Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
söylemekle.. millet istiyor diye, örneğin yargı
erkini yürütmenin emrine almaya girişmek aynı
kapıya çıkmıyor mu?
Acaba ne zaman millet açlığı, yoksulluğu,
yolsuzluğu bir yana at, yargıya kelepçe vuracak
anayasa değişikliği istiyorum dedi?
Kimi yaptırımlarını milletin isteğine bağlamak
aslında RTE’nin kafasının ürünü.
Sıkıştı mı köşeye, vallahi billahi ben değil,
anayasa değişikliğini, yargıyı yargı olmaktan
çıkarmayı millet istedi deyip duruyor.
RTE’ye göre millet demek, milletin vekillerinin
reisi olan RTE demek!
Düşlediğimi yaparım. Benden olanlara
trilyonlar, benden olmayan medyaya, kimi
işadamlarına domdom kurşunları!
Gazeteci haber, başbakan ise gazeteciyi
kullanmak ister.
İki TV’ye çıktı geçen pazar. Konuştu.
Anayasa değişikliğini pişirdi. Bay Arınç ilan
etti ya, referandum cepte: Yüzde 60.
İşsizlik, yoksulluk, yaşam sıkıntıları tavana
vurdu. Millet ıstırap içinde mi dediniz?
Bu konuları tartışmaya, eleştiriye açmak
olanaksız. Nedenini sor RTE’ye. Yanıtı hazır:
Ee, millet istemiyor!
Hele bir deneyin bu sorunları konuşmayı
tartışmayı. Dünyanın kaç bucak olduğunu
görürsünüz..
Pekâlâ; ne zaman millet istiyor diye dertlerine
eğilecek milletin vekili olan efendimiz? Soru
abes:
Ekonomi tıkırında mı, tıkırında. Kardeşlik,
birlik beraberlik pekişiyor mu? Evet. Böyle
dertleri, sorunları yok RTE’nin.
Onun derdi, sorunu başka: Ne zaman
anayasada, yasalarda AKP’ye uygun değişiklik
yapmaya girişirse… İşte o zaman millet adına
millet istiyor diye çıkıveriyor karşımıza. Yargıyı
kapıkulu konumuna getirecek girişimi millet
istiyor diye ilan ediveriyor.
Yedi buçuk yıldır gece gündüz demeden
koşturduğu Başbakanlık’tan çıkıp da
Çankaya’ya kapağı atmak için bu kez millet
başkanlık sistemini istiyor diye yeni bir
kampanya açmaya hazırlanıyor.
Fakat Başbakan’a; Güney Amerika
ülkelerinde başkanlık sistemleri diktatörlüğe yol
açıyor diyecek oldu bir gazeteci.
Lafı ağzına tıkıverdi: “Ama Fransa’da
olmuyor!”
Fransa demokrasisi Türkiye’de olsa amenna
diyemedi soruyu yönelten gazeteci.
Ha Türkiye’deki tek adamlık, ha başkanlıkla
gelecek diktatörlük!
Ayvaz kasap hep bir hesap!
Sistemi “biraz” inceledim diyor; lakin öylesine
ayrıntılar veriyor ki, başkanlık sistemini daha
şimdiden sindirmiş.
Ne ki örneğin ABD başkanlarının yetkilerini
işine geldiğince anlatıyor...
ABD’de başkanın sınırsız yetkilerinden hiç
söz etmiyor.
Örneğin ABD başkanlarının karılarını Arap
şeyhlerine yağ çekmek için devletin verdiği
özel uçakla düğünlere göndermediğinden söz
etmiyor.
ABD başkanlarının kişisel beş kuruşlarının
hesabını Kongre’ye ve kamuoyuna vermek
zorunda olduklarına değinmiyor.
ABD başkanları, başkan olduktan sonra
bizimki gibi birden trilyonlara, lüks yalılara
sahip olamıyor.
ABD’de başkanların, başkan olmadan önce
dost işadamlarının kesesinden dış ülkelerde
eğitim gören oğullarıyla, damatları gemiler,
şirketler satın alamıyor.
RTE’nin aklından yargı çıkmıyor. Hükümetin
halk yararına, ülke kalkınması uğruna aldığı
kararları bozuyor veya engelliyorlar diyor.
Yargının hiçbir sorumluluğu yok; rahatça
ayak bağı oluyorlar, ülke için yaptıklarımızı yarı
yolda durduruyorlar, diyor.
Yıllardır söyleyegeldiği masallar. İyi de, ama
bir gerçeği es geçiyor.
Ayak bağı olan, ülke adına yapılan olumlu
işleri millet adına durduran yargı…
…Bu kararları kafadan mı alıyor? Yoksa..
yürürlükteki yasalara dayanarak, yasaların
buyruklarına uyarak mı karara bağlıyor?
Gerçek bu mu, bu!
Kime göre? RTE dışında herkese göre…
SAYFA 20 NİSAN 2010 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Nisan
Oslo Y 8
Helsinki Y 4
Stockholm Y 9
Londra PB 14
AmsterdamY 11
Brüksel Y 13
Paris B 18
Bonn Y 13
Münih Y 11
Berlin B 16
Budapeşte B 19
Madrid B 24
Viyana Y 16
Belgrad Y 14
Sofya Y 15
Roma Y 18
Atina Y 12
Zürih B 25
Moskova Y 12
Aşkabat B 25
Taşkent PB 28
Bakû Y 12
Bişkek B 24
Tiflis Y 23
Kahire PB 31
Şam B 32
İstanbul Y 20
Edirne Y 18
Kocaeli Y 21
Çanakkale Y 18
İzmir Y 22
Manisa Y 22
Denizli Y 22
Zonguldak Y 19
Sinop Y 19
Samsun Y 27
Trabzon PB 22
Giresun PB 21
Ankara Y 2
Eskişehir Y 21
Konya Y 21
Sıvas Y 23
Antalya Y 22
Adana Y 25
Mersin Y 23
Diyarbakır PB 26
Şanlıurfa PB 29
Mardin PB 23
Siirt PB 25
Hakkâri PB 16
Van PB 15
Kars PB 17
Ülkemizin geneli par-
çalı çok bulutlu, Mar-
mara, Ege, Akdeniz,
Iç Anadolu, Batı ve
Orta Karadeniz, Do-
ğu ve güneydoğu
Anadolu’nun batısı
ile Gümüşhane ve
Bayburt çevreleri ya-
ğışlı geçecek. Yağış-
lar; Marmara, Batı
Karadeniz kıyıları ile
Bolu, Düzce, Kütah-
ya ve Manisa çevre-
lerinde kuvvetli ol-
mak üzere sağanak
ve gök gürültülü sa-
ğanak geçecek.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Nail Ağabey 8 bin parçadan oluşan 58 yıllık
birikimini bir araya getirmiş ve Maltepe
Üniversitesi’ne bağışlamış.
Her aydın bir kütüphane demektir.
Onun bir ömürlük birikimi, değeri geometrik
olarak artan bir hazinedir.
8 bin parçanın içinde Nail Ağabey’in Anadolu
gezilerinden meslek röportajlarına, başka bir
yerde bulunamayacak kim bilir ne kadar özgün
yapıtlar vardır.
Nail Ağabey, pek çok aydının ihmal ettiği bir
şeyi gerçekleştirmiş.
Maltepe Üniversitesi Güreli Kitaplığı’nı biz de
buradan selamlamış olalım.
17 Nisan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 70.
yılı. Köy Enstitüleri deyince benim aklıma,
eğitimde eşitlik ve kitap gelir.
Köy Enstitüleri’nin kurulduğu yerleri haritada
işaretleyince, 7 bölgeye yayıldığını görürsünüz.
İşte dağılım:
Kırklareli - Kepirtepe, Sakarya - Arifiye,
Balıkesir - Savaştepe, İzmir - Kızılçullu, Aydın -
Ortaklar, Eskişehir - Çifteler, İsparta - Gönen,
Antalya - Aksu, Konya - İvriz, Adana - Düziçi,
Ankara - Hasanoğlan, Kastamonu - Gölköy,
Samsun - Akpınar, Kayseri - Pazarören,
Malatya - Akçadağ, Sıvas - Yıldızeli, Trabzon -
Beşikdüzü, Erzurum - Pulur, Diyarbakır - Dicle,
Van - Erciş, Kars - Cilavuz.
Bu tablodan, her şey bir yana, Türkiye’nin
ortak kalkınması, bütün bölgeleriyle eşit
büyümesi çıkar..dı. Ne yazık ki Köy Enstitüleri
bir kuşak bile yaşamadı. Ama o ilk filizler hâlâ
ardıllarını doğuruyor ve yeni kuşak Köy
Enstitüleri varlığını koruyor.
Köy Enstitüleri deyince akla ilk kitap gelir,
sözüm boşuna değil. Burada yetişen
öğretmenler Anadolu’daki görev yerlerine
giderken kendilerine tahta bir bavul içinde 150
kitap zimmetleniyordu. Bu kitapları alacaklar,
köy çocuklarına okuması için bir düzen
kuracaklar.
O öğretmenleri yetiştiren Nazif Evren,
karşılaştığı sorunlardan birini şöyle anlatıyor:
“Öğrenciler derse benden daha iyi
hazırlanıyor. Onlara yetişmem bazen sorun
oluyordu!”
Köy Enstitüleri’nin mimarı Hasan Âli Yücel,
bu okulların kuruluş mantığını, bir çırpıda
yüzlerce öğretmen yetiştirilmesinin gerekçesini
anlatırken şöyle diyor:
“Bir kişinin atacağı dev adımları değil, bir
kişinin atacağı insan adımlarını özlüyorum...”
Kitap deyince etkinlik anlamında ilk akla
gelen tabii ki Sevgili Deniz Kavukçuoğlu’nun
lokomotifliğinde kurumsallaşan kitap fuarları...
Kitabın bütün taraflarını buluşturan kitap
fuarlarının İstanbul’dan sonra İzmir, Bursa ve
Adana’da da yerleşmesi ne güzel. Ankara’da
da kitabevi öbeklerini daimi sergi olarak da
görebiliriz.
İzmir Kitap Fuarı 15 yaşına girdi. İlk yılları
anımsıyorum; İzmirliler kitaba olan ilgilerini hiç
kesmediler.
Yurtdışı kitap fuarlarından dönenlerin
gözlemlerini okuyorum. Çoğunlukla görselliğin
üzerinde duruyorlar. Özellikle çocuk
kitaplarında görselliğin tümüyle öne geçtiği
vurgulanıyor. Dijital kitabın geleceği de
tartışılan konulardan. Ben, kâğıdın varlığını
sürdüreceğini düşünüyorum.
Kitabın içerik yelpazesine gelince...
25 yüzyıldır Homeros’u geçen yok...
Yüzlerce, binlerce kitap, Homeros’un
İlyada’sından doğmuş...
Bu da kitabın ölümsüzlüğünü, sonsuzluğunu,
zaman tanımazlığını göstermiyor mu?
Nail Güreli Kitaplığı’na...
Köy Enstitüleri’ne...
15. İzmir Kitap Fuarı’na...
Selam olsun!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
/ IŞIL ÖZGENTÜRK isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
Alınan binlerce Avro’luk Avrupa
Birliği fonu Güneydoğu’daki
belediyeler tarafından, yoksul halk
için değil, bilinmeyen başka işler için
kullanılıyorsa... İki günlük bir kız
çocuğu annesinin gözleri önünde
“töre adına” ailenin diğer fertleri
tarafından diri diri toprağa gömülüp
üstüne beton örtülüyorsa... Evlenme
programlarına çıkan saçları başları
yapılı bir hanım sunucunun “Aman bu
adamın ayakları çok büyük”
dediğinde hanım “Ayakları büyük
olanın başka yeri de büyük olur” diyor
ve orada olanlar buna kahkahalarla
gülüp aile ahlakımızdan sorumlu
bakan sadece eşcinsellerle
uğraşıyorsa... Facebook, Türkiye’yi,
“Bu alanı artık sadece kadın ve erkek
bulmak için kullanıyorsunuz” diyerek
üçüncü kez uyarıyorsa... Bir
öğretmen sadece edebiyat kitabını
evinde unuttuğu için küçücük bir kız
çocuğuna 24 arkadaşının tokat
atmasını emredip attırıyorsa...
Adalete güven sınırlanıyor, her birey
kendine bir tabanca alıp kendi
adaletini, kendi kurmaya çalışıyorsa
ya da bunu hayal ediyorsa...
Hakkâri’de, Siirt’te, Bingöl’de sıkışıp
kalan işsiz gençlerin en büyük umudu
yazın Antalya’ya gidip bir İngiliz kızı
tavlayıp ülkeden tüymekse... Pek bir
ahlaklı geçinen küçük burjuvalar,
aralarında grup seks yapmayı iş
edindiyseler... Üniversite okuyan,
ardından master, ardından doktora
yapan kocaman genç insanlar hâlâ
bir meslek için çırpınıyor ve en
kolayından uyuşturucuya
başvuruyorlarsa... Uyuşturucu yaşı
resmi rakamlara göre on yaşına
inmişse... Kitap okumanın
gereksizliği tüm toplum tarafından
kabul görüyorsa... Siz ne
kahvaltısından söz ediyorsunuz?..
Kahvaltıya katılan yazarlar arasında
sevdiklerim var: Doğan Hızlan
çocukluğumuzu bilir; ona ayrı bir
sevgim vardır. Ayrıca o “Sör” olarak
her yere katılabilir. Ama “Doğu
Şiirleri”nin yazarı Hilmi Yavuz canımı
biraz acıttı. Ülke Tamer de...
Diğerleri tahmin ettiklerimdi, beni hiç
şaşırtmadı. Ayrıca herkes
düşüncelerini belirmekte ve istediğini
yapmakta serbesttir. Malum burası
demokratik bir ülke, ama yazarları
davet eden bir Başbakan’ın
gelmeyenlere sitem etmesi ve onların
kendini incittiğini söylemesi olmaz.
Çünkü bu da bir demokrasi kahvaltısı
en azından! Yani.
Her Aydın Yaptıklarından Sorumludur
Bazıları Daha da Sorumludur
Şehit cenazesinde saldõrõya uğrayan Yõldõz’õn burnunda kõrõklar oluştu
Bakan’a yumrukYurt Haberleri Servisi - Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız, Kõdemli
Yüzbaşõ Levent Çetinkaya’nõn Kayseri’deki
cenaze töreninde yumruklu saldõrõya uğradõ. Be-
den eğitim öğretmeni olduğu öğrenilen saldõr-
gan Şahin Şimşek, Yõldõz’a vururken “Şehit-
ler ölmez, vatan bölünmez. Bu yumruk
Türk milletinin yumruğudur. Gördünüz
işte” diye bağõrdõ. Milli EğitimBakanlõğõ, Şim-
şek’i açõğa alarak hakkõnda soruşturma başlattõ.
Şõrnak’õn Balveren beldesi yakõnlarõnda
geçen hafta düzenlenen saldõrõda ağõr yaralanan
ve tedavi gördüğü GATA’da şehit olan Çetin-
kaya için Kayseri Hunat Camisi’nde tören dü-
zenlendi. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay ile Ba-
kanõ Yõldõz’õn da katõldõğõ törende yurttaşlar ve
şehit yakõnlarõ “demokratik açılım” çalõşma-
larõ nedeniyle hükümete tepki gösterdi. Bakanlar
camide yurttaşlarca yuhalandõ. Atalay, törenin
ardõndan ayrõlõrken Yõldõz, kortejden ayrõ ola-
rak şehit yüzbaşõ Çetinkaya’nõn toprağa veri-
leceği Kartal’daki şehitliğe gitti.
Şehit yüzbaşõnõn toprağa verilmesinin ar-
dõndan kalabalõğõn dağõldõğõ sõrada Bakan Yõl-
dõz’õn yanõna yaklaşan Şimşek, Yõldõz’õ yum-
rukladõ. Korumalarõnca Erciyes Üniversitesi Tõp
Fakültesi Hastanesi’ne kaldõrõlan Yõldõz’õn
burnunun kõrõldõğõ belirtildi. Şimşek ile birlik-
te 4 kişi gözaltõna alõndõ. Taburcu olan Yõldõz,
İçişleri Bakanlõğõ’na ait helikopterle Ankara’ya
gitti. Atatürk Hastanesi’nin bahçesine inen
Yõldõz, burada da kontrolden geçirildi.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve Başbakan
Tayyip Erdoğan, Yõldõz’õ arayarak “geçmiş ol-
sun” dileğinde bulundu. Erdoğan, yaptõğõ açõk-
lamada da “Haddini bilmeyen, kendini bilmez
bir kişi. Bunlar nereye mensuptur, neyin ne-
sidir? Bunların bir arkası var” dedi. Başba-
kan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, Yõldõz’õ ziya-
retinin ardõndan “Maalesef muhalefet lider-
leri de bir kısım kişiler de bazı konuları öy-
lesine bir düşmanlık haline getiriyorlar ki
bunlardan istifade eden insanlar bulunabilir.
Pek çok saldırı, bu düşünceler altında ya-
pılmış olabilir” diye konuştu. BDP Genel Baş-
kanõ Selahattin Demirtaş da olayõ kõnadõ.
‘Fevri, lokal davranış ümidi az’
Bakan Yõldõz da TBMM’deki anayasa gö-
rüşmelerine katõlmak için hastaneden ayrõlõr-
ken, şunlarõ söyledi: “Ameliyat oldum ama
oyumu kullanacağım. Bu ülkenin normal-
leşmesiyle ilgili bir mesele. Hiç kimsenin, he-
le hele üç beş tane çakal takımı, çapulcu tip-
lerin hiçbirinin hakkı yok buna. Kendini bil-
mezlere pabuç bırakacak değiliz. Lokal, fev-
ri bir davranıştır diye ümit etmek istiyorum
ama provokasyonların parçalarını dört bir
yanda görüyoruz. Fevri bir davranış ola-
bilmesi ümitleri daha da azalıyor.”
LADİK SALDIRISI
Özcan:
Amaçları
pazarlık
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Sam-
sun’un Ladik ilçesinde
2 polisin yaşamõnõ yitir-
mesiyle sonuçlanan sal-
dõrõyõ değerlendiren terör
uzmanõ Dr. Nihat Ali
Özcan, bölücü terör ör-
gütü PKK’nin eylemi pa-
zarlõk aracõ olarak gör-
düğünü söyledi. Özcan,
örgütün eylem alanõnõn
genişlediğini, benzer ey-
lemleri sürdürebileceği-
ne dikkat çekti. Terör
uzmanõ Ercan Çitlioğlu
da, PKK’nin taktik ola-
rak, “merkezi hiyerar-
şinin dışında” diyerek
bu eylemi üstlenmeye-
ceğini kaydetti.
Terör uzmanlarõ, Sam-
sun’un Ladik ilçesindeki
eylemleri gazetemize de-
ğerlendirdi. Türkiye Eko-
nomi Politikalarõ Araş-
tõrma Vakfõ uzmanla-
rõndan Özcan, bölücü ör-
gütün benzer eylemlerini
diğer bölgelerde de ger-
çekleştirebileceğini dile
getirdi. Açõlõm sürecinde
şiddet eylemlerinin pa-
zarlõk aracõ olarak görül-
düğünü, eylemle örgüt
tabanõna ve devlete mesaj
verilmek istendiğini kay-
deden Özcan, “‘Gördü-
ğünüz gibi cezalandõrma
gücümü elimde tutuyo-
rum’ mesajı vermek is-
tiyor” dedi. Özcan, ben-
zer eylemlerin sürebile-
ceğine dikkat çekti.
‘Üstlenmez’
Terör uzmanõ Çitlioğlu
da, terör örgütünün eyle-
mi Reşadiye saldõrõsõnda
olduğu gibi doğrudan üst-
lenmeyeceğini dile getir-
di. Örgütün, “merkez hi-
yerarşinin dışında ger-
çekleştirilmiş bir eylem”
açõklamasõ yapmasõnõ
beklediğini anlatan Çitli-
oğlu, eylemleri Karadeniz
Bölgesi’ndeki 10-12 ki-
şilik bir grubun yapmõş
olma olasõlõğõnõn yüksek
olduğunu söyledi.
Çitlioğlu, terör örgü-
tü liderlerinden Murat
Karayılan’õn demeçle-
rinin gazetelere yansõdõ-
ğõ bir dönemde eylemle-
rin gerçekleşmesinin de
liderlik mücadelesini
anõmsattõğõnõ kaydetti.
‘Para için yaptık’
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõnda dün
Cumhuriyet gazetesine bomba at-
maktan tutuklu sanõk Tekin Ir-
şi’nin avukatõnõn olmamasõ nede-
niyle öğleden önce duruşma yapõ-
lamadõ. 5 Mayõs 2006’da gazete-
mize bomba attõğõnõ kabul eden Ir-
şi, “Osman Yõldõrõm, ‘domuza ba-
şörtüsü karikatürü’ nedeniyle ‘bom-
ba atma işini’ verdi. Ama kendisi
çıkar amaçlı yaptığını söyledi.
Cumhuriyet özür dileseydi bu
işler olmazdı” diye konuştu.
Davanõn dünkü 142. duruşma-
sõnda Mahkeme Heyeti Başkanõ
Hasan Hüseyin Özese’nin sanõk
kürsüsüne çağõrdõğõ Irşi, şunlarõ an-
lattõ: “5 Mayıs 2006’da Osman
Yıldırım Koko Bar’da otururken
yanımıza geldi. ‘Bir iş var. Cum-
huriyet’e bomba atacağõz’ dedi.
‘Hayõrdõr, neden’ dedim. ‘Çõkar
amaçlõ bir iş olarak almõşõz. Bunun
din ile bir alakasõ yok’ dedi. Cum-
huriyet’e gittik. Bombayı attık.”
İfadelerinin okunmasõnõn ardõn-
dan çapraz sorguda Cumhuriyet
Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel’in
sorularõnõ yanõtlayan Irşi 5 Mayõs
2006’da Cumhuriyet gazetesine
bomba atõşõnõ şöyle anlattõ: “Osman
Yıldırım ‘Cumhuriyet’i bombala-
yacağõz’ deyince Türkiye Cum-
huriyeti zannettim. Hatta ‘taş
atacağõz’ dedi. ‘Taş atarõm’ dedim.
Birinci bombayı Koko Bar’a bir
beze sarılı getirdi. Bomba eski bir
şeydi, paslıydı. Osman bana ‘pi-
mini çek at’ dedi. Akşam taksiy-
le gittik. ‘Rahat ol, devlet ile bera-
beriz’ dedi. Ben bombayı pimini
çekmeden attım. Osman az ileri-
de bekliyordu.”
Bombadan bir gün sonra 6 Mayõs
2006’da bütün gazeteleri alõp ha-
berlere baktõğõnõ belirten Irşi, 10
Mayõs 2006 tarihindeki bombayõ İs-
mail Sağõr’õn attõğõnõ söyledi.
Tekin Irşi, 3. bombanõn atõldõğõ 11
Mayõs 2006 günü Erhan Timu-
roğlu’nun telaşla gelerek “Al-
parslan Cumhuriyet gazetesini
bombaladı” dediğini anlattõ. Ne
miktarda para vaat edildiği sorusu
üzerine Irşi, “ 30-40 bin dolar gi-
bi bir para” diye konuştu.
‘Bulurum uçururum’
Irşi, “Yıldırım’a bombaları
nereden bulduğunu sormadın
mı” sorusuna ise “Burayı uçara-
cağım diye kafama koysam. Bu-
lurum, uçururum” karşõlõğõnõ ver-
di. Irşi’ye soru sormak üzerine söz
alan Yõldõrõm, açõklamalarda bu-
lundu Özese’nin uyarõsõ üzerine
Yõldõrõm “Bu durumda buradaki
bütün Ergenekon sanıkları suç-
suzdur. Tüm sanıkların tahliye-
sini talep ediyorum” dedi.
Şahin Şimşek
boksör çõktõ
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Enerji
ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanõ Taner Yıldız’õn
burnunu tek yumrukta
kõran saldõrgan Şahin
Şimşek’in (37) geçmi-
şinde boksör olduğu or-
taya çõktõ.
Şimşek’in halen boks
sporu alanõnda antrenör
olarak çalõştõğõ anlaşõldõ.
Saldõrgan Şimşek’in ki-
şisel blogunda ayrõca es-
ki MHP Genel Başkanõ
Alparslan Türkeş’in
gömütünün yanõnda çe-
kilmiş bir fotoğrafõn da
yer almasõ dikkat çekti.
TÜBİTAK’a sorular
İstanbul Haber Servisi - Poyrazköy davasõn-
da, tutuklu yargõlanan emekli Deniz Binbaşõ Le-
vent Bektaş’õn avukatlarõ Kafes Eylem Planõ’nõn
çõktõğõ 1 No’lu CD ve 3 No’lu DVD’de ayrõntõlõ
inceleme yapõlmasõnõ istedi.
Davanõn görüldüğü İstanbul 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne avukatlarca sunulan dilekçede,
Bektaş’õn evinde ve işyerinde yapõlan aramalarda
el konulan hiçbir dijital dokümanõn
“imajları”nõn ve “hash” değerlerinin alõnmadõğõ
belirtildi. Mahkemenin son oturumda inceleme
için söz konusu CD ve DVD’yi TÜBİTAK’a
gönderme kararõ aldõğõ anõmsatõlarak, şöyle de-
vam edildi: “Bir CD/DVD’ye farklı zamanlar-
da birden fazla yükleme yapılabilir mi? Eğer
mümkün ise ikinci yüklemenin tarihinin, ger-
çek zamandan farklı bir tarih olarak belirlen-
mesi mümkün müdür? Arama ve el koyma iş-
lemlerine konu CD/DVD’lerin yeniden yükle-
me yapmaya açık olup olmadıkları hususun-
daki tespitin delil bütünlüğüne ve geçerliliğine
etkisi var mıdır?” Avukatlar, “adil yargılanma
hakkı” gereğince CD ve DVD’nin bir kopyasõ-
nõn da kendilerine verilmesini istedi.
POYRAZKÖY DAVASI
Çetinkaya’nın cenaze törenine katılan binlerce kişi terörü lanetledi. Öte yandan Sam-
sun’da şehit olan polis Malik Saykal Amasya’da, Şırnak’ta yıldırım düşmesi so-
nucu şehit olan Astsubay Muhammet Demirtaş da Kocaeli’nde toprağa verildi. (AA)
1. Ergenekon davasõnõn sanõğõ Irşi, Cumhuriyet gazetesine
kendisi, Sağõr ve Arslan tarafõndan bomba atõldõğõnõ anlattõ
ŞehityüzbaşınıneşiŞelaleÇetinkaya.