Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y A R I N : K A R S V E L O Z A N A N T L A Ş M A L A R I
Ermeni iddialarõyla mücadelede
Türkiye’nin soykõrõmõn hukuki boyu-
tundan da azami ölçüde yararlanmasõ
isabetli olacaktõr. Çünkü, “soykırım”
gelişigüzel kullanõlacak bir sözcük
olmayõp uluslararasõ bir suçtur ve bir
uluslararasõ hukuk enstrümanõyla ko-
difiye edilmiştir. Bu enstrüman, 9
Aralõk 1948 tarihinde Birleşmiş Mil-
letler Genel Kurulu tarafõndan oybir-
liğiyle kabul edilen “Birleşmiş Mil-
letler Soykırımın Önlenmesi ve Ce-
zalandırılması Sözleşmesi”dir. (12
Ocak 1951’de yürürlüğe giren sözleş-
meyi Türkiye aynõ yõl, ABD ise 23
Şubat 1989’da onaylamõştõr. Erme-
nistan sözleşmeye taraf ülkeler arasõ-
na 1991’de katõlmõştõr.)
Sözleşmenin 2. maddesi suçu ta-
nõmlamõş ve suçun mevcut olmasõ
için kanõtlanmasõ gerekli olan objek-
tif ve sübjektif unsurlarõ belirlemiştir.
Bir zanlõnõn ve/veya devletin soykõ-
rõm suçu ile suçlanabilmesi için, yet-
kili mahkeme tarafõndan suçun ob-
jektif ve sübjektif unsurlarõnõn kanõt-
lanmasõ ve bilhassa suçun “özel ka-
sıtla” işlendiğinin hiçbir kuşkuya
mahal vermeyecek şekilde saptanma-
sõ gerekir.
Üç temel unsur
Sözleşmenin 2. maddesi õşõğõnda,
soykõrõm suçunun varlõğõndan söz
edilebilmesi için şu üç temel unsu-
run mevcudiyeti gerekiyor:
Bunlardan birincisi, “ulusal, ırk-
sal, etnik veya dinsel bir grubun
hedef olarak alınmasıdır”. (Siyasi
ve kültürel gruplar sözleşmenin kap-
samõna girmemektedir.)
İkincisi, “hedef alınan grup men-
suplarına karşı, onların doğrudan
öldürülmelerine veya yok edilme-
lerine yol açacak nitelikteki sözleş-
mede sayılan beş fiilin
işlemesidir”. (Bu şekilde suçun ob-
jektif/maddi unsuru oluşacaktõr).
Üçüncü unsur da, “söz konusu fiil-
lerin hedef alınan grup mensupla-
rına sırf o gruba mensup olmaları
nedeniyle ‘kõsmen veya tamamen
yok etme kastõyla’ yani ‘özel kasõt’
(dolus specialis) ile işlenmesi gerek-
lidir.” (Bu şekilde, suçun sübjek-
tif/manevi unsuru oluşmuş olur.)
Üçüncü unsur, soykõrõmõ eyleminin
saptanmasõnda kilit bir nitelik taşõ-
makta ve onu diğer adam öldürme
fillerinden ayõrmaktadõr. Bir fiilin
soykõrõmõ olabilmesi için “belirli bir
grubu sırf o gruptan olması nede-
niyle katletme kastinin mevcudiye-
ti” gerekiyor. Örneğin, Brezilya’nõn
Amazon, Paraguay’õn da Guaki Kõ-
zõlderililerine karşõ soykõrõmõ suçu iş-
lediklerine dair şikâyetler 1969 ve
1974’de Birleşmiş Milletler’e intikal
ettiği zaman, suçlularõn ve kurbanla-
rõnõn teşhisinde hiçbir zorlukla karşõ-
laşõlmadõ.
Soykırımın tanımı
Birleşmiş Milletler Soykõrõmõn Ön-
lenmesi ve Cezalandõrõlmasõ Sözleş-
mesi’nin 2. maddesine göre soykõrõ-
mõn tanõmõ: “Bu sözleşmede, soykı-
rımının anlamı, aşağıda sayılan fiil-
lerin, ulusal, etnik, ırksal veya din-
sel bir grubu, sırf bu niteliği nede-
niyle, kısmen veya tamamen yok
etmek kastıyla işlenmesidir.
a) Grup üyelerinin öldürülmesi;
b) Grup üyelerine ciddi surette be-
densel veya zihinsel zarar verilme-
si; c) Grubun, bütünüyle veya kıs-
men fiziksel varlığını ortadan kal-
dıracak yaşam koşullarına tabi tu-
tulması; d) Grup içinde doğumları
engelleyici önlemler alınması; e)
Gruba mensup çocukların zorla
başka bir gruba nakledilmeleri.”
Ancak “yok etme kastının varlı-
ğı” kanõtlanamadõğõndan anõlan dev-
letlerin suçlanmalarõ mümkün olma-
dõ. (Kuper, Leo, Genocide, Its Politi-
cal Use in The Twentieth Century,
Yale University Press, 1981. s.34)
Sözleşme, soykõrõm iddialarõnõ kap-
sayan davalara bakmakla yetkili
mahkemeleri de belirlemiştir. Sözleş-
menin 6. maddesinde, yetkili mahke-
melerin, ya olayõn vuku bulduğu ül-
kenin yetkili mahkemesi, yahut da ta-
raflarõn üzerinde anlaşacaklarõ yetkili
uluslararasõ ceza mahkemesi olduğu
belirtilmiştir. Ayrõca, sözleşmenin 9.
maddesinde, devletlerin soykõrõm ko-
nusunda aralarõnda çõkabilecek ihti-
laflarõ Uluslararasõ Adalet Divanõ’na
götürebilecekleri öngörülmüştür.
Bu bakõmdan, bir zanlõya yönelti-
len soykõrõm suçunun, eğer yetkili
hukuk mercileri tarafõndan, objektif
ve sübjektif unsurlarõnõn mevcudi-
yetleri kanõtlanmamõş ve suçun
özel kasõtla işlendiği saptanmamõş
ve bu veriler õşõğõnda suçun işlendi-
ği yetkili mahkeme tarafõndan hük-
me bağlanmamõşsa, böyle bir iddia
hiçbir hukuki değeri olmayan bir if-
tiradan ibaret kalõr.
CMYB
C M Y B
20 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
HAYAL ve GERÇEK
KÜRŞAT BAŞAR
Merhaba Cumhuriyet
Cumhuriyet’te yazacağımı duyunca tebrik
edenler dışında bazı arkadaşlar da, “yahu ne
zamandır bir yerde yazmıyorsun, şimdi taraf
olarak algılanma” diye uyarıda bulundular.
Eh, haksız da değiller, bizde gazetecinin
akıllısı esen rüzgâra göre hareket kabiliyeti
olandır çünkü. Yok, kimseyi kastetmiyorum.
Daha ilk yazımdan polemik çıkartmaya niyetim
yok merak etmeyin.
Gerçi yıllar önce Star gazetesi çıkarken oraya
geçtiğimde de aynı uyarılar gelmişti. Bu kez de,
“aman napıyorsun, koskoca anlı şanlı gazeteleri
bırakıp yeni çıkan gazeteye gidilir mi, imajına
halel gelmesin” diyenler çoktu.
Ya benim ne zaman nerede bulunmam
gerektiği konusundaki seçimlerimde bir gariplik
var ya da kafalarımızdaki kalıpların değişmesi
için birkaç yüzyıl daha geçmesi gerekiyor.
Bir sürü gazetede yazdım, çalıştım da
nedense Cumhuriyet’e yazmamışım. Galiba ilk
kitabımla ödül aldığımda büyükçe bir
röportajımı koymuşlardı. Bir de kitap eklerinde
zaman zaman adım geçmiştir.
Cumhuriyet gazetesinden kimler çıktı.
Herhalde benden başka belli dönemlerde
yetişen bütün yazarlar bir biçimde gazeteye
gelmiştir. Şimdinin pek çok ünlü yazarı,
gazetecisi Cumhuriyet’ten geçmiştir.
Yok gerçekten kötü niyetlisiniz. Onların
gitmesini bekledim de öyle geldim filan demek
istemiyorum.
Bu Cumhuriyet gazetesi ben kendimi bildim
bileli sorunlu.
Benim daha Abdülcanbaz okuduğum
dönemlerde bile öyleydi. O sıralarda Ali Ulvi’nin
ilk sayfa karikatürlerine de bayılırdım, ama
yazılardan pek bir şey anlamazdım.
Sonra lise yıllarında gazeteyi, köşe yazarlarını
okumaya başladım.
O günlerde, bazı yerlerde cebinizde katlanmış
Cumhuriyet gazetesi varsa havanız olurdu. Bazı
yerlerdeyse öldürülme ihtimaliniz.
Yıllar sonra Paris’te dolaşırken birkaç kişinin
cebinde katlanmış Le Monde görünce “acaba
bunların niyeti ne, bunlar hangi fraksiyondan”
diye meraklanmış, sonra dünyanın başka bir
yerinde cebinde gazete gezdirmenin onu
okumak dışında bir şey ifade etmediğini fark
etmiştim.
Gerçekten de ilginç bir durum.
İnsanın cebinde gezdirdiği ya da okuduğu
gazetenin bu kadar ciddi bir simge olması,
neredeyse bu nedenle hayatının kararabilmesi
(ki kaç kişinin kararmıştır) şaka gibi...
Ama bizde görüntü her şeydir. Bunun için de
durum o vahamette olmasa da hâlâ izlerin
kalması şaşırtıcı değil.
Bir de başka açıdan düşünüp, bir gazetenin
böylesine ciddi bir “marka” olabilmesi üzerine
de yorumlar yapılabilir tabii...
Ya da, belki daha doğru bir soruyla, biz artık
ne zaman okuduğumuz gazetelerle, giydiğimiz
giysilerle, seçtiğimiz sözcüklerle birbirimizi
anormal olarak nitelemekten vazgeçip
normalleşeceğiz?
kursatbasar63@gmail.com
Soykõrõmõn hukuki boyutu
Kökleri 1215 tarihli Magna Carta’ya giden ve
hukukun temel ilkesi olan masumiyet karinesi
(presumption of innocence) muvacehesinde Os-
manlõ devletini soykõrõmla suçlamak mümkün mü?
Masumiyet karinesi, 1948’de Mirleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafõndan oybirliğiyle kabul edilen,
Evrensel İnsan Haklarõ Bildirgesi’nin 11. madde-
sinde şöyle ifade edilmiştir: “1. Bir suç işlemek-
ten sanık herkes, savunması için kendisine ge-
rekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu
açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu
tespit edilmedikçe masum sayılır. 2. Hiç kimse
işlendikleri sırada milli veya milletlerarası hu-
kuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ih-
mallerden ötürü mahkûm edilemez.”
Bu konuda Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’nin
6/2. maddesinde şu ifadeler yer alõr:
“Bir suçla itham edilen herkes, suçluluğu ka-
nıtlanıncaya kadar masum sayılır.”
ABD Anayasasõ’nõn “5’inci Değişikliği” (Fifth
Amendment) ve “14. Değişikliği” de (Fourteenth
Amendment) de, “Bir kişinin adil bir mahkeme
sürecinden geçmeden suçlanamayacağını ve ce-
zalandırılamayacağını” öngörür.
Hukukun temel ilkeleri ihlal edildi
Türkiye’nin hukukun bu temel prensipleri õşõğõn-
da soykõrõmla suçlanmasõ yargõsõz infazdan başka
bir anlam taşõmamakla birlikte, Batõlõ tarihçi ve
akademisyenlerin yanõnda birçok ülke parlamento-
su da ifrat derecesinde bir önyargõyla Türkiye’yi
suçlamayõ sürdürmüşlerdir. Bu kişiler ve kurumlar,
tutumlarõyla, uluslararasõ ceza hukukunun temel il-
kesi olan kanunilik ilkesinin şu iki boyutunu da ih-
lal etmişlerdir: (1) Kanunsuz suç olmaz (nullum
crimens sine lege); yani, kanunda suç olarak tarif
edilmemiş eylem cezai sorumluluk doğurmaz ve
ceza kanunlarõ makable şamil olarak uygulanamaz.
Bu nedenle, 1950’de yürürlüğe giren BM Soykõ-
rõm Sözleşmesi hükümleri, 1915’te vukubulduğu
iddia edilen olaylardan dolayõ Türkiye açõsõndan
sorumluluk yaratmaz. (2) Kanunsuz ceza olmaz
(nulla poena sine lege); yani 1915’te soykõrõm diye
bir suç olmamasõ nedeniyle, o tarihteki eylemler
bugün suç diye Türkiye’ye dayatõlamaz. Kanunilik
ilkesi,1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Konvan-
siyonu’nun, “Antlaşmaların geriye yürümezliği”
başlõklõ 28. maddesinde de yer alõr.
Türkiye’ye yapõlan yargõsõz infaz
Bugüne kadar, yetkili bir uluslararasõ ceza mahkemesi
kararõ olmadan hiçbir zanlõ soykõrõmla veya onun kadar
ağõr bir suç olan insanlõğa karşõ suçla suçlanmamõştõr.
Nitekim, Nüremberg Uluslararasõ Askeri Ceza Mahke-
mesi, insanlõğa karşõ suçlarla suçlanan Alman Nazileri-
nin ileri gelenlerini uzun bir mahkeme sürecinden sonra
suçlu bulmuş ve bunlardan 22’sini ölüme mahkûm etmiş-
tir. Keza, Ruanda ve Yugoslavya çatõşmalarõ sõrasõndaki
soykõrõm zanlõlarõ, Ruanda Uluslararasõ Ceza Mahkeme-
si ve Yugoslavya Uluslararasõ Ceza Mahkemesi tarafõn-
dan soykõrõm suçuyla mahkûm edilmişlerdir. Her iki
mahkeme de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kara-
rõyla kurulmuş bulunan geçici nitelikte mahkemelerdir.
İnsanlõğa karşõ suçlarla suçlanan Saddam Hüseyin için
dahi, hukukun icaplarõnõn yerine getirilmesi amacõyla
bir Irak Özel Mahkemesi kurulmuştur. Nihayet, Bosna-
Hersek’in Sõrbistan hakkõndaki soykõrõm davasõna da
Uluslararasõ Adalet Divanõ bakmõştõr. Divan, Srebreni-
ça’da soykõrõm suçu işlendiğini teyit etmiş, fakat Sõrbis-
tan’õ devlet olarak soykõrõmdan suçlu bulmamõştõr.
Yetkili mahkeme kararı olmadan
kimse soykırımla suçlanamaz
Birleşmiş Milletler’in soykõrõmla ilgili sözleşmesinin ikinci maddesi suçu tanõmlõyor
Türkiye’nin
hukukun temel
prensipleri õşõğõnda
soykõrõmla
suçlanmasõ yargõsõz
infazdan başka bir
anlam taşõmamakla
birlikte, Batõlõ
tarihçi ve
akademisyenlerin
yanõnda birçok
ülke parlamentosu
da ifrat derecesinde
bir önyargõyla
Türkiye’yi
suçlamayõ
sürdürdüler.
Sarıışık’ın tahliye
talebine ret
İstanbul Haber
Servisi - Beşiktaş’taki
İstanbul Adliyesi’nde,
“Balyoz Planõ” iddialarõ-
na ilişkin soruşturma
kapsamõnda tutuklanan
eski Milli Güvenlik Ku-
rulu (MGK) Genel Se-
kreteri emekli Orgeneral
Şükrü Sarõõşõk’õn avukatõ
tarafõndan “tutukluluğun
kaldõrõlmasõ” talepli itira-
zõ değerlendiren İstanbul
10. Ağõr Ceza Mahkeme-
si heyeti, bu talebi red-
detti. Aynõ soruşturma
kapsamõnda sevk edil-
dikleri mahkemece ser-
best bõrakõlan emekli Al-
bay Erdal Akyazan ile
emekli Yüzbaşõ Mehmet
Ulutaş için savcõlarõn
yaptõğõ tutuklama talepli
itiraz başvurusu da heyet
tarafõndan reddedildi.
Yarbaya ‘sahte
rapor’ sorgusu
İstanbul Haber
Servisi - Hava Harp
Okulu’nda görevli Yar-
bay A.M.K. sahte “as-
kerliğe elverişsiz rapo-
ru” hazõrladõklarõ iddia
edilen bir suç örgütüne
yönelik soruşturma kap-
samõnda “şüpheli” sõfa-
tõyla Cumhuriyet Savcõsõ
Hikmet Usta’ya ifade
verdi. Tutuklanma iste-
miyle İstanbul 11. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ne
gönderilen yarbay
A.M.K. serbest bõrakõldõ.
Denizden
araba çıkarıldı
İstanbul Haber
Servisi - Maltepe Astsu-
bay Orduevi’nin yakõnla-
rõnda bir çocuğun denize
bir cisim attõğõnõ gören
askerler durumu polise
bildirdi. Polis yaptõğõ
araştõrmada çocuğa ula-
şarak denize bir saat attõ-
ğõnõ öğrendi. Dalgõç po-
lisler yaptõklarõ incele-
mede denizin dibinde
camlarõ kapalõ ve yosun
tutmuş 2 araç buldu. Pla-
kasõ 34 CHT 12 olan ara-
cõn çalõntõ olduğu tespit
edilirken, diğer aracõn
üzerinden plaka çõkmadõ.
Hayali ihracatçı
çıktılar
İstanbul Haber
Servisi - Ataşehir’de
TIR parkõna düzenlenen
operasyonda çalõntõ bir
otomobil içerisinde çok
sayõda sahte belge ve ev-
rak ele geçirilirken 6 kişi
gözaltõna alõndõ. Şüpheli-
lerin, ceviz ihracatõ yap-
mak için belge tanzim
ettikleri, bazõ gümrük
memurlarõ vasõtasõyla
konteynerlere yüklenen
cevizi geri alarak iç pi-
yasada sattõklarõ, bu şe-
kilde de vergi iadesi ala-
rak haksõz kazanç elde
ettikleri belirlendi.
Öğrenciye
işkence iddiası
HATAY (AA) -
Hatay’da bir ilköğretim
okulunda ana sõnõfõ öğ-
retmeni olan F.N’nin, 6
yaşõndaki K.E. isimli öğ-
renciyi masanõn altõna
yatõrõp, üzerine bastõrdõğõ
iddia edildi. K.E’nin da-
yõsõ İbrahim A., yeğenine
yapõlan işkencenin gö-
rüntülerinin olduğunu
söyledi. F.N. hakkõnda
soruşturma başlatõldõ.
Kavram Ödülleri
sahiplerini buldu
İstanbul Haber
Servisi - Kavram Eğitim
Kurumlarõ tarafõndan 9,
10 ve 11. sõnõflara yöne-
lik düzenlenen 16. Kav-
ram Olimpiyatlarõ Ödül-
leri sahiplerini buldu.
Profilo Kültür Merke-
zi’ndeki törende, Türkiye
genelinde 40 bin öğrenci
arasõnda uygulanan anket
sonuçlarõna göre belirle-
nen başarõlõ TV ve radyo
programlarõ da ödüllen-
dirildi. Kavram Eğitim
Kurumlarõ Başkanõ Ba-
hattin Durmuş Tema
Vakfõ işbirliğiyle Tekir-
dağ Hatõra Ormanõ’nda
15 okul adõna ağaç dik-
tiklerini bildirdi.
1915 olaylarını soykırım olarak tanımlayan tasarı ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesi’nde bir oy farkla
kabul edildi. Tasarının geçmemesi için çaba sarfeden Türk milletvekilleri ‘NO’ yaka kartlarıyla oylamayı izledi.
Türkiye’deki eylemlerde soykırım iddialarının emperyalistlerin yalanı olduğu vurgulandı.
Sultanahmet’te
3 ses bombası
Eski AKP’li başkan
cinayetten tutuklandı
Taksim Anıtı yenilendi
HATAY / MERSİN (Cumhuriyet) - Ha-
tay’õn Ardõçlõ Belde Belediyesi’nin eski başkanõ
AKP’li Hüseyin Bozkurt (56), öğretmen Zeliha
Sarıbay’õ öldürdüğü gerekçesiyle tutuklandõ.
Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli beldesi ya-
kõnlarõndaki Mersin-Antalya D-400 karayolun-
da, Hassa Dervişpaşa İlköğretim Okulu öğretme-
ni Sarõbay, 16 Nisan’da yaralõ olarak yoldan ge-
çen bir araç sürücüsünden yardõm istedi. Sürücü-
nün bildirimi üzerine yaralõ, hastaneye kaldõrõldõ.
Boynu ve kollarõ ile vücudunun çeşitli yerlerin-
den bõçaklanan Sarõbay, ameliyata alõndõ ancak
kurtarõlamadõ. Sarõbay, hastaneye götürülürken
jandarmaya verdiği ifadesinde, Bozkurt ile Mer-
sin’e gittiklerini, otomobilden indikten sonra or-
manlõk alanda Bozkurt’a verdiği 60 bin TL borç
nedeniyle tartõştõklarõnõ ve Bozkurt’un kendisini
bõçakladõğõnõ belirtti. Bozkurt tutuklandõ.
İstanbul Haber Servisi - Sultanahmet’te dün
akşam saatlerinde 3 ayrõ noktada ses bombasõ
patladõ. Patlamanõn etkisi ile büyük panik yaşa-
nõrken ölen ya da yaralanan olmadõ.
Sultanahmet Divanyolu Caddesi üzerinde mey-
dana gelen olayda çöp kutusuna bõrakõlan ses
bombasõ büyük bir gürültü ile patladõ. Patlamanõn
etkisi ile çevrede bulunan turistler ve yurttaşlar
büyük bir panikle kaçõşmaya başladõ. İlk patlama-
nõn şoku geçmeden Biçkiyurdu Sokak ve Sulta-
nahmet Camisi’nin karşõsõnda da peşi peşine pat-
lama meydana geldi. Şans eseri ölen ya da yarala-
nan olmazken bazõ işyerlerinin camlarõ kõrõldõ.
Sultanahmet çevresinde belirlenen diğer ses bom-
basõ uzman ekiplerce kontrollü şekilde patlatõldõ.
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nce (İBB) geçen kasõm ayõnda resto-
rasyona alõnan Taksim Cumhuriyet Anõtõ’nda
çalõşmalar tamamlandõ. Taksim Cumhuriyet
Anõtõ, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramõ’nda düzenlenecek törenle yeniden açõ-
lacak. Çalõşmalar 548 bin 16 TL’ye mal oldu.