19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2010 SALI 16 KÜLTÜR [email protected] Türsak da Emek’e sahip çıkıyor Kültür Servisi - Özellikle sinema konusunda yaptõğõ çalõşmalarla bilinen TÜRSAK Vakfõ, “Sinemaya Emek Verenler Emek Sinemasõ’na Sahip Çõkõyor” başlõklõ bir yazõyla bir destek bildirisi yayõmladõ. “Saray Sinemasõ gibi bir efsane salonun ve Alkazar’õn çok yakõn geçmişimizde kaybedilmesinin ardõndan, elde kalan belki de son önemli salon olan Emek Sinemasõ’nõn da yok olmasõna duyarsõz kalamayacağõz” denilen bildiride bütün dünyada, eski büyük salonlara dönüşün yaşandõğõ belirtilerek “gerek Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn gerek İstanbul Kültür Sanat Vakfõ Yönetim Kurulu üyesi olan Beyoğlu Belediye Başkanõ Sayõn Ahmet Misbah Demircan’õn, resmi makamlarõn, özel sektörün ve STK’lerin her türlü katkõyõ yapacağõna yürekten inanõyoruz” açõklamasõna yer verildi. Ulucanlar’dan konser Kültür Servisi- Piyanist Birsen Ulucan ile keman ve viyola sanatçõsõ Özcan Ulucan, yarõn saat 20.00’de Akbank Sanat’ta bir konser verecek. İkili konserde, Bach, Chopin, Paganini ve Brahms gibi ünlü bestecilerin eserlerini seslendirecek. Vehip Sinan yaşamını yitirdi Kültür Servisi- “Topuz” ve “Mõstõk”õn çizeri, karikatürist Vehip Sinan, 81 yaşõnda hayatõnõ kaybetti. 1929 doğumlu Vehip Sinan, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimari ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümlerinde bir süre okuyan Sinan, ünlü karakteri Topuz’u ilk kez Ceylan Yayõnlarõ’nda çizdi. Vehip Sinan 2009’da Edebiyat Sanat ve Kültür Araştõrmalarõ Derneği’nin “Çizgi”‘ dalõndaki büyük ödülünü almaya hak kazanmõştõ. ‘Sabır Taşı’ Türkçede Kültür Servisi - Afgan yazar Atiq Rahimi’nin 2008 yõlõnda Fransa’nõn en büyük edebiyat ödüllerinden Goncourt Ödülü’ne değer görülen kitabõ “Sabõr Taşõ” Can Yayõnlarõ’ndan yayõmlandõ. Volkan Yalçõntoklu’nun Türkçesiyle dilimize aktarõlan kitap, Afganistan’da bir evde, basit bir döşeğin üstünde geçiyor. Gözleri açõk ve bilinçsizce yatan kocasõnõn tepkisizliğini fõrsat bilen kadõnõn, o güne kadar hep bastõrmak zorunda kaldõğõ kadõnlõk duygularõnõ ilk kez dõşa vuruşunu anlatan kitap, okuyuculara kadõnlarõn insan yerine konmadõğõ, şiddetin sõradan bir olay gibi yaşandõğõ ve savaşõn artõk kanõksandõğõ bir ülkeden bir kesit sunuyor. Deniz Arcak’tan ‘Cesur’ dönüş Kültür Servisi - Deniz Arcak altõ yõl aradan sonra “Cesur” adlõ albümüyle geri döndü. Prodüktörlüğünü Erhan Güleryüz, dağõtõmõnõ Esen Müzik’in üstlendiği albümde şarkõlar Kaan Kurmuş Karlova ve Genco Arõ tarafõndan düzenlendi. Arcak’õn albümünde sözleri kendisine, besteler Can Algeç’e ait “Çaldõm”, “Kõyamet”, “Farkõnda mõsõnõz?” ve albüme ismini veren “Cesur” adlõ dört şarkõ yer alõyor. 1.5 yõllõk bir çalõşma sonunda Maxi Single’õnõ tamamlayan şarkõcõnõn, 1993’te “Nerde”, 1994’te “All The King’s Horses”, 1995’te “Beyaz Vadi”, 1998’de “Ha Bugün Ha Yarõn”, 2004’te ise “Kõpõr Kõpõr” adlõ albümleri yayõmlanmõştõ. ZÜLAL KALKANDELEN M üthiş falsettosuyla mü- zikseverleri büyüle- yen Jonsi (Jon Thor Birgisson), “Go” adlõ albümüyle yine gündemde. İzlanda’nõn Björk’den sonra müzik dünyasõ- na kazandõrdõğõ ikinci büyük isim Sigur Ros’un vokalisti olarak ta- nõndõ Jonsi. Ama belli ki bu ilk so- lo albümüyle kariyerinde yeni bir sayfa açtõ. Jonsi, Amerikalõ besteci Nico Muhly ile çalõştõğõ “Go”da, Sigur Ros albümlerinden farklõ olarak, şarkõlarõ İzlandaca ya da kendi ya- rattõğõ “Hopelandish” dilinde de- ğil, İngilizce söylüyor. Ama sesi- ni bir enstrüman gibi öyle ustalõkla kullanõyor ki, dikkat etmeyen sõ- radan bir dinleyici, duygu seline kapõlõp hangi dilde olduğunu bi- le anlamayabilir. Başlõktaki tanõmõ, telefonda rö- portaj yaparken Jonsi’ye ben öner- dim, o da beğendi. Nedenini ya- zõda bulacaksõnõz. - Albümdeki temaları açıkla- mak için “Go” iyi bir isim ol- muş... Evet, bu albüm umutlar ve kor- kular üzerine kurulu. Bir şeye umutla yaklaşõnca, “yap onu” (İngilizcede “go for it” ya da “go do it”) diyoruz. Ama tersi du- rumlarda da işe yarõyor. Bir şeyden kur- tulup ilerleme (go forward) ya da geri- ye dönme halinde de (go back) kulla- nõlabilir. Bütün bunlarõ iyi açõklõyor. - Sigur Ros albümlerine göre çok daha neşeli bir hava seziliyor al- bümde. Özel bir nedeni var mı? Albüm kayõt dönemi, özel hayatõmda da mutlu olduğum bir dönemdi. Ayrõca böyle bir albümü yapmaktan dolayõ da çok memnunum. Kayõt süreci, Sigur Ros albümlerinden farklõydõ. Stüdyoda he- yecan verici bir atmosfer vardõ. Bunla- rõn hepsi albüme yansõdõ sanõrõm. - O zaman kendi akışına göre geli- şen bir süreçti diyebilir miyiz? Evet, öyle oldu. Şarkõlarõn çõkõş nok- tasõnõn tam olarak nereye varacağõnõ ben de bilmiyorum. Bu bazen daha mutlu, bazen karanlõk bir sound ile son bulu- yor. Örneğin “Go Do” adlõ şarkõyõ ilk olarak ukulele (gitara benzeyen telli bir enstrüman) üzerinde çalõşarak yazdõm. Ama sonunda o kadar neşeli bir hava- sõ olacağõnõ düşünmemiştim. Bu ger- çekten ilginç. - Albüm, dinlerken insanda sanki bir tür uçma hissi yaratıyor. O ne- denle aklıma “Kuşlar için müzik” şek- linde bir tanımlama geldi... Bu çok güzel! Düzenlemeleri yapan Nico Muhly ile çalõşõrken, biraz daha ne- şeli olmasõnõ istediğim yerlerde, ona “Örneğin etrafta uçuyormuş hissi veren bir havası olabilir mi?” diyordum. Bu tarif kesin- likle uyuyor. - Bu albüm şarkı yazarlığı konusunda size ne kattı? İçgüdülerime güvenip ken- dimden endişe etmemeyi... Ken- di duygu ve düşüncelerinizi iz- leyip, yapmak istediğinizi ger- çekleştirebilirseniz, sonuçtan mutlu olma oranõnõz artõyor. - Hangi dilde söylemek da- ha kolay? İzlandaca, Hope- landish ya da İngilizce? Tam olarak söylemek zor. Sigur Ros albümlerinde söz- cükleri müziğe uygun olarak sõ- ralõyorum. Sözcükler, üzerinde hiç düşünmeden ağzõmdan çõ- kõyor. En doğal şarkõ söyleme şekli de bu zaten. Ama İzlanda dili mi, İngilizce mi derseniz; buna karar vermek zor. Çok farklõ iki durum. Bu albümde İn- gilizce söylediğim için ilk baş- ta aksan konusunda biraz endi- şeliydim. - New York’ta bir konserde sizi çello yayıyla elektro gitar çalarken izlemiştim. Çok et- kileyiciydi. Bu albümde o gi- tar yok, daha çok akustik gi- tar var. Hangisini daha çok se- viyorsunuz? İkisini de çok seviyorum. Şarkõlarõmõn çoğunu akustik gitarla besteliyorum. Yayla çaldõğõm elektro gi- tarõ, farklõ sesleri keşfetmek için kulla- nõyorum. Benim için çok eğlenceli ve il- ginç bir deneyim o. -Bu albüm için ilk çocuğum di- yorsunuz. İkinci bir çocuğunuz ola- cak mı? Kesinlikle. Ama Sigur Ros’la da ye- ni bir albüm kaydedeceğiz. Bir yandan grupla çalõşõp, diğer yandan solo al- bümler yapmaya devam etmek benim rüyam. Bu arada İstanbul’a gelip kon- ser vermeyi de çok istiyorum. Umarõm bir gün yapabilirim. (www.zulalkalkandelen.com) Jonsi, ilk solo albümü ‘Go’ ile müzik serüveninde yeni bir sayfa açtõ Kuşlar için müzik... UĞUR HÜKÜM PARİS - Bu yõl 63. buluşmasõ gerçekleşecek Cannes Film Festivali’nin “Resmi Seçme” ve “Belirli Bir Bakış” bölümlerinde yarõşacak ve gösterilecek filmler açõklanmaya devam ediyor. 12-23 Mayõs tarihleri arasõnda gerçekleşecek festivalde, 5 ya da 6 filmin daha ekleneceği “Resmi Seçme” bölümünün dõşõnda, 11 film de yarõşma dõşõnda gösterilecek. Bunlar arasõnda en heyecanla bekleneni bir kez daha yarõşmaya ka- tõlmayõ kabul etmeyen Woody Allen’õn son fil- mi “You Will Meet a Tall Dark Stranger”. Öne çõkan diğer filmler arasõnda Oliver Sto- ne’un “Wall Street: Money Never Sleeps”(Pa- ra Asla Uyumaz) ve Stephen Frears’õn “Ta- mara Drewe” filmi de var. Festivali açacak Ridley Scott’un “Robin Hood”u ile de Holly- wood ve Amerikan sinemasõ ağõrlõğõnõ Can- nes’dan eksik etmeyecek.Amerikalõ ünlü yönet- men Tim Burton başkanlõğõndaki jüri, Abbas Kiarostami (Copie Conforme), Takeshi Kita- no (Outrage), Mike Leigh (Another Year), Ni- kita Mikhalkov (Utomlyonneye Solntsem 2), Alejandro Gonzalez Inarittu (Beautiful) ve Bertrand Tavernier (La Princesse de Mont- pensier) gibi ustalarõn yanõ sõra Mathieu Amal- ric, Mahamat Haroun, Doug Liman, Sergei Loznitsa, Daniele Luc- hetti gibi az tanõnan, hatta hiç bilinmeyen yö- netmenlerin filmlerini de değerlendirmeye ala- caklar. Şu anda iki filmle temsil edilen Güney Kore sinemasõ dinamizmini kanõtlarken, festiva- le katõlacağõ kulislerde konuşulanlar arasõnda Amerikalõ yönetmen Terence Malick’in de adõ geçiyordu. Çad ve Ukrayna ise festivalin “Res- mi Seçmeler”ine ilk kez giriyorlar. Festivalin “Resmi Seçmeler” jürisine adõ res- men açõklanamayan bir kişi daha seçilmiş bulu- nuyor. 1 Mart’tan beri gözaltõnda olan İranlõ muhalif sinemacõ Cafer Panahi serbest kalabi- lirse 63. festival jürisinin 9. üyesi olarak ekibe katõlacak. Şimdilik 18 uzun metrajlõ filmin yer aldõğõ “Belirli Bir Bakış” bölümü ise bir kez daha sürprizlerle dolu. Başkanlõğõnõ Fransõz yö- netmen Claire Denis’in yapacağõ bu bölüm, “Resmi Seçme”ler kadar saygõnlõk kazanmõş durumda. Uzun bir aradan sonra “Film Socialis- me” ile görücüye çõkacak İsviçreli Frankofon yönetmen Jean-Luc Godard ve 102. baharõnõ süren Manoel De Oliveira’nõn “Angelico” adlõ filmi en merak edilen çalõşmalar arasõnda. Ka- nadalõ yönetmen Atom Egoyan’õn jüri başkanlõ- ğõnõ yaptõğõ “Cinéfondation” kapsamõnda Hü- seyin Karabey’in yeni filmi “Sesime Gel”i de heyecanla bekliyoruz. ‘RobinHood’Cannes’da Bu yõl 12 -23 Mayõs tarihleri arasõnda düzenlenecek festivalde Hüseyin Karabey’in yeni filmi “Sesime Gel” de var Festival Ridley Scott’un “Robin Hood”u ile açılacak. Sinemada kadõn bedeni, sansür, ahlakçõlõk Kültür Servisi - Bu yõl 6-13 Ma- yõs tarihleri arasõnda Ankara’da dü- zenlenecek 13. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Fes- tivali, cinsel politikayõ da günde- mine taşõyor. Kadõn yönetmenlerin gözünden kadõn arzusu ve cinsel- liğinin nasõl politikleştiğini örnek- leyen filmlerle, yaygõn sinemada kadõn bedenini kurbanlaştõran, nes- neleştiren ve mağdura dönüştü- ren anlayõşõ sorgulayarak bir yan- dan da bunu sansür nedeni sayan ahlakçõlõğõ da deşifre edecek festi- valde, Fransa’da olay yaratmõş ve ‘16 yaşından küçükler izleye- mez’ kaydõyla denetimden geçerek gösterime girebilmiş Virginie Des- pentes’in aynõ adlõ romanõndan uyarlanan “Düz Beni” festival kapsamõnda gösterilecek filmler- den. 13. yaşõnõ ‘kötülük’ temasõyla kutlayan festivalin programõnda ayrõca Catherine Breillat’nõn ka- dõn-erkek ilişkisinde cinselliğin kõşkõrtõcõ dengesini sorgulayan “Kusursuz Aşk”, Signe Bauma- ne’nin kocasõndan göremediği il- giyi elektrikli süpürgede bulan bir kadõnõ anlattõğõ “Natasha” ve Nancy Schwartzman imzalõ, ge- celik ilişkilerde sõnõrõn ne olduğu- nu sorgulayan “Tek Gecelik”, ka- dõn-erkek cinselliğiyle dalga geç- tiği bol ödüllü kõsa serisi “Meme- nin Zaferi” de gösterilecek diğer filmler arasõnda yer alõyor. Uçan Süpürge’de bu yõl cinsellik üzerinden üretilen politikalar masaya yatõrõlõyor TekGecelik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle