25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 PAZAR 14MART2010/SAYM251 Pin-up, ilk sîngle'ı "Üretim Hatası"yla müzik piyasasına giriş yaptı. Grubun amacı albüm öncesi biraz merak uyandırmak. Rahat olun, açık ve netiz ZUHAL AYTOLUN P in-up ismi uzun zamandır akıllarda. Kurulduğu 2003 yılından bu yana da çeşitli organizasyon ve konserlerde isimlerini görmemiz mümkün. Placebo ve Uriah Heep gibi grupların altında sahneye çıkmış; Manga, Kargo ve Şebnem Ferah gibi isimlerle de aynı sahneyi paylaşmışlar. Yıl 2010 ve şlmdi bir single ile gündemdeler. "Üretim Hatası" adını verdikleri single ile albüm için bir ışık yakıyorlar. Kendilerini "kendisi yazan, çalan ve kaydeden ilk kadın müzik grubu" olarak tanımlıyorlar. Yaşla, cinsiyetle, önyargılarla ugraşmıyorlar. "Herkes rahat olsun, biz netiz" diyorlar. 20 Mart'ta Stüdyo Live'da sahne alacak olan Özlem Gündoğmuş, Ayşegül Esen, Ezgi Özkan ve Ayşe Ertugrul'dan oluşan Pin-up, anlatıyor. - Yedi yıl önce kuruldu Pln-Up. Yıllar içlnde çeşitli sahnelerde yer aldınız ancak stüdyoya giıişiniz çok yenl. Peki nasıl bir araya geldiniz ve nasıl başlıyor hikâyeniz? özlem Gündogmuş: Gitaristimiz Ayşegül Esen'le okul yıllarında tanıştık. Müzik yapmadan önce arkadaştık. Dinlediğimiz müzikler de ortaktı. Bir şekilde çıktık yola. Ayşegül Esen: Daha önce yarı profesyonel ve amatör gruplarla çalıştım. Ancak Özlem'le tanıştıktan sonra doğru insanların bir araya gelmesiyle bu yola çıktık. Bu kadroyu da 2006'datamamladık. En son aramıza Ayşe'nin katılımıyla çalışmalarımıza da ağırlık verdik. Ayşe, kendi müzik zevki, geçmişi ve birikimiyle geldi bize. Şu anda da ortak meyvesini verdiğimizi düşünüyoruz. Ezgi özkan: Müziğe 12 yaşında gitar öğrenmeye çalışarak başladım. Sonra da güzel sanatlar lisesinde viyolonsel ögrendim. Hayatımda hep klasik müzik vardı. Hatta Yeni Zelanda'ya gittim egitim için. Orada da kay kay ögrendim. Türkiye'ye döndüğümde Beşiktaş'a gittim, kay kaycılar için. Orada kızlarla tanıştık. Ne müzisyen olduğumuzu biliyorduk ne de müzik konuşuyorduk. Ancak zamanla ortaklıklarımız bu noktaya getirdi. Gerçi ben de bas gitar çalmayı bilmiyordum, öğrenmeye çalıştım. Eğitimsiz olmaz diye düşünüp Bilgi Üniversitesi'nde bas gitar eğitimi aldım. Şimdi de ses mühendisi olmak istedigim için Galatasaray Üniversitesi'nde sound prodüksiyon okuyorum. Ayşe Ertuğnjl: Ben de müziğe gitar ve piyano alanında güzel sanatlarda başladım. Sonra da Dokuz Eylül Üniversitesi'nde devam ettim. izmir'de çeşitli çalışmalarım da oldu. 2006'da Pin-up ekibiyle tanıştım ve çalışmalara hız verdik. - Peki Pin-up İsmi nereden geliyor? ö. Gündogmuş: Bu, 1940-50'li yılların takvim kızlarına verilen isim. Bir illüstrasyon sanatı gibi. Etekleri açıldığında yüzleri kızaran çok değişik kadınlar bizim ilgimizi çekti. Gruba da bu ismi vermeye karar verdik. - Yaptığınız müzigi nasıl tanımlıyorsunuz? A. Esen: Hepimiz sanatçı ailelerin çocuklarıyız. O anlamda da ciddi bir birikimimiz olduğunu düşünüyorum. Bize öğretilen de tarz, tür, cins, milliyet ayırt etmeksizin müzik dinlemekti. O yüzden çok güzel müziklerle beslenmişiz. Pin-up'a gelirsek, yaptıgımız müziği bu anlamda birtanıma sokmak istemiyoruz. Bu sizin nasıl algıladığınızla alakalı. içinde rock da, pop da, caz da var. Anadolu'dan da besleniyoruz. Biz yüzünü sadece Batı'ya dönen bir grup değiliz. Cografi konum olarak nasıl Doğu'yla Batı arasındaysak biz de müziğimizde küitürümüzde olan her şeye sahip çıkıyoruz. Müziğimizde her duyguyu, tınıyı bulmak mümkün. Amacımız da bu zaten. - Pln-up'ın derdi nedlr? Neyi anlatmak istlyorsunuz? A. Esen: Türkiye'de uzun zamandır tekrar eden bir müzik var zaten. Yeni tarzlarda yeni atılımlar olsa da bizi rahatsız eden bazı şeyler var. Tekdüze, kalıplaşmış birtakım müzikal • , çalışmalar devam ediyor. Biz / bunun dışına çıkmak istiyoruz. \ Pin-up ne yaşıyor ne \ hissediyorsa bunu oldukça M direk ve yalın bir şekilde şarkı sözlerinde bulabilirsiniz. Bizim müziğimizin duruşunu kullandığımız enstrümanlar değil, şarkılarındaki içerik veriyor. Pin-up olarak yaşadığımız her şeyi direk bir şekilde anlatabilmek istiyoruz. - içerikten söz ettiniz. Şarkı sözlerinde agresyon da var gibi? A. Esen: Biz şiddet yanlısı değiliz. Hepimizin sosyal yaşantıları, politik görüşleri farklı tabii. Ama bizde küfür ya da saldırı yok. Bu alışılmadık bir şey aslında. Hayatın içinde bizzat yaşadıkları şeyleri insanlar bir anda bu kadar yakından duymaya alışkın değil. Agresiflik, öfke mutlaka oluyor ancak sadece bu değil. Biz farklı duyguları da aktaracağız. Yakında çıkacak albümde hepsini görebilirsiniz. - Neden bir single'la çıktınız o halde? - Sabırsızlandırmak istedik. - Feminist bir duruşunuz var mı? ö. Gündogmuş: Sonuna -izm koymak gerekmiyor illa ki. Yaşadığımız toplumda hep bir önyargı var. Biz de etkisini hayatımızda hep hissediyoruz. Sanki o tabuları yıkabileceğiz gibi geliyor. - Peki son olarak farklı sürprizler de olacak mı? Gelecekte nasıl birtaşma yaşayacak Pin-up? A. Esen: Dört özgür kadınız, güzel şeyler yaşıyoruz hayatımızda. Paylaşmak istediğimiz çok şey var. O yüzden şarkılarımızda kalp kırıklıklarını da görebilirsiniz, futbolu da bilgisayar oyunlarını da. Tek derdimiz uyduruk kalp sızılarından ve kofti politizmden son derece uzak durarak doğal ve yalın bir anlatımla dinleyiciye ulaşmak. A. Ertuğrul: Dolaylı anlatımı sevmiyoruz. Herkes rahat olsun, netiz. • Fotoğraf: VEDAT ARIK Soldan sağa: Ayşe Ertuğrul, Ayşegül Esen, özlem Gündogmuş ve Ezgi özkan. —u- Hoşgörü ve barış yayan korb ŞİRİN GÜVEN R ahiple imam, manifaturacıyla kuyumcu, öğrenciyle emekli aynı korodo yer alır, farklı din ve dillerin şarkılarını hep birlikte söyler mi hiç demeyin. Antakya'da kurulan Medeniyetler Korosu'nda bu mümkün. Onlar medeniyetlerin buluştuğu yerden tüm dünyaya barış ve hoşgörü yaymayı amaçlıyorlar. En küçüğü 12 yaşında, en büyüğü ise 72. Türkçe, Arapça, Latince, ibranice ve Ermenice şarkılar seslendiriyorlar. Sünni, Alevi, Ermeni, Ortodoks, Katolik ve Musevilerin yer aldığı 120 kişilik koro; din, ırk ve mezhep ayrımının olmaması gerektiğini anlatıyor. Üstelik de açılım tartışmalarının tam üstüne! Buyurun Antakya Medeniyetler Korosu Başkanı Yılmaz Özfırat ile yaptıgımız söyleşiye... - Medeniyetler Korosu'nu kurmaya nasıl karar verdiniz? - 2007 yılının turizm haftasının Hatay'dan başlayacak olmasıyla gelişti bu proje. "Selamsız Bandosu" filminden esinlenerek böyle bir fikir oluşturduk. Hatay'ın marka kent projesi kapsamında birtakım fikirler aranıyordu. Ben de en güzel markanın sadece Hatay için değil, tüm Türkiye için hoşgörü olduğuna inanıyordum, o nedenle bunu dile getirdim. Dönemin vali yardımcısı Ömer Bedrettin beni bu işin koordinatörlüğüne atadı. Ben de şefimiz Şeyda Hanım'ı arayarak projeden bahsettim. Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede koro ortaya şıktı. Koro ilk başlarda farklı cemaatlerden Antakya Medeniyetler Korosu'nda rahiple imam, '"M manifaturacıyla kuyumcu, öğrenciyle emekli beraberce şarkı söylüyor. Üstelik de şarkılarını I din, ırk ve mezhep aynmı gözetrneksizin Türkçe, Arapça, Latince, İbranice ve Ermenice olarak seslendiriy. <•• oluşuyordu. Yani herkes kendi ilahisini okuyordu fakat şimdilerde bunu değiştirdik. Artık herkes her ilahiyi okuyor, bence gerçek hoşgörü de budur. - Medeniyetler Korosu'nda kimler var, biraz bahseder mislniz? - Medeniyetler Korosu 120 kişiden oluşuyor. Koro içinde rahipler, imamlar, rahibeler, öğretmenler, öğrenciler, manifaturacılar, emekliler, kuyumcular gibi halkın her kesiminden kişiler bulunuyor. Koronun en küçüğü Tanya Doğum öğrenci ve 12 yaşında. En büyüğü emekli Jak Cemal ise 72 yaşında. - Koro kaç farklı dilde, hangi şarkıları seslendiriyor? - Koro ağırlıklı olarak ilahi söylüyor. Türkçe, Arapça, Latince, ibranice ve Ermenice olarak seslendiriyorlar. Üç semavi dinin yani Müslümanlık, Musevilik ve Hristiyanlık'ın dini şarkıları mevcut. Koro içindeyse Sünniler, Aleviler, Ermeniler, Ortodokslar, Katoliklerve Musevileryeralıyor. - Koronun misyonundan bahsedebilir misiniz? - Koro insanlığa barışı, hoşgörüyü ve umudu anlatıyor. Hepimizin ortak noktası yaratan aslında. O nedenle yaratılanları sevmeliyiz. Dünyanın neresinde olursanız olun, ya şükretmek için ya da sığınmak için Allah'ın adını zikredersiniz. Biz bunu her dilde ve herdinde h f\ o yapmaya çalışıyoruz. Farklı dinlerde, farklı dillerde de olsa aynı Allah için şarkılarımızı söyleyip, insanlığa bugünlerde en çok ihtiyaç duydukları şeyi, huzuru vermeye çalışıyoruz. - Her yerde din, ırk ve mezhep çatışmalan sürerken, Medeniyetler Korosu bu hoşgörüyü nereden buluyor, gücünü nereden alıyor? - Bu topraklarda bugüne kadar, birkaç istisna olay dışında, bir arada ve dostça yaşanmış. Üstelik de yüzyıllar boyu... Politikacıların karışmadığı, çıkar kavgasının alet olmadığı dönemlerde bu koro aslında vardı. Sadece ortaya çıkmaya korkuyordu. Belki de biz içimizdeki bu uyuyan devi uyandırdık, belki de insanlığın için de var olan, görmek isteyip de dile getiremediği sevgiyi ortaya çıkardık. Bu gücü biz atalarımızdan alıyoruz çünkü onlar bize farklılıklarımızın aslında bizim zenginliklerimiz olduğunu öğretmişlerdi. - Koro Israil ve Filistin Devlet Başkanlannın katılacağı bir konser planlayarak o topraklara banşı ve hoşgörüyü götürmeyi hedefliyor sanınm... - Evet, en büyük arzum koroyu Ortadoğu'nun kanayan yarasına, Batı Şeria ile Kudüs'ün orta noktasına götürmek ve orada yaşayan halklara barışı ve hoşgörüyü göstermek. Çoğu insana göre bu çok ütopik bir düşünce ama bana göre kesinlikle yapılması gereken bir şey. Bir gün bu projemi hayata geçirip, o topraklara barışı hoşgörüyü götürmek istiyorum. Bunun yani sıra; Irak, Afganistan, Kıbrıs ve Avrupa ülkelerine de gitmek istiyoruz. Neden Avrupa ülkeleri derseniz, bir minare olayının bile Avrupa'nın nasıl ikitaraflı olduğunu gösterdiğini hatırlayın derim. - Koro şimdiye kadar nerelerde çaldı? Bundan sonraki belli konser tarihleri var mı? - Pek çok yerde konser verdik aslında. New York'ta Birleşmiş Milletler daimi büyükelçilerine bir konser verdik mesela. Avrupa Birligi Parlementosu içerisinde Belçika'da da bir konser vermiştik. Türkiye'nin onur konuğu ülke sıfatıyla katıldığı dünyanın beşinci büyük Turizm Fuarı olan Berlin Turizm Fuarı kapsamında Berlin'de şarkılar seslendirdik. Nisan ayında Atina Türk Büyükelçiligi'nde, 15 Mayıs'ta ise İstanbul'da Or-Ahayim Hastanesi Vakfı yararına Sunay Akın ile birlikte konser verecegiz. 28 Mayıs'ta da Türk Federasyonları Birligi tarafından organize edilen New York'taki Türk Günü kutlamalarına katılacağız. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle