Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Ali Elverdi Ölmüş
Ölülerinizi hayırla yâd edin buyurmuşlar. Tabii
öyledir, ama bu kuralı çok ileri götürürseniz, tarih
koca, yıvışık bir mersiye olur çıkar. Ölenlerin kim
olduklarını, yaşamlarının ne anlam taşıdığını da
bilmek ve değerlendirmek zorundayız ki, sık sık
aynı çıkmazlara düşmeyelim.
Geçen gün ölen Ali Elverdi için de geçerlidir bu
kural. Sığ bellekli, az bilgililer için, büyük olasılıkla
Ali Elverdi’nin ölüm haberi hiçbir anlam ifade
etmemiştir.
Oysa Ali Elverdi, tarihimizin en büyük
utançlarından ve hukuk adına işlenmiş
cinayetlerinden birinin failidir.
Ali Elverdi 12 Mart döneminde, başkanı olduğu
Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında
verdiği ölüm cezasıyla tarihe geçmiştir.
Allah kimseyi bu şekilde tarihe geçme
durumuna duçar etmesin!
Elverdi bu hukuk dışı davranışını şöyle
savunmuştu:
- İdamları ibret-i müessese olmuştur. Onlar
asıldıktan sonra hadiseler durmuştur.
Oysa o karar hukukun temel ilkelerine aykırıydı.
O zamanki TCK’nin 146. maddesinde öngörülen
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tebdil, tağyir ve
bu kanunla kurulmuş TBMM’yi ıskata cebren
teşebbüs suçunun tekemmül etmesi için
hukukçular elverişli vasıtaların bulunmasını şart
koşarlar. Oysa Elverdi’nin idam ile cezalandırdığı
fiillerde bu durum mevcut değildi. Yani suçun
unsurları tekemmül etmemişti.
Kendisi de 27 Mayıs darbesine katılmış, daha
sonra Talat Aydemir darbesine destek verip
başarısız olmasından sonra yüz seksen derecede
dönüş yapmış olan Ali Elverdi’nin çok iyi bilmesi
gerekirdi ki, bir Kalaşnikof, iki tabanca ve bir avuç
delikanlı ile bu suç işlenmez.
Ama o, gözdağı için idam cezası vermekten ve
bunun için hukuku alet etmekten çekinmemiş bir
kişiydi.
Ve bu tavırları, demokrat siviller tarafından
takdirle karşılanıp ödüllendirilmiş, Ali Elverdi, daha
sonra Adalet Partisi’nden milletvekili seçilmişti.
Kendisini milletvekili olarak tayin eden siyasileri
ise biz affetsek bile sanırım tarih affetmeyecektir.
Ali Elverdi ile benim de karşılaşmışlığım vardır.
12 Mart döneminde, Haziran 1971’de, Ali
Elverdi, Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi
Başkanı olarak, benim de aralarında bulunduğum
yazar, avukat, tıp doktoru, gazeteci, emekli asker..
bazı kişileri cezası idam olan TCK 146/1’deki
suçun sanığı olarak tutukladı. Hemen belirteyim ki,
bu suçlamadan yargılandık ve askeri mahkemede
beraat ettik, tabii tutuklu olarak yattığımız süre
yanımıza kâr kalmak üzere...
Duruşma salonunda biz girmeden önce,
tutuklama kararını yazdırıyordu Ali Elverdi.
Sanıklar arasında, dönemin gençlik liderlerinden
olan Ahmet Güryüz Ketenci de vardı.
Aziz dostum Ahmet’in en sinirlendiği şeylerden
biri de bu Güryüz olan göbek adının Gürbüz
olarak telaffuz edilmesiydi, ne zaman böyle bir şey
olsa hemen hışımla itiraz ederdi.
O gün de Ali Elverdi, Ahmet Ketenci’ye “Ahmet
Gürbüz Ketenci” diye hitap etti. Ahmet iki kez
yutkundukdan sonra ifade verdi.
İfadeler alındı, bitti. Ali Elverdi, tutuklanma
kararını tefhim etti. Sonra usulen sordu:
- Bir şey söyleyecek olan var mı?
Ahmet Ketenci, parmak kaldırdı, söz istedi,
hâkim tutuklamaya itiraz edeceğini sanarak söz
verdi.
Etrafta çıt çıkmıyordu.
Ahmet, ayağa kalkı, gırtlağını temizledi.
- Gürbüz değil, Güryüz, Güryüz, dedi.
Ali Elverdi bir şey anlamadı, tutuklular sırası
şöyle bir dalgalandı...
İki gün sonra General Cemal Madanoğlu’nun
tutuklanma kararını da Elverdi verdi. Görgü
tanıklarının anlattıklarına göre duruşmanın
yapıldığı binaya gelen gazeteciler, Madanoğlu’nun
fotoğrafını çekmeye yeltenince, Paşa hışımla
Elverdi’nin odasına girip,
- Ali, Ali, bunları buraya hangi p.....k soktu, sen
mi? diye sormuş. Elverdi de
- Vallahi ben değilim Paşam, diye kaçacak delik
aramış.
Nevi şahsına mahsus (kendine özgü bir adamdı)
Madanoğlu, bir süre sonra, kendisine başvurup,
“Paşam, tahliyenize karar verecekler, bir tahliye
başvurusu yapsanız” dediklerinde yanıtı şu
olmuştu:
- Ben sizlerle muhatap değilim, kim soktuysa o
soktuğu gibi çıkarsın!
Allah gani gani rahmet eylesin...
Madanoğlu gibi Ali Elverdi de tarih oldu.
Görüyorsunuz, öyle de geçiliyor tarihe, böyle
de!..
asirmen@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Erdoğan, CHP’yi anayasa değişikliği konusunda yargõ üzerinden yasamayõ etkisiz kõlmaya çalõşmakla suçladõ
‘Parlamentodan kaçõyorlar’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP’yi
“Einstein gelse, zikzakları görse
inanın izafiyet teorisini rafa kaldı-
rır ya da üzerinde ciddi değişiklik
yapardı” diye eleştirirken; TOBB’un
hükümete yönelik açõklamasõna da
tepki gösterdi. Erdoğan, “Ortala-
ma bir kişi alın dedim, bir kişi.
Ama bunu bile hükümete saldırı
aracı olarak kullanmaya kalktılar.
Hep siz vereceksiniz, hükümet ve-
recek. Bırakın maaşınızı da biz
ödeyelim o zaman” diye konuştu.
Erdoğan, TBMM’de AKP Grup
toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada, bu-
gün Genel Kurul’da görüşmeleri baş-
layacak Anayasa değişikliği kapsa-
mõnda 1982 Anayasasõ’ndan bahse-
derek sözlerine başladõ. Yazõldõğõ
günden beri 1982 Anayasasõ’nõn tar-
tõşma konusu olduğunu dile getiren
Erdoğan, Türkiye’nin hâlâ arzu etti-
ği anayasaya kavuşamadõğõnõ söyle-
di. Anayasa paketine değinen ve Av-
rupa ülkelerindeki uygulamalarõ an-
latan Erdoğan, muhalefet partilerinin
tavrõnõ eleştirdi. Paketin içeriğiyle il-
gili bilgi veren Erdoğan, muhalefetin
“Biz sadece konuşuruz, ama oyla-
maya gelince tüm ekibimizi de alır
gideriz” dediğini savundu.
Erdoğan, bunun parlamento ve de-
mokrasiden kaçmak anlamõna ge-
leceğini belirtti.
AKP’nin hiçbir zaman uzlaşma-
dan kaçmadõğõnõ, uzlaşmadan kaçan
tarafõn muhalefet olduğunu ileri süren
Erdoğan, muhalefetin kendilerine kü-
für, hakaret ve çirkin ithamlarda bu-
lunduğunu savundu. CHP’nin yargõ
üzerinden yasamayõ etkisiz kõlmaya
çalõştõğõnõ ileri süren Erdoğan, şu gö-
rüşleri dile getirdi: “Geçici 15. mad-
de dediler, geçici 15. maddeyi de içe-
ren anayasa değişikliğine toptan
karşı çıktılar. ‘Cumhurbaşkanõ üç
maddeyi referanduma sunsun’ dedi-
ler. Ama şark kurnazı dedik ya,
cumhurbaşkanını bu sürecin içeri-
sinde mindere çekip orada vur-
mak, yıpratmak istiyorlar. Sonra
parlamento akıllarına geldi, mektup
yazarak 3 maddeyi üç konuya çe-
virdiler, yani 14 maddeye çıkardı-
lar. Bu arada ‘Bu iş seçim sonrasõna
kalsõn’ dediler. Sabahtan akşama de-
ğişen, yazdığı başka söylediği baş-
ka olan, kendisi farklı ekibi farklı
konuşan bir siyasi lider bulmak
gerçekten zordur. Suçüstü yaka-
landılar, tablo bu. Baykal, hafta-
lardır referandumla ilgili olarak
‘Einstein gelse bu işin içinden çõka-
maz’ diyor. Einstein gelse, sizin bu
zikzaklarınızı görse, zaman tüneli
içinden nasıl dalgalandığınızı, Tür-
kiye ışık hızıyla ilerlerken sizin
1940’lara doğru gittiğinizi görse,
inanın izafiyet teorisini rafa kaldı-
rır ya da üzerinde ciddi değişiklik
yapardı. Aziz milletin muhtemel
referandumda ne kadar güçlü bir
değişim iradesinin ortaya çıkacağı-
nı anladınız, şimdi en az zararla na-
sıl çıkarız diye çırpınıyorsunuz.
CHP, MHP ve BDP tabanı da ana-
yasa değişikliğine sıcak bakıyor ve
destek vereceğini biliyorum.”
Başbakan
Erdoğan AKP
grubunda
konuşurken,
şarkıcı Metin
Şentürk, kırdığı
hız rekoruyla
Guinness
Rekorlar
Kitabı’na
girdiğini
gösteren belgeyi
Erdoğan’a
sundu.
(Fotoğraf: AA)
HUKUKÇULAR MESAFELİ:
Kuruluş
felsefesine
uygun değil
Başkanlõk sisteminin Türkiye siyasi
kültürüyle uyuşmadõğõnõ belirten Prof. Azrak,
AKP’nin gündem değiştirmeye çalõştõğõnõ
savundu. Prof. Dr. Teziç, ABD modeli ile
Türkiye arasõnda benzerlik kurulamayacağõnõ
belirtirken, Prof. Dr. Özüerman sistemin
dikta rejimine dönüşebileceği uyarõsõ yaptõ.
İSTANBUL / İZMİR
(Cumhuriyet) - Başba-
kan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn başkanlõk sistemi
önerisine tepki gö teren
hukukçular, ABD’de uy-
gulanan başkanlõk siste-
minin Türkiye’nin tarihsel
birikimiyle bütünleşme-
yeceğine dikkat çekerek,
“Padişahlıktan kurtul-
duktan sonra, bir daha
padişahlığa benzeyen bir
rejime giremeyiz” dediler.
Başkanlõk sistemi tar-
tõşmalarõna ilişkin Cum-
huriyet’in sorularõnõ ya-
nõtlayan İdare Hukuku
uzmanõ Prof. Dr. Ülkü
Azrak, Başbakan Erdo-
ğan’õn başkanlõk sistemi-
ne ilişkin açõklamalarõ-
nõn zamanlamasõna dikkat
çekerek, amacõn konuyu
tartõştõrmak değil, günde-
mi değiştirmek olduğunu
söyledi. Henüz anayasa
değişikliklerinin TBMM
gündeminde dahi tartõşõl-
madõğõnõn altõnõ çizen
Prof. Azrak, “Dikkatleri
başka tarafa çekmek is-
tiyor. Muhalefetin di-
rencini kırmaya çalışı-
yor. Bu bir taktiktir.
Bunu gerçekleştirmele-
ri bence mümkün değil.
2011’de yapılması iste-
nen şeyi, bugünden or-
taya atmanın mantıklı
bir gerekçesi olamaz.
Anayasa değişikliği ikin-
ci plana itildi. İşte, ya-
pılmak istenen bu” dedi.
Hülleci
Cumhurbaşkanı
Azrak, ABD Devlet
Başkanõ’nõn yüksek mah-
kemeye hâkim seçtiği za-
man, bu kararõn senatodan
geçtiğine dikkat çekerek
“Bizde ise, en son mer-
ci Cumhurbaşkanı olu-
yor. Alparslan Altan bu
şekilde atandı. Öneri-
lenleri, Cumhurbaşkanı
Anayasa Mahkemesi’ne
ve HSYK’ye tayin ede-
cek. Cumhurbaşkanı
Gül, Osmanlı hukukun-
daki hülleyi benimse-
miş ve öyle yapmış. Os-
manlı hukuk sistemin-
deki hülleyi, cumhuriyet
rejimine getiren Cum-
hurbaşkanı Abdullah
Gül’dür” dedi.
Geçmişimize uygun
değil
Anayasa Hukukçusu
Prof. Dr. Erdoğan Teziç
de Başbakan Erdoğan’õn
başkanlõk sistemi için
ABD’yi örnek gösterme-
sine tepki gösterdi. ABD
modeli başkanlõk sistemi-
nin, dünyada yalnõzca
ABD’de uygulandõğõnõ
anõmsatan Prof. Teziç,
“Bunun tarihi kökleri,
ülkenin tarihiyle ilgili
belirli nedenlere dayanır.
Bu modeli deneme te-
şebbüsünde bulunan hiç-
bir ülke başarılı olama-
dı. ABD’deki tarihsel
özelliklerle, Türkiye’nin
kuruluşundaki tarihsel
geçmiş birbiriyle hiçbir
benzerlik göstermez” de-
ğerlendirmesi yaptõ.
Dokuz Eylül Üniversi-
tesi İktisadi ve İdari Bi-
limler Fakültesi Öğre-
tim Üyesi Prof. Dr. Tü-
lay Özüerman da baş-
kanlõk sisteminin ülke-
mizde dikta rejimine dö-
nüşebileceği uyarõsõ ya-
parak Latin Amerika ül-
kelerini örnek gösterdi.
Cumhurbaşkanõ’nõ halk-
tan seçmesi için başlatõlan
sürecin, başkanlõk siste-
minin de ilk adõmõ oldu-
ğunu belirten Özüerman,
“Türkiye’nin gereksini-
mi rejim değişikliği de-
ğil, yoksulluk ve işsizli-
ğe acilen çare bulmak ve
siyasetle kurumsallaşan
yolsuzluklardan kur-
tulmaktır” dedi.
ETİ ALÜMİNYUM’U KAMUYA İADE EDECEĞİNE, İŞLETİP 268 MİLYON LİRA KAZANDI
Hükümetin ‘zoraki’ davasõ
Otoriter eğilimlere yol açmasõ başkanlõk sisteminin uygulanmasõnõ zor kõlõyor
ABD’de güçler ayrılığı,
Fransa’da siyasi uyumELÇİN POYRAZLAR
UĞUR HÜKÜM
WASHINGTON/PARIS -
ABD’de başkanlõk sistemi güçlü
bir “kuvvetler ayrılığı” ilkesine
dayanõyor. Başkanlõk sistemine
yöneltilen eleştiriler arasõnda
“otoriterlik eğilimi” olasõlõğõ
ve uygun olmayan liderin ko-
layca değiştirilememesi yer alõ-
yor. ABD Başkanõ kongreye ya-
sa teklifinde bulunamaz ancak
kendi partisinin milletvekilleri ya-
sayõ meclise sunabilir ve başkan
partisi üzerinden yasa teklifleri-
ni yasalaştõrabilir. Başkan yasa-
larõ veto etme yetkisine de sahip.
Başkanõn kendi kabinesi ve
yargõçlar başta olmak üzere geniş
atama yetkisi bulunur. Ancak bu
atamalarõn geçerlilik kazanmasõ
için Senato’nun onayõ gerekir.
Devlet sekreterleri (bakanlar)
parlamenter sistemdeki bakanlar
kuruluna benzer ve doğrudan
başkana bağlõ. Baş-
kan hükümet ve or-
du çalõşanlarõnõ yö-
netme yetkisine sa-
hip ancak yargõçlara
emir veremez ve gö-
revden alamaz. Bu sisteme göre
başkan meclisi feshedemez, mec-
lis de başkanõ görevden uzaklaş-
tõramaz. Ama başkanõn suç işle-
mesi durumunda Senato yüksek
bir mahkeme görevi üstlenerek
başkanõ yargõlayabilir ve azlede-
bilir. Kimi siyaset bilimciler baş-
kanlõk sisteminin otoriter eği-
limlere yol açtõğõnõ savunuyor.
Nicolas Sarkozy’nin Fransa’sõ
bugün dünyaya tam bir başkanlõk
rejimi görüntüsü yansõtsa da Fran-
sõz siyasi yasama ve yürütmesi,
“Yarı Başkanlık Sistemi”ne da-
yanõyor. Bu sistem hem başkan-
lõk hem de parlamenter rejimle-
rinin birtakõm özelliklerini bağ-
daştõrmayõ hedefliyor. Fransa’da
4 Ekim 1958’de yürürlüğe giren
5. Cumhuriyet
Anayasasõ çer-
çevesinde belir-
lenen bu kar-
ma sistem
dönemin
cumhurbaşkanõ General Char-
les de Gaulle ve Başbakan Mic-
hel Debré’nin eseri.
Yürütme ve yasama arasõnda
belli bir dengenin sağlanmasõ
amacõyla kurulduğu savunulan
sistemde halkoyuyla doğrudan
seçilen cumhurbaşkanõ anayasal
kurumlarõn “koruyuculuğunu”
üstlenirken cumhurbaşkanõnõn
atadõğõ ve Meclis’in onayõnõ al-
masõ gereken bir başbakan hükü-
meti kurmak ve yürütmekle yü-
kümlü. Başbakan ve hükümeti
hem Meclis, hem de cumhurbaş-
kanõ nezdinde hesap vermek zo-
runda. Bu sistemin sağlõklõ akõşõ,
Fransa gibi sol ve sağ gelenekle-
rin çok güçlü olduğu bir ülkede
genelde uygulamanõn gerçek lo-
komotifi olmasõ gereken hükümet
ile “koruyucu/gözcü” devlet baş-
kanõ arasõnda siyasi uyumu zo-
runlu kõlõyor. 52 yõllõk pratikte
başkan ile başbakan, farklõ siya-
si hareketlerden çõkabileceğini
gösteriyor. 1986-88 yõllarõ ara-
sõnda devrin sosyalist Cumhur-
başkanõ François Mitterrand
genel seçimlerin iradesi doğrul-
tusunda hükümeti kurma görevi-
ni sağ muhafazakâr Jacques Chi-
rac’a vermiştir. Aynõ şekilde Chi-
rac, ilk cumhurbaşkanlõğõ (1995-
2002) döneminin önemli bir dili-
minde, 1997-2005 arasõ sosyalist
başbakan ve Sosyalist Partisi lideri
Lionel Jospin ile çok da fazla so-
run olmadan yaşayabilmiştir.
Ancak 5. Cumhuriyetin 6.
Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy
zaman zaman başbakan ve ba-
kanlar kurulunu hiçe sayan ka-
rarlar alõp Fransõz kamuoyunda
“yarı başkanlık” sisteminin tar-
tõşõlmasõna neden olmuştur.
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanõ Taner Yıldız, Rize-
li müteahhit Mehmet Cengiz’e ait
Ce-Ka firmasõnõn, özelleştirmeden
392 milyon liraya aldõğõ Seydişehir
Eti Alüminyum tesislerini, Danõş-
tay’õn iptal kararõna karşõn, 2.5 yõl-
dõr iade etmediğini bildirdi. Yõldõz,
bu dönemde firmanõn, iptale neden
olan Eti Alüminyum’a bağlõ Oy-
mapõnar Hidroelektrik Santralõ
(HES) üzerinden 268 milyon lira ge-
lir elde ettiğini de açõkladõ. Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn arkadaşõ
olan Cengiz’in adõ, şaibeli Karade-
niz Otoyolu Projesi ve aşõrõ maliyetli
mobil santral nedeniyle 3 eski ba-
kanõn Yüce Divan’da yargõlanmalarõ
sürecinde geçmişti.
Özelleştirme İdaresi Başkanlõğõ
(ÖİB) tarafõndan 17 Haziran 2005’te
yapõlan ihaleyi, Seydişehir Eti Alü-
minyum’a en yüksek teklifi 305 mil-
yon dolarla Cengiz’in sahibi olduğu
Ce-Ka İnşaat vererek ihaleyi kazan-
dõ. Seydişehir Eti Alüminyum’un
özelleştirme işlemi, Oymapõnar
HES’in bedelsiz olarak kurum bün-
yesine alõndõğõnõn ve bu şekilde özel-
leştirildiğinin anlaşõlmasõ üzerine
Danõştay 13. Dairesi tarafõndan 27
Kasõm 2007’de iptal edildi. Enerji
Bakanõ Yõldõz, CHP Antalya Millet-
vekili Hüsnü Çöllü’nün soru öner-
gesine verdiği yanõtta, Danõştay 13.
Dairesi’nin Kasõm 2007 tarihli iptal
kararõnõn neden uygulanmadõğõnõ
“Danıştay 13. Dairesi tarafından
verilen iptal kararlarının
18.02.2008 tarihinde ÖİB’ye teb-
liğini müteakip ÖİB’nin 29.02.2008
tarihli yazısı ile Eti Alüminyum’a
bildirimde bulunularak şirket his-
selerinin iadesi istenmiştir. İade iş-
leminin gerçekleşmemesi üzerine
19.03.2008 tarihinde, Eti Alümin-
yum sermayesinin yüzde 100’ünü
oluşturan hisseler üzerinde -da-
vanın kesinleşmesi tarihine ka-
dar- ihtiyati tedbir konulması,
29.07.2005 tarihli sözleşmenin fes-
hi ve hisselerin İdare’ye iadesi ta-
lebiyle Eti Alüminyum şirket his-
sedarları aleyhine, Ankara 4. As-
liye Ticaret Mahkemesi’nde
2008/160 E. sayılı dosya ile dava
açılmıştır. Mahkeme kararının
uygulanmaması gibi bir durum
olmamıştır” gerekçesiyle açõkladõ.
Yõldõz’õn Çöllü’ye verdiği yanõt-
ta, iade edilmeyen Eti Alümin-
yum’da, iptale gerekçe olan Oyma-
põnar HES üzerinden kamunun ne
kadar gelir kaybõ olduğu da “Oy-
mapınar HES’in satış miktarı ve
toplam enerji bedeli; 2008 yılı
336.8 milyon kWh ve 57.9 milyon
TL, 2009 yılı ise 1.182 milyon
kWh ve 210.1 milyon TL’dir”
ifadesiyle ortaya çõktõ.
Anayasa görüşmeleri öncesinde AKP grubunu toplayan Erdoğan, muhalefetin anayasa
değişikliği konusundaki tavrõnõ eleştirdi. AKP’nin hiçbir zaman uzlaşmadan kaçmadõğõnõ,
uzlaşmadan kaçan tarafõn muhalefet olduğunu ileri süren Erdoğan, Baykal’õ cumhurbaşkanõnõ
bu sürecin içerisinde mindere çekip yõpratmaya çalõşmakla suçladõ. AKP lideri, pakete
muhalefet milletvekillerinin de destek vereceğini savundu.
BDP’Lİ AYNA SERT KONUŞTU
‘Silahımız yok dilimiz
keser onursuzları...’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba-
kõr’da BDP’li bir kadõnõn güvenlik görevlisinin
tacizine uğradõğõ iddiasõyla yapõlan protesto gös-
terisine katõlan BDP Mardin Milletvekili Emine
Ayna, “Bizlerin elinde belki silah yok, bizle-
rin elinde belki top, tüfek yok, sizlerle müca-
dele etmek için... Ama bizim dilimiz var.
Hem de öyle bir dilimiz var ki, kılıç gibidir,
keser biçer o onursuzları, şerefsizleri” dedi.
BDP Kadõn Girişimi, bir kadõnõn güvenlik gö-
revlisi tarafõndan tacize uğradõğõ iddiasõyla protes-
to yürüyüşü düzenledi. BDP il başkanlõğõ önünde
toplanan ve aralarõnda Ayna’nõn da bulunduğu
yaklaşõk 500 partili “Tecavüzcüler bulunsun he-
sap sorulsun”sloganõ atarak Batõkent’e yürüdü.
Burada konuşan Ayna, yapõlanõ namertlik olarak
niteleyerek “Bugün o cinsiyetimize, kadınlığımı-
za saldıranlar, bir gün utançlarından yüzlerini
yerden kaldıramayacaklar” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’õn arkadaşõ Ce-Ka firmasõnõn sahibi Cengiz,
ihaleyle satõn aldõğõ Seydişehir Eti Alüminyum tesislerini, ihalenin
Danõştay tarafõndan iptal edilmesine karşõn iade etmeyerek 2.5 yõl
süreyle işletti ve 268 milyon lira gelir elde etti.