23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZAR 14 MART 2010/SAYI 1251 Komşunun verandasından NFL'ye Uyuşturucu bağımlısı bir aileyle, komşunun verandasında uyunarak, yiyecek dilenerek geçirilen bir çocukluğun ardından korumacı bir ailenin yardımıyla bir futbol yıldızına dönüşen hayat hikâyesi. Michael Oher'in hayatı gerçek olduğuna inanmak için fazlasıyla dramatikti. nce Amerikan futbolundan bahsedelim. Çünkü bize fazlasıyla yabancı olan bir sporun etrafında dolaşan hikâyeler de doğaları gereği bir o kadar anlamsız gelebilir. Her ne kadar Michael Oher'in beyazperdeye aktarılırken Sandra Bullock'a da bir Oscar kazandıran fazlasıyla etkileyici hikâyesi içinde bu spor bir araç olsa da bu "rugby"den bozma oyunun yapısına çektiğimiz yabancılık Oher'in gerçek hikâyesinde de bazı parçaların eksik kalması sorununu beraberinde getirebilir. Hollyvvood'un Amerikan sporları üzerine filmleştirdigi hikâyeler komediden drama kadar çok geniş bir yelpazede seyreder. Konu Amerikan futbolu ve sinemadan açıldığında herkesin aklına ilk gelecek film "Any Given Sunday" olacaktır herhalde. Kariyeri boyunca en tepeyi de en dibi de görmüş bir futbol koçunun genç bir yıldız adayına tecrübelerini aktarma çalışmaları ve sezonun en büyük maçından önce yaptığı Fatih Terim'vari motivasyon konuşması kimin aklından çıkabilir ki? Michael Oher'in hikâyesiyse biraz daha farklı. Nasıl demeli belki sadece filmlerde görülürtüründen birhikâye. DENİZ ÜLKÜTEKİN Anlaşılan, çocukluğu yetimhaneler ve komşunun ön verandası arasında mekik dokuyarak geçen Oher de küçüklük anılarını hatırlamak konusunda pek istekli değil. Çevresindekilerin anlattığına göreyse çocukluğu kendisine yardım edecek kimsesi olmadan geçmiş. Oher bir yere kadar on bir kardeşiyle birlikte Tüm market ye restoran alışverişlerj Axess'te; * JP KDV YAZIN 4566'YA GÖNDERİN JS tüüa Axess'le 100 TL ve üzeri tüm gıda, mafket ve restoran alışverişlerinizde %8 KDV indirimi sizi bekliyorl Hemen KDV yazıp, Turkcelfden 4566'ya; diger operatörlerden 0532 752 45 66ya kısa mesaj gönderin,sizdekazanmaya başlayınl »ınûst»k»t&T>kart«ıltD M r n f e kaıti yOHmc**. Kaımnyada Mrthn akuri*fctıKDV hdttrt *8 snkfc. Kmar«Ktt daMlâcak toptotı (XU tutan 650 bh U'#. Kampmya 53ı an»C*ntfou AK<55 we & B 6 kartl» ıc bu örttmn ek kanbn ujulMtrfjfcınal Içfn aalfcart«MbHn SMS göndem&l gerrtmefcte*. Mü>tt«lntn tüm kartLan Için b* ket kayıt afcnau yctaiklr Kanıpanyay «pntfr I»1tel (üaindv 1 ksa m u f tuonfcOıreUendHr. Aitart TAJ. kampanvayı ( J u r U n m a M S I t m h k k k H Aıusft tw*vunıwk çok kotay uyuşturucu bagımlısı annesi tarafından büyütülmüş. Çok küçükyaşta kaybettiği babası hakkındaysa hemen hiçbirşey hatırlamıyor. Tüm bu yaşadıklarıyla bağlantılı olması muhtemel dikkat dağınıklığı sorunu da öğrencilik hayatının ilk dokuz yılında tam on bir okul değiştirmesine sebep olmuş. Ergenliğin hemen öncesinde ilgi duymaya başladığı Amerikan futbolunu okula gitmesi için belki de tek sebep olarak gösteriyor. "Bana hergün okula gitmem gerektiğini söyleyecek kimse yoktu. Ben de öğle yemeği saatinde gidip antremana katılıyordum." Fazlaca iri görüntüsü de futbol takımı dışında bir yerde sosyal ilişki kurmasını zorlaştırıyordu. Memphis'teki Briarcrest Christian Lisesi'nin futbol takımına girdiğinde asla üniversitede birinci lig seviyesine gelebilecek bir yetenek olarak görülmüyordu. işte burada hikâyemizin dönüm noktası geliyor. Briarcrest'teki öğrenimi sırasındatakım arkadaşlarıyla birlikte kalan Oher, Leigh Anne ve Sean Tuophy çiftiyle birlikte yaşamaya başladı. Birlikte geçirdikleri kısa sürede Oher'i daha yakından tanıyan ve yaşadığı zorlukları öğrenen çift, onun tüm geçimini üstlenmeye karar verir. Sean Tuophy, Oher'in eğitim bursu için gerekli olan notlardan hiçbirisine sahip olmadıgını söylüyor ama hemen ekliyordu; "o çok zeki bir çocuktu." Okul müdürüyse o kadar toleranslı değildi ve notlarında hızlı bir ilerleme görmediği takdirde Oher'in spor dahil herhangi bir faaliyette bulunmasına izin vermeyecekti. Oysa Oher'in istediği tek şey biraz sevgiydi. Tuophy ailesinin bunu fark etmesi uzun sürmeyecekti. Leigh Tuophy, Michael kendisine sarılana kadar bir yıl boyunca ona sarılmaya devam ettiğini itiraf etmekten çekinmiyor. Lisedeki ilk dönemin sonunda notları yükselince kendini yeniden sahada buldu. Üvey kardeşinin "gördüğüm en iri adamdı" dediği Oher, uzun boyu ve atletik yetenekleriyle birçizgi adamı için biçilmiş kaftandı. Belki de gelmiş geçmiş en hızlı gelişen Amerikan futbolu oyuncusuydu. Şubat'ta kimse ismini bilmiyordu ama yazın herkes kendisinden bir yıldız adayı olarak bahsediyordu. Okul müdürü sonunda "o bize kararlılıkla üzerine gidersek çöpün içinden çıkan bir elmas olabileceğini gösterdi" diyecekti. • Google'da bile bulunmayan yıldız Üniversite öğrencileri arasından All American takımı için seçim yapmaya çalışan Tom Lemming, Michael Oher ismini daha önce hiç duymamıştı. Soyadı bile ona garip gelmişti. Daha garibi ise Memphis'te bile kimsenin Michael Oher hakkında söyleyecek bir şeyi yoktu, Michael Oher ismi Google'da bile çıkmıyordu. Lemming'in elinde olan tek bilgi oyuncunun Briarcrest'teki koçu^un gönderdiği kötü bir video kaydıydı, Neyseki Lemmirjfl;' iyi oyjjncuları keşfetme konusunda bir uzmandı.,0 kayıtlardanj bile Oher'in fiziği, hızı ve patlayıcı gücü dikkatini çekmişti. Her kolej oyuncusu Lemming'in kendisini All American takımına davet etmesi için ölürdü. Ancak görüşmeye gittiginde Oher, Lemming'in sadece elini sıkmış, sorularını havada, davetiniyse masada bırakmıştı. Geriye dönelim Briarcrest'teki masasında müdür Simpson, Oher'in kâğıtlarıyla uğraşırken fazlasıyla umutsuzdu. Çocugun zekâ seviyesi 80 civarında görünüyordu. Birkaç hafta sonraysa okuldaki ögrenmenlerin görüşü aynıydı. "Ona verilecek en dürüst not sıfırdır." Oher böylesi umutsuz bir vaka olarak görülürken, Tuophy çiftinin çabalarıyla bir NFL (Ulusal Futbol Ligi) yıldızı haline gelmişti. Önce notlarını düzeltti, sonra kolejde Ole Miss takımıyla birlikte kazanabileceği hemen tüm ödülleri kazandı. 26 Nisan 2009 günüyse Baltimore Ravens tarafından 23. sırada seçilerek NFL'e adımını attı. Seçim sırasında Touphy ailesi de Oher'in yanındaydı. • Bir dans, birçok hikâye K ırkıncı Kapıyı Açarsan... Tek kişilik bir danstiyatrosu, ancak içinde pek çok hikâyeyi barındırıyor. Dansçı ve koreograf Talin Büyükkürkciyan'ın büyükanne ve büyükbabasından duydukları ve kendi sorgulamaları üzerinden yapılmış. Bu çalışma, aynı zamanda Büyükkürkciyan'ın yedi yıl önce gerçekleştirdigi hareket eden otobiyografisinin bir parçası. Ermenice Halk şarkıları eşliğinde gerçekleştirdigi bu çalışmayı Hrant Dink'e adıyor Büüyükkürkciyan. "En çok Paskalya ayinlerini severdim çünkü o gün kırmızı bir elbisem veya kırmızı bir eteğim ya da en azından kırmızı ayakkabılarım olurdu" diyor ve soruyor: "Bir insanın içine kaç insan sıgar? Bir insanı kaç insan sevebilir? Bir insan kaç insan tarafından sevilebilir?" Onunla birlikte bu sorulara yanıt aramak isteyenleri, 15 Mart'ta Kumbaracı50'ye bekliyor. • « • • « • •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle