19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2010 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADA BİR Prof. Dr. MAHİR AYDIN ‘Ağlayan Lale’ Bu baharın Anadolu’ya kaçıncı kez geldiğini söylemek zor. Kolayı, lalelerin bir kez daha geldiği. Lale, “dağların kenti” Hakkâri’de başka güzeldir. Adı, ters lale. Çan gibi duruşundan. Belediye hizmeti de değil, doğanın armağanı. Karlar erimeden filizlenmeye başlar, nisanda boy verir. İlkbaharın gelişine sevinirken, yine çatışmalar hızlandı. Bu kadar şehit, şu kadar terörist, “demirbaş haber” televizyonda. Aradaki üç beş “ayrık otu” dışında, bu toprağın çocukları onlar. Oynanan, bir eski oyun. Kuralları oynatan iyi bilir de, oynayan değil: Umutlandır ama somutlandırma!.. Bu oyunu, Doğu Anadolu’da Ermenilere oynattılar. Belirsizliği, herkes kendine göre algılar. Tez zamanda, yüz yüze bakamaz oldu, vatan haini konumuna itildiler. 800 yılın komşuluğu, çabuk bitti. Olan, yalnızca kapı komşulara oldu. Kızılırmak’ın doğusunu, gerçekten verecekler miydi? Beşte bir azınlıkla. Ve öylesine iç içe yaşıyorken. Bu oyun oynanmasa, tablo başka olurdu bugünlerde. Ahtamar Kilisesi gündemde. Yılda bir dinsel tören yapmanın sevinci yaşanıyor. Her pazar değil!.. İlkbaharın müjdecisidir, ters lale. Yalnızca Hakkâri, Şemdinli, Yüksekova’da açar. Kadifemsi sarı, kırmızı, turuncu ile dünyanın en nadide kır çiçeği. Kozmetik ve ilaç için önemli madde. Bu güzelliğinden dolayı geline benzetenler bile var. Her ülke güzeldir de, hiçbiri Anadolu değil. Güneşin doğduğu topraklar: Anatolia. Buradan bakınca, Avrupa, güneşin battığı yerdir: Europe. Ve ters lale değerinde, 3 bin 500 çiçeğimiz var. Dünyada örneksiz. 800 ile Yunanistan, ikinci sırayı alır. Son 25 yıldır, bir oyun daha oynanıyor. Adını koyabilen yok. Eğer buna “demokratikleşme” deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin zaten demokratik oluşundandır. Bu mantık, “azlıkla suçlama” üstüne kuruludur. Örnekleri Osmanlı’da çok gördük. Zaten din devleti Osmanlı, “daha çok şeriat” diyen, nice ayaklanma yaşadı. Öyle ya! Var olana karşı çıkmak suçtur da, fazlasını isteyene alkış. Karabet Tomayan, 1853 Merzifon doğumlu. Çocukken alıp İsviçre’de eğittiler. 40 yaşında geri döndü, ayaklandı. Vatanı bölmek suçundan ölüme mahkûm. İngiltere’nin baskısı ile kurtuldu. 60’ında ise, çok pişmandı: “Daha akıllı bir yol izleseydik, bunlar yaşanmazdı.” Halep’te halı dokunuyor, enine mi boyuna mı? Kaygım o ki, yine yedirmezler. Önceki gibi, umutlandırır da somutlandırmazlar. İşte o zaman, çok başka üzüntüler yaşanır. Ve olan, yine bu toprağın insanına olur. Söylentiye göre ters lale, İsa çarmıha gerilirken, annesi Meryem’in döktüğü gözyaşı ile büyür. Her sabah ortasından damlayan su, onu ağlayan lale yapar. Belki daha kolaydı öncesinde, iki din çatışmasında. Şimdi işi çok zor ve bilmem kime ağlar?.. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle yazılarına ara vermiştir. PENCERE Rahim Atar, Toprak Yutar... Osmanlı’da padişahın kardeşlerini boğdurması yasaya dayanırdı; daha başka deyişle yasaldı. Fatih Kanunnamesi der ki: “Her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola (nasip ola) karındaşların (kardeşlerin) nizam-ı âlem için katletmek vaciptir.” ‘Nizam-ı âlem’ dünya düzeni demektir; bugün de ‘Yeni Dünya Düzeni’ yok mu!.. Osmanlı devletinde padişahın kardeşlerini boğdurması yasaldı; ama, kız kardeşler tahta geçemeyecekleri için paçayı kurtarıyorlardı. Yasa, kimi zaman cinayeti bile meşrulaştırabilir; bu nedenle insanlık ‘kanun devleti’nden ‘hukuk devleti’ne geçmek zorunda kaldı. İkinci Abdülhamit demiş ki: “Rahim atar, toprak yutar.” Büyük laf!.. Sultan, Mithat Paşa davasına tanık bulmak için ötekine berikine işkence yaptırır, ‘bizzat’ izlermiş. Padişah Abdülaziz’in mabeyincisi Fahri Bey işkenceye dayanamayıp yere yığılınca, Abdülhamit omuz silkmiş: “Adam sen de!..” demiş, “Rahim atar, toprak yutar!..” İşkence, hem Avrupa’da hem Osmanlı’da devlet göreneğinden sayılırdı; ancak, Batı’da iyi kötü bu işin önüne geçildi; bizde sürüyor. Tarihimizde Mithat Paşa’nın yargılanması ünlüdür. Abdülhamit, Osmanlı’nın başına ilk kez anayasa belasını saran bu ünlü devlet adamının hesabını görmek istiyordu. Yıldız Köşkü bahçesinde Malta Karakolu yanına birkaç yüz kişilik bir çadır kurduruldu. Mahkeme salonu çadırdı. Yargılama sözde açıktı ve çadıra giriş kartlarında şöyle yazılıydı: “Malta Karakolhanesi’ndeki mahkemenin seyir ve temaşasının mezuniyetini havi duhuliye biletidir.” Tiyatro ya da sirk bileti gibi!.. İstanbul’da yabancı elçiler, Mithat Paşa’yı kurtarmak için çaba göstermişler. Aradan kaç yıl geçti?.. Bugün Türkiye’nin Avrupa karşısındaki durumunda bir değişiklik var mı?.. Hükümetler gelip gidiyor, seçim üstüne seçim yapılıyor, tellaklar değişiyor, hamamın kubbesinde işkence feryatları yankılanıyor. Halet Efendi, İkinci Mahmut döneminin en ilginç kişilerinden biri!.. Rüşveti ve haracı alışkanlığa dönüştürmüş bu zalime ilişkin çok öykü anlatılır. Efendi sonunda Konya’ya sürülüp idam edilmiş, ama tüm yaşamında çok can yakmış, çoğu kişiyi tahtalı köye yollamış... O yıllarda Ortaköy’de halk arasında bir kargaşa çıkmış; çoğu kişi yaralanmış; Vükela Meclisi (Bakanlar Kurulu) toplanmış; önlem alınacak... Halet Efendi demiş ki: - Âleme ibret olsun diye Ortaköy’de köşede dükkânı bulunan Yahudi berber asılsın!. Vükeladan biri: - Aman efendimiz, o benim berberimdir. Halet Efendi: - İlle de o berber şart değil ya!.. Onun yanındaki asılsa da olur. Geçen yüzyıl başında yaşanmış bu olay!.. O sırada Fransız Devrimi gerçekleşiyor, Avrupa’ya ‘Aydınlanma Çağı’nın ışıkları yansıyor. Türkiye’de bugün yaşadıklarımızı, gelecek yüzyılın kuşakları ibret ve dehşetle birbirlerine anlatacaklar; 20’nci yüzyıldan 21’inci yüzyıla bırakacağımız mirasta nice çarpıcı öykü var. (12 Nisan 1997 tarihli yazısı) Ü lkemizde son dönemlerin en çok konuşulan konularõndan birisi ‘milli irade’! Yönetenler, haklõlõğõnõn simgesi olarak “Milli irade böyle istiyor” gerekçesiy- le uygulamalarõnõ “kamuya kabul et- tirmenin” etkili bir kavramõ olarak öne sürüyorlar. Felsefi, hukuki, siyasi niteliği, bilimselliği, gerçekliği vb. değerler bü- tününün bir öneme sahip olup olmadõğõ ise önemsiz! Milli irade varsa akan su- lar durmalõ! Buraya bir noktalõ virgül ko- yarak konumuza, zeytine dönelim. Bütün dünya, zeytinin hem simgesel anlamlarõnõ, hem de doğrudan taşõdõğõ de- ğerleri artarak biliyor. Biz insanlar için zeytin, dün olduğu gibi yarõn da, “O biz- den, biz ondan”õzdõr. Barõşõn simgesi, binlerce yõllõk kültür, sağlõk, saflõk, sa- bõr, kutsallõk, efsane ve hayata dair da- ha birçok kavramõ barõndõran bir değer- dir zeytin. Ve yine biliriz ki kutsal zey- tin ağacõnõn “Anayurdu Anadolu top- raklarıdır”. Zeytin anayurdundan bir kez daha kovulmak istenmektedir. Hem de kimsenin haberi olmadan, oldubitti ile bu “icraat” yapõlmak istenmekte! 5 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe gi- ren Maden Yasasõ’nõn 2009 yõlõnda Ana- yasa Mahkemesi tarafõndan bazõ hü- kümleri iptal edildi.. yasanõn yeniden dü- zenlenmesi için bir yõl süre verildi. Ya- sanõn iptaline kadar geçen süre ve gü- nümüzde de alõnan madencilik ruhsat ve izinleri aleyhine açõlan sayõsõz davalar- da yerel mahkeme, yüksek mahkemeler ve AİHM kararlarõ ile yapõlan uygula- malarõn hukuka uyarsõzlõğõ sabit hale gel- di. Şimdi Maden Yasasõ TBMM’de ye- niden görüşülmek üzere komisyonlarda!.. Gelin görün ki bu yasa ülkenin planla- masõ ve bütçesi ile temel önemde bir ya- sa iken, bu türlü yasalar için ana komis- yon olmasõ gereken Meclis Plan Bütçe Komisyonu iken; ve bu usul, 2004 yõlõnda çõkan yasada ana komisyon olarak işlev gören plan bütçe komisyonunun olmuş- ken, bugün ana komisyon, “TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kay- naklar, Bilgi ve Teknolojileri Komis- yonu” olmuş! Bu uygulamanõn cevabõ açõktadõr. Neden? Tabii kaynaklarõ ilgi- lendiriyor cevabõ hükümsüzdür. Meclis İçtüzüğü’nün usul ve esaslarõna uyar- sõzlõğõ bize göre tartõşmasõz bir çifte standarttõr. Bu durum başta siyasi parti- lerin ve hukukçularõn tartõşmasõ gereken bir durumdur. Önergeyi verenler kim? 8 Nisan 2010 tarihinde TBMM Sana- yi Komisyonu’nun alt komisyonunda görüşülmekte olan Maden Yasasõ Tasa- rõsõ’nõn 11. maddesinde, 3573 sayõlõ Zeytincilik Yasasõ’nõn 20. maddesi “Ba- kanlıkça tespit edilen zeytinlik saha- ları içerisinde zeytinyağı fabrikası ha- riç zeytinliklerin üreme ve gelişmesi- ne mani olmayacağı çevresel etki de- ğerlendirme sürecinde belirlenmiş olan madencilik ve işletme faaliyetle- ri ile bu faaliyetlerle ilgili tesis ve alt- yapı tesislerinden ibaret geçici tesisler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri yapı- labilir ve işletilebilir” şeklinde değişti- rilmesi kabul edilmiştir. Bu değişiklik önergesini verenler kim- ler? “Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği” adõndaki uluslararasõ madencilik şirketleri ve bunlarõn yerli iş- birlikçilerinin lobisi olduğu, kamuoyu ta- rafõndan yaygõn olarak kabul ve iddia edi- len bir çõkar grubu! Bu noktada sorulmasõ gereken soru; anayasaya, yasalara bağ- lõ kalacağõnõ, ülkenin yüksek çõkarlarõ için namusu üzerine yemin eden, Zeytin Ya- sasõ’nda yapõlmak istenen değişiklik önergesini kabul edenler, tasarõ bütünüyle önlerine geldiğinde kabul oyu verebile- cek milletvekilleri, milli iradeyi mi yan- sõtmõş olacaklar? Doğrudan milyonlar- ca zeytinciyi ilgilendiren bu değişiklik ya- põlõrken bir tek zeytincinin, zeytinci ku- rum temsilcisinin olmadõğõ, enikonu araştõrma görevi verilen alt komisyon, zeytincilere sormadan yaptõğõ bu deği- şiklikle milli iradeyi temsil mi etmekte- dir? Atatürk’ün mirası Değiştirilmek istenen, Atatürk’ün mi- rasõ, dünyada yalnõz zeytine has yasa Tür- kiye’de vardõr. 3573 sayõlõ Zeytin Ya- sasõ’nõn 20. maddesi bu yasanõn omur- gasõdõr. Eğer bu değişiklik TBMM’den geçerek yasalaşmõş olursa; 1- Zeytin Yasasõ yok hükmünde ola- caktõr, 2- Bu teklifin veriliş biçimi ve deği- şiklik, parlamentonun saygõnlõğõna dü- şürülmüş bir gölge olacaktõr, 3- 2004 yõlõnda TBMM bu konuda yap- tõğõ uzun ve detaylõ çalõşmalarla kararõ- nõ vermişken bugün ne oldu da bu kara- rõndan vazgeçmektedir, sorusuna veri- lecek ‘değişiklik yapmak isteyenle- rin’ cevaplarõ var mõdõr? 4- 1 Aralõk 2009 tarihinde, kõsaca Türkiye’nin Uluslararasõ Zeytinyağõ Konseyi’ne üyelik kanunu (UZK-IOOC) olarak adlandõracağõmõz yasa görüşme- lerinde (günümüz siyasi gelişmeleri de dikkate alõndõğõnda) TBMM, son yõllar- da istisna bir tutumla oturuma katõlan bü- tün milletvekillerinin çekimser ve ret oyu vermeden hepsinin kabul oyu ile bu ya- sa geçmiş ve görüşmelerde bütün parti sözcülerinin zeytine dair yüksek nitelikli konuşmalar yapmõşken, böylesine bir de- ğişiklik girişimi hangi gerekçeye da- yandõrõlacaktõr? Burada söylediğini öbür tarafta inkâr anlamõna gelmeyecek midir? 5- Türkiye, zeytinin genetik anavata- nõdõr. Zeytinin dünyaya, Akdeniz’in kuzeyinde yayõlma sürecinde, Anadolu binlerce yõllõk bir kültür ve genetik varlığın kaynağıdır. Dünyada 5. büyük üretici ülke olmaktan 2. büyük üretici ül- ke olma yolunda hõzla ilerlemektedir. Bu, zeytinciliğimizin ve mevcut iktidarõn Ta- rõm Bakanlõğõ’nõn koyduğu hedeftir. Son yõllarda ağaç varlõğõ 100 milyondan 160 milyon sayõsõna ulaşmõştõr. Toplam ürün deseni içerisinde 12 milyon hektar zeytin dikilebilir potansiyele sahiptir. Bu gerçekleşirse dünyanõn toplam zeytin varlõğõ 920 milyon olup, yalnõzca Tür- kiye bu varlõğõn 4 katõ büyüklüğüne, bu- günkü GSMH’nin yüzde 15’i, dünya sõ- võ yağ üretiminin yüzde 13’ünü zeytin- yağõ gibi bir ürünü Türkiye’nin üretmesi anlamõna gelecek potansiyeldedir ülke- miz. Bu potansiyelin gerçekleştirilme- sinin karşõlõğõ ise Türkiye’nin iki yõllõk sõvõ yağ ithalatõ için verdiği paranõn kar- şõlõğõdõr. 6- Zeytin Yasasõ’nda bir değişiklik ya- põldõğõnda potansiyel varlõğõmõzõn kay- bõ ile birlikte doğacak sonuçlardan yal- nõz zeytinciliğimiz etkilenmeyecektir. a. Dünya doğa mirasõ olan Kaz Dağlarõ ve Madra Dağlarõ tamamen yok olacak- tõr. Çünkü Zeytin Yasasõ aynõ zamanda bu değerlerimizi de korumaktadõr. b. Zeytinlik alanlarõn olduğu bölgeler turizmin de en yaygõn olarak yapõldõğõ bölgelerdir. Dev maden kraterleri ile tahrip edilmiş bir doğaya, yeraltõ sularõ, yerüstü su kaynaklarõ kirletilmiş ve yok edilmiş bir yerde ne yaşam olur ne de tu- rizm yapõlabilir. c. Ülkemiz son yõllarda zeytincilik alanõnda ulusal ve uluslararasõ arenada önemli büyüklüklere ulaşmõştõr. Yurti- çinde milyarlarla ifade edilecek ekono- mik değer ve yatõrõmlar yapõlmõştõr. Ta- mamõ yerli kaynaklarla yapõlan bütün bu yatõrõmlarõn yok sayõlmasõ, kaynağõnõn or- tadan kaldõrõlmasõ milli iradenin tecelli- si mi sayõlacaktõr? d. Zeytincilik binlerce yõllõk bir kültür ve etnografya demektir. Dinginliktir, saflõktõr. Biz, Anadolumuzun özvarlõğõ değer ve kültürümüze, beyaz kadõn ti- caretinin, uyuşturucu ve alkol bataklõ- ğõnõn kültür diye galebe çalõnmasõnõ is- temiyoruz... e. Hukuk ve adalet istiyoruz. Onlarca mahkeme, yüksek mahkeme ve AİHM kararlarõnõn yok sayõlmasõnõ, çifte stan- dart, arkaya dolanma girişimlerine, yağ- ma, talan ve yõkõm yasalarõ ile bu ülke- nin yağmalanmasõnõ istemiyoruz... Son söz olarak; başta zeytinciler, on- Zeytin ve Milli İrade!.. Murat NARİN Ulusal Zeytin ve Zeytinyağõ Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Zeytin Yasamõz hiçbir biçimde tartõşma konusu yapõlmamalõdõr. Evet, biz zeytinciler yasamõzda en küçük bir değişikliğin bile tartõşma konusu yapõlmamasõnõ istiyoruz. Gerçek milli irade bunu istiyor. Ülkenin tartõşmalõ siyasi gündeminde saman altõndan su yürütülmeye çalõşõldõğõnõ da gerçek milli irade biliyor. larõ temsil eden ku- rumlarõn tamamõ bugü- ne kadar bu girişim her gündeme geldiğinde iradelerini zeytin yasa- sõnõn değiştirilmeme- sinden yana koydular. Hem de sayõsõz kez! Başta zeytinciler olmak üzere, zeytin bölgele- rinde yaşayan, tatilini geçiren Anadolu’nun 100 binden fazla yurt- taşõnõn imzaladõğõ baş- vuru TBMM Başkanlõ- ğõ’na verildi. Daha mü- rekkebi kurumamõş bu imzalar milli irade ola- rak sayõlmamakta mõ- dõr? Sonuç Zeytin Yasamõz hiç- bir biçimde tartõşma konusu yapõlmamalõ- dõr. Evet, biz zeytinci- ler yasamõzda en küçük bir değişikliğin bile tar- tõşma konusu yapõlma- masõnõ istiyoruz. Gerçek milli irade bunu istiyor. Ülkenin tartõşmalõ siyasi gün- deminde saman altõn- dan su yürütülmeye ça- lõşõldõğõnõ da gerçek milli irade biliyor. Şim- di görev, TBMM sõra- larõnda bugün milletin temsil görevini verdik- lerinde. Gerçek milli irade- nin nasõl “tecelli” ede- ceğinin görülmesinde zeytin tarihsel işlevi ve şahitliği ile mihenk ta- şõ olarak duruyor. Ve diyor ki: “Siz gel- meden önce de bura- daydım, siz gittikten sonra da burada ola- cağım!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle