Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
20 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
Bir yürek vuruşu gibi
suların, yitip giden
yaşamların, bunca
acıların ve hüzünlerin
adını koymaya
çalıştık hep.
Yumuşak ve adsız
mevsimleri ararken biz
hep gece nöbetlerini
düşündük.
Hakkâri’de dün sabaha karşı 11 şehit verdik. 15
askerimiz de yaralandı.
Ülkeyi yönetenler “demokratik açılım” diye diye
eli kanlı terör örgütünün bölgede cirit atmasına
neden olmadılar mı?
Analar, babalar, kardeşler, sevgililer... Yüreğinde
insan ve yaşam sevinci olanlar...
Artık “dur” diyelim bu kirli savaşa.
Hayallerimiz yıkıldı... Çocuklarımız öldü...
Bir türlü anlatamadık PKK’nin ayrılıkçı bir terör
örgütü olduğunu... Demokratik, kültürel, sosyal
haklar peşinde olmadığını...
Hiç duydunuz mu Kürt kökenli siyasetçilerin,
“sağlıklı çevrede yaşam hakkı” dediğini?
Kirpikleri tutuşmuş çocukların, kuşların, rüzgârın
hışırtısında eğilen dalların şarkılarını dinlerken
içimizden vurulduk.
Bilinmeyen bir kentin kapısına gelip durduk kendi
sevinçlerimizi ve umutlarımızı çoğaltırken, acılarla
karşı karşıya kaldık.
Sisler içinde uyandık... Mor dağların resmini
çizdik... Kapıların açılmasını beklerken...
Kestane çiçekleri açmıştı gençlik yıllarımızda.
Yaşamın çekiciliğinin kalmadığı günleri hiç
düşünmüyorduk.
Taşra kasabalarının o büyük yalnızlığını gördük,
büyük kentlerde kaybolup gittik.
İşkenceleri, hapislik yıllarını yaşadık.
Düşünce ve sözcük arasında sıkışıp kaldık.
Çiçeğini geriye isteyen toprak...
Poyraz, fırtına, bora...
Bizi biz yapan sözcüklerdi bunlar.
Ellerimizin yumuşaklığı örtmüştü gözlerimizi...
Işıltılı göğün bizdik yorgun savaşçıları...
Göklerin yığınını ellerimizle taşırken biz kurduk
barış köprülerini, biz suladık ağaçları, çiçekleri,
bitkileri.
Doğayı katledenleri biz teşhir ettik her yerde...
Bizdik şiir okuyan gecenin ayazında:
“Karanlıklarımın sevinçle kapladığı ince
güzelliğindeyim yüzünün... Bana sessizliğini veren
çığlığın ne güzel!”
Sessizliğini veren çığlık Bergama Kozak
Yaylası’nda, kesilen çamfıstığı ağaçlarının
rüzgârda çıkardığı sese benziyor bir haziran
sabahında.
Masmavi bir deniz aşağılarda.
Tarihin ve kültürün binlerce yıllık izlerini
ararken biçimi olan ve olmayan her şey adına bir
çığlık yankılanıyor Kozak Yaylası’ndan:
“Kurtarın bizi!”
Bir sitede o çığlığı, boynu bükük çamfıstığı
ağaçlarının fotoğraflarına bakınca içimizde
duyduğumuz inanılmaz acıyı bir kez daha
hissediyoruz doğaseverler olarak.
Daha uzaklara gitmek değil amacımız... Kendi
doğduğumuz topraklarda,
barış içinde insanca
yaşamak, zehir
solumamak.
Taşlarla, yağmurlarla,
ateşlerle yanan bir günün
pırıltılı sabahlarını
görmek, yoksulluğu alın
yazısı saymamak.
Yakılıyor ormanlar... Sincaplar, kaplumbağalar,
kuşlar ölüyor...
Bitki örtüsü yok oluyor...
Soruyorum size Kanadalı, Amerikalı “çokuluslu
altın avcıları” ve onların taşeronları, bu coğrafyayı
yok etmek için mi geldiniz buralara?
Ve siz kendinizi solcu, sosyalist, devrimci,
yurtsever, Atatürkçü olarak gören sanatçılar, ne
işiniz var onların sponsor olarak destek verdikleri
şenliklerde?
Kışladağı’nda, İzmir Efemçukuru’nda, Edremit
Körfezi’nde devrimci şarkılar söylenmez, ağıt yakılır!
İsveçli şair Gunnar Ekelöf, yaşamın hiçbir çekici
yönü kalmadığını anlatırken şöyle der:
“Yaşamın hiçbir çekici yönü kalmadığı gün
İçimizde özsuyun ve asidin yükselişinin durduğu
gün
Durgun bir yaşantıya vardığım gün
Kısacası, kendi kendime benzemeye
başladığımdaki gün,
- Bırakın beni gideyim.”
Üç gün önce Cunda Adası’nda “Taş Kahve”de
otururken denizden gelen esintiyle o bilindik
düşlerimi çoğaltıyordum.
ABD’li politikacı, Oscar ödüllü belgesel film
(küresel ısınmayı anlatan ‘Uygunsuz Gerçek’ filmi)
yapımcısı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Al Gore’un
öyküsü geldi aklıma.
1993-2001 yılları arasında ABD Başkan
Yardımcısı olan Al Gore, 2007 yılında Şili Film
Festivali’ne “çokuluslu altın avcıları” sponsor
olduğu için katılmayı kabul etmedi.
Ne zaman ki altın şirketi sponsorluktan çekildi, o
zaman çağrıya “evet” deyip Şili’ye gitti.
Doğaya böyle sahip çıkılır...
Yurtsever sanatçı dik duruş sergiler, tıpkı onurlu
bilim insanları, düzgün siyasetçiler ve gerçek
aydınlar, gazeteciler gibi!
Havamızı, sularımızı, doğamızı.. göllerimizi,
denizlerimizi, ırmaklarımızı, ovalarımızı
kirletenlere neden böyle ödün veriyoruz, neden?..
İda Dağı (Kaz Dağları), Kaçkarlar, Madra
Dağları, Turgutlu Çaldağı, Tunceli’de Munzur
Vadisi...
En önemlisi hukuk devletimiz kirleniyor...
Gecenin sesi soluğu gibiyim... Ay denize düşüyor
Cunda Adası’nda...
Gözlerimi yumup düşlerimle baş başa
kalıyorum...
Hakkâri’de 11 şehit...
Ve annelerin, babaların çığlıkları:
“Durdurun bu akan kanı, duyun çığlığımızı!”
Bu pazar canınızı sıkacağım... Aşağıdaki siteye
girip Kozak Yaylası’ndaki katliamın fotoğraflarını
görebilirsiniz...
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19706
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Kirli Savaş ve Doğa...
Açõlõmõn kanlõ çõkmazlarõ,
şiddetin kaygõlarõ!..
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Bölücü terör ör-
gütünün Şemdinli’deki saldõrõsõ-
nõ değerlendiren emekli Tuğge-
neral Nejat Eslen, “Türk Si-
lahlı Kuvvetleri (TSK), müca-
deleyi PKK’nin belirlediği coğ-
rafyada değil, kendi belirlediği
coğrafyada, yani Irak’ın kuze-
yinde yapmalı. Örgütün üst
kadrosu hedef alınmalı, kap-
samlı harekât yapılmalı” diye
konuştu. Emekli Tuğgeneral Ali
Er de bu saldõrõ için örgütün ay-
larca keşif yapmasõ gerektiğini
anõmsatarak “Bu nasıl istihbarat
paylaşımı? Bu saldırının top-
lumda infial yaratma gibi bir
psikolojik hedefi de var” dedi.
Tuğgeneral Eslen, açõlõm po-
litikasõnõn başarõsõzlõğõnõn te-
rörü yeniden tõrmandõrdõğõnõ di-
le getirdi. Eslen, ayrõlõkçõ örgü-
tün ve sempatizanlarõnõn açõlõm
kapsamõnda özerklik ve federal
yapõyõ dayatmak istediklerini,
beklentilerinin karşõlanmamasõ
üzerine örgütün saldõrõya geçti-
ğini, silahõ siyasi amaçlarõnõ
gerçekleştirmek için “araç ola-
rak kullandığını” dile getirdi.
Açõlõm sürecinin başarõsõz ol-
masõna karşõn Abdullah Öca-
lan’õn ayrõlõkçõlar nezdinde li-
derliğinin pekiştiğini anlatan Es-
len, “Öcalan Türk siyasetinde
de yeniden önemli bir aktör
haline gelmiştir. Silahlı müca-
dele inisiyatifi PKK’ye geçmiş
görünüyor. Bu inisiyatifin ye-
niden ele alınabilmesi için, mü-
cadelenin, örgüt tarafından se-
çilen Türkiye coğrafyasında
değil, Irak’ın kuzeyinde kabul
edilmesi lazım. Irak’ın kuzeyi-
ne yapılacak kapsamlı bir ha-
rekâtla PKK’nin lider kadrosu
hedef alınmalı, böylece PKK’ye
değil PKK’nin stratejisine sal-
dırılmalı ve dengesi bozulmalı.”
Saldõrõnõn büyük çaplõ terörist
grupla gerçekleştiğine dikkat çe-
ken Eslen, istihbarat zafiyetinin
çok açõk olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin halen daha kapsam-
lõ bir terörle mücadele stratejisi-
nin olmadõğõnõ söyleyen Eslen,
önce açõlõm sürecinin başlatõl-
masõ, ardõndan İçişleri Bakanlõ-
ğõ’na bağlõ Kamu Güvenliği Müs-
teşarlõğõ’nõn (KGM) kurulmasõ-
nõn çelişki olduğunu vurguladõ.
Türk siyasi yapõsõndaki kamp-
laşma ve bölünmenin terör ör-
gütünün işine yaradõğõna dikkat
çeken Eslen, kaybedilecek zaman
olmadõğõnõ, kõsa vadeli silahlõ
çözümlerin çok boyutlu önlem-
lerle birlikte düşünülmesi, böl-
gesel faktörlerin dikkate alõn-
masõ gerektiğini kaydetti. Es-
len, “Zaman siyasetçilerin ve
komutanların çatışma bölge-
sindeki Mehmetçiğe moral ver-
me zamanıdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanõ Gül’ün BDP
dõşõndaki tüm parti liderlerinin de
yer alacağõ bir MGK toplantõsõna
çağrõ yapmasõ gerektiğini anlatan
Eslen, şu değerlendirmeyi yaptõ:
“Teröristlerin Habur’dan
üniformalı ve zafer işareti ya-
parak girmelerinin TSK men-
suplarının motivasyonuna
olumsuz etkisi araştırılmalıdır.
Sözde Kürt açılımının başarı-
sızlığı terörle mücadeleyi ciddi
bir şekilde olumsuz etkilemiştir.
Sürecin başarısızlığı, bölücü
örgüt liderlerince motivasyon
aracı olarak kullanma fırsatı
vermiştir.”
‘Bu nasıl istihbarat?’
Emekli Tuğgeneral Ali Er de
saldõrõnõn devletin varlõğõnõ sor-
gulayacak türden bir eylem ol-
duğunu, örgütün iç politikada
muhataplarõnõ belirlediğini, şim-
diyse kendisinin Ortadoğu’da ak-
tör olduğunu teyit ettirmeye ça-
lõştõğõnõ söyledi.
“Anlık istihbarat” kavramõnõn
yanlõşlõğõna da dikkat çeken Er,
“Anlık haber akışı olur. İstih-
barat belli bir süre içinde olan
değerlendirmedir. İstihbarat
çarkından geçmiş haberler
manzumesidir. Anlık haber akı-
şı değilse, istihbarat herkesin
kendi amaçlarına göre üretilir
ve değerlendirilir” dedi.
Son saldõrõda bir istihbarattan
söz etmenin olanaklõ olmadõğõnõ
vurgulayan Er, “Söylenenin ak-
sine eylemlerin küçük gruplar
halinde yapılmayacağının da
göstergesidir. Bu saldırı için
uzun süre keşif, gözetleme ya-
pılması gerekir. O hazırlıklar
herkesin gözünden mi kaçtı,
bu nasıl istihbarat paylaşımı?
Bırakın mükemmelini, normal
bir istihbarat paylaşımı varsa,
bunun şimdiye kadar hazırlık
içinde olunduğunun bilinmesi
gerekir. Bilinmemesi mümkün
değil, bizim de her şeyimiz var
orada” değerlendirmesini yaptõ.
Er, gelişmelerin “PKK muhatap
alınmak istiyor” şeklinde küçül-
tülmemesi gerektiğini kaydetti.
Saldõrõlarõ “Ortadoğu’nun stra-
tejik şekillendirilmesi üzerine
verilen görevlerin yerine getiril-
mesi” olarak niteleyen Er, “Top-
lum içinde infial yaratmaya yö-
nelik psikolojik hedefleri de olan
bir saldırı olabilir” diye konuştu.
MEHMET FARAÇ
Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin
(TSK) sõnõr ötesine yaptõğõ
kara harekâtõnõn hemen ar-
dõndan gerçekleşen PKK sal-
dõrõsõ, terörün yeni bir stra-
tejiyi gündeme koyduğunu
da gösteriyor. Bu strateji ne
yazõk ki daha fazla saldõrõ ve
daha çok şiddet anlamõna
geliyor! Örgüt öyle anlaşõlõ-
yor ki, şiddetin dayatõlmasõ
stratejisinde çok kanlõ ve dö-
nülmez bir yola giriyor.
Şemdinli’de askeri birli-
ğe yönelik gerçekleştirilen
saldõrõ aslõnda sõnõr ötesi
operasyonlarõn püskürtül-
mesini amaçlõyor. Tahran
yönetiminin, Irak’õn 5 kilo-
metre içlerine kadar girerek
iki haftadõr sürdürdüğü ope-
rasyonlar nedeniyle kõs-
kaçta bulunan örgüt,
TSK’nin de çok kapsamlõ bir
kara harekâtõna girişeceği endi-
şesini yaşõyor. Önceki gece ger-
çekleşen saldõrõ, işte bu korkunun
getirdiği bir pervasõzlõğa ve cay-
dõrma hedefine dayanõyor!
PKK, önce ana karargâhõnõn bu-
lunduğu Zap Kampõ sonra da ör-
gütün beyin takõmõnõn barõndõğõ
Kandil Dağõ’ndaki üsse yönelik
İran-Türkiye işbirliğiyle gerçek-
leştirilecek bir operasyondan da
ciddi kaygõlar duyuyor. 250’den
fazla teröristin askeri birliği hedef
alabilmesi, PKK içinde “nokta
operasyonları” ve imha edilme en-
dişesinin giderek büyüdüğünü or-
taya koyuyor! Yani kõsacasõ bu sa-
atten sonra Murat Karayılan ve
ekibinin Kandil’de rahat oturmasõ
olasõ görülmüyor!
MHP’nin çıkışı yanlış
Son PKK saldõrõsõ, AKP iktida-
rõnõn “açılım” adõ altõnda içini bir
türlü dolduramadõğõ hayali planõn,
terörü cesaretlendirdiğini de gös-
teriyor. O yüzden muhalefet parti-
lerinin, AKP’nin süreci iyi yönete-
mediğine ilişkin tepkileri de haklõ-
lõğõnõ koruyor.
Ancak özellikle MHP lideri Dev-
let Bahçeli’nin dün yaptõğõ açõkla-
malar terörün durdurulmasõna iliş-
kin beklentilere katkõ sunamõyor.
Olağanüstü hal ilan edilmesini is-
teyen Bahçeli daha önce de dene-
nen bu yöntemin bölgede sosyolo-
jik kaos yarattõğõnõ ve PKK’ye rant
sağladõğõnõ göremiyor.
Tam aksine Güneydoğu’nun
huzuru için olağanüstü hal uygu-
lamasõ yerine, bölge insanõnõ kõs-
kaca almayacak, direkt olarak
PKK ve unsurlarõnõ daha merke-
zi yöntemlerle enterne edecek
stratejiler gerekiyor.
Bahçeli’nin “açılım iptal edil-
sin” şeklindeki açõklamalarõ da ye-
rine oturmuyor. Zira AKP’nin açõ-
lõm adõnõ verdiği ama içeriğini ne
doldurabildiği ne de açõklayabildi-
ği bir planõ yok! Hükümet 11 ay ön-
ce başlattõğõ bu süreci yüzüne gö-
züne bulaştõrdõ ve ne yazõk ki etnik
bölücülüğü cesaretlendirmekten
öteye gidemedi!..
O yüzden olmayan bir açõlõmõn
iptal edilmesi de düşünülemez.
MHP’nin haklõ olduğu en önemli çõ-
kõş AKP’nin gelmiş geçmiş ikti-
darlar içinde terörle mücadelede en
başarõsõz hükümet olduğudur!.. Bu
yüzden tüm kamuoyunun, CHP ve
MHP’nin bir an önce erken seçime
gidilmesi şeklindeki istemine odak-
lanmasõ ve iktidarõ baskõ altõnda tut-
masõ gerekiyor.
Zaaf silsilesi!..
Son terör saldõrõsõ bir yandan is-
tihbaratta giderek daha fazla öne çõ-
kan zaafõ sorgulamayõ gerektirirken
diğer yandan Irak’õn Erbil kentin-
de kurulan “Üçlü Mekanizma”
merkezinin görevi ve yaptõrõmõnõ da
tartõşõlõr kõlõyor.
Yani şu soru çök önem kazanõ-
yor; PKK’liler nasõl oluyor da
Türkiye ile İran’õn sõnõr öte-
si operasyonlarõ, sõnõrda te-
yakkuz halindeki binlerce as-
ker ve diğer yandan peşmer-
genin sözde kõskacõna rağmen
250 kadar teröristi bu kadar
kolaylõkla bir birliğin üzerine
yönlendirebiliyor?.. Yani ne-
rede ABD’nin verdiği istih-
barat, nerede Talabani ve
Barzani güçlerinin terörün
engellenmesine yönelik kat-
kõlarõ?..
Bu sorular Aktütün ve di-
ğer karakollarla askeri bir-
liklere yapõlan saldõrõlarõn
planlanma süreçleri ve or-
tamlarõnõn da sorgulanmasõnõ
gerektiriyor.
Evet, Türkiye benzeri
1990’larda görülen topyekûn
bir saldõrõ sürecinin altõnda te-
rörün ve şiddetin acõsõnõ ya-
şamaya devam ediyor. Öyle
görülüyor ki, AKP’nin bu becerik-
sizliği, PKK’nin de bu pervasõzlõ-
ğõ sürdükçe ne yazõk ki daha çok
kan akacak!..
AKP iktidarõ ise tõpkõ geçmişte-
ki hükümetlerdeki gibi yanlõş stra-
tejiler, eksik planlamalar ve hatalõ
yol haritalarõyla kanõ durduracağõ-
na, hamaset içeren nutuklar atma-
ya devam edecek! “Terörle mü-
cadele kararlılıkla sürecekmiş”
edebiyatõ ise toplumun yüreğinde-
ki kanamaya kõsa süreli tampon ol-
maktan öte gitmeyecek!.. Canlar ya-
nacak, analar ağlayacak, kan dur-
mayacak!..
Muhalefetin de vurguladõğõ gibi
Türkiye yalnõzca toplumsal para-
noya yaratan sosyal ekonomik çõk-
mazõn değil, terörün de kökünü ka-
zõyacak, cesur ve kafasõ net bir si-
yasi iradenin gelmesini bekliyor.
Şiddet yorgunu Güneydoğu insanõ
için, kaosa sürüklenen Batõ için ka-
nõ durduracak bir irade giderek
daha fazla elzem hale geliyor!
İstanbul Haber Servisi - Eski Terörle Mücadele Özel Tem-
silcisi emekli Orgeneral Edip Başer, taviz vererek te-
rör örgütünün ortadan kaldõrõlamayacağõnõ belirterek
“Terörün kaynağını kurutmak zorundasınız. Terö-
rün kaynağı Irak’ın kuzeyindeki komuta merkezle-
ri, eğitim merkezleri, lojistik merkezler ve Avrupa’da
esas olarak yoğunlaşmış olan finans kaynakları.
Bunları yok etmenin kaynaklarını Türkiye bulmak
zorunda. Bunları bulmadığı takdirde açılım vesaire
gibi şeylerle kendi vatandaşlarınızın bile ne olduğu-
nu anlamadığı, içeriğini bilmediği kavramlarla terör
örgütünü yok etmenin, etkisiz hale getirmenin, terörü
çözmenin imkânı yok” dedi.
“Demokratik açılım olmadı, terör bundan kaynakla-
nıyor” diyenleri eleştirerek konunun demokratik açõlõmla
ilgisinin bulunmadõğõnõ söyleyen Başer, şunlarõ söyle-
di: “Şimdiki hali ile demokrasi değil ortaoyunu. De-
mokrasi haline getirilmesi için birçok düzenlemeye
ihtiyaç var. Ama etnik ayrımla bunun ilgisi yok. Te-
rör örgütünün öne sürdüğü amaçlar ile ilgisi yok. De-
mokrasinin güçlendirilmesi gerek ama bunu terör-
le karıştırmamak lazım. Taviz verdikçe terör örgü-
tü sizden daha çok taviz talep edecektir, ta ki bütün
istekleri kabul edilene kadar.”
Emekli Orgeneral Necati Özgen de NTV’ye yaptõğõ de-
ğerlendirmede, “ABD şu an bunun istihbaratını ver-
miş midir? Vermemiştir. Ancak o istihbarat vermemiş
de olsa biz kendi istihbaratımızı sağlamalıyız” dedi.
EMEKLİ ORGENERAL BAŞER:
Bu nasıl
istihbarat paylaşımı
Şemdinli’deki askeri birliğe
terörist saldõrõyõ uzmanlar
değerlendirdi
Demokratik açılım
ile terör bitmez