22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ali Elverdi Ölmüş Ölülerinizi hayırla yâd edin buyurmuşlar. Tabii öyledir, ama bu kuralı çok ileri götürürseniz, tarih koca, yıvışık bir mersiye olur çıkar. Ölenlerin kim olduklarını, yaşamlarının ne anlam taşıdığını da bilmek ve değerlendirmek zorundayız ki, sık sık aynı çıkmazlara düşmeyelim. Geçen gün ölen Ali Elverdi için de geçerlidir bu kural. Sığ bellekli, az bilgililer için, büyük olasılıkla Ali Elverdi’nin ölüm haberi hiçbir anlam ifade etmemiştir. Oysa Ali Elverdi, tarihimizin en büyük utançlarından ve hukuk adına işlenmiş cinayetlerinden birinin failidir. Ali Elverdi 12 Mart döneminde, başkanı olduğu Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında verdiği ölüm cezasıyla tarihe geçmiştir. Allah kimseyi bu şekilde tarihe geçme durumuna duçar etmesin! Elverdi bu hukuk dışı davranışını şöyle savunmuştu: - İdamları ibret-i müessese olmuştur. Onlar asıldıktan sonra hadiseler durmuştur. Oysa o karar hukukun temel ilkelerine aykırıydı. O zamanki TCK’nin 146. maddesinde öngörülen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tebdil, tağyir ve bu kanunla kurulmuş TBMM’yi ıskata cebren teşebbüs suçunun tekemmül etmesi için hukukçular elverişli vasıtaların bulunmasını şart koşarlar. Oysa Elverdi’nin idam ile cezalandırdığı fiillerde bu durum mevcut değildi. Yani suçun unsurları tekemmül etmemişti. Kendisi de 27 Mayıs darbesine katılmış, daha sonra Talat Aydemir darbesine destek verip başarısız olmasından sonra yüz seksen derecede dönüş yapmış olan Ali Elverdi’nin çok iyi bilmesi gerekirdi ki, bir Kalaşnikof, iki tabanca ve bir avuç delikanlı ile bu suç işlenmez. Ama o, gözdağı için idam cezası vermekten ve bunun için hukuku alet etmekten çekinmemiş bir kişiydi. Ve bu tavırları, demokrat siviller tarafından takdirle karşılanıp ödüllendirilmiş, Ali Elverdi, daha sonra Adalet Partisi’nden milletvekili seçilmişti. Kendisini milletvekili olarak tayin eden siyasileri ise biz affetsek bile sanırım tarih affetmeyecektir. Ali Elverdi ile benim de karşılaşmışlığım vardır. 12 Mart döneminde, Haziran 1971’de, Ali Elverdi, Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı olarak, benim de aralarında bulunduğum yazar, avukat, tıp doktoru, gazeteci, emekli asker.. bazı kişileri cezası idam olan TCK 146/1’deki suçun sanığı olarak tutukladı. Hemen belirteyim ki, bu suçlamadan yargılandık ve askeri mahkemede beraat ettik, tabii tutuklu olarak yattığımız süre yanımıza kâr kalmak üzere... Duruşma salonunda biz girmeden önce, tutuklama kararını yazdırıyordu Ali Elverdi. Sanıklar arasında, dönemin gençlik liderlerinden olan Ahmet Güryüz Ketenci de vardı. Aziz dostum Ahmet’in en sinirlendiği şeylerden biri de bu Güryüz olan göbek adının Gürbüz olarak telaffuz edilmesiydi, ne zaman böyle bir şey olsa hemen hışımla itiraz ederdi. O gün de Ali Elverdi, Ahmet Ketenci’ye “Ahmet Gürbüz Ketenci” diye hitap etti. Ahmet iki kez yutkundukdan sonra ifade verdi. İfadeler alındı, bitti. Ali Elverdi, tutuklanma kararını tefhim etti. Sonra usulen sordu: - Bir şey söyleyecek olan var mı? Ahmet Ketenci, parmak kaldırdı, söz istedi, hâkim tutuklamaya itiraz edeceğini sanarak söz verdi. Etrafta çıt çıkmıyordu. Ahmet, ayağa kalkı, gırtlağını temizledi. - Gürbüz değil, Güryüz, Güryüz, dedi. Ali Elverdi bir şey anlamadı, tutuklular sırası şöyle bir dalgalandı... İki gün sonra General Cemal Madanoğlu’nun tutuklanma kararını da Elverdi verdi. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre duruşmanın yapıldığı binaya gelen gazeteciler, Madanoğlu’nun fotoğrafını çekmeye yeltenince, Paşa hışımla Elverdi’nin odasına girip, - Ali, Ali, bunları buraya hangi p.....k soktu, sen mi? diye sormuş. Elverdi de - Vallahi ben değilim Paşam, diye kaçacak delik aramış. Nevi şahsına mahsus (kendine özgü bir adamdı) Madanoğlu, bir süre sonra, kendisine başvurup, “Paşam, tahliyenize karar verecekler, bir tahliye başvurusu yapsanız” dediklerinde yanıtı şu olmuştu: - Ben sizlerle muhatap değilim, kim soktuysa o soktuğu gibi çıkarsın! Allah gani gani rahmet eylesin... Madanoğlu gibi Ali Elverdi de tarih oldu. Görüyorsunuz, öyle de geçiliyor tarihe, böyle de!.. asirmen@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Erdoğan, CHP’yi anayasa değişikliği konusunda yargõ üzerinden yasamayõ etkisiz kõlmaya çalõşmakla suçladõ ‘Parlamentodan kaçõyorlar’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP’yi “Einstein gelse, zikzakları görse inanın izafiyet teorisini rafa kaldı- rır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı” diye eleştirirken; TOBB’un hükümete yönelik açõklamasõna da tepki gösterdi. Erdoğan, “Ortala- ma bir kişi alın dedim, bir kişi. Ama bunu bile hükümete saldırı aracı olarak kullanmaya kalktılar. Hep siz vereceksiniz, hükümet ve- recek. Bırakın maaşınızı da biz ödeyelim o zaman” diye konuştu. Erdoğan, TBMM’de AKP Grup toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada, bu- gün Genel Kurul’da görüşmeleri baş- layacak Anayasa değişikliği kapsa- mõnda 1982 Anayasasõ’ndan bahse- derek sözlerine başladõ. Yazõldõğõ günden beri 1982 Anayasasõ’nõn tar- tõşma konusu olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin hâlâ arzu etti- ği anayasaya kavuşamadõğõnõ söyle- di. Anayasa paketine değinen ve Av- rupa ülkelerindeki uygulamalarõ an- latan Erdoğan, muhalefet partilerinin tavrõnõ eleştirdi. Paketin içeriğiyle il- gili bilgi veren Erdoğan, muhalefetin “Biz sadece konuşuruz, ama oyla- maya gelince tüm ekibimizi de alır gideriz” dediğini savundu. Erdoğan, bunun parlamento ve de- mokrasiden kaçmak anlamõna ge- leceğini belirtti. AKP’nin hiçbir zaman uzlaşma- dan kaçmadõğõnõ, uzlaşmadan kaçan tarafõn muhalefet olduğunu ileri süren Erdoğan, muhalefetin kendilerine kü- für, hakaret ve çirkin ithamlarda bu- lunduğunu savundu. CHP’nin yargõ üzerinden yasamayõ etkisiz kõlmaya çalõştõğõnõ ileri süren Erdoğan, şu gö- rüşleri dile getirdi: “Geçici 15. mad- de dediler, geçici 15. maddeyi de içe- ren anayasa değişikliğine toptan karşı çıktılar. ‘Cumhurbaşkanõ üç maddeyi referanduma sunsun’ dedi- ler. Ama şark kurnazı dedik ya, cumhurbaşkanını bu sürecin içeri- sinde mindere çekip orada vur- mak, yıpratmak istiyorlar. Sonra parlamento akıllarına geldi, mektup yazarak 3 maddeyi üç konuya çe- virdiler, yani 14 maddeye çıkardı- lar. Bu arada ‘Bu iş seçim sonrasõna kalsõn’ dediler. Sabahtan akşama de- ğişen, yazdığı başka söylediği baş- ka olan, kendisi farklı ekibi farklı konuşan bir siyasi lider bulmak gerçekten zordur. Suçüstü yaka- landılar, tablo bu. Baykal, hafta- lardır referandumla ilgili olarak ‘Einstein gelse bu işin içinden çõka- maz’ diyor. Einstein gelse, sizin bu zikzaklarınızı görse, zaman tüneli içinden nasıl dalgalandığınızı, Tür- kiye ışık hızıyla ilerlerken sizin 1940’lara doğru gittiğinizi görse, inanın izafiyet teorisini rafa kaldı- rır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı. Aziz milletin muhtemel referandumda ne kadar güçlü bir değişim iradesinin ortaya çıkacağı- nı anladınız, şimdi en az zararla na- sıl çıkarız diye çırpınıyorsunuz. CHP, MHP ve BDP tabanı da ana- yasa değişikliğine sıcak bakıyor ve destek vereceğini biliyorum.” Başbakan Erdoğan AKP grubunda konuşurken, şarkıcı Metin Şentürk, kırdığı hız rekoruyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdiğini gösteren belgeyi Erdoğan’a sundu. (Fotoğraf: AA) HUKUKÇULAR MESAFELİ: Kuruluş felsefesine uygun değil Başkanlõk sisteminin Türkiye siyasi kültürüyle uyuşmadõğõnõ belirten Prof. Azrak, AKP’nin gündem değiştirmeye çalõştõğõnõ savundu. Prof. Dr. Teziç, ABD modeli ile Türkiye arasõnda benzerlik kurulamayacağõnõ belirtirken, Prof. Dr. Özüerman sistemin dikta rejimine dönüşebileceği uyarõsõ yaptõ. İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) - Başba- kan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn başkanlõk sistemi önerisine tepki gö teren hukukçular, ABD’de uy- gulanan başkanlõk siste- minin Türkiye’nin tarihsel birikimiyle bütünleşme- yeceğine dikkat çekerek, “Padişahlıktan kurtul- duktan sonra, bir daha padişahlığa benzeyen bir rejime giremeyiz” dediler. Başkanlõk sistemi tar- tõşmalarõna ilişkin Cum- huriyet’in sorularõnõ ya- nõtlayan İdare Hukuku uzmanõ Prof. Dr. Ülkü Azrak, Başbakan Erdo- ğan’õn başkanlõk sistemi- ne ilişkin açõklamalarõ- nõn zamanlamasõna dikkat çekerek, amacõn konuyu tartõştõrmak değil, günde- mi değiştirmek olduğunu söyledi. Henüz anayasa değişikliklerinin TBMM gündeminde dahi tartõşõl- madõğõnõn altõnõ çizen Prof. Azrak, “Dikkatleri başka tarafa çekmek is- tiyor. Muhalefetin di- rencini kırmaya çalışı- yor. Bu bir taktiktir. Bunu gerçekleştirmele- ri bence mümkün değil. 2011’de yapılması iste- nen şeyi, bugünden or- taya atmanın mantıklı bir gerekçesi olamaz. Anayasa değişikliği ikin- ci plana itildi. İşte, ya- pılmak istenen bu” dedi. Hülleci Cumhurbaşkanı Azrak, ABD Devlet Başkanõ’nõn yüksek mah- kemeye hâkim seçtiği za- man, bu kararõn senatodan geçtiğine dikkat çekerek “Bizde ise, en son mer- ci Cumhurbaşkanı olu- yor. Alparslan Altan bu şekilde atandı. Öneri- lenleri, Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’ne ve HSYK’ye tayin ede- cek. Cumhurbaşkanı Gül, Osmanlı hukukun- daki hülleyi benimse- miş ve öyle yapmış. Os- manlı hukuk sistemin- deki hülleyi, cumhuriyet rejimine getiren Cum- hurbaşkanı Abdullah Gül’dür” dedi. Geçmişimize uygun değil Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç de Başbakan Erdoğan’õn başkanlõk sistemi için ABD’yi örnek gösterme- sine tepki gösterdi. ABD modeli başkanlõk sistemi- nin, dünyada yalnõzca ABD’de uygulandõğõnõ anõmsatan Prof. Teziç, “Bunun tarihi kökleri, ülkenin tarihiyle ilgili belirli nedenlere dayanır. Bu modeli deneme te- şebbüsünde bulunan hiç- bir ülke başarılı olama- dı. ABD’deki tarihsel özelliklerle, Türkiye’nin kuruluşundaki tarihsel geçmiş birbiriyle hiçbir benzerlik göstermez” de- ğerlendirmesi yaptõ. Dokuz Eylül Üniversi- tesi İktisadi ve İdari Bi- limler Fakültesi Öğre- tim Üyesi Prof. Dr. Tü- lay Özüerman da baş- kanlõk sisteminin ülke- mizde dikta rejimine dö- nüşebileceği uyarõsõ ya- parak Latin Amerika ül- kelerini örnek gösterdi. Cumhurbaşkanõ’nõ halk- tan seçmesi için başlatõlan sürecin, başkanlõk siste- minin de ilk adõmõ oldu- ğunu belirten Özüerman, “Türkiye’nin gereksini- mi rejim değişikliği de- ğil, yoksulluk ve işsizli- ğe acilen çare bulmak ve siyasetle kurumsallaşan yolsuzluklardan kur- tulmaktır” dedi. ETİ ALÜMİNYUM’U KAMUYA İADE EDECEĞİNE, İŞLETİP 268 MİLYON LİRA KAZANDI Hükümetin ‘zoraki’ davasõ Otoriter eğilimlere yol açmasõ başkanlõk sisteminin uygulanmasõnõ zor kõlõyor ABD’de güçler ayrılığı, Fransa’da siyasi uyumELÇİN POYRAZLAR UĞUR HÜKÜM WASHINGTON/PARIS - ABD’de başkanlõk sistemi güçlü bir “kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayanõyor. Başkanlõk sistemine yöneltilen eleştiriler arasõnda “otoriterlik eğilimi” olasõlõğõ ve uygun olmayan liderin ko- layca değiştirilememesi yer alõ- yor. ABD Başkanõ kongreye ya- sa teklifinde bulunamaz ancak kendi partisinin milletvekilleri ya- sayõ meclise sunabilir ve başkan partisi üzerinden yasa teklifleri- ni yasalaştõrabilir. Başkan yasa- larõ veto etme yetkisine de sahip. Başkanõn kendi kabinesi ve yargõçlar başta olmak üzere geniş atama yetkisi bulunur. Ancak bu atamalarõn geçerlilik kazanmasõ için Senato’nun onayõ gerekir. Devlet sekreterleri (bakanlar) parlamenter sistemdeki bakanlar kuruluna benzer ve doğrudan başkana bağlõ. Baş- kan hükümet ve or- du çalõşanlarõnõ yö- netme yetkisine sa- hip ancak yargõçlara emir veremez ve gö- revden alamaz. Bu sisteme göre başkan meclisi feshedemez, mec- lis de başkanõ görevden uzaklaş- tõramaz. Ama başkanõn suç işle- mesi durumunda Senato yüksek bir mahkeme görevi üstlenerek başkanõ yargõlayabilir ve azlede- bilir. Kimi siyaset bilimciler baş- kanlõk sisteminin otoriter eği- limlere yol açtõğõnõ savunuyor. Nicolas Sarkozy’nin Fransa’sõ bugün dünyaya tam bir başkanlõk rejimi görüntüsü yansõtsa da Fran- sõz siyasi yasama ve yürütmesi, “Yarı Başkanlık Sistemi”ne da- yanõyor. Bu sistem hem başkan- lõk hem de parlamenter rejimle- rinin birtakõm özelliklerini bağ- daştõrmayõ hedefliyor. Fransa’da 4 Ekim 1958’de yürürlüğe giren 5. Cumhuriyet Anayasasõ çer- çevesinde belir- lenen bu kar- ma sistem dönemin cumhurbaşkanõ General Char- les de Gaulle ve Başbakan Mic- hel Debré’nin eseri. Yürütme ve yasama arasõnda belli bir dengenin sağlanmasõ amacõyla kurulduğu savunulan sistemde halkoyuyla doğrudan seçilen cumhurbaşkanõ anayasal kurumlarõn “koruyuculuğunu” üstlenirken cumhurbaşkanõnõn atadõğõ ve Meclis’in onayõnõ al- masõ gereken bir başbakan hükü- meti kurmak ve yürütmekle yü- kümlü. Başbakan ve hükümeti hem Meclis, hem de cumhurbaş- kanõ nezdinde hesap vermek zo- runda. Bu sistemin sağlõklõ akõşõ, Fransa gibi sol ve sağ gelenekle- rin çok güçlü olduğu bir ülkede genelde uygulamanõn gerçek lo- komotifi olmasõ gereken hükümet ile “koruyucu/gözcü” devlet baş- kanõ arasõnda siyasi uyumu zo- runlu kõlõyor. 52 yõllõk pratikte başkan ile başbakan, farklõ siya- si hareketlerden çõkabileceğini gösteriyor. 1986-88 yõllarõ ara- sõnda devrin sosyalist Cumhur- başkanõ François Mitterrand genel seçimlerin iradesi doğrul- tusunda hükümeti kurma görevi- ni sağ muhafazakâr Jacques Chi- rac’a vermiştir. Aynõ şekilde Chi- rac, ilk cumhurbaşkanlõğõ (1995- 2002) döneminin önemli bir dili- minde, 1997-2005 arasõ sosyalist başbakan ve Sosyalist Partisi lideri Lionel Jospin ile çok da fazla so- run olmadan yaşayabilmiştir. Ancak 5. Cumhuriyetin 6. Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy zaman zaman başbakan ve ba- kanlar kurulunu hiçe sayan ka- rarlar alõp Fransõz kamuoyunda “yarı başkanlık” sisteminin tar- tõşõlmasõna neden olmuştur. MURAT KIŞLALI ANKARA - Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanõ Taner Yıldız, Rize- li müteahhit Mehmet Cengiz’e ait Ce-Ka firmasõnõn, özelleştirmeden 392 milyon liraya aldõğõ Seydişehir Eti Alüminyum tesislerini, Danõş- tay’õn iptal kararõna karşõn, 2.5 yõl- dõr iade etmediğini bildirdi. Yõldõz, bu dönemde firmanõn, iptale neden olan Eti Alüminyum’a bağlõ Oy- mapõnar Hidroelektrik Santralõ (HES) üzerinden 268 milyon lira ge- lir elde ettiğini de açõkladõ. Başba- kan Tayyip Erdoğan’õn arkadaşõ olan Cengiz’in adõ, şaibeli Karade- niz Otoyolu Projesi ve aşõrõ maliyetli mobil santral nedeniyle 3 eski ba- kanõn Yüce Divan’da yargõlanmalarõ sürecinde geçmişti. Özelleştirme İdaresi Başkanlõğõ (ÖİB) tarafõndan 17 Haziran 2005’te yapõlan ihaleyi, Seydişehir Eti Alü- minyum’a en yüksek teklifi 305 mil- yon dolarla Cengiz’in sahibi olduğu Ce-Ka İnşaat vererek ihaleyi kazan- dõ. Seydişehir Eti Alüminyum’un özelleştirme işlemi, Oymapõnar HES’in bedelsiz olarak kurum bün- yesine alõndõğõnõn ve bu şekilde özel- leştirildiğinin anlaşõlmasõ üzerine Danõştay 13. Dairesi tarafõndan 27 Kasõm 2007’de iptal edildi. Enerji Bakanõ Yõldõz, CHP Antalya Millet- vekili Hüsnü Çöllü’nün soru öner- gesine verdiği yanõtta, Danõştay 13. Dairesi’nin Kasõm 2007 tarihli iptal kararõnõn neden uygulanmadõğõnõ “Danıştay 13. Dairesi tarafından verilen iptal kararlarının 18.02.2008 tarihinde ÖİB’ye teb- liğini müteakip ÖİB’nin 29.02.2008 tarihli yazısı ile Eti Alüminyum’a bildirimde bulunularak şirket his- selerinin iadesi istenmiştir. İade iş- leminin gerçekleşmemesi üzerine 19.03.2008 tarihinde, Eti Alümin- yum sermayesinin yüzde 100’ünü oluşturan hisseler üzerinde -da- vanın kesinleşmesi tarihine ka- dar- ihtiyati tedbir konulması, 29.07.2005 tarihli sözleşmenin fes- hi ve hisselerin İdare’ye iadesi ta- lebiyle Eti Alüminyum şirket his- sedarları aleyhine, Ankara 4. As- liye Ticaret Mahkemesi’nde 2008/160 E. sayılı dosya ile dava açılmıştır. Mahkeme kararının uygulanmaması gibi bir durum olmamıştır” gerekçesiyle açõkladõ. Yõldõz’õn Çöllü’ye verdiği yanõt- ta, iade edilmeyen Eti Alümin- yum’da, iptale gerekçe olan Oyma- põnar HES üzerinden kamunun ne kadar gelir kaybõ olduğu da “Oy- mapınar HES’in satış miktarı ve toplam enerji bedeli; 2008 yılı 336.8 milyon kWh ve 57.9 milyon TL, 2009 yılı ise 1.182 milyon kWh ve 210.1 milyon TL’dir” ifadesiyle ortaya çõktõ. Anayasa görüşmeleri öncesinde AKP grubunu toplayan Erdoğan, muhalefetin anayasa değişikliği konusundaki tavrõnõ eleştirdi. AKP’nin hiçbir zaman uzlaşmadan kaçmadõğõnõ, uzlaşmadan kaçan tarafõn muhalefet olduğunu ileri süren Erdoğan, Baykal’õ cumhurbaşkanõnõ bu sürecin içerisinde mindere çekip yõpratmaya çalõşmakla suçladõ. AKP lideri, pakete muhalefet milletvekillerinin de destek vereceğini savundu. BDP’Lİ AYNA SERT KONUŞTU ‘Silahımız yok dilimiz keser onursuzları...’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba- kõr’da BDP’li bir kadõnõn güvenlik görevlisinin tacizine uğradõğõ iddiasõyla yapõlan protesto gös- terisine katõlan BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna, “Bizlerin elinde belki silah yok, bizle- rin elinde belki top, tüfek yok, sizlerle müca- dele etmek için... Ama bizim dilimiz var. Hem de öyle bir dilimiz var ki, kılıç gibidir, keser biçer o onursuzları, şerefsizleri” dedi. BDP Kadõn Girişimi, bir kadõnõn güvenlik gö- revlisi tarafõndan tacize uğradõğõ iddiasõyla protes- to yürüyüşü düzenledi. BDP il başkanlõğõ önünde toplanan ve aralarõnda Ayna’nõn da bulunduğu yaklaşõk 500 partili “Tecavüzcüler bulunsun he- sap sorulsun”sloganõ atarak Batõkent’e yürüdü. Burada konuşan Ayna, yapõlanõ namertlik olarak niteleyerek “Bugün o cinsiyetimize, kadınlığımı- za saldıranlar, bir gün utançlarından yüzlerini yerden kaldıramayacaklar” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’õn arkadaşõ Ce-Ka firmasõnõn sahibi Cengiz, ihaleyle satõn aldõğõ Seydişehir Eti Alüminyum tesislerini, ihalenin Danõştay tarafõndan iptal edilmesine karşõn iade etmeyerek 2.5 yõl süreyle işletti ve 268 milyon lira gelir elde etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle