18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2010/ SAYI 1249 PAZAR 11 Sanatın yeni dergisi BiRfBiR ŞİRİN GÜVEN H aftalık Express, Roll, Postexpress (aylık), Express (15'te 1) ve şimdi de Bir + Bir. Onlar patronajı, hiyerarşisi olmayan, herkesin elinden gelen işi yaptığı, başkasının alanına müdahale edebildiği bir ekip olarak 1994'ten beri çeşitli dergilerle şözlerini söylüyörlar. En önem verdikler şey şüphesiz maddi ve manevi bağımsızlıkları. Dışarıdan katkılara da her zaman açıklar. Belki de bu yüzden künyelerinde çok isim var. Üstelik önem sırasıyla degil, alfabetik sırayla... Işte mart ayında gözlerini açacak olan Bir + Bir böyle bir ekibin ürünü. Detaylar ekipten Merve Erol'dan... oyunu gibi diyalog okuma zevki yaratmaktı. Dolayısıyla dinledigimiz şarkının arkasındaki toplumsal bireysel macerayı görüyorduk. Bütün o irili ufaklı hikâyelerin külliyatı oldu sonuç olarak Roll. Merkezine müzigi alsak da, bir tür dünya okuma kılavuzuydu bizim için. Müzikten tamamen bagımsız söyleşiler de yapabiliyorduk, ama ağırlıklı olarak müzik üzerinden ontolojik bir siyasi tavır, beraber yaşam anlayışı satır aralarından dahi süzülüp geliyordu. Ama yetmedigi şey güncel siyasi durumlardı. O ihtiyaç aylık Express'i başlatmış oldu. Roll'un kendi döngüsünü tamamladıgını düşündük, ama bu sefer de memleketin hiçbir yere varmayan tartışmalarının içinde bogulup gidiyoruz Express'te. - Express ekibi ilk nasıl buluşmuştu? - Express, önce Nokta'da daha sonra Ekonomik Panaroma'da, yani bugünkü tröst haline dönüşmemiş zamanlarında kurumsal basında çalışmış insanların bu işin oralarda daha fazla sürdürülemeyecegini düşünüp çıkardıkları bir dergi. 1994 yılında kurulduğunda haftalıktı Express, üç yıl öyle kaldı. Bu üç yılın sonuna dogru fazla yürümeyen aylık bir futbol dergisi ve aylık Roll dergisi çıkarmaya da başlandı. Genelde bu ekibin genç kuşakları haftalık Express zamanında dergiye girip Roll'un başlangıcıyla yürüyen insanlardır. Express siyasi bir söz söyleme ve anlama ihtiyacının sonucuydu. - Roll ne gibl düşüncelerle ortaya çıktı? - Yine aynı perspektif ve aynı dünyaya bakışla mikrofonu müzisyenin, öznenin kendisine bırakan, onun hakkında bir insanın ahkâm kesmesinden ziyade, müzisyenin kendi dünyasını anlatmasına yönelen bir dergiydi Roll. Esas önceliğimiz bir yaşamöyküsü çıkarmak, iyi bir tiyatro - O yüzden şlmdl Bir + Bir ml gellyor? - Evet. Express'te genellikle verili tartışma taraflanndan birine dahil olmuyoruz. Her biri birbirinden kahredici çeşitli gelişmelerle karşı karşıya gelip duruyoruz. Mesela Erdogan zaten otoyolla mahvettiği Karadeniz'in daglannı, sularını, ormanlarını binlerce hidroelektrik santralla tamamen bitirmek istiyor. Tekelciler kazanılmış hakları için mücadele odiyor ve bir yandan da sürekli saldırılarla karşılaşıyor. Her gün yeni bir hukuk tartışmasına dalıyoruz, aynı laf üzerinde kimse uzlaşamıyor. Yani Roll zamanı nasıl siyasi söz söyleme, birilerine müdahale etme ihtiyacı duyup Express'i çıkardıysak, şimdi de biraz bundan . kaçmak için, Express'e sıgdıramadıgımız, hayatımızı güzelleştiren şeylere alan açmak istiyoruz. Bunlar yine siyasi bir perspektifi taşıyacak, ama salt siyasetle kafayı bozmuş insanlar da degiliz. - Bir + Bir nasıl bir dergi olacak? - "Bir + Bir" tasavvufi metinlerde geçen bir kavram ama bizi uyandıran Jean Luc Godard'ın Rolling Stones için çektigi Sympathy For the Devil filminin asıl adının Bir +• Bir olması oldu. "Bir artı bir, eşittir bir"in tasavvufi karşılığı olduğu gibi bir tür sevgililik birliği gibi de düşünülebilir bu. Godard daha siyasi bir yerden bakarak komünizm artı anarşizm diyor. Sosyalizme anarşist eleştirinin katkı sagladığını söylüyor. Ibn Arabi'nin "Bir artı bir eşittir bir"i bir tür En-el Hakk yaklaşımı. Bu dergi Roll gibi merkezli bir dergi degil. Çeşitli buluşmalar, paslaşmalar gözettigimiz bir şey. Mesela Eric Cantona bir futbolcu. Futbol üzerine güzel sözleri oldugu gibi aynı zamanda Ken Loach'un filminde oynuyor, tiyatroda rol alıyor, dünyanın çeşitli gettolarında çektigi fotoğraflarıyla bir kitap çıkarıyor. Ya da Tom VVaits'le Beck oturmuş konuşuyorlar. Naomi Klein'ın Arjantin'de çektigi işçi kooperatifleri belgeseli yine bu sene genç yaşında ölen Lhasa De Sela'nın şarkısıyla açılıyor. Bir + Bir bu bagların peşinde. Iç içe bir sanatın, yani her şeyden bagımsız kendi içinde gelişen bir sanatsal ifadenin degil de, onun başka beslenme alanlanyla ilişkisinin peşinde koşan bir dergi olmasını umuyoruz. HEYECANIN PEŞİNDEYİZ - Slzce sanat da böyle birllktellklerle oluyor degil mi? - Ancak öyle oluyor zaten. Büyük klasik eserler başlı başına bir ikonik yapı olarak kendi başına gökten taş gibi düşmüştür, böyle düşünerek yetiştiriliriz. Oysa Shakespeare'in oyununun bile kendi zamanının dönüşümleriyle nasıl ilişkili olduğunu uzaktan bakarak görebiliyoruz. Bir de, çok kendi Içine kapalı sanat yaklaşımları var. Ama zamanın dertleriyle ve özlemleriyle hemhal olmayan, sözle buluşmayan, bizde bir söz, his dogurmayan bir bardak tasarımının da, gitar solosunun da cürmü kadar heyecan yarattıgmı düşünüyoruz. Aslında biz heyecanın peşinde koşmak istiyoruz. - Bugünün medyasını nasıl buluyoreunuz? - Haftalık Express'i çıkaran ekibin büyük kısmı, Nokta dergisinin sonrasında Doğan Grubu'nun dergisi olan Ekonomik Panorama'da çalışıyordu. Bir gün bir Cem Uzan kapagı yapıyorlar. Cem Uzan'ın muhtemelen tehdit içerikli bir telefonu sonrasında Aydın Dogan Türk basın tarihinde ilk kez kendi dergisini piyasadan toplatıyor. Bunun üzerine artık buralarda bir şey yapılamaz diye Express'i çıkarmaya başlıyorlar. Bugünün medyası da ekonomik yapısı, çıkar ilişkileri dağılımı, mülkiyet ilişkileri sebebiyle iyi bir şey yapmanın daha da zor olduğu yerler. Otosansür mekanizmalarının, yukarıdan baskı gelmese bile gelişmeye çok elverişli oldugu yerler. Aynı zamanda çizili sınırlar, ilan verenlerle ilişkiler içerigi etkileyince aptallaştırıcı bir yere dönüşebiliyor. Bizim de bu dergileri, bu yapıyı yaşatmaya çalışmamızın sebebi aslında meslege, mesleğin gerektirdigi bağımsızhga ve zanaatkârlığa bir tür baglılık galiba. • İstanbul Kadın Giysileri ı x uruluş çalışmaları süren İstanbul Kadın Müzesi, l \ kamuoyuna "18. yüzyıl sonu-19. yüzyıl başı İstanbul Kadın Giysileri: Turhan Sultan Anısına" adlı sergiyle merhaba demeye hazırlanıyor. 5 Mart'ta Forum istanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi'nde açılacak sergi, Osmanlı döneminde istanbul'da Saray dışında yaşayan kadınlann giyim kültüründen örnekler sunacak. Osmanlı Imparatorlugu'nun farklı etnik kimliklerden oluşan zengin cografyasında yaşayan, Rum, Ermeni, Müslüman, Musevi ve Süryani cemaatlerine mensup kadınlann günümüzden yaklaşık iki asır önce İstanbul'da sürdürdükleri yaşamı yansıtmak amacıyla hazırlanan sergi, aynı zamanda yakın bir tarihte kurulması planlanan istanbul Kadın Müzesi'nin ilk etkinligi olarak tasarlandı. Prof. Nedret Kuran Burçoglu, Meral Akkent, Canan Boydaş, Evin Gençosmanogiu, Fasiha Edes, Yard. Doç. Yeşim özler Bagrışen'den oluşan İstanbul Kadın Müzesi Girişim Komitesinin Kurucu Başkanı Gülümser Yıldırım, serginin Hatice Turhan Sultan anısına düzenlenmesinin ayrı bir anlamı olduğunu söylüyor. Sultan 4. Mehmet'in annesi olan Hatice Turhan Sultan'ın (1627-1683) yaşadığı dönemde girişimci ruhu ile tanındıgını söyleyen Yıldırım, Hatice Turhan Sultan'ın ticaret hayatında aktif olarak yer aldığını ve Yeni Camii ve Mısır Çarşısı gibi önemli mekânların yapımına katkı sagladığını ekliyor. Kendisi de uzun yıllar iş dünyasında yer alan Yıldırım, "Hatice Turhan Sultan, bir iş kadını olarak vizyon zenginligiyle beni sürdürülebilir sosyal proje yaratmak yolunda esinlendirdi. Böylelikle bir kadın bellegi oluşturacak, özellikle de genç kızlara rol modeli sunacak bir proje konusunda düşünmeye başladım. Düşüncelerimi çeşitli disiplinlerden akademisyen kadınlarla paylaşarak geliştirdik. Ve böylece istanbul Kadın Müzesi projesi dogdu" diyor. Forum istanbul'daki sergi 28 Mart tarihine kadar görülebilir. • PAZARIN PENCERESINDEN SELÇUK EREZ r En büyük Gugul! M ahkeme salonu kalabalıktı. Yabancı basın temsilcileri ve insan Hakları Dernegi üyeleri içeri alınmamıştı. Sanık, ayakları, elleri baglı olarak getirildi, bir kafese alındı; sol gözü morarmıştı, sag kaşı da dikişliydi. Duruşma başladı. Yargıç- "Din kitaplarını bilmem ama her aradıgımı ben Gugul'da buluyorum" demişsin! Kitapları inkâr mı ediyorsun? Gugul'a mı tapıyorsun sen? Sanık Zamzami- Yok öyle bir şey! Yargıç- Blogunda bir ay önce yayınladıgın "En büyük Google!" başlıklı yazından okuyorum: - Evet, ben cevabını aradığım her şeyi Google'da buluyorum: Ne istersen sor.. üç dakikada en âlim geçinen mollanın bilmedigini ögrenir, çok sayıda sorunun cevabına ulaşırsın.. Üstelik sana "Tek gerçek budur! Başkasına bakarsan çarpılırsın" diyen de yok. Her konuda hem ak, hem de kara diyenleri okur, neyin egri, neyin dogru olduguna sen aklınla karar verirsin. Aklını vestiyerde bırakıp burada yazılanlara sorgusuz sualsiz inanman istenmez. Yaşa Google, senden büyügü yok! Sanık- Bunu sadece ben söylemiyotum W.. Sibirya'dan, Afrika'ya kadar her yerde, herkes, özellikle gençler bunlan gün aşırı söylüyorlar.. inanmazsanız bir laptop getirin, göstereyim! Yargıç- Ne? Şimdi de yüksek mahkememize açıkça hakaret etmeye mi yelteniyorsun zındık? Aklınca giderayak, bu şeytan dininin propagandasını mı yapacaksın burada? Siz ne dersiniz Savcı Hazretleri? Devrim Mahkemesinin Savcısı- Sanık, memleketimizde aklınca bu mendebur dini yaymaya çalışmaktadır.. Kendisine soruyorum: - Sen dinini inkâr edip Guguli mi oldun? Burada kutsal dininden vazgeçmedigini açıklamaz, hayatında bir daha Gugul lafını agzına almayacagına ve bu igrenç şeye dönüp bakmayacagma yemin etmezsen seni neyin bekledigini bilirsin! Sanık- Ben, Google'a tapmıyorum, sadece bayılıyorum! Google din filan degildir! Yargıç- Google, giderek yayılan tehlikeli bir dindir. Çocuk yaştakiler bilgisayar oyunlarıyla, gençler de porno gösterileriyle kandırılıp kafalarına bu yoldan yoz düşünceler aktarılmıyor mu? İnsanlar nasıl davranacaklarını artık mollalara degil, bu namussuz Gugul Hazretlerine soruyor. Zamzami gibilerine göz yumarsak yakında burada bir Gugul Devriminin gerçekleştigini, Gugul mahfuzlarının, bizim gibi inancı bütünlere neler yaptıklarını görürüz.. Mahkeme reisi, dinlediklerinin yeterli olduğunu söyledi ve oturuma son verdi: - Karar yemekten sonra açıklanacak! • [email protected] [email protected] Outletsentır Kraldan acil Satılık faal soytarı. Ortak da olabilir. Misafir şair Oraya da otopark yapılacakmış: Korkudan her gün meyve veriyor ağaçlar. Kekeliyor geçen bulutların gölgesi. Bu şehirde yaşanabilir mi? "Kendine iyi bak." Hangi dilde, ne anlama geliyor bilmiyorum. Başucumdaki gaz lambasını yaktım. Aldım kâğıdı kaleml başladı yeryüzündeki •*• f saltanatım. Süreyya Berfe (Tbplu Şilrler) Pet-şop Yeni ürünler Kimyasal gübre ve hormonlar kullanılmadan üretilen doğal ve yöresel şok belgeler sizin için paketlenip marketlere geliyor. Misafir çizer: Kemal Urgenç Fotoğraf: Mehmet Ünal Maskeli balo - Suratı olan maske takıyo!.. - Maalesef.. Sahibinin sesi • Deneyimler, bir cimrinin biriktirdiği paralardır. Bilgelikse, bir müsrifin tüketemeyeceği miras. • Ahenk dolu bir dünya battı; repertuvarda, öten bir horoz kaldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle