25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2010 PAZAR 14 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Yargõtay Başkanõ Gerçeker ‘Yürütmenin etkisinde bir HSYK oluşturursanõz bu yargõ bağõmsõzlõğõna aykõrõ olur’ dedi Yürütme yargõdan elini çeksin Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker’le makamõnda yargõdaki son gelişmeleri konuşuyoruz. Gerçeker demokratik, laik hukuk devleti için kuvvetler ayrõlõğõ ilkesinin olmazsa olmaz olduğunu söylüyor. Söz dönüyor, Başbakan Erdoğan’õn yüksek yargõçlar için, “Siyaset yapmak istiyorlarsa cüppelerini çıkarsınlar” tepkisine geliyor. Gerçeker, “Bize kimse o cüppeleri giydirmedi. Onları bileğimizin hakkıyla aldık” diyor. Ardõndan da “Türkiye’de yargı bağımsızlığı isteniyorsa Adalet Bakanlığı ve yürütme yargının üzerinden elini çeksin” mesajõnõ veriyor. - Yargıda görev yapmanın çok zorlu bir süreci gerektirdiği belli. Geriye dönüp baktığınızda neler görüyorsunuz? H.G.- Zaten bizim mesleğimizin özelliği bu. Sõfõrdan başlõyorsunuz. Kademe kademe yükselerek belli bir yere geliyorsunuz. Elbette, o kademeleri geçerek belli bir göreve gelmek, mesleğin zirvesine çõkmak bizim için çok büyük bir onurdur. Bu bizde çok demokratik bir süreç. Arkadaşlarõmõzõn seçimiyle biz bu görevlere geliyoruz. Bugün kamuoyuna yargõ bağõmsõzlõğõnõn ne kadar gerekli olduğunu duyurmaya çalõşõyoruz. Bizim yüksek mahkemeler olarak bağõmsõzlõk sorunumuz zaten yok. Burada bağõmsõzlõk tartõşmalarõ yargõnõn tamamõyla ilk derece mahkemeleriyle ilgili bir konu. Biz onlarõ dile getirmeye çalõşõyoruz. - Balyoz Operasyonu’nda 90 üst rütbeli subay için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın haberi olmadan gözaltı emri çıkarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı da iki savcının kendisine haber vermeden bu işleri yaptığı gerekçesiyle operasyonu durdurdu. Ancak ertesi gün yeniden bir tutuklama furyası oldu. Siz yargıdaki bu kargaşayı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Somut olaylara girmek istemem. Ama genel ilkeler çerçevesinde konuştuğumuz zaman, çifte standartlar ve farklõ uygulamalar elbette toplum vicdanõnda birtakõm eleştiriler yapõlmasõna neden oluyor. Bu da yargõya olan güveni zedeleyici bir unsur olarak ortaya çõkõyor. Bugün yargõ bağõmsõzlõğõ ve tarafsõzlõğõ tartõşõlõyor. Ama bu kavramlarõn aslõnda hiç tartõşõlmamasõ gerekir. Esas olan tarafsõzlõktõr. Yargõnõn tarafsõzlõğõ diye bir tartõşma zaten olamaz. Çünkü yargõnõn mutlaka tarafsõz olmasõ gerekiyor. Tarafsõzlõğõ sağlayacak baş unsur da bağõmsõzlõktõr. Onun için biz burada bağõmsõzlõğõ savunuyoruz. Sorduğunuz soruya gelince... Sistemden kaynaklanan bir sorun mu var yoksa orada görev yapan hâkim ve savcõ arkadaşlarõmõzõn düşüncelerinden kaynaklanan bir sorun mu var? Tabii bunlarõ bilmemiz mümkün değil. Bu şekilde farklõ uygulamalarõn yapõlmasõ tabii ki tartõşõlacak, eleştirilecek konular. Ama ben bir hukukçu olarak şunu rahatlõkla söyleyebilirim ki yargõ kararlarõ her zaman eleştirilebilir. Yargõnõn bütün kararlarõ doğrudur, gibi bir iddiayõ ortaya koymamõz mümkün değildir. Ama bütün yargõ kararlarõnõ da saygõyla karşõlamak toplum olarak hepimizin üzerine düşen en büyük görevdir. Aksi halde yargõ toplumun en temel teminat noktasõ olmaktan uzaklaşma tehlikesiyle karşõ karşõya kalõr. HSYK doğru yapılanmalı - Hükümetin hazırladığı anayasa değişikliği paketi var. Yüksek yargı, yargının bağımsız ve tarafsız olabilmesi için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Adalet Bakanlığı’nın vesayeti altından çıkarılması gerektiğini savundu. Ancak yeni anayasa değişikliği de yüksek yargıyı bakanlığın vesayetinden kurtarmadığı gibi daha da ileri uygulamalar var. Siz bu değişiklik teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Sorun zaten buradan kaynaklanõyor. Biz değişikliğin tümü kötü demiyoruz. Pakete baktõğõnõz zaman içinde gerçekten herkesin kabul edebileceği, demokratik haklar ve özgürlükleri çok daha ileriye götüren düzenlemeler olduğunu görüyorsunuz. Onlara biz tamamõyla katõlõyoruz. Ama bizim karşõ olduğumuz noktalarõ biz bugün söylemiyoruz. Bizim itirazlarõmõz bu iktidara karşõ bir tutum ya da davranõş değil. 12 Eylül Anayasasõ yargõ bağõmsõzlõğõna en büyük darbeyi vurdu. 12 Eylül öncesi Yüksek Hâkimler Kurulu tamamõyla bağõmsõzdõ. Adalet Bakanõ orada yine vardõ ama varlõğõ sembolikti. Oy hakkõ yoktu. İstediği toplantõya katõlõyordu. Yani bu tamamõyla yürütmenin etkisi dõşõnda bir kuruldu. Yüksek Savcõlar Kurulu ise iddia makamõ olarak Adalet Bakanõ’nõn başkanlõğõnda daha çok yürütmeye bağlõydõ. 12 Eylül sonrasõnda HSYK oluşturulduğunda Adalet Bakanõ ve müsteşarõ o kurula alõndõ. Bu tartõşma o günden başladõ. O günlerdeki yüksek mahkeme başkanlarõnõn açõklamalarõnõ okuyun. Yani bu bugün ortaya çõkmõş bir tartõşma değildir. Bizim Yargõ Reformu Strateji Raporumuzda zaten bu durumu eleştiriyoruz. Bugün yargõ bağõmsõzlõğõna HSYK’nin bu yapõsõ bir tehdit oluşturmaktadõr. Ama bu tehdit bu yapõlan düzenlemeyle ortadan kaldõrõlmõyor. Aksine daha da arttõrõlõyor. Biz bunu söylüyoruz. Bizim siyasetle hiçbir ilgimiz yok. Olamaz da. Biz yüksek mahkemeler, yargõçlar olarak zaten tarafsõz olmak zorundayõz. Ama benim bir yüksek mahkeme başkanõ olarak bir idarecilik görevim de var. O kurumun işleyişinden sorumlu olduğum için birtakõm görüşleri de ortaya koymak durumundayõm. Bu söylediklerimizi hiçbir şekilde siyaset yapmak gibi değerlendirmek doğru değildir. Şimdi düzenlemelere bakõyoruz ve şunu görüyoruz: Yedi kişilik kurulda yüksek mahkemelerin beş üyesi varken yeni düzenlemeye göre bu 21’de 4’e düşürülmüş. Bu durumda da yüksek mahkemeler bir kenara itilmiş oluyor. Bunu da bizim kabullenmemiz mümkün değildir. - Yüksek mahkeme başkanları ve üyelerinin statükolarını korumak için bu kadar sert tepkiler verdikleri eleştirilerine ne diyorsunuz? - Ne münasebet... Demin de söylediğim gibi biz yargõnõn her kademesinde görev yaparak bu noktalara geldik. Biz burada ilk derece mahkemelerdeki hâkim ve savcõlarõ da temsil ediyoruz. Yarõn bizler gideceğiz. Buradaki arkadaşlarõmõz emekli olduğu zaman yine o mahkemelerden buralara seçim yapõlacak. Biz bir bütünün parçalarõyõz. Ayrõ kurumlar değiliz. Ayrõca biz hiçbir zaman birinci derece mahkemelerde görev yapan arkadaşlarõmõzõn kurulda temsil edilmesine karşõ da değiliz. Hukuk herkese lazımdır - Ama öyle bir izlenim verilmek isteniyor... - Bu kesinlikle doğru değil. Belli bir oranda onlar da temsil edilecek. Kurul daha geniş tabanlõ, yargõnõn bütününü kapsayacak bir temsil esasõna göre oluşturulmalõdõr. Biz zaten bugünkü kurul olduğu gibi kalsõn demiyoruz. Bizim anayasa değişikliği önerimizde, “Kurul üyelerinin sayısı arttırılsın. Adalet Bakanı ve müsteşar kurulda olmasın. Adli ve idari yargıdan gelecek temsilcilerle iki kurul halinde olsun. Bunların genel kurulları olsun. Bu kurulların verdiği kararlar genel kurulda incelensin. Gerektiğinde bazı kararlar idari yargıya götürülebilsin” diyoruz. Bizim bu söylediklerimiz aslõnda çok daha ileri, çok daha demokratik bir sistemdir. Biz bunlarõn tartõşõlmasõnõ istiyoruz. Biz çõkõp da hiç kimseyle kavga etmek istemiyoruz. Ayrõca kendimiz için de bir şey istemiyoruz. Benim emekliliğime bir yõl kaldõ. Başkanlõğõ başka bir arkadaşõma devredeceğim. Yani, istediklerimiz kendimiz için ayrõcalõk değil. Ama yargõ bağõmsõzlõğõnõn sağlanmasõ için biz bunlarõn mutlaka yapõlmasõ gerektiğine inanõyoruz. - Başbakan yüksek yargıyı siyaset yapmakla suçluyor. “Cüppelerini çõkarsõnlar, gitsinler siyaset yapsõnlar” diyor. Gerçi geri adım attılar ama TBMM’nin yüksek yargıya üye seçmesi bizatihi yargıyı siyasallaştırmak anlamına gelmiyor muydu? - Tabii orada tamamõyla yürütmenin etkisi hâkim. Dört üyeyi cumhurbaşkanõ seçiyor. Adalet Akademisi’nden üye geliyor. Zaten Adalet Akademisi Adalet Bakanlõğõ’nõn bünyesinde olan bir kurum. Yargõ bağõmsõzlõğõ aslõnda sadece yüksek yargõnõn HSYK’nin oluşumuna indirgenmemelidir. Burada bütün yargõ kurumlarõnõ düşünmek lazõmdõr. Örneğin, Adalet Akademisi çok önemli bir kurum. Çünkü orada hâkimlik ve savcõlõğõn temeli oluşturuluyor. Orasõnõn mutlaka bağõmsõz bir yapõya kavuşturulmasõ gerekiyor. Adli Tõp Kurumu’nu ele alalõm. Bugün Adli Tõp altõndan kalkamayacağõ bir yükün altõnda. Bütün kararlarõ tartõşõlõyor. Adli Tõp’õn yine bağõmsõz, akademik bir kurul haline getirilmesi gerekiyor. Bugün 60’a yakõn hukuk fakültesi var ama öğretim üyeleri yok. Altyapõlarõ yetersiz. Yeterli eğitim verilmeden hukukçu bu fakültelerden geldiği zaman ne yazõk ki iyi hâkimlik yapõlamõyor. Temelinizi sağlamlaştõracaksõnõz ki üzerine inşa edeceğiniz bina sağlam olsun. Ama burada olaya çatõdan başlanõyor. Temel sağlam olmadan çatõyõ ne kadar iyi çatarsanõz çatõn hiçbir şey ifade etmez. Tamamõyla yürütmenin etkisinde bir HSYK oluşturursanõz bu yargõ bağõmsõzlõğõna aykõrõ olur. Referandumlarçoğulcudemokrasidençoğunlukçuluğageçiştehlikesiyaratabilir - Ama sizin bu konuda bir rapor çalışmanız olduğunu biliyoruz... - Var, çünkü bu doğrudan bizi ilgilendiren bir konu. Biz görüş bildirmezsek görevimizi yerine getirmemiş oluruz. Bu nedenle kamuoyuyla düşüncelerimizi tabii ki paylaşacağõz. Ama biz hiçbir zaman yasamanõn yetkisine müdahale etmeyi düşünemeyiz. Görüş bildirmek müdahale anlamõna gelmez. Yasamanõn iradesi neyse ortaya çõkar. Oradaki irade yetmiyorsa referanduma götürülür. Referandum sonucunda halk evet derse ona uymaktan başka hiç kimsenin yapacak bir şeyi yoktur. Ama biz kuvvetler ayrõlõğõ, yargõ bağõmsõzlõğõ ilkesiyle bağdaşmadõğõnõ düşündüğümüz konularõ da elbette gündeme getirmek zorundayõz. Bu bizim temel görevimiz. Dediğiniz gibi orada çok sõkõntõlõ bir durum ortaya çõkacak. Bu tasarõnõn paket halinde referanduma götürülmesi halinde insanlar konuyla ne kadar ilgiliyse ona göre bir değerlendirme yapacak. Örneğin memursa yargõ bağõmsõzlõğõnõ düşünmeyecek, kendisine ne gibi haklar tanõndõğõna bakõp ona göre oy verecek. TBMM’den ne çõkacağõnõ bilmiyoruz. Belki paketin bir kõsmõ geçecek, bir kõsmõ referanduma götürülecek biçimde çõkacak. Anayasada ne diyorsa ona göre değerlendirilecek. - Referandumlar ne kadar demokratik mekanizmalardır? - Bu tabii çok tartõşõlõyor. Bu referandumlarõn çoğulcu demokrasiden çoğunlukçu demokrasiye geçiş tehlikesini yaratma ihtimali de var. Her zaman çoğunluğun haklõ olduğunu söylemek mümkün değil. Bunun en güzel örneğini İsviçre’deki referandumda gördük. Evrensel hukuk ilkeleri hiçbir şekilde tartõşõlmasõ mümkün olmayan konular olduklarõ için temel hak ve özgürlüklerle ilgili referandumu zaten kabul etmiyor. Anayasadaki referandum müessesesini incelediğimiz zaman orada da tek paket halinde referandum yapõlmasõ önerilmiyor. Mümkün olduğunca benzeşen konularda referandum yapõlabileceğini söylüyor. Yani birbiriyle benzeşmeyen konularõn referanduma götürülmemesi gerektiğini hükme bağlõyor. Biz hukukçu gözüyle geçmişteki müktesebatõmõz ortamõnda değerlendirmeye çalõşõyoruz. Bunlarõn hiçbir zaman siyasetle bir ilgisi olamaz. Onu da söyleyeyim. Bizim siyaset merakõmõz da yok. Bizler hukukçuyuz, hayatõmõzõ adalet hizmetine adamõşõz. Düzenleme ABkriterlerineaykõrõ - Peki, böyle bir durum AB hukuk kriterlerine de aykırı olmaz mı? - Bakõn AB - Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanõ Helen Flautre neler söylemiş bizim yargõ reformuyla ilgili olarak: “HSYK’de Adalet Bakanı ve Bakanlık müsteşarının bulunması kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamıyla aykırıdır. Bu hüküm geri çekilmelidir.” Bize AB’yi referans gösteriyorlar ama uygulamada aksi oluyor. Venedik Kriterleri’nde de çok net biçimde şu belirtiliyor: “Esas olan yargı kurumlarının üyelerini kendilerinin seçmesidir. Ancak Adalet Bakanı ve müsteşarı hiçbir şekilde kurulda olmamalıdır.” Demokrasileri gelişmiş, yerleşmiş, hiçbir sorunlarõ olmayan ülkeler için de “istenirse” deniyor. Ama muhalefetle iktidarõn uzlaşabileceği bir ortamda yapõlmasõnõ istiyor. Venedik Komisyonu referandum konusunda da şunlarõ söylüyor: “Benzeşmeyen konular, tek paket halinde referanduma götürülmemelidir. Ayrı ayrı referanduma götürülmelidir.” - Bir yanda temel hak ve özgürlükler, bir yanda da yargıda düzenlemeler referanduma götürülüyor. İyi de temel hak ve özgürlükler nasıl referandum konusu edilebiliyor? - Evrensel hukuk ilkelerine göre bu aslõnda düşünülmemeli bile. İnsana kendi temel hak ve özgürlüklerini isteyip istemediği nasõl sorulur? Yargõ bağõmsõzlõğõ da aynõ şey. Yargõ bağõmsõzlõğõnõ referanduma sunamazsõnõz. Evrensel hukukta kuvvetler ayrõlõğõna bağlõ olarak yargõ bağõmsõzlõğõ demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin temel güvencesi olan bir ilke haline gelmiş. Bizim bu konularda görüşlerimizi bildirmemizden daha doğal ne olabilir? Bunun siyaset yapmakla ne ilgisi var? P O R T R E HASAN GERÇEKER Ankara, 1946 doğumlu. AÜ Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra hâkim adayõ olarak stajõnõ yaptõ. İlk görev yeri Ağrõ’nõn Doğubeyazõt ilçesiydi. Üç yõl sonra Bilecik’in Pazaryeri ilçesine, yine üç yõla yakõn bir görev süresinden sonra o zaman Niğde’nin ilçesi olan Aksaray’a atandõ. 12 Eylül darbesinin ardõndan Askeri Yargõtay savcõlõğõna getirildi. 1988’de Yargõtay’da tetkik hâkimi olarak görev yaptõ. 1995’te Yargõtay 9. Ceza Dairesi üyesi oldu. 2002’de Yargõtay 9. Ceza Dairesi Başkanlõğõ’na, 2008’de de Yargõtay Başkanlõğõ’na seçildi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Sizce hükümet yüksek yargıya neden bu kadar hasmane davranıyor? - Bana göre bunun biraz da psikolojik nedenleri var. Anayasamõz kuvvetler ayrõlõğõ ilkesini benimsemiş. Egemenlik kayõtsõz şartsõz Türk milletinindir, kuralõ var. Türk milleti bu egemenlik hakkõnõ yetkili organlar eliyle kullanõr, deniyor. Bu yetkili organlarõn yasama, yürütme ve yargõ olduğu belirtiliyor. Bunlarõn görevleri, yetkileri anayasada açõk. Anayasanõn 125. maddesi idarenin her türlü eylem ve işleminin yargõ denetimine tabi olduğunu yazõyor. Bu da hukuk devleti olmanõn bir gereği. Yani bu yargõya tanõnmõş bir ayrõcalõk değil. Aynõ partinin mensuplarõ olduklarõ için bizde yasamayla yürütme birleşmiş durumda. Geride bir tek yargõ kalõyor. Orada yargõ tabiri caizse idareyi kuşatõyormuş gibi bir düşünce oluşuyor. Dolayõsõyla yargõ idare için ayak bağõ olarak görülüyor. İdarenin yargõ denetimine tabi olmasõ kabul edilemiyor. Sõkõntõ bundan çõkõyor. Bu durum dünyanõn her yerinde var. Ama mademki demokrasiye inanõyoruz, “Demokrasi özgürlükler rejimidir” diyoruz, bu eleştirilere, tartõşmalara da tahammül göstermemiz gerekiyor. Biz konuştuğumuzda, yasamanõn yürütmenin yetkilerine müdahale etmesi için değil, yargõ bağõmsõzlõğõ için görüşlerimizi açõklõyoruz. Yargõnõn mutlaka tarafsõz olmasõ gerekiyor. Tarafsõzlõğõ sağlayacak baş unsur da bağõmsõzlõktõr. Onun için bağõmsõzlõğõ savunuyoruz. Venedik kriterleri net söylüyor: HSYK’de Adalet Bakanõ ve müsteşarõn bulunmasõ kuvvetler ayrõlõğõ ilkesine tamamõyla aykõrõdõr. Bu hüküm geri çekilmelidir. Hükümetin yargı tarafından kuşatılma korkusu leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr (Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle