Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf’tan AKP hükümetine ‘Araplaşmayõn’ çağrõsõ
‘BizeBatõlõTürkiyelazõm’
Bizim basõn ve medya, Mavi Marmara gemisi
olayõ patlak verdiğinden beri nedense Filistin’in
Ankara Büyükelçisi Nabil Maaruf’la
konuşmayõ akõl etmiyor. Ya da bu uzak duruşun
başka nedenleri var. Büyükelçi Maaruf, açõk
konuşan bir diplomat. Sözlerini öyle eğip
bükmüyor. Gündemi çok yoğun. Ankara-
İstanbul arasõnda mekik dokuyor;
konferanslara, panellere, resmi toplantõlara
katõlõyor. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Utku
Çakırözer’le Or-An’daki yeni Filistin
Büyükelçilik binasõnda Maaruf’u ziyaret
ediyoruz. Ben de onunla bu söyleşiyi
yapõyorum.
- İstanbul’da düzenlenen Arap-Türk
Forumu’yla hedeflenen nedir?
N.M. - Bu forum üçüncü kez toplanõyor. İlki
yine İstanbul’da, ikincisi Şam’da yapõlmõştõ. Bir
kere bu forum Arap-Türk ilişkilerini
güçlendiriyor ve bütün Arap ülkelerinde,
özellikle ekonomi alanõnda fõrsat pencereleri
açõyor. Böylece yatõrõmlarõn önünün açõlmasõnõ
sağlõyor. Bu son toplantõda Arap Birliği’nin
hemen hemen bütün dõşişleri bakanlarõ hazõr
bulundu. Bu toplantõda ayrõca Türkiye, özellikle
gemi (Mavi Marmara) olayõnõn üzerine bütün
Arap ülkelerinin desteğini aldõ. Bugün artõk
herkes Arap-Türk ilişkilerinin güçlenmesi için
harõl harõl çalõşõyor. Ayrõca, Türkiye, Suriye,
Ürdün ve Lübnan arasõnda vizenin kaldõrõlmasõ,
açõk sõnõrlar oluşturulmasõ için de bir metin
imzalandõ. Bugün Türkiye artõk Arap
dünyasõnda her yerde varlõğõnõ hissettiriyor.
Arap ülkeleri Türkiye’yle ilişkilerin geldiği bu
noktadan çok memnunlar.
- Son olaylardan sonra İsrail bütün Arap
dünyası tarafından dışlanmış görünüyor. Bu
gergin ortamda Ortadoğu’da nereye
varılabilir?
- Ortadoğu için tek bir yol var. O da hakça bir
barõş ve istikrar yoludur. Bu başarõlmazsa
Ortadoğu’da her zaman şiddet ve belki de daha
kötüsü hâkim olacaktõr. İsrail ise bugüne kadar
yaptõklarõ nedeniyle kendi kendini Ortadoğu’da
yalnõzlõğa itmiştir. İsrail 62 yõldõr Filistin içinde
ve dõşõnda her bir Filistinliye elinden gelen
kötülüğü yapõyor. Filistinlileri öldürüyor,
tutukluyor, insan haklarõnõ çiğniyor, uluslararasõ
yasalarõ ihlal ediyor. İsrail’in içinde bulunduğu
durum sadece kendi yaptõklarõ yüzündendir.
İkinci olarak, İsrail’in yaptõklarõ yüzünden
bütün bölge istikrarsõzlaşmõştõr. Bölgenin bütün
kaynaklarõ bu şiddet, istikrarsõzlõk çemberinde
erimektedir. İsrail, uluslararasõ toplumun
isteklerine cevap vermediği için bugün yalnõz
kalmõştõr.
- İsrail hükümetleri her dönemde, bugün
Filistin’in seçilmiş hükümeti olan Hamas’ı
bir terör örgütü olarak kabul etmişler ve onu
muhatap almayı reddetmişlerdir. O zaman
bu çıkmazdan nasıl çıkılacak?
- İyi de Hamas ne zaman Filistin’de
hükümet oldu? 2006’da. O zaman sorarlar,
neden İsrail Hamas’a kadar Filistinlilerle
barõşa yanaşmadõ diye. Hamas’õ kullandõklarõ
argümanõn yanlõş olduğunu gösteriyor. Filistin
olarak biz İsrail’le barõş sürecini daha 1990’da
başlatmõş, İsrail’in devlet olarak varlõğõnõ da
tanõmõştõk. 1990’la 2006 arasõnda 16 yõl var.
Bu 16 yõllõk barõş sürecinde İsrail ne yaptõ?
2002’de Batõ Şeria’yõ tamamõyla yok ettiler.
2006’da Lübnan’õ, 2008 ve 2009’da Gazze’yi
tahrip ettiler. Batõ Şeria’da duvarõ diktiler.
Artõk İsrail açõk açõk, “Biz barış
istemiyoruz” diyebilmelidir. Ama İsrail
barõştan söz ederken aslõnda barõşõ yok edecek
her şeyi yapmaktadõr. Bugün hiç kimse kalkõp
da barõş istemeyen olarak Netanyahu’yu
(İsrail Başbakanõ) suçlamasõn. Bugüne kadar
sağcõsõ, solcusu, merkezcisi, hiçbir İsrailli
lider Filistinlilerle barõşa yanaşmamõştõr.
Bir tek İzak Rabin Filistinlilerle barõş
kararõnõ vermişti. Ama onu öldürerek barõş
sürecini de katlettiler.
- Sizce Rabin’i kim öldürdü?
- İsraillilerin kendileri. Yani Siyonist
zihniyet. İzak Rabin İsrail devletinin
kurucularõndan birisiydi. Aynõ zamanda da
güvenlik birimlerinden yetişmeydi. İsrail’in
kendisi bir asker-polis devleti. Böyle bir
ülkenin başbakanõnõ kim öyle kolay
öldürebilir? Öldürecek kadar kim onun yanõna
yanaşabilir?
Aslõnda Rabin’i öldürmekle hedeflenen,
barõş fikrini katletmektir. O zamandan beri de
barõş süreci yok edilmiştir. İsrail’in istediği,
bizim onlarla barõş müzakerelerini
sürdürmemiz. Ama öte yandan bütün somut
gerçekleri değiştiriyorlar. Böylece günün
birinde artõk müzakere edilecek hiçbir konu
kalmayacak. Sanõyorum, İsrail’in siyasi
liderliği henüz Filistinlilerle ne biçim bir barõş
istediğine karar veremedi.
- Karar veremedi mi yoksa karar verdi de
açık mı etmiyor?
- Verdikleri bir karardan eminim. O da
Filistin’le barõş yapmamak ve Filistin’le işin
sonunu bağlamamaktõr. Bakõn, Lübnan’da
Kamil Chamoun isimli bir Cumhurbaşkanõ
vardõ. Lübnan’da öteden beri Hõristiyanlar ve
Müslümanlar arasõnda kendi haklarõnõ koruma
adõna çatõşmalar patlak vermektedir.
Maruniler Lübnan’da iktidardayken Kamil
Chamoun şöyle derdi: “Bize ait olan sadece
bizimdir. Size ait olan ise hem sizin hem
bizimdir.” İşte, İsrail bu zihniyeti savunuyor.
Yani İsrail’e ait olan sadece İsrail’indir. Ama
Filistinlilere ait olan, hem İsrail’in hem
Filistinlilerindir.
- İran, İsrail’i haritadan sileceğini
söylüyor. Eğer İran ve İsrail arasında bir
çatışma patlak verirse Ortadoğu ne hale
gelir?
- Aslõnda İran’õn İsrail’e karşõ olduğunu mu
düşünüyorsunuz? Bana İran’õn İsrail’e karşõ
olduğunun tek bir kanõtõnõ gösterin. Evet, İran,
İsrail’i haritadan sileceğini söylüyor. Ama
gerçekte ne yapõyor? Hiç. Öte yandan bu
meselede İran’õn rolü sadece Filistinlileri
bölmek olarak ortaya çõkõyor. Hamas ortaya
çõkana kadar Filistinlilerin İran’la ilişkileri
iyiydi. Ama hiçbir zaman İran’dan destek ya
da yardõm almadõk. Bize tek yaptõklarõ jest,
İsrail büyükelçiliği binasõnõ bize vermeleriydi.
İran bir dönem Lübnan’a asker gönderdi. Ama
bunun amacõ Filistinlilere yardõm değil
oradaki Şiilere ve Hizbullah’a eğitim
vermekti. Hamas hükümet olduğundan beri
İran Hamas’a yardõm ediyor, ona para veriyor
ve Filistin içindeki bölünmeyi
cesaretlendiriyor. İran’õn ve Türkiye’nin
pozisyonlarõna bakalõm. Türkiye bize her
zaman birlik içinde olmamõzõ öğütlemiştir.
Üstelik Türkiye Filistin’deki iki taraf arasõnda
da elinden geleni yapmakta, Filistinliler arasõ
bölünmeyi hiçbir zaman desteklememektedir.
Öte yandan İran bu tarafa (Hamas) para
verirken öbür taraftan (El Fetih) hainmiş gibi
söz ediyor. Böylece de Filistinliler arasõnda
gerçek bir bölünme yaratõyor. İran’õn besbelli
ideolojik bir planõ var.
Yakõn gelecekte İran’õn bir Sünni-Şii
çatõşmasõna zemin hazõrlamasõ durumunda
neler olur, kestiremiyorum. Şu anda Lübnan,
Somali, Sudan, Yemen’de kimi Sünnileri
Şiileştiriyorlar. Suudi Arabistan’õn Sünni
rejimine güneyden sorunlar çõkarmanõn
dõşõnda İran’õn Yemen’de ne işi var? Günün
birinde bir Sünni-Şii savaşõ çõkarsa bu
tamamõyla İsrail’in işine yarar. Böyle bir
çatõşma olasõlõğõnõ kimi Amerikalõ yetkililer
ve İsrailliler telaffuz etti. Böyle bir çatõşmanõn
faturasõ Filistinlilerin başõna patlar ve Filistin
davasõ yok olur. Evet, bugün bu sadece
konuşuluyor. Ama eğer Amerikalõlar bunu
söylüyorsa o zaman çok dikkatli olmak
lazõmdõr. Öte yandan her gün Irak’ta Sünniler
ve Şiiler birbiriyle çatõşõyor, kan akõyor.
- Peki, ABD’nin BM Güvenlik
Konseyi’nde nükleer enerjisi nedeniyle
İran’a yaptırımlar uygulatma kararı
aldırması ne gibi sonuçlar verir?
- Herkes ABD’nin İran’la doğrudan ya da
dolaylõ temaslarõ olduğunu biliyor. İran’õn ise
cebinde, Hamas, Hizbullah, Suriye’yle
ilişkiler; Somali, Sudan ve Yemen’e müdahale
yeteneği gibi pek çok kart var. İran, ABD’yle
müzakerelerinde bu kartlarõ kullanõyor.
- İran bir yandan da Türkiye’yle iyice
yakınlaşmıyor mu?
- Bilmiyorum. Buna başka bir açõdan
bakmak lazõm. İran, ABD’yle ilişkilerini nihai
bir biçime sokmadan bu kartlardan
hiçbirinden vazgeçmeye hazõr değil. Öte
yandan İran’õn Türkiye’yle ilişkilerine ben
sizin gibi bakmõyorum. Bana göre İran,
Türkiye’ye o kadar yakõn değil. Bana göre
Türkiye kendi çõkarõnõ kollamayõ amaçlõyor.
Türkiye, ABD’nin İran’la temaslarõndan
hoşnut değil.
- Neden?
- Çünkü komşunuz istikrarsõzsa ondan
korkarsõnõz. Türkiye’nin çõkarõna olan,
komşusu ülkelerin istikrara kavuşmasõdõr.
İkincisi, Türkiye ABD’nin yanõnda durup
İran’a karşõ çõkmakla ne elde edecek? Aksine,
Türkiye, İran’õn sorunlarõnõn diplomasi
yoluyla çözülmesini sağlamaya çalõşõyor.
Dolayõsõyla ben İran’la Türkiye’yi birbirine
çok yakõn iki ülke olarak görmüyorum.
Türkiye’nin politikasõ kendi çõkarõna olanõ
yapmaktõr.
Gazze’ye gitmeden önce İHH’ye yanlõş yaptõğõ uyarõsõnda bulunduk
- Peki, İsrail Gazze üzerindeki
ablukayı kısmen hafifleterek
acaba Türkiye’ye bir anlamda
ödün mü verdi?
- Önümüzdeki günlerde bir
şeyler olacağõndan eminim. Büyük
olasõlõkla ablukayõ daha da
hafifletecekler. Gazze’ye daha çok
mal girişi olacak. Büyük olasõlõkla
sõnõrõ açõp kapatacaklar.
Uluslararasõ toplum, herkes bu
konuda çalõşõyor. Aslõnda son
gelişmeleri sağlayan Hamas değil
Türkiye’dir. Yakõn gelecekte
Gazze üzerindeki abluka hafiflerse
bunu sağlayan sadece Türkiye
olacaktõr.
- Birkaç ay önce İHH vakfı bu
kez Mısır üzerinden Gazze’ye
yardım götürmek istemiş ve
Mısır’la Türkiye arasında bir kriz
doğmuştu. İHH’nin yeni bir
yardım konvoyu göndereceği
haberleri var. Siz İHH
konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Bir kere İHH tek başõna
hareket etmiyor. İHH’nin hem
Filistin yönetimi hem Hamas’la
ilişkileri; bütün dünyada, Gazze
ablukasõnõn kaldõrõlmasõnõ
sağlamaya çalõşan başka sivil
toplum örgütleriyle bağlantõlarõ
var.
Burada şunu söylemek
istiyorum. Eğer Türkiye’yle
Mõsõr’õn ilişkileri limonileşirse
bundan Filistin zarar görür. Ben,
Gazze’ye yardõmõn Türk, Mõsõr ve
Filistin Kõzõlaylarõnõn
koordinasyonu altõnda
gönderilmesini önermiştim.
İHH’ye de siz Gazze’ye giderseniz
Mõsõr-Türkiye ilişkilerine yardõm
etmiş olmazsõnõz, demiştim.
Dolayõsõyla bu konuda Mõsõr
büyükelçisiyle bu konuda ortak bir
çalõşma yaptõk. Her türlü yanlõş
anlama ve yanlõş davranõşlarõ
bertaraf etmeye çalõştõk. Ama esas
karar AB kanalõyla oldu.
Hatta Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn
İHH’ye yanlõş yaptõğõ uyarõsõnda
bulunduğunu biliyorum.
- Bunun bir başka göstergesi
AKP milletvekillerinin son anda
gemiye binmekten vazgeçmesi
değil mi?
- Evet. Fakat İHH’nin geri adõm
atmasõ kolay değildi. Avrupalõ
sivil toplum örgütleriyle
anlaşmõşlar, gerekli parayõ da
toplamõşlardõ. Onlarla konuştum.
Bana gittikleri takdirde ne
olabileceğini sordular. Ben de,
“Size izin vermeyecekler” dedim.
- Gitmemelerini söylediniz mi?
- Onlara, “Gitmeyin” demek
bana düşmez. Olacaklarõ tahmin
ettiğim için üç Kõzõlay teşkilatõnõn
koordinasyonunda yardõm
götürülmesi seçeneğini ortaya
attõm. Biz İHH’ye gitmeyin
deseydik ne olacaktõ? Bu yardõm
filosuna 32 ülke katõlmõştõ.
Hepimiz filonun İsrail tarafõndan
durdurulacağõnõ tahmin ediyordu
ama o saldõrõyõ ve insanlarõn
öldürülmesini hiç beklemiyorduk.
Mavi Marmara baskõnõ
Türkiye’ye ciddi mesajdõr
- İran’ın Gazze’ye yardım
gemisi göndermesi ne gibi
sonuçlar verir?
- Bence hiç. İran’õn
Gazze’ye gemi
göndereceğinden emin
misiniz? Böyle bir haber ben
de duydum. Ama bekleyip
görelim bakalõm. Bir de bu
gemilere İran savaş gemilerinin
eşlik edeceği söylendi. İnsanlar
konuşur. Ama kimse sizi bu
söylenenlere inanmaya mecbur
edemez. Öte yandan Gazze’ye
ilk yardõm filosunun
gönderilmesinin sebebi,
İsrail’in Gazze ablukasõnõ
sürdürmekteki õsrarõdõr.
Gazze’de 1.5 milyon kişi dört
yõldõr bir açõk hava
hapishanesinde yaşõyor.
İsrail’in bugün dünyada yalnõz
kalmasõnõn bir nedeni budur.
Bugün herkes Gazze’nin
kurtarõlmasõ, ablukanõn
kaldõrõlmasõ gerektiğinden söz
ediyor. İran gemilerine
gelince... İsrail’in, hiç
kimsenin Gazze sõnõrõna
yaklaşmasõna izin vermeme
kararõndan dönmeyeceğini
düşünüyorum.
- Peki, siz İsrail
komandolarının Mavi
Marmara gemisine o saldırıyı
düzenleyeceğini hesaplıyor
muydunuz?
- Hiç kimse İsrail’in o kadar
ileri gideceğini beklemiyordu.
İsrail bunu yapmakla herkese
Gazze serbest değildir, hiç
kimse Gazze’ye gidemez
mesajõnõ verdi. Hatta İsrailliler
bile Mavi Marmara’ya o
baskõnõn yapõlmasõnõ
beklemiyordu.
- Bir gemi filosu Gazze’ye
giderken İsrail
komandolarının sadece Türk
gemisine baskın
düzenlemelerini ve dokuz
kişiyi öldürmelerini nasıl izah
ediyorsunuz?
- Bunu yaparak Türkiye’ye
niyetlerinin çok ciddi olduğu,
dostlarõmõz bile olsa onlarõ
öldürürüz, mesajõnõ verdiler.
Bu çok açõk. Gazze işgalimiz
altõndadõr diye dünyaya ilan
etmek için Türkiye’yle
ilişkilerini feda ettiler.
- Mısır gibi ılımlı Arap
ülkelerinin bu saldırıya hiçbir
sert tepki vermemelerini nasıl
karşıladınız?
- Herkes, Arap ülkeleri ve
uluslararasõ toplum Türkiye’ye
destek amacõyla sert tepki
verdi. Mõsõr 20 gün önce Refah
sõnõrõnõ açtõysa bu Türkiye’ye
destek amacõyla atõlmõş bir
adõmdõr. Çünkü Türkiye’nin
amacõ Gazze ablukasõnõn
kaldõrõlmasõnõ sağlamaktõr.
Mõsõr, sõnõrõ açarak ablukanõn
kalkmasõna yardõmcõ oluyor.
Böylece de gerilim azalõyor.
Ancak Mõsõr, sõnõrõ daha ne
kadar açõk tutar? İşte onu
bilmiyorum.
P
O
R
T
R
E
NABİL MAARUF
Beyrut Arap Üniversitesi Tarih Bölümü’nü
bitirdi. UNESCO’dan eğitim diploması aldı.
1982-89 arası İslam Konferansı Örgütü
(İKÖ) Kudüs Departmanı Direktörlüğü
yaptı. 1989-93 arası İKÖ Genel Sekreter
Yardımcılığı görevini yürüttü. 1994-99 arası
Filistin’in İspanya Büyükelçisi oldu.
Filistin Ulusal Konseyi ve Filistin Devrimci
Konseyi El Fetih üyesi. Bir dönem
Filistin’in eski devlet başkanı Yaser
Arafat’a İslami konularda danışmanlık
yaptı. Şimdi Filistin’in Ankara Büyükelçisi.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- İyi de İsrailli komandoların üzerine
gemidekiler başlangıçta demir çubuklarla
saldırmadılar mı?
- Ne demir çubuğu? Bakõn, ben bir gemideyim ve
sivilim. Siz elinizde silah bana saldõrõyorsunuz. Ne
yapmalõydõm? Siz bana saldõrõrsanõz ben de yanõmda
sopa varsa kendimi savunurum. Sonuçta bu sivillere
karşõ yapõlmõş askeri bir saldõrõdõr. Bu da kabul
edilemez. Bir de bu saldõrõ Gazze karasularõnda değil
uluslararasõ sularda yapõldõ. Burada İHH’nin rolünü
konuşabiliriz ama “Bunu İHH düzenledi”
diyemeyiz.
- ABD medyasında ve Batı basınında
Türkiye’nin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymakta
olduğu kaygıları var. Siz Batı’dan uzaklaşmış ve
Arap dünyasına çok yaklaşmış bir Türkiye mi,
yoksa Batı’ya çıpalı bir Türkiye mi tercih
edersiniz? Hangi Türkiye, Ortadoğu sorunlarının
çözümüne ve bölgede barışın sağlanmasına
yardımcı olur?
- Biz bölgede başka bir Arap ülkesi istemiyoruz.
Bana göre Türkiye, Batõ dünyasõyla iyi ve yakõn
ilişkilerini sürdürerek hem Arap dünyasõ hem de
Filistinlilere daha çok yardõmcõ ve etkili olacaktõr.
Sizin hükümetinizde hiç kimsenin Türkiye’nin
Batõ’dan Doğu’ya kaymasõnõ istemediğini
düşünüyorum. Türkiye sorumlu bir devlettir.
Hükümetiniz bu ülkenin yararõna neyin olacağõnõ
çok iyi biliyor. Ben Türkiye’nin ABD ve AB’yle
ilişkilerinde dramatik bir değişiklik olacağõnõ hiç
beklemiyorum. Belki geçici etkilenmeler olur.
- Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a
yaptırımlara hayır oyu vermesi sizce Türkiye’nin ve
Filistinlilerin çıkarlarını nasıl etkiler?
- Türkiye, Brezilya ve İran’la o uranyum takasõ
deklarasyonuna imza attõktan sonra yaptõrõmlara evet
oyu veremezdi. Bir kere Türkiye ve Brezilya
meseleyi diplomatik yollardan çözmeye
uğraşõyorlardõ. Türkiye o deklarasyona imza atmayõp
da yaptõrõmlara yine hayõr oyu verseydi o zaman
sorular sorulabilirdi. Ama ortada bir deklarasyon
var. Sorulacak soru Brezilya,Türkiye ve İran’õn bu
deklarasyonu imzalayacaklarõndan ABD’nin haberi
var mõydõ? Bana göre ABD’nin haberi vardõ.
Bana göre Türkiye, Batõ dünyasõyla
iyi ilişkilerini sürdürerek hem Arap
dünyasõna hem de Filistinlilere daha
çok yardõmcõ ve etkili olacaktõr.
İHH tek başõna hareket etmiyor. Hem Filistin
yönetimi hem Hamas hem de Gazze
ablukasõnõn kaldõrõlmasõnõ isteyen başka sivil
toplum örgütleriyle bağlantõlarõ var.
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Takas deklarasyonundan ABD’nin haberi vardı