25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Aysel Alver’in heykelleri, oyuncak bebeklerin yapay dünyasõna gönderme yapan çağdaş yorumlar içeriyor. KIYMET GİRAY Tüketim dünyasõnõn yarattõ- ğõ bir imgedir kâğõt bebekler. Geçen yüzyõlõn ortasõnda sanayi ürünlerinin tüketi- mini tetiklemek ama- cõyla biçimlendirilen programlar için- de üretilen mo- deller arasõn- da ilk sõrayõ alõrlar. Ara- ba satõşlarõndan oyuncak bebeklere kadar ulaşan çok çeşitli üretim malze- mesinin en hõzlõ ve en pa- halõ pazarlamasõnõ gerçek- leştirmek hedefine hiz- met etmesi beklenir. Medyanõn yapay dünyasõnõn yaldõzlõ yaşama alanõ içinde model tiplemeler olarak var olur ve zamanlarõ dolunca yerlerini yeni tiplemelere bõrakarak kaybolurlar. Var olduklarõ gibi aniden. Bir tüketim malzemesi olarak dur- durulamayan, hõzla ilerleyerek yaşa- mõn tümünü sarmalayan tüketim ağõ- nõn içinde, neredeyse bir soluk alõşõ ka- dar kõsa anlarda var olup, bir anda si- linip yok olurlar. Oyuncaktõrlar. Reklamlarõn, magazin dünyasõnõn asal malzemesidirler. Kalõplarla be- lirlenen bedenleri, modellerle biçim- lenen saçlarõ, markalarla açõklanan sta- tüleri önemlidir. Bir markadõr onlar. Ya da bir markanõn simgesidirler. Kimlik ve kimliksizlik sõnõrlarõnõ çoktan geride bõrakarak ‘en’ler içinde var olan bir imge çizer- ler ve kendilerinden bekle- nen sert köşeli kurallarla kâğõt bebekler olarak gö- revlerini yerine getirirler. Duruşlarõ, yürüyüşleri, oturuşlarõ, davranõşlarõ ve konuşmalarõ güncel eğilim ya da o ana başat genel akõmlarla, moda olan eğilimlerle belirlenen kalõplara uyar- lõdõr. Aysel Alver heykelleri kâğõt be- beklerin dünyasõna göndermeler ya- pan çağdaş yorumlardõr. Bu yapay dünyanõn içinden seçilip alõnan mo- dellemelerdir. Alver, kâğõt bebekleri medyadan fõrlayan duruşlarõ, yürü- yüşleri, oturuşlarõ, davranõşlarõ ve hatta konuşmalarõyla heykele dönüş- türür. İnce bir hicivle tasarlanan bu heykeller, ironinin ağõrlõğõnõ gizli tu- tan yapõsallõklarõyla, kâğõt bebeklerin yapay dünyasõnõ vurgulamaktadõr. Böylece, yüzyõlõmõzõn tüketim paza- rõnõn ancak ve yalnõzca kullanõlmak- la açõklanabilecek olan yüzünü orta- ya koyan eleştirel yaklaşõmõ açõkça yansõtmaktadõr. Malzemeyle kurulu olan bağlar konunun özüyle doğrudan doğruya ilişkilidir. Kâğõt bebekler kâğõt hey- keller olarak tasarlanõrlar. Model ve modelaj arasõnda kurulan bu bağ, fi- güratif heykellerin deformasyonlarla yükseltilen ifadeci yorumlarõna katõ- lõr. Heykellerin hepsinin bir araya ge- tirildiği sergileme ortamõ da öznel bir tasarõmõ içerir. Bu tasarõm kapsa- mõnda oluşturulan mekân kurgusu, ga- leri mekânõ içinde heykellerin birbi- riyle kurduğu ilişkilerle belirlenen sanal bir mekânõn oluşumunu ger- çekleştirir. Sergi mekânõna girdiğiniz anda kâğõt bebeklerin yaşamlarõnõn içinde bulursunuz kendinizi. Alver’in heykel gruplarõ doğrudan doğruya kâğõt bebeklerin nefes aldõklarõ, ya- şamlarõnõ sürdürdükleri medyanõn sanal ortamlarõnõ yansõtõr. Aysel Alver’in kâğõt heykelleri, çağdaş yorumlarla çağcõl bir oluşumun derin eleştirilerini aktarõr. CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Sicilya’dan Sevgiler “Hayal et... Cennetin ve cehennemin olmadığını hayal et... Dinlerin ve mülkiyetin olmadığını hayal et... Ülkelerin ve sınırların olmadığını da... Öldürmek için ve uğruna ölmek için bir şeylerin olmadığını... Hırs ve açgözlülüğün olmadığını... Bütün insanların hayatı barış içinde yaşadığını hayal et... Rüya gördüğümü söyleyebilirsin, ama bu rüyayı gören sadece ben değilim... Umarım bir gün sen de bize katılırsın ve dünya bir bütün olarak, tekvücut yaşar...” Ölümsüz John Lennon’un “Imagine” şarkısı sona erdiğinde, baktım Ragusa Belediye Başkanı Francesco Arezzo gözyaşlarını siliyor... Şarkının sözleri kadar, şarkıyı söyleyenlerin tavrı, duruşu, birbirleriyle dayanışmaları, gözleriyle kucaklaşmaları da etkilemişti hepimizi. Şarkıyı söyleyenler farklı ülkelerden gelmiş üniversiteli gençler, çalışan gençlerdi. Akdenizli olmak Sicilya’nın Ragusa kentinde Uluslararası Rotary Kulüpleri tarafından düzenlenen, Palermo Universitesi ve Ragusa Belediyesi’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen “Akdeniz: Uygarlıkların Özü” başlıklı toplantıda, bir hafta boyunca birlikte çalışmış; kendi ülkeleriyle “Akdenizli olmak” ilişkisini tartışmışlardı. Rotari Kulüpleri’nin gençlik kollarına yönelik bu etkinliğe katılabilmek için ülkelerinde sınavlardan, elemelerden geçmişlerdi. İtalya’nın her yerinden ve Akdeniz ülkelerinden seçilip gelmişlerdi. Onlara rehberlik eden 8 konuşmacıydık: İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Mısır, İsrail, Fas ve Türkiye’den öğretim üyeleri ve yazarlardık... Bir hafta boyunca, yarının yöneticileriyle, kimlik, özgüven, sorun çözme, birbirini anlama, duygudaşlık, dayanışma vb. gibi kavramlar çerçevesinde, kendi deneyimlerimizden yola çıkarak tartıştık, çalıştaylara katıldık... Daha mutlu, daha eşit, en önemlisi de şiddetten arınmış daha yaratıcı bir dünya için kültürler arası, kuşaklar arası işbirliği yaptık... Yeryüzünün en babacan ve genç ruhlu İtalyanı Francesco Paolo Di Benedetto’nun önderliğinde, eğitim, yaratıcılığa, yaşama sevincine, birbirini tanımaya, geleceğe hazırlanmaya dönüşüyordu. Birbirini tanımayan o gençler bir haftanın sonunda “Akdenizli olma”nın ortak paydasında ama tüm farklılıklarıyla birbirini kucaklıyordu. John Lennon’un düşlediği ve dillendirdiği gibi... Barok çoğulculuğu Koca İtalya’nın en güneydeki kenti olan Ragusa (Tunus’tan bile daha güneyde) Barok yapı tarzının şaheserleriyle dolu, minicik ama çarpıcı bir kent. 75 bin nüfuslu. Sicilya’nın iki büyük kenti Catania ile Palermo ortasında, üçgen adanın üçüncü ayağında. Derin mi derin vadilerin tepesinde bir mücevher... Taormina ve Siracuse gibi turistik değil, Agricento gibi tarihi zenginliğe sahip değil. Başlıca özelliği ve serveti Barok sanatın simgesi haline gelmiş olması. Eski kentte dolaşırken, ayrıntıların zenginliğinden, şaşaasından başınız dönüyor! Palermo Güzel Sanatlar Akademisi’nden Prof. Malleo’nun dediği gibi “Barok sanatta her ayrıntı kendi başına ışıldar, her ayrıntı sonsuz önemlidir. Öylesine önemlidir ki o ayrıntı her an dünyanın merkezi olabilir...” Maria Malleo, Barok tarzını, çoğulculuğun yansıması olarak ele alıyor ve bunun, çalışma metodu olarak gençlere örnek olabileceğini savunuyordu... “Yalnız gençlere değil, herkese...” diye eklemekten kendimi alamadım... Toplantı sonunda ayrılırken bu tür bir etkinliğin önümüzdeki yıl Türkiye’de gerçekleşmesi, ortak bir dileğe dönüşmüştü... Kültürler arası ilişkilerin çoğalması, bunlara daha çok, daha çok gencimizin katılması dileğiyle... NOT: Sevgili okurlar, 21 Nisan Çarşamba öğleden sonra İzmir Kitap Fuarı’na yolu düşenleri Cumhuriyet Kitap Standı’na bekliyorum. zeynep@zeyneporal.com faks: 0212 257 16 50 Alper Maral/ Elektroakustisch! / A.K. Müzik Bir müzisyen düşünün; ders verdiği okul yönetimleri için tekinsiz bir öğretmen ama öğrencilerinin kendi- ne örnek aldõğõ ve derin saygõ duy- duğu biri olsun. Yaşamõnõ vakfetti- ği çalõşmalarõnõn sonunda çõkardõğõ ilk albümün açõlõş parçasõnõn adõ “Beynini Patlatırım” olsun; deva- mõnda da “Çocukla- rımı Hemen Öldü- rüp, Bu Şehirden Uzaklaşmalıyım” ve “Uranüs’te Bir Sa- türn’lü” gibi parçalar yer alsõn. Alper Maral’õn ge- nellikle kõsa ve oyun, performans, ser- gi ve filmler için yapõlmõş; ilk bakõşta komik ve kaba gibi algõlanan ama bu karmaşanõn altõnda derin bir ciddiyet barõndõran parçalardan oluşan ilk al- bümü “Elektroakustisch!”, yaklaşõk 15 yõllõk bir çabanõn toplamõ. Demode ama önemli tuşlu çalgõlarõ tutkuyla kullanan, yazõlõ parçalarõn yanõnda doğaçlamalar çalan Maral, bazõ parçalarõ çalgõlara ve ses or- tamlarõna adõyor. Onlarõ olanaklarõ ve zorlanan sõnõrlarõ ile özgürleşmeleri için kamçõlar gibi kullanõyor. Mü- zisyeni ile çalgõsõ arasõnda bazen derin bir aşk, bazen de mistik bir duy- gu bağõ oluşuyor. Maral, en büyük ve acõ ger- çeklerin basitçe söylendiği zaman acõtacağõ ve anlaşõlacağõ bir mü- zik dilini tercih ediyor. “Elek- troakustisch!”, klavsen, sak- sofon, viyola da gamba, blok flüt, ney gibi çalgõ tercihleri, on- larõn ses tasarõmõ içinde yer alõş- larõ ve amaçlarõ bakõmõndan sõra dõ- şõ bir çalõşma; tõpkõ albümün sahibi gibi. Besteci, yorumcu ve akade- misyen kimliğiyle, Maral gibi çõl- gõnlõkla sanatçõlõğõ buluşturmuş de- lilere sadece müzik dünyasõnõn değil, tüm insanlõğõn ihtiyacõ var. muratbeser@muratbeser.com Eluvium / Smiles / Temporary Residence Limited Ambient müziği sevenlere içten- likle tavsiye edeceğim bir albüm “Smiles”. Eluvium adõyla tanõdõğõ- mõz Amerikalõ müzisyen Matthew Cooper’õn bu yeni çalõşmasõ, son ye- di yõldõr oluşturduğu deneysel müzik arşivine mükemmel bir katkõ niteliğinde. Eluvium’un 2003’ten be- ri yayõmladõğõ enstrümantal albümlerde, perküsyonun ve vokalin olmadõğõ, piyanonun ön plana çõktõğõ, minimalist ve sõra dõşõ bir yaklaşõm vardõr. Ancak “Smiles”da radikal bir deği- şiklik söz konusu: Piyano yine baş- rolde olsa da, bu defa vokal ve bir öl- çüde perküsyon da girmiş işin içine. Cooper gibi deneysellikten ödün vermek istemeyen bir müzisyen için zor bir adõm bu. Ancak insan, onu ba- riton sesiyle ilk kez şarkõ söylerken duyunca, neden bugüne kadar sesi- ni kullanmadõğõnõ da soruyor doğru- su... Çünkü vokal kullanõmõ, müziğin deneyselliğinden hiçbir şey götür- mediği gibi, ayrõ bir derinlik katmõş. Şarkõ söyleme tarzõ, Brian Eno’yu, özellikle “Before and After Scien- ce” albümündeki yavaş tempolu “By This River”õ ve “Spider and I”õ çok andõrõyor. Eluvium bu albümle, Bri- an Eno’nun yarattõğõ am- bient tarzõna en çok ya- kõnlaşan müzisyenler ara- sõnda ilk sõrada yerini ala- cak gibi gözüküyor. Böy- le bir değerlendirmenin, elektronik müzik camiasõnda en bü- yük iltifat olarak algõlanacağõnõ bi- lerek yazõyorum bunu. NPR Radyosu, atmosferik karak- teriyle dinleyeni adeta hipnotize eden “Smiles”õ “yatağa uzanıp rü- yaya dalmak gibi” diye tarif etmiş. Gerçekten de o kadar rahatlatõcõ, o ka- dar sõcak... www.zulalkalkandelen.com 18 NİSAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 21kultur@cumhuriyet.com.tr Yeni Sinema Günleri başlıyor Kültür Servisi - Yeni Sinema Hareketi’nin 23 Nisan-9 Mayõs tarihleri arasõnda Ortaköy Feriye Sinemasõ’nda düzenleyeceği Yeni Sinema Günleri’nde gösterilecek filmler açõklandõ. “11’e 10 Kala”, “Bornova Bornova”, “Bu Ne Güzel Demokrasi”, “Gitmek: Benim Marlon ve Brandom”, “Hayat Var”, “Hayatõn Tuzu”, “Hazan Mevsimi: Bir Panayõr Hikâyesi”, “İki Çizgi”, “İki Dil Bir Bavul”, “Kõskanmak”, “Nokta”, “Pandora’nõn Kutusu”, “Sonbahar”, “Süt”, “Tatil Kitabõ”, “Uzak İhtimal” adlõ filmler etkinlik kapsamõnda izleyicilerle buluşacak. Aysel Alver’in kâğõt heykelleri Ziraat Bankasõ Ankara Kuğulu Sanat Galerisi’nde Tüketimin yapay dünyasõna eleştiri Kültür Servisi - Alman yazar, ga- zeteci ve fotoğraf sanatçõsõ Dieter Sauter’in “Türkiye’den İnsan Manzaraları” başlõklõ fotoğraf sergi- si 1 Mayõs’a dek Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde görülebilir. Goet- he Enstitüsü’nün, “Kültür Köprüle- ri” programõ kapsamõndaki sergide, İstanbul’da yaşayan Dieter Sauter, Santralistanbul’un inşaatõnda çalõşan işçiler ile Almanya’ya göç edebilmek için İstanbul’da Almanca öğrenen ka- dõnlarõn portrelerini sunuyor. ‘Türkiye’den İnsan Manzaralarõ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle