19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Y A R I N : K A R S V E L O Z A N A N T L A Ş M A L A R I Ermeni iddialarõyla mücadelede Türkiye’nin soykõrõmõn hukuki boyu- tundan da azami ölçüde yararlanmasõ isabetli olacaktõr. Çünkü, “soykırım” gelişigüzel kullanõlacak bir sözcük olmayõp uluslararasõ bir suçtur ve bir uluslararasõ hukuk enstrümanõyla ko- difiye edilmiştir. Bu enstrüman, 9 Aralõk 1948 tarihinde Birleşmiş Mil- letler Genel Kurulu tarafõndan oybir- liğiyle kabul edilen “Birleşmiş Mil- letler Soykırımın Önlenmesi ve Ce- zalandırılması Sözleşmesi”dir. (12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren sözleş- meyi Türkiye aynõ yõl, ABD ise 23 Şubat 1989’da onaylamõştõr. Erme- nistan sözleşmeye taraf ülkeler arasõ- na 1991’de katõlmõştõr.) Sözleşmenin 2. maddesi suçu ta- nõmlamõş ve suçun mevcut olmasõ için kanõtlanmasõ gerekli olan objek- tif ve sübjektif unsurlarõ belirlemiştir. Bir zanlõnõn ve/veya devletin soykõ- rõm suçu ile suçlanabilmesi için, yet- kili mahkeme tarafõndan suçun ob- jektif ve sübjektif unsurlarõnõn kanõt- lanmasõ ve bilhassa suçun “özel ka- sıtla” işlendiğinin hiçbir kuşkuya mahal vermeyecek şekilde saptanma- sõ gerekir. Üç temel unsur Sözleşmenin 2. maddesi õşõğõnda, soykõrõm suçunun varlõğõndan söz edilebilmesi için şu üç temel unsu- run mevcudiyeti gerekiyor: Bunlardan birincisi, “ulusal, ırk- sal, etnik veya dinsel bir grubun hedef olarak alınmasıdır”. (Siyasi ve kültürel gruplar sözleşmenin kap- samõna girmemektedir.) İkincisi, “hedef alınan grup men- suplarına karşı, onların doğrudan öldürülmelerine veya yok edilme- lerine yol açacak nitelikteki sözleş- mede sayılan beş fiilin işlemesidir”. (Bu şekilde suçun ob- jektif/maddi unsuru oluşacaktõr). Üçüncü unsur da, “söz konusu fiil- lerin hedef alınan grup mensupla- rına sırf o gruba mensup olmaları nedeniyle ‘kõsmen veya tamamen yok etme kastõyla’ yani ‘özel kasõt’ (dolus specialis) ile işlenmesi gerek- lidir.” (Bu şekilde, suçun sübjek- tif/manevi unsuru oluşmuş olur.) Üçüncü unsur, soykõrõmõ eyleminin saptanmasõnda kilit bir nitelik taşõ- makta ve onu diğer adam öldürme fillerinden ayõrmaktadõr. Bir fiilin soykõrõmõ olabilmesi için “belirli bir grubu sırf o gruptan olması nede- niyle katletme kastinin mevcudiye- ti” gerekiyor. Örneğin, Brezilya’nõn Amazon, Paraguay’õn da Guaki Kõ- zõlderililerine karşõ soykõrõmõ suçu iş- lediklerine dair şikâyetler 1969 ve 1974’de Birleşmiş Milletler’e intikal ettiği zaman, suçlularõn ve kurbanla- rõnõn teşhisinde hiçbir zorlukla karşõ- laşõlmadõ. Soykırımın tanımı Birleşmiş Milletler Soykõrõmõn Ön- lenmesi ve Cezalandõrõlmasõ Sözleş- mesi’nin 2. maddesine göre soykõrõ- mõn tanõmõ: “Bu sözleşmede, soykı- rımının anlamı, aşağıda sayılan fiil- lerin, ulusal, etnik, ırksal veya din- sel bir grubu, sırf bu niteliği nede- niyle, kısmen veya tamamen yok etmek kastıyla işlenmesidir. a) Grup üyelerinin öldürülmesi; b) Grup üyelerine ciddi surette be- densel veya zihinsel zarar verilme- si; c) Grubun, bütünüyle veya kıs- men fiziksel varlığını ortadan kal- dıracak yaşam koşullarına tabi tu- tulması; d) Grup içinde doğumları engelleyici önlemler alınması; e) Gruba mensup çocukların zorla başka bir gruba nakledilmeleri.” Ancak “yok etme kastının varlı- ğı” kanõtlanamadõğõndan anõlan dev- letlerin suçlanmalarõ mümkün olma- dõ. (Kuper, Leo, Genocide, Its Politi- cal Use in The Twentieth Century, Yale University Press, 1981. s.34) Sözleşme, soykõrõm iddialarõnõ kap- sayan davalara bakmakla yetkili mahkemeleri de belirlemiştir. Sözleş- menin 6. maddesinde, yetkili mahke- melerin, ya olayõn vuku bulduğu ül- kenin yetkili mahkemesi, yahut da ta- raflarõn üzerinde anlaşacaklarõ yetkili uluslararasõ ceza mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Ayrõca, sözleşmenin 9. maddesinde, devletlerin soykõrõm ko- nusunda aralarõnda çõkabilecek ihti- laflarõ Uluslararasõ Adalet Divanõ’na götürebilecekleri öngörülmüştür. Bu bakõmdan, bir zanlõya yönelti- len soykõrõm suçunun, eğer yetkili hukuk mercileri tarafõndan, objektif ve sübjektif unsurlarõnõn mevcudi- yetleri kanõtlanmamõş ve suçun özel kasõtla işlendiği saptanmamõş ve bu veriler õşõğõnda suçun işlendi- ği yetkili mahkeme tarafõndan hük- me bağlanmamõşsa, böyle bir iddia hiçbir hukuki değeri olmayan bir if- tiradan ibaret kalõr. CMYB C M Y B 20 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Merhaba Cumhuriyet Cumhuriyet’te yazacağımı duyunca tebrik edenler dışında bazı arkadaşlar da, “yahu ne zamandır bir yerde yazmıyorsun, şimdi taraf olarak algılanma” diye uyarıda bulundular. Eh, haksız da değiller, bizde gazetecinin akıllısı esen rüzgâra göre hareket kabiliyeti olandır çünkü. Yok, kimseyi kastetmiyorum. Daha ilk yazımdan polemik çıkartmaya niyetim yok merak etmeyin. Gerçi yıllar önce Star gazetesi çıkarken oraya geçtiğimde de aynı uyarılar gelmişti. Bu kez de, “aman napıyorsun, koskoca anlı şanlı gazeteleri bırakıp yeni çıkan gazeteye gidilir mi, imajına halel gelmesin” diyenler çoktu. Ya benim ne zaman nerede bulunmam gerektiği konusundaki seçimlerimde bir gariplik var ya da kafalarımızdaki kalıpların değişmesi için birkaç yüzyıl daha geçmesi gerekiyor. Bir sürü gazetede yazdım, çalıştım da nedense Cumhuriyet’e yazmamışım. Galiba ilk kitabımla ödül aldığımda büyükçe bir röportajımı koymuşlardı. Bir de kitap eklerinde zaman zaman adım geçmiştir. Cumhuriyet gazetesinden kimler çıktı. Herhalde benden başka belli dönemlerde yetişen bütün yazarlar bir biçimde gazeteye gelmiştir. Şimdinin pek çok ünlü yazarı, gazetecisi Cumhuriyet’ten geçmiştir. Yok gerçekten kötü niyetlisiniz. Onların gitmesini bekledim de öyle geldim filan demek istemiyorum. Bu Cumhuriyet gazetesi ben kendimi bildim bileli sorunlu. Benim daha Abdülcanbaz okuduğum dönemlerde bile öyleydi. O sıralarda Ali Ulvi’nin ilk sayfa karikatürlerine de bayılırdım, ama yazılardan pek bir şey anlamazdım. Sonra lise yıllarında gazeteyi, köşe yazarlarını okumaya başladım. O günlerde, bazı yerlerde cebinizde katlanmış Cumhuriyet gazetesi varsa havanız olurdu. Bazı yerlerdeyse öldürülme ihtimaliniz. Yıllar sonra Paris’te dolaşırken birkaç kişinin cebinde katlanmış Le Monde görünce “acaba bunların niyeti ne, bunlar hangi fraksiyondan” diye meraklanmış, sonra dünyanın başka bir yerinde cebinde gazete gezdirmenin onu okumak dışında bir şey ifade etmediğini fark etmiştim. Gerçekten de ilginç bir durum. İnsanın cebinde gezdirdiği ya da okuduğu gazetenin bu kadar ciddi bir simge olması, neredeyse bu nedenle hayatının kararabilmesi (ki kaç kişinin kararmıştır) şaka gibi... Ama bizde görüntü her şeydir. Bunun için de durum o vahamette olmasa da hâlâ izlerin kalması şaşırtıcı değil. Bir de başka açıdan düşünüp, bir gazetenin böylesine ciddi bir “marka” olabilmesi üzerine de yorumlar yapılabilir tabii... Ya da, belki daha doğru bir soruyla, biz artık ne zaman okuduğumuz gazetelerle, giydiğimiz giysilerle, seçtiğimiz sözcüklerle birbirimizi anormal olarak nitelemekten vazgeçip normalleşeceğiz? [email protected] Soykõrõmõn hukuki boyutu Kökleri 1215 tarihli Magna Carta’ya giden ve hukukun temel ilkesi olan masumiyet karinesi (presumption of innocence) muvacehesinde Os- manlõ devletini soykõrõmla suçlamak mümkün mü? Masumiyet karinesi, 1948’de Mirleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafõndan oybirliğiyle kabul edilen, Evrensel İnsan Haklarõ Bildirgesi’nin 11. madde- sinde şöyle ifade edilmiştir: “1. Bir suç işlemek- ten sanık herkes, savunması için kendisine ge- rekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır. 2. Hiç kimse işlendikleri sırada milli veya milletlerarası hu- kuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ih- mallerden ötürü mahkûm edilemez.” Bu konuda Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’nin 6/2. maddesinde şu ifadeler yer alõr: “Bir suçla itham edilen herkes, suçluluğu ka- nıtlanıncaya kadar masum sayılır.” ABD Anayasasõ’nõn “5’inci Değişikliği” (Fifth Amendment) ve “14. Değişikliği” de (Fourteenth Amendment) de, “Bir kişinin adil bir mahkeme sürecinden geçmeden suçlanamayacağını ve ce- zalandırılamayacağını” öngörür. Hukukun temel ilkeleri ihlal edildi Türkiye’nin hukukun bu temel prensipleri õşõğõn- da soykõrõmla suçlanmasõ yargõsõz infazdan başka bir anlam taşõmamakla birlikte, Batõlõ tarihçi ve akademisyenlerin yanõnda birçok ülke parlamento- su da ifrat derecesinde bir önyargõyla Türkiye’yi suçlamayõ sürdürmüşlerdir. Bu kişiler ve kurumlar, tutumlarõyla, uluslararasõ ceza hukukunun temel il- kesi olan kanunilik ilkesinin şu iki boyutunu da ih- lal etmişlerdir: (1) Kanunsuz suç olmaz (nullum crimens sine lege); yani, kanunda suç olarak tarif edilmemiş eylem cezai sorumluluk doğurmaz ve ceza kanunlarõ makable şamil olarak uygulanamaz. Bu nedenle, 1950’de yürürlüğe giren BM Soykõ- rõm Sözleşmesi hükümleri, 1915’te vukubulduğu iddia edilen olaylardan dolayõ Türkiye açõsõndan sorumluluk yaratmaz. (2) Kanunsuz ceza olmaz (nulla poena sine lege); yani 1915’te soykõrõm diye bir suç olmamasõ nedeniyle, o tarihteki eylemler bugün suç diye Türkiye’ye dayatõlamaz. Kanunilik ilkesi,1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Konvan- siyonu’nun, “Antlaşmaların geriye yürümezliği” başlõklõ 28. maddesinde de yer alõr. Türkiye’ye yapõlan yargõsõz infaz Bugüne kadar, yetkili bir uluslararasõ ceza mahkemesi kararõ olmadan hiçbir zanlõ soykõrõmla veya onun kadar ağõr bir suç olan insanlõğa karşõ suçla suçlanmamõştõr. Nitekim, Nüremberg Uluslararasõ Askeri Ceza Mahke- mesi, insanlõğa karşõ suçlarla suçlanan Alman Nazileri- nin ileri gelenlerini uzun bir mahkeme sürecinden sonra suçlu bulmuş ve bunlardan 22’sini ölüme mahkûm etmiş- tir. Keza, Ruanda ve Yugoslavya çatõşmalarõ sõrasõndaki soykõrõm zanlõlarõ, Ruanda Uluslararasõ Ceza Mahkeme- si ve Yugoslavya Uluslararasõ Ceza Mahkemesi tarafõn- dan soykõrõm suçuyla mahkûm edilmişlerdir. Her iki mahkeme de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kara- rõyla kurulmuş bulunan geçici nitelikte mahkemelerdir. İnsanlõğa karşõ suçlarla suçlanan Saddam Hüseyin için dahi, hukukun icaplarõnõn yerine getirilmesi amacõyla bir Irak Özel Mahkemesi kurulmuştur. Nihayet, Bosna- Hersek’in Sõrbistan hakkõndaki soykõrõm davasõna da Uluslararasõ Adalet Divanõ bakmõştõr. Divan, Srebreni- ça’da soykõrõm suçu işlendiğini teyit etmiş, fakat Sõrbis- tan’õ devlet olarak soykõrõmdan suçlu bulmamõştõr. Yetkili mahkeme kararı olmadan kimse soykırımla suçlanamaz Birleşmiş Milletler’in soykõrõmla ilgili sözleşmesinin ikinci maddesi suçu tanõmlõyor Türkiye’nin hukukun temel prensipleri õşõğõnda soykõrõmla suçlanmasõ yargõsõz infazdan başka bir anlam taşõmamakla birlikte, Batõlõ tarihçi ve akademisyenlerin yanõnda birçok ülke parlamentosu da ifrat derecesinde bir önyargõyla Türkiye’yi suçlamayõ sürdürdüler. Sarıışık’ın tahliye talebine ret İstanbul Haber Servisi - Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde, “Balyoz Planõ” iddialarõ- na ilişkin soruşturma kapsamõnda tutuklanan eski Milli Güvenlik Ku- rulu (MGK) Genel Se- kreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarõõşõk’õn avukatõ tarafõndan “tutukluluğun kaldõrõlmasõ” talepli itira- zõ değerlendiren İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkeme- si heyeti, bu talebi red- detti. Aynõ soruşturma kapsamõnda sevk edil- dikleri mahkemece ser- best bõrakõlan emekli Al- bay Erdal Akyazan ile emekli Yüzbaşõ Mehmet Ulutaş için savcõlarõn yaptõğõ tutuklama talepli itiraz başvurusu da heyet tarafõndan reddedildi. Yarbaya ‘sahte rapor’ sorgusu İstanbul Haber Servisi - Hava Harp Okulu’nda görevli Yar- bay A.M.K. sahte “as- kerliğe elverişsiz rapo- ru” hazõrladõklarõ iddia edilen bir suç örgütüne yönelik soruşturma kap- samõnda “şüpheli” sõfa- tõyla Cumhuriyet Savcõsõ Hikmet Usta’ya ifade verdi. Tutuklanma iste- miyle İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderilen yarbay A.M.K. serbest bõrakõldõ. Denizden araba çıkarıldı İstanbul Haber Servisi - Maltepe Astsu- bay Orduevi’nin yakõnla- rõnda bir çocuğun denize bir cisim attõğõnõ gören askerler durumu polise bildirdi. Polis yaptõğõ araştõrmada çocuğa ula- şarak denize bir saat attõ- ğõnõ öğrendi. Dalgõç po- lisler yaptõklarõ incele- mede denizin dibinde camlarõ kapalõ ve yosun tutmuş 2 araç buldu. Pla- kasõ 34 CHT 12 olan ara- cõn çalõntõ olduğu tespit edilirken, diğer aracõn üzerinden plaka çõkmadõ. Hayali ihracatçı çıktılar İstanbul Haber Servisi - Ataşehir’de TIR parkõna düzenlenen operasyonda çalõntõ bir otomobil içerisinde çok sayõda sahte belge ve ev- rak ele geçirilirken 6 kişi gözaltõna alõndõ. Şüpheli- lerin, ceviz ihracatõ yap- mak için belge tanzim ettikleri, bazõ gümrük memurlarõ vasõtasõyla konteynerlere yüklenen cevizi geri alarak iç pi- yasada sattõklarõ, bu şe- kilde de vergi iadesi ala- rak haksõz kazanç elde ettikleri belirlendi. Öğrenciye işkence iddiası HATAY (AA) - Hatay’da bir ilköğretim okulunda ana sõnõfõ öğ- retmeni olan F.N’nin, 6 yaşõndaki K.E. isimli öğ- renciyi masanõn altõna yatõrõp, üzerine bastõrdõğõ iddia edildi. K.E’nin da- yõsõ İbrahim A., yeğenine yapõlan işkencenin gö- rüntülerinin olduğunu söyledi. F.N. hakkõnda soruşturma başlatõldõ. Kavram Ödülleri sahiplerini buldu İstanbul Haber Servisi - Kavram Eğitim Kurumlarõ tarafõndan 9, 10 ve 11. sõnõflara yöne- lik düzenlenen 16. Kav- ram Olimpiyatlarõ Ödül- leri sahiplerini buldu. Profilo Kültür Merke- zi’ndeki törende, Türkiye genelinde 40 bin öğrenci arasõnda uygulanan anket sonuçlarõna göre belirle- nen başarõlõ TV ve radyo programlarõ da ödüllen- dirildi. Kavram Eğitim Kurumlarõ Başkanõ Ba- hattin Durmuş Tema Vakfõ işbirliğiyle Tekir- dağ Hatõra Ormanõ’nda 15 okul adõna ağaç dik- tiklerini bildirdi. 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlayan tasarı ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesi’nde bir oy farkla kabul edildi. Tasarının geçmemesi için çaba sarfeden Türk milletvekilleri ‘NO’ yaka kartlarıyla oylamayı izledi. Türkiye’deki eylemlerde soykırım iddialarının emperyalistlerin yalanı olduğu vurgulandı. Sultanahmet’te 3 ses bombası Eski AKP’li başkan cinayetten tutuklandı Taksim Anıtı yenilendi HATAY / MERSİN (Cumhuriyet) - Ha- tay’õn Ardõçlõ Belde Belediyesi’nin eski başkanõ AKP’li Hüseyin Bozkurt (56), öğretmen Zeliha Sarıbay’õ öldürdüğü gerekçesiyle tutuklandõ. Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli beldesi ya- kõnlarõndaki Mersin-Antalya D-400 karayolun- da, Hassa Dervişpaşa İlköğretim Okulu öğretme- ni Sarõbay, 16 Nisan’da yaralõ olarak yoldan ge- çen bir araç sürücüsünden yardõm istedi. Sürücü- nün bildirimi üzerine yaralõ, hastaneye kaldõrõldõ. Boynu ve kollarõ ile vücudunun çeşitli yerlerin- den bõçaklanan Sarõbay, ameliyata alõndõ ancak kurtarõlamadõ. Sarõbay, hastaneye götürülürken jandarmaya verdiği ifadesinde, Bozkurt ile Mer- sin’e gittiklerini, otomobilden indikten sonra or- manlõk alanda Bozkurt’a verdiği 60 bin TL borç nedeniyle tartõştõklarõnõ ve Bozkurt’un kendisini bõçakladõğõnõ belirtti. Bozkurt tutuklandõ. İstanbul Haber Servisi - Sultanahmet’te dün akşam saatlerinde 3 ayrõ noktada ses bombasõ patladõ. Patlamanõn etkisi ile büyük panik yaşa- nõrken ölen ya da yaralanan olmadõ. Sultanahmet Divanyolu Caddesi üzerinde mey- dana gelen olayda çöp kutusuna bõrakõlan ses bombasõ büyük bir gürültü ile patladõ. Patlamanõn etkisi ile çevrede bulunan turistler ve yurttaşlar büyük bir panikle kaçõşmaya başladõ. İlk patlama- nõn şoku geçmeden Biçkiyurdu Sokak ve Sulta- nahmet Camisi’nin karşõsõnda da peşi peşine pat- lama meydana geldi. Şans eseri ölen ya da yarala- nan olmazken bazõ işyerlerinin camlarõ kõrõldõ. Sultanahmet çevresinde belirlenen diğer ses bom- basõ uzman ekiplerce kontrollü şekilde patlatõldõ. İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) geçen kasõm ayõnda resto- rasyona alõnan Taksim Cumhuriyet Anõtõ’nda çalõşmalar tamamlandõ. Taksim Cumhuriyet Anõtõ, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ’nda düzenlenecek törenle yeniden açõ- lacak. Çalõşmalar 548 bin 16 TL’ye mal oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle