20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B Yılmaz Güney Müzesi isteği sürüyor ADANA (Cumhuriyet) - Ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’õn ar- dõndan 17. Uluslararasõ Adana Altõn Koza Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarõşmasõ Jüri Başkanõ Işõl Özgentürk de Adana’ya Yõlmaz Güney Müzesi kurulmasõnõ istedi. Ceylan’õn geçen yõl festival ödül töre- ninde dile getirdiği öneriyi yineleyen Özgentürk, “Altõn Koza, Türk sine- masõnda önemli yeri olan bir festival. Dilerim hep yapõlõr ve çocuklarõmõza anlatõlacak hikâyelerimiz olur. Festi- vallerde süreklilik en önemli konular- dan biri. Adana’da bir Yõlmaz Güney Müzesi olsa elbette çok sevineceğim” dedi. Donostia Ödülü Julia Roberts’ın Kültür Servisi - Oscar’lõ oyuncu Julia Roberts, İs- panya’da devam etmekte olan 58. San Sebastian Film Festiva- li’nde “Donostia Hayat Boyu Ba- şarõ Ödülü”yle onurlandõrõldõ. 42 ya- şõndaki aktrise, 1986’dan beri verilen ve önceki sahipleri arasõnda Gregory Peck, Bette Davis, Susan Sarandon, Meryl Streep, Richard Gere ve Woody Allen’õn bulunduğu ödül, “Ye, Dua Et ve Sev” filmindeki rol arkadaşõ Javier Bardem tarafõndan takdim edildi. San Sebastian Film Festivali 25 Eylül’de sona erecek. C enevre bana nice değerli sanatçõmõzõn ya- şamõndan rüzgârlar estirir: Cemal Reşit Rey, Ekrem Reşit Rey, Semih Argeşo gibi sanatçõlarõmõz 1900’lerin başlarõnda orada eği- tim görmüşler, Ayla Erduran ise yaşamõnõn en par- lak ve en acõklõ günlerini Cenevre’de geçirmiş. Ge- çen hafta Grand Theatre Geneve’de “Sevil Ber- beri” temsilini izlerken Don Basilio rolündeki Bu- rak Bilgili’yi alkõşlamak ayrõ bir kõvançtõ. Gioaccino Rossini’nin (1792-1868) bu can alõ- cõ yapõtõ bütün zamanlarõn en sevilen, en çok sah- nelenen operalarõndan biridir. Beaumarchais’nin 1775’te Comedie-Française’te sahnelenen oyunu pek çok besteciye esin kaynağõ olmuş. Rossini 1815’te Roma’daki Teatro Argentina’dan bir si- pariş alõnca metin yazarõ Cesare Sterbini’den Be- aumarchais’nin metni üstüne bir libretto yazma- sõnõ istemiş. Üç hafta içinde ortaya çõ- kan librettodaki insancõl karakterle- ri Rossini de rengârenk müziğiyle do- natmõş. Opera ilk kez 20 Şubat 1816 tarihinde Roma Karnavalõ’nõn açõlõ- şõnda sahnelenmiş. Besteci yapõtõ köşedeki klavseniyle yönetmiş. Ros- sini, 37 yaşõna kadar 39 opera bes- telemiş, sonra da kendini yemek menülerine adamõş. Cenevre Operasõ’ndaki “Sevil Ber- beri”ni izlerken, son zamanda bu ka- dar keyif alarak izlediğim bir başka prodüksiyon daha anõmsamadõğõmõ düşündüm. Damiano Michielet- to’nun sahnelediği son derece de- vingen ve kültürlü reji, izleyiciyi bir an bile boş bõrakmõyor. Paola Fan- ti’nin dekoru bugünün bir arka ma- hallesinde geçiyor, dört katlõ, yan ya- na apartmanlardan oluşuyor. Neler asõlõ değil ki evlerin dõşõn- da: TV çanak antenleri, klima ku- tularõ, telefon kablolarõ, su borula- rõ, afişler, demir parmaklõklar, pan- jurlar, balkonlarda iç çamaşõrlarõ... Ve ortadaki apartman sürekli dö- nüyor. Bir dõş yüzünü, bir iç yüzü- nü gösteriyor. Berber Figaro ile onun iç dünyasõna giriyorsunuz. Dört katõn her odasõna dalõyorsunuz. Kiminde ağ- da yapan bir kadõn, kiminde TV’de futbol maçõ, kiminde kafasõnda bigudilerle mutfakta portakal sõkan bir başka kadõn var. Sokakta ise çöp bi- donlarõ, tepede pervanesi dönen bir mahalle ba- rõ, masalar, sandalyeler ve bir otomobil. Silvia Aymonino’nun gün- delik kostümleri rüküşlüğüy- le gülmeceyi perçinliyor. Sõ- radan yaşamõn tüm ayrõntõla- rõ bu tarihi operaya yeni bir kimlik kazandõrmõş. Koskoca Kont Almaviva pire gibi at- layõp su borusuna tõrmanan, şortlu, anoraklõ, lastik pabuç- lu bir genç. Korktu mu oto- mobiline sõğõnan, motosikle- tiyle kaçan tutkulu bir âşõk! Sanatçõlarõn tümü inanõl- maz bir devinme içinde. O dört kat merdiveni ha bire tõrmanõyorlar, koşarak ini- yorlar, koşarak çõkõyorlar, şarkõlarõnõ da aksatmõyorlar ve hiç soluk soluğa kalmõyorlar. Tam Rossini’ye ve tam “Se- vil Berberi”ne yakõşan bir tempo. Kuşkum yok ki bugün Rossini başõnõ kaldõrõp baksa bu rejiye bayõlõrdõ. Günümüzde operayõ daha geniş kitlelere sevdirmek pa- hasõna yapõlan nice yenilikçi reji bazen yapõtõ özün- den saptõrabiliyor. Hem yapõtõn özüne bağlõ kal- mak, hem de yeni boyutlar katabilmek ise derin bir kültür birikimine dayanõyor. Venedikli direktör Damiano Michieletto (1975) geleneksel opera- larõ modernize etmekle ünlü. Bence “Sevil Ber- beri”ne getirdiği güncellik yapõtõn “buffa” tarzõna çok yakõşmõş. DÜNYANIN PARLAYAN OPERACILARI Cenevre Operasõ’nda toplanan bu sanatçõlar dünyanõn ayrõ köşelerinden gelmiş nitelikli solistler: Kont, Ar- jantinli tenor J.F.Gatell; Figaro, Yunan bariton T. Christoyannis; Bartolo, sahnelerin eskitemediği ün- lü İtalyan bariton Alberto Rinaldi; Rosina, İspanyol soprano Silvia Tro Santafe ve Don Basilio, Türk bas Burak Bilgili. Burak kõsa ama bir bas için çok önemli olan rolünü gür ve derin sesiyle, bilgili şancõlõğõyla ve iyi tiyatro- culuğuyla oynuyordu. Sahnedeki güvenli duruşu, ko- mik operaya özgü ayrõntõlarõ sesiyle olduğu kadar be- den diliyle sunmasõ çok başarõlõydõ. Dünyanõn dört bir yanõndaki en büyük opera evlerinde başrollere çağrõ- lan bu operacõmõzla ne kadar kõvanç duysak yeridir. Cenevre’deki prodüksiyon için bu ekip tam 50 gün çalõşmõş. Sonuçta böylesi başdöndürücü bir sahnele- mede hiçbir şey aksamõyordu. Düetlerin ve tüm grup- larõn doğal birlikteliği dikkat çekiciydi. Orkestranõn İtalyan şefi Alberto Zedda’ya (1928) gelince, 82 yaşõndaki bu delikanlõ yer yer tempolarda ağõrlaşsa da Rossini’nin tüy gibi hafif müziğindeki tüm dantel işlemeciliğini duyurdu. O ünlü uvertürde çalgõ gruplarõ kusursuz bir entonasyon (birlikte tõnlama) için- deydi. Sahne arkasõnda kendisini kutladõğõm zaman yõl- lar önce uzun süre Ankara Operasõ’nõ ve 1973’teki ilk İstanbul Festivali’nde Aydın Gün’ün sahnelediği “Aida” operasõnõ yönettiğini söyledi. [email protected] Grand Theatre’da ‘Sevil Berberi’ni izlerken Don Basilio rolündeki Burak Bilgili’yi alkõşlamak ayrõ bir kõvançtõ ‘SevilBerberi’neçağdaşyorum Cenevre’deki Grand Theatre’da güncel bir yorumla sahnelenen “Sevil Berberi” operasında, Türk bas Burak Bilgili (sağdan ikinci) çok başarılı. Kültür Servisi - Amsterdam Be- lediyesi, kentin kültür ve sanat vizyonunun belirlenmesi için İstanbul Kültür Sanat Vakfõ (İKSV) Genel Müdürü Gör- gün Taner’i, “Amsterdam Belediyesi Sanat Danışma- nı” olarak görevlendirdi. Amsterdam kentinin dünyanõn önde gelen kültür ve sanat odaklarõndan biri olmasõ için çalõşan Amsterdam Belediye- si, Görgün Taner’den, bu doğ- rultuda çalõşmalar yapmasõnõ ve bir rapor hazõrlamasõnõ iste- di. Yaklaşõk üç aylõk bir çalõş- ma sonucunda hazõrlanacak raporun, Amsterdam’õn gele- cek 10 yõlõnõ kültürel açõdan yönlendirmesi hedefleniyor. Görgün Taner ile birlikte Creati- vity, Culture and Education (CCE) Yönetim Kurulu Baş- kanõ İngiliz Paul Collard da Amsterdam Belediyesi Eğitim Danõşmanõ olarak görev yapa- cak. 2002’den bu yana İKSV’nin ge- nel müdürlüğü görevini sürdü- ren Görgün Taner, halen Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevli- si. İstanbul Modern Yönetim Kurulu üyeliği ve İstanbul 2010 AKB Danõşma Kurulu üyeliğini yürütüyor. 2002 - 2009 yõllarõ arasõnda European Cultural Foundation Danõşma Kurulu üyesi olan Taner ayrõ- ca, geçen yõl gerçekleştirilen Fransa’da Türkiye Mevsi- mi’nde Türkiye Komiserliği görevini üstlendi. Amsterdam’a İstanbul’dan danõşman İKSV GENEL MÜDÜRÜ GÖRGÜN TANER Kültür Servisi - “Türkü söyle- mek benim için aşk halidir” diyen Ruhi Su (1912-1985), türküleri ve devrimci duruşuy- la önceki gün dostlarõ ve koro- su tarafõndan aramõzdan ayrõlõ- şõnõn 25. yõlõnda Zincirliku- yu’daki mezarõ başõnda, ardõn- dan da Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’ndeki “Ruhi Su 25. Yıl Anma Ge- cesi”nde anõldõ. İrfan Ertel’in vakõf arşivinden hazõrladõğõ, çocukluğundan ope- ra yõllarõna, konser salonlarõn- dan miting alanlarõna uzanan dia gösterimiyle başlayan gecede “Ruhi Su Fotoğrafları” sergisi de açõldõ. Şef Refik Köksal’õn yönettiği konsere, 1975’te Ruhi Su’nun Sümeyra Çakır’la birlikte Dostlar Tiyatrosu bünyesinde kurduklarõ Dostlar Korosu’ndan bir araya gelebilen koristler ve şefler Ortaç Aydınoğlu, Hü- seyin Tutkun, Öcal Öcalan, Berktay Akyıldız katõldõ. Gecede, Ruhi Su’nun son çalõşmasõ “Develioğlu” derlemesi, koro için düzenleyen Hüseyin Tut- kun yönetiminde ilk kez ses- lendirildi. Anma etkinlikleri 27 Eylül’de saat 17.00’de Galata- saray’daki Attilâ İlhan Kültür Merkezi’nde devam edecek. Dostlarõ Ruhi Su’yu andõ Kültür Servisi - Bu yõl 30 Ekim - 7 Kasõm 2010 tarihle- ri arasõnda 29. su düzenlenecek İstan- bul Kitap Fuarõ‘nõn da “onur yazarı” olarak belirlenen mi- marlõk tarihçisi Prof. Doğan Kuban şu günlerde iki önemli kitapla adõndan söz ettiriyor. Kitaplar- dan biri tanõtõmõ önceki gün Deniz Palas’ta yapõlan ve UNESCO Dünya Mirasõ Liste- si’ndeki Divriği Külliyesi’ni ele alan “Cennetin Kapıları”, di- ğeri ise Kuban’õn 2007 tarihli “Osmanlı Mimarisi” adlõ ya- põtõnõn İngiliz ACC Publishing Group tarafõndan “Ottoman Architecture” adõyla İngilizce yayõmlanan kitabõ. Anadolu’da Selçuklu döneminden kalan en görkemli yapõ Divriği Kül- liyesi’ni tarih ve sanatseverlerle buluşturan, TC Kültür ve Turizm Bakanlõğõ desteği, İKSV işbirliğiy- le YEM Yayõn tarafõndan kitaba dönüştürülen “Cennetin Kapıları”, “Divriği Ulucamisi ve Şifahane- si’nde Hürremşah’ın Yontu Sa- natı” fotoğraf sergisi baz alõnarak daha önce sergilenmeyen fotoğraflar ve Prof. Doğan Kuban’õn bu kitap için kaleme al- dõğõ özgün metinlerden oluşuyor. Mimar- fotoğrafçõ Cemal Emden’in fotoğrafla- rõ, Doğan Kuban’õn metinleri ve Y. Mi- mar Basri Hamulu’nun tasarõm ve spon- sorluğuyla gerçekleşen sergi, İstanbul, Pa- ris, Metz, Famek, Strazburg ve Brezil- ya’nõn ardõndan şimdi de 2010 yõlõ sonuna kadar UNESCO Paris Merkezi’nde sa- natseverlerle buluşacak. Doğan Ku- ban, hazõrlan- masõna ön- ayak olduğu bu sergi ve ki- tapla, bir yan- dan her gün biraz daha yok olmaya yüz tutan ya- põnõn bir an önce korunmasõ için ka- muoyu oluşturmak, ya- põyõ görsel olarak belge- lemek, diğer yandan da yapõnõn mimarõ ve hey- keltõraşõ İran kökenli Hürremşah’õ dünyaya tanõtmayõ amaçlõyor. Kuban’õn İngilizceye çevrilen “Osmanlı Mi- marisi” kitabõ ise Os- manlõ Mimarisi’ne ilişkin literatürün en önemli yapõt- larõ arasõnda. Kitapta Erken Osmanlõ Dönemi’nden Cumhuriyet’e dek Osmanlõ mimarlõk mirasõnõn en önem- li örnekleri fotoğraflar ve Kuban’õn yorumlarõ eşliğin- de sunuluyor. Kuban’õn ya- rõm yüzyõllõk birikiminin ürünü olan kitap, Türk ve İslam mimarlõk tarihinin genel bir değerlendirmesini, Osmanlõ döneminde ya- ratõlan kent çevresi ve mimarlõğõn dünya mimarlõğõ ile karşõlaştõrmalõ bir panora- masõnõ içeriyor. Ayrõca, Osmanlõ tarihi, kültürü ve sanatõna ilişkin önyargõlarõ or- taya koyarak 19. yüzyõldan bu yana oluş- turulan klişelere son veren çalõşmada, sosyal tarih ve mimarlõk tarihi arasõndaki ilişki de irdeleniyor. ÖLÜMÜNÜN 25. YILINDA D O Ğ A N K U B A N ’ D A N M İ M A R L I K T A R İ H İ Ü Z E R İ N E İ K İ K İ T A P Bu yıl İstanbul Kitap Fuarı’nın ‘onur yazarı’ olarak belirlenen Prof. Doğan Kuban, Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’ni “Cennetin Kapıları ”adlı kitabında tüm ayrıntılarıyla belgeliyor. Kuban’ın “Osmanlı Mimarisi” kitabı ise İngilizce yayımlanarak dünya literatürüne kazandırıldı. ‘CennetinKapõlarõ’dünyayaaçõlõyor Üçboyutlupalmetmotifleri Kültür Servisi - İstanbul Kültür Sanat Vakfõ tarafõndan bu yõl LG sponsorlu- ğunda düzenlenen “Filmekimi”, do- kuzuncu yõlõnda yine dünyanõn belli baş- lõ festivallerinde ses getiren ödüllü ya- põtlarla usta yönetmenlerin son filmle- rini izleyicilerle buluşturacak. 8 - 14 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek et- kinliğin dün akşam Deniz Palas’ta bir basõn toplantõsõyla duyurulan progra- mõnda 31 film yer alõyor. İKSV’nin Uluslararasõ İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan’õn basõn toplan- tõsõnda da belirttiği gibi hâlâ kapalõ olan Emek Sinemasõ bu yõl ilk kez Filmeki- mi kapsamõnda gösterilecek filmlere ev sahipliği yapamayacak. Festival filmleri, Atlas, Beyoğlu ve Cinebonus Maçka G- mall sinemalarõnda izleyicilerle bulu- şacak. Festivalin akşam 21.30 seansla- rõnda ise her akşam bir filmin galasõ ya- põlacak. Etkinliğin “Filmekimi’nin Altın Yıldız- ları” bölümünde Venedik’te Altõn As- lan’õ alan Sofia Coppola’nõn “Başka Bir Yerde”si, Cannes’da Altõn Palmi- ye’yi kazanan Taylandlõ yönetmen Apichatpong Weerasethakul’un “Amcam Önceki Hayatlarını Hatır- lıyor”u, Cannes’da Büyük Ödül’ü ka- zanan Fransõz yönetmen Xavier Beauvois’nõn “İnsanlar ve Tanrılar” ve yine Cannes’da hem En İyi Yönet- men hem de FIPRESCI Ödülü kazanan Mathieu Amalric’in yönettiği ilk film “Turne” yer alõyor. “Usta Yönetmenlerin Son Filmleri” bö- lümünde öne çõkan filmler ise şöyle: Aralarõnda Fatih Akın, Yvan Attal, Mira Nair ve Allen Hughes’õn da yer aldõğõ 11 yönetmenin çektiği kõsa film- lerden oluşan “New York I Love You”, Werner Herzog’un “Benim Güzel Oğlum, Ne Yaptın Sen”i, Ken Loach’un Cannes’da da yarõşan “Teh- likeli Yol”u, İran Yeni Dalgasõ’nõn önde gelen isimlerinden Abbas Kia- rostami’nin “Aslı Gibidir”i, Oscar komitesinin Onur Oscar’õ ile ödüllen- direceği Fransõz yönetmen Jean-Luc Godard’õn son filmi “Sosyalizm”. Filmekimi’nde Türkiye’deki gösterim ta- rihlerinden önce Filmekimi’nde izle- yiciyle buluşacak filmler arasõnda ise İs- veçli gazeteci-yazar Stieg Larsson’un “Ateşle Oynayan Kız”õ, oyuncu Ben Affleck’in yönetmenliğini üstlendiği “Hırsızlar Şehri” ve Josh Radnor’un “Mutluyum Devam Et” filmleri bu- lunuyor. (www.iksv.org/filmekimi) Filmekimi’nde hasat zamanı Günümüzde operayı daha geniş kitlelere sevdirmek pahasına yapılan nice yenilikçi reji bazen yapıtı özünden saptırabiliyor. Hem yapıtın özüne bağlı kalmak, hem de yeni boyutlar katabilmek ise derin bir kültür birikimine dayanıyor. Venedikli direktör Damiano Michieletto geleneksel operaları modernize etmekle ünlü. Bence “Sevil Berberi”ne getirdiği güncellik Rossini’nin yapıtına çok yakışmış. NewYorkILoveYou
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle