Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Referandum Sonrası ‘Evet’çi
‘Entelektüeller’in Dramı
Referandumdan “evet” çıkartmak için büyük
çaba gösteren liberal, sol liberal yazarların
sinirleri yatışmıyor. Birileri onlara,
referandumun bittiğini, isteklerinin yerine
geldiğini söylese iyi olur. Artık sakinleşebilirler.
Bu tiplerin görevi, ülkede sol olarak bilinen
kesimi özellikle sosyalistleri referandumda
AKP’nin peşine takmaktı. Bu görevi
başaramadılar, AKP’nin demokratikleştirici bir
güç olduğuna sosyalistleri inandıramadılar Kürt
hareketini boykot kararından vazgeçiremediler.
Ama bu görevlerini yerine getirmek için
başvurdukları savları, sonuç vermemesine
karşın ısrarla, “hayır” cephesinin morali bozuk,
travma yaşıyor gibi fantezilerle birlikte
tekrarlıyorlar. Realiteden gittikçe uzaklaşan
histerili bir ruh hali var karşımızda. Büyük
olasılıkla “bu işi beceremedik, peki şimdi bize
ne olacak” korkusu enerji veriyor bu hırçın ruh
haline.
Evet, peki şimdi bunlara ne olacak?
Önlerinde tek seçenek var; girdikleri yolda
ilerleyerek AKP ile sol arasında bir yerde
duruyor taklidi yapmaktan vazgeçip açık seçik
AKP propagandisti, demagoglar olmaya
yönelmek… Bu yolculuğun ilk örneklerini de
görmeye başladık sanıyorum.
Halka güveneceksin kardeşim!
Evet konusunda ikna edicisi tüm savlar
tükendikten sonra sıra popülist demagogların en
çok başvurduğu, ucuz ve gerici bir sava gelmiş
anlaşılan.
Bir yazar adeta bir ültimatom verir gibi
açıklıyor, “İşçiler, köylüler, çalışanlar, alt sınıflar;
büyük çoğunluğuyla 1982 Anayasası’nın
demokratik yönde değiştirilmesi yönünde oy
kullandılar. Bu solcular açısından umarım bir
anlam ifade eder… Halkın sağduyusuna bir kez
daha tanık olarak, geleceğe daha olumlu
bakabileceğimiz bir döneme girdiğimize
inanıyorum. Uzun sözün kısası: Halka
güveneceksin kardeşim!”
Kısacası, eğer halka evet demiyorsan “halk
düşmanı” sayılabilirsin!
Aktardığım satırlar, solcu bir geçmişe sahip,
hâlâ sosyalist olduğunu iddia eden bir yazara
aittir. Yazarın yaşamına bakınca, kolaylıkla, “bu
saçmalıkları savunamayacak kadar mürekkep
yalamış olması gerekmez mi” diye düşünebiliriz.
Peki ama neden şimdi ayan beyan yanlış ve
gerici olduğunu bilmesi gereken bahaneleri bize
satmaya çalışıyor?
Aynı düzeye inerek şöyle cevap
verebileceğimizin bile farkında değil. “Biz de
halka güveniyoruz, ama evet diyenlerine değil.
Geride kalan yüzde 42’sinin sağduyusuna… Ne
yani bunların sağduyusu, AKP seçmeninin
sağduyusundan daha mı az değerli?”
Neyse biz daha ilginç ve yararlı sorularla
devam edelim. Örneğin, AKP yanlısı seçmeni
iradesini halkın tümünün iradesinin yerine ikame
etmek olanaklı mı? Halkın iradesi denen şey
gerçekten halkı oluşturan çokluğun iradesi
sayılabilir mi? Halk diye homojen bir şey var mı?
Her sosyalist halkın “bir çuval patates”
olmadığını bilmez mi?
Halk denen şey aslında bir sınıflar karmaşıklığı
değil mi? Sınıflar karmaşıklığı her zaman belli
hegemonya ilişkileri içinde hareket etmez mi?
Bu hegemonya ilişkilerini destekleyen hâkim
fikirler, toplumsal yapının dağılmaya başladığı,
çok özel kopuş, altüst oluş anları dışında hâkim
sınıfların fikirleri değil mi?
Bunun böyle olması için çok geniş, yaşamın
hemen her anına nüfuz eden bir medya, ideolojik
aygıtlar ağı yok mu? Medyanın, toplantı
salonlarının vb. yüzde 99.99 egemen fikirleri
üretenlerin mülkiyetinde değil mi? Bu güç
ilişkileri bu referandum sürecinde bir kez daha
açığa çıkmadı mı?
Diğer bir deyişle, “sağduyu”, gerçekte,
“yapıyı” koruyan sağ bir duyu değil mi?
“Halka güveneceksin kardeşim” demek, bu
sağduyunun “doğru olanı” temsil ettiğini kabul
edeceksin demek değil mi? Felsefe, ekonomi
politik, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimleri,
psikanaliz vb. teorik alanları terk edeceksin,
çoğunluğun sağduyusunu, doğrunun (örneğin
evrim teorisini değil de yaradılış teorisinin) tek
ölçüt olarak kabul edeceksin demek değil mi?
Diğer bir deyişle eleştirel düşünceyi
gömeceksin, teoriden vazgeçip, egemen
güçlerin saptadığı doğrularla, yani kanaatlerle
yaşamayı kabul edeceksin, “yapıya”, tümüyle
teslim olacaksın...
Artık kızmak bile olanaklı değil bu insanlara.
Teslimiyetin boyutları karşısında, hüzünlü bir iç
çekişten başka bir şey kalmıyor geride…
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Cumhurbaşkanõ’nõn başkanlõk sistemiyle ilgili ‘sultanlõk çõkmamalõ’ açõklamasõ yeni bir tartõşma başlattõ
Gül’ü herkes farklõ anladõANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün
başkanlõk sistemiyle ilgili olarak “Sul-
tanlık olarak anlaşılmasın” sözleri
iktidar partisi ile muhalefet partilerinde
farklõ algõlandõ. AKP, başkanlõk sis-
teminden “sultanlık ve padişahlık”
çõkmayacağõnõ belirtirken; CHP,
Gül’ün başkanlõk sistemine ilişkin
kaygõlarõ ve kişisel hesaplarõ olduğu-
na dikkat çekti. MHP ise, Gül’ün
sözlerini biraz daha açmasõ gerektiğini
belirterek, iki şekilde de yorumlana-
bileceğine işaret etti.
Cumhurbaşkanõ Gül’ün başkanlõk
sistemiyle ilgili sözleri tartõşma yarattõ.
Gül’ün açõklamalarõ bazõ gazetelerde
“Tarihe baktığımızda biz Türklere
başkanlık sempatiyle bakacağımız
bir anlayış. Ama uygulama nasıl
olur, bunlar ayrı. Ama buradan da
hakanlık, sultanlık gibi bir yanlış
anlama çıkmasın, onu söylemek is-
temiyorum” biçiminde verildi. Bazõ
gazetelerde ise “Tarihe bakınca biz
Türklere sempatik gelebilir. Ama
buradan da hakanlık, sutanlık an-
layışı çıkmamalı” biçiminde yer bul-
du. Gül’ün açõklamalarõ siyasi parti-
lerde farklõ yorumlandõ.
MHP Genel Başkanõ Devlet Bah-
çeli, Gül’ün Türkiye’ye döndükten
sonra yorumlarõnõ açõk bir şekilde
yapmasõnda yarar olduğunu belirterek,
“Başkanlık sisteminin seçim dö-
nemlerinde sultanlığa kayış ara-
sındaki ilişkiyi ciddiye almadığı
konusunda mı yorumlamak lazım,
yoksa başkanlık sisteminin yarın
sultanlık olarak algılanmasından mı
bir endişesi var? Cumhurbaşka-
nı’nın biraz daha açmasını bekle-
mek lazım” dedi.
AKP İstanbul Milletvekili, TBMM
Anayasa Komisyonu Başkanõ Burhan
Kuzu, “Doğru açıklamalar. Bundan
bir diktatörlük, sultanlık ya da pa-
dişahlık çıkmaz. ‘Böyle yorumlamak
doğru değil’ diyor sayın Cumhur-
başkanı. Aslında parlamenter sis-
temde daha çok yetkiler var, baş-
bakanlar daha çok yetkili. Hükü-
metten gelen yasalar aynen geçer,
bütçe ve harcamalar da öyle. Mil-
letvekili seçilebilmek, bakan olmak
lidere bağlı. Halbuki başkanlık mo-
delinde bakan olmak istiyorsa mil-
letvekili olmaması gerekiyor. Baş-
kanlık sisteminin tabii ki sıkıntıla-
rı olabilir, ama diktatörlük ya da
hükümdarlığa yol açacağı yorum-
ları külliyen doğru değil” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Muhar-
rem İnce, Gül’ün açõklamalarõnõ “po-
zisyon alınıyor” diye değerlendirdi.
İnce, “Türkiye’de başkanlık sistemi,
Cumuharbaşkanlığı tartışmaları
AKP’nin iç işi değildir. Bunu böy-
le algılayanlar ve algılatmak iste-
yenler var. Bu tartışma Recep Tay-
yip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün
yarışı değildir. AKP cenahından
bu yorumu yapanlar, bu yorumla-
rını bu iki kişiden birine yakınlık-
larına ve bunların siyasi gelecekle-
rine uygun rol biçmek için yapı-
yorlar. Bu iş bu kadar ucuz değil”
diye konuştu.
CHP Konya Milletvekili, TBMM
Anayasa Komisyonu üyesi Atilla
Kart ise, Gül’ün bir taraftan bu süreçte
kaygõlarõnõn bir taraftan da kişisel
hesaplarõ ve beklentileri olduğunun an-
laşõldõğõnõ söyledi. Gül’ün bu ikilemin
içinde olduğunu kaydeden Kart,
“Gül’ün açıklamalarında Erdo-
ğan’la gelişecek süreçteki fikir ay-
rılıklarının, politika ayrılıklarının
belirtisini görüyorum. Umarım ya-
rattıkları tek adam yönetiminin,
parti-devlet yönetiminin, cemaat
memuru yönetiminin içinde ce-
maatin ayrıştırmasına hâkim ola-
mayacaklarını, konrolden çıkacağı
kaygısını taşıyorlardır. Şimdi ya-
ratılan bu kaygı ortamı ve iklimini
Abdullah Gül’ün siyaseten kullan-
mak isteyeceğini, AKP ve Erdoğan
karşıtı kesimlere yakın görünmek
adına sempatik görünmek adına
kullanma cihetine gidebilecektir
diye de düşünüyorum” görüşünü
dile getirdi.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ: ANKARA’DAN RANDEVU ALAMADILAR
İki partili
sistem
kurgulanıyor
MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli,
Türkiye’de “iki partili sistem” kurgulandõğõnõ,
CHP’nin de “bilerek ya da bilmeyerek” içinde
olduğu bu girişimle MHP’nin “kurban”
edilmek istendiğini savundu. Bahçeli, zõrva
olarak nitelendirdiği Ergenekon davasõnõn da
bir an önce sonuçlandõrõlmasõnõ istedi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP lide-
ri Devlet Bahçeli, her yõl
geleneksel olarak aralõk
ayõnda yaptõğõ, gazete ve
medya kuruluşlarõna yö-
nelik “kahvaltılı basın
toplantısı”nõ, referandum
sonuçlarõnõ değerlendir-
mek ve referandum son-
rasõnda partisine yönelik
eleştiri dozunun artmasõ
üzerine “bilgi kirliliği-
ni” önleme gerekçesiyle
öne çekti.
Sheraton Oteli’nde dü-
zenlenen basõn toplantõsõ-
na Bahçeli’nin, “yandaş
medya” dediği medya ku-
ruluşlarõnõ, partisine “ba-
sın ahlakına yakışma-
yan suçlamalarda bu-
lundukları” gerekçesiyle
davet etmediğini açõkladõ.
Sõk sõk medya kuruluşla-
rõ, köşe yazarlarõ ve yo-
rumcularõ hedef alan Bah-
çeli, referandumda yapõlan
“sayım” hilesinin belge-
sini de gazetecilere gös-
terdi. Iğdõr’daki bir sandõk
tutanağõnõ gazetecilere
gösteren Bahçeli, sandõk-
tan 55 “hayır”, 7 “evet”
oyu çõkmasõna karşõn, tu-
tanağa bunun 55 “evet”, 7
“hayır” olarak geçirildi-
ğini kaydetti. Bahçeli’nin
sorulara verdiği yanõtlar
özetle şöyle:
Sınırlı sorumlu AKP
kooperatifi: Saadet
Partisi, BBP, diğer parti-
ler ile “sınırlı sorumlu
AKP siyasi kooperati-
fi” kuruldu. Başbakan’õn
teşekkürünün özü budur.
Referandum sonucunda
bizim yõkõm dediğimiz
hükümetin açõlõm politi-
kasõ güvenoyu almõştõr.
Bunu Saadet Partisi, BBP,
HAK-PAR, Kürt aydõn-
larõ, bağõmsõz ülkücüler,
TOBB, Hak-İş, Memur-
Sen, okyanus ötesi, sivil
inisiyatif ve diğer STK’ler
desteklemişlerdir.
Ergenekon zırvası-
na son verilmeli: Er-
genekon davalarõ bir an
önce sonuçlandõrõlmalõ.
Neredeyse, PKK’nin Er-
genekon tarafõndan ku-
rulduğu ilan edilecek. 2
yõldan bu yana sorgusu
yapõlmayan bir süreç de-
vam ediyorsa bu, belli bir
amaçla da kullanõlmak
için sürdürülen bir taktik
olarak algõlanmaya başla-
mõştõr. 2 değerli gazeteci-
nin daha bugüne kadar
sorgusu yapõlmamõş, daha
neyle suçlandõklarõnõ bil-
miyor. Bir sendika baş-
kanõ aynõ şekilde feryat
ediyor. Birçok değerli bi-
lim adamõ mesleğinden
uzaklaştõrõlmõş. Ama bir
Ergenekon zõrvasõ devam
ettiriliyor. Buna artõk son
verilmesi lazõm.
İki partili rejime
gidiliyor: Yeni bir süreç
başlamõştõr. İki partili bir
rejime gidilmesi için ça-
lõşma yapõlõyor. Türki-
ye’de yõllardan beri devam
eden PKK’nin siyasallaş-
tõrma sürecinin iki partili
parlamenter sistem içeri-
sinde, bazõ yaklaşõmlarla
da referandumda iz bõra-
kan CHP’nin bu değer-
lendirmelerinden de ya-
rarlanarak, önümüzdeki
günlerde bilerek veya bil-
meyerek söylenmiş bazõ
sözlerin bir siyasal baskõ
unsuru olarak CHP’ye yö-
nelterek, Türkiye’de bir
sorunun çözümü nokta-
sõnda MHP’nin toplum
nezdinde itibar kaybeden,
siyasi ortamda oy kaybe-
den bir konuma sokmak
suretiyle, bir toplumsal
direncin öncülüğünü ya-
pan MHP’den kurtulma,
yeni bir model kurma mü-
cadelesidir. Bir anlamda
MHP’yi kurban etmeye
çalõşan bir anlayõş var.
(“CHP de projenin
içinde mi’ sorusu üzeri-
ne) Öyle zannediyorum
veya sürüklenmek iste-
niyor. Bunu da CHP’nin
yöneticilerinin ayõrt et-
mesi lazõm.
Tabanda Gülen’e
saygı azaldı: Bizim
içimizde bazõ arkadaş-
larõmõz, Fethullah Gü-
len grubuyla, ilişkile-
riyle, artõk “evetçi” bir
politikanõn unsurlarõ ha-
line gelmişlerdir. Fet-
hullah Gülen grubuna
karşõ Milliyetçi Hareket
Partisi insanlarõnõn, zan-
nediyorum saygõsõ git-
tikçe azalmaktadõr.
Tuğlukİmralı’ya,
Türk Kandil’e
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - “Barış
ve diyalog girişimi” adõ
altõnda, bölgedeki bir
grup sivil toplum örgü-
tünün katõlõmõyla Anka-
ra’da devletin zirvesinden
istediği randevuya net
yanõt alamayan Demo-
kratik Toplum Kongresi
(DTK) eşbaşkanlarõ Ay-
sel Tuğluk ve Ahmet
Türk, önce İmralõ ve
Kandil’le temasa geçme
kararõ aldõ.
Kapatõlan DTP’de de
Türk’le “eşbaşkanlık”
görevini üstlenen Aysel
Tuğluk’un, Abdullah
Öcalan’õn “avukatı” da
olma sõfatõyla bugün İm-
ralõ’ya gerçekleştireceği
ziyaret Marmara Deni-
zi’ndeki fõrtõna nedeniy-
le ertelendi. Tuğluk, “Ba-
rış için Öcalan’ın gö-
rüşleri önemli oldu-
ğundan önerilerini din-
leyip görüşlerini payla-
şacağını” bildirdi.
Tuğluk’un Öcalan’la
görüşmesinin ardõndan da
DTK Eşbaşkanõ Ahmet
Türk’ün de Kandil’e gi-
derek, PKK liderlerinden
Murat Karayılan’la gö-
rüşmesi planlanõyor. An-
cak bu konudaki somut
açõklamanõn daha sonra
yapõlmasõ bekleniyor.
Çiçek: İhtiyaç
olursa görüşebiliriz
Başbakan Yardõmcõsõ
Cemil Çiçek, HABER-
TÜRK televizyonunda
katõldõğõ bir programda
sorularõ yanõtladõ. Hak-
kâri’de 9 kişinin yaşa-
mõnõ kaybettiği saldõrõ
için, “Bizdeki bulgulara
baktığımızda (PKK)
adres oraya gidiyor”
diyen Çiçek, Abdullah
Öcalan’õn son açõklama-
larõnõn “örgütte disip-
lin kalmadığının” gös-
tergesi olduğunu kaydet-
ti. Çiçek, BDP ile görüş-
menin saldõrõ nedeniyle
ertelendiğini, “ihtiyaç
hasıl olması durumun-
da” yeniden görüşebile-
ceklerini belirtti.
‘Mayınlı saldırı araştırılsın’
BDP’li Hasip Kaplan, Geçitli köyünde 9 kişinin ölümüne yol açan
saldõrõnõn aydõnlatõlmasõ için TBMM’nin devreye girmesini istedi
AYŞE SAYIN
ANKARA - BDP Hakkâri Geçitli
köyü civarõnda minibüse düzenlenen
ve 9 kişinin hayatõnõ kaybetmesine ne-
den olan mayõnlõ saldõrõnõn faillerinin
ortaya çõkarõlmasõ için TBMM İnsan
Haklarõnõ İnceleme Komisyonu’nun
devreye girmesini, İçişleri Bakanlõ-
ğõ’nõn da acilen bir “teknik heyet”
göndermesini istedi.
BDP Şõrnak Milletvekili Hasip
Kaplan, Hakkâri’de mayõnõ patlatan-
larõn “barış ve çözümü istemeyen-
ler” olduğunu ifade etti. Hükümet ve
İçişleri Bakanõ’nõn “‘PKK yaptõ’ ko-
laycılığına kaçtığını” savunan Kap-
lan, öncelikle bu olayõn çok yönlü
araştõrõlmasõ gerektiğini söyledi. Mec-
lis’in bu konuda devreye girmesi ge-
rektiğini kaydeden Kaplan, İçişleri Ba-
kanlõğõ’nõn olaydan hemen sonra bu
olayõ çok yönlü düşünüp bir teknik he-
yet göndermesi gerektiğini kaydetti.
Kaplan, “Orası bir tek ağacın bile ol-
madığı bir arazi. Bu mayını uzak-
tan kumanda ile patlatanlar ne ka-
dar uzakta olabilirler? Bu olayın in-
celenip kimler tarafından yaptırıl-
dığının ortaya çıkarılması gere-
kir” diye konuştu. Saldõrõda 9 yurt-
taşõn yaşamõnõ yitirdiğini ve çok sa-
yõda insanõn da yaralandõğõna dikkat
çeken Kaplan, bu olayõn doğrudan
“yaşam hakkına saldırı” ve bunun
da en büyük insan hakkõ ihlali olma-
sõna karşõn TBMM İnsan Haklarõnõ İn-
celeme Komisyonu’nun herhangi bir
girişimde bulunmadõğõnõ kaydetti.
Diyarbakõr Başsavcõlõğõ, anadilde eğitim için yapõlan boykot hakkõnda soruşturma başlattõ
Sandõkta serbest, okulda suç
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Diyarbakõr Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ, okul boy-
kotuyla ilgili olarak “eğitim-
öğretim hakkının engellen-
mesi, suç işlenmesini teşvik
etme ve örgüt üyesi olma-
makla birlikte örgüt adına
eylem yapma” suçlarõndan so-
ruşturma için düğmeye bastõ.
Başsavcõlõk, bölgedeki referan-
dum boykotunu ise “demokra-
tik hak” olarak değerlendirdi.
Diyarbakõr Başsavcõlõğõ, ana-
dilde eğitim-öğretim taleplerine
yönelik okul boykotu üzerine ha-
rekete geçti. Başsavcõlõk, emni-
yet ve istihbarat birimlerinden,
okullara giden ve gitmeyen öğ-
renciler ve sayõlarõnõn belirlen-
mesini istedi. Okul yöneticile-
ri ile öğrenci servis şirketlerini
de mercek altõna alan başsavcõ-
lõk, bunlarõn da boykota katõlõp
katõlmadõklarõnõn saptanmasõnõ
güvenlik birimlerinden talep et-
ti. Okul boy-kotu için çağrõ ya-
pan Kurdi-Der ve TZP Kurdi
derneklerini de inceleyen baş-
savcõlõğõn, soruşturma aşama-
sõnda öğrenci velilerini de kap-
sama alabileceği bildirildi.
Bazõ savcõlõklar, 12 Eylül refe-
randumuna katõlmayanlar hak-
kõnda soruşturma başlatõp gözal-
tõ işlemleri yaptõrdõ. Okul boy-
kotunu soruşturma konusu eden
Diyarbakõr Başsavcõlõğõ, referan-
dum boykotuna farklõ bir yo-
rumla yaklaştõ. Edinilen bilgiye
göre, başsavcõlõk, iki boykot kar-
şõsõndaki tutum farklõlõğõnõ “Oy
kullanma veya kullanmamayı
demokratik hak olarak değer-
lendirdik bu nedenle soruştur-
ma açmadık ancak eğitim-öğ-
retim, haktan ziyade ilköğretim
açısından zorunluluk. Bu ne-
denle okul boykotuna yönelik
soruşturma başlattık” değer-
lendirmesiyle ortaya koydu.
Öte yandan, TZP Kurdi’nin
anadilde eğitim talebiyle 20-25
Eylül tarihlerinde okullarõn boy-
kot edilmesi çağrõsõ ise istenileni
vermedi. Boykotun ikinci günün-
de bölge kentlerinde okullardaki
doluluk oranõ, önceki yõllara gö-
re neredeyse aynõydõ. Hakkâri ve
Şõrnak’ta ise boykot oranõ diğer
kentlere göre daha yüksekti. BDP
Genel Başkanõ Selahattin De-
mirtaş ise Abdullah Öcalan’õn
geçen hafta yaptõğõ “Çocukları-
nızı Kürtçe kursa gönderin”
çağrõsõna uyarak kõzõ Delal’i Kür-
di-Der’in kursuna gönderdi.
Hasip Kaplan
Abdullah Gül’ün ‘başkanlõk sisteminden hakanlõk, sultanlõk anlayõşõ
çõkmamalõ’ açõklamasõ farklõ yorumlara neden oldu. AKP’li Kuzu, Gül’ün
sözlerini ‘buradan padişahlõk çõkmaz’ şeklinde yorumlarken Bahçeli, sözlerin
açõklamaya muhtaç olduğunu belirtti. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce,
Gül’ün açõklamalarõnõ ‘pozisyon alma’ olarak değerlendirirken Atilla Kart da,
Cumhurbaşkanõ’nõn bir taraftan bu süreçte kaygõlarõnõn bir taraftan da kişisel
hesaplarõ ve beklentileri olduğunun anlaşõldõğõnõ söyledi.
‘Umarım barışın sembolü olur’
Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’de 9 kişi-
nin öldüğü mayõnlõ saldõrõda eşini kaybeden, 15
aylõk kõzõ Zeynep de halen hastanede tedavi gören
Hamit Kurt, Başbakan Tayip Erdoğan’a seslene-
rek, “Başbakan artõk Kürt-Türk sorununu çözsün.
Kimseler ölmesin” dedi. Amca Yalçõn Kurt ise
“Umarõm barõşõn sembolü olur” diye konuştu.
Gazeteci Yükselir’e hapis cezası
İstanbul Haber Servisi - Sabah gazetesi
yazarõ Sevilay Yükselir’i, gazeteci Ahmet Ha-
kan Coşkun’a hakaret ettiği gerekçesiyle 2 ay
27 gün hapis cezasõna çarptõrdõ. Mahkeme, ce-
zayõ erteleyerek Yükselir’in 5 yõl denetim sü-
resine tabi tatulmasõna karar verdi.
Adliye’de HSYK toplantısı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Adalet Sarayõ’nda görev yapan yaklaşõk 500 hâ-
kim ve savcõ, Hakimler ve Savcõlar Yüksek Ku-
rulu’na (HSYK) üye seçimiyle ilgili bugün bir
toplantõ gerçekleştirecek. Adliye Konferans Sa-
lonu’nda saat 12.30’da başlayacak toplantõ, basõ-
na kapalõ olacak. Toplantõda, HSYK’ye hâkim
ve savcõ kontenjanõndan seçilecek üyelikler için
değerlendirmeler yapõlmasõ bekleniyor.