Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
30 TEMMUZ 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Olmadı Sayın Bakan
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
Osmanlı’nın son dönemleri, koskoca
Düyunu Umumiye binasının iki adım
ötesindeki Babıâli’nin avuç içi kadar ufak
alanında bir kısım ahali toplanmış gösteri
yapıyor:
- İstemezüüük!.... İstemezüüük!...
Zaptiye yapışmış yakasına göstericiler
arasında bir hanei berduşun, sormuş:
-Neyi istemiyorsun ulan söyle bakayım!?...
Beriki ne diyeceğini şaşırmış, kem küm
etmiş, düşünüp taşınmış sonra,
- Meyhaneci Apostol’u be abi, demiş, herif
hep geç açıp, erken kapıyor.
Dört yolda; İnegöl’deki göstericilerin
arasından rasgele birini seçsek sonuç pek
farklı olmayacak.
Çoğu gösterici, tam olarak
tanımlayamadığı duygularını, öfkelerini
şiddetle ortaya dökerken çok büyük bir
tehlike yaratmakta.
Göstericilerin hepsinin veya her birinin
kafalarında belirli amaçların oluşmamış
olması, belirsiz bir toplum psikolojisiyle
hareket etmeleri bu gösterilerin çok tehlikeli
sonuçlar vermekte olduğu gerçeğini gözden
kaçırmamalı.
Kürt sorununda yeni bir aşamaya
geliyoruz.
Olayın terör boyutlarını aşıp, ayrışma
aşamasına gelmesidir bu.
Fevkalade “dâhiyane!” açılım politikası ile
bu sonucu sağlamış olan Tayyip Erdoğan
için ne demeli bilmem ki!...
Son olayların Tayyip Bey’in açılım
politikasıyla ilgisi olduğundan kuşkusu
bulunanlar, “açılımın” öncesi ve
sonrasındaki durumları karşılaştırmalarında
büyük yarar var.
Tayyip Bey ve AKP’si her alanda gerginlik,
her alanda bölünmüşlük yaratma peşinde
Türkiye 2000’lere Tayyip önderliğindeki
İslamcıların yüzünden gerginlik ve bölünme
eğilimiyle girdi. Bu ortamda Kürt sorununun
da gelip buraya dayanmasına şaşmamak
gerek.
Üzerinde çok laf edilen ama fikir ve çözüm
üretilmeye hiç çalışılmayan Kürt sorununda,
illa Kürtler ile Türklerin mutlaka birlikte
yaşamaları gerektiğini dayatanlardan
değilim. Tabii ki kökeni feodal ayrılıkçı Kürt
milliyetçiliğinde ilericilik arayan dangalaklarla
aynı rotayı izleyenlere de acırım.
Birtakım tufeylinin “ver kurtulcu” gibi
şapşal damgalama girişimlerine hiç
aldırmadan, Kürtler ile Türklerin ayrılmasında
kimlerin kazançlı, kimlerin zararlı çıkacağının
sorgulanmasının bu sorununun sağlıklı
çözümünün doğru dürüst tartışılabilmesi için
zorunlu olduğunu düşünürüm ve mesele
suhuletle halledilebildiği takdirde, ayrılmanın
çözümlerin en kötüsü olduğu kanısında
değilim.
Ama olayın bamteli eskilerin deyimiyle
meselenin suhuletle halledilebilmesidir ki,
bunun da o denli kolay olmadığı ortadadır.
Bu yüzdendir ki iki tarafta da gözle görülür
biçimde azalmış olmakla birlikte, henüz
tümüyle ortadan kalkmamış olan birlikte
yaşama iradesi var olduğu sürece onu canlı
tutacak ve makul, barışçıl bir çözümün
anahtarı yapacak girişimleri ihmal etmemek
gerekir.
Bu sonucu engellemek isteyenler, geri
dönülmez bir Kürt-Türk çatışmasının
kıvılcımlarını etrafa saçıp tutuşturmak
peşindedir.
Türkiye’de PKK’ye de her türlü ayrılıkçılığa
da karşı olduğunu ileri süren her kişi, her an
bir kışkırtmayla amaçlarının tam tersi bir
sonuca alet olabileceğini bilmelidir.
Medyanın özellikle görsel medyanın bu
alandaki sorumluluğunun bilincinde olması
gerekir. Aynı zamanda resmi yetkililerin de
olaylara tanı koyarken İçişleri Bakanı’nın
yaptığı gibi sorumsuz açıklamalardan
kaçınması gerekmektedir.
Her şeyden önce olayın kaynağını doğru
saptamakta yarar var.
Eğer hâlâ bu gösterilerin AKP’nin anayasa
değişikliğini engellemeye yönelik olarak
algılanması için, birleştirici yerine yeniden
bölücü bir kampanyada ısrar edilirse
istenmeyen sonuçlara giden yol açılmış olur.
Herkesin ciddi, herkesin sorumlu ve
özellikle herkesin kışkırtmalara kapalı
sağduyulu ve soğukkanlı davranması
gerekir.
Ama bunun yanı sıra, artık Kürt sorununun
çözümü konusunda ciddi ve içerikli
önerilerin ortaya atılmasının, ciddi biçimde
tartışılmasının zamanı da gelmiştir.
[email protected]
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Çok Tehlikeli...
Pazar gecesi seçim bölgesi Hatay’da bir
dernek toplantısında konuşurken, korumasının
verdiği notu okuyan Adalet Bakanı’nın, özel bir
uçakla Ankara’ya ulaştığı ve saatlerin 02.30’u
gösterirken Başbakanlık Konutu’nda
Erdoğan’la yaptığı görüşmenin, Erdoğan-
Başbuğ görüşmesi ile bağlantısı var mı? Yok
mu? Salı günkü Milliyet gazetesinin özel
haberine göre, Genelkurmay Başkanı konuta,
Yüksek Askeri Şûra öncesinde 102 askerin, ilk
duruşması beş ay sonra başlayacak olan
Balyoz davasının sanıkları olarak
tutuklanmalarından doğan sıkıntısını
Başbakan’la paylaşmak amacıyla gitmişti.
Gazetecinin, Erdoğan-Ergin görüşmesini
olağanüstü bir haber olarak değerlendirmesinin
iki nedeni var. Bunlardan birincisi, Başbakan’ın
sabahı beklemeden Adalet Bakanını’nın
kendisine mülaki olmasını (buluşmasını) istemiş
olmasıdır. İkincisi de Ergin’in çağrının önemini
algılayarak, özel bir uçak tutmak gereğini
duymuş olmasıdır.
Örtülü ödenek sağ olsun
O uçağın ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden
ödenemeyeceği için Başbakanlık’ın örtülü
ödenek faslına el atılacağı kesindir.
Böylesine önemli bir görüşmede konunun ne
olduğu, Başbakan’ın Adalet Bakanı’ndan
sabahı beklemeden yapılmasını istediği
şeylerin neler olabileceğini kamuoyunun
öğrenmesi gerekmez mi?
Sadullah Ergin, o görüşme için kendisinden
bilgi isteyen gazetecilere şu yanıtı verdi.
“Genelkurmay Başkanı, Başbakan’a karşı
sormlu bir güvenlik bürokratı. Ben de
kabinenin bir üyesi olarak Başbakan’la 24
saat görüşebilirim. Ancak zaman zaman
kendimizde kalması gereken şeyler varsa,
onlar da kendimizde kalır. (Vatan 29 Temmuz)
Ergin’in, pazar gecesi Başbakan’la
konuştuklarını kumuoyu ile paylaşamayacağına
göre devlet sırrı olarak mı değerlendireceğiz?
Başbakan’ın ancak nöbet tutan güvenlik
görevlilerinin ayakta olduğu bir zaman dilimi
içinde, başkalarına emanet edemediği için
doğrudan kendisinden istediği şeyin, Başbuğ’la
gerçekleştirdiği görüşme ile ilgisi olmadığını
düşünmenin bile mümkün olmadığını
algılayamayacak kadar saf bir toplumun Adalet
Bakanı mı olduğunu sanıyor Sadullah Ergin?
Şayet öyleyse fena halde yanılıyor.
DSP Genel Başkanı Türker, dün Malatya’da
Bakan’ın bu sözlerini, “Hükümet her şeyi
karartıyor. Başbakan’la Genelkurmay
Başkanı’nın gece yarısı görüşmesi için
çağrılan Adalet Bakanı’na yöneltilen soruya
Bakan, ‘Bazı şeyler aramızda kalsın’ diye yanıt
veriyor. Bu durum, AKP’nin demokrasiyi
kararttığının bir göstergesidir” diye yorumladı.
Bir bakanın ya da her hangi bir devlet
görevlisinin, herkesin yatakta mışıl mışıl uykuda
olduğu saatlerde apar topar Başbakan
tarafından çağrılması Büyükanıt’ın
Dolmabahçe’deki görüşmesinden daha önemsiz
değildir.
Sayın Bakan.. Antakya-Ankara arasındaki özel
uçak yolculuğunuzun ödeneğinin verilmesi için
göstereceğiniz gerekçe ne olacak?
“Sayın Başbakanımızın uykusu kaçmıştı.
Masal anlatmam için davet ettiler” türünden
bir derkenar mı yazacaksınız? Demokratik bir
rejimin hükümetinin üyesi iseniz, önce
saydamlığa inanın ve kamuoyunu erkekçe
bilgilendirin.
İtiraz etmeyen kalmadı
‘Balyoz davasõ’ kapsamõnda 17 sanõğõn avukatlarõ yakalama kararõnõn kaldõrõlmasõ için
itirazda bulunurken Çetin Doğan’õn avukatlarõ hâkim Peksak’õn reddi için yeniden başvurdu
HÜLYA KESKİN
“Balyoz Güvenlik Harekât Planı”
davasõ kapsamõnda dün 17 sanõğõn avu-
katlarõ İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ne yakalama kararõnõn kaldõrõlmasõ
için itirazda bulundu. Böylece hakla-
rõnda yakalama kararõ çõkarõlan tüm sa-
nõklar, karara itiraz etmiş oldu. Önceki
gün 85 sanõğõn istemini değerlendiren
İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkemesi ka-
rarõnda direnerek dosyayõ 11. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’ne göndermişti. Geriye
kalan 17 sanõğõn yakalamanõn kaldõrõl-
masõ isteminin 10. Ağõr Ceza Mahke-
mesi tarafõndan değerlendirilmesi sü-
rüyor. Emekli Orgeneral Çetin Do-
ğan’õn avukatlarõ da 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne başvurarak, “reddi hâ-
kim talebinin reddedilmesi kararının
düzeltilmesini” istedi.
Doğan’õn avukatlarõ Celal Ülgen ve
Hüseyin Ersöz tarafõndan hazõrlanan di-
lekçede, mahkemenin ihsas-õ reyde bu-
lunarak önceden görüşünü belli ettiği be-
lirtilerek mahkemenin yasalarõ ihlal et-
tiği kaydedildi. Dilekçede, İstanbul 10.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nin üye hâkimi
Ali Efendi Peksak’õn soruşturma aşa-
masõnda mahkemeye sevk edilen Do-
ğan’õ tutukladõğõ gün Adalet Bakanõ
Müsteşarõ Ahmet Kahraman ile yemek
yediği iddialarõ anõmsatõlarak Peksak’õn
tarafsõzlõğõnõ yitirdiği savunuldu. Bu ta-
lebi değerlendirecek olan İstanbul 11.
Ağõr Ceza Mahkemesi, reddi hâkim ta-
lebinin reddedilmesi kararõnda dire-
nirse talep bu kez nihai kararõ verecek
bir üst mahkeme olan 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne gönderilecek.
Ülgen 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne
sunduğu diğer dilekçesinde askeri sav-
cõlõk tarafõndan 28 Haziran 2010’da ha-
zõrlanan bilirkişi raporu müvekkilinin le-
hine olmasõna karşõn iddianame hazõr-
lanõrken dikkate alõnmadõğõnõ belirtti. Ül-
gen, yakalamaya itiraz talepleri değer-
lendirilirken de söz konusu raporun ay-
rõntõlõ olarak değerlendirmesini ve ya-
kalamanõn kaldõrõlmasõnõ istedi. Mü-
vekkillinin serbest bõrakõlmasõnõn ar-
dõndan dosyaya tutuklamayõ gerektire-
cek kanõtlarõn girmediğini vurgulayan
Ülgen, dilekçesinde, askeri bilirkişi ra-
porunun dosyaya sunulmasõna karşõn
müvekkilleri hakkõnda “yakalama, gö-
rüntülü tutuklama kararı” verilmesini
usul ihlali olarak niteledi.
Avukat Celal Ülgen, “Gerek sayın
savcılar ve gerekse yakalama kararı
veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mah-
kemesi dosyadaki eksik ve bilimsel ni-
telik taşımayan hava binbaşının ken-
disine sunulan verilerin gerçek ol-
duğunu varsayarak verdiği rapor
ile TÜBİTAK bilirkişi raporunu esas
almışlardır. Bizim tarafımızdan da
ayrıca Amerikalı adli bilişimcilerden
alınan ve TÜBİTAK raporunu çü-
rüten 2 ayrı rapor dosyaya sunul-
muştur” ifadelerini kullandõ.
5 kişilik bilirkişi kurulunun raporu ha-
zõrlarken askeri savcõlõğõn konuyu ay-
dõnlatacak sorularõnõ da yanõtladõğõnõ be-
lirten Ülgen, “Bir taraftan askeri sav-
cılığın sorduğu soruların yanıtları ve
öte yandan da ‘KÖK Rapor’ denilen
‘ANA Rapor’ sahteciliği ve kurmaca
planın bütün çelişkilerini ortaya koy-
muştur. Bilirkişi kuruluna sorulan so-
rular maddi olayın aydınlanması
için yanıtlanması gereken sorulardır.
Bu soruların bu güne değin sivil sav-
cılar tarafından sorulmamış olması
büyük bir eksiklik ve görevi ihmaldir.
Sayın mahkemenin bu raporu ekle-
ri ile birlikte incelemesi halinde ger-
çek ortaya çıkacak ve ‘Balyoz kur-
macasõ’ anlaşılacaktır” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Devlet Bakanõ ve Başba-
kan Yardõmcõsõ Bülent Arınç,
“Balyoz Planı” davasõ kapsa-
mõnda hakkõnda yakalama kara-
rõ verilen ve Yüksek Askeri Şû-
ra’da (YAŞ) terfi bekleyen 13 as-
kerin durumuyla ilgili tartõşmalar
sürerken, ilginç bir açõklama yap-
tõ. Orhan Özdemir’i Ankara
Emniyet Müdürü iken tutuklan-
masõ üzerine görevden aldõklarõ-
nõ, yerine Bursa Emniyet Müdü-
rü’nü atadõklarõnõ belirten Arõnç,
“Aynı iş askerde de olmalı mı
derseniz, bence olmalı” dedi.
Arõnç, hakkõndaki iddialar nede-
niyle şiddetle eleştirdiği eski
RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õ
“yetkisi” olmadõğõ gerekçesiyle
görevden almamõştõ.
Habertürk’te gündeme iliş-
kin sorulara yanõt veren Başba-
kan Yardõmcõsõ Arõnç, Kõlõçda-
roğlu’nun Yaşar Büyükanıt
ile ilgili iddiasõnõ “cehalet ör-
neği” olarak nitelendirdi. Kõ-
lõçdaroğlu’nu eleştiren Arõnç,
“Sadece hesap soracağız di-
yor, bu adam mı diyor, kıvır-
tıyor diyor. Ya, şu kadar bo-
yuyla bir şeyler söylüyor dedi.
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay
ile hakkõnda yakalama kararõ bu-
lunan 6. Kolordu Komutanõ Kor-
general Nejat Bek’in şehit pol-
islerin cenaze töreninde yan ya-
na gelmesinin nasõl izah edilece-
ğine ilişkin soru üzerine, “Böy-
le bir çelişki varsa bu çelişkinin
sorumlusunu aramamız lazım.
(..) Yani Beşir Bey şöyle bir sol
tarafına bakıp ‘Bu adam aranõ-
yordu, hazõr gelmişken bana bir
kelepçe verin de eline takayõm
götüreyim’ mi diyecek, çelişki
buradadır” diye konuştu.
Ankara Emniyet Müdürü’nün
tutuklandõğõnõ anõmsatan Arõnç,
“Ankara Emniyet Müdürü’nü
görevden aldık, yerine Bursa
Emniyet Müdürü’nü atadık.
Aynı iş askerde de olmalı mı
derseniz, bence olmalı. Ge-
diktepe’de karşı dağları işaret
ederek kendi görevini anlat-
maya çalışan tümgeneral, bu
olayların içinde gösteriliyor.
Başbakan’ın yanında siperde
duran insan şu anda görevinin
başında ama bir taraftan da şu
davanın (Balyoz) içindeki sa-
nıkların başta geleni. Bu ne ya-
man çelişki diye düşünmem
mi? Bu tabloların yaşanma-
ması için Silahlı Kuvvetleri-
mizin kendi iç dinamiğinde
gerekli kararları alması la-
zım” görüşünü savundu. Arõnç,
bu sõrada “Yani o komutanla-
rın değiştirilmesi, en azından
böyle bir soruşturma süre-
cinde” denmesi üzerine “Ge-
rektiğini düşünüyorum” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Gazetemize 30 Mart
2008’de düzenlenen molotofkokteylli saldõrõ kapsa-
mõnda Silivri 4 Nolu Cezaevi’nde tutuklu bulunan
Boğaç Kaan Murathan’õn avukatõ, kamuoyunda
“taş atan çocuklar yasası” olarak bilinen 6008 sa-
yõlõ Terörle Mücadele Kanunu ile bazõ kanunlarda
değişiklik yapõlmasõnõn ardõndan sanõk Murathan’õn
tahliye edilmesi gerektiğini savundu.
İstanbul Adliyesi’ne gelen avukat Burak Beki-
roğlu, dilekçesini İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ne sundu. Dilekçesinde söz konusu kanun değişik-
liğinin 22 Temmuz 2010’da kabul edildiğini anõmsa-
tan Bekiroğlu, “İddianamede ‘terör örgütüne üye
olmadõğõ halde terör örgütü adõna eylem yaptõrtmak’
iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istenmekteydi. Mo-
lotof attırdığı iddiasıyla bunun cezası da isten-
mekteydi. Aynı paket yasanın bir başka sayılı
teklifinde de molotofkokteyli atmanın da cezası
alt sınır 6 ay, üst sınır 1 sene olarak düşürülmüş-
tür. 6008 sayılı yasa ile değişen madde ‘örgüte üye
olmamakla birlikte örgür adõna suç işleyen kişinin,
örgüte üye olmak suçundan değil yalnõzca işlediği
suçtan dolayõ cezalandõrõlmasõ’ şeklinde değiştiril-
miştir” dedi. “Eğer bir ceza verilecek olsa dahi,
kanun değişikliği gereğince üst halden verilebile-
cek bir cezanın infazını fazlasıyla çekmiş olmak-
tadır” ifadelerini kullanan Bekiroğlu, müvekkilinin
tahliye edilmesi gerektiğini öne sürdü. Gazetemize
düzenlenen molotofkokteylli saldõrõya ilişkin 7’si tu-
tuklu 8 sanõk hakkõnda 42 yõla kadar hapis isteniyor.
MURATHAN TUTUKLU YARGILANIYOR
Arõnç askerleri de istiyor
A
rõnç, “Bir senedir, iki senedir tutuklu olduğu halde hâlâ
yeri doldurulmamõş, dönüşünü bekliyorsanõz bir insanõn,
bu çelişkiler yumağõ oluyor. Silahlõ Kuvvetler’in bu ko-
nuda yõpranmasõnõ istemem. Yakalama emri, tutuklama emri, tev-
kif, tahliye, tekrar tevkif, mesela Dursun Çiçek bir girdi, bir çõk-
tõ, bir girdi, bir çõktõ, üç kere. Bununla ilgili en azõndan tedbir
yollu ‘ben de şu kararõ alayõm’ demeli ki sağõna baktõğõ zaman
yakalama emri olan birisi, soluna baktõğõ zaman içeriden yeni
çõkmõş birisiyle karşõlaşõlmasõn. (..) Askeri şûrada verilen kararlar
nasõl etki yapacak? Bununla ilgili bir kanun maddesinden söz
ediliyor. Şûra onu ya yerinde görerek uygulayacaktõr veya uy-
gulamayacaktõr. Bu kararlarõn hepsi Cumhurbaşkanõmõzõn im-
zasõna bağlõdõr. Sanõyorum şûra bu konuda hukuka uygun ka-
rar verecektir, güvenimi muhafaza ediyorum.”
‘GÜL’ÜN İMZASINA BAĞLI’
Başbakan
Yardõmcõsõ Arõnç,
soruşturma
sürecinde
komutanlarõn
değiştirilmesi
gerektiğini söyledi.
Tokat’ta saldırı: 1 asker yaralı
TOKAT (Cumhuriyet) - Tokat’õn Reşadi-
ye ilçesinde Sazak Jandarma Karakolu’na dün
akşam saatlerinde teröristlerce taciz ateşi açõlma-
sõ sonrasõ çõkan çatõşmada 1 asker yaralandõ. He-
likopterle Tokat’a götürülen yaralõ asker devlet
hastanesinde tedavi altõna alõndõ. Güvenlik güç-
leri, kaçan teröristleri etkisiz hale getirmek için
operasyon başlattõ. 7 Aralõk 2009’da aynõ bölge-
de Sazak Jandarma Karakolu’na giden askeri
araca ateş açõlmasõ sonucu 7 asker şehit olmuştu.
YAŞ öncesi son görüşme
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanõ
Orgeneral İlker Başbuğ’u kabul etti. Yüksek
Askeri Şûra’dan önceki son haftalõk görüşme 2
saat 20 dakika sürdü. Görüşmede Balyoz dava-
sõ kapsamõnda haklarõnda yakalama kararõ çõ-
kan ve YAŞ’ta terfi bekleyen 13 muvazzaf su-
bayõn durumunun görüşüldüğü tahmin ediliyor.
TGB yöneticilerine bıçaklı saldırı
DENİZLİ (Cumhuriyet) - Türkiye Genç-
lik Birliği (TGB) Denizli İl Başkanõ Recai Al-
tuntaş ve Genel Sekreter Kerem Yõldõrõm’õn
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi 3 genç
tarafõndan bõçaklandõğõ iddia edildi. Karnõndan
yaralanan Altuntaş, yoğun bakõma alõndõ. Yõl-
dõrõm, saldõrõyõ ufak sõyrõklarla atlattõ.
Kürtçe bilen kadın psikolog
VAN (AA) - Van’da eşi tarafõndan kulağõ
kesilen kadõn S.P’nin, hastanede tedavisi sürüyor.
S.P’yi hastanede ziyaret eden Bakan Selma Aliye
Kavaf, kadõnõn, psikolojik destek veren sosyal
hizmet uzmanõ ile Kürtçe bilmesine rağmen erkek
olduğu için iletişim kuramadõğõnõ öğrenmesi üze-
rine devreye girdi. Kavaf’õn talimatõyla S.P. için
Kürtçe bilen bir kadõn psikolog görevlendirildi.
CHP küskünlerine kapısını araladı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Küs-
künlere kapõyõ aralayan CHP, eski vekilleri kabul
etmeye başladõ. Geçen haftalarda Züheyir Amber,
Muhsin Koçyiğit, Hakkõ Akalõn, Ersoy Bulut’u
alan CHP, bu hafta da Hüseyin Özcan ile Mustafa
Sayar’õn partiye katõlõmõna onay verdi. Özcan,
“Zaten ayrõlmamõştõk, gönül ayrõlõğõmõz yoktu”
diye konuşurken, Sayar, “CHP rayõna girdi” dedi.
Emekli Orgeneral Çetin Do-
ğan’ın avukatı Celal Ülgen ad-
liye önünde açıklama yaptı.
(Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
Gazetemize
saldırı davasında
tahliye istemi
‘Siyasi
beklentiler
ön planda’
ÇETİN DOĞAN
ANJİYO OLDU
“Yüksek tansiyon ve kalp ra-
hatsızlığı” şikâyetleriyle Siyami
Ersek Hastanesi’nde tedavi altına
alınan emekli Orgeneral Çetin
Doğan dün anjiyo oldu. Do-
ğan’ın avukatı Celal Ülgen “Sa-
bah talyum testi yapılmıştı. Olum-
suz veriler tespit edildiği için ikin-
ci kez talyum testi yapıldı. Bunun
sonucunda bazı damarlarda da-
ralma olduğu ve kalbin beslene-
mediği görüldüğü için zorunlu
olarak anjiyoya girdi. Anjiyo so-
nuçlarına göre kılcal damarlarda
tıkanmalar var. Kalbe kan az gi-
diyor. Yarın (bugün) hastanenin
konseyi toplanarak bu konuda
karar verecek” diye konuştu.
NEW YORK / ANKARA
(Cumuhuriyet) - İrtica ile
Mücadele Eylem Planõ Bel-
gesi’nin altõnda õslak imzasõ
bulunduğu iddiasõ ile tutuk-
lanan Albay Dursun Çi-
çek’in oğlu Deniz Çiçek, tu-
tuklama kararõnõn siyasi ol-
duğunu savundu. Konunun
detaylarõnõ https://dursunci-
cek.wordpress.com/ adresli
blogda açõkladõğõnõ belirten
Deniz Çiçek “Aynı gerekçe-
lerle bazı isimler tutuksuz
yargılanıyorken Çiçek’in
tutuklu yargılanması, tu-
tuklama emri verilen 102
kişinin belirlenmesinde si-
yasi beklentilerin ön planda
olduğunun kanıtı” dedi.
Öte yandan Çiçek’in avu-
katlarõ õslak imza davasõnõ
reddeden Genelkurmay As-
keri Mahkemesi’nin kararõ
için Askeri Yargõtay’a temyiz
başvurusunda bulundu. Di-
lekçede, “Çiçek’in askeri
mahalde suç işlediği ileri
sürüldüğünden, davanın
Genelkurmay Askeri Mah-
kemesi’nce görülmesi ge-
rekmektedir” denildi.