18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZAR 7 ŞUBAT 2010/ SAYI1246 PAZAR ŞÖYLEŞILERI ATAOL BEHRAMOĞLU Çehov'a sevgiyle N âzım Hikmet "otobiyografi"sinde sevdiği kadınları deli gibi kıskandığını söyledikten sonra "şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile" der. "Haset etmek" kavramı sözlüklerde, kıskanmak, çekememezlik sözcükleriyle karşılanıyor. Eğer anlam sadece buysa, Nâzım gibi bir adama "haset" zaten yakışmazdı. Ama bence o, "haset" kavramını daha çok, kıskanmanın yanı sıra, imrenmek, özenmek anlamlarıyla da kullanıyor. Şarlo'ya bile imrenmedim, Şarlo'nun yaratıcılığına bile özenmedim demek istıyor... Ama neden Şarlo? Neden, söz gelimi Baudelaire, Puşkin, Shakespeare ya da bir başka şair değil de Şarlo? Nâzım burada iki şey birden yapıyor. Bir sanatçı, yaptığı işin özgünlüğüne inanıyorsa, aynı alanda ürün veren bir sanatçıya hayranlık duyabilir, ama onu kıskanmaz. Kıskanılan, imrenilen, haset edilen kişinin şair olmaması bu bakımdan anlaşılır bir şeydir. Ikinci olarak, bu dizede Nâzım Hikmet, "haset etmedim" derken dolaylı bir yolla Şarlo'ya duyduğu hayranlığı dile getirmiş oluyor. Şimdi, haklı olarak, buraya kadar söylenenlerin Çehov'la ilgisi ne diye sorabilirsiniz... Hayranlık duyduğum pek çok şair, pek çok yazar, pek çok ressam, müzisyen, tiyatro yazarı vb. var... Anton Çehov da bunlardan biri... Hatta belki, bütünüyle Tolstoy'a, Puşkin'e, Gorki'ye duyduğum hayranlık ona duyduğumdan daha fazla olabilir. Fakat Anna Karenina gibi bir roman, Gorki'nin öyküleri tadında öyküler yazabilmeye özenmedim. Puşkin'in dehasını kıskanmadım... Kendi yazarlık alanımdan örnekler verecek olursam, "Memleketimden insan Manzaralan", ya da Neruda'nın Canto General'i gibi bir şey yazabilmeyi hep hayal ettim; ama bu büyük yapıtların şairlerine de sadece hayranlık duydum. Fakat Çehov'un, bırkaç oyunuyla; "Martı", "Vişne Bahçesi", "Üç Kızkardeş" ve bu üç oyun ölçüsünde olmasalar da "ivanov" ve "Vanya Dayı" ile yarattığı imgelere, hayranlığın da ötesinde, kıskançlığa benzer bir şeyler duydugumu gizleyemem.... Her biri altmış-yetmiş sayfalık küçük oylumlu oyunlar. Fakat ıçlerinden nasıl bir yaşamsal canlılık yükseliyor. "Martr'nın yeri, şiirselliği ve imgenin güçlülüğüyle, bence hepsinin üzerindedir. Tolstoy'un Karenina'sında sayısız yan öğelerden biri olarak geçen bir konu (müflis toprak sahibinin, mülkünü daha alt tabakadan birine ucuza satmak zorunda kalışı), "Vişne Bahçesi"nde ölümsüz bir imge değeri kazanıyor. Hiçbirşairi, en çok hayranlık duyduklarımı bile kıskanmadım. Onlarla kimi kez ölçündüğümü kabul ederim... Ama onlara kıskançlık duymadım. Haset zaten aklımdan geçmez. Fakat "Martı"ya, "Vişne Bahçesi"ne ve derece derece öteki Çehov oyunlarına duyduğum sevgi ve hayranlığın sınırtanımazlığını gizleyemem... Onlarda görünüp kaybolan hayatların hakikiliği beni acıtıyor... Perde açılıp ilk sözler duyulduğunda, sanki o zamana kadar uyuklamakta olan hayat silkinip uyanıyor ve kaçınılmaz sona doğru yürüyüşüne başlıyor... Hüzün, duygu, mizah, incelik, kabalık, sıradanlık, olağanüstülük, ruhlarımızın ve bütün bir hayatın en yüzeysel yanlarıyla en bilinmez derinlikleri, tıpkı hayatlarımızın kendisi gibi, sıkıştırılmış birzaman dilimi içinde, ama her şeye karşın eşsiz, benzersiz, yerine başka hiçbir şey konulamayacak varoluşunu gerçekleştiriyor... Sahnedeki başka hayatları izlerken bize kendi hayatlarımızın hakikiliğini anımsatan Anton Pavloviç Çehov'a doğumunun yüz ellinci yılında sevgiyle... • [email protected] Ceren Necipoğlu uluslararası bir arpistti. Geçen haziranda Brezılya'dan bir,; • ' • •* konser sonras» dönerken uçağı \ Atlantik Okyanusu'na düştü. Şimdi Kalan Müzik'ten çıkan, öğrencilerinin, müzisyen _ j arkadaşiannın hazırladığı "Bir Kitap Gibi" albümüyl anıhyor. Rio Arp Festivali ] ve Uluslararası Gümüşlük \ Klasik Müzik Festivali de onun anısına düzenleniyor. ESRA AÇIKGÖZ H er şey, ezgilere tutkun küçük Geren'in bir def- ter kapağında gördüğü arp çalan kız resminin büyüleyici güzelliğine hayranlığı ile başlamıştı. Haziranda Atlantik Okyanusu'na düşen uçak kazasın- da kaybettiğimızarpist Geren Necipoğlu'nun ailesi böy- le anlatıyor kızlarının hikâyesini, "Konservatuvarın ha- zırlık sınıfından indiana'daki yüksek lisans yıllarına, ora- dan da Anadolu Ünıversitesi'ndekı eğitimcıliğıne kadar uzanan çalışmaları bizlere de müzik odakh bir yaşam armağan etmışti. Arpının tellerinden dökülen ve onun gözlerinde panldayan sevgi çiçekleri ile bir kat daha gü- zelleşen billurlaşmış sesler yaşamımızın ayrılmaz bir par- çası olmuştu". Ceren Necipoğlu için öğrencileri, müzisyen arka- daşları, Arp Şanatı Derneği bir konser verdı. Kalan Müzik'ten çıkan albümü de tanıtıldı: "Bir Kıtap Gibi..." Albüm adını, arpıstŞirin Pancaroğlu'nun Necipoğlu'nu ve müziğinı anlatışından alıyor. "Beni etkileyen unsur, parçaların bireysel güzellikleri bıryana" diyor Pancaroğlu, "her birinin içerik bakımından derınliği ve yan yana gel- işlerinden doğan bütünlük hissi olmuştu. Bu anlam de- rinliği bana sanki müzik dinlemenin yanı sıra bir kitap da okurmuş hissini yaratmıştı". Albüm, Necipoğlu'nun konserlerde alınmış canlı kayıtlarının yanı sıra, Uluslararası Rio Arp Festivali'nde seslendirdiği repertuvarın, öğrencileri ve meslektaşla- rı tarafından seslendırılmış stüdyo kaydının yer aldığı 2 CD ve bir kitaptan oluşuyor. Kitapçıktaki program not- ları, dinleyicisıne Necipoğlu'nun ayak ızlerini takip et- me, hangi parçayla nerede, nasıl karşılaştığını anlama şansı da tanıyor. Necipoğlu'nun adı, Brezilya ve Türkiye'de iki ayrı festivalde de yaşatılacak. Brezilya'da düzenlenen Rio Arp Festivali yetkılileri, önümüzdeki yıl beşincisi gerçekleşecek etkınliği Necipoğlu'nun adına düzenleme kararı aldı. Bu yıl 12 Temmuz-31 Ağustos arasında düzenlenecek Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali de Necipoğlu'na adanacak. Uzun lafın kısası, Ceren Necipoğlu'nun adı sık sık karşımıza çı- kacak daha. Gönül isterdi ki bu ölmeden önce olsay- dı... Peki geç de olsa onu tanımaya ne dersiniz? ÖĞRENMEK, ÖĞRETMEK VE MÜZİK... Fatma Ceren Necipoğlu, 1973 doğumlu. 1984'te Istanbul Pendik Merkez ilkokulu'ndan mezun oluyor. istanbul Alman Lisesı orta kısmında eğitimine devam ederken, ailesinin bahsettıği defter kapağındaki arp ça- lan kız resminin yarattığı büyünün peşine düşüyor. Müzik eğitimine, istanbul Üniversitesı Devlet Konservatuvarı Yan Zamanlı Arp Bölumü'nde başlıyor. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü'nden dip- lomasını alıyor ama müzik hep aklında. Bir süre arpist Şirin Pancaroğlu ile çalışma fırsatı yakalıyor. Yükseklısansında artık enerjısini tek alana kanalize edi- yor, müziğe ama ille de arpa. Burs kazanarak gittiği ABD'de Louisiana Eyalet Üniversitesi'nin Arp Şanat Dalı yüksek lisans programını biryıldatamamlıyor. Ardından Adını sonsuzluğa taşımak istiyoruz Ceren Necipoğlu, müziğiyle olduğu kadar öğretmenliğiyle de iz bırakıyor ardında. Eskişehir'in ilk arp öğrencilerini yetiştiriyor, katıldıkları uluslararası yanşmalarda dereceler alan öğrencileri ile yurtiçi ve yurtdışında adından övgüyle söz ettiriyor. "Bize değer, görgü, ahlak, sabır ve daha nicelerini öğreten, hem hayat hem akıl hocamız" diyerek anlatıyor öğrencileri onu. "Yedi senedir hayatımızın içinde belki de en önemli yerinde, en değerlisiydı. Hakkını ödemek imkânsız olsa da hedefimız onun adını yaşatarak en azından bir ucundan onu sonsuzluğa taşımak. istekleri, fikirlerı, yönlendirmeleri ve bize kattıklarıyla gerçekleştirmek istedikleri ıçın elimizden geleni yapacağız. Yeri asla doldurulamaz ve onu yaşatmak, adını sonsuzluğa taşımak bize en büyük mutluluk olacaktır. Yanımızda olmasa da bizimle olduğuna gönülden inanıyoruz". # Ceren Necipoğlu pek çok yarışma ve festivalden ödül alan öğrencileri ile birlikte... da dünyanın en saygın müzik fakülteleri arasında yer alan Cleveland Müzik Enstitüsü, Rochester Üniversitesi Eastman Müzik Fakültesi, Michigan Üniversitesi Ann Arbour Müzik Fakültesi ve indiana Üniversitesi Müzik Fakülteleri'nin arp sanat dalı yüksek lisans programlanna burs kazanarak çağrılıyor. Seçimıni, İndiana Üniversitesi Müzik Fakültesi'nden yana kullanıyor. Dünyaca ünlü ar- pıst ve pedagog Susann McDonald'ın sınıfında arp sa- nat dalında master derecesini alıyor. "Ceren tam da ne yapması gerektiğini hayal edip, sev- gılı arpıyla yüksek seviyede performans gösterip, ulus- lararası düzeyde bilgiyle, Türkiye'de yeni bir nesili bes- liyordu. Tüm dünya arp toplumunun ve benım uzun sü- re hafızalarımızda olacak ve özlenecek" diyerek anla- tıyor onu McDonald. Judy Loman, Marıe-Claıre Jamet gibi virtüözlerle arp, Chrıstian Larde, Dennis Parker, Thomas Robertello, Kate Lukas gibi tanınmış ustalarla oda müziği çalışıyor. Bir yandan da CRR Senfoni Orkestrası, Akdeniz Gençlik Orkestrası, Louisiana E. Üniversitesi Senfoni Orkestrası ve Opera Topluluğu, indiana Üniversitesi Senfoni Orkestraları, Ohio Light Opera Orkestrası, Columbus indiana Philharmonic ile çalışıyor. Yüksek lisans me- zunıyetinın hemen ardından bir yıl boyunca Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'nda Türk ve yabancı pek çok şef ile çalışma, CD kaydı ve festival konserlerınde yer alma şansı yakalıyor Necipoğlu. Aynı yıl Fransa'da Academie Musicale de Villecroze adlı kurumda arpist Marıe-Claire Jamet'nin verdiği ustalık kurslarına, fark- lı ülkelerden davet edilen 12 apristten biri oluyor. Sıra eğıtmenlığe gelıyor. 2002'de Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda Arp Sanat Dalı eğıtimini baş- latma görevini üstleniyor. Hep kendinı geliştirmenin peşine düşüyor Necipoğlu. Çağdaş yapıtları yorumluyor. Hasan Uçarsu ve Garrett Byrnes'ün solo arp için yazdıkları yapıtların dünya ve Avrupa prömiyerlerını ABD'de Necipoğlu gerçekleşti- riyor. Bu yapıtları icra etmek için Cenevre'deki 8. Dünya Arp Kongresi'ne davet edilıyor, buradaki per- formansı ona "dınamik, üstün bir arp icracısı" ünvanı- nı kazandırıyor. Necipoğlu'nun gerçekleştirdiği kayıtla Byrnes'ün kendisine ithaf ettiği "Visions in Tvvilight" ya- pıt, 2004'te uluslararası en saygın arp yarışmalarından bırı olarak kabul edilen USA International Harp Coınpetitıon'ın çağdaş yapıt kategorisi için seçiliyor. Arpıyla dünyayı dolanıyor Necipoğlu, Avrupa, ABD, Ortadoğu, Kuzey Afrika... 20. yy arp-flüt oda müziği kon- serleri, arp-ney buluşması ve ünlü korno sanatçısı Turgay Hilmı ile birlikte 20. yy'da bestelenmiş özgün kor- no-arp yapıtlarını seslendirdiği ikılı konserler gerçek- leştiriyor Türkiye'de. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, Eskişehir Büyükşehır Belediyesi Senfoni Orkestrası ve Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestraları eşliğinde solist olarak konserler veriyor. 2005-06 kon- ser sezonunda Bılkent Senfoni Orkestrası ile birinci ar- pist olarak çıkıyorsahneye. Aynı orkestra ile Galatasaraylı BestecilerCD'sının kaydında yine birinci arpist olarak yer alıyor. Uluslararası bir karıyere sahip olan, iranlı bes- teci Amir Mahyar Tafreshıpour'un "A Persian Reflection" (2006) adlı arp konçertosunun Türkiye prömiyerini 2009'da Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendırıyor. Son konserini, Brezilya'da Mayıs 2009'da düzenlenen 4. Rio Arp Festivali'nde gerçekleştiriyor, iki solo resıtal veriyor. Dönüş yolunda uçağı kaza geçıriyor, Atlantik'e dü- şüyor. Geriye başarıları, 60'ın üzerinde verdiği konserleri, öğrencileri kalıyor bir de "Bir Kitap Gibi" albümü... •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle