25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 20 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Bir yürek vuruşu gibi suların, yitip giden yaşamların, bunca acıların ve hüzünlerin adını koymaya çalıştık hep. Yumuşak ve adsız mevsimleri ararken biz hep gece nöbetlerini düşündük. Hakkâri’de dün sabaha karşı 11 şehit verdik. 15 askerimiz de yaralandı. Ülkeyi yönetenler “demokratik açılım” diye diye eli kanlı terör örgütünün bölgede cirit atmasına neden olmadılar mı? Analar, babalar, kardeşler, sevgililer... Yüreğinde insan ve yaşam sevinci olanlar... Artık “dur” diyelim bu kirli savaşa. Hayallerimiz yıkıldı... Çocuklarımız öldü... Bir türlü anlatamadık PKK’nin ayrılıkçı bir terör örgütü olduğunu... Demokratik, kültürel, sosyal haklar peşinde olmadığını... Hiç duydunuz mu Kürt kökenli siyasetçilerin, “sağlıklı çevrede yaşam hakkı” dediğini? Kirpikleri tutuşmuş çocukların, kuşların, rüzgârın hışırtısında eğilen dalların şarkılarını dinlerken içimizden vurulduk. Bilinmeyen bir kentin kapısına gelip durduk kendi sevinçlerimizi ve umutlarımızı çoğaltırken, acılarla karşı karşıya kaldık. Sisler içinde uyandık... Mor dağların resmini çizdik... Kapıların açılmasını beklerken... Kestane çiçekleri açmıştı gençlik yıllarımızda. Yaşamın çekiciliğinin kalmadığı günleri hiç düşünmüyorduk. Taşra kasabalarının o büyük yalnızlığını gördük, büyük kentlerde kaybolup gittik. İşkenceleri, hapislik yıllarını yaşadık. Düşünce ve sözcük arasında sıkışıp kaldık. Çiçeğini geriye isteyen toprak... Poyraz, fırtına, bora... Bizi biz yapan sözcüklerdi bunlar. Ellerimizin yumuşaklığı örtmüştü gözlerimizi... Işıltılı göğün bizdik yorgun savaşçıları... Göklerin yığınını ellerimizle taşırken biz kurduk barış köprülerini, biz suladık ağaçları, çiçekleri, bitkileri. Doğayı katledenleri biz teşhir ettik her yerde... Bizdik şiir okuyan gecenin ayazında: “Karanlıklarımın sevinçle kapladığı ince güzelliğindeyim yüzünün... Bana sessizliğini veren çığlığın ne güzel!” Sessizliğini veren çığlık Bergama Kozak Yaylası’nda, kesilen çamfıstığı ağaçlarının rüzgârda çıkardığı sese benziyor bir haziran sabahında. Masmavi bir deniz aşağılarda. Tarihin ve kültürün binlerce yıllık izlerini ararken biçimi olan ve olmayan her şey adına bir çığlık yankılanıyor Kozak Yaylası’ndan: “Kurtarın bizi!” Bir sitede o çığlığı, boynu bükük çamfıstığı ağaçlarının fotoğraflarına bakınca içimizde duyduğumuz inanılmaz acıyı bir kez daha hissediyoruz doğaseverler olarak. Daha uzaklara gitmek değil amacımız... Kendi doğduğumuz topraklarda, barış içinde insanca yaşamak, zehir solumamak. Taşlarla, yağmurlarla, ateşlerle yanan bir günün pırıltılı sabahlarını görmek, yoksulluğu alın yazısı saymamak. Yakılıyor ormanlar... Sincaplar, kaplumbağalar, kuşlar ölüyor... Bitki örtüsü yok oluyor... Soruyorum size Kanadalı, Amerikalı “çokuluslu altın avcıları” ve onların taşeronları, bu coğrafyayı yok etmek için mi geldiniz buralara? Ve siz kendinizi solcu, sosyalist, devrimci, yurtsever, Atatürkçü olarak gören sanatçılar, ne işiniz var onların sponsor olarak destek verdikleri şenliklerde? Kışladağı’nda, İzmir Efemçukuru’nda, Edremit Körfezi’nde devrimci şarkılar söylenmez, ağıt yakılır! İsveçli şair Gunnar Ekelöf, yaşamın hiçbir çekici yönü kalmadığını anlatırken şöyle der: “Yaşamın hiçbir çekici yönü kalmadığı gün İçimizde özsuyun ve asidin yükselişinin durduğu gün Durgun bir yaşantıya vardığım gün Kısacası, kendi kendime benzemeye başladığımdaki gün, - Bırakın beni gideyim.” Üç gün önce Cunda Adası’nda “Taş Kahve”de otururken denizden gelen esintiyle o bilindik düşlerimi çoğaltıyordum. ABD’li politikacı, Oscar ödüllü belgesel film (küresel ısınmayı anlatan ‘Uygunsuz Gerçek’ filmi) yapımcısı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Al Gore’un öyküsü geldi aklıma. 1993-2001 yılları arasında ABD Başkan Yardımcısı olan Al Gore, 2007 yılında Şili Film Festivali’ne “çokuluslu altın avcıları” sponsor olduğu için katılmayı kabul etmedi. Ne zaman ki altın şirketi sponsorluktan çekildi, o zaman çağrıya “evet” deyip Şili’ye gitti. Doğaya böyle sahip çıkılır... Yurtsever sanatçı dik duruş sergiler, tıpkı onurlu bilim insanları, düzgün siyasetçiler ve gerçek aydınlar, gazeteciler gibi! Havamızı, sularımızı, doğamızı.. göllerimizi, denizlerimizi, ırmaklarımızı, ovalarımızı kirletenlere neden böyle ödün veriyoruz, neden?.. İda Dağı (Kaz Dağları), Kaçkarlar, Madra Dağları, Turgutlu Çaldağı, Tunceli’de Munzur Vadisi... En önemlisi hukuk devletimiz kirleniyor... Gecenin sesi soluğu gibiyim... Ay denize düşüyor Cunda Adası’nda... Gözlerimi yumup düşlerimle baş başa kalıyorum... Hakkâri’de 11 şehit... Ve annelerin, babaların çığlıkları: “Durdurun bu akan kanı, duyun çığlığımızı!” Bu pazar canınızı sıkacağım... Aşağıdaki siteye girip Kozak Yaylası’ndaki katliamın fotoğraflarını görebilirsiniz... http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19706 hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kirli Savaş ve Doğa... Açõlõmõn kanlõ çõkmazlarõ, şiddetin kaygõlarõ!.. SERTAÇ EŞ ANKARA - Bölücü terör ör- gütünün Şemdinli’deki saldõrõsõ- nõ değerlendiren emekli Tuğge- neral Nejat Eslen, “Türk Si- lahlı Kuvvetleri (TSK), müca- deleyi PKK’nin belirlediği coğ- rafyada değil, kendi belirlediği coğrafyada, yani Irak’ın kuze- yinde yapmalı. Örgütün üst kadrosu hedef alınmalı, kap- samlı harekât yapılmalı” diye konuştu. Emekli Tuğgeneral Ali Er de bu saldõrõ için örgütün ay- larca keşif yapmasõ gerektiğini anõmsatarak “Bu nasıl istihbarat paylaşımı? Bu saldırının top- lumda infial yaratma gibi bir psikolojik hedefi de var” dedi. Tuğgeneral Eslen, açõlõm po- litikasõnõn başarõsõzlõğõnõn te- rörü yeniden tõrmandõrdõğõnõ di- le getirdi. Eslen, ayrõlõkçõ örgü- tün ve sempatizanlarõnõn açõlõm kapsamõnda özerklik ve federal yapõyõ dayatmak istediklerini, beklentilerinin karşõlanmamasõ üzerine örgütün saldõrõya geçti- ğini, silahõ siyasi amaçlarõnõ gerçekleştirmek için “araç ola- rak kullandığını” dile getirdi. Açõlõm sürecinin başarõsõz ol- masõna karşõn Abdullah Öca- lan’õn ayrõlõkçõlar nezdinde li- derliğinin pekiştiğini anlatan Es- len, “Öcalan Türk siyasetinde de yeniden önemli bir aktör haline gelmiştir. Silahlı müca- dele inisiyatifi PKK’ye geçmiş görünüyor. Bu inisiyatifin ye- niden ele alınabilmesi için, mü- cadelenin, örgüt tarafından se- çilen Türkiye coğrafyasında değil, Irak’ın kuzeyinde kabul edilmesi lazım. Irak’ın kuzeyi- ne yapılacak kapsamlı bir ha- rekâtla PKK’nin lider kadrosu hedef alınmalı, böylece PKK’ye değil PKK’nin stratejisine sal- dırılmalı ve dengesi bozulmalı.” Saldõrõnõn büyük çaplõ terörist grupla gerçekleştiğine dikkat çe- ken Eslen, istihbarat zafiyetinin çok açõk olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin halen daha kapsam- lõ bir terörle mücadele stratejisi- nin olmadõğõnõ söyleyen Eslen, önce açõlõm sürecinin başlatõl- masõ, ardõndan İçişleri Bakanlõ- ğõ’na bağlõ Kamu Güvenliği Müs- teşarlõğõ’nõn (KGM) kurulmasõ- nõn çelişki olduğunu vurguladõ. Türk siyasi yapõsõndaki kamp- laşma ve bölünmenin terör ör- gütünün işine yaradõğõna dikkat çeken Eslen, kaybedilecek zaman olmadõğõnõ, kõsa vadeli silahlõ çözümlerin çok boyutlu önlem- lerle birlikte düşünülmesi, böl- gesel faktörlerin dikkate alõn- masõ gerektiğini kaydetti. Es- len, “Zaman siyasetçilerin ve komutanların çatışma bölge- sindeki Mehmetçiğe moral ver- me zamanıdır” diye konuştu. Cumhurbaşkanõ Gül’ün BDP dõşõndaki tüm parti liderlerinin de yer alacağõ bir MGK toplantõsõna çağrõ yapmasõ gerektiğini anlatan Eslen, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Teröristlerin Habur’dan üniformalı ve zafer işareti ya- parak girmelerinin TSK men- suplarının motivasyonuna olumsuz etkisi araştırılmalıdır. Sözde Kürt açılımının başarı- sızlığı terörle mücadeleyi ciddi bir şekilde olumsuz etkilemiştir. Sürecin başarısızlığı, bölücü örgüt liderlerince motivasyon aracı olarak kullanma fırsatı vermiştir.” ‘Bu nasıl istihbarat?’ Emekli Tuğgeneral Ali Er de saldõrõnõn devletin varlõğõnõ sor- gulayacak türden bir eylem ol- duğunu, örgütün iç politikada muhataplarõnõ belirlediğini, şim- diyse kendisinin Ortadoğu’da ak- tör olduğunu teyit ettirmeye ça- lõştõğõnõ söyledi. “Anlık istihbarat” kavramõnõn yanlõşlõğõna da dikkat çeken Er, “Anlık haber akışı olur. İstih- barat belli bir süre içinde olan değerlendirmedir. İstihbarat çarkından geçmiş haberler manzumesidir. Anlık haber akı- şı değilse, istihbarat herkesin kendi amaçlarına göre üretilir ve değerlendirilir” dedi. Son saldõrõda bir istihbarattan söz etmenin olanaklõ olmadõğõnõ vurgulayan Er, “Söylenenin ak- sine eylemlerin küçük gruplar halinde yapılmayacağının da göstergesidir. Bu saldırı için uzun süre keşif, gözetleme ya- pılması gerekir. O hazırlıklar herkesin gözünden mi kaçtı, bu nasıl istihbarat paylaşımı? Bırakın mükemmelini, normal bir istihbarat paylaşımı varsa, bunun şimdiye kadar hazırlık içinde olunduğunun bilinmesi gerekir. Bilinmemesi mümkün değil, bizim de her şeyimiz var orada” değerlendirmesini yaptõ. Er, gelişmelerin “PKK muhatap alınmak istiyor” şeklinde küçül- tülmemesi gerektiğini kaydetti. Saldõrõlarõ “Ortadoğu’nun stra- tejik şekillendirilmesi üzerine verilen görevlerin yerine getiril- mesi” olarak niteleyen Er, “Top- lum içinde infial yaratmaya yö- nelik psikolojik hedefleri de olan bir saldırı olabilir” diye konuştu. MEHMET FARAÇ Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK) sõnõr ötesine yaptõğõ kara harekâtõnõn hemen ar- dõndan gerçekleşen PKK sal- dõrõsõ, terörün yeni bir stra- tejiyi gündeme koyduğunu da gösteriyor. Bu strateji ne yazõk ki daha fazla saldõrõ ve daha çok şiddet anlamõna geliyor! Örgüt öyle anlaşõlõ- yor ki, şiddetin dayatõlmasõ stratejisinde çok kanlõ ve dö- nülmez bir yola giriyor. Şemdinli’de askeri birli- ğe yönelik gerçekleştirilen saldõrõ aslõnda sõnõr ötesi operasyonlarõn püskürtül- mesini amaçlõyor. Tahran yönetiminin, Irak’õn 5 kilo- metre içlerine kadar girerek iki haftadõr sürdürdüğü ope- rasyonlar nedeniyle kõs- kaçta bulunan örgüt, TSK’nin de çok kapsamlõ bir kara harekâtõna girişeceği endi- şesini yaşõyor. Önceki gece ger- çekleşen saldõrõ, işte bu korkunun getirdiği bir pervasõzlõğa ve cay- dõrma hedefine dayanõyor! PKK, önce ana karargâhõnõn bu- lunduğu Zap Kampõ sonra da ör- gütün beyin takõmõnõn barõndõğõ Kandil Dağõ’ndaki üsse yönelik İran-Türkiye işbirliğiyle gerçek- leştirilecek bir operasyondan da ciddi kaygõlar duyuyor. 250’den fazla teröristin askeri birliği hedef alabilmesi, PKK içinde “nokta operasyonları” ve imha edilme en- dişesinin giderek büyüdüğünü or- taya koyuyor! Yani kõsacasõ bu sa- atten sonra Murat Karayılan ve ekibinin Kandil’de rahat oturmasõ olasõ görülmüyor! MHP’nin çıkışı yanlış Son PKK saldõrõsõ, AKP iktida- rõnõn “açılım” adõ altõnda içini bir türlü dolduramadõğõ hayali planõn, terörü cesaretlendirdiğini de gös- teriyor. O yüzden muhalefet parti- lerinin, AKP’nin süreci iyi yönete- mediğine ilişkin tepkileri de haklõ- lõğõnõ koruyor. Ancak özellikle MHP lideri Dev- let Bahçeli’nin dün yaptõğõ açõkla- malar terörün durdurulmasõna iliş- kin beklentilere katkõ sunamõyor. Olağanüstü hal ilan edilmesini is- teyen Bahçeli daha önce de dene- nen bu yöntemin bölgede sosyolo- jik kaos yarattõğõnõ ve PKK’ye rant sağladõğõnõ göremiyor. Tam aksine Güneydoğu’nun huzuru için olağanüstü hal uygu- lamasõ yerine, bölge insanõnõ kõs- kaca almayacak, direkt olarak PKK ve unsurlarõnõ daha merke- zi yöntemlerle enterne edecek stratejiler gerekiyor. Bahçeli’nin “açılım iptal edil- sin” şeklindeki açõklamalarõ da ye- rine oturmuyor. Zira AKP’nin açõ- lõm adõnõ verdiği ama içeriğini ne doldurabildiği ne de açõklayabildi- ği bir planõ yok! Hükümet 11 ay ön- ce başlattõğõ bu süreci yüzüne gö- züne bulaştõrdõ ve ne yazõk ki etnik bölücülüğü cesaretlendirmekten öteye gidemedi!.. O yüzden olmayan bir açõlõmõn iptal edilmesi de düşünülemez. MHP’nin haklõ olduğu en önemli çõ- kõş AKP’nin gelmiş geçmiş ikti- darlar içinde terörle mücadelede en başarõsõz hükümet olduğudur!.. Bu yüzden tüm kamuoyunun, CHP ve MHP’nin bir an önce erken seçime gidilmesi şeklindeki istemine odak- lanmasõ ve iktidarõ baskõ altõnda tut- masõ gerekiyor. Zaaf silsilesi!.. Son terör saldõrõsõ bir yandan is- tihbaratta giderek daha fazla öne çõ- kan zaafõ sorgulamayõ gerektirirken diğer yandan Irak’õn Erbil kentin- de kurulan “Üçlü Mekanizma” merkezinin görevi ve yaptõrõmõnõ da tartõşõlõr kõlõyor. Yani şu soru çök önem kazanõ- yor; PKK’liler nasõl oluyor da Türkiye ile İran’õn sõnõr öte- si operasyonlarõ, sõnõrda te- yakkuz halindeki binlerce as- ker ve diğer yandan peşmer- genin sözde kõskacõna rağmen 250 kadar teröristi bu kadar kolaylõkla bir birliğin üzerine yönlendirebiliyor?.. Yani ne- rede ABD’nin verdiği istih- barat, nerede Talabani ve Barzani güçlerinin terörün engellenmesine yönelik kat- kõlarõ?.. Bu sorular Aktütün ve di- ğer karakollarla askeri bir- liklere yapõlan saldõrõlarõn planlanma süreçleri ve or- tamlarõnõn da sorgulanmasõnõ gerektiriyor. Evet, Türkiye benzeri 1990’larda görülen topyekûn bir saldõrõ sürecinin altõnda te- rörün ve şiddetin acõsõnõ ya- şamaya devam ediyor. Öyle görülüyor ki, AKP’nin bu becerik- sizliği, PKK’nin de bu pervasõzlõ- ğõ sürdükçe ne yazõk ki daha çok kan akacak!.. AKP iktidarõ ise tõpkõ geçmişte- ki hükümetlerdeki gibi yanlõş stra- tejiler, eksik planlamalar ve hatalõ yol haritalarõyla kanõ durduracağõ- na, hamaset içeren nutuklar atma- ya devam edecek! “Terörle mü- cadele kararlılıkla sürecekmiş” edebiyatõ ise toplumun yüreğinde- ki kanamaya kõsa süreli tampon ol- maktan öte gitmeyecek!.. Canlar ya- nacak, analar ağlayacak, kan dur- mayacak!.. Muhalefetin de vurguladõğõ gibi Türkiye yalnõzca toplumsal para- noya yaratan sosyal ekonomik çõk- mazõn değil, terörün de kökünü ka- zõyacak, cesur ve kafasõ net bir si- yasi iradenin gelmesini bekliyor. Şiddet yorgunu Güneydoğu insanõ için, kaosa sürüklenen Batõ için ka- nõ durduracak bir irade giderek daha fazla elzem hale geliyor! İstanbul Haber Servisi - Eski Terörle Mücadele Özel Tem- silcisi emekli Orgeneral Edip Başer, taviz vererek te- rör örgütünün ortadan kaldõrõlamayacağõnõ belirterek “Terörün kaynağını kurutmak zorundasınız. Terö- rün kaynağı Irak’ın kuzeyindeki komuta merkezle- ri, eğitim merkezleri, lojistik merkezler ve Avrupa’da esas olarak yoğunlaşmış olan finans kaynakları. Bunları yok etmenin kaynaklarını Türkiye bulmak zorunda. Bunları bulmadığı takdirde açılım vesaire gibi şeylerle kendi vatandaşlarınızın bile ne olduğu- nu anlamadığı, içeriğini bilmediği kavramlarla terör örgütünü yok etmenin, etkisiz hale getirmenin, terörü çözmenin imkânı yok” dedi. “Demokratik açılım olmadı, terör bundan kaynakla- nıyor” diyenleri eleştirerek konunun demokratik açõlõmla ilgisinin bulunmadõğõnõ söyleyen Başer, şunlarõ söyle- di: “Şimdiki hali ile demokrasi değil ortaoyunu. De- mokrasi haline getirilmesi için birçok düzenlemeye ihtiyaç var. Ama etnik ayrımla bunun ilgisi yok. Te- rör örgütünün öne sürdüğü amaçlar ile ilgisi yok. De- mokrasinin güçlendirilmesi gerek ama bunu terör- le karıştırmamak lazım. Taviz verdikçe terör örgü- tü sizden daha çok taviz talep edecektir, ta ki bütün istekleri kabul edilene kadar.” Emekli Orgeneral Necati Özgen de NTV’ye yaptõğõ de- ğerlendirmede, “ABD şu an bunun istihbaratını ver- miş midir? Vermemiştir. Ancak o istihbarat vermemiş de olsa biz kendi istihbaratımızı sağlamalıyız” dedi. EMEKLİ ORGENERAL BAŞER: Bu nasıl istihbarat paylaşımı Şemdinli’deki askeri birliğe terörist saldõrõyõ uzmanlar değerlendirdi Demokratik açılım ile terör bitmez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle