19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Baştarafı Arka Sayfada gidiyor. Sonra hücresin- de tek başına anneyi gö- rüyoruz. Çığlık atmaya çalışıyor ama sesi yok. Çığlık yüzünde donup kalıyor ve dışarıdan ırzı- na geçilen küçük kızının ve diğer küçük kızların feryatları geliyor. Benim de kanım donmuş gibi. DVD’yi kapatıp gene derin bir soluk alıyorum. Başka bir zaman, başka bir mekânda iz- lediğim bir filmde de böyle soluksuz ka- lıp, kendimi sinemadan dışarı atmıştım. O bir Alman filmiydi, filmde Filistinli mül- teci bir ailenin beş yaşındaki kızı kaybo- luyordu. Baba, kızını deliler gibi her yer- de arıyordu ve o kızını ararken refah toplumu denilen bir toplumun korkunç yalnızlığı, başka kişiler ve olaylara karşı duyarsızlığı, içinden çürümesi elle tutu- lur bir biçimde akıp gidiyordu. Ardından bir garajda, bir masanın çevresinde oturmuş bekleyen altı erkek görülüyordu. Erkekler orta yaşlı, kellifelli adamlardı ve birinin elinde sarı saçlı oyuncak bir bebek vardı. Erkekler bekli- yorlardı, sonra adamın biri kucağında kara saçlı, kara gözlü beş yaşında bir kız çocuğunu getirip masanın üstüne koydu ve kız için açık arttırma başladı. Bu arada, elinde oyuncak bebek olan adam, bir yandan sürekli fiyat arttırıp bir yandan göz kırparak, küçük kıza bebeği gösteriyor, kız ona doğru baktığında be- beğin saçlarını okşuyordu. Sonunda açık arttırma bebekli adamın üstünde kaldı ve adam küçük kızı kucaklayıp be- beği eline tutuşturdu ve çekip gitti. O an utançtan ölebilirdim. Kızın yüzü aklımdan yıllarca çıkmadı ve her seferin- de bu olay bana Nazilerin, toplama kamplarına gönder- dikleri insanlara dö- nüş bileti vermeleri- ni anımsattı. Anlattıklarımdan da anlaşılıyor, yete- rinde acılı bir gün geçirmişim. Oysa ey- lül ışığı usulca boy göstermeye başladı. Nefis bir sonbahar kapımızda. Ve bu sonbahar bize hiç umulmadık, farklı bir zaman parçası bağışlayabilir, bu neden- le 12 Eylül’ü iple çekiyorum. O gün bü- tün acılarımız için, bütün kaybolan ço- cuklar için, bütün öldürülen, hadım edi- len sevinçlerimiz için, 30 yılın hesabı için, yalanlardan kurtulup gerçek anlam- da demokrasi mücadelesine başlamak için, “eksik ama evet vereceğim” ya da “boykot edeceğiz” sözcüklerini bir yana bırakıp, “hayır” demek için! Bu bize ken- di dayanma gücümüzü, yaşama sevin- cimizi bağışlayacak. Hadi!.. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada 250 km. Bu benzetmeyi şu nedenle yapmıştım: Duruşmalar yapıldıkça, savcılık, mahkeme heyeti çeşitli kurumlardan yeni bilgiler-belgeler istiyor, kimi olayları bu dava kapsamında değerlendirmek üzere dosya getirtiyor. Saptamamızın doğruluğu 20 Ağustos Cuma günü bir kez daha kanıtlandı. Mahkeme heyeti, AKP’ye ilişkin 2008 yılında açılan kapatma davasının tüm dosyalarının Anayasa Mahkemesi’nden istenmesine karar verdi. Bu gidişle davanın klasör sayısı üç haneli rakamlardan dört haneli rakamlara çıkacak... Mahkeme heyeti dava sürerken elbette yeni deliller toplayabilir. Ancak Silivri’deki gidiş, dava yolda düzülür örneği, davanın giderek başlangıç noktasından çok farklı bir zemine kayacağını gösteriyor. Belki başlangıçta zemin belli değildi, yeni yeni oturtacak yer arıyorlar! Silivri’de yargılananların... Suç tarihleri belli değil... Neyle suçlandıkları net değil... Suçlamalarla deliller arasında bağ yok... Üyesi oldukları iddia edilen örgütün varlığı belli değil... Bütün bu belirsizliklerin üzerine yeni dosyalar eklenecek... Eklensin, ona da itirazımız yok ama durumu netleştirecekse, dava sürecine açıklık getirecekse... Eğer AKP kapatma davası da Ergenekon’la ilişkilendirilecekse ortaya şu sorular çıkmıyor mu: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da mı Ergenekon’a bağlı? Anayasa Mahkemesi ile Ergenekon arasında organik bir ilişki mi var? Mahkeme üyeleri, sanıklara yönelttikleri sorularda da yelpazeyi sınırsız tutuyorlar. Bunun getireceği olumsuzluk, belirsizlik anımsatıldığında şu karşılığı veriyorlar: - Biz gerçeği arıyoruz! Hayır... Gerçek böyle aranmaz. Bu, gerçeği aramak bir yana, herkesin her türlü yorumu yapmasına ortam hazırlayacak bir bulanıklık doğuruyor. Silivri, özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) bir prototipi, simgesi haline geldi. Bu simge aklımıza şu soruyu da getiriyor: Eskiden Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) vardı. Konu devletin güvenliği olunca bu mahkemeler kendilerinde pek çok hakkı görürlerdi. Bu da ciddi eleştiri konusu olurdu. DGM’ler kaldırıldı. Acaba ÖYM’ler de şimdi fiilen Hükümet Güvenlik Mahkemeleri olarak mı işlev görüyor? İşte 12 Eylül’deki ikilem bu. Böylesi sınırsız, sorumsuz yetki kullanımları hükümet eliyle kural haline gelsin mi, gelmesin mi? Buna hayır demek bir demokrasi görevidir. Bir insan yaşamı boyunca suç işlemeyeceğine dair söz verebilir ama hiç yargılanmayacağına dair söz veremez. Bir gün beklemediği anda, beklemediği suçlamalarla karşı karşıya kalabilir. Tanrı o gün hiç kimseyi bugünkü ÖYM’lerin karşısına çıkarmasın. Sanki mübareklerin açılımı şu: Öldüresiye Yargılama Mahkemesi! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada gündeme oturdu: On binlerce insanı katleden Öcalan da mı affedilecek? Haydaaa! Bir yeni yarış başladı. Özeti: Öcalan’ı affetmeyi önermedim. Sen daha önce terör yasasında terörist başının affını Meclis’e getirdin de karşı çıkıldı da… çark ettin, unuttun mu? Tartışma yozlaştıkça, siyasal çatışmalara malzeme olan genel affın ne neme bir şey olduğu anlaşılmaz hale geldi. Fakat siyasal rant uğruna başlatılan, sürüp giden af tartışmasının önemli ölçekte bir yararı olmadı değil, oldu. Üstelik yıllardır, aylardır tartışılan bir konunun -ister hayırlara vesile oldu deyin ister demeyin- aydınlığa kavuşmasına vesile oldu. Dağdaki teröristi ovaya indirmenin yolları araştırılırken bir af yasasının çıkarılması yıllardır (başta ABD) içeride savunulur oldu. Kent PKK’si -elbette kimi odak noktalarının- kışkırtmasıyla Öcalan’ın affını sokaklara taşıdı. Kürt partisi de koro halinde terörü sonuçlandırmak için -af demiyor ama- Öcalan ile devletin diyalog kurmasını dayatıyordu. Elbette diyaloğun ikinci aşamasında serbest kalacak Öcalan ile!.. İmralı’daki de önce sağlık sorununu, sonra terörü ancak kendisinin sona erdirebileceğini öne sürdü. Tabii serbest kalması koşuluyla! Siyaset Öcalan affedilir mi affedilemez mi tartışmasına kapıldı. Tartışma öylesine genişleyip yoğunlaştı ki… kamuoyunda Öcalan af yasasıyla dışarı çıkacak, aramızda vicdanı hür, kanlı elleri tertemiz dolaşacak diyen kanı güçlenir oldu. Gel zaman git zaman, Öcalan affedilsin mi edilmesin mi tartışması hayli mesafe almış, yürüyüp giderken 2010 yılının Ağustos ayının 27. günü Habertürk’te Öcalan’ın affına limon sıkan bir demeç yayımlandı. Öyle bir demeç ki her şeyi herkesten daha iyi bilen, gören, söyleyen siyaset erbabının aylar, yıllar sonra ayılmasına neden oldu. Öcalan’ı ABD’den teslim alan zamanın Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetinde Adalet Bakanı görevinde bulunan Prof. Hikmet Sami Türk şöyle diyordu: “…3. AB Uyum Paketiyle idam cezası tümüyle kaldırıldı. Öcalan da idamdan kesin olarak kurtuldu. Ama Öcalan’ın cezaevinden çıkmasını önlemek için kanuna bir madde koyduk. Orada şöyle deniliyor: ‘Bu kanun hükümlerine göre idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları hakkında Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun şartla salıvermeye ilişkin hükümleri uygulanamaz. Bunlar hakkında müebbet hapis cezası ölünceye kadar devam eder’.” “Bunun anlamı” diyor Hikmet Sami Türk, “Öcalan yaşamı boyunca İmralı’da veya cezaevinde kalacak ve hiçbir zaman şartlı salıvermeden yararlanamayacaktır.” Onca hukuk adamını, profesörlü doçentli hukuk bilginini barındıran partilerin sözünü etmediği... …soldan sağdan, ortadan, az sağ ile azıcık soldan siyaset dünyamız; olası genel afla ya da kısmi afla Öcalan’ın serbest kalabileceğini meydan meydan, gazete gazete, o TV bu TV dolaşarak savunan, karşı çıkan siyaset adamlarımız: …dört-beş gün önce yayımlanan Hikmet Sami Türk’ün demecinden sonra… …aaaa! Bir de baktık ki terörist başının 1991’de çıkarılan yasa gereği… …. asla affedilemeyeceğini ve… “ölene kadar asla çıkamayacağını” savunmaya başladılar. Hikmet Sami Türk, “bugün (yasada) değişiklik yapılıp, oradaki hüküm değiştirilerek Öcalan’ın serbest bırakılamayacağını” söylüyor.. Dününü inkâr etmekte ustalaşan siyaset dünyamız, günümüzün koşullarında bugün evet, Öcalan ölene kadar çıkmaz, diyor: Ama yarın? [email protected] SAYFA 31 AĞUSTOS 2010 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Ağustos Oslo B 18 Helsinki B 15 Stockholm B 15 Londra PB 21 AmsterdamB 18 Brüksel B 20 Paris PB 21 Bonn B 19 Münih Y 15 Berlin B 17 Budapeşte Y 16 Madrid B 35 Viyana Y 5 Belgrad Y 18 Sofya Y 19 Roma B 26 Atina B 31 Zürih Y 15 Moskova PB 15 Aşkabat B 34 Taşkent B 38 Bakû B 34 Bişkek B 32 Tiflis B 34 Kahire B 37 Şam B 36 İstanbul PB 30 Edirne Y 32 Kocaeli PB 34 Çanakkale PB 28 İzmir Y 31 Manisa PB 34 Denizli PB 34 Zonguldak PB 29 Sinop PB 30 Samsun PB 32 Trabzon Y 31 Giresun PB 32 Ankara B 37 Eskişehir B 36 Konya B 35 Sıvas B 35 Antalya B 32 Adana PB 35 Mersin PB 34 Diyarbakır B 39 Şanlıurfa B 39 Mardin B 36 Siirt B 38 Hakkâri B 33 Van B 27 Kars PB 28 Yurdun kuzey ke- simleri ile zamanla batı kesimleri parça- lı bulutlu, Marma- ra’nın kuzeyu, Doğu Karadeniz’in kıyı ke- simleri ile İzmir, Ka- rabük ve Kastamonu çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağa- nak diğer yerler az bulutlu ve açık ge- çecek. Hava sıcaklığı kuzey kesimlerde 2 ila 4 derece artacak, di- ğer yerlerde önemli bir değişiklik olma- yacak. Hadi Yeniden Başlamak İçin! / IŞIL ÖZGENTÜRK CHP milletvekili Ahmet Ersin: Soru önergelerimize yanõt vermiyorlar ‘Gizliliğe sığındılar’ AYŞE SAYIN ANKARA - Yurtdõşõndan ithal edildiği belirtilen 14 mobil din- leme cihazõnõn 5 yõldõr “izini sü- ren” TBMM İnsan Haklarõ İn- celeme Komisyonu üyesi Ahmet Ersin, eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn gün- dem yaratan “Haliç’te Yaşa- yan Simonlar” adlõ kitabõnda di- le getirdiği “İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi’nde cemaatin özel dinleme araçları” olduğu iddiasõnõn altõna “imzasını ata- bileceğini” belirtti. Ersin, “Baş- bakanın özel istihbarat örgütü var. Kanada ve İsrail’den ithal edilen 14 mobil dinleme araç- larının bir bölümünü cemaat ve başbakanın istihbarat ör- gütü kullanıyor” dedi. TBMM İnsan Haklarõnõ İnce- leme Komisyonu üyesi de olan ve bu komisyon içinde 2008’de oluşturulan “Telekulak Alt Ko- misyonu”nda da görev alan CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, iki Telekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ (TİB) uzmanõnõn ko- misyonda kendisine verdiği “tü- yo”dan yola çõkarak Kanada ve İsrail’den ithal edildiğini iddia et- tiği 14 mobil dinleme aracõnõn pe- şine düştü. Ersin, bu araçlar için TBMM Başkanlõğõ’na, Başbakan ve İç- işleri Bakanlõğõ tarafõndan ya- nõtlanmasõ istemiyle çok sayõda önerge verdi. Ancak hükümet önergelere yanõt vermezken, bu konudaki iddialarla ilgili de “sus- kun” kalmayõ tercih etti. İçişle- ri Bakanlõğõ’ndan soru önergesine verilen yanõtta da “konunun gizli olduğu ve bu konuda bil- gi verilemeyeceği” belirtildi. ‘Finansman örtülüden’ Konuya ilişkin Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtlayan Ahmet Er- sin, İçişleri Bakanlõğõ’nõn bu ya- nõtõnda “14 mobil dinleme ci- hazının ithal edildiğine” dikkat çekti. Hanefi Avcõ’nõn söyle- diklerini altõna “imza atabile- ceğini” belirten Ersin, “Çünkü 2005 yılından beri Türkiye’de telekulak terörü var, bunu da yaratan hükümet. Başbakan’ın kendisinin istihbarat örgütü var” dedi. Mobil dinleme cihazlarõnõn “örtülü ödenek”ten finanse edil- diğini belirten Ersin, “Bu mobil araçların bir bölümünü ce- maat ve başbakanın istihbarat örgütü kullanıyor. İnsanları takip ederek görüntü almak, ortam dinlemesi yapmak, te- lefon dinlemeleri yapmak bun- ların işi. Sonra bunu tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Türkiye’de korku ortamı ya- ratmak amacıyla yasadışı ey- lem ve işlem yapılıyor ve bu ta- mamen hükümetin bilgisi da- hilinde” görüşünü dile getirdi. ‘Aileler de izleniyor’ Başbakanõn özel istihbarat ör- gütünün temelini 2003 yõlõnda “yolsuzlukla mücadeleyi ta- kip” amaçlõ gidilen yapõlanma- nõn oluşturduğunu ileri süren Ersin, 2005 yõlõna gelindiğinde bu yapõnõn “özel istihbarat ör- gütü”ne dönüştüğünü savundu. Bu özel istihbarat örgütünün muhalefet partileri, muhalif ki- şilerin özel yaşamlarõnõ, aileleri dahil izlediğini ve “ihtiyaç duy- dukça” da yandaş basõn ve in- ternet medyasõna konuşma ve gö- rüntüleri “servis ettiğini” kay- deden Ersin, Telekulak Alt Ko- misyonu’nda bu konunun üzeri- ne gittiğini, ancak AKP’li üyeler tarafõndan raporun alelacele ta- mamlanõp konunun kapatõldõğõ- nõ söyledi. AKP’den engelleme Telekulak Alt Komiyonu’na bilgi veren eski Emniyet İstih- barat Daire Başkanõ Ramazan Akyürek’in “Bizde mobil din- leme aracı yok” dediğine dikkat çeken Ersin, şunlarõ söyledi: “Ben o dönem MİT ve güm- rüklerden sorumlu devlet ba- kanının da komisyona çağrılıp bu araçların kim tarafından kullanıldığını sorulmasını is- tedim, ama AKP’liler apar to- par komisyon çalışmalarını sonlandırdı. Yıllardır Türki- ye’de yasadışı dinleme şikâye- ti var ama bir türlü failler bu- lunamıyor. Çünkü bu yasadı- şı takiplerin içinde hükümetin teşviki var.” 14 mobil dinleme aracõnõn ‘izini’ süren Ersin, Hanefi Avcõ’nõn kitabõn- daki “İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi aransa cemaatin özel dinleme araçlarõ bulunur” iddialarõnõ değer- lendirdi: “Başbakan’õn özel istihbarat örgütü var. Kanada ve İsrail menşeli 14 mobil dinleme aracõ 2005’ten beri ortam dinlemesi ve görüntü kaydõ yapõyor, muhaliflere tehdit unsuru olarak kullanõlõyor.” BARKIN ŞIK ANKARA - Taraf gazete- si, Genelkurmay İkinci Baş- kanõ Orgeneral Aslan Gü- ner’in 2007’de İstihbarat Başkanlõğõ yaparken “PKK’yi dinleme” amacõy- la İsrail’den alõnan sistemle iki bin kişiyi dinlettiği ve 2005 tarihli Telekomünikas- yon İletişim Başkanlõğõ (TİB) Yasasõ’nõ ihlal ettiğini ileri sürdü. Genelkurmay Baş- kanlõğõ, gazetede yer alan ha- ber üzerine, cihazõn başka maksatlarla da kullanõldõğõ iddialarõna ilişkin idari so- ruşturma başlattõ. Soruşturma açõlmasõnõ bizzat kendisinin talep ettiğini belirten Orge- neral Güner de, “Türk Silahlı Kuvvetleri, yurtiçinde asla dinleme yapmaz” dedi. Haber üzerine Genelkur- may Başkanlõğõ’nõn internet sitesinde yayõmlanan bilgi notunda, “Bugünkü (dün- kü) bir gazetede bölücü te- rör örgütüne yönelik olarak temin edilen bir teknik ci- hazın başka maksatlarla da kullanıldığı şeklinde bir haber yer almıştır. Konu ile ilgili idari soruşturma baş- latılmıştır” denildi. Merkez Orduevi’nde dü- zenlenen 30 Ağustos Resep- siyonu’nda gazetecilerin so- rularõnõ yanõtlayan Orgeneral Güner ise konuyla ilgili so- ruşturma açõlmasõnõ bizzat kendisinin talep ettiğini söy- ledi. Dün öğleden sonra Ge- nelkurmay Başkanõ Orgene- ral Işık Koşaner’in yanõna gitttiğini ve kendisine “Ko- mutanım akşam gazeteciler, bize konuyla ilgili soru yö- neltirse ne yapacağız?” de- diğini anlatan Güner, Koşa- ner’in de kendisine “Ben bu konuyla ilgili konuşmam. Sabırla soruşturmanın so- nucunu beklemeleri gerek- tiğini söyle” yanõtõnõ verdiğini belirtti. Güner, şunlarõ söyle- di: “TSK yurtiçinde asla dinleme yapmaz. O cihaz Savunma Sanayii Müste- şarlığı tarafından alındı. Altında Genelkurmay Baş- kanı ve Başbakan’ın imza- sı var. Terörle mücadele maksadıyla alındı. Ama bi- rileri o cihazlarla dinleme yaptıysa, o cihazın başında ben yokum. Soruşturmay- la ortaya çıkar. Kimin ha- tası varsa, hesabını verir.” Resepsiyona katõlan üst dü- zey askeri kaynaklar ise Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’nõn cep telefonu dinleme kabili- yetinin olmadõğõnõ, cep tele- fonu dinlemelerinin savcõlõk kanalõyla jandarma genel ko- mutanlõğõ üzerinden yapõldõ- ğõnõ anõmsattõ. CHP de işaret etmişti CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bir süre önce Cumhuriyet’e yaptõğõ açõk- lamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eski Genelkurmay Başkanõ Or- general Yaşar Büyükanıt arasõnda 4 Mayõs 2007’de gerçekleşen görüşmenin ar- dõndan CHP’nin ve bazõ anayasal kurumlarõn siste- matik biçimde dinlenmeye başlandõğõnõ söylemişti. Kart, hükümetin bu konuda Genelkurmay’õ “kullandı- ğını” savunmuştu. Ortaya atõlan iddianõn ve Genel- kurmay’õn yaptõğõ açõkla- manõn önemli olduğunu ifa- de eden Kart, “CHP ve anayasal kurumlara yö- nelik dinlemenin fiili ola- rak yapıldığı yönündeki endişe ve kaygılarımız doğrulanıyor” dedi. Soruşturmayı ben istedim İki bin kişiyi usulsüz olarak dinlettiği iddia edilen Orgeneral Güner, ‘Türk Silahlõ Kuvvetleri, yurtiçinde asla dinleme yapmaz’ diye konuştu Darbeciler yargılansın İstanbul Haber Servisi - 78’liler Girişimi, BDP, Sosyalist Parti, EDP, KESK İstanbul Şu- beler Platformu’nun da aralarõnda bulunduğu çok sayõda siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütü temsilcileri 12 Eylül askeri darbe- sinin 30. yõlõnda Selimiye Kõşlasõ karşõsõnda oturma eylemi yaptõ. Grup, 12 Eylül darbecile- rinin yargõlanmasõnõ isteyerek, darbeleri engel- lemenin tek yolunun cuntacõlarõ ve işkencecici- leri yargõlamaktan geçtiğini belirtti. AKP’den hukukçulara yanıt ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Tanõtõm ve Medya Başkanlõğõ, “geçici 15 de- ğişse bile darbeciler yargõlanamaz” şeklinde- ki siyasetçi ve hukukçu görüşlerine yazõlõ bir açõklamayla karşõlõk verdi. Açõklamada, “Bu değişiklikle darbeciler her hal ve şartta önce 12 Eylül’de milletin ve daha sonra da yargõnõn huzuruna çõkacaklardõr” denildi. ‘Ekmeğe zam ramazandan sonra’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Ziraatçõlar Derneği Başkanõ İbrahim Yetkin, ramazan ayõndan sonra ekmeğe ve simite zam yapõlacağõnõ söyledi. Yetkin, söz konu- su zammõn sebebinin un, su, susam, mazot ve doğalgaza yapõlan zam olduğunu belirtti. Erdoğan dünya liderliğinde 5’inci LONDRA (AA) - İngiltere’nin önde gelen uluslararasõ ilişkiler, iş, kültür ve tasarõm dergisi “Monocle”, dünya liderlerini değer- lendirdiği 15 kişilik sõralamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’a 5. sõrada yer verdi. Brezil- ya Devlet Başkanõ Luiz Inacio Lula da Silva “A” notuyla listede ilk sõrada yer alõrken ABD Başkanõ Barack Obama ve Hindistan Başbakanõ Manmohan Singh “B artõ” ile ikinci ve üçüncü sõrada bulundu. 10 NUMARA ÇEKİLDİ 2, 5, 8, 16, 19, 23, 32, 34, 36, 38, 43 44, 45, 47, 49, 51, 58, 61, 63, 68, 76, 78 Jandarma alevler arasında kaldı Diyarbakır’da LPG tankı içinde 65 kilogram patlayıcı ele geçiril- mesiyle ilgili gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Bombaların met- ropol illerde sansasyonel eylemlerde kullanılmak için hazırlan- dığı bildirildi. Antakya’nın Serinyol ilçesi Fırnız Yaylası’nda ara- ma- tarama faaliyeti yürüten güvenlik güçleriyle 2 PKK’li terörist arasında çatışma çıktı. Kısa süreli çatışmanın ardından terörist- ler, ormanlık alana kaçarken, bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. Çatışma sırasında çıkan yangın 10 hektar kızılçam ormanının zarar görmesine neden oldu. Yangın sırasında bir jandarma görevlisi alevler arasında kalarak zor anlar yaşadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle