20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN 2010’un İlkyarısında İstihdamın Görünümü Geçen hafta yayımlanan önemli verilerden birisi de istihdam ve işsizlik üzerineydi. Türkiye İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) yayımlanan mayıs, haziran, temmuz dönemine ait veriler işsizlik oranının yüzde 10.5’e gerilediğini göstermekteydi. Karşılaştırma yaparsak, işsizlik oranı bir yıl önce aynı dönemde yüzde 13 idi. TÜİK verilerine göre 2010 yılı başından bu yana toplam istihdam 2 milyon 324 bin kişi artarak 23 milyon 488 bin kişiye ulaşmış durumdaydı. Veriler büyük bir coşkuyla kamuoyuna pazarlanmakta gecikmedi. Elde edilen büyüme performansı ile birlikte Türkiye’nin artık krizden çıkmış olduğu bir çırpıda ilan ediliverdi. İşsizlik düşme eğiliminde idi ve küresel krizin son etkileri de işgücü piyasalarını geride bırakmak üzereydi. Ne yazık ki istihdamın niteliği ve kalitesine ilişkin göstergeler bu savları desteklemiyor. Tersine, Türkiye işgücü piyasalarına ait gözlemler istihdamın küresel kriz altında daha da yoğun biçimde enformalleştirildiği, kayıt dışına ve parçalanmaya itildiğini belgelemekte. Aşağıda TÜİK verilerinden derlediğimiz özet tablo bu gözlemleri bizlere sunmakta. TÜİK’in sunduğu verilere göre, 2010 yılının ilk yarısında, ocak-haziran arasında toplam istihdam 2 milyon 324 bin kişi artmıştır. Bu artışın 1 milyon 194 bin kişisi tarım sektöründe, 255 bini sanayi sektöründe, geri kalan 875 bin kişi de inşaat ve hizmetler sektörlerinde istihdam edilmiştir. Dolayısıyla toplam istihdam artışının yüzde 51’i tarım sektöründeki artıştan kaydedilmiştir. TÜİK, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanları kayıt-dışı istihdam olarak nitelemektedir. Kayıt-dışı istihdam verileri son derece çarpıcıdır: Söz konusu altı aylık dönemde Türkiye’de kayıt dışı çalışan sayısı 1 milyon 570 bin kişi artış göstermiştir. Yani 2010’un ilk yarısında gözlenen istihdam artışının yüzde 67.6’sı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşunun güvencesinden yararlanmayan, kayıt dışı çalışanlardır. Kayıt dışılığın dağılımı da çarpıcıdır. Kayıt dışı istihdamdaki 1 milyon 570 bin kişilik artışın, yüzde 66’sı tarım sektöründen gelmektedir. Tarım sektöründe altı ayda “istihdam edilen” 1 milyon 194 bin kişi söz konusu iken, kayıt dışı istihdam edilen sayısındaki artış 1 milyon 45 bini bulmaktadır. İstihdam artışlarının kalitesizliği, krizin faturasının emekçi kitleler üzerinden nasıl finanse edildiğinin de belgesini oluşturmaktadır. “Yüksek büyüme” ve “siyasi istikrar” sloganlarıyla coşan borsa endekslerinin yarattığı tatlı kazançların kaynağı başka nerelerde oluşabilirdi ki? Türkiye, 1980 sonrası neoliberal uyarlama döneminin ana çizgisinde bir ucuz işgücü deposu ve dış finansmana dayalı spekülatif nitelikli bir coşkulu büyüme konjonktürü içindedir. Bu tür konjonktürel genişleme dönemlerini Türkiye 1990-93, 2000 ve 2003-2007 arasında da yaşamış idi. Unutmayalım ki, yakın tarihimiz bize ısrarla bir dersi anımsatıyor: Yeni bir krize en yatkın ülke, uluslararası finans sermayesinin en gözde ekonomisidir. Her yeni kriz dalgası emekçilerin kazanımlarını daha da tırpanlamakta, Türk işgücü piyasalarını parçalayarak; güvencesiz, enformalleştirilmiş ve kayıt dışına itilmiş bir Uzakdoğu Asya ekonomisine dönüştürmektedir. TPAO 2011’de halka açılacak Enerji Bakanõ Taner Yıldız, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklõğõ’nõn (TPAO) 2011’de halka arz edilebilmesi için hazõrlõk yaptõklarõnõ açõkladõ. Yõl- dõz, “Bununla alakalı gerek teşkilat kanununda, yani anonim şirket hüviyetini kazanabilmesiy- le alakalı, gerekse petrol kanununda bir kısım mevzuatla alakalı hazırlıklarımız var. Bunu tabii ki kamuoyuna ve TBMM Genel Kurulu gündemine getireceğiz” dedi. Almanya vizesi kolaylaştırılmalı Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odasõ Başkanõ Franz Koller, Almanya’nõn vize uygulamasõnõn, iş, tatil ve eğitim konusunda Almanya’nõn Türk va- tandaşlarõ için birinci seçenek olmaktan uzaklaş- masõna neden olduğunu belirterek Türk firmalarõ ve onlarõn Alman iş ortaklarõndan gelen şikâyetlerin giderek arttõğõna işaret etti. Koller, hazõrladõklarõ öne- ri paketini kamuoyuna sundu. Pakette, “bekleme sürelerinin kısaltılması, evrakların azaltılması, örtülü giderlerin düşürülmesi, daha uzun süre- li vizelerin düzenlenmesi, yüksek olan reddedilme oranlarının düşürülmesi, reddetme nedenle- rinde şeffaflık olması” gibi maddeler yer aldõ. Özel sektör dış borcu 119 milyar Özel sektörün yurtdõşõndan sağladõğõ uzun vade- li kredi borcu, temmuzda bir önceki aya göre yüz- de 3.1 artarak 119 milyar 26 milyon 107 bin 827 do- lara çõktõ. Borcun, 34 milyar 54.7 milyon dolarõ fi- nansal, 84 milyar 971.3 milyon dolarõ ise finansal olmayan uzun vadeli kredi borçlarõndan oluştu. [email protected] “Belki bu yıl yanılırım” diye hep merakla takip ederim. Ne yazık ki hiçbir zaman, yeni öğretim dönemi başında eğitim bu ülkenin öncelikli gündem maddesi olamaz. Bu yıl da aynı oldu. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimdeki toplam 16 milyon öğrenci ile 600 bin öğretmen 2 gün önce ders başı yaptı. Eğitimde boykot, öğretmen açığı, kalabalık sınıflar, ağlayan minikler...Haberler ve görüntüler bunlardan ibaret. Eğitimin kalitesi, eğitimin kalkınma üzerindeki etkileri, eğitim-istihdam karşılaştırılması, verilen eğitimin topluma etkisi, nasıl bir nesil yetiştirdiğimiz, gelecek kuşaklardan beklentilerimiz gibi konular asla siyasetçilerimizin ve STK’lerin gündemine giremiyor. Bundan 10 gün kadar önce OECD “Bir bakışta Eğitim 2010” raporunu açıkladı. Tüm OECD ülkelerinin eğitim karnelerini gözler önüne seren son derece kapsamlı bir çalışma. Bakıyorum tek satır bile yok saygın medyamızda. Bakın hangi sözlerle başlıyor rapor: OECD ülkeleri ortalamasına göre yüksek eğitimli bir kişinin tüm çalışma yaşamı boyunca topluma “gelir vergisi ve sosyal” olarak katkısı orta eğitimli bir kişinin katkısından 110 bin dolar daha fazla. Bu kişinin eğitim harcamalarının devlete maliyeti düşülse bile geriye kalan 86 bin dolar. Devam edelim... -İyi eğitim her zaman istihdama olumlu katkı yapıyor ve istihdamı arttırıyor. -2008 Küresel İşgücü verilerine göre yaşadığımız ekonomik krizden etkilenen ülkelerde az eğitimli kişilerin iş bulmakta ya da çalıştıkları işi sürdürmekte yüksek eğitimlilere kıyasla daha fazla zorlandıkları gözlendi. -OECD ortalamasına göre üniversite mezunu eğitimlilerin krizdeki işsizlik oranı yüzde 4’lerde iken, bu oran orta eğitim ve altında ortalama yüzde 9 oldu. -İşgücü piyasası geliştikçe ve rekabet artıkça çalışan yetişkinlerin yüzde 40’ı da kendi yeteneklerini geliştirmek ya da meslek değiştirmek için yeniden resmi ya da gayri resmi eğitim örgüsü içine giriyorlar. - Yakın gelecekte bir eğitim sistemini başarısı ülkelerin eğitim harcamaları ya da yüksek eğitimli mezun sayısı ile ölçülmeyecek bunun yerine eğitim çıktılarının toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkısı ile değerlendirilecek. -Ülke vatantaşlarının ve çalışanlarının eğitim sisteminden beklentileri; doğru becerileri, doğru yer ve zamanda ve en verimli şekilde elde etmek olmalı. -Bilgi toplumunun yetenekli, kaliteli ve yenilikçi bir işgücüne gereksinimi var. Ülkeler eğitim ve kalkınma politikalarını bunun bilincinde olarak yeniden şekillendirmek zorundalar. 472 sayfalık raporun tamamını okuyamadım ama ülke karşılaştırmalarının da kapsamlı şekilde yapıldığı OECD raporunda sizin de tahmin edeceğiniz gibi Türkiye sıralamalarda istisnasız son sıralarda. 17. büyük ekonomi olmakla övünen, ancak gelir dağılımındaki eşitsizlikten bahsetmeyen, mali kuralı gündem dışı tutmayı başarıp kayıt dışını körükleyen; kadının işgücündeki önemini sürekli göz ardı eden bir zihniyetin Türkiye’de eğitimi yukarıda saydığım tüm bu boyutları ile ele alacağı bir yaklaşımı beklemek hayal olurdu. Peki ama bu ülkenin muhalefeti, bu ülkenin sivil toplum kuruluşları, bu ülkenin çocuk yetiştiren yurttaşları nerede? Onların neden sesleri solukları çıkmıyor? Neden onlar eğitimi gündemin içine sokmayı başaramıyorlar? İşte bunu anlayamıyorum... Eğitim Bu Ülkede Kimin Sorunu Acaba? B Boyner iki temel sorun için geniş katõlõmlõ anayasa ve Kürt sorununa yapõcõ ve birleştirici yaklaşõm önerdi TÜSİAD’dançözümreçetesiEkonomi Servisi - Türk Sanayici ve İşa- damlarõ Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanõ Ümit Boyner, Türkiye’nin önünde çö- zülmesi gereken, yurttaşõ devletin önüne ko- yan, yurttaşõ devletten koruyan anayasanõn ge- niş katõlõmlõ ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazõrlanmasõ ve Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratõcõ, yapõcõ ve birleştirici yaklaşõm- lar olmak üzere iki mesele olduğunu kaydet- ti. Boyner, “Aslında yeni anayasanın yapı- lış süreci ve yöntemi, bu derin soruna ilaç olabilme özelliği taşıyor” dedi. TÜSİAD ile Türk Girişim ve İş Dünyasõ Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED), ‘Böl- gesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü’ top- lantõ serisinin üçüncüsü Elazõğ’da gerçekleş- tirildi. Terör ve güvenlik sorununun çok önemli bir sorun olduğunu, yatõrõmlarõn önün- de de ciddi engel oluşturduğunun altõnõ çizen Boyner, bunun sona ermesinin çok önemli ol- duğunu, Doğu potansiyelini gerçekleştire- mezse, Batõ’nõn ileriye gitmesinin de söz ko- nusu olamayacağõnõ dile getirdi. Boyner’in ko- nuşmasõndaki satõr başlarõ şöyle:  Laik Türkiye Cumhuriyeti bir din dev- leti değildir. Aynõ şekilde Cumhuriyetin bir devlet dini ve devlet mezhebi de olamaz. Ye- ni anayasada devletin tüm inançlara eşit me- safede durmasõ, her vatandaşa bireysel öz- gürlükleri çerçevesinde hizmet vermesi esas olmalõdõr.  Türkiye, hep beraber kalkõnmak zorun- da, hep beraber büyümek zorunda. Adil pay- laşõm, hepimizin önceliği olmalõ. O nedenle hem bu bölgedeki güvenlik sorununun, Kürt sorununun çözülmesi, bu bölgenin barõşa ka- vuşmasõ bizim için çok büyük önem taşõyor.  Belki de devlet ile vatandaş arasõndaki ilişkinin yeniden düzenlenmesinden bahsedi- yoruz. Bu bölge bugünlere kadar çok çeşitli so- runlar yaşadõysa bunun en başõnda aslõnda dev- letin vatandaşa, vatandaşõn devlete bakõşõnda bir problem aramak lazõm.  Demokrasi açõğõmõzõ kapatmadõkça, toplumsal barõşõ sağlamadõkça, enerjimizi, kaynaklarõmõzõ 21. yüzyõlõn ekonomik, siya- sal ve sosyal alanlarda gelişmiş bir toplumu ol- mak için harcayamõyoruz. İki adõm attõkça, bir adõm geri çekiliyoruz. Düşük demokrasi stan- dardõ, potansiyel büyüme ve gelişme arzumuzu sõnõrlõyor.  Bireysel özgürlüklerin eşit vatandaşlõk çerçevesinde güvence altõna alõndõğõ, top- lumsal barõşõn sağlandõğõ bir toplum ile Tür- kiye dünyanõn en ileri ülkelerinden biri hali- ne getirilebilir.  Tarihsel olarak Türkiye’nin 3 böleni ola- rak tarif edilebilecek din ve vicdan özgürlüğü, kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrõlõğõnõ 3 bir- leştiren haline getiren yeni bir anayasa bekliyoruz.  Artõk ne seçkin bir azõnlõğõn, ne de salt çoğunluğun hâkim olduğu değil, çoğulculuk anlayõşõyla her kesim ve düşüncenin temsil edildiği, ama kontrol denge mekanizmalarõy- la yargõ bağõmsõzlõğõ ve tarafsõzlõğõnõn sağ- landõğõ, yasamanõn çözüm ürettiği, yürütme- nin de vatandaşõna hesap verdiği bir sistem bekliyoruz. Elazõğ veTunceli’de konuşan Ümit Boyner: Türkiye hep beraber kalkõnmak zorunda. Adil paylaşõm hepimizin önceliği olmalõ. O nedenle bölgedeki güvenlik sorununun, Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. ANKARA (AA) - Sabancõ Holding Yö- netim Kurulu Başkanõ Güler Sabancı, şu an- da mali disiplinin iyi gittiğini ifade ederek iş dünyasõnõn uzun vadeli planlarõ, hedefle- ri sevdiğini söyledi. Sabancõ, Türkiye’nin küresel krizin et- kilerini atlattõğõna işaret ederek “Krizi geç- tiğimize inanıyorum” dedi. Son açõklanan büyüme rakamlarõnõn memnuniyet verici olduğunu, işsizlikte ge- rileme görüldüğünü ancak işsizliğin halen bir sorun olduğunu ifade eden Sabancõ, temkinli olunmasõ gerektiğine dikkati çekti. Sabancõ, “Dış yatırımcılar ‘Geliş- mekte olan ülkeler içinde iki tane parla- yan yõldõz var’ diyorlar. Biri Brezilya, bi- ri Türkiye. Hakikaten yatırımcılar ül- kemize güveniyorlar. Bu durum, bizim için de çok memnuniyet verici. Zaten biz Sabancı Grubu olarak ülkemize güve- niyoruz, yatırımlarımıza devam edi- yoruz. Ama dış dünyada da böyle bir güven olduğunu hissetmemiz ayrıca bizi memnun ediyor” dedi. Sabancõ, Türk Sanayicileri ve İşa- damlarõ Derneği ile Başbakan Er- doğan arasõnda yaşanan gergin- liğe ilişkin olarak da gerginliğin referandum sürecinde kaldõ- ğõnõ söyledi. Sabancõ, cari açõğõn şu anda bir risk gibi görünmediğini de sözlerine ekledi. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Banka komisyonu taksimetreye fark attı Aygaz küresel iklim değişikliğine karşõ ‘Yarõn Hava Nasõl Olacak?’ isimli yeni çevre projesini hayata geçirdi. Projede amaç; iklim değişikliği konusunda kamuoyunun farkõndalõk düzeyini ve duyarlõlõğõnõ yükseltmek. Aygaz, proje çerçevesinde oluşturduğu ve içinde ‘planetaryum’ ile ‘sihirli küre’nin bulunduğu ‘Gökyüzü Tõrõ’yla Türkiye’nin 11 ilini ziyaret edecek. Sivas’tan başlayarak Şanlõurfa, Van, Kars, Trabzon, Samsun, Kastamonu, Eskişehir, Antalya, İzmir ve Tekirdağ’õ ziyaret ederek yurttaşlarõn iklim değişikliğine ‘görerek’ tanõklõk etmeleri, ona ‘dokunarak’ ikna olmalarõ ve harekete geçmeleri hedefleniyor. Aygaz Genel Müdürü Yağõz Eyüboğlu, iklim değişikliğinin ‘yarõn havanõn nasõl olacağõndan’ öte, derin, kapsamlõ bir değişimi beraberinde getirdiğini; yer küreyi paylaştõğõmõz tüm canlõ türleri için bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Yarın hava nasıl olacak? Ocak-Haziran 2010 Döneminde İstihdam ve Kayıt Dışı İstihdam (1000 Kişi) Toplam Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler İSTİHDAM EDİLEN Ocak 2010 21.164 5.039 4.281 1.161 10.683 Haziran 2010 23.488 6.233 4.536 1.580 11.139 Ocak-Haz. Değişim 2.324 1.194 255 419 456 Toplam Tarım Tarım-dışı Kayıt Dışı İstihdam Edilenler Ocak 2010 8.949 4322 4627 Haziran 2010 10.519 5367 5152 Ocak-Haz. Değişim 1.570 1.045 525 Kaynak: TÜİK 11 ilde bir hafta süreyle kalacak Gökyüzü Tırı’yla, lise öğrencilerinin yanı sıra halka da iklim değişiklikleri hakkında, kısa adı REC olan, Bölgesel Çevre Merkezi tara- fından hazırlanan eğitimler verilecek. ATO’nun araştõrmasõna göre 5 kilometrelik iki banka arasõndaki bin liralõk EFT, bankayla 50 lira-taksiyle 12 lira Ekonomi Servisi - An- kara Ticaret Odasõ’nõn (ATO) yaptõğõ araştõrma, bankalarõn komisyon çar- kõnõn, taksimetreden hõzlõ döndüğünü ortaya koydu. ATO Başkanõ Sinan Ay- gün’ün Ankara’nõn 15 ay- rõ bölgesinden ATO’nun bir bankanõn Kõzõlay Şu- besi’ndeki hesabõna gön- derdiği biner liralõk EFT’lerden, 10 ile 52.5 li- ra arasõnda değişen farklõ komisyon ücretleri alõnõr- ken bu komisyonlarõn ba- zõ mesafelerde taksi ücre- tinin birkaç katõna ulaştõ- ğõ belirlendi. Aygün, araş- tõrmanõn sonuçlarõnõ bir mektupla Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Ali Babacan ve BDDK Başkanõ Tevfik Bilgin’e gönderdi. Aygün, banka komis- yon ve ücretlerinin yük- sekliğinin vatandaşõ ban- kacõlõk sistemi dõşõna ite- rek kayõt dõşõnõ özendirdi- ği şikâyetinde bulundu. Bankalarõn, bankacõlõk işlemlerinde müşterilerin- den, başta para transferle- ri olmak üzere 100’e yakõn isim altõnda müşterilerin- den aldõklarõ ücret, komis- yon ve bankacõlõk hizmet gelirleri adõ altõndaki pa- ralar vatandaşa havale ge- çirttiğinin altõnõ çizildiği araştõrmada, yasal zorun- luluklar nedeniyle de bir- çok ödemeyi bankalar ara- cõlõğõyla yapmalarõ gereken vatandaşlarõn cebinin ade- ta bankalarõn insafõna bõ- rakõldõğõ vurgulandõ. Araştõrmasõna göre, Ak- bank’õn Birlik Mahalle- si’ndeki şubesinden, 5.3 kilometre ötedeki Finans- bank’õn Kõzõlay şubesine gönderilen EFT için top- lam 50 TL’lik bir maliyet çõktõ. Her iki banka şube- si asõndaki mesafeyi tak- siyle 12.30 TL’ye gitmek mümkün bulunuyor. Bankalarõn “Bankacılık hizmet gelirleri” 2009’da 10.5 milyar TL’ye, kredi- lerden aldõklarõ ücret ve komisyonlar da 3.3 milyar TL’ye yükseldi. Buna gö- re sektör 2009 yõlõnda üc- ret, komisyon ve hizmet bedeli gibi isimler altõnda vatandaşlardan toplam 13.8 milyar TL topladõ. Aygün, BDDK’nin, Ba- bacan’õn geçen hafta ye- niden gündeme getirdiği bu sorunu bir an önce çö- züme kavuşturmasõ ve va- tandaşlarõn bankacõlõk hiz- metlerinden ucuz bir şe- kilde yararlanmalarõnõn yolunun açõlmasõ gerekti- ğini vurguladõ. ‘İşsizlik konusunda temkinli olalõm’ Ekonomi Servisi - Altõnbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanõ İmam Altınbaş, rekor kõran altõn fiyatlarõnõn tüketici talebini olumsuz etkilediğini belirterek “Beklentiler kötüleştikçe altının fiyatı artıyor. Ekonomi düzelmeden altının çok fazla gerileyeceğini beklemiyorum. Altına yatırım yapacakların dikkatli olması gerekiyor” dedi. Tüketicinin yüksek altõn fiyatlarõna alõşõp alõşmadõğõ ile ilgili Altõnbaş, “Belli bir yerde dursa insanlar ona alışacak. Bir düşüyor, bir çıkıyor. İnsanların karar vermesi zorlaşıyor. İstikrarlı bir çizgiye otursa alınır satılır hale dönüşür” dedi. Öte yandan Altõnbaş ve Dünya Altõn Konseyi işbirliğiyle Türkiye’de 18 ayar altõnõn ilk kez koleksiyonda kullanõldõğõ L’Or markasõ yaratõldõ. 15 parçadan oluşan koleksiyondaki ürünlerin fiyatlarõ 1000 TL ile 27 bin TL arasõnda değişecek. Altına yatırım yapacaklar dikkat Türkiye AB’siz de yapar ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - “Avrupa yolunda Türkiye -Ekonomik Güçlükler ve Öngörüler” başlõklõ seminerde konu- şan OECD Ekonomi Bölümü Avus- turya ve Türkiye Masasõ Yöneticisi Ra- uf Gönenç kendisine yöneltilen bir so- ruya yanõt olarak “Bu çok zor bir so- ru. Bütün AB ülkelerinin üyesi ol- duğu OECD için çalışan biri olarak Türkiye’nin çıkarlarını temsil eden bir görüş bildiremem. Ama bana bir ekonomist olarak “Türkiye’nin AB’ye üye olmadığı bir senaryo ger- çekleşirse ne olur” diye kişisel gö- rüşümü soruyorsanız, kişisel görü- şüme göre Türkiye AB’ye üye ol- madan da yapar” dedi. Seminerde konuşan TOBB Başkanõ Rıfat Hisarcıklıoğlu da Türkiye eko- nomisinin küresel krizle test edildiği- ni belirterek Türkiye’nin IMF’in des- teği olmaksõzõn durgunluktan en hõzlõ çõkan ekonomi olarak kendine olan gü- veninin arttõğõnõ ama sürdürebilir bir bü- yüme için yapõsal reformlarõn gerçek- lemesinin şart olduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle