25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 20 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr Kültür Servisi - Bedri Baykam’õn dõşavu- rumculuğun Van Gogh ve Gaugin’le be- raber en önemli üç öncüsünden biri olarak kabul edilen Edvard Munch’un anõsõna yaptõğõ 4D yapõtlarõ Fransa’nõn gözde mü- zelerinden “Pinacotheque de Paris”te ser- gileniyor. 18 Temmuz’a dek devam edecek ‘Anti Çığlık’ (Anti-Cri) adlõ serginin amaç- larõndan biri, Munch’un ‘Çığlık’ adlõ tab- losunun sanatçõnõn adõnõn önüne geçmesi- ne engel olmak. Baykam, Munch’un yapõtlarõnõ ve yaşamõnõ ir- delerken, 13 adet “4-D” çalõşma gerçek- leştirdi. Son yõllarda Türkiye, Avrupa ve ABD’de sergilediği ve önemli yankõlar ya- ratan, yapõtõn yüzeyini lens tekniği ile, ola- ğandõşõ derinliklerle buluşturan Baykam, bu sayede izleyiciyi bir zaman yolculuğuna çõ- kartõyor. Sergiyi altõ ayda hazõrlayan Bay- kam, yaptõğõ araştõrmalar kapsamõnda Os- lo’ya ve Aasgardstrand sahil balõkçõ kasa- basõna giderek, Norveçli sanatçõnõn “Er- genlik”, “Madone”, “Çığlık”, “Yaşam Dansı”, “Hasta Çocuk” gibi birçok yapõ- tõnõ yeniden yorumladõ. Munch’un çalkan- tõlõ ve iniş çõkõşlarla dolu yaşamõnõ irdele- yen ve yoğun bir duyarlõlõk ile ham yaratõ- cõlõğõ buluşturan Baykam, bu keşif çizgisinde izleyiciyi, Norveçli öncünün içsel derinli- liklerine taşõyor. Baykam’õn “Edvard Munch’a Saygı” sergisi Paris’in ardõndan Türkiye ve Norveç’te de sergilenecek. (www.pinacotheque.com) CELÂL ÜSTER M elek Mazıcı’nõn Galeri Nev’deki sergisinde, daha önceki sergile- rinde gördüklerimizden farklõ resimler var. Bu kez akrilik çalõşmõş Mazõ- cõ. Bu resimlerin renk bakõmõndan daha çe- şitli ve daha büyük boyutlu olmalarõ, belir- li bir özgürlük ve yoğunluğu getirmiş bera- berinde. 1981’de Devlet Güzel Sanatlar Akademi- si Resim Bölümü’nü (Özdemir Altan Atöl- yesi) bitirdikten sonra Finlandiya’da Helsinki Güzel Sanatlar Akademisi’nde gravür oku- yan, daha sonra eğitimini İsveç’te Stock- holm Kraliyet Üniversitesi Güzel Sanat- lar Koleji’nde sürdüren Mazõcõ, uzunca bir süre gravür çalõşmõştõ. Galeri Nev’de da- ha önce açtõğõ “Yeni Resimler” adlõ ser- gisi de resim dilinin ağõr bastõğõ gra- vürlerden oluşuyordu. Mazõcõ, yeni sergisindeki akriliklerin de, gravür- lerinin doğal bir devamõ olduğunu söylüyor. Akriliklerin saydamlõğõ ve kat kat işlenmiş olmasõ, dõşarõdan bakan izleyicinin işin değişik katlarõnõ ve içini görmesini sağlõyor, onu içine alõ- yor. Seyirciyi “içine al- mayı seven” resimler bunlar. Galeri Nev’de- ki akriliklerin bir anlamda “manzaralar” olduğu söylenebilir. Ama bildik manzara ya da peyzajlardan fark- lõ bir yanõ var bu resimlerin. İzleyende dü- şünceler, duygular, dahasõ yeni yeni imgeler uyandõrabiliyorlar. Dõş manzaralardan çok, iç manzaralar. Kimi “anlar”õn, kimi “anılar”õn manzaralarõ. Seyirciye kendi “an”õnõ yaşa- yabilme, kendi “iç manzaraları”nõ görebil- me olanağõ tanõyorlar. “Manzaralar, duygulanım ve coşkuları- mın yansımaları, bu resimlerin yüreği ço- ğu kez ikili bir ritmle atıyor” diyor Mazõcõ. “İlk bakışta görülen manzaranın ardında, belki de yanı başında ikinci bir manzara ayırt edilebiliyor. Ya da pusların arasından ikinci bir manzara biçimleniyor. Bu iç içe geçmiş manzaralar, müzikteki gibi bir ritm yaratıyorlar…” Mazõcõ’nõn “manzaralar”õ, kendini dur- madan tepeden tõrnağa yenileyen bir “ruh” gi- bi, asla aynõ kalmõyor: sisler, kasõrgalar, ateş- ler: “Sonuç olarak, manzara, bir enigma- dır. Varlığını sürdürür, ama hep değişerek. Duygu ve düşüncelerin aynası gibidir, ama aynı zamanda değiştirir de duygu ve düşüncelerimizi. Manzara, sürekli devinim içinde olmakla birlikte, sonsuzdur…” Mazõcõ’nõn yapõtlarõnda, uzun yõllardõr ya- şadõğõ Kuzey’in doğasõnõn, İzlanda manzara- larõnõn izlerine rastlanõyor, ama Uzak- doğu kültürleri ve felsefelerinin esinleri de se- ziliyor. Kendi de, “Doğayı elbette çok sevi- yorum” diyor zaten. “İşlerimde ışığı kulla- nışımda, sessizlikte, dinginlikte Kuzey’in et- kisi çok. Bunlar çok çekiyor beni. Ama ken- dimi hep Doğulu hissetmişimdir; Uzakdo- ğu felsefelerini, Japon şiirini çok seviyorum. Kuzey ile Uzakdoğu, bende, resimlerimde doğanın armonisi ile içsel bir armoninin bü- tünleşmesi olup çıkıyor.” Bu yeni sergide, büyük boyutlu akriliklerin yanõ sõra, çok farklõ bir çalõşma da yer alõyor: Küçük kasnaklara gerili ipek üzerine sulu- boyalar. Hemen anlaşõlacağõ gibi, kadõnsõ yanõ ağõr basan işler bunlar: “Bu işlerin fe- minen yanımı yansıttığını hissediyorum. Bi- raz da, elleriyle nakış işleyen kadınlarımı- za övgü ve saygı niteliği taşıyorlar.” Mazõcõ, başõndan beri dönem dönem fark- lõ teknikler kullanmaya yönelen bir sanatçõ. 80’li yõllarda büyük boyutlu gravürler yap- maya başlamõş. Hazõr kâğõtlarõn işleri için ye- terli olmadõğõnõ görünce, kendisi kâğõt yap- maya karar vermiş. Kâğõdõ bir malzeme ola- rak değil, işinin önemli bir parçasõ olarak gör- müş. Kâğõdõn Avrupa’ya ilk geldiği yer olan İspanya’da kâğõt dökme atölyelerinde çalõş- mõş; sonra Japonya’ya gidip bir Japon usta- dan kâğõt yapmayõ öğrenmiş. Japonya’dan döndükten sonra gravürle- rinde ketenden, pamuktan yaptõğõ kâğõtlarõ kul- lanmõş. Ardõndan, bu el yapõmõ kâğõtlardan nesneler yapmaya başlamõş. “Terlikler” di- zisi böyle çõkmõş ortaya. Keten kâğõttan ya- põlmõş, kimileri altõn varak bezeli terlikler… Aslõnda Mazõcõ’nõn “Kırmızı ve Beyaz”, “Siyah ve Beyaz”, “Düğün”, “İkizimi Arar- ken” gibi tüm enstalasyonlarõ, somuta dö- külmüş anõlar… Çocukluğunun figüratif an- latõlarõ; karakterler gerçek. Anõlarõna üç bo- yutlu bir nitelik getirmiş bu işlerinde. Tüm iş- lerinde anõlarõnõ nerdeyse bir “malzeme” olarak kullanarak yaşar kõlmõş. 80’lerden bu yana değişik teknikler kul- lanmasõnda heyecanõnõ hep canlõ tutmak, tekdüzeliğe düşmemek istemesinin payõ var. Her yeni teknikte yepyeni şeyler öğreniyor, sürprizlerle karşõlaşõyor. Farklõ disiplinler arasõnda özgürce gidip gelerek özgürlüğü yakalõyor, bambaşka ufuklara açõlõyor. Ama hangi tekniği kullanõrsa kullansõn, hiç değiş- meyen bir özellik hemen ele geçiriyor insa- nõ: Sesini hiç yükseltmeyen, “en az”dan yo- la çõkarak “en çok”a ulaşan, dingin bir yalõnlõk. Mazõcõ, 2011’in başlarõnda Helsinki Kias- ma Modern Sanatlar Müzesi’nde, yazar Amin Maalouf, çağdaş opera bestecisi Kaija Saa- riaho ve ressam Raija Maltka’yla birlikte bir grup sergisine katõlacak. Melek Mazõcõ’nõn akrilikleri ve ipek üstüne suluboyalarõ Beyoğlu Galeri Nev’de Mazõcõ, 80’lerden bu yana durmadan değişen teknikler kullanan bir sanatçõ. Böylece heyecanõnõ hep canlõ tutuyor, tekdüzeliğe düşmüyor ve farklõ disiplinler arasõnda özgürce gidip gelerek yepyeni ufuklara açõlõyor. Şiddet sınıf tanımaz Kültür Servisi- Dot, Simon Stephens’õn“Pornografi” adlõ oyunundan sonra şimdi de“Punk Rock” oyununu sahneliyor. 22 Nisan’da Dotmarsta prömiyeri yapõlacak oyun, İngiltere’de bölgenin zengin ailelerininçocuklarõnõn gittiği özel okulda, başarõlõ yediöğrenci arasõnda geçiyor. Öğrencilerin kendiaralarõndaki hiyerarşik düzende yerlerini bulma kaygõsõnõ anlatan oyun, şiddetin sõnõf ayrõmõolmadan her yerde görülen bir olgu olduğunu,gençlerin hayatlarõndaki boşluğu, aile ve kariyerkavramlarõyla yaşadõklarõ sõkõntõyõ ele alõyor.Rıza Kocaoğlu’nun yönettiği oyunda HakanKurtaş, Tuğçe Altuğ, Gonca Vuslateri, KaanTurgut, Emre Yetim, Gözde Kocaoğlu, Mehmetcan Mincinözlü rol alõyor. Baykam’dan Munch’a selam Kültür Servisi - Beykent Üniversitesi Gü- zel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Sefa Çeliksap, ilk kişisel fotoğraf sergisini Arnavutköy Art Gal- lery’de açtõ. “Ritim Olan Duyumsama” başlõklõ sergi- de günlük yaşamda çok da algõlayama- dõğõmõz renkleri, ritimleri, farklõlõklarõ, kontraslarõ yansõtmayõ amaçlayan sanat- çõnõn fotoğraflarõ için Beykent Üniversi- tesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Oğuz Makal da fotoğraflarõn klasik anlamda fotoğraf kavramõndan ayrõldõğõnõ belirterek şun- larõ söylüyor: “Düşünen, yorumlayan, ışık ve kadrajla ilgilenen, inceleyen ve ritmi, rengi, ışığı, gölgeyi, siyah beyaz ya da rengi arayan bir yorumcunun iletimi bellekte izi saklı kalan görsel düzenlemeler. Bu serginin gösterdiği ve belki de, Gille Deleuze’ün aykırı ressam Francis Bacon için söylediğin- ce ‘Özü itibarõyla ritim olan duyumsa- mayõ resmetmek gibi’ fotoğraflamak- tır.” Sefa Çeliksap’õn sergisi 30 Nisan’a kadar görülebilir. ( 0 212 257 06 67) Gündelik yaşamõn detaylarõ Sefa Çeliksap’õn ‘Ritim Olan Duyumsama’ adlõ fotoğraf sergisi Arnavutköy Art Gallery’de Kumbaracõ’da her gün farklõ bir oyun Kültür Servisi - Kumbara- cõ50 Sahnesi bu ayõn sonuna dek her gün farklõ bir oyuna ev sa- hipliği yapacak. Bugün Tiyatro Boğaziçi’nin “Moliere Efendi” oyununa sahne olacak mekân, yarõn Gaf Tiyatro Topluluğu’nun “Fuck-Buddy Aranıyor” adlõ oyununu ağõrlayacak. Mekânõn programõnda 22 Nisan’da Tiyat- ro Boyalõ Kuş’un “Ophelia’yı Kim Öldürdü?” adlõ oyunu, 23 Nisan’da Tiyatro Artõ’nõn “Ses- ler” adlõ oyunu, 24 Nisan’da Al- tõdan Sonra Tiyatro’nun “Kapı- ların Dışında”sõ, 26 Nisan’da İBŞT Genç Tiyatro’nun “Kısa- lar”õ, 27 Nisan’da İstanbul Halk Tiyatrosu’nun “Gagarin Sokağı” adlõ oyunu, 28 Nisan’da Tiyatro Yüzleşme’nin “Beyaz” oyunu, 29 Nisan’da Tiyatro BeReZe’nin “Olsa Olmalı Olabilir”i ve 30 Nisan’da İlyas Odman’õn “Bu- gün, Hiçbir Şey…”i yer alõyor. (0 212 243 50 51) Akın ve Özpetek Tribeca’da Kültür Servisi - Adõnõ Manhattan’õn Tribeca semtinden alan ve 11 Eylül terör saldõrõlarõnõn ardõndan semtin yeniden hareketli yaşamõna dönmesini teşvik etme amacõyla düzenlenen “Tribeca Film Festivali” yarõn başlõyor. 85 uzun metraj, 30 belgesel ve 47 kõsa filmin gösterileceği festival, üç boyutlu “Shrek Sonsuza Dek” filmiyle açõlacak. Festivalde, Ferzan Özpetek’in son filmi “Serseri Mayõnlar” yarõşma bölümünde, Fatih Akõn’õn “Soul Kitchen” filmi ise yarõşma dõşõ gösterilecek filmler arasõnda yer alõyor. Rolling Stone internette Kültür Servisi - Bir süre önce Türkiye’de de Türkçe yayõmlanan, ancak ekonomik sõkõntõlar nedeniyle kapatõlan ünlü iki haftalõk müzik dergisi Rolling Stone, artõk okurlarõna abonelik karşõlõğõ internet ortamõnda ulaşmaya başlayacak. 1967’de Jann Wenner tarafõndan kurulan dergi, bugüne dek internette parasõz hizmet veriyordu. Kültür Servisi - İngiliz Daily Telegraph gazetesinin web sitesinde önceki gün yayõmlanan bir haberde, Türk çağdaş sanatçõlarõn, Hintli ve Çinlilerden çok daha düşük fiyatlara satõldõğõ, ancak Türkiye’de son yõllarda yaşanan gale- ri patlamasõ, artan özel yatõrõmcõlar ve böylesine başarõlõ bir uluslararasõ bie- nalin yakõn zamanda fiyatlarõ bu sevi- yeden çok daha yukarõlara çekeceği belirtildi. Colin Gleadell imzalõ haberde, Sot- heby’s, Christie’s and Bonhams gibi ünlü müzayede evlerinin geçen hafta, aynõ anda Ortadoğu ve İslam dünya- sõndan sanat yapõtlarõnõ içeren birçok müzayedeye yer verdiği ve geçen haf- ta ikinci kez düzenlenen Türk Çağdaş Sanatõ müzayedesinin bu kez İslam Eserleri müzayedesiyle eşzamanlõ ya- põlmasõnõn yerleşmesi hedeflenen bir geleneğe işaret ettiği belirtiliyor. “İslam Sanatı Haftası” başlõklõ bu kap- samlõ yazõda, Taner Ceylan, Kutluğ Ataman, Selma Gürbüz, Bedri Bay- kam’õn müzayededeki yapõtlarõ da ay- rõntõlõ bir şekilde tanõtõlõyor. DAILY TELEGRAPH: ‘Türk sanatı fiyat arttıracak’ Adnan Çoker paneli Kültür Servisi - Türk resim sanatõnõn önde gelen isimlerinden olan Prof. Adnan Çoker’in Beşiktaş Belediyesi’nin girişimiyle Mustafa Kemal Merkezi (MKM) Çağdaş Galerisi’ndeki retrospektif sergisi kapsamõnda bir panel düzenleniyor. Tomur Atagök, Semra Germaner, Ahmet Kamil Gören, Ümit Gezgin ve Yalçõn Sadak’õn katõlacağõ panel 28 Nisan’da saat 14.00’te MKM’de gerçekleştirilecek. Ophelia’yıKimÖldürdü? Sanatçõnõn‘içmanzaralar’õ Melek Mazıcı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle