Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
DanõştayeskibaşkanlarõndanNuriAlancemaatlerisoruşturanhukukinsanlarõnõnbaşlarõnagelenlerideğerlendirdi:
Savcõlara gözdağõ veriliyor
Danõştay eski başkanlarõndan Nuri Alan’la
yargõda şiddetli deprem niteliğindeki son
gelişmeleri konuşuyoruz. Eski Başkan Alan
özellikle yüksek yargõ üzerinde oynanan
oyunlardan çok rahatsõz. Diyor ki: “Bu son
gelişmeler AKP’nin devlete egemen olma ve
güçlü, otoriter, denetimsiz bir yönetim kurma
planının uygulamalarından biridir.” Alan,
Erzincan Cumhuriyet Savcõsõ’yla ilgili dosyanõn
HSYK tarafõndan görevlerinden alõnan Erzurum
savcõlarõnca apar topar İstanbul’a gönderilmesini
de şöyle değerlendiriyor: “İstanbul savcıları
eğer dosyayla ilgili işlem yaparlarsa etki
paralelliği ilkesine göre HSYK’nin onları da
görevden alması gerekir.”
- Danıştay eski başkanlarından birisi olarak
Erzurum Savcısı’nın, cemaat soruşturması
yaptığı için Erzincan Başsavcısı’nın odasını,
evini bastırtmasını, tutuklatmasını, HSYK’nin
Erzurum savcılarına görevden el çektirme
kararını, Adalet Bakanı’nın sabah 05.57’de jet
açıklamasını, HSYK’nin ihsas-ı rey yaptığı
açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de yargı hiç bugünkü kadar bölündü
mü?
- Bu olaylar dizisi yargõyõ siyasallaştõrma
faaliyetlerinin bir uygulamasõndan ibarettir.
Bence işin siyasi boyutu daha büyüktür.
Tutuklanan başsavcõnõn daha önce yaptõğõ
açõklamalarda, HSYK’ye göndermiş olduğu
dilekçeden anlõyoruz ki başsavcõ orada 2007’de
İsmailağa, daha sonra da Fethullah Gülen
cemaati üzerinde bir soruşturma yapmõştõr.
Kendi ifadesine göre polis teşkilatõ yardõmcõ
olmamõş. Jandarma’nõn araştõrmalarõndan
yararlanmõş. Onun yaptõğõ soruşturma TCK’nin
220. maddesine dayanõyor. Yani özel yetkili ağõr
ceza mahkemesinin görev alanõ içinde değil.
Fakat Erzurum özel yetkili mahkemesi
nezdindeki savcõ imzasõz bir ihbar mektubu
aldõğõnõ, bunda İsmailağa cemaatinin silahlõ
örgüt olduğunun ifade edildiğini bahane ederek
soruşturmayõ kendi üzerine alõyor. Ardõndan da
izlediğimiz olaylar meydana geliyor.
Hal böyle olunca artõk Türkiye’de hiçbir
savcõnõn cemaatlerle ilgili bir yargõlama işlemine
tevessül etmesi mümkün değildir. Bu, verilmiş
bir gözdağõdõr ve Adalet Bakanlõğõ da sabah
05.57’de bir açõklama yapõyor. Açõklamada
hâkim ve savcõlarõn yargõlama prosedürü var.
Ama aslõ şu: Bir anlamda yapõlan işleme destek
vermek, yargõlamanõn sürmesini teşvik etmek ve
yol göstermek.
İstanbul savcıları da
görevden alınmalı
- Erzurum Cumhuriyet savcılarının
HSYK’nin görevden el çektirme kararını
öğrenir öğrenmez Erzincan Cumhuriyet
Savcısı’yla ilgili dosyayı apar topar İstanbul’a
Ergenekon davası savcılarına göndermesini
nasıl yorumluyorsunuz?
- HSYK Başkanvekili’nin açõklamasõ çok
sayõda televizyon kanalõnda canlõ yayõmlandõğõna
göre Erzurum savcõlarõnõn bu karardan bilgileri
olmadõğõ ileri sürülemez. Erzurum savcõlarõnõn
bu bilgiyi edindikleri andan itibaren artõk o
dosyayla ilgili hiçbir işlem yapmamalarõ hem
yargõlama etiğinin hem de görevlerinin
gerektirdiği tarafsõzlõğõn zorunlu bir sonucudur.
Buna karşõn dosyanõn İstanbul’a gönderilmiş
olmasõ Erzurum savcõlarõnõn yaptõklarõ
soruşturma ve bunu takip eden işlemin amacõnõ
açõkça ortaya koymaktadõr. Yetkinin
kaldõrõlmasõyla ilgili tebligatõn daha sonra
yapõlmõş olmasõ durumu değiştirmez. Olay
vahimdir. Hukukun buna en fazla riayet etmesi
gerekenler tarafõndan böylesine çiğnenmesi
üzücüdür. Adalet Bakanõ olayla ilgili olarak
mutlaka soruşturma açmak zorundadõr. Aksi hal
bu vahim hukuk ihlalinin bakanlõğõn bilgisi
dahilinde ve korumasõ altõnda yapõldõğõ
yönündeki düşünceleri haklõ kõlacaktõr.
- Peki, bu durumda İstanbul savcıları ne
olacak? Erzurum savcılarına yapılan işlemin
İstanbul savcılarına da yapılması gerekmez mi?
- HSYK’nin kararõ idari nitelikte bir karardõr.
CMK’nin 51. maddesi uyarõnca görevlendirdiği
Erzurum savcõlarõnõ, yetki paralelliği ilkesi
çerçevesinde, hukuken geçerli bir sebebe ve
anayasanõn 144., CMK’nin 250/3. maddelerine
dayanarak görevlerinden almõştõr. Dosyanõn
gönderildiği özel yetkili İstanbul savcõlarõnõn da
kendilerini bu konuda yetkili görmeleri halinde
hukuki durum değişmemiş olacağõndan
HSYK’nin İstanbul savcõlarõnõ da görevden
almasõ gerekir. Durumu ilgiyle izleyen bir
hukukçu olarak, yeni bir krize neden olmamak
için daha kõdemli ve tecrübeli olan İstanbul
savcõlarõnõn hukuka uygun bir karar vereceklerini
umuyorum.
Amaç yüksek yargıyı tasfiye etmek
- Bütün bu olanlardan sonra yargı reformu
yapmak artık kaçınılmaz olmuyor mu?
- Bu olay yargõ reformunu yeniden ve daha
acil bir şekilde gündeme getirdi. Bu partinin
yargõ reformundan ne anladõğõnõ
kavrayabilmemiz için de yine geriye dönük bir
tespit daha yapmak istiyorum. Hatõrlayacaksõnõz,
AKP göreve geldikten çok kõsa bir süre sonra
kamu görevlilerinin zorunlu emeklilik yaşõnõ
65’ten 61’e indirmek istedi. Gerekçesinde de
genç görevlilere kadro açma gereğini öne sürdü.
Bu Anayasa Mahkemesi’nde iptal edildi.
- Görünürde son derece masum olan bu
gerekçenin altında yatan gerçek amaç başka
değil miydi?
- Başkaydõ. 61 yaşõnõ doldurmuş olan kamu
görevlilerini emekli etmek suretiyle kendileriyle
daha uyumlu çalõşabilecek, daha doğrusu
kadrolaşmayõ sağlayacak olan elemanlarõ bu
görevlere atamaktõ.
- Bir anlamda cemaatçi elemanlar mı?
- Olabilir. Tabii bu tek tek incelemeyle ortaya
çõkabilecek. Bu iptal kararõndan sonra idaredeki
bu kadrolaşma hareketi durmadõ ama daha ağõr
bir şekilde işledi. Özellikle Milli Eğitim
Bakanlõğõ’ndaki (MEB) uygulamalar gerçek bir
kadrolaşmayõ gösteriyordu. Bir kõsmõ idari yargõ
tarafõndan iptal edildi. Danõştay buna cevaz
veren idari tasarruflarõ iptal etti. Ama MEB bu
kararlarõn çoğunu uygulamadõ ya da uygular
görünüp eski tasarrufunu sağlayacak yeni
tasarruflarda bulundu.
- Bu hükümet sürekli darbe tehdidini
pompalıyor. Bunun nedenleri konusunda çeşitli
spekülasyonlar var. Acaba sizce bunlar askeri
zorlayıp bir darbe yaptırmak ya da yüksek
yargının AKP’yi kapatmasını sağlayarak
yeniden mağduru oynayarak daha büyük bir
güçle iktidara mı gelmek istiyorlar sorusu akla
geliyor...
- AKP yasalarõn, anayasanõn verdiği imkânlar
çerçevesinde bütün olanaklarõ kullandõ. Ancak
programõnõ gerçekleştirmek için anayasada ve
yasalarda değişiklik yapmasõ gereken durumlar
var. Ancak yaptõğõ tasarruflarõn büyük bir kõsmõ
ana muhalefet partisi tarafõndan Anayasa
Mahkemesi’ne götürülüyor ve iptal ediliyor.
Dolayõsõyla AKP’nin kendine ayak bağõ olarak
gördüğü yüksek yargõyõ aşmasõ lazõm. AKP’nin
anayasa değişikliği istemesinin altõnda yatan
nedenlerden birisi bu. 2007’nin Haziran ayõnda
Erdoğan, Ergun Özbudun’un başkanlõğõnõ
yaptõğõ beş kişilik bir kurula yeni bir anayasa
hazõrlamasõ için talepte bulundu. Bu kurul taslağõ
hazõrladõ ve temmuzun ilk günlerinde Erdoğan’a
bir sunum yaptõ. Bu sunumu yapmak demek
Erdoğan’a anayasayõ izah etmeleridir. Bundan 25
gün sonra da bu taslağõ AKP’nin yetkili
makamlarõna verdiler.
Bu şunu gösteriyor: Bu anayasa taslağõ
Erdoğan’õn bilgisi dahilindedir, onayõ vardõr.
Kimi yerlerinde düzeltme talep etmiştir.
Komisyon da bunu yapmõştõr. Erdoğan’õn bu
anayasa taslağõnõ benimsediğini gösteren başka
bir olgu da şu: O tarihlerde Karayollarõ Genel
Müdürlüğü konferans salonunda anayasa
taslağõnõ hazõrlayan profesörlerin katõldõğõ bir
panel düzenlendi. Erdoğan orada bir açõş
konuşmasõ yaptõ. Bu anayasa taslağõnda önemli
iki hüküm vardõ. Birisi Anayasa Mahkemesi’nin
ve HSYK’nin oluşmasõyla, öbürü de kanun
hükmündeki kararnamelerin Anayasa
Mahkemesi’nce denetlenmesiyle ilgiliydi. Bu
kararnamelerle ilgili olarak Anayasa
Mahkemesi’nde iptal davasõ açõlabilir. Ancak
tasarõya göre yapõlacak denetim çok sõnõrlõ bir
şekle ilişkin. Yani kanun hükmündeki
kararnamelerin esas hükümleri bakõmõndan
anayasaya aykõrõlõğõnõ Anayasa Mahkemesi
tartõşamayacaktõr.
- Peki, bu ne anlama geliyor?
- Bu, hükümetin kanun hükmündeki
kararnameyle düzenlenecek alanlarda istediği
şekilde düzenleme yapmasõ ve bu düzenlemeyi
yaptõktan sonra da buna uygun icraata geçmesi
demektir. Bu icraata karşõ açõlacak olan
davalarda, esas bakõmõndan anayasa
hükümleriyle çatõşmõş olsa dahi ne Anayasa
Mahkemesi ne de idari yargõ üyeleri iptal kararõ
veremeyeceklerdir. Bu da yargõ denetimi
olmayan, çok kuvvetli bir yürütme demektir. Siz
bir gücü denetimsiz olarak kime verirseniz verin
o gücün amacõndan sapmasõ mümkündür.
Bu gücü Anayasa Mahkemesi’ni ele geçirmek
suretiyle de takviye etmek istiyor. O taslağa göre
17 üyeli Anayasa Mahkemesi olacak. Bunun
sekizini TBMM seçecek. Bu üyeleri TBMM
beşte üç çoğunlukla seçer diyor. Beşte üç
çoğunluk 330 milletvekili demektir. Bugünkü
iktidarõn TBMM’deki temsilci sayõsõ 330’un
üstündedir.
- Bütün bu tasarruflar kuvvetler ayrılığı ilkesi-
nin ihlali anlamına gelmiyor mu?
- Anayasamõz kuvvetler ayrõlõğõ ilkesini benimse-
miştir. Parlamenter rejim içinde yönetimi kabul edi-
yoruz. Parlamenter sistemin doğasõna uygun olarak
artõk bugün yürütmeyle yasama organõ aşağõ yukarõ
iç içe bulunuyor. Çünkü başbakan yasama organõ
içindeki çoğunluk partisinden seçiliyor. Yürütmesi-
ni sağlõklõ yapabilmesi için de yasamadan destek al-
masõ lazõm. Ancak bizde yürütme ve yasama ilişki-
lerinde hükümet tam anlamõyla yetkili ve kudretli.
Yani TBMM’ye sevk edilen kanun tasarõlarõ aley-
hinde iktidar partisi kanadõndan hiçbir konuşma gö-
remezsiniz. Ya da eğer milletvekilleri tarafõndan
verilen teklifler varsa bunlar iktidar partisinin mer-
kez yönetiminin bilgisi ve desteği altõnda yürütüle-
bilir. Öte yandan Cumhurbaşkanlõğõ görevini yapan
Sayõn Abdullah Gül hükümetin idari tasarruflarõna
hiçbir engel çõkarmadõğõ gibi TBMM’den gelen ya-
salarõ derhal yürürlüğe koymak suretiyle hükümete
gereken kolaylõğõ göstermektedir.
- Esas olarak da rektör atamalarında hüküme-
tin elini tamamıyla serbest bırakmıyor mu?
- Asõl ona gelmek istiyorum. YÖK üyelerinin se-
çimi cumhurbaşkanõ tarafõndan yapõlmaktadõr. Za-
man içinde kadrolaşma yönünde YÖK’te yeterli sa-
yõya ulaşõlmak suretiyle üniversite rektörlerini be-
lirlemede önemli bir aşama kaydedilmiştir. YÖK
üniversitelerden gelen rektör adayõ listelerinde dü-
zenleme yapmakta, cumhurbaşkanõ da YÖK’ten ge-
len listeleri onaylamaktadõr.
- İyi de, eski uygulamanın da böyle yapıldığını
söyleyerek kendilerini savunmuyorlar mı?
- Eskiden bu tür uygulamalarõn yapõlmõş olmasõ
bugün bunlarõn tekrar edilmesini hiçbir şekilde hak-
lõ göstermez. YÖK’ün üniversitelerden gelen liste-
ler üzerinde değişiklik yaparken bu değişikliği haklõ
nedenlere dayandõrmasõ, bunun bir sebebinin olma-
sõ gerekir. Nitekim bu konudaki idari işlemler Da-
nõştay’a, ya da idari yargõya intikal ettiği zaman bu
mahkemeler bu işlemlerin hukuki sebeplerini sor-
makta ve istemektedirler. Yine bu iktidarõn önemli
tasarruflarõndan bir tanesi basõnõ vergilendirme yo-
luyla baskõ altõna alma eylemidir. Nitekim bunun
sonucu alõnmõştõr. Baskõ altõna alõnan medya grubu-
nun gazetelerinin çehresi değişmiştir. Ama bunu
köşe yazarlarõ değil, haberler bakõmõndan söylüyo-
rum. Bir de işin şu boyutu var. Belli gazete ve tele-
vizyon kanallarõ bankalardan sağlanan ve banka
mevzuatõna aykõrõ olduğu iddia edilen kredilerle ele
geçirilmiştir. Daha açõk söylemek gerikirse Sabah
ve ATV olayõ. Başkalarõ da var.
Sözdereformlayargõ
siyasallaştõrõlacak
- Peki, bu taslak yürürlüğe girseydi ne olurdu?
- Kamuoyu tepkisiyle AKP’nin reddettiği bu anayasa
taslağõ yürürlüğe girmiş olsaydõ bu üyelerin hemen
dördünü AKP kendi çoğunluğuyla seçecekti.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarõnda bir oyun dahi
kararlarõ nasõl değiştirdiğini düşünelim. HSYK’de de aynõ
yapõlanma öngörülüyor. Türkiye bunun denemesini yaptõ.
1961 Anayasasõ’nda HSYK 18 üyeden oluşuyordu. Bunun
altõsõ Yargõtay’dan, altõsõ birinci sõnõf hâkimler tarafõndan,
üç üye senato, üç üye de Meclis’ten seçiliyordu. O zaman
TBMM önünde aday hâkim kuyruklarõ oluştu ve bu
yürümedi. Bu hüküm 1971’de değiştirildi. TBMM’nin bu
tür seçimlerde çok partizanca davrandõğõna ilişkin pek çok
örnek var. Bu tür seçimlerin Türkiye’de yürümediği hatta
kargaşaya neden olduğu ortadadõr. Onun için biz
geçmişten biraz ders almalõyõz. Ergun Özbudun’un
hazõrladõğõ taslakta yüksek yargõnõn oluşturulmasõna
ilişkin hükümlerin aslõnda yüksek yargõyõ
siyasallaştõrmaya yönelik olduğunu görüyoruz.
- Yani bu hükümetin yargı reformundan anladığı
yüksek yargının siyasallaştırılması mı?
- Evet. Yeni hazõrlanan taslakta HSYK’nin sekretaryasõ
olacaktõr, deniliyor. Bununla şunu söylemek istiyorlar:
Özlük İşleri Genel Müdürlüğü Adalet Bakanlõğõ
bünyesinden alõnacak, kararnameler ve hazõrlõk işlemleri
kurulun bünyesinde yapõlacak. Teftiş hizmetleri kurula
bağlõ müfettişler tarafõndan yapõlacak. Sathi olarak
baktõğõnõz zaman bunlar iyi şeyler. Ama hangi kurul? Siz
siyasallaştõrõlmõş bir kurulun emrine teftiş heyetini
verirseniz uygulama bugünkünden farklõ olmayacaktõr.
İşte, Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ hakkõndaki
soruşturma ve bunu izleyen işlemler, AKP’nin bazõ
örneklerini verdiğim kadrolaşma yoluyla kurumlarõ ele
geçirme, başaramadõklarõnõ baskõ altõnda tutma, her
konuda yandaş yaratma, engel olan kurum ve kişileri
tasfiye etme ve bu suretle devlete tümüyle egemen olarak
güçlü, otoriter ve denetimsiz bir yönetim kurma planõnõn
uygulamalarõndan birisidir.
P
O
R
T
R
E
NURİ ALAN
Ankara, 1939 doğumlu. Yükseköğrenimini AÜ
Hukuk Fakültesi’nde yaptõ. Paris Uluslarara-
sõ Kamu Yönetimi Enstitüsü’nden master de-
recesini aldõ. Danõştay’da göreve başladõ. Da-
nõştay’da her kademede görev yaptõ. Anayasa
Mahkemesi’nde geçici raportör, Yüksek Seçim
Kurulu’nda (YSK) başkanvekili olarak çalõştõ.
1986’da Danõştay 5. Daire Başkanõ, 2000’de
Danõştay Başkanõ oldu. 2004’te emekliye ayrõldõ.
Makaleler yazõyor, konferanslar veriyor.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Peki, ihalelerin hep yandaş fir-
malara gitmesini nasıl karşılıyorsu-
nuz?
- İhale kanununda şimdiye kadar
altõya yakõn değişiklik yapõldõ. Bu-
nun amacõnõn ihaleleri yandaş ser-
maye sahiplerine vermek olduğu õs-
rarla ifade ediliyor. Tabii ben bunu
belgeleyecek durumda değilim. Hü-
kümetin göze çarpan icraatõ içinde
bir başka olay Deniz Feneri davasõ.
Deniz Feneri Derneği kurulmak is-
tendiği aşamada iki defa Danõş-
tay’dan geri döndü. Kamu yararõna
dernek statüsünü kazanabilmesi için
o günkü mevzuata göre Danõştay’õn
olumlu görüş bildirmesi gerekiyor-
du. Danõştay İdari İşler Kurulu ve
yetkili dairesi iki kez bu isteği geri
çevirdi. Bunun üzerine hükümet Da-
nõştay’õn görüşünü öngören yasayõ
değiştirmek suretiyle Deniz Fene-
ri’ne Bakanlar Kurulu kararõyla ka-
muya yararlõ dernek statüsü verdi.
Bugün Almanya’daki dernekle ilgili
Alman yargõsõnõn kararlarõnõ biliyo-
ruz. O kararda Almanya’daki derne-
ğin buradaki dernekle ilişkisi olduğu
yolunda hükümler var. İçişleri Ba-
kanlõğõ bu dernek hakkõnda bir dene-
tim yaptõrdõ. Bu denetim raporunda
bu derneğin çok büyük miktardaki
harcamalarõnõn usulsüz olduğu sap-
tandõ. Ama İçişleri Bakanlõğõ bunu
işleme koymadõ. Oysa
İçişleri Bakanlõğõ bunu kamu yararõ-
na dernek statüsünden çõkarmasõ ge-
rekirdi. Bununla ilgili yargõsal süreç
hakkõnda da hiçbir bilgimiz yok.
AA’da, TRT’de inanõlmaz kadrolaş-
ma oldu. Haberler, yorum program-
larõ tamamõyla yanlõ. O programlarda
yandaş aydõnlardan geçilmiyor. Bu
yandaş aydõnlar demokrasiyi sadece
seçim mekanizmasõyla ilgili görü-
yorlar. Hükümetler seçimle işbaşõna
geliyor ve askeri müdahale olmadan
görevi bõrakabiliyorlarsa bunun de-
mokrasi için yeterli olduğunu düşü-
nüyorlar.
- İyi de hukuk devleti olmadan
demokrasi nasıl oluyor?
- Demokrasilerde hukuk devletinin
varlõğõ esastõr. Hukuk devleti için de
yargõ bağõmsõzlõğõ gereklidir. Türki-
ye’de hukuka aykõrõ inanõlmaz işler
oluyor. Bu arkadaşlarõ dinlediğim
zaman bunlara kesinlikle temas et-
mediklerini görüyorum. Konularõ sa-
dece ordunun, askerin geçmişteki ya
da şu anda olduğunu iddia ettikleri
eylemleri. Bunun dõşõnda ne işçi
haklarõna, ne ifade özgürlüğüne, ne
yargõnõn hükümet ya da hükümet
içindeki bakanlar tarafõndan baskõ al-
tõnda tutulmasõna dikkat çekiyorlar.
Adalet Bakanlõğõ mutlaka soruşturma
açmak zorundadõr. Aksi hal bu vahim hukuk
ihlalinin bakanlõğõn bilgisi dahilinde ve
korumasõ altõnda yapõldõğõ yönündeki
düşünceleri haklõ kõlacaktõr.
Erzincan Başsavcõsõ hakkõndaki
soruşturma ve işlemler AKP’nin devlete
tümüyle egemen olarak güçlü, otoriter ve
denetimsiz bir yönetim kurma planõnõn
uygulamalarõndan birisidir.
AA VE TRT’DE YANDAŞ AYDINDAN GEÇİLMİYOR
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Kuvvetler ayrõlõğõ ilkesi tümden yok ediliyor
Y A R I N : E S K İ Y A R G I T A Y 8 . C E Z A D A İ R E S İ B A Ş K A N I N A C İ Ü N V E R