskıcı söylemleri konusunda gazetecilerin demeç girişimlerini ustaca savuştururken, aynı sa- londa bulunan Avrupalı büyükel- çilerin neredeyse tek ortak sohbet konusu Erdoğan yönetimindeki AKP hükümetinin referandum za- feri sonrasında ‘tehlikeli sulara’ açılmasından duydukları kaygı idi. Aslında hakkını yemeyelim, Sa- bancı, gazetecilere olmasa da Al- manya Büyükelçisi Eckhart Cuntz’la sohbetinde önümüzde- ki süreçte “siyasette uzlaşma” beklentisini dile getirererek, “ye- ni anayasanın tek parti tarafından hazırlanmasının sakıncalar doğu- rabileceği, bu nedenle iki ya da da- ha fazla siyasi partinin uzlaşısının şart olduğunun” altını çizdi. Bahçeli’den karamsar tablo MHP lideri Bahçeli ise dün sa- bah düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında Sabancı’nın aksine karamsar bir tablo çizerek “Türki- ye’nin karanlık bir sürece girdiği” değerlendirmesinde bulundu. Re- ferandum sonrasında yapılan “MHP oyları ‘evet’e kaydı” de- ğerlendirmesine karşı çıkan Bah- çeli, Türkiye’de “AKP-CHP iki partili sistemi” kurgulandığını ve MHP’nin de bu girişime “kurban” edilmek istendiği görüşünü ileri sürdü. MHP’nin barajın altında kalmasının arzu edildiği iki partili sistemle “PKK’nin siyasallaşması” adını taktığı demokratik özerklik ya da federatif taleplerin masaya ge- tirileceği sürecin itirazsız tamam- lanmasının hedeflendiğini belir- ten Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun kampanya sırasındaki ‘ge- nel af’ söylemlerini ima ederek, CHP’nin de bilerek ya da bilmeden bu projenin içine sürüklenmek is- tendiğini ileri sürdü. Neden mahalle sonuçlarını istedi? “Kürt kökenli vatandaşlar” ile “PKK yandaşları” ayrımı yapmaya özen gösteren Bahçeli, PKK çizgi- sindeki seçmenlerin Güneydoğu’da sandığı boykot etmelerine rağmen, diğer şehirlerde ‘evet’ kullanarak AKP’ye destek verdiklerini ileri sür- dü. Bahçeli, hem bu işbirliğinin hem de MHP oylarında kayma ol- madığının net biçimde ortaya çı- kabilmesi için YSK’nin mahalle ve köy bazında sandık sonuçlarını açıklaması talebinde bulundu. Hile iddiaları araştırılmalı MHP liderinin Iğdır’daki bir re- ferandum sandık tutanağını örnek göstererek ortaya koyduğu “san- dık hileleri”nin başta YSK olmak üzere ilgili kurumlar ve yargı ta- rafından büyük bir özen ve cid- diyetle ele alınarak soruşturulması ve kamuoyuna tatmin edeci açık- lamalar yapılması gerekir. So- nuçlara düşen şaibenen orta- dan kalkması konusunda hükü- mete de görev düşer. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Sabancõ ve Bahçeli’den referandum yorumlarõ... Ekonomi İyiyse Her Şey Yolunda mı? [email protected] İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek, baba İdris Arslan’õn ifadelerine tepki gösterdi ‘BBP’yi Gülen kurdu’ İP Genel Başkanõ Perinçek, “Fethullahçõ gladyo, tertiplediği eylemlerde BBP ve çevresindeki insanlarõ maşa olarak kullanõyor” iddialarõnda bulundu. HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda, Danõş- tay’a silahlõ baskõn ve Cumhuriyet gaze- tesine bombalõ saldõrõ düzenlemekten sa- nõk Alparslan Arslan’õn babasõ İdris Arslan’õn tanõk olarak ifadesi alõndõ. Ta- nõk Arslan’õn İşçi Partisi’ne (İP) yönelik bazõ olumsuz ifadelerine, tutuklu sanõk İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek tepki gösterdi. Perinçek, Hrant Dink, Malatya Zirve Yayõnevi, Rahip Santaro ve Da- nõştay cinayetlerinde Büyük Birlik Parti- si (BBP) ve Alperenlerin bulunduğunu öne sürerek, “BBP’yi Fethullah Gülen kurdu. Fethullahçı gladyo, tertiplediği eylemlerde BBP ve çevresindeki in- sanları maşa olarak kullanıyor” iddia- larõnda bulundu. Davanõn 158. oturumunda tanõklõk ya- pan İdris Arslan’dan Yeşil kod adlõ Mahmut Yıldırım ile tanõştõğõna ilişkin ifadesini açõklamasõ istendi. Arslan’õn “Seçim çalışmalarında 1997 yılında Elazığ’da merhum Alparslan Türkeş’in düzenlediği bir miting sırasında gör- düm” sözleri üzerine üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu, “O tarihte Türkeş ya- şıyor muydu” diye sordu. Arslan da “1987 yılıydı sanırım. Merhabalaştık. İkimiz de Bingöllüyüz” dedi. İdris Arslan’õn İP’ye yönelik olumsuz sözleri üzerine Perinçek, “Neden bu da- vada tek BBP’li yok? Çünkü Gülen BBP ve çevresinin arkasında” dedi. ‘Muska seni de iyi etmesin?’ Tanõk olarak dinlenen Alparslan Ars- lan’õn annesi Hatice Arslan, ifadesi sõra- sõnda zaman zaman ağladõ. Danõştay baskõndan sonra oğlunu televizyonda gördüğünü anlatan Arslan “Oğlumu hazırlamışlar buraya koy- muşlar. Bu benim oğlum değil. İskeleti benim ama ruhu kendisi değil.” Başkan Şengün’ün sorularõ üzerine Hatice Arslan “Salih Kurter hoca oku- muş. Cin çıkarmışlar. Boynunda mus- kayı görünce merak etmiştim. Olay- dan sonra muska çantasından çıktı. Hocalara gösterdik. ‘İyi niyetle yapõl- mõş’ dediler. Mahkemeye de verdik, bir fotokopisi de çantamda” dedi. Şen- gün ise “O muska oğlunu iyi etmiş, se- ni de iyi etmesin” dedi. Nisan 2008’den bu yana ailesiyle görüşmeyen Alparslan Arslan ise duruşmanõn sonunda anne-ba- basõna sanõklar İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’nu kastederek “İsmail ve Erhan’a para gönderin” diye seslendi. BALYOZ SAVCILARINA TAZMİNAT DAVASI İstanbul Haber Servisi - Balyoz dava- sõ sanõğõ Emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, soruşturmayõ yürüten Cumhuriyet Savcõ- larõ Bilal Bayraktar, Ali Haydar ve Mehmet Berk aleyhine 60 bin TL’lik man- evi tazminat davasõ açtõ. Tanyeri’nin avukatlarõ Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz’ün Kadõköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdikleri dilekçede, Tanye- ri’nin gerekli hukuki koşullar oluşmadan göz- altõna alõndõğõ ifade edildi. İddianame hazõr- lanmadan Tanyeri’ni suçlayan haberlerin yayõmlandõğõ anõmsatõlarak, “Usul hüküm- lerine aykırı, kişilik haklarını zedeleyecek şekilde yapılan yakalama, müvekkilimizin kamuoyunda küçük düşürülmesine neden olmuştur. Masumiyet karinesi ihlal edil- miştir. İhlal Cumhuriyet Savcılarının hu- kuka aykırı uygulamalarından kaynak- lanmıştır” denildi. Savcõlarõn emirleri altõnda çalõştõrdõklarõ ki- şilerin uygulamalarõnõ da denetlemek zorunda olduklarõ vurgulanarak, Balyoz soruşturma- sõnda, denetleme görevlerini kasten yerine ge- tirmedikleri, yasaya aykõrõlõklarõ görmez- den geldikeri iddia edildi. CMK’nin 160. maddesine göre Cumhuriyet Savcõlarõ’nõn görevinin yalnõzca suç isnat etmek olmadõ- ğõ, maddi gerçek için lehe olan konularõ da araştõrmasõ gerektiğine dikkat çekildi. Bomba malzemesi ele geçirildi MARDİN (Cumhuriyet) - Kõzõltepe ilçesin- de terör örgütü PKK adõna faaliyetlerde bulunan bir kişinin evinde bomba yapõmõnda kullanõlan malzemeler ele geçirildi. Bu kişinin PKK’deki faaliyetlerinden dolayõ 5 yõl hapis cezasõnõn ar- dõndan 2010’da tahliye edildiği belirtildi. Erdoğan’a ayakkabı fırlatılması MADRİD (AA) - İspanya’nõn Sevilla ken- tinde 22 Şubat’ta Başbakan Tayyip Erdoğan’a ayakkabõ fõrlatan Suriyeli Hokman Joma’ya (27) verilen 3 yõllõk hapis ve 408 Avro para cezalarõ onaylandõ. Yüksek Mahkeme, Joma’nõn iddia et- tiği gibi “ifade özgürlüğü”nü kullanmadõğõnõ, ayakkabõyõ fõrlatmasõndaki amacõn “çok açõk ola- rak saldõrõ niteliği taşõdõğõnõ” açõkladõ. Bahçeli’ye kulak verilmeli İş dünyasının üzerinde hiç durmadığı, hatta şimdiye kadar bir kez bile olsun değinmediği Ergenekon davasındaki insan haklarına aykırı yargı sürecini gündeme getiren Bahçeli’nin, ‘Ergenekon zırvası’ olarak adlandırdığı soruşturmaların bir an önce sonuçlandırılması çağrısı da son derece haklı ve yerindedir. Ergenekon ile PKK arasında bağ kurma girişimlerini kesin bir dille reddeden Bahçeli’nin ‘gerekirse yargılamada vardiya sistemine geçilerek bu davaların hızla sonuçlandırılması’ talebine bakalım Adalet Bakanlığı kulak verecek mi? Sanat galerileri basıldıİstanbul Haber Servi- si - Beyoğlu’nda sezon açõlõşõ yapan 3 ayrõ sanat galerisi, içki içildiği ge- rekçesiyle bir grubun sal- dõrõsõna uğradõ. Tekbir ge- tirerek galerileri basan grup, açõlõşa katõlanlara bi- ber gazõ, cam şişe ve demir sopalarla saldõrdõ. Saldõrõ- larda darp edilen onlarca kişi yaralanõrken durumu ciddi olan 5 kişi tedavi al- tõna alõndõ. Beyoğlu’nda dün gece 8 sanat galerisi “Tophane Art Walk” sloganõyla se- zon açõlõşõ yaptõ. Birbirine yakõn 3 sanat galeresi olan Galerinon, Galeriouetlet ve Eclitsis Sanat Galerisi önünde bulunan yaklaşõk 400 kişiye bir grup önce bi- ber gazõ attõ. Daha sonra “Defolun buradan burda içki içemezsiniz” diyerek ga- lerilerin önünde bulunanlara cam şişe ve demir sopalarla saldõrmaya başlayan grubu gö- ren sanatseverler kaçõşmaya başladõ. Saldõrõya uğrayanlar “Polisler hiç müdahele et- medi. Onlardan yardım is- tedik ama bize ‘155’i arayõn’ dediler” diye konuştu. Olay- da onlarca kişi darp edilirken 5 kişi hastaneye kaldõrõldõ. Ressam Nâzım Hikmet Ric- hard Dikbaş ile Şevket Ka- an’õn başõnda açõlma olduğu ve hastanede başlarõna dikiş atõl- dõğõ belirtildi. Polis, olaydan sonra iki galerileri kapatarak soruşturma başlattõ. Sergide bulunanlarõn ifadelerine baş- vuran polis, sergiyi düzenle- yenlerden 3 kişiyi ifadeleri için polis merkezine götürdü. Polisin saldõrganlarõ yakalamak için çalõşma başlatõlacağõnõ belirtti. Albay Çiçek AİHM’ye başvurdu İstanbul Haber Servisi - İrticayla Mücadele Eylem Planõ davasõ tutuklu sanõğõ Albay Dursun Çiçek, özel hayatõn korunmasõ ve adil yargõlanma hakkõnõn, suçsuzluk karinesinin ihlali nedeniyle Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak, 300 bin Avro tazminat istedi. Çiçek’in avukatlarõ Celal Ülgen, Hüseyin Er- söz ve İrem Çiçek’in hazõrladõğõ dava dilekçe- sinde, üç kez tutuklanan Çiçek’in ortada yasal hiçbir delil yokken, taklit imzalõ sahte bir plan gerekçe gösterilerek tutuklu yargõlandõğõ savunul- du. Dilekçede, uygulamanõn Avrupa İnsan Hak- larõ Sözleşmesi’nin temel ilkeleri ve anayasanõn hürriyetçi demokrasi ve hukuk düzeni anlayõşõ ile bağdaşmadõğõ ifade edildi. Dilekçede, belge- nin õslak imzalõ aslõnõn soruşturma savcõsõ Zeke- riya Öz adõna 30 Eylül 2009 tarihinde Ankara Çukurambar’dan postaya verildiği kaydedilerek şöyle devam edildi: “Geniş bir ihbar sistemine ve istihbarat ağına sahip olan ihbarcı, soruş- turma dosyasına Çiçek’ten daha kolay ulaşa- bilmekte, istediği bilgi ve belgeyi günde 24 saat kullanabilmektedir. Yalan beyanlarına göre, eskiden cuntacı olduğunu söyleyen ihbarcı, şimdi Savcı Zekeriya Öz hayranıdır. Bu sözde subayın, soruşturma savcısıyla yakın ilişkileri ve işbirliği bütün Türkiye’nin dikkatini çek- mektedir. Faili meçhul ihbarcı soruşturma dosyasından beslenmiştir. İsimsiz ve imzasız ihbarların yasal delil niteliği taşımadığı Yargı- tay içtihatları ile sabittir” denildi. Olayda saldırıya uğrayanlardan Fesih Murat Avcıbaşı, ken- disinin Non Sanat Ga- lerisi önünde, sigara içmek için dışarı çı- kan grupla birlikte bulunduğunu belirte- rek tekbir getiren grubun saldırısına uğ- radığını söyledi. Fı- rat Saka ise önce kir- li sarı saçlı ekose kır- mızı gömlekli bir adamın bir ki- şiyi tokatladığını belirterek, da- ha sonra aniden bir karmaşa ol- duğunu anlattı. Ara sokaklar- dan gelenlerle birlikte kalaba- lıklaşan grubun kendilerine saldırmaya başladığını söyleyen Saka şunları anlattı: “Defolun burdan burada içki içemezsiniz diyorlar- dı. Arkadaşlarımızın boyunlarını sıkarak ağızlarına biber gazı sıktılar. Birkaç kişiyi tutup başlarında şişe kırmaya başladılar. Ben Eclitsis Sanat Ga- lerisi’ne kaçtım ve ben kapıyı kapatırken, Ec- litsis’in tabelasını alıp insanların kafasına vurdular. Nâzım Hikmet Ric- hard Dikbaş isimli arkadaşın kafasına şişe ile vurdular.” Olayı “Sivas olaylarına” benzeten Saka “Öleceğimizi düşündüm. Linç etmeye çalış- tılar. Polisin gelmesi 25 dakikayı buldu” dedi. Beyoğlu’nda sezon açõlõşõ yapan sanat galerilerini tekbir getirerek basan bir grup 5 kişiyi yaraladõ. ‘BİBER GAZI SIKTILAR, BAŞLARINDA ŞİŞE KIRDILAR’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle