22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2010 PAZAR 14 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf’tan AKP hükümetine ‘Araplaşmayõn’ çağrõsõ ‘BizeBatõlõTürkiyelazõm’ Bizim basõn ve medya, Mavi Marmara gemisi olayõ patlak verdiğinden beri nedense Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf’la konuşmayõ akõl etmiyor. Ya da bu uzak duruşun başka nedenleri var. Büyükelçi Maaruf, açõk konuşan bir diplomat. Sözlerini öyle eğip bükmüyor. Gündemi çok yoğun. Ankara- İstanbul arasõnda mekik dokuyor; konferanslara, panellere, resmi toplantõlara katõlõyor. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’le Or-An’daki yeni Filistin Büyükelçilik binasõnda Maaruf’u ziyaret ediyoruz. Ben de onunla bu söyleşiyi yapõyorum. - İstanbul’da düzenlenen Arap-Türk Forumu’yla hedeflenen nedir? N.M. - Bu forum üçüncü kez toplanõyor. İlki yine İstanbul’da, ikincisi Şam’da yapõlmõştõ. Bir kere bu forum Arap-Türk ilişkilerini güçlendiriyor ve bütün Arap ülkelerinde, özellikle ekonomi alanõnda fõrsat pencereleri açõyor. Böylece yatõrõmlarõn önünün açõlmasõnõ sağlõyor. Bu son toplantõda Arap Birliği’nin hemen hemen bütün dõşişleri bakanlarõ hazõr bulundu. Bu toplantõda ayrõca Türkiye, özellikle gemi (Mavi Marmara) olayõnõn üzerine bütün Arap ülkelerinin desteğini aldõ. Bugün artõk herkes Arap-Türk ilişkilerinin güçlenmesi için harõl harõl çalõşõyor. Ayrõca, Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan arasõnda vizenin kaldõrõlmasõ, açõk sõnõrlar oluşturulmasõ için de bir metin imzalandõ. Bugün Türkiye artõk Arap dünyasõnda her yerde varlõğõnõ hissettiriyor. Arap ülkeleri Türkiye’yle ilişkilerin geldiği bu noktadan çok memnunlar. - Son olaylardan sonra İsrail bütün Arap dünyası tarafından dışlanmış görünüyor. Bu gergin ortamda Ortadoğu’da nereye varılabilir? - Ortadoğu için tek bir yol var. O da hakça bir barõş ve istikrar yoludur. Bu başarõlmazsa Ortadoğu’da her zaman şiddet ve belki de daha kötüsü hâkim olacaktõr. İsrail ise bugüne kadar yaptõklarõ nedeniyle kendi kendini Ortadoğu’da yalnõzlõğa itmiştir. İsrail 62 yõldõr Filistin içinde ve dõşõnda her bir Filistinliye elinden gelen kötülüğü yapõyor. Filistinlileri öldürüyor, tutukluyor, insan haklarõnõ çiğniyor, uluslararasõ yasalarõ ihlal ediyor. İsrail’in içinde bulunduğu durum sadece kendi yaptõklarõ yüzündendir. İkinci olarak, İsrail’in yaptõklarõ yüzünden bütün bölge istikrarsõzlaşmõştõr. Bölgenin bütün kaynaklarõ bu şiddet, istikrarsõzlõk çemberinde erimektedir. İsrail, uluslararasõ toplumun isteklerine cevap vermediği için bugün yalnõz kalmõştõr. - İsrail hükümetleri her dönemde, bugün Filistin’in seçilmiş hükümeti olan Hamas’ı bir terör örgütü olarak kabul etmişler ve onu muhatap almayı reddetmişlerdir. O zaman bu çıkmazdan nasıl çıkılacak? - İyi de Hamas ne zaman Filistin’de hükümet oldu? 2006’da. O zaman sorarlar, neden İsrail Hamas’a kadar Filistinlilerle barõşa yanaşmadõ diye. Hamas’õ kullandõklarõ argümanõn yanlõş olduğunu gösteriyor. Filistin olarak biz İsrail’le barõş sürecini daha 1990’da başlatmõş, İsrail’in devlet olarak varlõğõnõ da tanõmõştõk. 1990’la 2006 arasõnda 16 yõl var. Bu 16 yõllõk barõş sürecinde İsrail ne yaptõ? 2002’de Batõ Şeria’yõ tamamõyla yok ettiler. 2006’da Lübnan’õ, 2008 ve 2009’da Gazze’yi tahrip ettiler. Batõ Şeria’da duvarõ diktiler. Artõk İsrail açõk açõk, “Biz barış istemiyoruz” diyebilmelidir. Ama İsrail barõştan söz ederken aslõnda barõşõ yok edecek her şeyi yapmaktadõr. Bugün hiç kimse kalkõp da barõş istemeyen olarak Netanyahu’yu (İsrail Başbakanõ) suçlamasõn. Bugüne kadar sağcõsõ, solcusu, merkezcisi, hiçbir İsrailli lider Filistinlilerle barõşa yanaşmamõştõr. Bir tek İzak Rabin Filistinlilerle barõş kararõnõ vermişti. Ama onu öldürerek barõş sürecini de katlettiler. - Sizce Rabin’i kim öldürdü? - İsraillilerin kendileri. Yani Siyonist zihniyet. İzak Rabin İsrail devletinin kurucularõndan birisiydi. Aynõ zamanda da güvenlik birimlerinden yetişmeydi. İsrail’in kendisi bir asker-polis devleti. Böyle bir ülkenin başbakanõnõ kim öyle kolay öldürebilir? Öldürecek kadar kim onun yanõna yanaşabilir? Aslõnda Rabin’i öldürmekle hedeflenen, barõş fikrini katletmektir. O zamandan beri de barõş süreci yok edilmiştir. İsrail’in istediği, bizim onlarla barõş müzakerelerini sürdürmemiz. Ama öte yandan bütün somut gerçekleri değiştiriyorlar. Böylece günün birinde artõk müzakere edilecek hiçbir konu kalmayacak. Sanõyorum, İsrail’in siyasi liderliği henüz Filistinlilerle ne biçim bir barõş istediğine karar veremedi. - Karar veremedi mi yoksa karar verdi de açık mı etmiyor? - Verdikleri bir karardan eminim. O da Filistin’le barõş yapmamak ve Filistin’le işin sonunu bağlamamaktõr. Bakõn, Lübnan’da Kamil Chamoun isimli bir Cumhurbaşkanõ vardõ. Lübnan’da öteden beri Hõristiyanlar ve Müslümanlar arasõnda kendi haklarõnõ koruma adõna çatõşmalar patlak vermektedir. Maruniler Lübnan’da iktidardayken Kamil Chamoun şöyle derdi: “Bize ait olan sadece bizimdir. Size ait olan ise hem sizin hem bizimdir.” İşte, İsrail bu zihniyeti savunuyor. Yani İsrail’e ait olan sadece İsrail’indir. Ama Filistinlilere ait olan, hem İsrail’in hem Filistinlilerindir. - İran, İsrail’i haritadan sileceğini söylüyor. Eğer İran ve İsrail arasında bir çatışma patlak verirse Ortadoğu ne hale gelir? - Aslõnda İran’õn İsrail’e karşõ olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bana İran’õn İsrail’e karşõ olduğunun tek bir kanõtõnõ gösterin. Evet, İran, İsrail’i haritadan sileceğini söylüyor. Ama gerçekte ne yapõyor? Hiç. Öte yandan bu meselede İran’õn rolü sadece Filistinlileri bölmek olarak ortaya çõkõyor. Hamas ortaya çõkana kadar Filistinlilerin İran’la ilişkileri iyiydi. Ama hiçbir zaman İran’dan destek ya da yardõm almadõk. Bize tek yaptõklarõ jest, İsrail büyükelçiliği binasõnõ bize vermeleriydi. İran bir dönem Lübnan’a asker gönderdi. Ama bunun amacõ Filistinlilere yardõm değil oradaki Şiilere ve Hizbullah’a eğitim vermekti. Hamas hükümet olduğundan beri İran Hamas’a yardõm ediyor, ona para veriyor ve Filistin içindeki bölünmeyi cesaretlendiriyor. İran’õn ve Türkiye’nin pozisyonlarõna bakalõm. Türkiye bize her zaman birlik içinde olmamõzõ öğütlemiştir. Üstelik Türkiye Filistin’deki iki taraf arasõnda da elinden geleni yapmakta, Filistinliler arasõ bölünmeyi hiçbir zaman desteklememektedir. Öte yandan İran bu tarafa (Hamas) para verirken öbür taraftan (El Fetih) hainmiş gibi söz ediyor. Böylece de Filistinliler arasõnda gerçek bir bölünme yaratõyor. İran’õn besbelli ideolojik bir planõ var. Yakõn gelecekte İran’õn bir Sünni-Şii çatõşmasõna zemin hazõrlamasõ durumunda neler olur, kestiremiyorum. Şu anda Lübnan, Somali, Sudan, Yemen’de kimi Sünnileri Şiileştiriyorlar. Suudi Arabistan’õn Sünni rejimine güneyden sorunlar çõkarmanõn dõşõnda İran’õn Yemen’de ne işi var? Günün birinde bir Sünni-Şii savaşõ çõkarsa bu tamamõyla İsrail’in işine yarar. Böyle bir çatõşma olasõlõğõnõ kimi Amerikalõ yetkililer ve İsrailliler telaffuz etti. Böyle bir çatõşmanõn faturasõ Filistinlilerin başõna patlar ve Filistin davasõ yok olur. Evet, bugün bu sadece konuşuluyor. Ama eğer Amerikalõlar bunu söylüyorsa o zaman çok dikkatli olmak lazõmdõr. Öte yandan her gün Irak’ta Sünniler ve Şiiler birbiriyle çatõşõyor, kan akõyor. - Peki, ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde nükleer enerjisi nedeniyle İran’a yaptırımlar uygulatma kararı aldırması ne gibi sonuçlar verir? - Herkes ABD’nin İran’la doğrudan ya da dolaylõ temaslarõ olduğunu biliyor. İran’õn ise cebinde, Hamas, Hizbullah, Suriye’yle ilişkiler; Somali, Sudan ve Yemen’e müdahale yeteneği gibi pek çok kart var. İran, ABD’yle müzakerelerinde bu kartlarõ kullanõyor. - İran bir yandan da Türkiye’yle iyice yakınlaşmıyor mu? - Bilmiyorum. Buna başka bir açõdan bakmak lazõm. İran, ABD’yle ilişkilerini nihai bir biçime sokmadan bu kartlardan hiçbirinden vazgeçmeye hazõr değil. Öte yandan İran’õn Türkiye’yle ilişkilerine ben sizin gibi bakmõyorum. Bana göre İran, Türkiye’ye o kadar yakõn değil. Bana göre Türkiye kendi çõkarõnõ kollamayõ amaçlõyor. Türkiye, ABD’nin İran’la temaslarõndan hoşnut değil. - Neden? - Çünkü komşunuz istikrarsõzsa ondan korkarsõnõz. Türkiye’nin çõkarõna olan, komşusu ülkelerin istikrara kavuşmasõdõr. İkincisi, Türkiye ABD’nin yanõnda durup İran’a karşõ çõkmakla ne elde edecek? Aksine, Türkiye, İran’õn sorunlarõnõn diplomasi yoluyla çözülmesini sağlamaya çalõşõyor. Dolayõsõyla ben İran’la Türkiye’yi birbirine çok yakõn iki ülke olarak görmüyorum. Türkiye’nin politikasõ kendi çõkarõna olanõ yapmaktõr. Gazze’ye gitmeden önce İHH’ye yanlõş yaptõğõ uyarõsõnda bulunduk - Peki, İsrail Gazze üzerindeki ablukayı kısmen hafifleterek acaba Türkiye’ye bir anlamda ödün mü verdi? - Önümüzdeki günlerde bir şeyler olacağõndan eminim. Büyük olasõlõkla ablukayõ daha da hafifletecekler. Gazze’ye daha çok mal girişi olacak. Büyük olasõlõkla sõnõrõ açõp kapatacaklar. Uluslararasõ toplum, herkes bu konuda çalõşõyor. Aslõnda son gelişmeleri sağlayan Hamas değil Türkiye’dir. Yakõn gelecekte Gazze üzerindeki abluka hafiflerse bunu sağlayan sadece Türkiye olacaktõr. - Birkaç ay önce İHH vakfı bu kez Mısır üzerinden Gazze’ye yardım götürmek istemiş ve Mısır’la Türkiye arasında bir kriz doğmuştu. İHH’nin yeni bir yardım konvoyu göndereceği haberleri var. Siz İHH konusunda ne düşünüyorsunuz? - Bir kere İHH tek başõna hareket etmiyor. İHH’nin hem Filistin yönetimi hem Hamas’la ilişkileri; bütün dünyada, Gazze ablukasõnõn kaldõrõlmasõnõ sağlamaya çalõşan başka sivil toplum örgütleriyle bağlantõlarõ var. Burada şunu söylemek istiyorum. Eğer Türkiye’yle Mõsõr’õn ilişkileri limonileşirse bundan Filistin zarar görür. Ben, Gazze’ye yardõmõn Türk, Mõsõr ve Filistin Kõzõlaylarõnõn koordinasyonu altõnda gönderilmesini önermiştim. İHH’ye de siz Gazze’ye giderseniz Mõsõr-Türkiye ilişkilerine yardõm etmiş olmazsõnõz, demiştim. Dolayõsõyla bu konuda Mõsõr büyükelçisiyle bu konuda ortak bir çalõşma yaptõk. Her türlü yanlõş anlama ve yanlõş davranõşlarõ bertaraf etmeye çalõştõk. Ama esas karar AB kanalõyla oldu. Hatta Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn İHH’ye yanlõş yaptõğõ uyarõsõnda bulunduğunu biliyorum. - Bunun bir başka göstergesi AKP milletvekillerinin son anda gemiye binmekten vazgeçmesi değil mi? - Evet. Fakat İHH’nin geri adõm atmasõ kolay değildi. Avrupalõ sivil toplum örgütleriyle anlaşmõşlar, gerekli parayõ da toplamõşlardõ. Onlarla konuştum. Bana gittikleri takdirde ne olabileceğini sordular. Ben de, “Size izin vermeyecekler” dedim. - Gitmemelerini söylediniz mi? - Onlara, “Gitmeyin” demek bana düşmez. Olacaklarõ tahmin ettiğim için üç Kõzõlay teşkilatõnõn koordinasyonunda yardõm götürülmesi seçeneğini ortaya attõm. Biz İHH’ye gitmeyin deseydik ne olacaktõ? Bu yardõm filosuna 32 ülke katõlmõştõ. Hepimiz filonun İsrail tarafõndan durdurulacağõnõ tahmin ediyordu ama o saldõrõyõ ve insanlarõn öldürülmesini hiç beklemiyorduk. Mavi Marmara baskõnõ Türkiye’ye ciddi mesajdõr - İran’ın Gazze’ye yardım gemisi göndermesi ne gibi sonuçlar verir? - Bence hiç. İran’õn Gazze’ye gemi göndereceğinden emin misiniz? Böyle bir haber ben de duydum. Ama bekleyip görelim bakalõm. Bir de bu gemilere İran savaş gemilerinin eşlik edeceği söylendi. İnsanlar konuşur. Ama kimse sizi bu söylenenlere inanmaya mecbur edemez. Öte yandan Gazze’ye ilk yardõm filosunun gönderilmesinin sebebi, İsrail’in Gazze ablukasõnõ sürdürmekteki õsrarõdõr. Gazze’de 1.5 milyon kişi dört yõldõr bir açõk hava hapishanesinde yaşõyor. İsrail’in bugün dünyada yalnõz kalmasõnõn bir nedeni budur. Bugün herkes Gazze’nin kurtarõlmasõ, ablukanõn kaldõrõlmasõ gerektiğinden söz ediyor. İran gemilerine gelince... İsrail’in, hiç kimsenin Gazze sõnõrõna yaklaşmasõna izin vermeme kararõndan dönmeyeceğini düşünüyorum. - Peki, siz İsrail komandolarının Mavi Marmara gemisine o saldırıyı düzenleyeceğini hesaplıyor muydunuz? - Hiç kimse İsrail’in o kadar ileri gideceğini beklemiyordu. İsrail bunu yapmakla herkese Gazze serbest değildir, hiç kimse Gazze’ye gidemez mesajõnõ verdi. Hatta İsrailliler bile Mavi Marmara’ya o baskõnõn yapõlmasõnõ beklemiyordu. - Bir gemi filosu Gazze’ye giderken İsrail komandolarının sadece Türk gemisine baskın düzenlemelerini ve dokuz kişiyi öldürmelerini nasıl izah ediyorsunuz? - Bunu yaparak Türkiye’ye niyetlerinin çok ciddi olduğu, dostlarõmõz bile olsa onlarõ öldürürüz, mesajõnõ verdiler. Bu çok açõk. Gazze işgalimiz altõndadõr diye dünyaya ilan etmek için Türkiye’yle ilişkilerini feda ettiler. - Mısır gibi ılımlı Arap ülkelerinin bu saldırıya hiçbir sert tepki vermemelerini nasıl karşıladınız? - Herkes, Arap ülkeleri ve uluslararasõ toplum Türkiye’ye destek amacõyla sert tepki verdi. Mõsõr 20 gün önce Refah sõnõrõnõ açtõysa bu Türkiye’ye destek amacõyla atõlmõş bir adõmdõr. Çünkü Türkiye’nin amacõ Gazze ablukasõnõn kaldõrõlmasõnõ sağlamaktõr. Mõsõr, sõnõrõ açarak ablukanõn kalkmasõna yardõmcõ oluyor. Böylece de gerilim azalõyor. Ancak Mõsõr, sõnõrõ daha ne kadar açõk tutar? İşte onu bilmiyorum. P O R T R E NABİL MAARUF Beyrut Arap Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. UNESCO’dan eğitim diploması aldı. 1982-89 arası İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Kudüs Departmanı Direktörlüğü yaptı. 1989-93 arası İKÖ Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüttü. 1994-99 arası Filistin’in İspanya Büyükelçisi oldu. Filistin Ulusal Konseyi ve Filistin Devrimci Konseyi El Fetih üyesi. Bir dönem Filistin’in eski devlet başkanı Yaser Arafat’a İslami konularda danışmanlık yaptı. Şimdi Filistin’in Ankara Büyükelçisi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - İyi de İsrailli komandoların üzerine gemidekiler başlangıçta demir çubuklarla saldırmadılar mı? - Ne demir çubuğu? Bakõn, ben bir gemideyim ve sivilim. Siz elinizde silah bana saldõrõyorsunuz. Ne yapmalõydõm? Siz bana saldõrõrsanõz ben de yanõmda sopa varsa kendimi savunurum. Sonuçta bu sivillere karşõ yapõlmõş askeri bir saldõrõdõr. Bu da kabul edilemez. Bir de bu saldõrõ Gazze karasularõnda değil uluslararasõ sularda yapõldõ. Burada İHH’nin rolünü konuşabiliriz ama “Bunu İHH düzenledi” diyemeyiz. - ABD medyasında ve Batı basınında Türkiye’nin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymakta olduğu kaygıları var. Siz Batı’dan uzaklaşmış ve Arap dünyasına çok yaklaşmış bir Türkiye mi, yoksa Batı’ya çıpalı bir Türkiye mi tercih edersiniz? Hangi Türkiye, Ortadoğu sorunlarının çözümüne ve bölgede barışın sağlanmasına yardımcı olur? - Biz bölgede başka bir Arap ülkesi istemiyoruz. Bana göre Türkiye, Batõ dünyasõyla iyi ve yakõn ilişkilerini sürdürerek hem Arap dünyasõ hem de Filistinlilere daha çok yardõmcõ ve etkili olacaktõr. Sizin hükümetinizde hiç kimsenin Türkiye’nin Batõ’dan Doğu’ya kaymasõnõ istemediğini düşünüyorum. Türkiye sorumlu bir devlettir. Hükümetiniz bu ülkenin yararõna neyin olacağõnõ çok iyi biliyor. Ben Türkiye’nin ABD ve AB’yle ilişkilerinde dramatik bir değişiklik olacağõnõ hiç beklemiyorum. Belki geçici etkilenmeler olur. - Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırımlara hayır oyu vermesi sizce Türkiye’nin ve Filistinlilerin çıkarlarını nasıl etkiler? - Türkiye, Brezilya ve İran’la o uranyum takasõ deklarasyonuna imza attõktan sonra yaptõrõmlara evet oyu veremezdi. Bir kere Türkiye ve Brezilya meseleyi diplomatik yollardan çözmeye uğraşõyorlardõ. Türkiye o deklarasyona imza atmayõp da yaptõrõmlara yine hayõr oyu verseydi o zaman sorular sorulabilirdi. Ama ortada bir deklarasyon var. Sorulacak soru Brezilya,Türkiye ve İran’õn bu deklarasyonu imzalayacaklarõndan ABD’nin haberi var mõydõ? Bana göre ABD’nin haberi vardõ. Bana göre Türkiye, Batõ dünyasõyla iyi ilişkilerini sürdürerek hem Arap dünyasõna hem de Filistinlilere daha çok yardõmcõ ve etkili olacaktõr. İHH tek başõna hareket etmiyor. Hem Filistin yönetimi hem Hamas hem de Gazze ablukasõnõn kaldõrõlmasõnõ isteyen başka sivil toplum örgütleriyle bağlantõlarõ var. leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr Takas deklarasyonundan ABD’nin haberi vardı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle