18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Kasım döneminde çalışmaya hazır olmasına karşın iş aramayanların sayısı da 18 bin artışla 1 milyon 951 bine çıktı.. İş umudu olmayanlar 9 bin kişi azaldı: 693 bin. Türkiye’ye özgü bir olay olmadığını, Avrupa ülkeleriyle ABD’de de aynı sorun yaşandığını söyleyerek işsizliği savunan... hak arayan işçileri kapısında bekletip ellerini boş çeviren... çiftçiye, köylüye, memura, emekliye refah vaat ederek iktidara geldikten sonra yaşam sıkıntılarını görmezden gelen, yakınmaları duymayan kim? Halktan vekâlet alan RTE! 22 Temmuz genel seçiminde yüzde 47 oy almasını sağlayan seçmenler: Vaat ettiği refahın milyonda birini bile esirgeyen... 8 yılda çevresinin, AKP yandaşlarının bir eli yağda bir eli balda yaşamalarına olanak sağlayan... simit satarak hayata atılan... bugün ailece villalarda yaşayan... lüks otellerde dinlenceye çekilen RTE’ye... ...verdikleri vekâletin fuzuli olduğunu acaba bugün düşünüyor, pişmanlık duyuyorlar mı? Bu soruyu Milliyet’teki köşe yazılarını zevkle okuduğunuz Prof. Güngör Uras’ın “Bak, Ben Sana Anlatayım” başlıklı son kitabındaki “Fuzuli Vekâlet” yazısı çağrıştırdı. Yazı Uğur Mumcu’dan bir anı ile başlıyor. Mumcu 1971 yılında Prof. Uğur Alacakaptan’la birlikte Ankara’da Mamak Askeri Cezaevi’nin “arka hücresinde” tutuklu. Suçları, “işçi haklarını savunmada ve de işçilerin sefaletini dile getirmekte” biraz ileri gitmeleri... Arka hücreye gazete “bile” sokmak yasak ama bir gün nasılsa ellerine eski tarihli bir Günaydın geçiyor. Türkiye’de neler olup bittiğini öğrenmek merakıyla sayfaları açıyorlar. İç sayfadan birini kaplayan kocaman bir resimli haber: “İstanbul’da Galata Kulesi’nin gece kulübünde işçi sendikası yönetim kurulu üyeleri toplanmış, hem işçi meselelerini mütalaa ediyorlar, hem de ‘felekten bir gece’ çalıyorlar.” Uğur Mumcu, Prof. Uğur Alacakaptan’a soruyor: “Uğur, işçi sınıfını vekâleten biz hapishanede yatıyoruz. Onlar İstanbul’da Galata Kulesi gece kulübünde keyiflerine bakıyorlar... Bu işte bir terslik var ama, acaba neresinde dersin?” Alacakaptan yanıtlıyor: “Hukukta bizim durumumuza fuzuli vekâlet derler... Kim bizi vekil tayin etti ki? Biz kendi kendimize vekâlete soyunduk. Cezamızı çekeceğiz.” Uras’ın bu anıyı aktardıktan sonraki yazdıklarını birlikte okuyalım: “Türkiye’de son yıllarda olan bitenler bazı yayın organlarını ve çalışanlarını ‘fuzuli vekâlet’e soyunmuş durumuna düşürdü... Türkiye’de ‘devlet’ denilen müessese var. Bu müessese polisiyle, hâkimiyle, maliyesiyle, adliyesiyle, Meclis’iyle, mebusuyla olayların dışına çıkmış durumda. Kendilerine solcu diyenler, kendilerine entelektüel diyen, kendilerini ülkenin dinamik güçleri diye tanıtan kişiler, sivil toplum örgütleri ‘toz’ olmuş durumda... üzerlerine ölü toprağı serpilmiş. Her biri tek başına ülkeyi sallayacak olaylar oluyor. Bazı basın yayın kuruluşları ve çalışanları olmasa kimsenin bunlardan haberi olmayacak. Kimselerin bunlardan haberi oluyor da ne oluyor?.. Kamuoyunun ilgisi bir gün sürüyor. Her şey unutulup gidiyor. Ve bunun içindir ki çürümeyen yanımız kalmadı. Bu fuzuli vekâlet nereye kadar gider? Çöken devlet yapısının, kamu kurumlarının, görevini yapamayan milletvekillerinin, kamu görevlilerinin, sivil toplum örgütlerinin, ülkenin temel güç odaklarının sorumluluklarının tamamını basın ve yayın organları ile çalışanları üstlenebilir mi? Hayır. Bu olamaz... Ama basın da susarsa ne olur? Anlaşıldığı kadarıyla şimdi (Uras isim vermiyor ama kimler olduğunu tahmin edebilirsiniz) ‘büyük Türk Büyükleri’ bunun peşinde... Fuzuli vekâlete soyunan basını susturup, yemeğe, içmeye, eğlenceye ‘devam edebilecekleri sürece’ devam etme çabasında ve arayışında... Basın yayın kuruluşları ile çalışanları olmasa Türkiye’de insan hakları sorunundan, Güneydoğu’da olup bitenlerden, ekonominin çöküşünden, kamu kuruluşlarının partilerce nasıl arpalık haline getirildiğinden, soygundan, yağmadan, dolandırıcılıktan, polisin ve adaletin işlemez hale gelmesinden kimsenin haberi olmayacak. İyi de... Basın ve yayın kuruluşları ile çalışanların sayesinde herkesin olan bitenden haberi oluyor da ne oluyor? Acaba bu gazeteler ve bu gazetede çalışanlar da ‘fuzuli vekâlet’e mi soyunmuş durumda?” Sayın Uras; yazdığım şu küçük notu hoş görünüz lütfen: Bu gazete ve bu gazetede çalışanlar okurlarının duygularını, siyasal, ekonomik ve sosyal görüşlerini onlara vekâleten yansıtmaya çalışırken, inan ki fuzuli bir iş yapmadıklarına inanıyorlar. SAYFA 21 ŞUBAT 2010 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Şubat Oslo K -13 Helsinki K -13 Stockholm K -10 Londra K 6 AmsterdamPB 6 Brüksel Y 5 Paris Y 8 Bonn Y 6 Münih PB 4 Berlin B 4 BudapeştePB 7 Madrid Y 13 Viyana PB 8 Belgrad Y 8 Sofya Y 7 Roma Y 14 Atina PB 17 Zürih PB 8 Moskova Y -9 Aşkabat Y 11 Taşkent B 18 Bakû PB 10 Bişkek PB 16 Tiflis PB 16 Kahire B 26 Şam Y 26 İstanbul Y 15 Edirne Y 14 Kocaeli Y 19 Çanakkale Y 14 İzmir Y 17 Manisa Y 16 Denizli Y 17 Zonguldak Y 17 Sinop Y 16 Samsun Y 20 Trabzon Y 21 Giresun Y 20 Ankara Y 12 Eskişehir Y 11 Konya Y 12 Sıvas Y 10 Antalya Y 19 Adana Y 20 Mersin Y 19 Diyarbakır B 16 Şanlıurfa Y 17 Mardin B 16 Siirt B 15 Hakkâri B 8 Van B 10 Kars Y 10 Ülkemiz geneli çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun do- ğusu sağanak ya- ğışlı geçecek. Ya- ğışların Güney Ege, Batı Akdeniz, Batı ve Orta Kara- deniz’in iç kesim- leri ile Yozgat, Sı- vas, Erzincan, Tun- celi, Gümüşhane ve Bayburt çevre- lerinde kuvvetli ol- ması bekleniyor. İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon davasõnda yargõlanan ga- zetemiz Ankara Temsilcisi ve yaza- rõmõz Mustafa Balbay, Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün’ün dör- düncü kez tahliyesi yönündeki oyun kullanmasõna karşõn mahkeme heyeti, oyçokluğuyla tutukluluk halinin de- vamõna karar verdi. Mahkeme he- yetine “Bizi hızlı, adil ve tutuksuz yargılayın” diye seslenen Balbay, “Hızlı, adil ve tutuksuz yargılan- manın çağdaş hukukun bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bizi bu sürece kurban etmeyiniz” dedi. Davanõn 19 Şubat’taki 42. duruş- masõnda söz alan Balbay, savun- masõnõ vermesinin üzerinden 2.5 ay geçtiğine dikkat çekti. 25 Ocak 2010 tarihinde CNN’de yayõnlanan “Tecrübe Konuşuyor” programõn- dan bir bölümü heyete izlettiren Balbay, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’õn Taraf gazetesinden Meh- met Baransu’ya yönelttiği Balyoz planõ olduğu iddia edilen belgelere ilişkin sorularõna dikkat çekti. Kriz, deprem, kaos Çapraz sorgusunda hâkim Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Ha- şıloğlu’nun “Genç Subaylar Te- dirgin” haberi üzerinde durduklarõ- nõ belirten Balbay şöyle devam etti: “Haber Türk gazetesinde 11 Şu- bat’ta yayımlanan röportajda Fa- tih Altaylõ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a ‘Genç subaylar rahatsõz mõ?’ diye soruyor. 2002-2004 yılları arasında yaşan- ları topluma yansıtmak da benim gazetecilik görevimdi. Şu anda devlet kurumları arasında yaşa- nanlara kimi ‘kriz‘, kimi ‘kaos’, ki- mi ‘deprem’ diyor. 2003-2004 yıl- larındaki gerilimden çok daha ciddi boyutta devlet kurumları arasında bir gerilim yaşanıyor.” ‘Bizi bu sürece kurban etmeyin’ Adil, hõzlõ ve tutuksuz yargõlanma isteyen Balbay mahkeme heyetine seslendi Sanatçõlara ‘açõlõmõ’ anlattõİstanbul Haber Servisi - Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan, Dol- mabahçe’deki İstanbul Çalõşma Ofi- si’nde dün ses sanatçõlarõ ve beste- cilerle buluştu. Erdoğan, sanatçõla- rõn toplumun aynasõ olduğunu ifade ederek “Bugüne kadar ezgileri- nizle kardeşliğimizi pekiştirdiniz, şimdi de yüreğinizi ortaya koyarak bu ülkenin daha aydınlık yarınlara kavuşmasını sağlayacak olan yine sizlersiniz” diye konuştu. Erdoğan, “Bazı insanlar bir- birine karşı sağır kesilmiş ola- bilir. Kitleler, birbirlerine ön- yargılarla yüklenmiş olabilir, etnik kökenler, değerler, inanç- lar arasına yapay bariyerler in- şa edilmiş olabilir. Ben birbir- lerini tanımasalar, belki hiç kar- şılaşmamış olsalar da Neşat Er- taş’ın Şivan Perver’i, Şivan Per- ver’in de Neşat Ertaş’ı çok iyi anladığına inanıyorum. Her iki- si de ezgilerine bu toplumun kokusunu katıyorlar” dedi. “Bir annenin çığlığını, ferya- dını da en derinden hissedecek olan sizlersiniz. Hiçbir bebek ve çocuk, annesini, babasını, ka- derini ve özellikle de dilini, etnik kökenini kendisi seçmiyor” di- yen Başbakan Erdoğan, Orhan Gencebay’õn Mahsun Kırmızı- gül’ün, Müslüm Gürses’in, MFÖ’nün, Sertab Erener’in, Uğur Işılak’õn, Arif Sağ’õn par- çalarõndan örnekler verdi. Erdoğan’õn sanatçõlara hitaben yaptõğõ konuşmayõ sadece Ana- dolu Ajansõ ve TRT izlerken top- lantõ 4.5 saat sürdü. Toplantõya da- vetli olmasõna karşõn Sezen Aksu, Edip Akbayram ve Sabahat Ak- kiraz katõlmadõ. Öte yandan Başbakan’õn verdiği brunch devam ederken Barõş İçin Sa- nat Girişimi de Beşiktaş Meyda- nõ’nda yarõm saat boyunca “Sessiz Duruş Performansı” sergiledi. ‘AÇILIMIN İNANDIRICILIĞI KAYBOLDU’ A rif Sağ “Buraya muhabbet etmeye gelmedik. Eleştirilerimiz olacak” dedi. Halk ozanõ Neşat Ertaş, ekonomik meseleri gündeme getireceğini ve Başbakan’dan yoksullar için kira yardõmõ talebinde bulunacağõnõ söyledi. Başbakan’a bir mektup veren Kardeş Türküler’in solisti Feryal Öney “Kürt açõlõmõ iddiasõyla başlayan sürecin uğradõğõ dönüşümü endişe verici buluyoruz. Açõlõmõn inandõrõcõlõğõ büyük oranda kayboldu. Yüzlerce çocuğun taş attõğõ için hapishanelerde olduğu, binlerce insanõn Kürt meselesiyle ilgili siyaset yaptõğõ için tutuklandõğõ ve onlarca sanatçõnõn Kürtçe sanat yaptõğõ için yargõlandõğõ bir ortamda Kürt açõlõmõ yapõlamaz” dedi. TAZMİNAT DAVASI Sabah ve Ercan kaybetti ÖZLEM GÜVEMLİ Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Haluk Eyidoğan; Sabah gazete- sine ve Prof. Dr. Ahmet Ercan’a açtõklarõ manevi tazminat davala- rõnõ kazandõ. Ercan’õn web site- sindeki yazõlarõnda ve Sabah ga- zetesinde yayõmlanan haberde Görür “depremden önce çocu- ğuna ayakkabı alamazdı”, Eyi- doğan “kız öğrencilerine sar- kıntılık yapıyor” diye suçlanõr- ken Şengör’e de “sakallı gür- büz” yakõştõrmasõ yapõlmõştõ. Sabah gazetesinde 02.11.2006 tarihinde yayõmlanan haber ve Ercan’õn web sitesinde çõkan ay- nõ içerikli üç yazõ üzerine Görür, Şengör ve Eyidoğan, 2006 yõlõ- nõn aralõk ayõnda ayrõ ayrõ mah- kemeye başvurarak 50 bin TL’lik manevi tazminat davasõ açtõlar. Görür’ün 05.12.2006’da Ankara Asliye 12. Hukuk Mah- kemesi’nde görülen davasõ 17.11.2009’da sonuçlandõ. Mahkemenin kararõnda davacõ Görür ile davalõ Ahmet Ercan’õn deprem konusunda uzman aka- demisyen olduklarõnõ belirtilerek “Davalının davacıyı kastede- rek deprem konusundaki gö- rüşlerine itibar edilemeyeceği- ni, mesleki yetersizliği olduğu- nu iddia ederek uygun olma- yan sıfatlar atfettiği, kişisel ve meslek onurunu zedelediği ka- naatine varıldı” denildi. Kararda eylemin ağõrlõğõ, taraf- larõn sõfatõ, ekonomik ve sosyal durumlarõ da gözetilerek davanõn kõsmen kabul edildiği; davalõla- rõn toplam 6 bin TL manevi taz- minat ve mahkeme masraflarõnõ ödemesine hükmedildi. Şengör ve Eyidoğan’õn davalarõnda da Ahmet Ercan ve Sabah gazetesi aynõ miktarda manevi tazminat ödemeye mahkûm oldu. ‘Engel bir durum varsa istifa edin’ İstanbul Haber Servisi - Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye’de siyaset yolunun herkese açõk olduğunu belirte- rek, “Siyaset yapmak iste- yenler eğer siyasete engel bir durumu, konumu varsa on- dan kurtulur, istifa eder. Gi- rer bir siyasi partiye orada si- yaset yapar. Hem bu ma- kamda oturacağım hem de siyaset yapacağım, millet ira- desine müdahale edeceğim derseniz orada tarafsızlık di- ye bir şey olmaz” dedi. TOKİ tarafõndan yaptõrõlan Ataşehir, Halkalõ, Ispartakule köprülü kavşak ve bağlantõ yol- larõnõn toplu açõlõş töreninde konuşan Erdoğan, 17 Mayõs 2006’da Ankara’da Danõştay 2. Dairesi’ne saldõrõ düzenlen- diğini ve bu saldõrõda bir yük- sek hâkimin yaşamõnõ yitirdiğini anõmsattõ. Erdoğan, şunlarõ söy- ledi: “Aradan dört yıl geçti. Şu anda o saldırıyı kınayanlar, faturayı bize kesmeye gayret edenler, hakaret edenler, bu kez de olayın aydınlatılması- nı eleştiriyor. Olayın aydınlı- ğa kavuşmasından rahatsızlık duyuyor ve yine hükümeti eleştiriyor. O gün yargının he- def alındığını, laikliğin, Cum- huriyetin hedef alındığını söy- leyenler, bugün meselenin netliğe kavuşmasından ciddi rahatsızlık duyuyorlar. O gün yargının zaafa uğratıldığını iddia edenler, yargı üzerinde siyasi baskı olduğunu iddia edenler, bugün bizzat kendi- leri yargıyı zaafa uğratıyor.” ‘Millet iradesi’ Başbakan Erdoğan, siyaset yolunun herkese açõk olduğunu dile getirerek, “Benim aziz milletim engin ferasetiyle ge- lişmeleri izliyor. Nihayetinde son karar milletindir, millet verecektir. Son sözü millet söyleyecektir” dedi. Liseliler AKP’yi işgal etti Ataşehir’de Başbakan Tayyip Erdo- ğan’ın köprülü kavşak açılışı yaptı- ğı saatlerde AKP Kadıköy İlçe Baş- kanlığı binası 6 kişilik grup tarafın- dan işgal edilmek istendi. Liseli Öğ- renci Birliği (LÖB) üyeleri, Söğütlü- çeşme Caddesi üzerindeki Kadıköy AKP İlçe Başkanlığı binasına saat 14.00 sıralarında geldi. Parti binası- na çıkan gruba ilk olarak görevliler engelleyerek pankart asmalarına izin vermedi. Daha sonra haber verilme- si üzerine parti binasına çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polis ekipleri binaya çıkarak grubun pankart as- masına izin vermeyerek 6 kişiyi ya- ka paça gözaltına aldı. LÖB üyeleri- nin direnişteki TEKEL işçilerine destek olmak için eylem yaptıkları öğ- renildi. (Fotoğraf: AA) DUYGU ASENA ÖDÜLÜ PEN ödülü Selek’in Özdemir Erdoğan (solda), “Her zaman sanatçılar fikir üretecek, ilmin bilmin süzgecinden geçecek. Siyasiler de buna yönelik politikalar ürete- cek, derdik. Olması gereken şeyler” diye konuştu. Buluşmayı Erbil’de yayın yapan ve Barzani’ye yakınlığı ile bilinen “Kürdistan TV” muha- birleri de ilk kez kendi logolarını kullanarak takip etti. Başbakan Erdoğan, tüm sanatçılarla tek tek tokalaştı. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK / AA) Başbakan Erdoğan, İstanbul’da ses sanatçõlarõ ve bestecilerle kahvaltõ toplantõsõnda buluştu İstanbul Haber Servisi - 2009 PEN Duygu Asena Ödülü’ne, “Sürüne Sürüne Erkek Olmak” kitabõ ile sosyolog-yazar Pınar Selek değer görüldü. Ödül töre- ninde konuşan PEN Türkiye Baş- kanõ yazar İnci Aral, gündemde- ki yargõ tartõşmalarõna değinerek “Bugün Türkiye’deki hukuk kavramının aşınmış olduğunu söylemek gerekiyor” dedi. Almanya’nõn Köln kentinde yaşayan Selek’in ödülü, Amargi Feminist Kitabevi’nde düzenle- nen etkinlikle Aral tarafõndan, Selek’in babasõ Alp Selek ve kardeşi Şeyda Selek’e verildi. Aral “Bir gün hiç beklemediği- miz bir anda herhangi bir şeyle suçlanabiliriz ve kendimizi bu- nun içerisinden çıkarmamız çok zor olur. Çünkü bu suçla- malar genellikle yalancı tanık- ların veya gizli tanık denilen kişilerin ifadeleriyle götürülü- yor ve bunlara dayandırılıyor. Ne yazık ki Türkiye’de bu ko- şullar altında yaşıyoruz” dedi. Alp Selek ise, “Olmayan bir bomba için bomba yaratılıp bir insanı mahkûm etmek isti- yorlar. Gerekçeli kararlarını nasıl açıklayacaklar çok me- rak ediyorum” diye konuştu. ERDOĞAN SİYASET HERKESE AÇIK DEDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle