Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
2010’un İlkyarısında
İstihdamın Görünümü
Geçen hafta yayımlanan önemli verilerden birisi
de istihdam ve işsizlik üzerineydi. Türkiye
İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) yayımlanan mayıs,
haziran, temmuz dönemine ait veriler işsizlik
oranının yüzde 10.5’e gerilediğini göstermekteydi.
Karşılaştırma yaparsak, işsizlik oranı bir yıl önce
aynı dönemde yüzde 13 idi. TÜİK verilerine göre
2010 yılı başından bu yana toplam istihdam 2
milyon 324 bin kişi artarak 23 milyon 488 bin
kişiye ulaşmış durumdaydı.
Veriler büyük bir coşkuyla kamuoyuna
pazarlanmakta gecikmedi. Elde edilen büyüme
performansı ile birlikte Türkiye’nin artık krizden
çıkmış olduğu bir çırpıda ilan ediliverdi. İşsizlik
düşme eğiliminde idi ve küresel krizin son etkileri
de işgücü piyasalarını geride bırakmak üzereydi.
Ne yazık ki istihdamın niteliği ve kalitesine
ilişkin göstergeler bu savları desteklemiyor.
Tersine, Türkiye işgücü piyasalarına ait gözlemler
istihdamın küresel kriz altında daha da yoğun
biçimde enformalleştirildiği, kayıt dışına ve
parçalanmaya itildiğini belgelemekte. Aşağıda
TÜİK verilerinden derlediğimiz özet tablo bu
gözlemleri bizlere sunmakta.
TÜİK’in sunduğu verilere göre, 2010 yılının ilk
yarısında, ocak-haziran arasında toplam istihdam
2 milyon 324 bin kişi artmıştır. Bu artışın 1 milyon
194 bin kişisi tarım sektöründe, 255 bini sanayi
sektöründe, geri kalan 875 bin kişi de inşaat ve
hizmetler sektörlerinde istihdam edilmiştir.
Dolayısıyla toplam istihdam artışının yüzde 51’i
tarım sektöründeki artıştan kaydedilmiştir.
TÜİK, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna
bağlı olmadan çalışanları kayıt-dışı istihdam
olarak nitelemektedir. Kayıt-dışı istihdam verileri
son derece çarpıcıdır: Söz konusu altı aylık
dönemde Türkiye’de kayıt dışı çalışan sayısı 1
milyon 570 bin kişi artış göstermiştir. Yani
2010’un ilk yarısında gözlenen istihdam artışının
yüzde 67.6’sı herhangi bir sosyal güvenlik
kuruluşunun güvencesinden yararlanmayan, kayıt
dışı çalışanlardır.
Kayıt dışılığın dağılımı da çarpıcıdır. Kayıt dışı
istihdamdaki 1 milyon 570 bin kişilik artışın,
yüzde 66’sı tarım sektöründen gelmektedir. Tarım
sektöründe altı ayda “istihdam edilen” 1 milyon
194 bin kişi söz konusu iken, kayıt dışı istihdam
edilen sayısındaki artış 1 milyon 45 bini
bulmaktadır.
İstihdam artışlarının kalitesizliği, krizin
faturasının emekçi kitleler üzerinden nasıl finanse
edildiğinin de belgesini oluşturmaktadır. “Yüksek
büyüme” ve “siyasi istikrar” sloganlarıyla coşan
borsa endekslerinin yarattığı tatlı kazançların
kaynağı başka nerelerde oluşabilirdi ki?
Türkiye, 1980 sonrası neoliberal uyarlama
döneminin ana çizgisinde bir ucuz işgücü deposu
ve dış finansmana dayalı spekülatif nitelikli bir
coşkulu büyüme konjonktürü içindedir. Bu tür
konjonktürel genişleme dönemlerini Türkiye
1990-93, 2000 ve 2003-2007 arasında da
yaşamış idi. Unutmayalım ki, yakın tarihimiz bize
ısrarla bir dersi anımsatıyor: Yeni bir krize en
yatkın ülke, uluslararası finans sermayesinin en
gözde ekonomisidir. Her yeni kriz dalgası
emekçilerin kazanımlarını daha da tırpanlamakta,
Türk işgücü piyasalarını parçalayarak;
güvencesiz, enformalleştirilmiş ve kayıt dışına
itilmiş bir Uzakdoğu Asya ekonomisine
dönüştürmektedir.
TPAO 2011’de halka açılacak
Enerji Bakanõ Taner Yıldız, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklõğõ’nõn (TPAO) 2011’de halka arz
edilebilmesi için hazõrlõk yaptõklarõnõ açõkladõ. Yõl-
dõz, “Bununla alakalı gerek teşkilat kanununda,
yani anonim şirket hüviyetini kazanabilmesiy-
le alakalı, gerekse petrol kanununda bir kısım
mevzuatla alakalı hazırlıklarımız var. Bunu
tabii ki kamuoyuna ve TBMM Genel Kurulu
gündemine getireceğiz” dedi.
Almanya vizesi kolaylaştırılmalı
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odasõ Başkanõ
Franz Koller, Almanya’nõn vize uygulamasõnõn, iş,
tatil ve eğitim konusunda Almanya’nõn Türk va-
tandaşlarõ için birinci seçenek olmaktan uzaklaş-
masõna neden olduğunu belirterek Türk firmalarõ ve
onlarõn Alman iş ortaklarõndan gelen şikâyetlerin
giderek arttõğõna işaret etti. Koller, hazõrladõklarõ öne-
ri paketini kamuoyuna sundu. Pakette, “bekleme
sürelerinin kısaltılması, evrakların azaltılması,
örtülü giderlerin düşürülmesi, daha uzun süre-
li vizelerin düzenlenmesi, yüksek olan reddedilme
oranlarının düşürülmesi, reddetme nedenle-
rinde şeffaflık olması” gibi maddeler yer aldõ.
Özel sektör dış borcu 119 milyar
Özel sektörün yurtdõşõndan sağladõğõ uzun vade-
li kredi borcu, temmuzda bir önceki aya göre yüz-
de 3.1 artarak 119 milyar 26 milyon 107 bin 827 do-
lara çõktõ. Borcun, 34 milyar 54.7 milyon dolarõ fi-
nansal, 84 milyar 971.3 milyon dolarõ ise finansal
olmayan uzun vadeli kredi borçlarõndan oluştu.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
“Belki bu yıl yanılırım” diye hep merakla
takip ederim. Ne yazık ki hiçbir zaman, yeni
öğretim dönemi başında eğitim bu ülkenin
öncelikli gündem maddesi olamaz. Bu yıl da
aynı oldu. Okul öncesi, ilköğretim ve
ortaöğretimdeki toplam 16 milyon öğrenci ile
600 bin öğretmen 2 gün önce ders başı yaptı.
Eğitimde boykot, öğretmen açığı, kalabalık
sınıflar, ağlayan minikler...Haberler ve
görüntüler bunlardan ibaret.
Eğitimin kalitesi, eğitimin kalkınma
üzerindeki etkileri, eğitim-istihdam
karşılaştırılması, verilen eğitimin topluma
etkisi, nasıl bir nesil yetiştirdiğimiz, gelecek
kuşaklardan beklentilerimiz gibi konular asla
siyasetçilerimizin ve STK’lerin gündemine
giremiyor.
Bundan 10 gün kadar önce OECD “Bir
bakışta Eğitim 2010” raporunu açıkladı. Tüm
OECD ülkelerinin eğitim karnelerini gözler
önüne seren son derece kapsamlı bir çalışma.
Bakıyorum tek satır bile yok saygın
medyamızda. Bakın hangi sözlerle başlıyor
rapor: OECD ülkeleri ortalamasına göre
yüksek eğitimli bir kişinin tüm çalışma yaşamı
boyunca topluma “gelir vergisi ve sosyal”
olarak katkısı orta eğitimli bir kişinin
katkısından 110 bin dolar daha fazla. Bu
kişinin eğitim harcamalarının devlete maliyeti
düşülse bile geriye kalan 86 bin dolar.
Devam edelim...
-İyi eğitim her zaman istihdama olumlu katkı
yapıyor ve istihdamı arttırıyor.
-2008 Küresel İşgücü verilerine göre
yaşadığımız ekonomik krizden etkilenen
ülkelerde az eğitimli kişilerin iş bulmakta ya da
çalıştıkları işi sürdürmekte yüksek eğitimlilere
kıyasla daha fazla zorlandıkları gözlendi.
-OECD ortalamasına göre üniversite mezunu
eğitimlilerin krizdeki işsizlik oranı yüzde 4’lerde
iken, bu oran orta eğitim ve altında ortalama
yüzde 9 oldu.
-İşgücü piyasası geliştikçe ve rekabet
artıkça çalışan yetişkinlerin yüzde 40’ı da
kendi yeteneklerini geliştirmek ya da meslek
değiştirmek için yeniden resmi ya da gayri
resmi eğitim örgüsü içine giriyorlar.
- Yakın gelecekte bir eğitim sistemini
başarısı ülkelerin eğitim harcamaları ya da
yüksek eğitimli mezun sayısı ile ölçülmeyecek
bunun yerine eğitim çıktılarının toplumun
ekonomik ve sosyal gelişimine katkısı ile
değerlendirilecek.
-Ülke vatantaşlarının ve çalışanlarının eğitim
sisteminden beklentileri; doğru becerileri,
doğru yer ve zamanda ve en verimli şekilde
elde etmek olmalı.
-Bilgi toplumunun yetenekli, kaliteli ve
yenilikçi bir işgücüne gereksinimi var. Ülkeler
eğitim ve kalkınma politikalarını bunun
bilincinde olarak yeniden şekillendirmek
zorundalar.
472 sayfalık raporun tamamını okuyamadım
ama ülke karşılaştırmalarının da kapsamlı
şekilde yapıldığı OECD raporunda sizin de
tahmin edeceğiniz gibi Türkiye sıralamalarda
istisnasız son sıralarda.
17. büyük ekonomi olmakla övünen, ancak
gelir dağılımındaki eşitsizlikten bahsetmeyen,
mali kuralı gündem dışı tutmayı başarıp kayıt
dışını körükleyen; kadının işgücündeki
önemini sürekli göz ardı eden bir zihniyetin
Türkiye’de eğitimi yukarıda saydığım tüm bu
boyutları ile ele alacağı bir yaklaşımı beklemek
hayal olurdu. Peki ama bu ülkenin muhalefeti,
bu ülkenin sivil toplum kuruluşları, bu ülkenin
çocuk yetiştiren yurttaşları nerede? Onların
neden sesleri solukları çıkmıyor? Neden onlar
eğitimi gündemin içine sokmayı
başaramıyorlar? İşte bunu anlayamıyorum...
Eğitim Bu Ülkede Kimin Sorunu Acaba?
B
Boyner iki temel sorun için geniş katõlõmlõ anayasa ve Kürt sorununa yapõcõ ve birleştirici yaklaşõm önerdi
TÜSİAD’dançözümreçetesiEkonomi Servisi - Türk Sanayici ve İşa-
damlarõ Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu
Başkanõ Ümit Boyner, Türkiye’nin önünde çö-
zülmesi gereken, yurttaşõ devletin önüne ko-
yan, yurttaşõ devletten koruyan anayasanõn ge-
niş katõlõmlõ ve toplumsal mutabakat sağlanarak
hazõrlanmasõ ve Kürt meselesinin çözümüyle
ilgili yaratõcõ, yapõcõ ve birleştirici yaklaşõm-
lar olmak üzere iki mesele olduğunu kaydet-
ti. Boyner, “Aslında yeni anayasanın yapı-
lış süreci ve yöntemi, bu derin soruna ilaç
olabilme özelliği taşıyor” dedi.
TÜSİAD ile Türk Girişim ve İş Dünyasõ
Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED), ‘Böl-
gesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü’ top-
lantõ serisinin üçüncüsü Elazõğ’da gerçekleş-
tirildi. Terör ve güvenlik sorununun çok
önemli bir sorun olduğunu, yatõrõmlarõn önün-
de de ciddi engel oluşturduğunun altõnõ çizen
Boyner, bunun sona ermesinin çok önemli ol-
duğunu, Doğu potansiyelini gerçekleştire-
mezse, Batõ’nõn ileriye gitmesinin de söz ko-
nusu olamayacağõnõ dile getirdi. Boyner’in ko-
nuşmasõndaki satõr başlarõ şöyle:
Laik Türkiye Cumhuriyeti bir din dev-
leti değildir. Aynõ şekilde Cumhuriyetin bir
devlet dini ve devlet mezhebi de olamaz. Ye-
ni anayasada devletin tüm inançlara eşit me-
safede durmasõ, her vatandaşa bireysel öz-
gürlükleri çerçevesinde hizmet vermesi esas
olmalõdõr.
Türkiye, hep beraber kalkõnmak zorun-
da, hep beraber büyümek zorunda. Adil pay-
laşõm, hepimizin önceliği olmalõ. O nedenle
hem bu bölgedeki güvenlik sorununun, Kürt
sorununun çözülmesi, bu bölgenin barõşa ka-
vuşmasõ bizim için çok büyük önem taşõyor.
Belki de devlet ile vatandaş arasõndaki
ilişkinin yeniden düzenlenmesinden bahsedi-
yoruz. Bu bölge bugünlere kadar çok çeşitli so-
runlar yaşadõysa bunun en başõnda aslõnda dev-
letin vatandaşa, vatandaşõn devlete bakõşõnda
bir problem aramak lazõm.
Demokrasi açõğõmõzõ kapatmadõkça,
toplumsal barõşõ sağlamadõkça, enerjimizi,
kaynaklarõmõzõ 21. yüzyõlõn ekonomik, siya-
sal ve sosyal alanlarda gelişmiş bir toplumu ol-
mak için harcayamõyoruz. İki adõm attõkça, bir
adõm geri çekiliyoruz. Düşük demokrasi stan-
dardõ, potansiyel büyüme ve gelişme arzumuzu
sõnõrlõyor.
Bireysel özgürlüklerin eşit vatandaşlõk
çerçevesinde güvence altõna alõndõğõ, top-
lumsal barõşõn sağlandõğõ bir toplum ile Tür-
kiye dünyanõn en ileri ülkelerinden biri hali-
ne getirilebilir.
Tarihsel olarak Türkiye’nin 3 böleni ola-
rak tarif edilebilecek din ve vicdan özgürlüğü,
kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrõlõğõnõ 3 bir-
leştiren haline getiren yeni bir anayasa bekliyoruz.
Artõk ne seçkin bir azõnlõğõn, ne de salt
çoğunluğun hâkim olduğu değil, çoğulculuk
anlayõşõyla her kesim ve düşüncenin temsil
edildiği, ama kontrol denge mekanizmalarõy-
la yargõ bağõmsõzlõğõ ve tarafsõzlõğõnõn sağ-
landõğõ, yasamanõn çözüm ürettiği, yürütme-
nin de vatandaşõna hesap verdiği bir sistem
bekliyoruz.
Elazõğ veTunceli’de konuşan Ümit Boyner: Türkiye hep beraber kalkõnmak
zorunda. Adil paylaşõm hepimizin önceliği olmalõ. O nedenle bölgedeki
güvenlik sorununun, Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor.
ANKARA (AA) - Sabancõ Holding Yö-
netim Kurulu Başkanõ Güler Sabancı, şu an-
da mali disiplinin iyi gittiğini ifade ederek
iş dünyasõnõn uzun vadeli planlarõ, hedefle-
ri sevdiğini söyledi.
Sabancõ, Türkiye’nin küresel krizin et-
kilerini atlattõğõna işaret ederek “Krizi geç-
tiğimize inanıyorum” dedi.
Son açõklanan büyüme rakamlarõnõn
memnuniyet verici olduğunu, işsizlikte ge-
rileme görüldüğünü ancak işsizliğin halen
bir sorun olduğunu ifade eden Sabancõ,
temkinli olunmasõ gerektiğine dikkati
çekti. Sabancõ, “Dış yatırımcılar ‘Geliş-
mekte olan ülkeler içinde iki tane parla-
yan yõldõz var’ diyorlar. Biri Brezilya, bi-
ri Türkiye. Hakikaten yatırımcılar ül-
kemize güveniyorlar. Bu durum, bizim
için de çok memnuniyet verici. Zaten biz
Sabancı Grubu olarak ülkemize güve-
niyoruz, yatırımlarımıza devam edi-
yoruz. Ama dış dünyada da böyle bir
güven olduğunu hissetmemiz ayrıca
bizi memnun ediyor” dedi.
Sabancõ, Türk Sanayicileri ve İşa-
damlarõ Derneği ile Başbakan Er-
doğan arasõnda yaşanan gergin-
liğe ilişkin olarak da gerginliğin
referandum sürecinde kaldõ-
ğõnõ söyledi. Sabancõ, cari
açõğõn şu anda bir risk
gibi görünmediğini
de sözlerine ekledi.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Banka komisyonu taksimetreye
fark attı
Aygaz küresel iklim
değişikliğine karşõ ‘Yarõn Hava
Nasõl Olacak?’ isimli yeni
çevre projesini hayata geçirdi.
Projede amaç; iklim değişikliği
konusunda kamuoyunun
farkõndalõk düzeyini ve
duyarlõlõğõnõ yükseltmek.
Aygaz, proje çerçevesinde
oluşturduğu ve içinde
‘planetaryum’ ile ‘sihirli
küre’nin bulunduğu ‘Gökyüzü
Tõrõ’yla Türkiye’nin 11 ilini
ziyaret edecek. Sivas’tan
başlayarak Şanlõurfa, Van,
Kars, Trabzon, Samsun,
Kastamonu, Eskişehir,
Antalya, İzmir ve Tekirdağ’õ
ziyaret ederek yurttaşlarõn
iklim değişikliğine ‘görerek’
tanõklõk etmeleri, ona
‘dokunarak’ ikna olmalarõ ve
harekete geçmeleri
hedefleniyor. Aygaz Genel
Müdürü Yağõz Eyüboğlu, iklim
değişikliğinin ‘yarõn havanõn
nasõl olacağõndan’ öte, derin,
kapsamlõ bir değişimi
beraberinde getirdiğini; yer
küreyi paylaştõğõmõz tüm canlõ
türleri için bir tehdit
oluşturduğunu söyledi.
Yarın hava nasıl olacak?
Ocak-Haziran 2010 Döneminde İstihdam
ve Kayıt Dışı İstihdam (1000 Kişi)
Toplam Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler
İSTİHDAM EDİLEN
Ocak 2010 21.164 5.039 4.281 1.161 10.683
Haziran 2010 23.488 6.233 4.536 1.580 11.139
Ocak-Haz. Değişim 2.324 1.194 255 419 456
Toplam Tarım Tarım-dışı
Kayıt Dışı İstihdam Edilenler
Ocak 2010 8.949 4322 4627
Haziran 2010 10.519 5367 5152
Ocak-Haz. Değişim 1.570 1.045 525
Kaynak: TÜİK
11 ilde bir hafta süreyle kalacak Gökyüzü
Tırı’yla, lise öğrencilerinin yanı sıra halka
da iklim değişiklikleri hakkında, kısa adı
REC olan, Bölgesel Çevre Merkezi tara-
fından hazırlanan eğitimler verilecek.
ATO’nun araştõrmasõna göre 5 kilometrelik iki banka
arasõndaki bin liralõk EFT, bankayla 50 lira-taksiyle 12 lira
Ekonomi Servisi - An-
kara Ticaret Odasõ’nõn
(ATO) yaptõğõ araştõrma,
bankalarõn komisyon çar-
kõnõn, taksimetreden hõzlõ
döndüğünü ortaya koydu.
ATO Başkanõ Sinan Ay-
gün’ün Ankara’nõn 15 ay-
rõ bölgesinden ATO’nun
bir bankanõn Kõzõlay Şu-
besi’ndeki hesabõna gön-
derdiği biner liralõk
EFT’lerden, 10 ile 52.5 li-
ra arasõnda değişen farklõ
komisyon ücretleri alõnõr-
ken bu komisyonlarõn ba-
zõ mesafelerde taksi ücre-
tinin birkaç katõna ulaştõ-
ğõ belirlendi. Aygün, araş-
tõrmanõn sonuçlarõnõ bir
mektupla Devlet Bakanõ
ve Başbakan Yardõmcõsõ
Ali Babacan ve BDDK
Başkanõ Tevfik Bilgin’e
gönderdi.
Aygün, banka komis-
yon ve ücretlerinin yük-
sekliğinin vatandaşõ ban-
kacõlõk sistemi dõşõna ite-
rek kayõt dõşõnõ özendirdi-
ği şikâyetinde bulundu.
Bankalarõn, bankacõlõk
işlemlerinde müşterilerin-
den, başta para transferle-
ri olmak üzere 100’e yakõn
isim altõnda müşterilerin-
den aldõklarõ ücret, komis-
yon ve bankacõlõk hizmet
gelirleri adõ altõndaki pa-
ralar vatandaşa havale ge-
çirttiğinin altõnõ çizildiği
araştõrmada, yasal zorun-
luluklar nedeniyle de bir-
çok ödemeyi bankalar ara-
cõlõğõyla yapmalarõ gereken
vatandaşlarõn cebinin ade-
ta bankalarõn insafõna bõ-
rakõldõğõ vurgulandõ.
Araştõrmasõna göre, Ak-
bank’õn Birlik Mahalle-
si’ndeki şubesinden, 5.3
kilometre ötedeki Finans-
bank’õn Kõzõlay şubesine
gönderilen EFT için top-
lam 50 TL’lik bir maliyet
çõktõ. Her iki banka şube-
si asõndaki mesafeyi tak-
siyle 12.30 TL’ye gitmek
mümkün bulunuyor.
Bankalarõn “Bankacılık
hizmet gelirleri” 2009’da
10.5 milyar TL’ye, kredi-
lerden aldõklarõ ücret ve
komisyonlar da 3.3 milyar
TL’ye yükseldi. Buna gö-
re sektör 2009 yõlõnda üc-
ret, komisyon ve hizmet
bedeli gibi isimler altõnda
vatandaşlardan toplam
13.8 milyar TL topladõ.
Aygün, BDDK’nin, Ba-
bacan’õn geçen hafta ye-
niden gündeme getirdiği
bu sorunu bir an önce çö-
züme kavuşturmasõ ve va-
tandaşlarõn bankacõlõk hiz-
metlerinden ucuz bir şe-
kilde yararlanmalarõnõn
yolunun açõlmasõ gerekti-
ğini vurguladõ.
‘İşsizlik konusunda temkinli olalõm’
Ekonomi Servisi -
Altõnbaş Holding
Yönetim Kurulu
Başkanõ İmam
Altınbaş, rekor kõran altõn
fiyatlarõnõn tüketici talebini
olumsuz etkilediğini belirterek
“Beklentiler kötüleştikçe altının
fiyatı artıyor. Ekonomi
düzelmeden altının çok fazla
gerileyeceğini beklemiyorum.
Altına yatırım yapacakların
dikkatli olması gerekiyor” dedi.
Tüketicinin yüksek altõn
fiyatlarõna alõşõp alõşmadõğõ ile ilgili
Altõnbaş, “Belli bir yerde dursa
insanlar ona alışacak. Bir
düşüyor, bir çıkıyor. İnsanların
karar vermesi zorlaşıyor.
İstikrarlı bir çizgiye otursa alınır
satılır hale dönüşür” dedi.
Öte yandan Altõnbaş ve Dünya
Altõn Konseyi işbirliğiyle
Türkiye’de 18 ayar altõnõn ilk kez
koleksiyonda kullanõldõğõ L’Or
markasõ yaratõldõ. 15 parçadan
oluşan koleksiyondaki ürünlerin
fiyatlarõ 1000 TL ile 27 bin TL
arasõnda değişecek.
Altına yatırım
yapacaklar
dikkat
Türkiye
AB’siz de yapar
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - “Avrupa yolunda
Türkiye -Ekonomik Güçlükler ve
Öngörüler” başlõklõ seminerde konu-
şan OECD Ekonomi Bölümü Avus-
turya ve Türkiye Masasõ Yöneticisi Ra-
uf Gönenç kendisine yöneltilen bir so-
ruya yanõt olarak “Bu çok zor bir so-
ru. Bütün AB ülkelerinin üyesi ol-
duğu OECD için çalışan biri olarak
Türkiye’nin çıkarlarını temsil eden
bir görüş bildiremem. Ama bana bir
ekonomist olarak “Türkiye’nin
AB’ye üye olmadığı bir senaryo ger-
çekleşirse ne olur” diye kişisel gö-
rüşümü soruyorsanız, kişisel görü-
şüme göre Türkiye AB’ye üye ol-
madan da yapar” dedi.
Seminerde konuşan TOBB Başkanõ
Rıfat Hisarcıklıoğlu da Türkiye eko-
nomisinin küresel krizle test edildiği-
ni belirterek Türkiye’nin IMF’in des-
teği olmaksõzõn durgunluktan en hõzlõ
çõkan ekonomi olarak kendine olan gü-
veninin arttõğõnõ ama sürdürebilir bir bü-
yüme için yapõsal reformlarõn gerçek-
lemesinin şart olduğunu belirtti.