19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 TEMMUZ 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Olmadı Sayın Bakan Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Osmanlı’nın son dönemleri, koskoca Düyunu Umumiye binasının iki adım ötesindeki Babıâli’nin avuç içi kadar ufak alanında bir kısım ahali toplanmış gösteri yapıyor: - İstemezüüük!.... İstemezüüük!... Zaptiye yapışmış yakasına göstericiler arasında bir hanei berduşun, sormuş: -Neyi istemiyorsun ulan söyle bakayım!?... Beriki ne diyeceğini şaşırmış, kem küm etmiş, düşünüp taşınmış sonra, - Meyhaneci Apostol’u be abi, demiş, herif hep geç açıp, erken kapıyor. Dört yolda; İnegöl’deki göstericilerin arasından rasgele birini seçsek sonuç pek farklı olmayacak. Çoğu gösterici, tam olarak tanımlayamadığı duygularını, öfkelerini şiddetle ortaya dökerken çok büyük bir tehlike yaratmakta. Göstericilerin hepsinin veya her birinin kafalarında belirli amaçların oluşmamış olması, belirsiz bir toplum psikolojisiyle hareket etmeleri bu gösterilerin çok tehlikeli sonuçlar vermekte olduğu gerçeğini gözden kaçırmamalı. Kürt sorununda yeni bir aşamaya geliyoruz. Olayın terör boyutlarını aşıp, ayrışma aşamasına gelmesidir bu. Fevkalade “dâhiyane!” açılım politikası ile bu sonucu sağlamış olan Tayyip Erdoğan için ne demeli bilmem ki!... Son olayların Tayyip Bey’in açılım politikasıyla ilgisi olduğundan kuşkusu bulunanlar, “açılımın” öncesi ve sonrasındaki durumları karşılaştırmalarında büyük yarar var. Tayyip Bey ve AKP’si her alanda gerginlik, her alanda bölünmüşlük yaratma peşinde Türkiye 2000’lere Tayyip önderliğindeki İslamcıların yüzünden gerginlik ve bölünme eğilimiyle girdi. Bu ortamda Kürt sorununun da gelip buraya dayanmasına şaşmamak gerek. Üzerinde çok laf edilen ama fikir ve çözüm üretilmeye hiç çalışılmayan Kürt sorununda, illa Kürtler ile Türklerin mutlaka birlikte yaşamaları gerektiğini dayatanlardan değilim. Tabii ki kökeni feodal ayrılıkçı Kürt milliyetçiliğinde ilericilik arayan dangalaklarla aynı rotayı izleyenlere de acırım. Birtakım tufeylinin “ver kurtulcu” gibi şapşal damgalama girişimlerine hiç aldırmadan, Kürtler ile Türklerin ayrılmasında kimlerin kazançlı, kimlerin zararlı çıkacağının sorgulanmasının bu sorununun sağlıklı çözümünün doğru dürüst tartışılabilmesi için zorunlu olduğunu düşünürüm ve mesele suhuletle halledilebildiği takdirde, ayrılmanın çözümlerin en kötüsü olduğu kanısında değilim. Ama olayın bamteli eskilerin deyimiyle meselenin suhuletle halledilebilmesidir ki, bunun da o denli kolay olmadığı ortadadır. Bu yüzdendir ki iki tarafta da gözle görülür biçimde azalmış olmakla birlikte, henüz tümüyle ortadan kalkmamış olan birlikte yaşama iradesi var olduğu sürece onu canlı tutacak ve makul, barışçıl bir çözümün anahtarı yapacak girişimleri ihmal etmemek gerekir. Bu sonucu engellemek isteyenler, geri dönülmez bir Kürt-Türk çatışmasının kıvılcımlarını etrafa saçıp tutuşturmak peşindedir. Türkiye’de PKK’ye de her türlü ayrılıkçılığa da karşı olduğunu ileri süren her kişi, her an bir kışkırtmayla amaçlarının tam tersi bir sonuca alet olabileceğini bilmelidir. Medyanın özellikle görsel medyanın bu alandaki sorumluluğunun bilincinde olması gerekir. Aynı zamanda resmi yetkililerin de olaylara tanı koyarken İçişleri Bakanı’nın yaptığı gibi sorumsuz açıklamalardan kaçınması gerekmektedir. Her şeyden önce olayın kaynağını doğru saptamakta yarar var. Eğer hâlâ bu gösterilerin AKP’nin anayasa değişikliğini engellemeye yönelik olarak algılanması için, birleştirici yerine yeniden bölücü bir kampanyada ısrar edilirse istenmeyen sonuçlara giden yol açılmış olur. Herkesin ciddi, herkesin sorumlu ve özellikle herkesin kışkırtmalara kapalı sağduyulu ve soğukkanlı davranması gerekir. Ama bunun yanı sıra, artık Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi ve içerikli önerilerin ortaya atılmasının, ciddi biçimde tartışılmasının zamanı da gelmiştir. [email protected] DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çok Tehlikeli... Pazar gecesi seçim bölgesi Hatay’da bir dernek toplantısında konuşurken, korumasının verdiği notu okuyan Adalet Bakanı’nın, özel bir uçakla Ankara’ya ulaştığı ve saatlerin 02.30’u gösterirken Başbakanlık Konutu’nda Erdoğan’la yaptığı görüşmenin, Erdoğan- Başbuğ görüşmesi ile bağlantısı var mı? Yok mu? Salı günkü Milliyet gazetesinin özel haberine göre, Genelkurmay Başkanı konuta, Yüksek Askeri Şûra öncesinde 102 askerin, ilk duruşması beş ay sonra başlayacak olan Balyoz davasının sanıkları olarak tutuklanmalarından doğan sıkıntısını Başbakan’la paylaşmak amacıyla gitmişti. Gazetecinin, Erdoğan-Ergin görüşmesini olağanüstü bir haber olarak değerlendirmesinin iki nedeni var. Bunlardan birincisi, Başbakan’ın sabahı beklemeden Adalet Bakanını’nın kendisine mülaki olmasını (buluşmasını) istemiş olmasıdır. İkincisi de Ergin’in çağrının önemini algılayarak, özel bir uçak tutmak gereğini duymuş olmasıdır. Örtülü ödenek sağ olsun O uçağın ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenemeyeceği için Başbakanlık’ın örtülü ödenek faslına el atılacağı kesindir. Böylesine önemli bir görüşmede konunun ne olduğu, Başbakan’ın Adalet Bakanı’ndan sabahı beklemeden yapılmasını istediği şeylerin neler olabileceğini kamuoyunun öğrenmesi gerekmez mi? Sadullah Ergin, o görüşme için kendisinden bilgi isteyen gazetecilere şu yanıtı verdi. “Genelkurmay Başkanı, Başbakan’a karşı sormlu bir güvenlik bürokratı. Ben de kabinenin bir üyesi olarak Başbakan’la 24 saat görüşebilirim. Ancak zaman zaman kendimizde kalması gereken şeyler varsa, onlar da kendimizde kalır. (Vatan 29 Temmuz) Ergin’in, pazar gecesi Başbakan’la konuştuklarını kumuoyu ile paylaşamayacağına göre devlet sırrı olarak mı değerlendireceğiz? Başbakan’ın ancak nöbet tutan güvenlik görevlilerinin ayakta olduğu bir zaman dilimi içinde, başkalarına emanet edemediği için doğrudan kendisinden istediği şeyin, Başbuğ’la gerçekleştirdiği görüşme ile ilgisi olmadığını düşünmenin bile mümkün olmadığını algılayamayacak kadar saf bir toplumun Adalet Bakanı mı olduğunu sanıyor Sadullah Ergin? Şayet öyleyse fena halde yanılıyor. DSP Genel Başkanı Türker, dün Malatya’da Bakan’ın bu sözlerini, “Hükümet her şeyi karartıyor. Başbakan’la Genelkurmay Başkanı’nın gece yarısı görüşmesi için çağrılan Adalet Bakanı’na yöneltilen soruya Bakan, ‘Bazı şeyler aramızda kalsın’ diye yanıt veriyor. Bu durum, AKP’nin demokrasiyi kararttığının bir göstergesidir” diye yorumladı. Bir bakanın ya da her hangi bir devlet görevlisinin, herkesin yatakta mışıl mışıl uykuda olduğu saatlerde apar topar Başbakan tarafından çağrılması Büyükanıt’ın Dolmabahçe’deki görüşmesinden daha önemsiz değildir. Sayın Bakan.. Antakya-Ankara arasındaki özel uçak yolculuğunuzun ödeneğinin verilmesi için göstereceğiniz gerekçe ne olacak? “Sayın Başbakanımızın uykusu kaçmıştı. Masal anlatmam için davet ettiler” türünden bir derkenar mı yazacaksınız? Demokratik bir rejimin hükümetinin üyesi iseniz, önce saydamlığa inanın ve kamuoyunu erkekçe bilgilendirin. İtiraz etmeyen kalmadı ‘Balyoz davasõ’ kapsamõnda 17 sanõğõn avukatlarõ yakalama kararõnõn kaldõrõlmasõ için itirazda bulunurken Çetin Doğan’õn avukatlarõ hâkim Peksak’õn reddi için yeniden başvurdu HÜLYA KESKİN “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” davasõ kapsamõnda dün 17 sanõğõn avu- katlarõ İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahke- mesi’ne yakalama kararõnõn kaldõrõlmasõ için itirazda bulundu. Böylece hakla- rõnda yakalama kararõ çõkarõlan tüm sa- nõklar, karara itiraz etmiş oldu. Önceki gün 85 sanõğõn istemini değerlendiren İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkemesi ka- rarõnda direnerek dosyayõ 11. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ne göndermişti. Geriye kalan 17 sanõğõn yakalamanõn kaldõrõl- masõ isteminin 10. Ağõr Ceza Mahke- mesi tarafõndan değerlendirilmesi sü- rüyor. Emekli Orgeneral Çetin Do- ğan’õn avukatlarõ da 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, “reddi hâ- kim talebinin reddedilmesi kararının düzeltilmesini” istedi. Doğan’õn avukatlarõ Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafõndan hazõrlanan di- lekçede, mahkemenin ihsas-õ reyde bu- lunarak önceden görüşünü belli ettiği be- lirtilerek mahkemenin yasalarõ ihlal et- tiği kaydedildi. Dilekçede, İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin üye hâkimi Ali Efendi Peksak’õn soruşturma aşa- masõnda mahkemeye sevk edilen Do- ğan’õ tutukladõğõ gün Adalet Bakanõ Müsteşarõ Ahmet Kahraman ile yemek yediği iddialarõ anõmsatõlarak Peksak’õn tarafsõzlõğõnõ yitirdiği savunuldu. Bu ta- lebi değerlendirecek olan İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, reddi hâkim ta- lebinin reddedilmesi kararõnda dire- nirse talep bu kez nihai kararõ verecek bir üst mahkeme olan 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek. Ülgen 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sunduğu diğer dilekçesinde askeri sav- cõlõk tarafõndan 28 Haziran 2010’da ha- zõrlanan bilirkişi raporu müvekkilinin le- hine olmasõna karşõn iddianame hazõr- lanõrken dikkate alõnmadõğõnõ belirtti. Ül- gen, yakalamaya itiraz talepleri değer- lendirilirken de söz konusu raporun ay- rõntõlõ olarak değerlendirmesini ve ya- kalamanõn kaldõrõlmasõnõ istedi. Mü- vekkillinin serbest bõrakõlmasõnõn ar- dõndan dosyaya tutuklamayõ gerektire- cek kanõtlarõn girmediğini vurgulayan Ülgen, dilekçesinde, askeri bilirkişi ra- porunun dosyaya sunulmasõna karşõn müvekkilleri hakkõnda “yakalama, gö- rüntülü tutuklama kararı” verilmesini usul ihlali olarak niteledi. Avukat Celal Ülgen, “Gerek sayın savcılar ve gerekse yakalama kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mah- kemesi dosyadaki eksik ve bilimsel ni- telik taşımayan hava binbaşının ken- disine sunulan verilerin gerçek ol- duğunu varsayarak verdiği rapor ile TÜBİTAK bilirkişi raporunu esas almışlardır. Bizim tarafımızdan da ayrıca Amerikalı adli bilişimcilerden alınan ve TÜBİTAK raporunu çü- rüten 2 ayrı rapor dosyaya sunul- muştur” ifadelerini kullandõ. 5 kişilik bilirkişi kurulunun raporu ha- zõrlarken askeri savcõlõğõn konuyu ay- dõnlatacak sorularõnõ da yanõtladõğõnõ be- lirten Ülgen, “Bir taraftan askeri sav- cılığın sorduğu soruların yanıtları ve öte yandan da ‘KÖK Rapor’ denilen ‘ANA Rapor’ sahteciliği ve kurmaca planın bütün çelişkilerini ortaya koy- muştur. Bilirkişi kuruluna sorulan so- rular maddi olayın aydınlanması için yanıtlanması gereken sorulardır. Bu soruların bu güne değin sivil sav- cılar tarafından sorulmamış olması büyük bir eksiklik ve görevi ihmaldir. Sayın mahkemenin bu raporu ekle- ri ile birlikte incelemesi halinde ger- çek ortaya çıkacak ve ‘Balyoz kur- macasõ’ anlaşılacaktır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Devlet Bakanõ ve Başba- kan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, “Balyoz Planı” davasõ kapsa- mõnda hakkõnda yakalama kara- rõ verilen ve Yüksek Askeri Şû- ra’da (YAŞ) terfi bekleyen 13 as- kerin durumuyla ilgili tartõşmalar sürerken, ilginç bir açõklama yap- tõ. Orhan Özdemir’i Ankara Emniyet Müdürü iken tutuklan- masõ üzerine görevden aldõklarõ- nõ, yerine Bursa Emniyet Müdü- rü’nü atadõklarõnõ belirten Arõnç, “Aynı iş askerde de olmalı mı derseniz, bence olmalı” dedi. Arõnç, hakkõndaki iddialar nede- niyle şiddetle eleştirdiği eski RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õ “yetkisi” olmadõğõ gerekçesiyle görevden almamõştõ. Habertürk’te gündeme iliş- kin sorulara yanõt veren Başba- kan Yardõmcõsõ Arõnç, Kõlõçda- roğlu’nun Yaşar Büyükanıt ile ilgili iddiasõnõ “cehalet ör- neği” olarak nitelendirdi. Kõ- lõçdaroğlu’nu eleştiren Arõnç, “Sadece hesap soracağız di- yor, bu adam mı diyor, kıvır- tıyor diyor. Ya, şu kadar bo- yuyla bir şeyler söylüyor dedi. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay ile hakkõnda yakalama kararõ bu- lunan 6. Kolordu Komutanõ Kor- general Nejat Bek’in şehit pol- islerin cenaze töreninde yan ya- na gelmesinin nasõl izah edilece- ğine ilişkin soru üzerine, “Böy- le bir çelişki varsa bu çelişkinin sorumlusunu aramamız lazım. (..) Yani Beşir Bey şöyle bir sol tarafına bakıp ‘Bu adam aranõ- yordu, hazõr gelmişken bana bir kelepçe verin de eline takayõm götüreyim’ mi diyecek, çelişki buradadır” diye konuştu. Ankara Emniyet Müdürü’nün tutuklandõğõnõ anõmsatan Arõnç, “Ankara Emniyet Müdürü’nü görevden aldık, yerine Bursa Emniyet Müdürü’nü atadık. Aynı iş askerde de olmalı mı derseniz, bence olmalı. Ge- diktepe’de karşı dağları işaret ederek kendi görevini anlat- maya çalışan tümgeneral, bu olayların içinde gösteriliyor. Başbakan’ın yanında siperde duran insan şu anda görevinin başında ama bir taraftan da şu davanın (Balyoz) içindeki sa- nıkların başta geleni. Bu ne ya- man çelişki diye düşünmem mi? Bu tabloların yaşanma- ması için Silahlı Kuvvetleri- mizin kendi iç dinamiğinde gerekli kararları alması la- zım” görüşünü savundu. Arõnç, bu sõrada “Yani o komutanla- rın değiştirilmesi, en azından böyle bir soruşturma süre- cinde” denmesi üzerine “Ge- rektiğini düşünüyorum” dedi. İstanbul Haber Servisi - Gazetemize 30 Mart 2008’de düzenlenen molotofkokteylli saldõrõ kapsa- mõnda Silivri 4 Nolu Cezaevi’nde tutuklu bulunan Boğaç Kaan Murathan’õn avukatõ, kamuoyunda “taş atan çocuklar yasası” olarak bilinen 6008 sa- yõlõ Terörle Mücadele Kanunu ile bazõ kanunlarda değişiklik yapõlmasõnõn ardõndan sanõk Murathan’õn tahliye edilmesi gerektiğini savundu. İstanbul Adliyesi’ne gelen avukat Burak Beki- roğlu, dilekçesini İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne sundu. Dilekçesinde söz konusu kanun değişik- liğinin 22 Temmuz 2010’da kabul edildiğini anõmsa- tan Bekiroğlu, “İddianamede ‘terör örgütüne üye olmadõğõ halde terör örgütü adõna eylem yaptõrtmak’ iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istenmekteydi. Mo- lotof attırdığı iddiasıyla bunun cezası da isten- mekteydi. Aynı paket yasanın bir başka sayılı teklifinde de molotofkokteyli atmanın da cezası alt sınır 6 ay, üst sınır 1 sene olarak düşürülmüş- tür. 6008 sayılı yasa ile değişen madde ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgür adõna suç işleyen kişinin, örgüte üye olmak suçundan değil yalnõzca işlediği suçtan dolayõ cezalandõrõlmasõ’ şeklinde değiştiril- miştir” dedi. “Eğer bir ceza verilecek olsa dahi, kanun değişikliği gereğince üst halden verilebile- cek bir cezanın infazını fazlasıyla çekmiş olmak- tadır” ifadelerini kullanan Bekiroğlu, müvekkilinin tahliye edilmesi gerektiğini öne sürdü. Gazetemize düzenlenen molotofkokteylli saldõrõya ilişkin 7’si tu- tuklu 8 sanõk hakkõnda 42 yõla kadar hapis isteniyor. MURATHAN TUTUKLU YARGILANIYOR Arõnç askerleri de istiyor A rõnç, “Bir senedir, iki senedir tutuklu olduğu halde hâlâ yeri doldurulmamõş, dönüşünü bekliyorsanõz bir insanõn, bu çelişkiler yumağõ oluyor. Silahlõ Kuvvetler’in bu ko- nuda yõpranmasõnõ istemem. Yakalama emri, tutuklama emri, tev- kif, tahliye, tekrar tevkif, mesela Dursun Çiçek bir girdi, bir çõk- tõ, bir girdi, bir çõktõ, üç kere. Bununla ilgili en azõndan tedbir yollu ‘ben de şu kararõ alayõm’ demeli ki sağõna baktõğõ zaman yakalama emri olan birisi, soluna baktõğõ zaman içeriden yeni çõkmõş birisiyle karşõlaşõlmasõn. (..) Askeri şûrada verilen kararlar nasõl etki yapacak? Bununla ilgili bir kanun maddesinden söz ediliyor. Şûra onu ya yerinde görerek uygulayacaktõr veya uy- gulamayacaktõr. Bu kararlarõn hepsi Cumhurbaşkanõmõzõn im- zasõna bağlõdõr. Sanõyorum şûra bu konuda hukuka uygun ka- rar verecektir, güvenimi muhafaza ediyorum.” ‘GÜL’ÜN İMZASINA BAĞLI’ Başbakan Yardõmcõsõ Arõnç, soruşturma sürecinde komutanlarõn değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Tokat’ta saldırı: 1 asker yaralı TOKAT (Cumhuriyet) - Tokat’õn Reşadi- ye ilçesinde Sazak Jandarma Karakolu’na dün akşam saatlerinde teröristlerce taciz ateşi açõlma- sõ sonrasõ çõkan çatõşmada 1 asker yaralandõ. He- likopterle Tokat’a götürülen yaralõ asker devlet hastanesinde tedavi altõna alõndõ. Güvenlik güç- leri, kaçan teröristleri etkisiz hale getirmek için operasyon başlattõ. 7 Aralõk 2009’da aynõ bölge- de Sazak Jandarma Karakolu’na giden askeri araca ateş açõlmasõ sonucu 7 asker şehit olmuştu. YAŞ öncesi son görüşme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’u kabul etti. Yüksek Askeri Şûra’dan önceki son haftalõk görüşme 2 saat 20 dakika sürdü. Görüşmede Balyoz dava- sõ kapsamõnda haklarõnda yakalama kararõ çõ- kan ve YAŞ’ta terfi bekleyen 13 muvazzaf su- bayõn durumunun görüşüldüğü tahmin ediliyor. TGB yöneticilerine bıçaklı saldırı DENİZLİ (Cumhuriyet) - Türkiye Genç- lik Birliği (TGB) Denizli İl Başkanõ Recai Al- tuntaş ve Genel Sekreter Kerem Yõldõrõm’õn Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi 3 genç tarafõndan bõçaklandõğõ iddia edildi. Karnõndan yaralanan Altuntaş, yoğun bakõma alõndõ. Yõl- dõrõm, saldõrõyõ ufak sõyrõklarla atlattõ. Kürtçe bilen kadın psikolog VAN (AA) - Van’da eşi tarafõndan kulağõ kesilen kadõn S.P’nin, hastanede tedavisi sürüyor. S.P’yi hastanede ziyaret eden Bakan Selma Aliye Kavaf, kadõnõn, psikolojik destek veren sosyal hizmet uzmanõ ile Kürtçe bilmesine rağmen erkek olduğu için iletişim kuramadõğõnõ öğrenmesi üze- rine devreye girdi. Kavaf’õn talimatõyla S.P. için Kürtçe bilen bir kadõn psikolog görevlendirildi. CHP küskünlerine kapısını araladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Küs- künlere kapõyõ aralayan CHP, eski vekilleri kabul etmeye başladõ. Geçen haftalarda Züheyir Amber, Muhsin Koçyiğit, Hakkõ Akalõn, Ersoy Bulut’u alan CHP, bu hafta da Hüseyin Özcan ile Mustafa Sayar’õn partiye katõlõmõna onay verdi. Özcan, “Zaten ayrõlmamõştõk, gönül ayrõlõğõmõz yoktu” diye konuşurken, Sayar, “CHP rayõna girdi” dedi. Emekli Orgeneral Çetin Do- ğan’ın avukatı Celal Ülgen ad- liye önünde açıklama yaptı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Gazetemize saldırı davasında tahliye istemi ‘Siyasi beklentiler ön planda’ ÇETİN DOĞAN ANJİYO OLDU “Yüksek tansiyon ve kalp ra- hatsızlığı” şikâyetleriyle Siyami Ersek Hastanesi’nde tedavi altına alınan emekli Orgeneral Çetin Doğan dün anjiyo oldu. Do- ğan’ın avukatı Celal Ülgen “Sa- bah talyum testi yapılmıştı. Olum- suz veriler tespit edildiği için ikin- ci kez talyum testi yapıldı. Bunun sonucunda bazı damarlarda da- ralma olduğu ve kalbin beslene- mediği görüldüğü için zorunlu olarak anjiyoya girdi. Anjiyo so- nuçlarına göre kılcal damarlarda tıkanmalar var. Kalbe kan az gi- diyor. Yarın (bugün) hastanenin konseyi toplanarak bu konuda karar verecek” diye konuştu. NEW YORK / ANKARA (Cumuhuriyet) - İrtica ile Mücadele Eylem Planõ Bel- gesi’nin altõnda õslak imzasõ bulunduğu iddiasõ ile tutuk- lanan Albay Dursun Çi- çek’in oğlu Deniz Çiçek, tu- tuklama kararõnõn siyasi ol- duğunu savundu. Konunun detaylarõnõ https://dursunci- cek.wordpress.com/ adresli blogda açõkladõğõnõ belirten Deniz Çiçek “Aynı gerekçe- lerle bazı isimler tutuksuz yargılanıyorken Çiçek’in tutuklu yargılanması, tu- tuklama emri verilen 102 kişinin belirlenmesinde si- yasi beklentilerin ön planda olduğunun kanıtı” dedi. Öte yandan Çiçek’in avu- katlarõ õslak imza davasõnõ reddeden Genelkurmay As- keri Mahkemesi’nin kararõ için Askeri Yargõtay’a temyiz başvurusunda bulundu. Di- lekçede, “Çiçek’in askeri mahalde suç işlediği ileri sürüldüğünden, davanın Genelkurmay Askeri Mah- kemesi’nce görülmesi ge- rekmektedir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle