Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Türk-Kürt gerginliğine
dönüşen “Açılım” fiyaskosu
Ankara milletvekili Zekai
Özcan’ın AKP’den istifasına
yol açmıştı... Özcan’ın
dünkü Vatan gazetesine
söylediklerini okuyunca
AKP’deki tek rahatsızlığın
açılım olmadığı bir kez daha
anlaşıldı..
İşte isyan eden bir
mebusun, adalet ve
demokrasi takıyyesine
sığınan bir parti ile ilgili
çığlığı!.. Okuyunuz ve de
AKP’nin ülkeyi ne hale
getirdiğini içeriden birinin
anlatımlarıyla bir kez daha
görünüz:
“İkinci dönem ekonomi
gerçekten kötüleşti. Son 3
senede hiç büyümedik,
daraldık. Biz eksi 0.5
daralırken, bize benzeyen
ülkeler reel olarak yüzde
17 büyüdü. 2009 yılı sonu
itibarıyla
güncelleştirdiğimizde
sağlığa, eğitime, yoksul
kesimleri içine alan sosyal
korumaya harcamamız
gereken 771 milyar TL’yi
genel bütçeden borç
faizlerine akıtmışız.
İşsizliği düşürecek yerde,
yüzde 14’e yükseltmişiz.
İşgücüne yüzde 47 katılım
oranı olup da işsizliğin
yüzde 14 gibi yüksek
olduğu bir başka ülke
olsa, orada sosyal
patlama olurdu. Bu o
kadar vahim bir
durumdur.”
Özcan’a sorulan son
sorunun yanıtını ise
demokrasi bahanesiyle
iktidarın dümen suyundan
ayrılmayan aklıevvellerin,
liboş tayfasının ve dönek
kalemlerin çok iyi okuması
gerekiyor! İşte Özcan’ın
“AKP’de parti içi
demokrasi işliyor mu”
sorusuna verdiği yanıt:
“Hayır işlemiyor. Bir
defa ‘istişare’ deniliyor,
kesinlikle yok. Birikimin,
tecrübenin, bilginin fazla
önemi yok. Bir milletvekili
farklı bir şey söylüyor,
dinlemiyorsunuz. Tek
taraflı karar veriyorsunuz,
uygulamaya geçiyorsunuz,
ondan sonra ‘Gelin
tartışalım’ diyorsunuz.
Adaleti tam uygulamadığın
zaman her şey biter.”
İsyancının İlk Çığlığı!..
Anımsarsınız, Tayyip
Erdoğan geçtiğimiz ay
belediye başkanlıklarının
neredeyse tamamını
kaybettiği Urfa’da bir miting
yaptı. Kentin 9 AKP
milletvekili ise 29 Mart
2009’daki seçim yenilgisini
kapatma uğruna Doğu ve
Güneydoğu illerinden
binlerce insanı kent
meydanına taşıdı. İşte o
meydanda açılan bir
pankartta yazılanlar bugün
yaşananları haber
veriyordu:
“Padişahım çok yaşa...”
Pankartı açan yurttaş
acaba Zekai Özcan gibi
AKP’de demokrasi
olmadığını mı anlamıştı,
yoksa geleceği mi
görmüştü?..
Aslında AKP yanlıları ve
karşıtları gibi herkes,
yalnızca “Ergenekon”
hikâyesiyle ülkede terör
estirilmesini ve tek parti
faşizminin ezici
uygulamalarını değil,
partisini tek adam gibi
yöneten Erdoğan’ın
kafasındaki planı da çok
iyi anlamıştı!..
Erdoğan da önceki gün
işte o hedefini açıkladı:
“Başkanlık sistemi
kafamda...”
Ülkedeki Atatürkçüler,
çeteci ve terörist
iddiasıyla zindana tıkıldı!..
Muhalif medya
susturuldu, bunun
karşılığında da damatların
denetiminde yandaş
medyalar yaratıldı...
Türk Silahlı Kuvvetleri
kumpasa alındı!..
Karargâhta neredeyse
general kalmadı!..
Yüksek yargının
koltukları ise anayasa
değişikliği adı altında ele
geçirilmeye çalışılıyor!..
Anlayacağınız
Cumhuriyetçiler sindirilirken
devlet de aynı hızla
dönüştürülüyor! Tüm hesap
AKP’yi 2011’de üçüncü kez
sorunsuz olarak iktidara
getirebilmek!..
Yani nihai hedef
Cumhuriyetin yapısıdır...
Liboş yamyamların yıllar
öncesinden “2.
Cumhuriyet” tamtamlarını
niye çaldığını anladınız mı
şimdi?..
Yamyamların Tamtam Sesi!..
Birileri padişahlık
rüyasıyla rejimi
dönüştürmeye devam
ederken, devletin
çivisinin çıktığını
kanıtlayan olaylar da
durmuyor!..
Yani gerginlik ve kaos
rejimin damarlarında
hızla ilerliyor! Şüphesiz
bunun en büyük nedeni
devletin stratejik
birimlerinin birbiriyle
kavgalı hale gelmesi ve
bu yüzden güvenlikte
oluşan derin zafiyet!..
Deniz Baykal’ın
Van’da yumurtalı ve
taşlı sadırıya uğraması
engellenseydi...
Ahmet Türk’ün
Samsun’da
yumruklanması
önlenebilirdi!..
İki polisi şehit eden
teröristlerin Ladik
ilçesinin göbeğine
kadar ineceği istihbarat
edilseydi...
Dün Enerji Bakanı
Taner Yıldız
yumruklanmayacaktı!..
“Açılım” adı altındaki
fiyasko plan, kitleler
arasında gerginlik
yaratıyor, kaosta
çırpınan insanlar ise
toplumsal öfkeyi kendi
adaletleriyle dindirmek
istiyor!..
Dikkat ediyor
musunuz, Tokat’ın
Reşadiye ilçesinde 5
askeri şehit eden
teröristler de, Ladik’in
ortasına kadar inip eylem
yapacak kadar
pervasızlaşan teröristler
de bir türlü
yakalanamadı!..
Niçin acaba?..
Birinci mesele,
devletin hassa
kurumları ile
bürokrasideki çatışma
güvenlikteki zafiyeti
giderek arttırıyor!..
İkinci mesele ise
iktidarın gücü yalnızca
vatanını seven
gazeteciye, profesöre,
siyasetçiye ve askere
yetiyor!.. Dışarıda
potansiyel bir Silivrici
kalmış olsaydı, eminim
iki polisi de
Ergenekoncular vurdu
diyeceklerdi!..
Ergenekon’un Son Eylemi!..
Ahmet Türk’ün
yumruklanmasını bahane
edenlerin sokağa dökülmesi
plansız değildi...
Samsun’un Ladik ilçesinde
iki polisin öldürülmesi de
rastlantı olamazdı!..
Çünkü Öcalan, Kürt
açılımının fiyaskoyla
sonuçlanmasını
değerlendirirken, “AKP
Kürtleri arkadan hançerledi”
demişti!
Emine Ayna, “Bitti bu iş”
diye çığlık atmıştı!..
Murat Karayılan ise “Süreç
savaşa gidiyor” diye
konuşmuştu!..
Peki bundan sonra ne
olacak?..
İşte Adana’nın Karaisalı
ilçesinde doğan “Abbas” kod
adlı Duran Kalkan’ın dün PKK
sitelerine yansıyan röportajının
özeti:
“Siyasi diyalogla çözüm
bulma dönemi bitti!..”
Görülüyor ki, devletimiz
İmralı’da yatan Öcalan’ın
ayağına bakan gönderse de,
iktidar; hâkimi, savcıyı ve vali
yardımcısını, 34 teröristi
karşılamaları için Habur’da
konuşlandırsa da, PKK bildiğini
okumaya devam ediyor! Duran
Kalkan’ın açıklamalarını
okuyun, gelecekte neler
olabileceğini varın siz görün:
“Şimdiye kadar siyasi,
askeri, ideolojik her alandaki
mücadelemizin tek hedefi,
‘siyasi diyalogla çözüm bulma’
doğrultusundaydı. Şimdi
bunu söylemeyeceğiz. Biz
‘kendi demokrasimiz’i inşa
ederek, ‘demokratik toplum’
örgütlülüğünü geliştirerek
kendi çözümümüzü
özgücümüzle sağlayacağız.
‘Propagandamız’ buna dönük
olacak, örgütlenmemiz bu
temelde gelişecek,
‘serhildan’ı buna göre
geliştireceğiz, ‘meşru
savunma savaşı’nı bu temelde
yürüteceğiz. Bu bir stratejik
değişim oluyor, dolayısıyla
hedefimiz değişiyor.”
Anlamadınız mı?.. O zaman
Kalkan’ın kullandığı
sözcüklerin anlamını tek tek
açıklayayım:
Kendi demokrasimiz: KCK,
Demokratik toplum:
Milisleşme, Propaganda:
Siyallaşmış PKK, Serhildan:
Başkaldırı, Meşru savunma:
Saldırı!..
PKK’nin Yeni Stratejisi!..
Cumhuriyet, kendi
kulvarında rakipsizdir. Fikir
odağıdır. Kurtuluş Savaşı,
Atatürk ve Cumhuriyet
devrimleri.. Demokrasiye
doğru yürüyüş.. Bilime ve
bilgiye dayalı bir ülke
inşası.. bütün bunlar bizler
için büyük deneyimler ve
ders çıkarılacak konulardır.
Cumhuriyet döneminde
yapılamayanlar,
gerçekleştirilemeyenler de!
Atatürk ve
gerçekleştirdikleri, tutarlı
bir fikir silsilesinin
ürünleridir. Feodal, yarı
feodal çökmüş bir
imparatorluktan geride
kalmış bir ülkede, dünyada
eşi görülmemiş bir süre
içinde ve hızda,
Aydınlanma düşünceleri
temelinde burjuva
demokratik devrimlerini
gerçekleştirme, bunlar
temelinde çağdaşlığı
yakalama düşüncesi,
ancak büyük bir
devrimcinin düşü
olabilirdi!
Bugün Türkiye diğer
İslam ülkelerinden farklı bir
yerdeyse nedeni, o büyük
adamın kurduğu düşün
peşindeki amansız
koşusudur!
Cumhuriyet bu büyük
koşuyu, ishal olmuş
beyinlerindeki iler tutar yanı
olmayan dayanaksız
düşüncelerle yıkmaya ve
karalamaya çalışanlara
karşı da bir odaktır!
Onların istediği; geçmişi
tamamen yıkılmış, hiçbir
referans noktası
bırakılmamış, belleği
silinmiş bir ülke ve halk
yaratmak. Geçmişte hiçbir
iyi şeyi kalmayan bir milleti,
istedikleri yere
güdebileceklerini
düşünürler!
Şüphesiz, tarih tarihtir.
Ülkeler, milletler ise
yarınları yeniden kurma
çabaları içindedir: Hep
daha iyiyi, daha güzeli
arayışı. Biz bu uğraşın
neferleriyiz. Belki de
ütopyacılarıyız!
Cumhuriyet, bir düşünce
gazetesidir. Bu ise
gazetemize gelecek için
inanılmaz bir ufuk açıyor:
Gelişmiş dünya, bilgi
toplumu ve bilgi
ekonomisi üzerinde
yeniden inşa dönemine
girmiştir. Sanayi devriminin
ve sanayi toplumu
politikalarının yarattığı
bütün olumsuzlukları,
petrol savaşlarını,
egemenlik bölgeleri
politikalarını insanlık aşmak
zorundadır!
Sanayi toplumunun yerini
almaya başlayan bilgi
toplumu ve ekonomisi ise
kendi doğal enerji
kaynaklarına odaklandı.
Atom santralları, bilgi
toplumunun en büyük
enerji harikasıdır! Bugün
güneş, rüzgâr ve hidrojen
kaynakları, bu yeni toplum
ve ekonominin diğer harika
çocuklarıdır ve daha barışçı
bir dünya için yakılan
umutlardır.
Uygarlık, fikirler
üzerinde gelişir ve büyür!
Bugün daha iyi bir
ekonomi, daha iyi
yaşanabilir bir toplum ve
yerküre arayışı içindeyiz..
Türkiye, bilgi toplumu ve
ekonomisinin, daha iyi
demokrasi, özgürlük ve
saydamlığın arayışı içinde
mi olacaktır, bu arayışlara
katkıda mı bulunacaktır?
Yoksa, tersine mi
gidecektir!
AB ülkeleri ve bugün ileri
atılan bütün ülkeler, çalışan
nüfusun yeteneklerini
geliştirmeyi en önemli
sorunları olarak görüyor.
AB ülkeleri, çalışan nüfusu
hızla üniversiteleştirmenin,
önemli bir kesimini de bilim
ve teknoloji insan kaynakları
olarak hızla geliştirmenin
politikalarını uyguluyor!
Türkiye bu gelişmenin
içinde mi olacaktır, yoksa
tribünlerde seyircisi mi?
Şüphesiz ki içinde
olacak, olmalı!
Cumhuriyet, toplumsal
ileriye atılımların,
gelişmelerin, ilerleyişlerin
ve büyük devrimlerin
destekleyicisi ve adı olmak
zorundadır da! Dünyanın
aldığı yol, bence
Cumhuriyet’in fikir gazetesi
pozisyonunu
güçlendiricidir.
Ancak ne yazık ki, AB,
Çin, Güney Kore,
Finlandiya gibi diğer ve
yeniden ileri atılım içinde
olan ülkelere kıyasla,
ülkemizde yaşadığımız
paradoksal durum,
aşılması gereken tarihsel
süreçleri yeniden önümüze
çıkarıyor.
Ülkemizin heyecanlı ve
duygu yüklü cumhuriyetçi-
düşünen insanlarından pek
çoğu, ülkece içine
düştüğümüz derin yarılma
ve kamplaşmada,
umutsuzluk ve duygularını
ön plana çıkarıyor. Bir
kısım okurun “vurdun mu
devireceksin” tarzındaki
gazetecilikte umut ve
duygusal tatmin araması
doğaldır. Onlar yine
Cumhuriyet’in okurlarıdır!
Biz, düşünce gazetesi
olarak, aklı daha çok ön
planda tutmak zorundayız!
Yapmamız gereken bir
şey daha var: Bu
özelliğimizi güçlendirmek
ve durmadan inşa etmek!
Başkalarına benzemeye
kalkışırsak, sıradanlaşır ve
yerimizi, tarihsel
konumumuzu kaybederiz!
Şüphesiz ki siyaseti ve
toplumsal olayları,
yaşadığımız güncel gerçeği
ve olguları, daha renkli,
sade ve ince bir dille
anlatma becerisine sahip
yeni arkadaşlarımıza
gereksinim vardır!
Cumhuriyet’i fikriyle
geliştirmek, büyütmek ve
günlük okunmadan
geçilemeyen bir gazete
olarak sürekli inşa
edebilmek herkesin
arzusudur...
obursali@cumhuriyet.com.tr
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Düşünce Odağı
Anayasa paketinin genel kuruldaki görüşmelerine sert tartõşmalarõn ardõndan geçildi
Meclis’te taktik savaşõANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Genel Ku-
rulu’nda dün muhalefet partile-
ri AKP’lilerin anayasa deği-
şikliği önerisinin görüşmelerine
geçilmesini geciktirmek için
çeşitli taktiklere başvurdu.
TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin’in yönettiği genel ku-
rulda önce gruplarõn Meclis
gündemiyle ilgili Danõşma Ku-
rulu önerileri ele alõndõ. AKP,
anayasa paketinin ilk tur gö-
rüşmelerinin tamamlanmasõ için
TBMM’nin 23 Nisan dõşõnda,
9 gün boyunca aralõksõz çalõştõ-
rõlmasõnõ planlõyor. CHP, MHP
ve BDP ise ayrõ ayrõ danõşma
kurulu önerileri verdi, sõk sõk
toplantõ yeter sayõsõ ve yoklama
istedi ve dört kez de usul tar-
tõşmasõ açõldõ. Genel Kurul dün
saat 13.00’te açõlmasõna karşõn
ancak saat 19.05’te anayasa pa-
keti görüşmelerine geçilebildi.
Bu kez de, CHP’li Atilla Kart
ile İsa Gök önerinin bazõ mad-
delerinin anayasa ve içtüzüğe
aykõrõ olduğu gerekçesiyle Mec-
lis Başkanõ’nõn görüşmeleri ip-
tal etmesini ve maddelere iliş-
kin usul tartõşmasõ açõlmasõnõ is-
tedi. Bu tartõşmanõn ardõndan an-
cak saat 19.40’ta görüşmelere
geçilebildi. Başbakan Tayyip
Erdoğan, engellemelerle ilgili
olarak “Er veya geç, bu, bir ay
da sürse, bu süreci devam et-
tireceğiz. Biz artık bu yola
çıktık, bunu bitireceğiz” dedi.
Yumruklu saldõrõya uğrayan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanõ Taner Yıldız da görüş-
melereke katõldõ.
CHP Grup Başkanvekili
Hakkı Süha Okay, Şahin’in
başkanlõk sunuşlarõnõ okutma-
dan grup önerilerine geçmesine
tepki göstererek usul tartõşma-
sõ açõlmasõnõ istedi. Salõ günü dõ-
şõnda grup toplantõlarõnõn
TBMM TV’den verilmemesine
karşõn, bugün AKP grup top-
lantõsõnõn Şahin’in de oluruyla
naklen verildiğini vurgulayan
Okay, “Meclis kurallarla
çalışır. AKP’nin arzusuna
göre, istediği gibi çalışmaz.
TBMM Başkanı bu sorum-
luluğu taşımakla yükümlü-
dür. İkaz ediyorum lütfen
TBMM Başkanı sıfatı ve
yasamanın saygınlığını ko-
ruyacak, içtüzüğü göre gö-
re ihlal ettirmeyecek bir ta-
vır içinde olun” sözleriyle de
Şahin’i hedef aldõ.
MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural, usul tar-
tõşmasõnda kendisine
söz vermeyen Şahin’e
sert eleştiriler yöneltti.
Vural, “Özel bir tali-
matla buraya gel-
mişseniz Meclis Baş-
kanlığı sıfatınıza ya-
kıştıramıyorum. Sizin bu-
raya gelmeniz muhalefetin
sesini kısmaksa kim olursa
olsun bu hakkımızı yedir-
meyeceğiz” dedi.
Eskişehir Milletvekili Tay-
fun İçli, anayasa değişikliği-
nin görüşülmesi kararõ alõn-
madan Genel Kurula oy ka-
binleri ve sandõklarõnõn ko-
nulmasõnõ “skandal” olarak
nitelendirdi. İçli, “Belki de
kabinlerin içinde gizli ka-
mera ve ses kaydı da vardır,
nasıl oy verdiğinizi tespit
etmek için” dedi. Bunun üze-
rine CHP’li Ali Rıza Öztürk
kabinleri tek tek kontrol etti.
Değişikliğin bir dönem son-
rasõna bõrakõlmasõ isteklerini
eleştiren Devlet Bakanõ Cemil
Çiçek ise “Yapılacak iş doğ-
ruysa bugünün işini niye
yarına bırakalım” dedi. Çi-
çek, “Millete gitmem de,
mahkemeye giderim derse-
niz, millet iradesi yerine
başka bir makamın irade-
sini ikame edemeyiz. Bu
çağdışı bir demokrasi anla-
yışı olur. Uzlaşırsak tamam,
uzlaşamazsak mahkemeye
gideriz, olmaz. Orada boz-
dururum, hallederim, di-
yorsak meseleyi şeytan üç-
genine sokmayalım” diyerek
CHP’yi hedef aldõ.
AKP, genel kurulda görüş-
melerin hõzla gerçekleşmesi
ve parti içinde fireleri en aza
indirebilmek için önlemlerini
aldõ. AKP yönetimi, görüşme-
lere başlanmadan önce millet-
vekillerine “anayasa oylama
kartı” dağõttõ. Milletvekille-
rinden, katõldõklarõ oylamalarõ
bu karta da işaretlemeleri is-
tendi. AKP yöneticileri, mil-
letvekillerinin bazen hangi
maddeye oy kullandõklarõnõ
şaşõrdõklarõnõ belirterek oyla-
maya katkõ uygulamasõyla bu
tür olaylarõn önlenmesinin
amaçlandõğõnõ öne sürdüler.
Ancak AKP yönetiminin asõl
amacõnõn, milletvekillerinin
oylamaya tam katõlõmõnõn sağ-
lanmasõ olduğu dile getirildi.
AKP yönetimi, bakan ve mil-
letvekillerinin Ankara dõşõna
çõkõşlarõ yasaklandõ. Yurtdõşõ-
na çõkmak zorunda kalacak
bakanlar için oylamalarla ilgili
vekâlet dilekçeleri hazõrlandõ.
Başbakan Tayyip Erdoğan,
grup toplantõsõnõn basõna ka-
palõ bölümünde milletvekille-
rini uyardõ. Tüm milletvekili
ve bakanlardan görüşme ve
oylamalara tam kadro katõlma-
larõnõ, genel kurulda kalabalõk
ve ciddi bir görüntü sergile-
melerini isteyen Erdoğan, gö-
rüşmeleri AKP için “bir sı-
nav” olarak nitelendirdi. Re-
ferandum için zorunlu olan
330’u aşma konusunda bir en-
dişesinin olmadõğõnõ belirten
Erdoğan, “Herkesin hassasi-
yet göstereceğini biliyorum.
Ben hep burada olacağım”
dedi. Milletvekillerine, anaya-
sa değişikliklerinin genel ku-
rulda görüşme usulüne ilişkin
bilgi veren Erdoğan, gizli ya-
põlan oylamalarda beyaz pulun
“kabul”, kõrmõzõ pulun “ret”,
yeşil pulun “çekimser” anla-
mõna geldiğini söyledi. Erdo-
ğan, “Şaşırmayın beyaz ve-
receksiniz” dedi.
AKP’lilere ‘oylama kartı’
TBMM’deki görüşmeler sırasında sık sık tartışmalar yaşandı. Meclis Başkanı Şahin’e iti-
razda bulunan muhalefet temsilcileri usul tartışması açılmasını istedi. (Fotoğraflar: AA)
BDP VE DSP OYLAMAYA KATILMIYOR
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP, AKP’nin kendile-
rini muhatap almaması ve Türk Ceza Yasası, Terörle
Mücadele Yasası ve Seçim Yasası değişikliği önerileri ile
ilgili adım atmaması üzerine, anayasa oylamalarına “ka-
tılmama” kararı aldı. Ancak AKP ile görüşme kapısı
açık tutulacak. BDP, AKP’den yeni bir adım gelmemesi
durumunda, referandumda da “sandığa gidilmemesi”
yönünde kampanya yürütecek. 6 sandalyesi bulunan
DSP de anayasa oylamalarına katılmama kararı aldı.
CHP LİDERİ BAYKAL MECLİS’E SESLENDİ
‘Yargıyı
işgal
girişimi’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Genel Kurulu’nda anayasa değişikliği paketi
görüşmeleri sõrasõnda kürsüye çõkan CHP li-
deri Deniz Baykal, “Bu bir AKP projesidir.
Recep Tayyip Erdoğan projesi olarak günde-
me gelmiştir” dedi. Baykal, bazõ değişiklikle-
ri “üniformasız, apoletsiz bir darbeyle yar-
gıyı işgal etme girişimi” olarak nitelendirdi.
Baykal, genel kurulda yaptõğõ konuşmada
“Türkiye’nin anayasal deneyiminin çok
önemli bir noktasında tarihi viraj alma
durumuyla karşı karşıya olduğunu” vur-
guladõ. Anayasanõn bundan önce 16 kez de-
ğiştirildiğini vurgulayan Baykal, “Bu deği-
şiklik, en kapsamlı ve dikkate değer paket-
lerden biri. Anayasanın özünü, ruhunu, te-
melini ilgilendiren değişiklikleri amaçladı-
ğı için bu, geçmiş anayasa değişikliklerin-
den daha temel bir değişiklik” dedi.
‘Recep Tayyip Erdoğan projesi’
CHP lideri, 17. anayasa değişikliğinin diğer
16’sõndan köklü bir şekilde farklõ olduğuna
dikkat çekerken şu görüşleri dile getirdi: “İlk
kez, anayasamızın temellerini ilgilendiren
bir anayasa değişikliği paketi, sadece ikti-
dar partisinin kendi gündeminin bir parça-
sı olarak, kendi zihniyetinin doğrultusun-
da, kendi tercihleri icabına göre değiştiril-
mek istenmektedir. Anayasa, bir siyasi par-
tinin zihniyetinin damgasını vuracağı bir
çerçeve olmamalıdır. Şimdiki paket, tama-
men parti içi olay, bir AKP projesi, hatta
bu bir Sayın Recep Tayyip Erdoğan projesi
olarak parlamentonun gündemine gelmiş-
tir. Anayasa değişikliği, çiftçinin, esnafın,
işsizin, ekonominin talebi değil, AKP’nin
talebi, Erdoğan’ın projesi ve ihtiyacı.”
‘Yargıya Tayyip Erdoğan cüppesi’
“İktidarın, Başbakan’ın siyasi hege-
monyasının yargıya dayatılmak istendiği-
ni” kaydeden Baykal, “Cumhurbaşkanlığı
freni olmayan bir durumdayız, bir süre
sonra yargı freni de kalmayacak. Bu giri-
şim, üniformasız, apoletsiz bir darbeyle
yargıyı işgal etme girişimidir. Başbakan,
yargıya Tayyip Erdoğan cüppesi giydir-
mek istiyor” diye konuştu. Baykal, AKP’li-
lere “Bu Türkiye’nin ihtiyacı olmaktan
tamamen uzak, Sayın Başbakan’ın önü-
müzdeki seçim sonrası ortaya çıkacak si-
yasi denge içinde, kendini ve AKP yöneti-
mini güvence altına alma girişimidir.
AKP’li sağduyulu arkadaşlarımdan ve
milletvekillerinden bu tarihi yanlışa geçit
vermemelerini istiyorum” diye seslendi.