18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sahne ile iş dünyas arasındayım Mehmet Aslan, belli bir kesim tarafından oyunculuğuyla, başka bir kesim tarafından işadamlığıyla tanınıyor. Babası Fahrettin Aslan'dan devraldığı işleri yürütüyor ve sinemaya olan tutkusuyla da oyunculuğunu sürdürüyor. Bilinmeyeni çok. Ancak içinden geçenleri açık yüreklilikle ifade etmekten de çekinmiyor. Hayali ise ileride babasını canlandıracağı bir filmde oynamak. ZUHAL AYTOLUN Fotoğraf: VEDAT ARIK M ehmet Aslan, gazinocular kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu. Bu tanımlama kimliğine yapışmış durumda. Gocunmuyor, yok saymıyor. Mehmet Aslan'la rö- portaja giderken, karşımda takım elbiseli birini görecegi- mi hiç beklemiyordum. Şaşırdım. Oysa yaşamının yüzde 9O'ı bu şekilde geçiyormuş. Hem de 7 yaşından beri. Çoğu kişinin yüzeysel tanımlamalarının yanı sıra farklı taraflanndan söz ediyor. Daha bir ilginçleşiyor söyleşi. Babasına öyle bü- yük bir hayranlık duyuyor ki, söyleşide dahi babasının göl- gesi duruyor. O bunu dert etmiyor. Babasının vefatından sonra "Ciddi bir hayatla tanıştım" dediği dünyayı anlatıyor, oyunculukla ilgili hedeflerini söylüyor, hayallerini paylaşı- yor. Fahrettin Aslan ise sanki hep bir köşede izliyormuş gi- bi hissediyorum. Bazen kendımı 57 yaşındaymışım gibi hissediyorum - Bir yanınızla hem magazinden uzak duruyorsunuz, hem de tam ortasındasınız. - Askerden gelmişim, her şeyden uzak duruyorum, bir sabah kalkıyorum hiç tanımadıgım bir kadınla yazılmışım. Sanki bizden kaçamazsın der gibi. Daha 27 yaşındayım. Bazen kendimi 57 yaşında gibi hissettigim de oluyor ama nankörlük yapamam. Buralardan kaçıp gitmek istemek nankörlük olur. Bir olay oldugunda "eyvah ne yapacagız" demem, "nasıl çözerim bu durumu" derim. Ne yapayım, gidip Hindistan'da maymunlarla mı yaşayayım? Kafayı yerim. Kaosa alışmışım, kalabalıgı seviyorum. - Peki gazino günlerinden aklınızda kalan neler var? - Hep yasaktı. Aileyle gidebilirdik. Caddebostan Maksim'in yanında Elma Kabare vardı. Bütün duayen tiyatrocular oradaydı ve bizim oraya gitmemiz yasaktı. Hayatta en çok taptığım adam, Kemal Sunal oradaydı, gidemezdim. Bu insanlarla beraber büyüyorsun, sahne arkasını görüyorsun, görüşüyorsun. Ancak gidemiyorsun oraya. Sinema aşkı da belki buradan geliyor. Hep yasaktı çünkü. Maksim'in duvarının arkasında ne olduğunu bilmiyordum. - Pekl siz çocugunuza ne bırakacaksınız manevi miras olarak? - Niye, ölecek miyim? Daha 2/ yaşında bunları düşünmüyorum. Yalnızlıktan, aç kalmaktan korkmam. Tekrar, yeni baştan başlayacak gücü hissediyorum kendimde. Ben erken yaşta baba olmak istiyorum ama o sorumluluğu şu an kaldırabilir miyim, bilmiyorum. Bir yandan da kaygılarından korkarsan, onların arasında kaybolup gidersin. Tek temennim benim çocuğumun da bir gün ben babamı nasıl gördüysem, beni öyle görmesi. • - Kral lakabıytatanınan babanızdan kalan madenclllk, turizm ve gayrimenkul şlrketlerinln başındasınız. Bir yandan da oyunculuklatanınıyonsunuz. Ama öncellkte sor- mak isterim, nasıl bir çocukluktu slzJnki? - Bildiginiz gibi bir çocukluk yaşamadım. Babamla ara- mızda 55 yaş vardı. Bir babanın evlat edinebilmesinin en olgun döneminde ve en son çocuğu olunca bakış açı- sı, yetiştirmetarzı, itinası farklı oluyor. 7 yaşından beri ta- kım elbise giyiyorum. Bu zorunluluk degildi ama baba- ma hayran olduğum ve onu hep takım elbiseyle gördü- ğüm için gittiğimiz resmi davetlerde ben de öyle giyindim. Hep yaşımın üstünü yaşadım. Çevremde de hâlâ yaşıt- larımdan çok, benden büyük insanlar var. - Baktıgınızda çocuklugunuzda ekslk kalan şeyler var mı? Farklı bir yaşamı da diler mlydlniz? - Dünyaya bin kere gelsem yine babamın oğlu olmak isterdim. Ama haddinden fazla büyük gibi yetiştim. Maddi bir sorurvyoktu ama bir oyuncak almaya da fırsat yoktu. Bir futbol topum vardır herhalde. Hep büyükler- leydim çünkü. 5 yaşında başladım ilkokula. Orada bile arkadaşlarım 7 yaşındaydı. - Eğitlm İçin 10 yaşında Fransa'ya gltmlşslnlz. ilkokuldan sonra gittim. Sık sık Türkiye'ye de geliyor- dum. O yüzden iki ayrı çocukluk yaşadım. Türkiye'de bü- yüseydim belki çok farklı bir Mehmet Aslan olurdum. Orada ömrüm hep metroyla geçti. Burada kalsaydım bel- ki ne metro ne de halk otobüsü görebilecektim. Belki de egom çok yüksek olacaktı. - Burada kalabalık bir aile, özel arabalar. Orada toplu taşıma ve yalnızJık. İki farklı hayat yani. - Havaalanından merasimle geçirilirdim. Fransa'ya in- diğimde metroyla evime giderdim. Maddi zorluk yaşa- madım ama annem bu durumu dengelemeye çalışırdı. Babam bir baba figürü yaşamamış. Kendisi bir figür ya- ratmış. istediklerim hemen olmazdı. Kan kustururdu. Lanet olsun ben nasıl bir insanım da bunu istedim diye düşü- nürdüm. Ama sonra da yapardı. Bu da onun yöntemiy- di. Kıymet bilmemi sağlardı. Babamın verdiği harçlıgı na- sıl kullanacağıma da annem karar verirdi. Bu bana iyi bir egitim oldu. O yüzden de vefatından sonra yalpalamadım. - Peki kral lakabıyla anılan birinln oglu olmak nasıl bir etki bıraktı üzerinizde? - insanlann kafasında bir Fahrettin Aslan figürü oluşmuş. Küçüklükten beri babana layık bir insan olarak büyü di- yorlardı. O zaman bilmiyordum ki babamın kim oldugunu, farkındabile degildim. Vefatından sonra anladım ancak. Hayatı boyunca bir tek kendi çalışmış, bütün çevresi ya- şamış. Koltuguna oturunca, ayvayı yedik dedim. Diğer yan- dan çocukluğumdan bu yana ölüm korkusuyla yaşadım. Hep senin 30'lu yaşlarını göremeyeceğim derdi ve bu- na beni hazırlardı. Hep bu korkuyla büyüttü beni. Sonra hayatınızdaki en büyük korkuyla 22 yaşında yüzleşiyor- sunuz. O noktadan sonra korkulacak başka bir şey de kalmıyor. GS'ye başkan olmak hayalim - Galatasaray tutkunuz var. Bu bence aşk. Babam 70 yıllık Beşiktaşlıydı. Benim tutkumu biliyordu ve Galatasaray-Beşiktaş maçında benim için GS'yi tutuyordu. Bu kadar yoğunluk var yine de Galatasaray nereye ben oraya. Bu hayatımın bir parçası. Başkan olmak çok küçük yaştan beri hayalim. Yönetime girerim ya da girmem ama bu bir aşk benim için. Beni terk etmeyen tek aşkım. - Cosmopolitan'a da yazıyorsunuz. Bir kez yazar mısın dediler, 2.5 yıldır yazıyorum. En çok okunan yazarmışım dergide. Askerden bile yazdım. Kendimi Hıncal Uluç sanmaya başladım artık. Bir seferlik başladıgımız şey bugüne geldi. - Pekl klmsenin bilmedlgl yazılannız var mı? Yok yazmıyorum. Edebiyat okudum, çok yazdım, çok kitap okudum. Hatta liseden mezun olduğumda "Bir daha kitap okumayacağım, yazmayacagım" dedim. Kitap okumadan duramıyorum şimdi. Dergiye yazıyorum. Gençken beynimizi yarmışlar, kitap okuma, yazma aşkını koymuşlar dikmişler. ilk biryıl kusmuşuz. Ondan sonra kurtulamamışız. 9 - 22 yaşından sonra başka bir hayata başlıyorsunuz. Büyük hayranlıgınız var anlıyorum ama geride bıraktığı da büyük bir yük degil mi? - Elbette büyük bir yük. Herkes büyük bir dejeneras- yon yaşayacagımı sanıyordu. Çünkü en büyük korkum- du babam. Sınırım, kanunum, anayasam oydu. Öyle ca- hilce bir bağ var. O öldükten sonra spor arabamı bile sat- tım. Babası ölmüş bir insanın, böyle bir şeyi olmaz dedim. Kendimi işe verdim. Her sabah 06.30'da kalkıyorum. Dost var, düşman var. Herkes hakkımda konuşuyor. Ama ben sapasağlamım. Çok uzakta olanlar dagıldı gitti. - Aile kavgalan sürüyor mu peki? - Bana yakışan şekilde hareket ettim. Kanunlar var. Hak yerini buldu. Çok da konuşmak istemiyorum. - Dost var düşman var dedlniz. Pek çok eş dost, kar- deş de çıkmıstır ortaya. - Bir gün babamla uçaktayız. Nadiren aynı uçağa bineriz. İkimize de aynı anda bir şey olmasın diye. Hasbelkader o gün aynı uçakta, önde oturuyoruz. Hostes "arkada og- lunuz olay çıkardı" diyor. Biri havaalanında görmüş ba- bamı, onun adını kullanarak işlerini halletmeye çalışmış, ogluyum demiş. Ben küçücük çocugum, bakıyorum, şa- şırıyorum. Bana bile 14 yaşındayken mektuplar gelirdi, bu senin çocugun diye. Zarfta benimle yaşıt birinin res- mi var. Her ailede olur ama göz önündeki ailelerde da- ha çabuk yayılıyor. Sorumlulukları da o kadar fazla ki. - Yogun bir hayat ama bir şeyleri de kaçırdınız mı bu dönemde? - Kıyafetimden görmüyor musun? Bu yaşta insan 7-24 böyle giyinir mi? Ama şimdi çok iyi anlıyorum. iyi bir eği- timim ve yabancı dilim var. Burada olsaydım zengin bir ailenin ve namı olan bir babanın oğlu olarak altı boş bir insan olabilirdim. Ben ayaklanmın üzerinde durabiliyorum. Hep önyargılar var üzerimde. Belki biz ister istemez öy- le lanse ettik, belki insanlar da görmek gibi yorumladı. Önyargılar yıkılınca mutlu olmaya başladım. • Babamı ve Metin Oktay'ı oynamak isterim - Fransa'da edebiyat okumuş ve tlyatro egttimi almışsınız. Ticaret adamı olarak büyüdüm ama hep sinema aşkım vardı. Filmlere ayrı bakar, kendimi orada görmek isterdim. Bu büyük bir aşktı. Fransa'da edebiyat ve kısa bir süre psikoloji okudum, sonra da Boston'da uluslararası ticaret. Edebiyat okurken 10 yıl boyunca piyeslerde rol aldım. - Peki oyunculuk nasıl başladı? Ben damdan düştüm oyunculuga. Bunu inkâr da etmiyorum. Bir gün Fatih Aksoy, röportajlarımda görmüş beni. Randevulaştık. Ben her ne kadar reşit de olsam karar veremezdim. Babamdan izin alın dedim. istersen karaktersiz de, ama onun hayır dediği bir işi yapmam. Bundan da gocunmuyorum. Kazandığım parayı söyledim ve fazlasını istedim. - Tutkuyla baglıyım sinemaya, yeter ki yer alayim demediniz yani. Ticaret hayatının içindeyim. Hiçbir şeyi bedelsiz yapmıyorum. istediğim parayı söyledim. ilk dizi tutmadı, sonra çektiğimiz Belalı Baldız çok iyi reyting aldı. Çılgın Dershane, kanallarda ayda üç dört kez gösterilmeye başladı. Adıyaman'daki, Eskişehir'deki ya da başka bir yerdeki benim kim olduğumu önemsemez. Beğenirse izler, beğenmezse izlemez. - Hep gençlik filmlerindö rol aldınız bu süreçte. - insanlar tiyatroya riyakârlıkla yaklaşıp, ona büyük övgüler yağdırıp, sonra eleştirdikleri dizilerde oynuyor. Diziler bitti mi de kan aglıyorlar. Türkiye'deki tiyatrocuların ruhlarını herkesten iyi bilen insanım. Çok azı böyledir gerçi. Çok çok büyük tiyatrocular var. Gençlik filmleriyle başladım. Çünkü yaşım ona müsaitti. Ama o filmleri eleştirenler, aşagılayanlar sonra kadrosuna girmeye çalışıyor. Ben bunları da gördüm. Riyakârlıga da tahammülüm yok. - Peki kendinizi de böyle sert eleştiriyor musunuz? - Ben kendimi izlemem, sinir olurum. Televizyonu kırasım gelir. Fotoğraf çektirdik, bakayım demedim. Beğenmeyeceğim, biliyorum. Hiç "Vay be çok güzel oynamışım" demedim. Daha oyunculuğumun başındayım. Bunun bir öğrenme sınırı yok. - Canlandırmayı Istedlginlz bir karakter var mı? - Ben damga vurmuş insanları canlandırmayı istiyorum. Babamın film olması, güzel bir hayat hikâyesinin aktarılmasıdır. Onu canlandırmayı isterim. Acele etmiyorum, layıkıyla bir iş yapalım isterim. Bir de Fatih Sultan Mehmed'i ve Metin Oktay'ı oynamayı çok isterim. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle