19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2010 SALI 12 EKONOMİ CMYB C M Y B Osmanlı, Avrupa’daki Rönesans ve Reformasyon dönemlerini izleyen Aydınlanma Çağı’nın her türlü teknolojik buluşları ve bunun sonucu olan endüstri devriminden uzak kalmıştı. Fransız devrimini gerçekleştiren ulusal burjuva Osmanlı’da yoktu. Var olan burjuva, gönül bağı bulunan milletlerle işbirliği içinde olan azınlıkların oluşturduğu burjuva idi. Onlar da vatanı satmak için hazır bekliyorlardı. Günümüz Türkiyesi’ne baktığımızda Batı’nın icatlarını en fazla tüketen toplumlardan biri olarak üretmeyen, madenlerini peşkeş çekmiş, üretim yapan birimlerini yabancıya satmış, buluşları olmayan, üretim kapasitesini kullanamayan bir ekonomi. Burjuva sınıfı da bir “bertaraf” sözcüğünden hemen tırsan ve ülkenin geleceği ile ilgili kayıtsız kalan bir sınıf haline gelmiş. Bir anlamda işbirlikçi burjuva olmuş. Bu burjuva sınıfı için demek ki vatanın bölünmesi önem arz etmemektedir. Osmanlı ordusu endüstri devrimi sonucunda kendini yenileyememiş ve Avrupa ordularında gerçekleştirilen büyük teknik ve lojistik başarılara uzaktan bakmıştır. Sultanlar savaşa çıkmamış ve ordunun içindeki ‘milletleri titreten duygu’ yok olmuştur. Bu nedenle de Osmanlı orduları 19’uncu yüzyıl boyunca girdiği her savaştan yenik çıkmıştır. Bugünkü ordumuzun haline baktığımızda; teknik donanım olarak Batı’ya bağlı, en önemli cihazları kullanmanın teknolojik yöneticisi Amerika. Ancak bizim ordumuzda olan, Osmanlı sultanlarının savaşa çıktığındaki duygu; şehitlik duygusu, Atatürk’ün ordusu olmanın gururu ve ülke sevgisi. Ama teknik bakımdan Batı’ya bağlı ordumuzu bu duygudan koparmak için profesyonel ordu, bedelli askerlik, sayı azaltma gibi önlemler düşünülürken, bir de halkın gözündeki büyük güven ve sevgisini de yok etme gayretleri... Fransız Devrimi’nin Avrupa arenasına getirdiği milliyetçilik hareketleri, Osmanlı’nın Balkan ve Ortadoğu topraklarında yaşayan ulusların bağımsızlıklarını almalarına yol açmıştır. Ancak bu duruma Fransız devriminin katkısı ne kadar çoksa Osmanlı’nın teokratik devlet olmasına rağmen hoşgörülü yönetiminin de payı büyüktür. Üzerinde egemenlik kurulan bölgelere devletin gerekli maddi ihtiyaçları karşılandığı sürece müdahale edilmemiş, kültürel ve dinsel baskı uygulanmamıştır. Bugün dünyamızda küreselleşmeye paralel olarak küresel aktörlerin işine gelen milliyetçi akımların oluşturulması, kendi ülkelerinin menfaatleri için yeni dünya stratejisi haline gelmiştir. Kendileri ülkelerinden bir karış toprak vermeyi düşünmedikleri halde başkalarının topraklarına göz dikerken, ulus devlet anlayışını yok etmeye çalışmaktadırlar. Bugün Kürt milliyetçiliği bunun sonucudur. Yarın bir Kürt devleti kurulsa Batı ileride menfaati doğrultusunda bu devleti de Zazaistan ve Kürdistan olarak bölmekten çekinmeyecektir. Bin yıldır aynı kaderi paylaşmış, aynı kazanda kaynaşmış Türk ve Kürtleri bölmek bir yeni milliyetçilik akımıdır. Ülkeyi yönetenler ya bunun farkında değiller ya da gaflet ve delalet içindedirler. Osmanlı’nın yüksek kademe yöneticileri ülke sorunlarını anlayacak ve çözecek yetenekte ve ruhta insanlar değildi. Bugün de aynı durum söz konusu. Liyakat yerini tarikata bırakmıştır. Osmanlı’nın parçalanmasının en büyük sebeplerinden biri ekonomik ve mali durumunun bozulması ve büyük dış borçlar idi. Dış borçlar, ülkenin Batı’nın denetimine girmesine yol açmıştı. Ülke bu borç belasından ve kapitülasyonlardan ancak Atatürk’ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı sonucunda kurtulmuştur. Bugün de borçlarımız neredeyse gayri safi milli hasılamıza ulaşmaktadır. Burada hemen çok bilmiş iktisatçılar “Dünyamızda borçlu olmayan yok, kötü olan borçlu olmak değil, borcu çevirememektir” diyeceklerdir. Ama siz bor madeninizi, krom madenlerinizi çıkartabiliyorsanız, üretici bir toplumsanız borç önemli değil. Tüketen, hem de çılgınca tüketen bir toplumsanız dış borçlar çok ama çok önemlidir. Osmanlı’nın dinsel bir nitelik göstermesi, devletin dinin içinde olması reform ve yenilikçi hareketleri baltalamıştır. Öte yandan İslamiyetin öğretisi, insana doğayı tanıma, araştırma ve her alanda etkin yaşamayı değil, iç dünyasını zenginleştiren, onun duygularını hoşlaştıran ve iç âlemi süsleyen bir öğreti olduğu için, Osmanlı henüz Aristo devrini bir çöp bile geçmemiş durumda idi. Bugün iç âlemimize coşku veren güzel dinimiz, din baronlarının elinde güç ve ülkeyi satma ve toplumu kandırma aracı olarak kullanılmakta ve bu da Türk toplumuna büyük zarar vermektedir. Ülkemizi Osmanlı gibi parçalanma sürecinden geri çevirecek, ülkeyi yönetenlere “Dur bir dakika, Kurtuluş Savaşı’nı yapan millet benim, haddini aştın” diyecek, Atatürk’ün güvendiği halkımız olacaktır. Osmanlı’nın Parçalanma Sebepleri Şu Anda Aynıyla Vaki M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com Mevduatın yarısı dört bankada Bankacõlõk sektöründe aktif büyüklüğü, kârlõlõğõ, özkaynaklarõ açõsõndan liste başõnda yer alan Ziraat Bankasõ, Garanti Bankasõ, İş Bankasõ ve Akbank, 2010 yõlõ Haziran ayõ itibarõyla 560 milyar 394 milyon TL’ye ulaşan mevduatõn yüzde 57.2’sini topladõ. Aktif büyüklükleri toplamõ, bankacõlõk sektörünün yüzde 54’ünü oluşturan 4 banka, kârlõlõkta sektörün yüzde 62.5’ini bünyesinde barõndõrdõ. Türkiye Bankalar Birliği’nin yayõmladõğõ Türkiye’de Bankacõlõk Sistemi Raporu’na göre bankacõlõk sektörünün toplam özkaynaklarõ 30 Haziran 2010 itibarõyla geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 22.2 artõşla 114 milyar 544 milyon TL’ye ulaştõ. Havacılık 4 milyar dolar kâr etti Dünya genelinde 230 ha- vayolu şirketini temsil eden Uluslararasõ Hava Taşõmacõlõğõ Birliği (IA- TA), bu yõlõn ikinci çeyre- ğinde, havayolu şirketle- rinin 3.9 milyar dolar net kâr elde ettiğini açõkladõ. Geçen yõl ikinci çeyrekte havayolu şirketleri 881 milyon dolar net zarar açõklamõştõ. Bölgeler arasõnda IATA açõklama- sõnda, Avrupalõ şirketle- rin kârõnõn artmasõnda 1.3 milyar dolar tutarõn- daki varlõk satõşõnõn etki- si olduğu, bu satõşlarõn olmamasõ durumunda za- rar yaşanacağõ ifade edildi. Açõklamada, ikin- ci çeyrekte yakõt fiyatla- rõnõn durağan bir seyir izlediği ve geçen aylara göre talepte yavaş bir to- parlanma yaşandõğõ da vurgulandõ. 4 yõlda toplam 59.8 milyar lira ceza kesen hükümet, trafikte tahsilat konusunu artõk şansa bõrakmayacak Cezadan kaçõş yok Yalnızca hükümete yakın olanın sesi duyulmasın İSTANBUL (AA) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili ve İstanbul Ticaret Odasõ (İTO) Yönetim Kurulu Başkanõ Murat Yalçın- taş, Türkiye’de iş âleminin sesi- nin rahat ve gür çõkmasõnõn, yurt- dõşõnda da Türk iş âleminin net şe- kilde organize olma- sõnõn tek sebebi- nin TOBB’nin güçlü, etkin ve verimli bir kurum olma- sõndan kay- naklandõğõnõ söyledi. Yalçõntaş, Türkiye İhracat- çõlar Meclisi Yöne- tim Kurulu üyesi ve Makine Ta- nõtõm Grubu Başkanõ Adnan Dalgakıran’õn TOBB yapõsõnõn değiştirilip sembolik bir teşkila- ta dönüştürülmesine yönelik açõk- lamalarõna ilişkin açõklamasõnda, Türkiye’de iş dünyasõnõn menfa- atleri adõna yapõlacak en son şe- yin TOBB’nin varlõğõnõ tartõş- mak olduğunu ifade etti. Böyle bir açõklamanõn bir işadamõndan gel- mesinin Türk iş dünyasõ açõsõndan talihsiz olduğunu dile getiren Yalçõntaş, “... ‘TOBB aradan çe- kilsin, iş dünyasõ küçük gruplar halinde örgütlensin, her grup kendi menfaatini savun- sun ve her kim galip çõ- karsa onun dediği ol- sun’ demek, Türk özel sektörünün birliğine ve etkinliğine yapıla- bilecek en büyük kö- tülük herhalde. Sadece lobisi güçlü olanın, sesi çok çıkanın, hükümete yakın olanın sesini duyuracak değil; Türkiye’deki sesi az duyulan iş dünyası gruplarının da sesini duyuracak teşkilata ihtiyaç var- dır. Bu teşkilat da TOBB’dir” değerlendirmesinde bulundu. Ekonomi Servisi - Türkiye Doğalgaz Dağõtõcõlarõ Birliği Der- neği (GAZBİR) Başkanõ Mehmet Kazancı, Enerji Piyasasõ Düzen- leme Kurulu’nun (EPDK) belir- leyeceği tarifelerde makul ve mantõklõ kararlarõn verilmemesi durumunda, 2015 yõlõna kadar elektrik ve doğalgaz dağõtõm sek- töründe konsolidasyon olacağõnõ ve zayõf şirketlerin satõlacağõnõ ya da el değiştireceğini söyledi. Kazancõ, gazetecilerle yaptõğõ sohbette doğalgaz dağõtõm ve elektrik sektörüne dönük bu yõl önümüzdeki 5 yõlõ belirleyen bir tarife düzenlemesi yapõlacağõnõ, EPDK’nin bu düzenlemeye iliş- kin vereceği kararõn, sektörün yaşayõp yaşamayacağõnõ ortaya koyacağõnõ söyledi. EPDK’nin piyasadaki arz gü- venliğini sağlamasõ, tüketicilerin makul fiyatla ve emniyetli gazõ te- min etmeleri için bir denge oluş- turmasõ gerektiğini vurgulayan Kazancõ, “Ne tüketiciyi rahatsız edecek ne de dağıtıcı şirketi rahatsız edecek değil, makul, ortada bir fiyat buluşması la- zım” dedi. Türkiye’de “gaz pahalıdır, gaza zam gelecek” lobisi de oluştuğunu belirten Kazancõ, bu- nun aboneliklerini aşağõya dü- şürdüğünü ifade etti. “Ben gaz sektöründe büyük bir fiyat artışı beklemiyorum” diyen Kazancõ, dünyada yaşa- nan küresel ekonomik kriz son- rasõnda Avrupa’da gaz tüketimi yüzde 25 oranõnda düşerken, bu oranõn Türkiye’de yüzde 10’da kaldõğõna dikkati çekti. Yalçõntaş: Türkiye’deki sesi az duyulan iş dünyasõ gruplarõnõn da sesini duyuracak bir teşkilata ihtiyaç vardõr. Bu teşkilat da TOBB’dir. GAZBİR’den elektrik ve gaz fiyatı uyarısı Ekonomi Servisi - Türkiye ile Suriye’nin vizeyi karşõlõklõ ola- rak kaldõrmasõ, iki ülkenin bir- birine yolladõğõ ziyaretçi sayõla- rõna olumlu şekilde yansõdõ. Tu- rizm Gazeteci ve Yazarlarõ Der- neği’nin (TUYED) Suriye Tu- rizm Bakanlõğõ ve Kültür ve Tu- rizm Bakanlõğõ’ndan derlediği verilere göre Suriye’yi ziyaret eden Türk sayõsõ 2010 Ocak- Temmuz döneminde geçen yõlõn aynõ dönemine oranla yüzde 170, Türkiye’ye gelen Suriyeli ziya- retçi sayõsõ yüzde 113 arttõ. Verilere göre sayõlar dalgalõ seyir izlese de Suriye, Türkle- rin en sõk ziyaret ettiği ilk üç ül- ke arasõndaki yerini korumayõ başardõ. Suriye’ye giden Türk ziyaretçi sayõsõ 2005’te 380 bin 830’a, 2006’da 336 bin 310 bine geriledi. 2007’de bu sayõ 454 bin 822’ye ulaşõrken, 2008’de 33 binlik düşüşle 421 bin 829 kişi oldu. Geçen yõl Su- riye’yi ziyaret eden Türklerin sayõsõ yeniden artõşa geçerek 505 bin 829’a ulaştõ. Geçen yõlõn ocak-temmuz dö- neminde 349 bin 457 Türk Su- riye’yi ziyaret ederken, vizele- rin kaldõrõlmasõndan sonra bu ra- kam 943 bin 533’e yükseldi. Bu yõlõn ocak-temmuz aylarõnda Türkiye’ye gelen Suriyeli sayõ- sõ da yüzde 113’lük artõşla 482 bin 156’ya ulaştõ. Vizeler kalktı, ziyaretçi sayıları katlandı Ekonomi Servisi - 2006-2009 yõllarõ arasõnda vergi, yargõ, idari ve diğer alan- lardan olmak üzere toplam 59.8 milyar li- ra ceza tahakkuk ettiren hükümet, trafik ce- zalarõnda tahsilatõ sõkõ tutmaya hazõrlanõyor. Gelirini arttõrmak için ceza kesmeye yük- lenen AKP, trafik cezalarõnda bir-iki ay için- de parayõ alabilecek bir sistem oturtuyor. Kameralõ takipten sonra Emniyet ve Ka- rayollarõ Genel Müdürlükleri ile Gelir İda- resi Başkanlõğõ arasõnda kurulacak “elek- tronik ağ” trafik cezalarõ ve köprü-oto- yollardan kaçak geçenlere kesilen cezalarõn tahsilinde yeni bir dönem başlatacak. İlgili kuruluşlar nezdinde yürütülen çalõşmalara göre trafik para cezalarõ, köprü ve otoyollardan kaçak geçenlere uy- gulanan geçiş ücreti idari para cezalarõ ve Karayollarõ Taşõma Kanunu idari para ce- zalarõnõn manuel bilgi girişi yerine “Em- niyet, Karayolları ve Gelir İdaresi ara- sında kurulacak elektronik ağ” ile ta- kip ve tahsili projesi yõl sonuna kadar ta- mamlanacak. Elektronik ağa yönelik alt- yapõ oluşturulurken, yõl sonuna kadar belirlenecek bölgede online ceza siste- minin test çalõşmasõ da yapõlacak. Mevcut sistemde, trafik ceza tutanaklarõ ile geçiş ücreti idari para cezalarõ, çuvallar halinde tebligat ve tahsilat için vergi dai- relerine geliyor. Bu nedenle kesilen trafik cezalarõnõn vatandaşa tebliğ edilmesi işle- mi de bazõ durumlarda 1.5-2 yõlõ buluyor. Elektronik Ağ Projesi’nde, Gelir İdaresi Başkanlõğõ, Emniyet Genel Müdürlüğü, Karayollarõ Genel Müdürlüğü ve PTT ara- sõnda elektronik bir ağ oluşturulacak. Emniyetin ya da Karayollarõ’nõn kestiği ceza tutanaklarõ, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlõğõ Bilgi İşlem Merkezi’nde de görülecek. Başkanlõk, vatandaşõn bu ce- zalarõ bir ay içinde ödeyip ödemediğine ba- kacak. Daha sonra tahsilat için harekete ge- çerek tahsilat işlemlerini yürütecek. Bu arada elektronik tebligat devreye gi- recek. Bu şekilde trafik cezalarõ ile geçiş üc- reti idari para cezalarõnõn çok daha hõzlõ şe- kilde tebliği ve tahsili sağlanacak. Gelirini arttõrmak için cezalara yüklenen hükümet, trafik cezalarõnda sorunsuz tahsilat için yeni bir döneme hazõrlanõyor. Ceza tutanaklarõ, düzenlendiği anda sisteme düşecek. Tahsilat bir ay sonra yapõlabilecek. Fiyata yansıtıyoruz İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ Genel Müdürü Ahmet Sal- can, “İngiliz ve Amerikan yayõnev- leriyle ortak proje kapsamõnda dört renkli kuşe kâğõda basõlmõş ve genel- likle ciltli çeviri ki- taplarõmõz Uzakdo- ğu’da basõlõyor. İn- giliz yayõnevleriyle birlikte çalõşõyoruz. Onlarõn kitabõ basõ- lõrken aynõ anda ki- tabõn Türkçesi de basõlõyor. Eğer bir kitabõn İngilizcesi ve diğer dillerle ay- nõ anda Türkçesi de basõlõyorsa maliyet çok düşüyor ve bu- nu kitap fiyatlarõna yansõtõyoruz. Ama bir kitabõn tek başõ- na Türkçesi basõla- caksa bu durumda çok yüksek fiyat ve- riyorlar” diyor. Türkiye’de pahalı Alfa Yayõnlarõ Yö- netmeni Rana Alpöz de, yemek kitaplarõ, sanat kitaplarõ, mi- toloji kitaplarõ, ço- cuk bakõmõ ile ilgili seriler, resimli tarih kitaplarõ, şehir reh- berleri, CD’li ve ku- tulu dil öğrenim ki- taplarõ ile bazõ ço- cuk kitaplarõnõ Çin’de bastõrdõkla- rõnõ ve bunun için ortak basõm anlaş- masõ imzaladõklarõ- nõ söylüyor. Alpöz şöyle konuşuyor: “Bu anlaşmada o kitaptan kaç tane almak istediği- miz ve bir adet kitap için ne kadar ödeyece- ğimiz belirtili- yor. Çin’deki ucuz işgücünün yanõ sõra bu yön- temle de masraflar çok alt düzeyde tu- tuluyor.” Çin’in ucuz işçiliği yayõncõlõk sektörünü de kendine çekti, artõk Uzakdoğu gözde PELİN ÜNKER Devlet politikalarõ sonucunda ki- tap kâğõdõ üretimi yapõlamayan Tür- kiye’de zaten yayõncõlõkta kullanõ- lan tüm ara girdiler Uzakdoğu’dan gelirken kitaplarõn Çin etiketine bir de matbaalar eklendi. Yayõnevleri Çin’de baskõ yaptõr- dõklarõnõ kabul etmekle birlikte, bu- nu daha çok ortak üretim olarak ma- liyeti yüksek çeviri kitaplarda tercih ettiklerini ve böylece kitap okuyu- cusunun da durumdan faydalan- dõğõnõ öne sürüyor. Türkiye Yayõncõlar Birli- ği Genel Sekreteri Metin Celâl, özellikle baskõsõ pahalõya gelen prestij kitaplar, bazõ çocuk ki- taplarõ ve seyahat reh- berlerinin bu yöntemle üretildiğini belirterek “Bir yayıncı kendi di- linde örnek kitabı oluş- turduktan sonra bunu di- ğer ülkelerden yayıncılara tanıtıyor ve yeterince ortak bulduğunda da bu kitabı en uy- gun fiyatı bulduğu ülkede üretti- riyor” diyor. Yayõnevlerinin ko- nuyla ilgili görüşleri ise şöyle: Çocuk kitapları riskli Can Yayõnlarõ Sahibi ve Yöneti- cisi Can Öz şunlarõ ifade ediyor: Çin’de işçilik öylesine ucuz ki, yüksek baskı adedi veya kaliteli iş, dolayısıyla yüksek oranda işçi zamanı gerektiren her türlü bas- kıda Çin veya Hindistan’da bas- kı yaptırmak daha ucuza geliyor. Taşıma ve sigorta masrafları da işin içine girince bile Çin’de 50 bin adetlik bir baskıyı yüzde 10 daha ucuza getirmiş oluyorsunuz. Za- ten kitabın maliyet kalemleri ara- sında baskı ve kâğıt genelde yüz- de 10 ile yüzde 20 arası bir etki ediyor. Çok yüksek adetli baskı- lar (50 bin ve üzeri) ile çok kali- teli renkli kitapların baskıları için Çin tercih ediliyor. Bazı çok basılan ve renkli çocuk kitapları (ki bunlar genelde kalitesiz ki- taplar) piyasaya daha ucuza sü- rülebiliyor ancak bu gözle görü- lür bir fiyat denge değişimi ya- ratmıyor henüz.” İkaros-Karşõ Yayõnlarõ Yönet- meni Özcan Erdoğan da Uzakdo- ğu menşeli malzemelerin sağlõk açõsõndan özellikle çocuklar için tehlikeli olabileceğine işaret ediyor. Erdoğan: “Bu kitaplar her ne ka- dar ucuz maliyetler düşünülerek basılsa da kültür yayıncılığı yapan ve her bir kitabı bizler gibi bin, en fazla iki bin adet basanlar için böyle bir yol pek o kadar cazip de- ğil. Ancak, büyük yayıncıların çok satan on binli rakamlarla te- laffuz edilen basımları için man- tıklı bir yol. Öte yandan kanse- rojen olduğu tespit edilen 77 ürü- nün toplatılmasını açıkladıktan sonra bunların içinde Uzakdoğu menşeli kırtasiye malzemeleri, kâğıt, mürekkep vb. ürünlerin de sayılması çok büyük bir tehli- keye işaret ediyor. Bu şekilde bir basım söz konusu ise bunun önü- ne geçilmesi, bu diğer zararlı ürünlerin neler olduğunun da yetkililerce açıklanması gerekir” diye konuşuyor. Kitaplar da Çinli oldu YERLİ DE ÇİN YOLCUSU İstanbul’daki büyük kitabevlerinden alınan bilgiye göre, yayınevlerinin kitaplarını Uzakdoğu ülkelerinde basma eğilimi hayli yaygın. Özellikle Çin’deki ucuz emek ve düşük baskı maliyetleri, yayınevlerini bu ülkeye çekiyor. En fazla tercih edilen yüksek tirajlı popüler kitaplar olurken Türk yazarların kitaplarının da buna dahil olduğu belirtiliyor. Kitabevleri özellikle ilk baskıda 100 bin - 200 bin gibi yüksek tirajla piyasaya sunulan kitaplarda bu yöntemin uygulandığına dikkat çekiyor. Ancak söz konusu kitapların basım bilgileri arasında bu ibareler yer almıyor. Yayınevleri ise Çin’de baskı yaptırdıklarını kabul ederken bunu daha çok ortak üretim olarak maliyeti yüksek çeviri kitaplarda tercih ettiklerini belirtiyor. Öte yandan, çocuk kitaplarının da Çin menşeli olup olmadığı merak konusu. Yayõnevleri, taşõma ve sigorta masraflarõna rağmen Çin’de 50 bin adetlik bir baskõyõ yüzde 10 daha ucuza getirmiş oluyor. Kendi matbaasõ olan yayõncõlar bile “Aynõ kalitede bu fiyata yapmamõz mümkün değil” diyerek Uzakdoğu’yu tercih ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle