Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
çeşit konular.
Biri bitiyor bir yenisi manşetlerde.
Anayasa değişikliğinde uzlaşma, mutabakat
arayışları suya düştü.
Çıkmamış candan umut kesmeyenler de var;
yarın iktidar ile muhalefet arasında uzlaşma
olasılığından söz edenlere rastlanıyor.
Oysa o defter kapandı. İki parti arasında
gündemden hiç düşmeyen karşılıklı suçlamalara
geçildi.
AKP, Baykal’ın üç maddeyi ayıralım, diğerlerini
birlikte kabul edelim önerisini reddetti.
AKP üç maddeyi ayıracağız ama CHP, bu
maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne
gidecek. Bizi oyuna getiriyor, diyor. “Tam bir şark
kurnazlığı!”
AKP gerekçesini kestirmek için kâhin olmaya
gerek yok.
Başbakan yardımcısı Bay Bülent Arınç
açıkladı: Baykal, Anayasa Mahkemesi’ne
gitmeyeceğine söz versin; yalnız üç maddeyi
referanduma götürelim.
CHP lideri de bu dayatmayı değil kabul etmek,
sözünü bile etmiyor.
Zaten ateşi sönmeye yüz tutan anayasa
tartışmalarının yerini; Deniz Baykal’ın Diyanet
İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun daveti üzerine
katıldığı Kutlu Doğum Haftası’ndaki büyük destek
gören konuşması ve yankıları aldı.
Özenle hazırlanan konuşma yurt düzeyinde
beğeni kazandı.
Konuşma o kadar beğenildi ki, ünlü pop
şarkıcılarını kıskandıracak ölçüde ilgi gördü.
Habere göre yoğun istek üzerine konuşma
CD’leşti. On bin adet. Üstelik bu rakam birinci
baskı!
İslamiyet bilimcisi Diyanet İşleri Başkanı
Bardakoğlu konuşmayı, “Çok güzel, çok iyi
hazırlanmış, tamamen din çerçevesi içinde, yani
hiçbir siyasi yönü bulunmayan, dolu ve samimi bir
konuşmaydı” diye değerlendirdi mi...
Siyasetçi hemen bu değerlendirmenin tam aksi
bir davranış sergilemeyi yeğledi.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, konuşmayı
bitirdikten sonra kürsüden inerken Baykal’a;
“Konuşma metniniz çok güzeldi, kim hazırladı”
diye sordu. Eğer bu şaka ise Baykal da şakayla,
“(RTE’nin konuşmalarını başkalarının yazdığını
bildiği için bakanına) Başbakan olduğumda
konuşmalarımı hazırlayacak arkadaş” diye yanıt
verdi.
Her şakanın altında bir gerçek yatar.
Devlet Bakanı Yazıcı aslında din konusunu her
alanda, her seçimde, her girişimde istismar eden
partisinde Baykal’ın olumlu yankılar uyandıran
konuşmasına duyulan veya duyulacak rahatsızlığı
açıklayıverdi.
AKP’li Bakanı böyle konuşmaya iten neden:
AKP ve benzeri siyasal partilerle, tarikatların,
cemaatlerin, CHP aleyhinde yıllardır kullandıkları
bir iddianın değerini yitirmesi olasılığı ile...
...siyaset içi ve dışı dinci grupların sürekli
işledikleri “laikliği savunan CHP, dinimize de onun
peygamberine de karşıdır. Dinsizdir” sloganının
beş paralık değeri kalmayacağı korkusudur.
Kutlu Doğum Haftası bir başka açıdan önemli
bir mutabakata yol açtı.
Baykal’ın dediği gibi konuşma; “toplumumuzun
birbirine çok farklı kesimlerinde, siyaset, mezhep
bakımından farklı kesimlerinde çok büyük
heyecanla destek gördü.”
RTE’nin siyasal açıdan hemen her konuda ters
düştüklerini bir yana atarak Baykal’ın
konuşmasının başında daha çok türbanlıların
bulunduğu topluluğa “Sevgili Peygamberimiz”
diye başlayan konuşmasını alkışlaması gerekmez
miydi?
Alkışlamak bir yana; RTE ilk fırsatta CHP’yi bile
imana getirdiğini -alaycı bir ses tonuyla-
söyleyebilir.
Oysa Baykal’ı kutlayan üç beş cümle
söyleyecek olsa, RTE bir şey yitirmez, kazanır.
Bakanı Hayati Yazıcı gibi düşündüğünü
sergilerse…
Sürekli yinelediği barış, birlik ve kardeşlik
kavramları ve bu kavramları topluma sindirmek
için uğraş verdiği iddiaları nerede kaldı diye
sormazlar mı adama?
SAYFA 18 NİSAN 2010 PAZARCUMHURİYET
10 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Nisan
Oslo PB 9
Helsinki PB 5
StockholmPB 10
Londra B 17
AmsterdamB 14
Brüksel B 14
Paris B 19
Bonn B 17
Münih B 14
Berlin B 20
Budapeşte Y 19
Madrid Y 17
Viyana Y 16
Belgrad PB 21
Sofya Y 18
Roma Y 16
Atina Y 21
Zürih Y 17
Moskova PB 12
Aşkabat PB 25
Taşkent PB 26
Bakû Y 20
Bişkek PB 15
Tiflis PB 24
Kahire B 34
Şam B 30
İstanbul Y 19
Edirne Y 19
Kocaeli Y 19
Çanakkale B 19
İzmir B 26
Manisa B 27
Denizli B 26
Zonguldak Y 16
Sinop Y 15
Samsun Y 17
Trabzon Y 14
Giresun Y 13
Ankara Y 19
Eskişehir Y 19
Konya Y 19
Sıvas Y 17
Antalya PB 26
Adana B 24
Mersin Y 25
Diyarbakır PB 24
Şanlıurfa PB 26
Mardin PB 21
Siirt PB 22
Hakkâri Y 14
Van Y 15
Kars Y 13
Ülkemizin geneli
parçalı ve çok
bulutlu,
Marmara’nın kuzey
ve doğusu
Akdeniz’in kuzeyi,
İç Anadolu,
Karadeniz, Doğu
Anadolu’nun kuzey
ve doğusu ile Afyon
ve Kütahya çevreleri
sağanak ve gök
gürülütülü sağanak
geçecek. Hava
sıcaklığı kuzey ve iç
kesimlerde 4-6
derece azalacak.
Hayır, suya tirit bir magazin habere
dalmıyorum! Epey bir süredir yakın çevremizde
belki çoğumuzun sık yaşadığı yaygın bir olayın,
kamuoyuna gerçekten mükemmel bir biçimde
yansıyan bir örneği üzerinde tartışmak
istiyorum. Kısaca anımsayalım:
Kadın, sevgilisinden hamile kalır ve çocuğu
doğurur. Sonra da tıp merkezi ve eğlence
yerleri sahibi doktor kişiye babalık davası açar.
Doktor Coşkun da eski sevgilisini sperm
hırsızlığı ile suçlar!
Bu, çocuk sahibi olmayı düşünmeyen bir
erkek için aslında güzel bir tanımlama/savunma
gibiydi! Ancak karşı darbe hemen geldi:
“Spermlerini cüzdanından mı aldım, spermlerine
sahip çıksaydın, ben senin spermlerinin bekçisi
miyim, sen de korusaydın... Korunsaydın. Senin
kendini tutamayışının cezasını niye ben
çekiyorum acaba?”
Müthiş! Bence bu yanıta ancak şapka
çıkarılır! Rabia Hanım, mahkemelere,
yargıtaylara bile gerek bırakmayan, bence
toplumsal bir “içtihat” oluşturacak kadar güçlü
bir yanıt verdi!
Benim, bu savunma karşısında fikirlerim
değişti!
Sevmiş, üstelik evlenmeyi bile düşünüyormuş,
bu aşamada hamile kalınca büyü bozulmuş; aşk,
yerini ıstırap dolu günlere bırakmış...
İki tanıdığım arasında böyle bir olay
yaşanmıştı. Kadın hamile kalmış, erkek karşı
çıkmıştı! Bu olayda kadın, senden hiçbir şey
istemiyorum, ne destek ne yardım ne de başka
bir şey. Çocuğu ben istiyorum, ben
büyüteceğim... demişti. Öyle de oldu! Baba
bebeği yok saydı. Bebek büyüdükten yıllar sonra
sahiplendi... Hiç sahiplenmeyenler de var!
Bu olayda şu görüşü savunmuştum: Çocuk
doğurmak tek kişinin vereceği bir kararla
olmaz. Kadın, erkeği bir oldubitti ile karşı
karşıya bırakmamalı. Erkek istemiyorsa
çocuğu doğurmamalı, yoksa bu kandırmaya
girer. Kendisinden hiçbir şey istenmese bile,
erkek vicdani bir olayla karşı karşıya bırakılıyor
ve bir şekilde çocuk sahibi olmaya, çocuğu
kabule zorlanıyor.
Bu olayda kadın hiçbir hak talep etmiyor.
Ama güncel olayda durum farklı: Anne,
babalığı kabulü ve sonuçlarını dayatıyor! Acaba,
Dr. babanın hali vaktinin yerinde olmasının, bu
hamilelikte ve dayatmada etkisi rolü var mı?
Bilemeyiz, ancak öyle olsa bile, tartışma
eksenini değiştirmez.
Çok daha farklı örnekler de var. Erkek,
bebeğin doğumuna daha baştan evet de
diyebilir; hamile kalınmadan önce bile onayını
verebilir; ayrılmakta olan erkek ve kadın
arasında bile böyle bir doğum anlaşması söz
konusu olabilir!
Gelelim sperm hırsızlığı veya sperm bekçiliği
savunmalarına! Olaya, toplumsal ve kültürel
açıları bir kenara bırakarak, biyolojik
yaklaşmak gerekirse:
Cinsel birliktelik, doğanın biyolojik olarak
dayattığı bir olay. İnsanların bu olayı bütün
saflığıyla yaşadıkları ilkçağlara gittiğimizde, hemen
her kadın-erkek birleşmesi (normal seyirde)
kadının hamileliği ile, her şey yolunda giderse
çocuğun doğumu ile sonuçlanırdı. Spermler-
yumurtalar salt soyu sürdürmek için vardır!
Erkeğin veya kadının, isteme-istememe gibi bir
davranışı o zamanlarda söz konusu bile değildi.
İnsanlığın yerleşik düzene geçmesi,
işbölümünün başlaması, toplumsal hiyerarşik
bir düzen kurulması ve birtakım yasalar,
yasaklar, onaylar vb. ile, kadın erkek
birlikteliklerine kurallar koyulur oldu... Doğumu
kontrol mekanizmaları, en ilkel biçimlerde bile
olsa keşfedildikten itibaren, hamileliği
sonlandırma da gündeme girdi.
Bugün, hamileliğe, kadın-erkek
birlikteliklerine, büyük bir sosyal, psikolojik,
kültürel birikimler eşlik ediyor!
Olayın içinde, din, çevre, çeşitli etik
anlayışlar, erkek egemenliğinin yaptırım ve
belirlemişlikleri vb. de var.
Bütün bunların ötesinde değişmeyen bir olay
var: Üreme isteğinin, varoluşun ve sürekliliğin
herhalde en güçlü insan itkisi olduğu ve her
zaman en saf haliyle sürdüğüdür.
Şüphesiz, toplumsal kültür, her ne kadar
üreme itkisinin doğrudan sonucu olsa bile,
cinsel birlikteliği doğum olayından epey ayırdı.
Yaklaşım farklılıkları ortaya çıktı. Olayın doğası
ise değişmedi.
Yazıyı bitirirsek: Kadının en güçlü yanlarından
biridir doğum. Erkek, spermlerini en doğal
biçimde verdikten sonra, eğer aralarında bir
anlaşma yoksa, onları nasıl kullanacağı birinci
derecede kadının iktidarındadır. Erkek, doğum
istemiyorsa, bu öncelikle kendi sorunudur!
Spermlerini gelişigüzel dağıt, sonra da kadınları
hırsızlıkta suçla! Bu, egemen erkeğin tipik
davranışının bir sonucu olarak da görülebilir.
Ancak, kadın, cüzdanından mı çaldım,
sahip çıksaydın, haklı gerekçesiyle, erkeğin
iktidarını sarsıyor!
Doktorumuza düşen, bebeğinin keyfini
sürmektir! Başına harika bir şey gelmiş olabilir!
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Sperm Hırsızlığı mı?
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘Asit yağmurlarõna dikkat’
ÖZLEM GÜVEMLİ
İTÜ Meteoroloji Mühendisli-
ği Bölümü öğretim üyesi Prof.
Dr. Selahattin İncecik, İzlan-
da’daki yanardağ patlamasõna
bağlõ olarak meydana gelmesi
beklenen asit yağmurlarõnõn pa-
zartesi öğleden sonra başlayarak
çarşamba gününe kadar etkili
olabileceğini söyledi. Asit yağ-
murlarõnõn insan sağlõğõ üzerin-
de olumsuz etkilerine dikkat çe-
ken İncecik, yaşlõlarõn ve ço-
cuklarõn zorunlu kalmadõkça
yağmurun beklendiği günlerde
dõşarõ çõkmamasõ gerektiğini
vurguladõ.
İzlanda’da Eyfyallayöküll bu-
zulunda meydana gelen patla-
manõn etkileri ile ilgili gazete-
mize değerlendirmede bulunan
Prof. Dr. İncecik, patlamanõn
başladõğõ 14 Nisan’dan itibaren
milyonlarca ton aerosolün at-
mosfere yayõlmaya başladõğõnõ
anlattõ. Önce yakõn çevresini et-
kileyen patlamanõn, hava hare-
ketleri ile uzak çevreyi de etki-
sine almaya başladõğõnõ belirten
İncecik “Henüz miktarı net
olarak belirlenmeyen milyon-
larca ton aerosol yatay olarak
yayıldığı gibi atmosferin stra-
tosfer tabakasına kadar yani
12-13 km. civarında yükseldi.
Bu durum iklimi de etkileye-
cek. Birkaç yıl içinde iklim
üzerinde etkilerini hissetmeye
başlayacağız” dedi.
Henüz vaka yok ama
İncecik, patlama sonucunda
ortaya çõkan kimyasallarõn insan
sağlõğõ üzerinde etkilerini şöyle
anlattõ: “Aerosol ailesi dediği-
miz 0.1 mikrondan 100 mik-
rona kadar olan topluluğun
büyük kısmını silisyumdiok-
sitler, kükürtdioksitler oluş-
turuyor. Kükürtdioksitin sağ-
lık üzerindeki etkisi İzlanda ve
İngiltere başta olmak üzere
Kuzeybatı Avrupa’da etkili
olacak. Henüz ortaya çıkmış
vakalar yok ancak birkaç ay
içinde çıkacaktır. Kükürtdi-
oksit emisyonları soluk alma-
yı doğrudan etkiliyor. Yaşlı in-
sanlar, çocuklar, bebekler da-
ha kırılgan olduğu için daha
çok etkilenecekler. Sadece in-
san da değil yaşayan tüm can-
lılar etkilenecek.”
Ekosistem etkilenecek
İncecik, asit yağmuru riskine
dikkat çekerek kükürtdioksitin
havadaki su buharõ ile birleşerek
sülfirik asit meydana getirdiği-
ni belirtti. Asit yağmurlarõ ile dü-
şen sülfirik asitin, kükürtdiok-
sitten daha etkili olduğuna dik-
kat çeken İncecik “Asit yağ-
murundan su yüzeyleri, ta-
rım ürünleri yani bütün eko-
sistem önemli ölçüde etkileni-
yor” dedi.
Türkiye’de kükürtdioksitin ta-
şõnõm mekanizmalarõnõ incele-
meye devam ettiklerini söyleyen
Prof. İncecik, pazartesi öğleden
sonra, salõ ve çarşamba günleri
ülkemiz üzerinde bir etki oluş-
maya başlayacağõnõ kaydetti. İn-
cecik, önce İtalya’nõn ve Yuna-
nistan’õn kuzeyi ile Bulgaris-
tan’õn tamamõ ve Türkiye’nin ba-
tõ bölgelerinin asit yağmurundan
etkileneceğini söyleyerek bu et-
kinin ilk 3-4 günkü gibi yoğun
olmayacağõnõ kaydetti.
Yanardağ kaosu Avrupa’da yaşamõ felce uğrattõ
Haber Merkezi - İzlanda’daki Eyf-
yallayöküll buzulundaki yanardağõn püs-
kürttüğü kül ve duman bulutu nedeniy-
le iki günde Avrupa genelindeki uçuşla-
rõn üçte ikisi iptal edilirken, kül bulutla-
rõ nedeniyle hava koşullarõnõn giderek kö-
tüleşebileceği bildirildi. Bazõ bölgelerde
hava türbülansõ oluşmasõ, gökyüzünü
kaplayan küller nedeniyle gündüzün bir
anda adeta geceye döndüğü görüldü.
Özellikle Batõ ve Kuzey Avrupa’da, kül-
lerin yeryüzüne yaklaşmasõ nedeniyle so-
lunum rahatsõzlõklarõna yol açacağõ en-
dişesiyle halka evlerinden çõkmamalarõ,
dõşarõda bulunurken de tozdan korunmak
için maske ve koruyucu gözlük kulla-
nõlmasõ gibi uyarõlarda bulunuldu. Ya-
nardağda faaliyetlerin azaldõğõ açõklandõ.
Jeologlar, Eyfyallayöküll Yanardağõ’nda
meydana gelen her patlamada Avrupa ile
Amerika kõtasõnõn 12 metre birbirine
yaklaştõğõnõ belirtiyor.
Gudmundsson, yanardağda yeterince
buzul olduğu müddetçe daha fazla kül bu-
lutu oluşabileceğini, bunun da daha faz-
la uçuş iptallerine sebep olacağõnõ ifade
etti. Kül bulutlarõ, sõcak magmanõn, vol-
kanõn tepesindeki eriyen buzullar nede-
niyle hõzla soğumasõ sonucu meydana ge-
liyor. Yerden 6 ila 9 kilometre yukarõ-
da oluşan kül bulutlarõ, İngiltere, İrlan-
da ve İskandinav ülkelerinin ardõndan dün
itibarõyla Orta Avrupa’yõ etkisi altõna ala-
rak saatte yaklaşõk 40 kilometre hõzla Rus-
ya’nõn doğu ve orta kesimlerine ilerledi.
İsviçre, Slovakya, Hõrvatistan, Maca-
ristan, Bulgaristan, Belarus, Ukrayna ve
Bosna Hersek de dün hava sahalarõnõ ka-
patan ülkeler arasõna katõlõrken Polonya,
Krakov dõşõndaki havaalanlarõnõ kapalõ
tutmayõ sürdüreceğini açõkladõ.
Havayolu şirketleri, iptal edilen uçuş-
lar nedeniyle yüz binlerce yolcuya kira-
lõk araç, tren bileti ve otel odasõ bulun-
masõ sorunuyla karşõ karşõya kalõrken ha-
vacõlõk endüstrisinin sadece bir günlük za-
rarõnõn 200 milyon dolarõ aşabileceği be-
lirtiliyor. İngiltere’deki sigorta şirketle-
rinin bazõlarõndan gelen “Volkanik kül-
leri Tanrı gönderdi, zararları neden biz
karşılayalım” açõklamasõ sadece yol-
cularõn değil havayolu şirketlerinin de si-
nirlerini gerdi. THY hava meydanlarõ-
nõn açõlmasõnõn ardõndan ek sefer dü-
zenleneceğini bildirdi.
Futbola da kül yağdı
Şampiyonlar Ligi’nde yarõfinal maç-
larõna çõkacak Barcelona ve Lyon, dep-
lasmana gidebilmenin yollarõnõ arõyor.
YOLCULARA KUMANYA
Endişeli
bekleyiş
İstanbul Haber Servisi - Eyfyallayöküll
yanardağõnõn patlamasõnõn ardõndan hava-
limanlarõnda mağdur olan yolcularõn bek-
leyişi sürüyor. Kuzey Avrupa ülkelerinin ha-
va sahalarõnõ trafiğe kapatmasõ nedeniyle İn-
giltere, İrlanda, Norveç, İzlanda, İskoçya,
Finlandiya, İsveç, Letonya, Danimarka,
Hollanda, Belçika, Polonya, Almanya,
Fransa ve Avusturya’ya gitmek için İstan-
bul Atatürk Havalimanõ’na gelen yolcular
gün boyu bekledi. Alanda bekleyen bazõ yol-
culara battaniye ve yastõk dağõtõlarak, bek-
leyişleri süresince boş ofis odalarõnda din-
lenmeleri sağlandõ. Yolculara yaklaşõk 2 bin
adet kumanya dağõtõlõrken, TAV Havali-
manlarõ Holding’in yiyecek ve içecek ope-
rasyonlarõnõ üstlenen BTA Catering tara-
fõndan Dõş Hatlar Terminali’ndeki Botanik
Restaurant’ta yolculara yemek verildi. Yet-
kililer, yoğunluğun pazartesi gününe kadar
süreceğini söyledi. TCDD Sirkeci Gar Mü-
dürü Tayfun Akbulut, Selanik, Belgrad,
Bükreş ve Sofya aktarmalõ tren seferlerin-
de yoğun taleple karşõlaştõklarõnõ, trenlere
vagon ilavesi yaptõklarõnõ söyledi. Afga-
nistan’da yaralanan 5 Alman askeri ve Al-
manya Savunma Bakanõ Karl-Theodor zu
Guttenberg’i taşõyan uçak Almanya hava
sahasõnõn kapalõ olmasõ nedeniyle İstanbul’a
zorunlu iniş yaptõ. Yaralõ askerler Ameri-
kan Hastanesi’ne kaldõrõldõ.
Prof. Dr. İncecik, yanardağ patlamasõyla oluşan bulutlarõn pazartesi Türkiye’ye giriş yapacağõnõ söyledi
Eyfyallayöküll buzulundaki yanardağın püs-
kürttüğü kül ve duman bulutu yaşamı durma
noktasına getirdi (Fotoğraflar: AP)
Asit yağmuru
için uyarı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dev-
let Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet
Çağlar, genel müdürlükte düzenlediği basõn
toplantõsõnda, İzlanda’daki yanardağ patla-
masõnõn Türkiye’ye olasõ etkileri hakkõnda bil-
gi verdi. Çağlar, oluşan kül bulutunun pa-
zartesi gecesinden itibaren Türkiye’ye yö-
nelmeye başlayacağõnõ belirterek, “20 Nisan
Salı gününden itibaren kül bulutunun
Türkiye’yi az da olsa etkileyeceğini tahmin
ediyoruz” diye konuştu. Çağlar, salõ günü
etkili olacak yağõşlarõn toz bulutunu yere in-
dirmede etkili olduğunu, bunun toz bulutu-
nun solunum hastalarõ için taşõdõğõ olumsuz
etkiyi ortadan kaldõrabileceğini kaydetti.
Sülfürdioksitin sülfürik asite dönüşebilece-
ği uyarõsõnda bulunan Çağlar, “Bununla
temas edilmemesi gerekir” dedi.
Kül bulutu
nedeniyle Avru-
pa genelindeki
uçuşlarõn üçte
ikisi iptal edildi.
Yanardağda
meydana gelen
her patlamada
Avrupa ve
Amerika kõtasõ-
nõn 12 metre
yaklaştõğõ
belirtiliyor.