Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
31 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Cemaat Demokrasisi
soner@cumhuriyet.com.tr
AVM’LERDE CİRO YÜZDE 10 ARTTI
Alõşveriş Merkezleri temmuz ayõ ciro endeksi, geçen yõlõn aynõ ayõ-
na göre yüzde 10 arttõ. Alõşveriş Merkezi Yatõrõmcõlarõ Der-
neği (AYD) ile Akademetre Research tarafõndan ortaklaşa
açõkladõğõ verilere göre ziyaretçi endeksi Türkiye genelin-
de yaz aylarõnda normal seyrini göstererek geçen yõlda-
ki seviyesini korurken, Anadolu ziyaretçi endeksi yõlõn ilk
yarõsõndaki İstanbul verilerine göre daha yüksek olan
artõş trendini korudu. Bir önceki aya göre yüzde 3 ar-
tan Anadolu müşterisi, bir önceki yõlõn seviyesinden yüz-
de 11 daha fazla ziyaret gerçekleştirdi.
ECZACIBAŞI-MONROL’A AB SERTİFİKASI
Nükleer tõp alanõnda faaliyet gösteren Eczacõbaşõ-Monrol’un Gebze üretim
tesisi, AB-GMP (Good Manufacturing Practices-İyi Üretim Uygulamalarõ)
sertifikasõ aldõ. Eczacõbaşõ-Monrol’dan yapõlan açõklamada, söz ko-
nusu sertifika ile SPECT (Single Photon Emission Computed To-
mography) ürünlerinin AB ülkelerinde ruhsatlanmasõ projesinin
en önemli aşamalarõndan birinin geçildiği kaydedildi. Eczacõ-
başõ-Monrol Genel Müdürü Hasan Ulaş Özcan’õn, pro-
jenin bundan sonraki aşamasõnda ürünlerin ruhsat-
larõnõn alõnmasõ işlemini yõl sonuna kadar tamamla-
mayõ hedeflediklerini söyledi.
İnternet kullanan 10 kişiden yaklaşõk 2’sinin alõşverişini sa-
nal ortamda yapmayõ tercih etmesiyle e-ticaret 2010’un ilk 7
ayõnda 8.5 milyar TL’ye dayandõ. ANKA’nõn Bankalararasõ Kart
Merkezi verilerinden yaptõğõ hesaplamalara göre, yerli ve ya-
bancõ kartlarõn yurtiçi kullanõmõyla e-ticaret ilk 7 ayda geçen
yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 51.4 arttõ. Geçen yõlõn ilk 7 ayõn-
da 10 milyar 478 milyon TL olan tüketicinin mektup, te-
lefon ve internet üzerinden yaptõğõ işlem tutarõ geçen
yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 31 artarak yõlõn ilk 7
ayõnda 13 milyar 724 milyon TL’ye ulaştõ.
Sonucu kabullenmeyen Kamu-Sen, mutabakat metni taşõyan bir anlaşma olmadõğõ gerekçesiyle Uzlaşma Kurulu’na başvuracak
Memur yeni yol arayõşõnda
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Kamu-Sen Genel Baş-
kanõ Bircan Akyıldız, kamu çalõşan-
larõ toplu görüşmelerinde Memur-
Sen’in kabul ederek hükümet ve Ka-
mu İşveren Kurulu ile imzaladõğõ Mu-
tabakat Metni’nin, Kamu-Sen ve
KESK’in üye sayõlarõ dikkate alõndõ-
ğõnda kamu çalõşanlarõnõn çoğunluğunu
temsil etmeye yeterli olmadõğõnõ söy-
ledi. Anlaşmanõn yeniden gözden ge-
çirilmesi için uzlaşma kuruluna baş-
vurmayõ ve yargõya gitmeyi planlayan
Kamu-Sen’e KESK’ten yalnõzca eylem
için destek geldi.
Memur-Sen’in, toplu görüşme-
lerde, en fazla sayõda üyeye sahip
konfederasyon olarak hükümet ve
Kamu İşveren Kurulu ile mutabakat
imzalamasõ, yetki tartõşmasõnõ gün-
deme getirdi.
Toplu görüşmelerin yürütülmesine
ilişkin 4688 sayõlõ Kamu Görevlileri
Sendikalarõ Yasasõ’nda “En çok üye-
ye sahip konfederasyon temsilcisi
toplu görüşme heyetinin başkanıdır”
hükmü yer almasõna karşõn, diğer
konfederasyonlarõn kabul etmemesi du-
rumunda Heyet Başkanõ’nõn tüm kon-
federasyonlar adõna mutabakat metni
imzalayõp imzalamayacağõna dair açõk
bir ifade bulunmuyor. Yasanõn “Top-
lu görüşmenin sonuçlanması ve mu-
tabakat metni” başlõklõ 34. madde-
sinde sadece “Toplu görüşme en geç
on beş gün içinde sonuçlandırılır. Bu
süre içinde anlaşmaya varılırsa, dü-
zenlenen mutabakat metni taraf-
larca imzalanır” hükmü yer alõyor.
Belirlenen şartlarda bir mutabakata
imza atmayacaklarõnõ söyleyen Kamu-
Sen Başkanõ Akyõldõz, şöyle konuştu:
“Türkiye’de 2 milyon 461 bin
memur var, bunların 1 milyon 860
bin civarındakiler sendikalı olabili-
yor. Yaklaşık 1 milyonu sendikalı.
390 bini Memur-Sen’e, 370 bini
Kamu-Sen’e ve 230 bini KESK’e
üye. Memur-Sen çoğunluğu temsil
edemez. Bu gerekçeyi öne çıkartarak
imzalanan mutabakat metninin ya-
sadaki mutabakat metni değil, sa-
dece bir konfederasyon ile hükümet
arasında bir metin olduğu ve ço-
ğunluğu temsil etmediği gerekesiy-
le Uzlaştırma Kurulu’na başvura-
cağız. Kurul ‘Burada bir mutabakat
var, neyi uzlaştõracağõz’ diyerek baş-
vuruyu kabul etmezse yargıya baş-
vuracağız ama o da uzun süreç alır.
Hukuki süreci hızlandırmak için
gayret sarfedeceğiz, bu süreçte
KESK ile görüşmeyi de düşünüyo-
ruz.”
KESK Başkanõ Evren ise şunlarõ
söyledi:
“Yasada konfederasyonlardan bi-
ri imzalar, diğeri imzalamazsa ne
olacağı konusunda bir açıklık yok.
Ama sonuçta hükümet zammı açık-
ladığı için yasaya göre Uzlaştırma
Kurulu devreden çıkmış oluyor.
Biz KESK olarak artık Uzlaştırma
Kurulu’na gitmeyiz. Sendikalar ol-
masaydı, toplu görüşme yapılma-
saydı bu zamlar yine olacaktı. Bu ya-
pılan tam bir sarı sendikacılık ör-
neği. Biz toplu görüşmenin kadük ol-
duğunu düşünüyoruz.”
Evren, referandum konusundaki ta-
võrlarõ ile ilgili olarak da “Biz sadece
oyumuzun rengini açıklamıyoruz.
Kitle örgütlerinin bunu açıklamasını
doğru bulmuyoruz. Biz bir taraftan
AKP’nin referandum sürecindeki
demokratik olmayan tutumuna
onay vermiyoruz. Öbür taraftan
12 Eylül Anayasası’na onay vermi-
yoruz. Üyelerimizin sandıkta terci-
hini belirtmesini veya sandığa gidip
gitmemeye kendilerinin karar ver-
melerini bekliyoruz” diye konuştu.
Japonya’dan yen
krizine müdahale
Ekonomi Servisi - Aşõrõ değerlenen
yene karşõ harekete geçmesi için bas-
kõ altõnda olan Japon Merkez Banka-
sõ olağanüstü toplanarak bir dizi önlem
açõkladõ. Japonya Merkez Bankasõ ti-
cari bankalara verdiği borç miktarõnõ
10 trilyon arttõracak. Böylece, finan-
sal kuruluşlar için düşük faizli borç
programõnõn büyüklüğü 20 trilyon
yenden 30 trilyon yene ulaşacak.
Merkez bankasõ, Japon iş çevreleri-
ne fazla kredi sağlanabilmesi için,
özel bankalara daha büyük miktarda
fon aktarõlmasõnõ kararlaştõrõrken, Ja-
pon hükümeti de 920 milyar yen tu-
tarõnda bir canlandõrma paketi açõkla-
dõ. Aşõrõ değerlenen yenden dolayõ Ja-
pon şirketlerin üretimini yurtdõşõna
kaydõrmasõndan ve Japonya’daki iyi-
leşmenin baltalanmasõndan korkuluyor.
Avrupa’dagüvenpatladõ
Almanyafakirleşiyor
Avro kullanan 16 ülkeyi kapsayan
Avro bölgesinde ekonomik güven
endeksi, ağustosta son 2.5 yõlõn en yük-
sek seviyesine çõktõ. Avrupa Komis-
yonu, temmuzda 101.1 olan güven en-
deksinin ağustosta 101.8’e yükseldi-
ğini bildirdi. Böylece endeks, 2008
Mart ayõndan bu yana en yüksek de-
ğere ulaşmõş oldu. Ekonomiye güven
endeksinin yükselmesindeki temel
neden, işsizlikle ilgili endişeler hafif-
lerken tüketici güveninde toparlanma
yaşanmasõ oldu. Bölgede ekonomi,
ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe
göre yüzde 1 büyüme kaydetti.
Kriz ve işsizlik nedeniyle eve kapanmalara maç heyecanõ eklendi; pazar yüzde 20 büyüdü
Sıkıldıkça çekirdek çitledik
Mali durumu en kötü
yurttaşõn dahi alabildiği
kuruyemişte, pazarõn 2.5
milyar dolara ulaşmasõ,
yatõrõmlarõn artmasõna
neden oldu.
MURAT GÜLDEREN
İşsizlik ve domuz gribi gibi ne-
denlerle insanlarõn eve kapanma-
sõ, ekonomik krize bağlõ olarak ya-
şanan stres ve dünya kupasõ maç-
larõ, Türkiye’de kuruyemiş sektö-
rünü yüzde 20 oranõnda arttõrdõ.
Pazar büyüklüğü 2.5 milyar do-
lara yükselirken kişi başõ tüketim
de 3 - 3.5 kilograma çõktõ. En dü-
şük gelirli insanlarõn dahi rahatlõkla
alabildiği kuruyemişin sektörel bazda
önemini krizde daha iyi anlayan sek-
törün önde gelen oyuncularõ yatõrõm-
larõna hõz verdi. Peyman Eskişehir’de
12 milyon Avro’luk yatõrõmla faaliye-
te geçirmeye hazõrlandõğõ üretim tesi-
siyle kapasitesini büyük oranda arttõr-
maya ve 2011’de halka açõlmaya ha-
zõrlanõrken, Papağan Kuruyemiş de
Çorlu’da kurduğu fabrikayla pazarda-
ki payõnõ arttõrmayõ hedefliyor.
Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İşa-
damlarõ Derneği (TÜKSİAD) Genel
Başkanõ ve Põnar Kuruyemiş Yönetim
Kurulu Başkanõ Hasan Hüseyin Ka-
rapınar, Türkiye’de 250 bin tonluk ku-
ruyemiş pazarõnõn olduğunu belirterek
bunun 80 - 100 bin tonunu ayçekirde-
ğinin, 40 bin tonunu fõstõğõn, 25-30 bin
tonunu fõndõğõn oluşturduğunu kaydetti.
Dünyada İran ve Lübnan’dan sonra
en çok kuruyemiş tüketen ülkenin
Türkiye olduğunu belirten Karapõnar,
şöyle konuştu: “Ülkemizde kişi başı
3 kilogram kuruyemiş tüketimi ya-
pılıyor. Bu oran dünyada ise bir ki-
loyu geçmez. Bizde kuruyemiş artık
kültürün bir parçası oldu. 2011 yı-
lında paketli kuruyemiş markaları-
nın bu pazardan 650 milyon TL’lik
pay alacağını öngörüyoruz. 750 mil-
yon TL olan toplam ayçekirdeği
pazarından ise paketlilerin aldığı
pay 300 milyon TL’yi buluyor. 500
milyon ihracat ve 150 milyon it-
halatla ülke ekonomisine yük ge-
tiren değil, ülke ekonomisinin
yükünü çeken bir sektörüz. Ay-
rıca Gaziantep Üniversitesi Naci
Topçuoğlu Meslek Yüksekoku-
lu Gıda İşleme Bölümü’nde
‘Kuruyemişçilik Bölümü’ açıl-
masına ilişkin protokol imza-
landık. Gelecek eğitim döne-
minde sektöre nitelikli eleman-
lar yetiştireceğiz.”
Yatırımlar hız kazandı
E
skişehir’deki 16 bin
metrekarelik ikinci üretim
tesisini 10 milyon
Avro’luk yatõrõmla açmaya
hazõrlanan Peyman’õn
ortaklarõndan Esas Holding’in
Yönetim Kurulu Başkan
Yardõmcõsõ Emine Sabancı
Kamışlı, “Bu yıl 100 milyon
dolar ciro hedefliyoruz.
Kuruyemiş pazarında hızla
büyüyor olmamız, 2011’de
halka açılmaya karar
vermemizi sağladı” dedi. 45
binin üzerinde satõş noktasõnda
hizmet veren Peyman’da 200
kişilik üretim, 300 kişilik satõş
elemanõ bulunuyor. Kamõşlõ
şunlarõ söyledi: “Ayçiçeği ucuz
olduğu için kolay ulaşılabilir
bir ürün. Bizim
sayemizde diğer
markalar da
yeni
yatırımlara
yönelerek
rekabette ön
plana
çıkmaya çalışıyor. Ayçiçeği
hem tüketicinin hem de
çiftçinin gündemine tekrar
girdi. Türkiye’de yılda 120 bin
ton hasat elde ediliyor. Ancak
bu yıl 200 bin ton ürün
rekoltesine ulaşılacağı
düşünülüyor.”
Kapasite ikiye katlandı
Papağan Kuruyemiş Yönetim
Kurulu Başkanõ Kani Emekçi de
şirket olarak geçen yõl yüzde 30
oranõnda büyüdüklerini
söyleyerek “Bunda Dünya
Kupası ve bizim Coca-Cola’yla
yaptığımız işbirliği etkili oldu.
Coca-Cola kendi ürünlerine
promosyon
olarak
bizim
ürünü bantladı. Bu da
satışımıza ciddi katkıda
bulundu. Ayda 5 milyon paket
olan fabrika kapasitemizi
taleple birlikte 7 milyona
çıkardık. 2009’da 20 milyon
lira ciro yaptık. Bu yıl bu
rakamı da 40 milyona
çıkarmayı hedefliyoruz. Şu an
15 ülkeye ihracatımız var. Son
altı aydır Türkiye’nin en
büyük zincir marketlerine de
girdik” dedi. 2002 yõlõnda
İkitelli’de 300 metrekarelik bir
üretim tesisinde devraldõklarõ
Papağan Kuruyemiş’i 9 bin
metrekarelik Çorlu tesisine
taşõdõklarõnõ belirten Emekçi,
yeni ve inovatif ürünlerle
Türkiye’de kuruyemiş anlayõşõnõ
değiştirmek istediklerini dile
getirdi.
E-TİCARET 8.5 MİLYAR TL’YE DAYANDI
Ortada mutabakat metni niteliği taşõyan bir
anlaşma yok. Uzlaştõrma Kurulu’na
başvuracağõz. Kurul başvuruyu kabul etmezse
yargõ yoluna gideceğiz. Bu süreçte KESK ile de
görüşmeyi düşünüyoruz.
Bu sürece dahil olmamõz mümkün değil. Çünkü,
bu toplu görüşme sürecini kabul etmek anlamõna
gelir. Ancak Kamu-Sen ile 25 Kasõm’da daha
güçlü bir eylem örgütlenebilirse, gerçek toplu
pazarlõk o zaman başlar.
KAMU-SEN: YA UZLAŞTIRMA YA YARGI KESK: DAHİL OLMAYIZ, ÇÖZÜM EYLEM
Çekirdek en ucuz
vakit geçirme ve
eğlence aracı.
Almanya’da fakirliğin 2009’da bir
önceki yõla oranla arttõğõ bildirildi. Wi-
esbaden kentindeki Federal İstatistik
Dairesi tarafõndan yapõlan açõklamada,
fakirleşme tehdidi altõndaki vatan-
daşlarõn oranõnõn geçen yõl, 2008’e
oranla 0.2 puan artarak yüzde 14.6’ya
yükseldiği belirtildi.
Almanya’nõn batõsõndaki ve doğu-
sundaki eyaletler arasõnda bu konuda
büyük bir fark olduğuna da dikkat çe-
kilen açõklamada, Berlin dahil olmak
üzere ülkenin doğusundaki eyaletler-
de her 5 kişiden biri fakirlik tehdidi al-
tõndayken, bunun batõdaki eyaletlerde
yüzde 13 oranõnda olduğu kaydedildi.
Cepheleşmeyi, gerilimleri katlayan referandum
sonuçları için yadsınamayan, bir anlamda
birleşilen tek gerçek, yapılmak istenen
değişikliklerin sonuçta yüklenen büyük anlama
göre fazlasıyla “hafif” kaldığı. AKP iktidarının
kendini güvenceye alma, üst yargıyı ele geçirme
operasyonunda suç ortaklığı yapma fiilini örtbas
etmek isteyen eski solcular, 2.
cumhuriyetçilerin, makyaj olarak getirilmiş
muhalefetin de itirazı olmayan değişiklikler
uğruna, sözde demokratikleşme adına “Yetmez
ama evet” sloganı ile yürüttükleri kampanyaları
bu gerçeği fazlasıyla çıplak sergilemekte...
Zaten Başbakan Erdoğan, ‘Evet’çiler cephesi
ortak koro halinde asıl demokratik sivil anayasa
değişikliğine sonradan sıra geleceği müjdesi ile
toplumu aptal yerine koymayı seçmiş
durumdalar. Yakın günlerde kimi liberal sitelerde
uyananlar, ya da “hayır” demeyi bulundukları
cephe nedeniyle savunabilmeleri söz konusu
olmasa da, boykota yönelik eğilimlere katkıda
bulunmak isteyenler, işte bu gerçeği
sorguluyorlar; “AKP bu kadar güçlü bir desteği,
ittifak cephesini arkasına almışken, gerçekten
demokratik bir anayasa için neden çaba
göstermedi? Çoğunluk iktidar gücü ile
diktatoryal eğilimlerine, tuzaklarına aracı mı
oluyoruz” soruları giderek daha bir netleşiyor...
En başından “AKP’nin derdinin 12 Eylül
askeri darbe anayasasını gerçekten
değiştirmek, demokratik açılımlarla sivil
anayasa yapmak değil, iktidarını ayakta
tutabilmek, ömrünü uzatabilmek için kamu
kurumlarını, en son üst yargıyı ele geçirmek
olduğunu” söyleyenler için de, art niyetli proje,
anayasa değişikliği içeriğinden çok referandum
projesi bütünü içinde yapılmak istenen atak
daha büyük tehdit. Referandum süreci ile
gerçekleştirilen yeni ittifaklar, baskılarla gelinen
yeni toplumsal süreç...
Hani Başbakan Erdoğan kendilerinin varlık
nedenlerini korumaya çalışan yargıçların, iş
dünyasının meslek örgütlenmelerini bile
meydanlarda kitlelere yuhalatıyor ya... Simge
olan sözcükleriyle “Bitaraf olan bertaraf olur”
deyip, gelecek daha güçlü iktidarlarında yok
etmekle tehdit ediyor ya.. Gizli, açık tehditlerin
ardından göz göre göre, zorla “evet” oyu ilanları
arttırılıyor ya...
Demokrasiye açılım adına, Meclis
çoğunluğunun, sivil diktatoryal eğilimler,
kurumları ele geçirmeden operasyonlarında
kullanılmasında tehlikeli bir dönemeç, adım;
kendisi çok çıplak gerçek demokratik ilkelerle
çatışan referandum operasyonunun “evet”le
varılabilecek sonuçlarından çok, ürkmemiz
gereken asıl başka sonuçları da var...
Bu anayasa referandumunda cumhuriyet
tarihimizde ilk kez görülen çok boyutlu başka
çarpıklıklar yaşanmakta. Başbakan Erdoğan
farklı nedenlerle “hayır” oyu çağrısı yapan siyasi
partiler, sivil toplum örgütlenmelerini tehlikeli bir
cephe oluşturmakla suçlamaya, kamuoyu
önünde karalamaya çalışıyor ya.. Aslında
“baskın yapanındır” stratejisiyle, “Evet”çiler
cephesinin nasıl tehlikeli, insan hakları,
demokrasiye aykırı bir ittifak cephesi yaratmış
olduğunu gözler önünden kaçırmayı seçiyor...
Demokrasilerde siyasi partiler, sendikal
meslek örgütlenmeleri, dernekler şemsiyesinde
sivil toplumsal örgütlenme söz konusudur.
Yasaların denetiminde, iç demokrasileri iyi
işlemese de demokratik örgütlenmeyi, seçimle
gelmiş yönetimleri, yasalar içinde üyelerine mali
hesap vermeyi öngörür. Yani Başbakan’ın
söylediğinin aksine sivil toplum
örgütlenmelerinin, üyelerine, topluma çıkarları
doğrultusunda görüş bildirmek, yanlış
yönlendirmelerde hesap vermek sorumlulukları
da söz konusudur. Bu nedenle son
referandumda olduğu üzere her sivil toplum
örgütü için, kendi üyelerine hesap verme
koşuluyla “evet, hayır, çekimser, görüş
bildirmeme” karar ve gerekçeleri demokratik
haktır. Başbakan’ın iktidar gücünü kullanarak
yaptığı ağır eleştiriler, şantaj kapsamındadır.
“Evet”çiler cephesinde oluşan tablo ise insan
hakları, demokratiklikle yüzde yüz çatışmayı da
sergiliyor. Çünkü işin içinde dinci, ırkçı, tarikatçı,
cemaatçi, mezhepsel örgütlenmeler, aşiretler,
tarikatlar.. kampanyanın odağında, büyük
ağırlıktalar... Gülen cemaati, Milli Görüş’ün fetva
çağrılarının ötesinde, Türkiye örgütü, parası
belirsiz “evet” afişlemeleri ile donanmış
durumda.. Gerçi yeni dünya sömürü düzeni
çarklarında halklar, ırklar, dinler ayrımcılığında
birbirlerine kırdırılırken, yaratılan kavram
kargaşasında cematlere, tarikatlara, aşiretlere,
mezheplere “sivil toplum” örgütlenmesi adının
verilmesi sadece bir moda değil, demokratik,
insan haklarından yana gelişmenin önünde en
büyük tuzak...
İnsanlık tarihinde, elbette günümüzde de bu
örgütlenmelerin gücü, silaha bulaşmamışlarla
sivil kimlikleri yadsınamaz.. Ancak demokrasi
çarkları içinde yeri olacak sivil toplum
örgütlenmelerinde, yasal, devlet aygıtları
tarafından denetlenen, seçimlerin yapıldığı
demokratik ilkelerin geçerli olması söz
konusudur. Cumhuriyetimizin, demokrasimizin
geleceği işte bu demokratik olmayan büyük
güçler ittifakının tehdidi altındadır...