Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
20 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Türkiye Değişim Hareketi lideri
Mustafa Sarıgül’ün daveti üzerine
cumartesi günü Bingöl mitingine
katıldık. Yolculuk sırasında bu
harekete gönül vermiş işadamları ve
işkadınları ile sohbet etmek olanağı
bulduk ve ilginç sonuçlar elde ettik.
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim
Fakültesi’nden Yrd. Doçent. Dr. Çisil
Sohodol Bir’e neden bu hareketin
içindesiniz diye sorduğumuzda şu
cevabı veriyor: “Liderlerin son 10
yıldır her ay düzenli olarak puan
grafiği araştırması yapılıyor. Son 7 yıl
içinde Baykal, Bahçeli ve Erdoğan
dışında hiçbir lider yüzde10 üstünde
oy alamadı. Dördüncü lider Sarıgül
ve puanı yüzde 10’un üstünde. Bu da
yüzde 10-14 oy aralığına tekabül
ediyor. Bu gösterge Sarıgül’ün halk
tarafından sevildiğini gösteriyor. Bu
birinci etken. Türkiye’de son 10 yılda
öğrencilerimde gördüğüm bir şey
var, gençler giderek umutsuzlaşıyor,
yurtdışını hedefliyor. Öğrencilerimde
yoğunlaşan bu umutsuzluk beni çare
arayışına itti. Çözümlerin, etkinlik
alanı olan siyasette bulunabileceğini
düşünerek Sarıgül’ün yanında yer
aldım. Bu umutsuzluğa çare bulmayı
Sarıgül’ün dinamizmi, tecrübesi ve
zekâsının liderliğindeki bir partide
sağlayacağıma inandım ve heyecanla
bu harekete katıldım.”
Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nın
sahiplerinden, turizmci başarılı bir
işkadını olan Seda Eyüboğlu’na şu
soruyu soruyoruz. Para
kazanıyorsunuz, belli bir refah
düzeyiniz var, işinizde de
başarılısınız, siyasete neden
giriyorsunuz? Verdiği cevap Sarıgül’e
olan sevgi ve güven ekseninde
oluyor. “Ülkenin geleceğinde beş
yaşındaki çocuğumu düşünerek,
çocuklarımız için bir şeyler yapmaya
karar verdim. İş hayatında başarılı
olmanız ülke meselelerini çözmede
yeterli olmuyor. Siyasete girmelisiniz.
Bunun için yıllardan beri insan
biriktiren ve insana yatırım yapan
Sarıgül’ün liderliğinde bir siyasi
hareketin başarılı olacağına inandım
ve kurucu üye oldum.”
Yedi yüz otobüsü ile yıllardan beri
işyerlerine servis hizmeti veren, kırk
yıldır şirket adresi değişmeyen,
istikrarlı bir iş hayatına sahip aynı
zamanda yılların siyasetçisi Bayram
Özata’ya bu hareketin içinde neden
yer aldığını ve partileşme sürecinin
finansman kaynaklarını soruyoruz.
“Ben başarılı bir işadamıyım.
İstanbul’un en eski firmalarından
biriyim. Vergimi öderim. Siyasetten
hiçbir maddi beklentim olmadığı gibi
ihtiyacım da yoktur. Ama ülkeme
hizmetin etkin olarak siyasette
yapılabileceğini bilenlerdenim. Bu
nedenle büyük holding olma hedefi
yerine ülkeme biraz da Ankara’da
hizmet etmeyi amaçladım ve otuz
beş yıllık siyaset arkadaşım
Sarıgül’ün yanında yer aldım.
Hareketin finansmanı ile ilgili
yazılanlar ve söylenenler doğru değil.
Finansmanı gönüllüler yaratıyor. Eğer
halk damarınız, halk tabanınız varsa
gönüllüleriniz olur ve bu nedenle
finansman sıkıntısı çekmezsiniz.
Bütün masrafları il, ilçe, belde
yöneticileri karşılamaktadır.”
Birinci sınıf müdürlükten emekli
olan spor dünyasının yakından
tanıdığı Affan Keçeçi de şunları
söylüyor. “İlk defa siyasete
atılıyorum. Yılların birikimi nedeniyle
ülkeme artık siyaset yoluyla hizmet
etmek istediğim için TDH içine
girdim. Yaklaşık 20 tane ülke
sorununu çözüm olarak tespit ettik.
En başa aldığımız sorun işsizlik.
Siyasette sevgi ve saygının kurulması
da ikinci hedefimiz. Anadolu’yu
gezdiğimizden beri bu hareketin ilk
seçimde başarı şansının olduğunu
görüyoruz.”
Burada adını sayamadığımız
birçok işadamı ve işkadını,
sendikacı, siyasetçi Fehmi Işıklar,
Sabri Erbakan, eski Muş milletvekili
Zeki Eker de bu hareketin içinde.
Ancak partinin olmazsa olmazı
Hasan Aydın. Kurt siyasetçi bu işe
kendini adamış durumda. Hepsi bu
hareketin başarılı olacağına inanarak
şunu söylüyorlar:“Gördünüz
Bingöl’deki kalabalığı; yaklaşık 20 bin
kişi var. Bu kalabalıklar dört
eğilimden oy alacağımızı gösteriyor.
Marjinal parti olmayacağız. Bu
partinin Sarıgül dışında cazibe
merkezi olmasının nedeni dört eğilimi
kucaklıyor olması. İktidara gelmek
için sadece CHP’den oy almak
yetmez. AKP’den de oy alacağız.
AKP içinde eski ANAP’lılar ve
MHP’den küsmüş olanlar bize oy
verecek.”
Bakalım heyecanlı ve hevesli
işadamı, işkadınları ve eski
siyasetçilerin öngörüleri doğru
çıkacak mı, Bingöl insanının
“Tencerede et değil, dert kaynıyor”
şikâyetine TDH cevap verebilecek ve
tencerede et kaynatabilecek mi?..
İşadamları ve İşkadınlarının Siyasete İlgisi Artıyor
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Referandumla Yarılma
AKP’nin anayasa paketi ile derdinin
demokratikleşme olmadığı, referanduma paketle
gidilmesi dayatması ile halkın anayasa
değişikliklerine ilişkin görüşünü almak değil
cepheleşmeyi, yarılmayı oylamak istediği..
tartışmaları anlamsız kılan bilimsel gerçeklik...
Başbakan Erdoğan, AKP iktidarı umursamaz,
yandaş medya, aydınların okuspokuslu
savunmaları eşliğinde hızlandırılmış program
uygulaması için bastırıyorlar...
Demokrasilerin olmazsa olmaz ilkeleri güçler
ayrılığını ortadan kaldıracak, AKP, liderleri,
milletvekillerini, anayasal, hukuk düzeni ile çatışan
parti, iktidar icraatları suçlarının hesabını
vermekten kurtaracak amaç, makyaj cila,
demokratikleşmeye katkıları güdük maddelerle
allanıp süslenmiş oylanacak... AKP, zengin kuzey
dünyasının, ABD, AB’nin Türkiye’ye 3. dünya
ülkelerinin tümü için geçerli yamuk bakışlarına,
demokrasi ilkelerine ilişkin duyarsızlıklarına,
çıkarlarına hizmet koşulu ile sözde tartışılamaz
insan hakları, hukuk, demokrasi.. kriterlerinin
ayaklar altına alınmasına seyirci kalacaklarına
güvenli.
İçerde cepheleşme, toplumsal yarılma ile aldıkları
yola, cemaatler, aşiretlere, her tür ayırımcılığa..
giderek daha ağır teslim olan seçmene
güveniyorlar. Referandum konusu olamayacak
anayasa taslak paketi ile referanduma gidilmesinde
diretmekten geri durmuyorlar. CHP’nin
demokratikleşmeye ilişkin maddelerin Meclis’ten
uzlaşılarak geçirilmesi önerisini reddediyorlar.
Erdoğan’ın kafasındaki planda, aslında Meclis’ten
kolayca geçirilebilecek demokratikleşme önerileri
olmadığı, referanduma gidilerek AKP’nin toplumsal
yarılma ile iktidarda kaybetmekte olduğu oyları
toparlamayı, öylece seçime gitmeyi amaçladığı,
artık çoğunluğun buluştuğu senaryoların
odağında...
Sürpriz gibi gelişme, Başbakan Erdoğan’ın tam
da bu plan bu hafta başlayan Meclis görüşmeleri
gündemindeyken, hafta sonu çıkışları ile başkanlık
sistemini yeniden gündeme getirmesi. Uzun
soluklu özleminin ağzından kaçması hali bir durum
da ortada yok. Yandaş medyada yapılacak
anayasa paketi, güncel gündeme ilişkin söyleşilerin
günlerdir reklamı yapılıyordu. Besbelli Meclis
görüşmeleri öncesi önemli bir kamuoyu
oluşturulması amaçlanıyordu.
Şimdi Başbakan Erdoğan’ın uğruna referandumu
göze aldığı, sözde çok acil, yaşamsal değerdeki
demokratikleşme anayasa değişikliği paketini, tam
da Meclis’te görüşmeler başlarken, sonradan çok
da önemli olmayacak bir ara deneme, güç gösterisi
metinleri olarak ilan etmesinin akılcı gelen bir yanı
var mı? Tabii ki Başbakan Erdoğan paketin
önemsiz, anlamsız olduğunu çıplak cümlelerle
söylemiyor, ama bu anayasa değişikliğinde
başarıya ulaşırlarsa, yeterince destek, oy alırlarsa,
seçimlerde daha da çok oy alacaklarını, yeni iktidar
güçleri ile de baştan sona, başkanlık sistemini
öngörecek yeni bir anayasa değişikliğine
gideceklerini ilan etmekte hiçbir sakınca görmüyor.
Başkanlık sisteminin Türkiye’ye nasıl
uyarlanacağı, en demokratik olduğu varsayılan
ABD’de bile emperyal çıkarlar adına nasıl çarpık
kullanıldığı, Türkiye’de olsa olsa Rusya’nın çok
gerisinde bir diktatoryal yönetim olacağı
tartışmalarına girmeyi bir yana bırakarak,
Başbakan Erdoğan’ın gerçek özlemini ağzından
zamansız kaçırıp kaçırmadığı üzerinde duralım;
kontrol edilemez öfkesi, tutkularına karşın konuyu
gündeme getirişinin çok bilinçli, amaçlı olduğu
ortada...
Öncelikle ekonomik kriz çarpmışken, iktidarı oy
kaybederken, işsizlik, yoksullaşma halkımızı
vurmuşken acil gerekçeli anayasa değişiklik
paketinin iktidarları için bilinen çıkar amaçları,
operasyonları dışındaki demokratikleşme
bölümünün amaç değil, araç olduğunu ilan
etmekte sakınca görmüyor. Bu sayede gelecek
güçlü iktidarlarında baştan sona ele alınıp
değiştirileceğini, tam da kişisel konumları ile
uyumlu güçlü başkanlık sistemine gidilmesini
planlarının yapıldığını ilan ediyor... Hiç çekinmeden
“Sonradan baştan sona değişecek bir anayasa için,
bu anayasa değişikliği paketini dayatmış
bulunuyoruz. Bu startejik bir adım..” diyebiliyor..
Çok taktik yeni bir plan açıklaması ile Meclis’te
parmak kaldırmalarını denetleyeceği
milletvekillerinden, saflarını seçecek tüm toplumsal
örgütlenmelere, seçmene.. herkese mesajını
veriyor; “Ben çok uzun soluklu, güçlü iktidar
hesaplarımı yaptım. Gidici değil kalıcıyım. Benim
emirlerimin dışına çıkanları yakarım..” mesajını
içeren tehdidi, kendi iktidar kadroları, ele geçirilmiş
yaşamsal devlet kurumlarının başlarındakiler dahil,
ele geçirilecek kurumlarda görev alanları,
alacakları, sıradan vatandaşa uzanan bir geniş
halkada herkese.. yönelik, duruşlarını baskılama,
karşı durma eğilimlilerde moral bozukluğu yaratma
amacı taşıyor...
Tabii sınır tanımaz iktidar tutkusu, sınır tanımaz
iktidar icraatlarında, gözü kara, hak hukuk
çiğneyerek, baskıyla, tehditle yol alışta, yolda
kalanların çoğunlukta oldukları gerçeğini de
unutmadan...
Klasik bir turist Türkiye’ye ortalama 600 dolar bõrakõrken sağlõk turisti minimum 3 bin dolar harcama yapõyor
Türkiye’ye sağlõk turizmi için
yõlda 500 bin turist geliyor.
Bunlarõn çoğunluğunu kaplõca ve
termal tesisleri ziyaret edenler
oluştururken saç ektirme, göz
ameliyatlarõ, tüp bebek için
gelenlerin sayõsõ artmaya başladõ.
ŞEHRİBAN KIRAÇ
Turizm denince Türkiye’de akõllara sa-
dece deniz kum ve güneş geliyor. Oysa dün-
yada son yõllarda sağlõk turizmi alanõnda bü-
yük gelişmeler söz konusu. Turist gittiği
yerde hem tatil yapma olanaklarõnõ araştõ-
rõrken hem de uygun fiyatlara tedavi olma
imkânõ da yakalõyor. 2005’te sağlõk turiz-
minin global potansiyeli rakamsal olarak 20
milyar dolardõ, 2010 için ise konuşulan ra-
kam 40 milyar dolar. 2006’da Singapur,
Hindistan, Malezya ve Tayland gibi Asya
ülkeleri sağlõk turizminden 2.5 milyar do-
lar gelir elde ettiler ve 2012’de bu rakamõn
4.4 milyar dolara çõkmasõ bekleniyor.
Türkiye’ye ise tanõtõm eksiğine karşõn ge-
çen yõl 500 bin kişinin sağlõk turizmi için
geldiği tahmin ediliyor. Türkiye sağlõk tu-
rizminde başta gelişmiş ülkeler olmak
üzere Ortadoğu ve yakõn coğrafyadan tu-
ristleri ağõrlõyor. Sağlõk turizmi denince sa-
dece hastalarõn yurtdõşõndan gelip Türki-
ye’de tedavi olmasõ olarak algõlanmamasõ
gerektiğine işaret eden uzmanlar, sağlõk tu-
rizminin ana başlõklarõnõn tõp turizmi, ter-
mal turizmi, yaşlõ turizmi, engelli turizmi,
hatta yurtdõşõna tõbbi malzeme satõşlarõ ve
sağlõk alanõnda eğitim için gidiş gelişleri de
içerdiğini aktarõyor.
Türkiye ön planda
Sağlõk turizmi son 10 yõlda çok hõzlõ bir
büyüme ile dünya çapõnda bir endüstri ha-
line geldi. Tüm dünyadan birçok insan göz,
diş veya cerrahi tedavileri almak ve aynõ an-
da gezmek, görmek ve gittikleri ülkenin tüm
etkinliklerini tanõmak için diğer ülkelere se-
yahat ediyorlar.
Sağlõk turizmine konu olan tedavi ve hiz-
metlerin çeşitli ülkelerdeki maliyeti kõ-
yaslandõğõnda Hindistan, Tayland, Türki-
ye, Singapur ve Tayvan bu alanda ön pla-
na çõkõyor. ABD’de bir tedavi için 100 do-
lar ödeyen bir hastanõn tedavi maliyeti Tür-
kiye, Hindistan, Tayland gibi ülkelerde 7-
8 dolara kadar düşebiliyor. Sektöre KDV
teşviki getirilmesi halinde Türkiye’ye yõl-
da 1 milyon hasta geleceği ve Türkiye’nin
yõlda 8 milyar dolar gelir elde edebileceği
belirtiliyor.
Sağlõk hizmetlerinde en pahalõ ülke
olan ABD’de yaklaşõk 50 milyon kişi her
türlü tedavisini nakit parayla yapmak du-
rumunda. En ucuz ülke ise hastalõğa gö-
re değişiyor.
NELER YAPILMALI?
Türkiye’nin sağlõk turizminde hak
ettiği yere gelmesi ve daha fazla
turist çekmesi için şu adõmlarõn
atõlmasõ gerekiyor:
Türkiye sağlõk turizmi açõsõndan
iyi anlatõlmõyor. Bunun milli po-
litika haline getirilmesi gerekiyor.
Yurtdõşõndan hasta kabul edecek
hastanelerin standardizasyonla-
rõ olmalõ. Sağlõk Bakanlõğõ ve
Özel Hastaneler Birliği’nin onay-
lõ sertifikasõ olmayan özel hasta-
ne ve hekimin yabancõ hasta bak-
masõ yasaklanmalõ.
Birim fiyatlar ve paket fiyatlar,
Sağlõk Bakanlõğõ, OHSAD ve
Türk Tabipleri Birliği tarafõn-
dan Avro olarak belirlenmeli,
alt ve üst limit aşõlmamalõ.
Uluslararasõ tanõtõm ve pazar-
lama atağõ yapõlmalõ, özellikle
medyada yer alõnmalõ ve bu ça-
lõşmalar devlet tarafõndan des-
teklenmeli.
Yurtdõşõndan Türkiye’ye hasta
getirecek olan sigorta şirketleriyle
koordinasyon sağlanmalõ.
Sertifikasõnõ alan hastanelerin
hizmet içi eğitimleri şartlara uy-
gun olarak yapõlmalõ.
Yurtdõşõndan tedavi için gelen
hastalarõn faturalarõndaki KDV,
belirli bir dönem için sektörün
yurtdõşõ tanõtõm fonu olarak kul-
lanõlmalõ.
Avrupa’da bulunan Türklere
sağlõk hizmeti danõşmanlõğõ ve-
recek şirketler kurulmalõ.
Ortadoğu-Afrika-İslam ülkele-
rinden hasta transfer edecek olan
danõşmanlõk şirketlerinin orga-
nizasyonu yapõlmalõ.
Daha önce yalnõzca turizm sağ-
lõğõ için işbirliğinde olduklarõ
kurumlardan aldõklarõ kaliteli ve
ekonomik hizmet nedeniyle Av-
rupa’da yaşayan Türklerin Tür-
kiye’de tedavisi ya da tedavi sõ-
rasõ bekleyen hastalarõn Türki-
ye’ye sevki ve hatta yaşlanan
Avrupa’nõn Türkiye geriatri mer-
kezlerinden hizmet almasõnõ gün-
deme getirmeye ve tartõşmaya
başladõlar.
500 bin kişi sağlık için geldi
S
on 2-3 yõlda sağlõk turizmi alanõnda gelişme
gösteren Türkiye’ye 2009’da sağlõk turizmin-
de yaklaşõk 500 bin kişi geldi. Bunlarõn yaklaşõk
1 milyar dolara yakõn döviz bõraktõğõ tahmin ediliyor.
Sağlõk Turizmini Geliştirme Derneği Başkanõ Dr.
Dursun Aydın’a göre, özellikle İstanbul’daki büyük
özel hastaneler sağlõk turizmi alanõnda ciddi çalõşma-
lar yapõyor. Antalya ise yaşlõ turizminde Afyon, Bur-
sa,Yalova başta olmak üzere Ege bölgesi termal turizmde
öne çõkõyor. Adana, Hatay, Gaziantep komşu ülkeler
(İran, Irak, Suriye, Kõbrõs) ve Ortadoğu ülkeleri için çok
ciddi bir sağlõk turizmi bölgesi haline geldi. Özellikle
vizelerin kalkmasõ bu sektörün önünü açtõ.
Suriye’deki veya Irak’taki bir kişi sabah gelip Tür-
kiye’de tedavi olup aynõ gün ülkesine geri dönebiliyor.
Ancak bu iller yeterince
desteklenemediği için
uluslararasõ arena-
da tam tanõnmõyor.
Aydõn’õn verdiği
bilgiye göre sağ-
lõk turistlerinin ba-
zõ tedavilerde mad-
di kazançlarõ yük-
sek. Örneğin Avru-
pa ülkelerinde yapõlacak saç ekimi ücretiyle bir çift Tür-
kiye’ye doğal, tarihi güzellikleri dolaşmak, uçak biletleri,
konaklama ve transferler, tur rehberi dahil bir sağlõk tu-
rizmi paketi için gelebilir. Medikal turistler genellikle
gelişmiş ülkeler olan ABD, Kanada, İngiltere, Batõ Av-
rupa, Avustralya ve Ortadoğu’dan geliyorlar.
Türkiye’nin sahip olduğu 1800 adet termal kaynak,
iyi planlanõr ve yönetilirse; yõlda 10 milyar dolar gelir
temin etme potansiyeline sahip. 1800 termal kayna-
ğõndan sadece 600 kadarõ açõk. Bu kaynaklarõn tam kul-
lanõmõ halinde bulunduğu bölgede 60 bin yatak kap-
asitesi gerekiyor. Ancak sadece 15 bin yatak kapasite-
si var. Bu yetersizliğin ötesinde mevcut 15 bin yatak kap-
asitesinin sadece 1500’ü nitelikli.
Dünya kupasını bilen LCD’yi kapacak
Ekonomi
Servisi -
Vestel’in
Dünya
Kupasõ’na özel
kampanyasõyla,
favori
ülkelerini
temsil eden
LCD’yi satõn
alan ve kupa
şampiyonu olacak ülkeyi doğru
tahmin eden tüketiciler, ürün tutarõ
kadar hediye çeki kazanacak.
Vestel’in Pazarlamadan Sorumlu
İcra Kurulu Üyesi Levent Hatay,
“13 Haziran’a kadar LCD alan
tüm müşterilerimize ürün
tutarında
hediye çeki
kazanma
fırsatı
sunuyoruz.
Kampanyanın
da katkısıyla
bu yıl 600 bin
LCD satmayı
planlıyoruz”
dedi. Yõlõn ilk
3 ayõnda satõşlarõnõn yüzde 163
arttõğõnõ belirten Hatay, 2010’da iç
pazarda beyaz eşyada yüzde 15,
LCD’de yüzde 100’e yakõn büyüme
hedeflediklerini söyledi. Hatay, bu
yõl içinde 100 yeni mağaza açmayõ
planladõklarõnõ ifade etti.
Tıbbi malzemede
ödeme sıkıntısı
Türkiye’ningeleceğimakinede
Ekonomi Servisi - Sanko Holding
Yönetim Kurulu Başkanõ Abdulka-
dir Konukoğlu, “Ben istiyorum ki
amiral gemimiz makine sanayisi ol-
sun, çünkü Türkiye’nin geleceği
hakikaten makine sanayisi” dedi.
Konukoğlu, Sanko Makina’nõn 50
milyon dolar yatõrõmla üretimine
başladõğõ yeni ürünü “SNK Beko Lo-
der” kazõcõ yükleyici iş makinesinin
tanõtõmõ dolayõsõyla düzenlenen basõn
toplantõsõnda, Sanko Makina’nõn Ga-
ziantep’te kurulmasõnõn amacõnõn
ağõr sanayiyi, makine sanayi-
sini kente yerleştir-
mek olduğunu be-
lirtti.
Yatõrõmla
birlikte yan sanayiyi de geliştirmeyi
ve Gaziantep’e başka imalatçõlarõ
da çekmeyi hedeflediklerini dile ge-
tiren Konukoğlu, bu yatõrõmõ Gazi-
antep’te değil İstanbul, İzmir ya da
Bursa’da kurmalarõ halinde daha
fazla kâr edebileceklerini ifade etti.
Ekonomi Servisi - Tüm Tõbbi
Cihaz Üretici ve Tedarikçi
Dernekleri Federasyonu
(TÜMDEF) Genel Başkanõ
Mehmet Ali Özkan, Türki-
ye’de özellikle son beş yõlda
hastanelerin geri ödeme soru-
nu nedeni ile tõbbõ malzeme
sektöründe ciddi bir sõkõntõ
yaşandõğõnõ söyledi. Özkan,
özellikle bazõ üniversite has-
tanelerinde ise bu sorunun
kriz noktasõna geldiğini vur-
guladõ. Özkan, hükümetin aci-
len çözüm bulmasõ gerektiğini
anlatarak “Böyle giderse bazõ
tõp fakültelerinde sağlõk hiz-
metleri durabilir” dedi.
K I S A . . . K I S A . . .
Halkbank’tan faiz indirimi: Halkbank, maaş ve
emekli müşterilerine yönelik faiz indirimi başlat-
tõ. Maaşõnõ Halkbank’tan alan müşterilerin yarar-
lanabildiği Özel Tüketici Transfer Kredisi aylõk fa-
iz oranõ yüzde 1.34’ten yüzde 1.28’e; Bordro24 Özel
Tüketici Kredisi aylõk faiz oranõ 60 ay vadede yüz-
de 1.30’dan yüzde 1,24’e; 60 aya kadar masrafsõz
Bordro24 Özel Tüketici Kredisi aylõk faiz oranõ ise
yüzde1.40’tan yüzde 1.34’e düştü.
MESS yeni yönetimini belirledi: Türkiye Metal
Sanayicileri Sendikasõ’nõn (MESS) 41. Genel Ku-
rulu sonunda yapõlan seçimlerde, MESS’in yeni Yö-
netim, Disiplin ve Denetleme Kurulu belirlendi.
MESS’in yönetim kurulunda, Tuğrul Kutatgobilik,
Bedirhan Çelik, Mehmet Betil, Nejat Çankaya, Erol
Somersan, Yağõz Eyüboğlu, Oğuz Nuri Özgen,
Cenk Yöney, Mehmet Demirpençe yer aldõ.
soner@cumhuriyet.com.tr
Tatilbahanetedavişahane
pamukm superonline.com