Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2010 PAZAR
12 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr
ELELE son nefesini verdi
Dostlar, Fransa’da bir kalemiz daha düştü!
2009’da 25. yaşõnõ dolduran, Fransa’da
yaşayan yabancõlarõn mücadele simgesi
derneğimiz “ELELE” onurlu bir hüsranla son
nefesini verdi. Fransalõ Türklerin, Türkiye ve
Türkçe hassasiyeti taşõyan herkesin gözbebeği,
düşmanlarõnõn dahi saygõ duyduğu, en faal ve
örnek göçmen örgütü ELELE 8
Nisan’da iflas bayrağõnõ kapõsõna
astõ. 15 Nisan’da atanan kayyum
birkaç gün içinde tasfiye
işlemlerine başlayacak. Çeyrek
yüzyõlõn birikimi göz göre göre
berhava oldu.
Niçin bu duruma düşüldü?
Derneğimiz her şeyden önce
Nicolas Sarkozy’nin kişiliğinde
somutlanan yeni muhafazakâr-
liberal görünümlü “çağdaş gericilik”in
kurbanõ oldu. Fransa’daki iktidarõn tüm tarihsel
ve toplumsal “entegrasyon” geleneğini bir
kenara bõrakarak, adõ konmayan bir
“asimilasyon” siyaseti başlatmasõ, resmi
mercilerin kasõtlõ ve telaşlõ bir biçimde
çõkarttõklarõ yeni sübvansiyon uygulamasõ
ELELE’nin düşüşünü hazõrladõ. ELELE’nin
Fransõz toplumundaki konumunu kavramaktan
uzak Türkiye Cumhuriyeti ve temsilcilerinin bu
kuruluşu yõllarca solcu ve muzõr bir “örgüt”
görüp dõşlamalarõ, gidişatõ hazõrlayan bir başka
etkendi. Son gelişmeler karşõsõndaki
duyarsõzlõklarõysa içler acõsõydõ. Kuşkusuz bu
süreçte bazõ dönemeçleri almasõnõ bilemeyen,
yeterince ihtiyatlõ davranmayan ELELE
derneğinin de payõ vardõ. Hürriyet Avrupa
baskõsõ, Türkçe bazõ internet siteleri ve değerli
ağabeyimiz Ali Sirmen dõşõnda Türkiye’den
hiç kimsenin itibar etmediği bu olaya
Fransa’nõn en saygõn 3 gazetesinden 2’si, Le
Monde ve Libération geniş yer ayõrdõ. Özel
muhabir yollayõp ELELE’nin kurucu müdürü
Gaye Petek ve dernek çalõşanlarõyla söyleşi
yaptõlar. AFP haber ajansõ durumu anlatan 4-5
bülten çõkarttõ. Bazõ Fransõz internet siteleri
gelişmeyi, başlatõlan imza kampanyasõnõ
yansõttõ. ELELE’nin düzenlediği
basõn toplantõsõnda Petek’in de
belirttiği gibi iktidarõn yeni
uygulamasõnõ, Sarkozy’nin açõlõm
politikasõ çerçevesinde hükümete
soktuğu iki eski solcu, yeni
“liberalleşmiş” üyenin
gerçekleştirmiş olmasõ “kaderin
acı cilvesi”ydi(!). “Göçmen”
kavramõnõ Fransa’daki varlõklarõ 5
yõlõn altõnda olanlara sõnõrlayan
iktidar, diğerlerinin (yani yüzde 95’in)
kökenleri ve kültürünü yokmuş varsayarak
hareket etmeye karar verdi. Farklõ yönde
faaliyet gösterecek her türlü girişimi “yasal”
yollardan boğmaya başladõ. Örneğin, Paris’te
Gülbenkyan Vakfõ Ermeniler ve Portekizlilere,
Soros Vakfõ Macarlar veya Doğu Avrupalõlara,
Suudi Rabõta Vakfõ Araplara veya Abant
Platformu (F. Gülen) Türklere yönelik bir
kurum, dernek oluşturursa ne âlâ! Aksi
takdirde yaklaşõk iki yüzyõldõr dünyaya örnek
oluşturmuş “Fransız Entegrasyon”
politikasõnõn ruhuna “El Fatiha”! Laik,
hoşgörülü, değişik kültürlerin yeni zenginlikler
doğurduğu, Fransa’yõ 2 asõr onurlandõrmõş
kültür, bilim ve evrensel düşünce hayatõnõn
tepesine yerleştirmiş bir dünya bakõşõna elveda!
Ya 5 yõlda “Fransız” olursun ya da kokuşmuş
siteler, sorunlu, varoşlaşan mahallelerde
gettolaşõrsõn. “Uyumsuz”san sopa,
“uyum”luysan köklerini unut! Alternatif mi?
Tayyip Erdoğan son Fransa ziyaretinde Zenith
salonuna topladõğõ 5 bin yandaşõna dersler
verdi. “Türkiye dünyanın
merkezindedir. Herkesin gözü
Türkiye’nin üzerindedir...”
Erdoğan’õn vazgeçtik dünyadaki
öneminden, Fransa’da olduğunu,
Sarkozy ile yemek yediğini, diğer
temaslarõnõ Fransa’nõn hiçbir büyük
kanalõ “bir saniye” dahi vermedi.
Nerede “Van minıt”? Erdoğan en
baskõcõ rejimleri hatõrlatan bir
uygulamayla resmi TRT-Türk ve
yandaş TV Kanal 24’ün 7 Nisan’da canlõ
yayõmlanan 1.5 saate yakõn söylevinde işaret
parmağõnõ tehditkâr bir edayla sallayarak
üfürüyordu: “Hepiniz Fransız vatandaşı olun,
siyasete ve toplumun içine girin, ama
köklerinizi asla unutmayın. Asimile
olmayın! Asimilasyon insanlık suçudur!”
Peki ne öneriyordu? Fransa’da kurulacak
Yunus Emre Kültür Merkezleri Türkçe
öğretecekmiş. Başka? Değinilmeyen
Gülen/Zaman ve Milli Görüş türevi örgütler
Fransa’da da köşeleri tuttu. Mali sõkõntõlarõ yok
ve her geçen gün göçmen Türk ve Kürtlerden
nitelikli “mücahit” devşiriyorlar. Abant
Platformu’nun 2006’da Paris’te düzenlediği
toplantõya Türkiye’den davet edilen topluluğa
harcanan parayla ELELE’nin 9 çalõşanõnõn 5
yõllõk maaşõ ödenebilirdi. Erdoğan’õn Paris
toplantõsõna Fransa, hatta Almanya’dan
otobüslerle “isim isim” taşõnan alkõşçõlarõn
içinde yaşadõklarõ toplumlarõn yarõnõnõ
düşüneceklerine inanmak için saf olmak gerek.
TRT’nin yüzde 16’sõnõ satõn aldõğõ, merkezi
Lyon’daki Euronews Türkçe servisinin başõna
Zaman gazetesinin Paris muhabirini getiren, 15
kişilik kadroyu TRT aracõlõğõyla, 1 kişi hariç
doğru dürüst Fransõzca bilmeyenlerden
oluşturan zihniyet acaba hangi Avrupa’daki
“muasır medeniyet” seviyesine erişmeyi
hedefliyor? Sarkozy ve Erdoğan’õn kurmayõ
hayal ettikleri dünya yeni “Soğuk Savaş”õ
hazõrlõyor. Le Monde’un ELELE’nin başõna
gelenleri özetlediği başlõk çok anlamlõydõ.
“Yaşaması fazla ÖRNEK olan bir dernek,
ELELE”. Türk göçmenlerini Fransõz yasa ve
kurallarõ doğrultusunda yönlendiren, onlara
başta kadõnlar olmak üzere eşitlikçi bir hizmet
veren; Türkiye’yi Fransa’ya çok yönlü
boyutlarõyla tanõtan bağõmsõz, laik, aydõnlõk ve
insanõ ön plana çõkartan bir kuruluştu. El ele
verip ELELE’yi yok ettiler. Gözyaşlarõmõz
isyan duygularõnõ bastõramõyor. Ama burasõ
Fransa! “ELELE” bitti, ama “EL ELELİK”
bitmedi. Yarõndan umutluyuz...
ugur.hukum@rfi.fr
Yedi buçuk milyonluk İsviçre’de iki
yüz binin üzerinde Alman var.
Sadece doktorlar, mimarlar, otel
elemanlarõ yeğlemiyor güney komşuyu.
Kilise adamõndan medya mensubuna
hemen hemen her meslek dalõnda Alman
“işçiler” İsviçre’de ekmek parasõ
peşinde! Özellikle işsizliğin arttõğõ son
üç yõlda patlama yapmõş güney komşuya
göç. İsviçre’de sürekli yaşayan iki yüz
bin Almanõn yanõ sõra günübirlik sõnõrõ
geçip, burada çalõşan ve akşama yine
evine dönen on binlerce Almanõ da
unutmamak gerek. İsviçre’deki õrkçõlarõn
gündeminde çoktandõr sadece minareler
yok. Almanlar da ilgilerini çekmeye
başladõ! İki komşu ülke arasõnda bir
süredir gerilim yaşanõyordu. Son aylarda
buna bir de “kara para” gerilimi
eklendi! İsviçre’nin vergi kaçõranlar için
bir cennet olduğu sõr değil. Bu dünyanõn
parababalarõ, uyuşturucu ve silah
kaçakçõlarõ, fakirin fakiri Afrika
ülkelerinin Avrupa, Amerika destekli
milyarder krallarõ, cumhurbaşkanlarõ,
başbakanlarõ paralarõnõ hep sõrdaş
hesaplara yatõrdõlar. Hitler’den kaçan
Alman komünistleri ile 25 bin Yahudiyi
sõnõr kapõlarõndan geri çevirmiş olan
İsviçre’nin, Nazilerin el koyduğu
tonlarca Yahudi altõnõnõ kasalarõnda ta
1990’lõ yõllara kadar gizlediğini de
unutmamak gerek. Son haftalarda ortaya
atõlan verilere göre vergi kaçõran varlõklõ
100 bin Almanõn İsviçre bankalarõndaki
sõrdaş hesaplarõnda 23 milyar Avro
parasõ yatõyor. İsviçreli ünlü bilim
insanõ, politikacõ ve kitap yazarõ Jean
Ziegler’e göre bankalar oligarşisi ülke
politikasõnõ çoktan ele almõş. “İsviçre
insanı bankalarının arkasındadır”
diyor Ziegler. “Ona göre banka
hesaplarının gizliliği neredeyse insan
haklarına eşit bir özgürlüktür!
Ülkemde 21. yüzyılda çoğu gerçek
hâlâ dışlanmaya devam ediyor.”
Ziegler için bankalarda yatan yabancõ
para ülkenin tek hammaddesi! “Fakat
altın devir çoktan geride kaldı” diye
konuşuyor ünlü bilim insanõ. “Birleşmiş
bir Avrupa’da
böyle yaşamaya
devam
edilemeyeceğini
İsviçreli
kabullenmek
zorunda.”
Binlerce Alman
zengininin gizli
hesaplarõnõ
kopyalayan kim olduklarõ bilinmeyen
kişiler, ellerindeki CD’leri Alman
hükümetine, Bavyera, Kuzey Ren
Vestfalya ve Baden-Württemberg
eyaletlerine milyonlarca Avro karşõlõğõ
satmayõ önerdiler. Aradan bir ay
geçtikten sonra da yakalanõp, büyük
cezalar alacağõndan korkan tam altõ bin
kişinin kendisini ihbar ettiği şu günlerde
ortaya çõktõ. Ödedikleri vergi kişi başõna
ortalama 100 bin Avro! Kaba bir hesaba
göre bu kişilerin İsviçre’deki
hesaplarõnda en az yarõm milyon Avro
kara para yatõyor olmalõ! Kendini ihbar
eden zenginler arasõnda serbest meslek
sahipleri çoğunlukta. İçlerinde bir mali
müşavir, devletten işsizlik parasõ alan bir
zenginle, İsviçre’ye 600 bin Avro
kaçõrdõğõ ortaya çõkan Katolik bir papaz
da var! Frankfurt yöresinde, yanõnda
avukatõ maliyeye giden biri 40 milyon
Avro vergi borcunu hemen ödemek
istediğini söylemiş. Bu kişinin
İsviçre’deki hesabõnda tahminen yarõm
milyar Avro yattõğõ sanõlõyor. Eyalet
maliyelerine kendilerini ihbar edenler
arasõnda varlõklõ emeklilerin sayõsõ da az
değil. Hessen eyaletinde, cebinde 40 bin
Avro maliyenin kapõsõnõ çalan çok yaşlõ
biri, para dolu zarfõ memurun masasõna
bõrakmõş...
Tam 330 bankaya sahip küçücük Alpler
ülkesinde sõrdaş hesaplarda yatan paranõn
1.4 trilyon Avro olduğu söyleniyor.
Credit Suisse’in bir belgesine göre de bu
paranõn yüzde sekseni vergi kaçõranlara
ait. Sadece bir yõllõk faizi yaklaşõk 80
milyar Avro. Uzmanlar sonbaharda
İsviçre’den yeni CD’ler geleceğini
tahmin etmekte. Türkiye’den de
yurtdõşõna toplam 100 milyar dolar para
kaçõrõldõğõ söylenmekte. Ankara’daki
hükümetler yürekli olsaydõ, özellikle
İsviçre bankalarõndan bu vatandaşlarõn
isimlerini çoktan isterdi. Acaba
İsviçre’de bizim para babalarõnõn
hesaplarõnõ CD’ye kopyalayan kişiler de
var mõ? Böyle olsa hükümet o CD’leri
almak yürekliliğini gösterir mi dersiniz?
Sanmõyorum...
www.ahmet-arpad.de
İtalyan müzisyen Paolo Conte, “Bisiklet,
sessiz bir hız / Uçup gitmek için, bir
şiir gibi ifade eder kendini” diye söylüyor
bir parçasõnda. Bisikletle çõktõğõ
yolculuklarõ edebi günlüklere dönüştüren,
dünyanõn dört bir köşesine yaptõğõ bisiklet
gezilerinde yolu İstanbul’a da düşen
Triesteli gazeteci Paolo Rumiz için
bisiklet, “devrimci bir araç”.
İlk yazla birlikte Milanolular bisikleti
yeniden keşfettiler. Gündelik yaşamda
çevre dostu bir araç olmasõ bir
yana, bisiklet edebiyat ve sanat
dünyasõnda değişen toplumsal
kültürle birlikte hep var oldu. 18.
yüzyõlõn başõnda Batõ dünyasõnda
bir toplumsal simge iken 19.
yüzyõlõn ilk yõllarõnda özellikle
endüstrileşmiş metropollerde en
çok kullanõlan taşõttõ. Alternatif
turizm seçeneklerinde farklõ
coğrafyalara doğru yapõlan bisiklet
turlarõ meraklõlarõnõ mõknatõs gibi çekiyor.
Bugünkü edebiyat dünyasõ da bisikleti es
geçmiyor. Birçok yayõnevi ve portalõn,
bisiklet edebiyatõna verdiği önem ortada.
Bu sihirli dünyada iki tekerlekle çõkõlan
yolculuklar çoğu kez bisiklet günlüğüne
dönüşürken antik dünyanõn yollarõnda tarih,
doğa ve sanatõn peşi sõra gidilen keşif
gezilerinde bisiklet özellikle tercih edilen
bir araç. İtalya’da Bollati Boringhieri
yayõnevi geçen günlerde “Bisiklette
Akrobasiler” adõ altõnda bir kitap
yayõmladõ. Gerçek bir bisiklet tutkunu olan
ve bisiklete dair ilk edebi yazõlarõ kaleme
alan Fransõz dramaturg Alfred Jarry’nin
(1873-1907) notlarõndan oluşuyor kitap.
Modayõ izlemeyen Jarry, Clèment Luxe 96
marka bisikletiyle Paris-Corbell hattõ
boyunca yol alan trenle giriştiği yarõşõ
anlatõyor bisiklet yazõlarõnda. Fransõz şair
Mallarmè’nin cenazesine pedal çevirdiği
için terli geldiği rivayet edilen Jarry’nin
dünyasõnda bisiklet, zamanõn henüz
keşfedilmemiş başka boyutlarõna yapõlan
bir yolculuğu simgeliyordu.
İtalya’da da edebiyatçõlar göz
ardõ etmediler bisikleti, İtalyan
edebiyatõnõn önemli ismi
Giovanni Pascoli’nin bisiklete
adadõğõ bir şiir yazdõğõ biliniyor.
1916’da yaşama veda eden
Luigi Graziani ise “Bicyclula -
Bisiklet (1900)” ve “In re
ciclistica satan - Şeytansı
Bisiklet (1902)” başlõklõ iki
kõsa şiiriyle dizelere taşõmõştõ
düşsel yolculuklarõn iki tekerlekli dostunu.
Bisiklet ve edebiyat ilişkisine õşõk tutan bir
başka kitap da Claude Marthaler’in “Zen
ve Bisiklet Kullanmak Sanat”õ. Beş
yaşõndayken bir bisiklet sürücüsünün
kendisine çarpmasõyla yaralanan, yetişkin
yaşta bu anõnõn izinde bisiklete sevdalanan
Marthaler’in bisikletle çõktõğõ dünya turu 7
yõl sürdü. Marthaler’in çõktõğõ yolculuklarda
felsefesi, “Pedal çevirmek bisiklet
gezilerinin en sorunsuz yönü. Bisiklet ve
kitaplar oldukça, yaşam da varolacak.”
aslidenizkayabal@gmail.com
İsveç’te zor seçim yõlõ...
İsviçre’ye
sadece
işgücü
kaçmõyor
PARİS
UĞUR HÜKÜM
İlk yazda bisiklet
uçar gider
STUTTGART
AHMET ARPAD
MİLANO
ASLI KAYABAL
İsveç, 19 Eylül’de yapõlacak genel
seçimlere, ülkede birkaç yõldõr yaşanan
ekonomik krizin ağõr etkileriyle gidiyor.
Seçimin sonucunu, dört yõldan beri, sağcõ
Moderat Parti iktidarõnda daha da
yoksullaşan dar gelirliler, yaşlõlar ve sayõlarõ
yüz binleri bulan işsizler belirleyecek.
Yüzde 4 seçim barajõnõ uygulayan İsveç’te,
milletvekili, belediye, bölge parlamentosu
(il genel meclisi) seçimleri bir arada
yapõlacak. Dört yõllõk Moderat Parti
iktidarõnda, binlerce fabrika ve işyeri
kapandõ, yüz binlerce kişi işsiz kaldõ.
Kamuoyu yoklamalarõna göre, iktidar
“gidici” görünüyor; ancak, sosyal
demokratlar da hiç “gelici” gibi değil...
Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan ve
seçim sonuçlarõnõ etkileyen yaşlõlar, yeni bir
Moderat Parti iktidarõna sõcak bakmõyor
ancak bir sosyal demokrat parti iktidarõna da
yakõn görünmüyorlar.
Çünkü ülkede õrkçõ ve yabancõ düşmanõ
görüşler her geçen gün artõyor ve nüfusun
çoğunluğunu oluşturan yaşlõlar bu görüşleri
benimsiyor.
Son yõllarda yabancõlar tarafõndan işlenen
İsveçlilere yönelik cinayetler, son olarak,
Landskrona kentinde, 80 yaşõndaki İsveçli
bir kadõnõn 23 yaşõndaki bir Ortadoğulu
genç tarafõndan yumruklanarak öldürülmesi,
bu yabancõ düşmanõ eğilimlerin tuzu biberi
oldu... Sosyal demokratlarõn yabancõlara
yakõn duruşu, özellikle yaşlõlar arasõnda oy
kaybõna neden oluyor...
Sosyal demokratlarõn açmazõ
bununla da sõnõrlõ kalmõyor.
Sosyal demokratlar, uzun süredir
izledikleri Ermeni yanlõsõ
politikalarõ yüzünden, İsveç’te
sayõlarõ 200 bine yaklaşan
Türkler arasõnda desteğini önemli
ölçüde yitirmiş durumda. 1915
olaylarõna ilişkin tasarõ, İsveç
Parlamentosu’nda sosyal
demokratlarõn öncülüğü ve desteğiyle geçti.
Türkler, tasarõnõn parlamentoda oylanmasõ
öncesi ve sonrasõnda toplantõ ve gösteriler
düzenleyerek sosyal demokratlarõn Ermeni
yanlõsõ politikalarõnõ protesto ettiler.
Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanõ
Mona Sahlin’e, Türkler tarafõndan toplanan
5 bin imzalõ protesto dilekçesi verildi.
Sosyal demokratlarõn geleneksel destekçisi
Türkler, bu seçimlerde iki arada, bir derede
durumundalar. Türklerle sosyal demokratlar
arasõnda süren bu çelişkiyi gören Moderat
Parti, bir süredir Türkiye’ye yakõn
politikalar izliyor. Başbakan Fredrik
Reinfeldt, İsveç’teki en büyük Türk
göçmen grubunun geldiği kent olan Kulu’yu
ziyaret ederek seçimlerde desteklerini
almaya çalõştõ.
Bütün bu olumsuzluklara karşõn
seçim yarõşõ hõzlanõrken Türk
kökenli adaylar da parti
listelerinde yer alabilmek için
yoğun bir mücadele veriyor.
Sosyal Demokrat Parti’nin
Süryani kökenli Genel Sekreteri
İbrahim Baylan, Süryani kökenli
Yılmaz Kerimo ile Evin Çetin
ve Yekbun Alp Sosyal Demokrat Parti
listesine milletvekili adayõ olarak girmeyi
başardõlar. Hediye Güzel, Vänster (sol)
Partiden; Gülan Avcı, Folk (Halk)
Partisi’nden, halen milletvekili olan
Mehmet Kaplan da Çevre Partisi’nden
aday oldu. İsveç’te, sayõlarõ 5 bini bulan
Malatya-K.Maraş kökenli Tavkirarlõlar da,
bölge parlamentosu seçimine kendi
adaylarõyla katõlacak. Aralarõnda Alevi,
Sünni ve Kürt gruplara ayrõlan
Tavkirarlõlardan Hüseyin Mirza Karagöz,
Halland Bölge Parlamentosu’ndan aday
oldu.
Halen Halmstad kentinde belediye meclis
üyesi olan Karagöz, bütün Tavkirarlõ
gruplarca destekleniyor.
İktidar değişimleri, İsveç’in ekonomik ve
siyasi tercihlerinde önemli bir değişikliğe,
bürokraside bir depreme yol açmõyor. Eski
hamam, eski tas; sadece başbakan ve
bakanlar değişiyor. Bürokrasi, devlet
kadrolarõnda uzun yõllar çalõşarak yükselen
uzman kişilerden oluşuyor. Politik tercihlere
göre yer değiştirmiyorlar. Seçimde dinsel
eğilimler de etkili olmuyor. Partilerin
geleneksel bir tabanlarõ yok. Seçmen
eğilimleri, partilerin izledikleri günlük
politikalara göre değişiyor. Bazen ekonomik
bir açõlõm, bazen izlenen bir yabancõ
politikasõ seçmenler üzerinde etkili
olabiliyor. Bu nedenle, İsveç’te, 19 Eylül
2010’da yapõlacak seçimlerle ilgili bir
öngörüde bulunmak çok güç. Neresinden
bakõlõrsa bakõlsõn, zor bir seçim olacağa
benziyor...
alinergis@yahoo.se
MALMÖ
ALİ HAYDAR
NERGİS
ELELE’nin
25. yıl logoso.