Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Baştarafı Arka Sayfada
gidiyor. Sonra hücresin-
de tek başına anneyi gö-
rüyoruz. Çığlık atmaya
çalışıyor ama sesi yok.
Çığlık yüzünde donup
kalıyor ve dışarıdan ırzı-
na geçilen küçük kızının
ve diğer küçük kızların feryatları geliyor.
Benim de kanım donmuş gibi. DVD’yi
kapatıp gene derin bir soluk alıyorum.
Başka bir zaman, başka bir mekânda iz-
lediğim bir filmde de böyle soluksuz ka-
lıp, kendimi sinemadan dışarı atmıştım.
O bir Alman filmiydi, filmde Filistinli mül-
teci bir ailenin beş yaşındaki kızı kaybo-
luyordu. Baba, kızını deliler gibi her yer-
de arıyordu ve o kızını ararken refah
toplumu denilen bir toplumun korkunç
yalnızlığı, başka kişiler ve olaylara karşı
duyarsızlığı, içinden çürümesi elle tutu-
lur bir biçimde akıp gidiyordu.
Ardından bir garajda, bir masanın
çevresinde oturmuş bekleyen altı erkek
görülüyordu. Erkekler orta yaşlı, kellifelli
adamlardı ve birinin elinde sarı saçlı
oyuncak bir bebek vardı. Erkekler bekli-
yorlardı, sonra adamın biri kucağında
kara saçlı, kara gözlü beş yaşında bir
kız çocuğunu getirip masanın üstüne
koydu ve kız için açık arttırma başladı.
Bu arada, elinde oyuncak bebek olan
adam, bir yandan sürekli fiyat arttırıp bir
yandan göz kırparak, küçük kıza bebeği
gösteriyor, kız ona doğru baktığında be-
beğin saçlarını okşuyordu. Sonunda
açık arttırma bebekli adamın üstünde
kaldı ve adam küçük kızı kucaklayıp be-
beği eline tutuşturdu ve çekip gitti.
O an utançtan ölebilirdim. Kızın yüzü
aklımdan yıllarca çıkmadı ve her seferin-
de bu olay bana
Nazilerin, toplama
kamplarına gönder-
dikleri insanlara dö-
nüş bileti vermeleri-
ni anımsattı.
Anlattıklarımdan
da anlaşılıyor, yete-
rinde acılı bir gün geçirmişim. Oysa ey-
lül ışığı usulca boy göstermeye başladı.
Nefis bir sonbahar kapımızda. Ve bu
sonbahar bize hiç umulmadık, farklı bir
zaman parçası bağışlayabilir, bu neden-
le 12 Eylül’ü iple çekiyorum. O gün bü-
tün acılarımız için, bütün kaybolan ço-
cuklar için, bütün öldürülen, hadım edi-
len sevinçlerimiz için, 30 yılın hesabı
için, yalanlardan kurtulup gerçek anlam-
da demokrasi mücadelesine başlamak
için, “eksik ama evet vereceğim” ya da
“boykot edeceğiz” sözcüklerini bir yana
bırakıp, “hayır” demek için! Bu bize ken-
di dayanma gücümüzü, yaşama sevin-
cimizi bağışlayacak. Hadi!..
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
250 km.
Bu benzetmeyi şu nedenle yapmıştım:
Duruşmalar yapıldıkça, savcılık, mahkeme
heyeti çeşitli kurumlardan yeni bilgiler-belgeler
istiyor, kimi olayları bu dava kapsamında
değerlendirmek üzere dosya getirtiyor.
Saptamamızın doğruluğu 20 Ağustos Cuma
günü bir kez daha kanıtlandı. Mahkeme heyeti,
AKP’ye ilişkin 2008 yılında açılan kapatma
davasının tüm dosyalarının Anayasa
Mahkemesi’nden istenmesine karar verdi.
Bu gidişle davanın klasör sayısı üç haneli
rakamlardan dört haneli rakamlara çıkacak...
Mahkeme heyeti dava sürerken elbette yeni
deliller toplayabilir. Ancak Silivri’deki gidiş, dava
yolda düzülür örneği, davanın giderek başlangıç
noktasından çok farklı bir zemine kayacağını
gösteriyor. Belki başlangıçta zemin belli değildi,
yeni yeni oturtacak yer arıyorlar!
Silivri’de yargılananların...
Suç tarihleri belli değil...
Neyle suçlandıkları net değil...
Suçlamalarla deliller arasında bağ yok...
Üyesi oldukları iddia edilen örgütün varlığı belli
değil...
Bütün bu belirsizliklerin üzerine yeni dosyalar
eklenecek...
Eklensin, ona da itirazımız yok ama durumu
netleştirecekse, dava sürecine açıklık
getirecekse...
Eğer AKP kapatma davası da Ergenekon’la
ilişkilendirilecekse ortaya şu sorular çıkmıyor mu:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da mı
Ergenekon’a bağlı?
Anayasa Mahkemesi ile Ergenekon arasında
organik bir ilişki mi var?
Mahkeme üyeleri, sanıklara yönelttikleri
sorularda da yelpazeyi sınırsız tutuyorlar. Bunun
getireceği olumsuzluk, belirsizlik anımsatıldığında
şu karşılığı veriyorlar:
- Biz gerçeği arıyoruz!
Hayır... Gerçek böyle aranmaz. Bu, gerçeği
aramak bir yana, herkesin her türlü yorumu
yapmasına ortam hazırlayacak bir bulanıklık
doğuruyor.
Silivri, özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) bir
prototipi, simgesi haline geldi. Bu simge aklımıza
şu soruyu da getiriyor:
Eskiden Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM)
vardı. Konu devletin güvenliği olunca bu
mahkemeler kendilerinde pek çok hakkı görürlerdi.
Bu da ciddi eleştiri konusu olurdu. DGM’ler
kaldırıldı. Acaba ÖYM’ler de şimdi fiilen Hükümet
Güvenlik Mahkemeleri olarak mı işlev görüyor?
İşte 12 Eylül’deki ikilem bu. Böylesi sınırsız,
sorumsuz yetki kullanımları hükümet eliyle kural
haline gelsin mi, gelmesin mi?
Buna hayır demek bir demokrasi görevidir.
Bir insan yaşamı boyunca suç işlemeyeceğine
dair söz verebilir ama hiç yargılanmayacağına dair
söz veremez. Bir gün beklemediği anda,
beklemediği suçlamalarla karşı karşıya kalabilir.
Tanrı o gün hiç kimseyi bugünkü ÖYM’lerin
karşısına çıkarmasın. Sanki mübareklerin açılımı
şu:
Öldüresiye Yargılama Mahkemesi!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
gündeme oturdu: On binlerce insanı katleden
Öcalan da mı affedilecek?
Haydaaa! Bir yeni yarış başladı. Özeti:
Öcalan’ı affetmeyi önermedim. Sen daha önce
terör yasasında terörist başının affını Meclis’e
getirdin de karşı çıkıldı da… çark ettin, unuttun
mu?
Tartışma yozlaştıkça, siyasal çatışmalara
malzeme olan genel affın ne neme bir şey
olduğu anlaşılmaz hale geldi.
Fakat siyasal rant uğruna başlatılan, sürüp
giden af tartışmasının önemli ölçekte bir yararı
olmadı değil, oldu.
Üstelik yıllardır, aylardır tartışılan bir konunun
-ister hayırlara vesile oldu deyin ister demeyin-
aydınlığa kavuşmasına vesile oldu.
Dağdaki teröristi ovaya indirmenin yolları
araştırılırken bir af yasasının çıkarılması yıllardır
(başta ABD) içeride savunulur oldu.
Kent PKK’si -elbette kimi odak noktalarının-
kışkırtmasıyla Öcalan’ın affını sokaklara taşıdı.
Kürt partisi de koro halinde terörü
sonuçlandırmak için -af demiyor ama- Öcalan
ile devletin diyalog kurmasını dayatıyordu.
Elbette diyaloğun ikinci aşamasında serbest
kalacak Öcalan ile!..
İmralı’daki de önce sağlık sorununu, sonra
terörü ancak kendisinin sona erdirebileceğini
öne sürdü.
Tabii serbest kalması koşuluyla!
Siyaset Öcalan affedilir mi affedilemez mi
tartışmasına kapıldı.
Tartışma öylesine genişleyip yoğunlaştı ki…
kamuoyunda Öcalan af yasasıyla dışarı
çıkacak, aramızda vicdanı hür, kanlı elleri
tertemiz dolaşacak diyen kanı güçlenir oldu.
Gel zaman git zaman, Öcalan affedilsin mi
edilmesin mi tartışması hayli mesafe almış,
yürüyüp giderken 2010 yılının Ağustos ayının
27. günü Habertürk’te Öcalan’ın affına limon
sıkan bir demeç yayımlandı.
Öyle bir demeç ki her şeyi herkesten daha iyi
bilen, gören, söyleyen siyaset erbabının aylar,
yıllar sonra ayılmasına neden oldu.
Öcalan’ı ABD’den teslim alan zamanın Ecevit
başkanlığındaki koalisyon hükümetinde Adalet
Bakanı görevinde bulunan Prof. Hikmet Sami
Türk şöyle diyordu:
“…3. AB Uyum Paketiyle idam cezası
tümüyle kaldırıldı. Öcalan da idamdan kesin
olarak kurtuldu. Ama Öcalan’ın cezaevinden
çıkmasını önlemek için kanuna bir madde
koyduk. Orada şöyle deniliyor:
‘Bu kanun hükümlerine göre idam cezaları
müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen
terör suçluları hakkında Cezaların İnfazı
Hakkında Kanun ile 12.4.1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun şartla
salıvermeye ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Bunlar hakkında müebbet hapis cezası
ölünceye kadar devam eder’.”
“Bunun anlamı” diyor Hikmet Sami Türk,
“Öcalan yaşamı boyunca İmralı’da veya
cezaevinde kalacak ve hiçbir zaman şartlı
salıvermeden yararlanamayacaktır.”
Onca hukuk adamını, profesörlü doçentli
hukuk bilginini barındıran partilerin sözünü
etmediği...
…soldan sağdan, ortadan, az sağ ile azıcık
soldan siyaset dünyamız; olası genel afla ya da
kısmi afla Öcalan’ın serbest
kalabileceğini meydan meydan, gazete gazete,
o TV bu TV dolaşarak savunan, karşı çıkan
siyaset adamlarımız:
…dört-beş gün önce yayımlanan Hikmet
Sami Türk’ün demecinden sonra…
…aaaa! Bir de baktık ki terörist başının
1991’de çıkarılan yasa gereği…
…. asla affedilemeyeceğini ve… “ölene kadar
asla çıkamayacağını” savunmaya başladılar.
Hikmet Sami Türk, “bugün (yasada) değişiklik
yapılıp, oradaki hüküm değiştirilerek Öcalan’ın
serbest bırakılamayacağını” söylüyor..
Dününü inkâr etmekte ustalaşan siyaset
dünyamız, günümüzün koşullarında bugün evet,
Öcalan ölene kadar çıkmaz, diyor: Ama yarın?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 31 AĞUSTOS 2010 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Ağustos
Oslo B 18
Helsinki B 15
Stockholm B 15
Londra PB 21
AmsterdamB 18
Brüksel B 20
Paris PB 21
Bonn B 19
Münih Y 15
Berlin B 17
Budapeşte Y 16
Madrid B 35
Viyana Y 5
Belgrad Y 18
Sofya Y 19
Roma B 26
Atina B 31
Zürih Y 15
Moskova PB 15
Aşkabat B 34
Taşkent B 38
Bakû B 34
Bişkek B 32
Tiflis B 34
Kahire B 37
Şam B 36
İstanbul PB 30
Edirne Y 32
Kocaeli PB 34
Çanakkale PB 28
İzmir Y 31
Manisa PB 34
Denizli PB 34
Zonguldak PB 29
Sinop PB 30
Samsun PB 32
Trabzon Y 31
Giresun PB 32
Ankara B 37
Eskişehir B 36
Konya B 35
Sıvas B 35
Antalya B 32
Adana PB 35
Mersin PB 34
Diyarbakır B 39
Şanlıurfa B 39
Mardin B 36
Siirt B 38
Hakkâri B 33
Van B 27
Kars PB 28
Yurdun kuzey ke-
simleri ile zamanla
batı kesimleri parça-
lı bulutlu, Marma-
ra’nın kuzeyu, Doğu
Karadeniz’in kıyı ke-
simleri ile İzmir, Ka-
rabük ve Kastamonu
çevreleri sağanak ve
gökgürültülü sağa-
nak diğer yerler az
bulutlu ve açık ge-
çecek. Hava sıcaklığı
kuzey kesimlerde 2 ila
4 derece artacak, di-
ğer yerlerde önemli
bir değişiklik olma-
yacak.
Hadi Yeniden Başlamak İçin!
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
CHP milletvekili Ahmet Ersin: Soru önergelerimize yanõt vermiyorlar
‘Gizliliğe sığındılar’
AYŞE SAYIN
ANKARA - Yurtdõşõndan ithal
edildiği belirtilen 14 mobil din-
leme cihazõnõn 5 yõldõr “izini sü-
ren” TBMM İnsan Haklarõ İn-
celeme Komisyonu üyesi Ahmet
Ersin, eski Eskişehir Emniyet
Müdürü Hanefi Avcı’nõn gün-
dem yaratan “Haliç’te Yaşa-
yan Simonlar” adlõ kitabõnda di-
le getirdiği “İstanbul Emniyet
İstihbarat Şubesi’nde cemaatin
özel dinleme araçları” olduğu
iddiasõnõn altõna “imzasını ata-
bileceğini” belirtti. Ersin, “Baş-
bakanın özel istihbarat örgütü
var. Kanada ve İsrail’den ithal
edilen 14 mobil dinleme araç-
larının bir bölümünü cemaat
ve başbakanın istihbarat ör-
gütü kullanıyor” dedi.
TBMM İnsan Haklarõnõ İnce-
leme Komisyonu üyesi de olan
ve bu komisyon içinde 2008’de
oluşturulan “Telekulak Alt Ko-
misyonu”nda da görev alan CHP
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin,
iki Telekomünikasyon İletişim
Başkanlõğõ (TİB) uzmanõnõn ko-
misyonda kendisine verdiği “tü-
yo”dan yola çõkarak Kanada ve
İsrail’den ithal edildiğini iddia et-
tiği 14 mobil dinleme aracõnõn pe-
şine düştü.
Ersin, bu araçlar için TBMM
Başkanlõğõ’na, Başbakan ve İç-
işleri Bakanlõğõ tarafõndan ya-
nõtlanmasõ istemiyle çok sayõda
önerge verdi. Ancak hükümet
önergelere yanõt vermezken, bu
konudaki iddialarla ilgili de “sus-
kun” kalmayõ tercih etti. İçişle-
ri Bakanlõğõ’ndan soru önergesine
verilen yanõtta da “konunun
gizli olduğu ve bu konuda bil-
gi verilemeyeceği” belirtildi.
‘Finansman örtülüden’
Konuya ilişkin Cumhuriyet’in
sorularõnõ yanõtlayan Ahmet Er-
sin, İçişleri Bakanlõğõ’nõn bu ya-
nõtõnda “14 mobil dinleme ci-
hazının ithal edildiğine” dikkat
çekti. Hanefi Avcõ’nõn söyle-
diklerini altõna “imza atabile-
ceğini” belirten Ersin, “Çünkü
2005 yılından beri Türkiye’de
telekulak terörü var, bunu da
yaratan hükümet. Başbakan’ın
kendisinin istihbarat örgütü
var” dedi.
Mobil dinleme cihazlarõnõn
“örtülü ödenek”ten finanse edil-
diğini belirten Ersin, “Bu mobil
araçların bir bölümünü ce-
maat ve başbakanın istihbarat
örgütü kullanıyor. İnsanları
takip ederek görüntü almak,
ortam dinlemesi yapmak, te-
lefon dinlemeleri yapmak bun-
ların işi. Sonra bunu tehdit
unsuru olarak kullanıyorlar.
Türkiye’de korku ortamı ya-
ratmak amacıyla yasadışı ey-
lem ve işlem yapılıyor ve bu ta-
mamen hükümetin bilgisi da-
hilinde” görüşünü dile getirdi.
‘Aileler de izleniyor’
Başbakanõn özel istihbarat ör-
gütünün temelini 2003 yõlõnda
“yolsuzlukla mücadeleyi ta-
kip” amaçlõ gidilen yapõlanma-
nõn oluşturduğunu ileri süren
Ersin, 2005 yõlõna gelindiğinde
bu yapõnõn “özel istihbarat ör-
gütü”ne dönüştüğünü savundu.
Bu özel istihbarat örgütünün
muhalefet partileri, muhalif ki-
şilerin özel yaşamlarõnõ, aileleri
dahil izlediğini ve “ihtiyaç duy-
dukça” da yandaş basõn ve in-
ternet medyasõna konuşma ve gö-
rüntüleri “servis ettiğini” kay-
deden Ersin, Telekulak Alt Ko-
misyonu’nda bu konunun üzeri-
ne gittiğini, ancak AKP’li üyeler
tarafõndan raporun alelacele ta-
mamlanõp konunun kapatõldõğõ-
nõ söyledi.
AKP’den engelleme
Telekulak Alt Komiyonu’na
bilgi veren eski Emniyet İstih-
barat Daire Başkanõ Ramazan
Akyürek’in “Bizde mobil din-
leme aracı yok” dediğine dikkat
çeken Ersin, şunlarõ söyledi:
“Ben o dönem MİT ve güm-
rüklerden sorumlu devlet ba-
kanının da komisyona çağrılıp
bu araçların kim tarafından
kullanıldığını sorulmasını is-
tedim, ama AKP’liler apar to-
par komisyon çalışmalarını
sonlandırdı. Yıllardır Türki-
ye’de yasadışı dinleme şikâye-
ti var ama bir türlü failler bu-
lunamıyor. Çünkü bu yasadı-
şı takiplerin içinde hükümetin
teşviki var.”
14 mobil dinleme aracõnõn ‘izini’
süren Ersin, Hanefi Avcõ’nõn kitabõn-
daki “İstanbul Emniyeti İstihbarat
Şubesi aransa cemaatin özel dinleme
araçlarõ bulunur” iddialarõnõ değer-
lendirdi: “Başbakan’õn özel istihbarat
örgütü var. Kanada ve İsrail menşeli
14 mobil dinleme aracõ 2005’ten beri
ortam dinlemesi ve görüntü kaydõ
yapõyor, muhaliflere tehdit unsuru
olarak kullanõlõyor.”
BARKIN ŞIK
ANKARA - Taraf gazete-
si, Genelkurmay İkinci Baş-
kanõ Orgeneral Aslan Gü-
ner’in 2007’de İstihbarat
Başkanlõğõ yaparken
“PKK’yi dinleme” amacõy-
la İsrail’den alõnan sistemle
iki bin kişiyi dinlettiği ve
2005 tarihli Telekomünikas-
yon İletişim Başkanlõğõ (TİB)
Yasasõ’nõ ihlal ettiğini ileri
sürdü. Genelkurmay Baş-
kanlõğõ, gazetede yer alan ha-
ber üzerine, cihazõn başka
maksatlarla da kullanõldõğõ
iddialarõna ilişkin idari so-
ruşturma başlattõ. Soruşturma
açõlmasõnõ bizzat kendisinin
talep ettiğini belirten Orge-
neral Güner de, “Türk Silahlı
Kuvvetleri, yurtiçinde asla
dinleme yapmaz” dedi.
Haber üzerine Genelkur-
may Başkanlõğõ’nõn internet
sitesinde yayõmlanan bilgi
notunda, “Bugünkü (dün-
kü) bir gazetede bölücü te-
rör örgütüne yönelik olarak
temin edilen bir teknik ci-
hazın başka maksatlarla
da kullanıldığı şeklinde bir
haber yer almıştır. Konu ile
ilgili idari soruşturma baş-
latılmıştır” denildi.
Merkez Orduevi’nde dü-
zenlenen 30 Ağustos Resep-
siyonu’nda gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtlayan Orgeneral
Güner ise konuyla ilgili so-
ruşturma açõlmasõnõ bizzat
kendisinin talep ettiğini söy-
ledi. Dün öğleden sonra Ge-
nelkurmay Başkanõ Orgene-
ral Işık Koşaner’in yanõna
gitttiğini ve kendisine “Ko-
mutanım akşam gazeteciler,
bize konuyla ilgili soru yö-
neltirse ne yapacağız?” de-
diğini anlatan Güner, Koşa-
ner’in de kendisine “Ben bu
konuyla ilgili konuşmam.
Sabırla soruşturmanın so-
nucunu beklemeleri gerek-
tiğini söyle” yanõtõnõ verdiğini
belirtti. Güner, şunlarõ söyle-
di: “TSK yurtiçinde asla
dinleme yapmaz. O cihaz
Savunma Sanayii Müste-
şarlığı tarafından alındı.
Altında Genelkurmay Baş-
kanı ve Başbakan’ın imza-
sı var. Terörle mücadele
maksadıyla alındı. Ama bi-
rileri o cihazlarla dinleme
yaptıysa, o cihazın başında
ben yokum. Soruşturmay-
la ortaya çıkar. Kimin ha-
tası varsa, hesabını verir.”
Resepsiyona katõlan üst dü-
zey askeri kaynaklar ise Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ’nõn
cep telefonu dinleme kabili-
yetinin olmadõğõnõ, cep tele-
fonu dinlemelerinin savcõlõk
kanalõyla jandarma genel ko-
mutanlõğõ üzerinden yapõldõ-
ğõnõ anõmsattõ.
CHP de işaret etmişti
CHP Konya Milletvekili
Atilla Kart, bir süre önce
Cumhuriyet’e yaptõğõ açõk-
lamada Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile eski
Genelkurmay Başkanõ Or-
general Yaşar Büyükanıt
arasõnda 4 Mayõs 2007’de
gerçekleşen görüşmenin ar-
dõndan CHP’nin ve bazõ
anayasal kurumlarõn siste-
matik biçimde dinlenmeye
başlandõğõnõ söylemişti.
Kart, hükümetin bu konuda
Genelkurmay’õ “kullandı-
ğını” savunmuştu. Ortaya
atõlan iddianõn ve Genel-
kurmay’õn yaptõğõ açõkla-
manõn önemli olduğunu ifa-
de eden Kart, “CHP ve
anayasal kurumlara yö-
nelik dinlemenin fiili ola-
rak yapıldığı yönündeki
endişe ve kaygılarımız
doğrulanıyor” dedi.
Soruşturmayı ben istedim
İki bin kişiyi usulsüz olarak dinlettiği iddia edilen Orgeneral Güner,
‘Türk Silahlõ Kuvvetleri, yurtiçinde asla dinleme yapmaz’ diye konuştu
Darbeciler yargılansın
İstanbul Haber Servisi - 78’liler Girişimi,
BDP, Sosyalist Parti, EDP, KESK İstanbul Şu-
beler Platformu’nun da aralarõnda bulunduğu
çok sayõda siyasi parti, sendika ve demokratik
kitle örgütü temsilcileri 12 Eylül askeri darbe-
sinin 30. yõlõnda Selimiye Kõşlasõ karşõsõnda
oturma eylemi yaptõ. Grup, 12 Eylül darbecile-
rinin yargõlanmasõnõ isteyerek, darbeleri engel-
lemenin tek yolunun cuntacõlarõ ve işkencecici-
leri yargõlamaktan geçtiğini belirtti.
AKP’den hukukçulara yanıt
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP
Tanõtõm ve Medya Başkanlõğõ, “geçici 15 de-
ğişse bile darbeciler yargõlanamaz” şeklinde-
ki siyasetçi ve hukukçu görüşlerine yazõlõ bir
açõklamayla karşõlõk verdi. Açõklamada,
“Bu değişiklikle darbeciler her hal ve şartta
önce 12 Eylül’de milletin ve daha sonra da
yargõnõn huzuruna çõkacaklardõr” denildi.
‘Ekmeğe zam ramazandan sonra’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
Ziraatçõlar Derneği Başkanõ İbrahim Yetkin,
ramazan ayõndan sonra ekmeğe ve simite
zam yapõlacağõnõ söyledi. Yetkin, söz konu-
su zammõn sebebinin un, su, susam, mazot
ve doğalgaza yapõlan zam olduğunu belirtti.
Erdoğan dünya liderliğinde 5’inci
LONDRA (AA) - İngiltere’nin önde gelen
uluslararasõ ilişkiler, iş, kültür ve tasarõm
dergisi “Monocle”, dünya liderlerini değer-
lendirdiği 15 kişilik sõralamada, Başbakan
Tayyip Erdoğan’a 5. sõrada yer verdi. Brezil-
ya Devlet Başkanõ Luiz Inacio Lula da Silva
“A” notuyla listede ilk sõrada yer alõrken
ABD Başkanõ Barack Obama ve Hindistan
Başbakanõ Manmohan Singh “B artõ” ile
ikinci ve üçüncü sõrada bulundu.
10 NUMARA ÇEKİLDİ
2, 5, 8, 16, 19, 23, 32, 34, 36, 38, 43
44, 45, 47, 49, 51, 58, 61, 63, 68, 76, 78
Jandarma alevler arasında kaldı
Diyarbakır’da LPG tankı içinde 65 kilogram patlayıcı ele geçiril-
mesiyle ilgili gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Bombaların met-
ropol illerde sansasyonel eylemlerde kullanılmak için hazırlan-
dığı bildirildi. Antakya’nın Serinyol ilçesi Fırnız Yaylası’nda ara-
ma- tarama faaliyeti yürüten güvenlik güçleriyle 2 PKK’li terörist
arasında çatışma çıktı. Kısa süreli çatışmanın ardından terörist-
ler, ormanlık alana kaçarken, bölgede geniş çaplı operasyon
başlatıldı. Çatışma sırasında çıkan yangın 10 hektar kızılçam
ormanının zarar görmesine neden oldu. Yangın sırasında bir
jandarma görevlisi alevler arasında kalarak zor anlar yaşadı.