Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Kasım döneminde çalışmaya hazır olmasına
karşın iş aramayanların sayısı da 18 bin artışla
1 milyon 951 bine çıktı..
İş umudu olmayanlar 9 bin kişi azaldı: 693
bin.
Türkiye’ye özgü bir olay olmadığını, Avrupa
ülkeleriyle ABD’de de aynı sorun yaşandığını
söyleyerek işsizliği savunan... hak arayan
işçileri kapısında bekletip ellerini boş çeviren...
çiftçiye, köylüye, memura, emekliye refah vaat
ederek iktidara geldikten sonra yaşam
sıkıntılarını görmezden gelen, yakınmaları
duymayan kim?
Halktan vekâlet alan RTE!
22 Temmuz genel seçiminde yüzde 47 oy
almasını sağlayan seçmenler: Vaat ettiği refahın
milyonda birini bile esirgeyen... 8 yılda
çevresinin, AKP yandaşlarının bir eli yağda bir
eli balda yaşamalarına olanak sağlayan... simit
satarak hayata atılan... bugün ailece villalarda
yaşayan... lüks otellerde dinlenceye çekilen
RTE’ye...
...verdikleri vekâletin fuzuli olduğunu acaba
bugün düşünüyor, pişmanlık duyuyorlar mı?
Bu soruyu Milliyet’teki köşe yazılarını zevkle
okuduğunuz Prof. Güngör Uras’ın “Bak, Ben
Sana Anlatayım” başlıklı son kitabındaki “Fuzuli
Vekâlet” yazısı çağrıştırdı.
Yazı Uğur Mumcu’dan bir anı ile başlıyor.
Mumcu 1971 yılında Prof. Uğur
Alacakaptan’la birlikte Ankara’da Mamak
Askeri Cezaevi’nin “arka hücresinde” tutuklu.
Suçları, “işçi haklarını savunmada ve de işçilerin
sefaletini dile getirmekte” biraz ileri gitmeleri...
Arka hücreye gazete “bile” sokmak yasak ama
bir gün nasılsa ellerine eski tarihli bir Günaydın
geçiyor.
Türkiye’de neler olup bittiğini öğrenmek
merakıyla sayfaları açıyorlar.
İç sayfadan birini kaplayan kocaman bir
resimli haber: “İstanbul’da Galata Kulesi’nin
gece kulübünde işçi sendikası yönetim kurulu
üyeleri toplanmış, hem işçi meselelerini mütalaa
ediyorlar, hem de ‘felekten bir gece’ çalıyorlar.”
Uğur Mumcu, Prof. Uğur Alacakaptan’a
soruyor: “Uğur, işçi sınıfını vekâleten biz
hapishanede yatıyoruz. Onlar İstanbul’da Galata
Kulesi gece kulübünde keyiflerine bakıyorlar...
Bu işte bir terslik var ama, acaba neresinde
dersin?”
Alacakaptan yanıtlıyor: “Hukukta bizim
durumumuza fuzuli vekâlet derler... Kim bizi
vekil tayin etti ki? Biz kendi kendimize vekâlete
soyunduk. Cezamızı çekeceğiz.”
Uras’ın bu anıyı aktardıktan sonraki
yazdıklarını birlikte okuyalım:
“Türkiye’de son yıllarda olan bitenler bazı
yayın organlarını ve çalışanlarını ‘fuzuli vekâlet’e
soyunmuş durumuna düşürdü... Türkiye’de
‘devlet’ denilen müessese var. Bu müessese
polisiyle, hâkimiyle, maliyesiyle, adliyesiyle,
Meclis’iyle, mebusuyla olayların dışına çıkmış
durumda.
Kendilerine solcu diyenler, kendilerine
entelektüel diyen, kendilerini ülkenin dinamik
güçleri diye tanıtan kişiler, sivil toplum örgütleri
‘toz’ olmuş durumda... üzerlerine ölü toprağı
serpilmiş.
Her biri tek başına ülkeyi sallayacak olaylar
oluyor. Bazı basın yayın kuruluşları ve çalışanları
olmasa kimsenin bunlardan haberi olmayacak.
Kimselerin bunlardan haberi oluyor da ne
oluyor?.. Kamuoyunun ilgisi bir gün sürüyor.
Her şey unutulup gidiyor.
Ve bunun içindir ki çürümeyen yanımız
kalmadı.
Bu fuzuli vekâlet nereye kadar gider? Çöken
devlet yapısının, kamu kurumlarının, görevini
yapamayan milletvekillerinin, kamu
görevlilerinin, sivil toplum örgütlerinin, ülkenin
temel güç odaklarının sorumluluklarının
tamamını basın ve yayın organları ile çalışanları
üstlenebilir mi? Hayır. Bu olamaz... Ama basın
da susarsa ne olur? Anlaşıldığı kadarıyla şimdi
(Uras isim vermiyor ama kimler olduğunu
tahmin edebilirsiniz) ‘büyük Türk Büyükleri’
bunun peşinde... Fuzuli vekâlete soyunan basını
susturup, yemeğe, içmeye, eğlenceye ‘devam
edebilecekleri sürece’ devam etme çabasında
ve arayışında...
Basın yayın kuruluşları ile çalışanları olmasa
Türkiye’de insan hakları sorunundan,
Güneydoğu’da olup bitenlerden, ekonominin
çöküşünden, kamu kuruluşlarının partilerce
nasıl arpalık haline getirildiğinden, soygundan,
yağmadan, dolandırıcılıktan, polisin ve adaletin
işlemez hale gelmesinden kimsenin haberi
olmayacak.
İyi de... Basın ve yayın kuruluşları ile
çalışanların sayesinde herkesin olan bitenden
haberi oluyor da ne oluyor?
Acaba bu gazeteler ve bu gazetede çalışanlar
da ‘fuzuli vekâlet’e mi soyunmuş durumda?”
Sayın Uras; yazdığım şu küçük notu hoş
görünüz lütfen:
Bu gazete ve bu gazetede çalışanlar
okurlarının duygularını, siyasal, ekonomik ve
sosyal görüşlerini onlara vekâleten yansıtmaya
çalışırken, inan ki fuzuli bir iş yapmadıklarına
inanıyorlar.
SAYFA 21 ŞUBAT 2010 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Şubat
Oslo K -13
Helsinki K -13
Stockholm K -10
Londra K 6
AmsterdamPB 6
Brüksel Y 5
Paris Y 8
Bonn Y 6
Münih PB 4
Berlin B 4
BudapeştePB 7
Madrid Y 13
Viyana PB 8
Belgrad Y 8
Sofya Y 7
Roma Y 14
Atina PB 17
Zürih PB 8
Moskova Y -9
Aşkabat Y 11
Taşkent B 18
Bakû PB 10
Bişkek PB 16
Tiflis PB 16
Kahire B 26
Şam Y 26
İstanbul Y 15
Edirne Y 14
Kocaeli Y 19
Çanakkale Y 14
İzmir Y 17
Manisa Y 16
Denizli Y 17
Zonguldak Y 17
Sinop Y 16
Samsun Y 20
Trabzon Y 21
Giresun Y 20
Ankara Y 12
Eskişehir Y 11
Konya Y 12
Sıvas Y 10
Antalya Y 19
Adana Y 20
Mersin Y 19
Diyarbakır B 16
Şanlıurfa Y 17
Mardin B 16
Siirt B 15
Hakkâri B 8
Van B 10
Kars Y 10
Ülkemiz geneli
çok bulutlu, Doğu
Anadolu’nun do-
ğusu sağanak ya-
ğışlı geçecek. Ya-
ğışların Güney
Ege, Batı Akdeniz,
Batı ve Orta Kara-
deniz’in iç kesim-
leri ile Yozgat, Sı-
vas, Erzincan, Tun-
celi, Gümüşhane
ve Bayburt çevre-
lerinde kuvvetli ol-
ması bekleniyor.
İstanbul Haber Servisi - İkinci
Ergenekon davasõnda yargõlanan ga-
zetemiz Ankara Temsilcisi ve yaza-
rõmõz Mustafa Balbay, Mahkeme
Başkanõ Köksal Şengün’ün dör-
düncü kez tahliyesi yönündeki oyun
kullanmasõna karşõn mahkeme heyeti,
oyçokluğuyla tutukluluk halinin de-
vamõna karar verdi. Mahkeme he-
yetine “Bizi hızlı, adil ve tutuksuz
yargılayın” diye seslenen Balbay,
“Hızlı, adil ve tutuksuz yargılan-
manın çağdaş hukukun bir parçası
olduğunu düşünüyorum. Bizi bu
sürece kurban etmeyiniz” dedi.
Davanõn 19 Şubat’taki 42. duruş-
masõnda söz alan Balbay, savun-
masõnõ vermesinin üzerinden 2.5 ay
geçtiğine dikkat çekti. 25 Ocak
2010 tarihinde CNN’de yayõnlanan
“Tecrübe Konuşuyor” programõn-
dan bir bölümü heyete izlettiren
Balbay, Hasan Cemal ve Cengiz
Çandar’õn Taraf gazetesinden Meh-
met Baransu’ya yönelttiği Balyoz
planõ olduğu iddia edilen belgelere
ilişkin sorularõna dikkat çekti.
Kriz, deprem, kaos
Çapraz sorgusunda hâkim Hasan
Hüseyin Özese ve Sedat Sami Ha-
şıloğlu’nun “Genç Subaylar Te-
dirgin” haberi üzerinde durduklarõ-
nõ belirten Balbay şöyle devam etti:
“Haber Türk gazetesinde 11 Şu-
bat’ta yayımlanan röportajda Fa-
tih Altaylõ, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’a ‘Genç
subaylar rahatsõz mõ?’ diye soruyor.
2002-2004 yılları arasında yaşan-
ları topluma yansıtmak da benim
gazetecilik görevimdi. Şu anda
devlet kurumları arasında yaşa-
nanlara kimi ‘kriz‘, kimi ‘kaos’, ki-
mi ‘deprem’ diyor. 2003-2004 yıl-
larındaki gerilimden çok daha
ciddi boyutta devlet kurumları
arasında bir gerilim yaşanıyor.”
‘Bizi bu sürece kurban etmeyin’
Adil, hõzlõ ve tutuksuz yargõlanma isteyen Balbay mahkeme heyetine seslendi
Sanatçõlara ‘açõlõmõ’ anlattõİstanbul Haber Servisi - Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan, Dol-
mabahçe’deki İstanbul Çalõşma Ofi-
si’nde dün ses sanatçõlarõ ve beste-
cilerle buluştu. Erdoğan, sanatçõla-
rõn toplumun aynasõ olduğunu ifade
ederek “Bugüne kadar ezgileri-
nizle kardeşliğimizi pekiştirdiniz,
şimdi de yüreğinizi ortaya koyarak
bu ülkenin daha aydınlık yarınlara
kavuşmasını sağlayacak olan yine
sizlersiniz” diye konuştu.
Erdoğan, “Bazı insanlar bir-
birine karşı sağır kesilmiş ola-
bilir. Kitleler, birbirlerine ön-
yargılarla yüklenmiş olabilir,
etnik kökenler, değerler, inanç-
lar arasına yapay bariyerler in-
şa edilmiş olabilir. Ben birbir-
lerini tanımasalar, belki hiç kar-
şılaşmamış olsalar da Neşat Er-
taş’ın Şivan Perver’i, Şivan Per-
ver’in de Neşat Ertaş’ı çok iyi
anladığına inanıyorum. Her iki-
si de ezgilerine bu toplumun
kokusunu katıyorlar” dedi.
“Bir annenin çığlığını, ferya-
dını da en derinden hissedecek
olan sizlersiniz. Hiçbir bebek ve
çocuk, annesini, babasını, ka-
derini ve özellikle de dilini, etnik
kökenini kendisi seçmiyor” di-
yen Başbakan Erdoğan, Orhan
Gencebay’õn Mahsun Kırmızı-
gül’ün, Müslüm Gürses’in,
MFÖ’nün, Sertab Erener’in,
Uğur Işılak’õn, Arif Sağ’õn par-
çalarõndan örnekler verdi.
Erdoğan’õn sanatçõlara hitaben
yaptõğõ konuşmayõ sadece Ana-
dolu Ajansõ ve TRT izlerken top-
lantõ 4.5 saat sürdü. Toplantõya da-
vetli olmasõna karşõn Sezen Aksu,
Edip Akbayram ve Sabahat Ak-
kiraz katõlmadõ.
Öte yandan Başbakan’õn verdiği
brunch devam ederken Barõş İçin Sa-
nat Girişimi de Beşiktaş Meyda-
nõ’nda yarõm saat boyunca “Sessiz
Duruş Performansı” sergiledi.
‘AÇILIMIN İNANDIRICILIĞI KAYBOLDU’
A
rif Sağ “Buraya muhabbet
etmeye gelmedik.
Eleştirilerimiz olacak” dedi.
Halk ozanõ Neşat Ertaş, ekonomik
meseleri gündeme getireceğini ve
Başbakan’dan yoksullar için kira
yardõmõ talebinde bulunacağõnõ
söyledi. Başbakan’a bir mektup
veren Kardeş Türküler’in solisti
Feryal Öney “Kürt açõlõmõ
iddiasõyla başlayan sürecin
uğradõğõ dönüşümü endişe verici
buluyoruz. Açõlõmõn inandõrõcõlõğõ
büyük oranda kayboldu. Yüzlerce
çocuğun taş attõğõ için
hapishanelerde olduğu,
binlerce insanõn Kürt meselesiyle
ilgili siyaset yaptõğõ için
tutuklandõğõ ve onlarca sanatçõnõn
Kürtçe sanat yaptõğõ için
yargõlandõğõ bir ortamda Kürt
açõlõmõ yapõlamaz” dedi.
TAZMİNAT DAVASI
Sabah ve
Ercan
kaybetti
ÖZLEM GÜVEMLİ
Prof. Dr. Celal Şengör, Prof.
Dr. Naci Görür ve Prof. Dr.
Haluk Eyidoğan; Sabah gazete-
sine ve Prof. Dr. Ahmet Ercan’a
açtõklarõ manevi tazminat davala-
rõnõ kazandõ. Ercan’õn web site-
sindeki yazõlarõnda ve Sabah ga-
zetesinde yayõmlanan haberde
Görür “depremden önce çocu-
ğuna ayakkabı alamazdı”, Eyi-
doğan “kız öğrencilerine sar-
kıntılık yapıyor” diye suçlanõr-
ken Şengör’e de “sakallı gür-
büz” yakõştõrmasõ yapõlmõştõ.
Sabah gazetesinde 02.11.2006
tarihinde yayõmlanan haber ve
Ercan’õn web sitesinde çõkan ay-
nõ içerikli üç yazõ üzerine Görür,
Şengör ve Eyidoğan, 2006 yõlõ-
nõn aralõk ayõnda ayrõ ayrõ mah-
kemeye başvurarak 50 bin
TL’lik manevi tazminat davasõ
açtõlar. Görür’ün 05.12.2006’da
Ankara Asliye 12. Hukuk Mah-
kemesi’nde görülen davasõ
17.11.2009’da sonuçlandõ.
Mahkemenin kararõnda davacõ
Görür ile davalõ Ahmet Ercan’õn
deprem konusunda uzman aka-
demisyen olduklarõnõ belirtilerek
“Davalının davacıyı kastede-
rek deprem konusundaki gö-
rüşlerine itibar edilemeyeceği-
ni, mesleki yetersizliği olduğu-
nu iddia ederek uygun olma-
yan sıfatlar atfettiği, kişisel ve
meslek onurunu zedelediği ka-
naatine varıldı” denildi.
Kararda eylemin ağõrlõğõ, taraf-
larõn sõfatõ, ekonomik ve sosyal
durumlarõ da gözetilerek davanõn
kõsmen kabul edildiği; davalõla-
rõn toplam 6 bin TL manevi taz-
minat ve mahkeme masraflarõnõ
ödemesine hükmedildi. Şengör
ve Eyidoğan’õn davalarõnda da
Ahmet Ercan ve Sabah gazetesi
aynõ miktarda manevi tazminat
ödemeye mahkûm oldu.
‘Engel bir durum
varsa istifa edin’
İstanbul Haber Servisi -
Başbakan Tayyip Erdoğan,
Türkiye’de siyaset yolunun
herkese açõk olduğunu belirte-
rek, “Siyaset yapmak iste-
yenler eğer siyasete engel bir
durumu, konumu varsa on-
dan kurtulur, istifa eder. Gi-
rer bir siyasi partiye orada si-
yaset yapar. Hem bu ma-
kamda oturacağım hem de
siyaset yapacağım, millet ira-
desine müdahale edeceğim
derseniz orada tarafsızlık di-
ye bir şey olmaz” dedi.
TOKİ tarafõndan yaptõrõlan
Ataşehir, Halkalõ, Ispartakule
köprülü kavşak ve bağlantõ yol-
larõnõn toplu açõlõş töreninde
konuşan Erdoğan, 17 Mayõs
2006’da Ankara’da Danõştay
2. Dairesi’ne saldõrõ düzenlen-
diğini ve bu saldõrõda bir yük-
sek hâkimin yaşamõnõ yitirdiğini
anõmsattõ. Erdoğan, şunlarõ söy-
ledi: “Aradan dört yıl geçti. Şu
anda o saldırıyı kınayanlar,
faturayı bize kesmeye gayret
edenler, hakaret edenler, bu
kez de olayın aydınlatılması-
nı eleştiriyor. Olayın aydınlı-
ğa kavuşmasından rahatsızlık
duyuyor ve yine hükümeti
eleştiriyor. O gün yargının he-
def alındığını, laikliğin, Cum-
huriyetin hedef alındığını söy-
leyenler, bugün meselenin
netliğe kavuşmasından ciddi
rahatsızlık duyuyorlar. O gün
yargının zaafa uğratıldığını
iddia edenler, yargı üzerinde
siyasi baskı olduğunu iddia
edenler, bugün bizzat kendi-
leri yargıyı zaafa uğratıyor.”
‘Millet iradesi’
Başbakan Erdoğan, siyaset
yolunun herkese açõk olduğunu
dile getirerek, “Benim aziz
milletim engin ferasetiyle ge-
lişmeleri izliyor. Nihayetinde
son karar milletindir, millet
verecektir. Son sözü millet
söyleyecektir” dedi.
Liseliler AKP’yi işgal etti
Ataşehir’de Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’ın köprülü kavşak açılışı yaptı-
ğı saatlerde AKP Kadıköy İlçe Baş-
kanlığı binası 6 kişilik grup tarafın-
dan işgal edilmek istendi. Liseli Öğ-
renci Birliği (LÖB) üyeleri, Söğütlü-
çeşme Caddesi üzerindeki Kadıköy
AKP İlçe Başkanlığı binasına saat
14.00 sıralarında geldi. Parti binası-
na çıkan gruba ilk olarak görevliler
engelleyerek pankart asmalarına izin
vermedi. Daha sonra haber verilme-
si üzerine parti binasına çok sayıda
polis ekibi sevk edildi. Polis ekipleri
binaya çıkarak grubun pankart as-
masına izin vermeyerek 6 kişiyi ya-
ka paça gözaltına aldı. LÖB üyeleri-
nin direnişteki TEKEL işçilerine
destek olmak için eylem yaptıkları öğ-
renildi. (Fotoğraf: AA)
DUYGU ASENA ÖDÜLÜ
PEN ödülü
Selek’in
Özdemir Erdoğan (solda), “Her zaman sanatçılar fikir üretecek, ilmin bilmin süzgecinden geçecek. Siyasiler de buna yönelik politikalar ürete-
cek, derdik. Olması gereken şeyler” diye konuştu. Buluşmayı Erbil’de yayın yapan ve Barzani’ye yakınlığı ile bilinen “Kürdistan TV” muha-
birleri de ilk kez kendi logolarını kullanarak takip etti. Başbakan Erdoğan, tüm sanatçılarla tek tek tokalaştı. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK / AA)
Başbakan Erdoğan, İstanbul’da ses sanatçõlarõ ve bestecilerle kahvaltõ toplantõsõnda buluştu
İstanbul Haber Servisi - 2009
PEN Duygu Asena Ödülü’ne,
“Sürüne Sürüne Erkek Olmak”
kitabõ ile sosyolog-yazar Pınar
Selek değer görüldü. Ödül töre-
ninde konuşan PEN Türkiye Baş-
kanõ yazar İnci Aral, gündemde-
ki yargõ tartõşmalarõna değinerek
“Bugün Türkiye’deki hukuk
kavramının aşınmış olduğunu
söylemek gerekiyor” dedi.
Almanya’nõn Köln kentinde
yaşayan Selek’in ödülü, Amargi
Feminist Kitabevi’nde düzenle-
nen etkinlikle Aral tarafõndan,
Selek’in babasõ Alp Selek ve
kardeşi Şeyda Selek’e verildi.
Aral “Bir gün hiç beklemediği-
miz bir anda herhangi bir şeyle
suçlanabiliriz ve kendimizi bu-
nun içerisinden çıkarmamız
çok zor olur. Çünkü bu suçla-
malar genellikle yalancı tanık-
ların veya gizli tanık denilen
kişilerin ifadeleriyle götürülü-
yor ve bunlara dayandırılıyor.
Ne yazık ki Türkiye’de bu ko-
şullar altında yaşıyoruz” dedi.
Alp Selek ise, “Olmayan bir
bomba için bomba yaratılıp
bir insanı mahkûm etmek isti-
yorlar. Gerekçeli kararlarını
nasıl açıklayacaklar çok me-
rak ediyorum” diye konuştu.
ERDOĞAN SİYASET HERKESE AÇIK DEDİ