18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2010 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Arınç Doğru Söylüyor Her durmuş saatin günde iki kez doğru zamanı göstermesi gibi, dikkatle dinlenen her konuşmada da, bazı doğrular bulmak mümkündür, hatta konuşmacı Bülent Arınç olsa bile... Nitekim; Bülent Arınç gerçekleri kendi görüşüne göre eğip bükmeyi amaçlayan dünkü konuşmasının bir yerinde de doğruyu söylemiştir: Aslında bu bir iktidar mücadelesidir. Ve bu çerçevede 18 Şubat 2010’da, yani dün bir kez daha patlak veren bunalımın geleceği, daha 22 Temmuz 2007 günü belli olmuştu. 2007 seçimlerinden önce de bu sütunda dile getirildi. AKP’nin o oylamayı farklı kazanması halinde önündeki hedef “sivil darbenin” önündeki beş engeli kaldırmak olacaktı. Bu beş önemli engel, başta Çankaya olmak üzere, bir ölçüde üniversite, ama özellikle yargı ve dördüncü güç medya ve nihayet, sivil darbenin başarısı için mutlaka yoldan çekilmesi gereken TSK idi. Nitekim öyle de oldu. AKP, 2001 seçimlerini yüzde 47 gibi inanılması güç bir skorla kazandı. Sonra da hiç vakit geçirmeden belirlenen hedeflere saldırdı. Çankaya, MHP’nin de katkısıyla, kolaylıkla düşürüldü ve oraya Abdullah Gül oturtuldu. Gül’ün aracılığıyla YÖK, onun aracılığıyla da üniversite ele geçirildi. Çankaya ve YÖK ele geçirildikten sonra geride kalan üç hedefe organize saldırılar düzenlendi. Tuncay Özkan’dan başlayarak, medyanın çıban başlarının tasfiyesinde önemli adımlar atıldı, sonunda Aydın Doğan’a kadar dayanıldı. Yargı ve TSK sistematik saldırılarla yıpratıldı. TSK’nin önce yıpratılması, sonra diz çöktürülmesi amaçlandı. Bu operasyon sürdürülmektedir. Bütün bu hedeflere yönelik saldırılar birbirini izlerken, Ergenekon operasyonlarıyla sivil darbe karşısındaki direnci kıracak bir yılgınlık ortamı yaratmaya çalışıldı. Son günlerde yaşadığımız bu büyük planın yargıya yönelik yüzüdür. AKP, polis içindeki F tipi örgütlenme ve onun yargı içindeki uzantılarından yararlanmak isterken, irticanın üstüne gitmek isteyenlerin yıldırılması da ihmal edilmedi. Direnen yargının son kaleleri de ele geçirilmeye çalışılmakta, bunun için yaratılan krizlerden yararlanılarak yargı yıpratılmakta, yargı bağımsızlığını, yürütme değil de bizzat yargının kendisi tehdit ediyormuş izlenimi veren bir ortam yaratılarak, yürütmenin güdümünde yargının oluşturulması için “yargı reformu” kisvesi altında yeni düzenleme yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır. AKP’nin bu planının kamuoyunun şu andaki durumu ve güçler dengesi ile başarıya ulaşıp ulaşamayacağını kestirmek güçtür. Ama bu imkânsız olsa dahi denenecek yol, devletin varlığına kasıt, yolsuzluk, kokuşmuşluk, becerisizlik vb. nedenlerle yitirilen halk desteğini elde etmek için bir kez daha mazlumu oynamaktır... Yargı operasyonu bir yandan sürdürülürken, ortamı germek ve mazlum postuna bürünmek yöntemi de uygulanmaktadır. Şimdiye kadar bu yöntemin başarılı sonuç vermiş olması, şimdiden sonra da denenmesinin nedenidir. Ancak bu yöntemin bundan sonra sonuç vereceğinden emin olmak da safdilliktir. AKP şimdiye dek karşı tarafın da hatalarından yararlanarak, bu yolu şimdiye dek başarıyla denemiş, hep gerginlik yaratmış, bu ortamlarda kendisini demokrasinin savunucusu mazlum olarak gösterip, puan toplamıştır. Ama artık mazlumluk aşamasından mağrurluğa, sonra da zalimliğe geçtikleri konusunda kamuoyunda oluşan kanaat aynı oyunun oynanmasını güçleştiriyor. AKP yedi buçuk yıl içinde Türkiye’yi son derecede gergin, bütün kurumları birbirine düşmüş, mekanizmaları durmuş bir hale getirmiştir. Bunu çoğunluk da görmekte. AKP’nin bu ortamda, bütün kural dışı hamlelere karşın, bu iktidar savaşını kazanması da güç. Bugün, Prof. Dr. Süheyl Batum ile birlikte, saat 21’de Cem TV’deki “Ayıptır Söylemesi” programında, bütün bu konuları Sonar Yönetim Kurulu Başkanı ve yazar Hakan Bayrakçı ile tartışacağız. [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Adalet Bakanõ’nõn açõklamasõna tepki gösteren HSYK Başkanvekili, ‘Kurulmuş zemberek gibi konuşuyor’ dedi Özbek’ten tokat gibi yanõt CHP lideri Deniz Baykal ‘yargõ depremi’ni değerlendirdi, çözüm için ‘çare seçimdir’ mesajõ verdi ‘Bu bir cemaat hesaplaşması’ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda yargõdaki son geliş- meleri değerlendirdi. Baykal, “Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez bir adliye bir başka adliyeyi basmıştır. İlk kez bir başsavcı bir başka sav- cı tarafından tutuklanmıştır. Bunu nazari, teorik hu- kuki bir ihtilaf gibi an- lamak çok vahim bir ya- nılgıdır” dedi. “HSYK’nin kendi yet- kileri içinde aldığı kararın doğru olduğunu, hükü- metin bir tereddütten son- ra gerekli tebligatı yap- masından da memnuniyet duyduğunu” bildiren Bay- kal, “Bu olayı değerlendirirken, herkes hükümetin bu olayın ar- kasındaki fail olduğunu görme- lidir. AKP kendi dünya görüşü- nü yargıyı dayatmaktadır. Yan- daş yargı, diyorduk. Bu, mevzi bir olay olarak kalırsa elbette sa- kıncalıdır, tehlikelidir ama bir sı- nırı vardır. Yandaş yargı konu- su artık bir mevzi olayı olmaktan çıkmıştır. Tehlikeye giren hu- kuk düzeninin kendisidir” dedi. Türkiye’de bir süreden beri siyasi kadrolaşmanõn ötesinde bir cema- at kadrolaşmasõnõn ortaya çõktõğõ- nõ vurgulayan Baykal, “Hüküme- tin himayesi, gözetimi, desteği al- tında yargı da, güvenlik güçleri de yer yer cemaat kontrolüne geçmiştir. Bu bir cemaat hesap- laşmasıdır. Bu bir kırılma noktası olacaktır. Bu olaydan sonra eğer bu olayı ortaya atanlar amaçla- rına ulaşırlar, hedeflerini ger- çekleştirirlerse Türkiye’de ar- tık herkes tehdit altındadır. Her an her şey herkesin başına gele- bilir demektir. Şu anda tehlike- de olan hukuk devletinin kendi- sidir” görüşünü dile getirdi. “Hükümet boğazına kadar bu işin içine batmıştır” diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adaleti tehdit eden en büyük tehlike, ada- letin siyasetin emrine girmesidir. Bu tutum, siyaseti adalete yerleş- tirme, savcılara, hâkimlere emir kumanda etme, hükümetin ta- lepleri doğrultusunda tetikçi hu- kukçuların, yargıçların, savcıların devreye sokulmak isten- mesi, böyle arayışların or- taya çıkması, siyasete göre savcı aranması, başba- kanların savcı aradıkları- nı ilan ederek yola çıkma- ları, başbakanların savcı arayışları doğrultusunda dava kurgulamaları, Tür- kiye’de adaletin temelinin çatırdamakta olduğunu göstermektedir.” Deniz Baykal, bir soru üzerine “Bunun çaresi seçim, halk. Tür- kiye’yi birbirine kattılar. Freni kalmadı bu iktidarın. Her ikti- darın -özellikle de bu iktidarın- yargı frenine ihtiyacı vardır. Ülke sahipsiz. Bu tabloyu yön- lendirecek bir cumhurbaşkanı arıyoruz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in önceki gece yaptõğõ açõklamaya çok sert sözlerle yanõt verdi. Dün HSYK’ye gelişinde gazeteci- lerin sorularõnõ yanõtlayan Özbek, Er- gin’in önceki gece yaptõğõ basõn top- lantõsõnõn anõmsatõlmasõ ve “Bakan çok sert bir değerlendirme yaptı” denilmesi üzerine, “Maalesef Adalet Bakanımız dediğiniz gibi çok sert bir açıklama yaptı. Bir Adalet Ba- kanı’ndan beklemediğimiz çok ağır ve sanki hukukun karşısında, yar- gının karşısında görünümde bu- lunmak isteyen bir görüntü vermek isteyen, kurulmuş bir zemberek gi- bi konuşan bir Adalet Bakanı’yla yüz yüze geldik ekranlarda. Esef duyduğumu belirtmiştim, aynı şeyi tekrarlıyorum” diye konuştu. Özbek, HSYK’nin hâkim bağõm- sõzlõğõ ve hâkim teminatõ esaslarõna gö- re kurulmuş, görev yapan anayasal bir kurum olduğunu ifade ederek sözle- rine şöyle devam etti: “Bu kurul Adalet Bakanlığı’nın genel evrakı gibi çalışan bir büro değildir. Maa- lesef bakanlık ve bir kısım çevreler HSYK’yi bu konuma oturtmaya ça- lışmaktadır. Şimdi hal böyle olun- ca bu noktada şunu ifade etmek de gerekiyor, aylardan beri belki yılı aşkın zamandan beri bizim birta- kım hukuk ihlalleri ve adil yargı- lanma hakkının bir köşeye bırakıl- dığı birtakım uygulamalara karşı Adalet Bakanı’na bu konuları yasal zeminlere taşıması, bu işin yetkili merci olan, denetim yeri olan yar- gıya yazılı emir yoluyla götürülmesi konusunda kurulun aldığı kararlar vardı. Bu kararların gerekleri ya- pılmadığı gibi, yargı süzgecinden ge- çirilmediği gibi bugüne kadar da bi- zim yüzlerce hatta binlerce diyece- ğimiz başvuru ve şikâyetleri so- nuçlarından Kurul’a cevap ver- mek gereğini duymadılar.” ‘Yeni düzen çabası’ Gazetecilerin, “Ergin, yetki gasbı yaptığınızı belirtti” demesi üzerine Özbek, şunlarõ söyledi: “Adalet Ba- kanımız keşke o metni bir hukuk- çuya hazırlatsaydı. Kendisi hu- kukçudur ancak bir hukukçunun hazırlamadığı bir metni okuduğu iz- lenimine kapıldık. HSYK’nin bu ko- nudaki görev ve yetkilerinin ne ol- duğunu daha iyi anlayabilir ve ona göre özenle seçilmiş ifadeleri kul- lanırdı. Gördüğüm kadarıyla şudur: Hukuk sistemimiz ve kuvvetler ay- rılığı sistemi içinde HSYK başta ol- mak üzere yargıya karşı bir yıp- ratma ve bunun sonucunda yeniden bir düzen getirme çabaları söz ko- nusudur. Bunu da burada bir ba- samak olarak kullanılacak bir ham- le olarak görüyorum.” Özbek, HSYK’den ayrõlõrken de bir gazetecinin Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn sözlerini anõmsat- masõ üzerine, “Hiçbir şekilde yap- tığımız uygulamadan, aldığımız karardan, kararın hukukiliğinden endişemiz ve yanlışlığıyla ilgili söy- lenenlere ‘peki’ dememiz söz ko- nusu olamaz” dedi. “Olayın siyasi- leştirilmesine karşı olduklarını” belirten Özbek, şöyle konuştu: “Bugün biraz daha netleşti. San- ki bu olayın, ‘yargõ reformu’ adı al- tında HSYK’nin yapısının acele olarak bir an evvel değiştirilmesi- ne, bu kuruldan kurtulunmasına ve yargının yeniden şekillendirilmesine bir başlangıç olarak yürütülmeye başlandığını, işletildiğini görüyo- ruz... Şunu da söylemekten kendi- mi alamıyorum; yürütmenin bu- güne kadar göstermediği yargı ba- ğımsızlığı karşısındaki duyarlılığı, burada, neden bu şekilde öne çı- kardığını ve bu işin arkasında ne- den bu kadar ağırlıklı olarak dur- duğunu da anlamış değiliz... Olay öyle ki, artık ‘Suyumu bulandõrdõn’ meselesine doğru gitmektedir. Her- kesin sağduyuyla olaya yaklaşaca- ğını umuyorum. Sayın Cumhur- başkanımızdan da bu konuda ta- rafsız ve objektif değerlendirmeler yapıp, buna bu şekilde yaklaşma- sını da bekliyorum.” Özbek, “Savcılara yönelik uygu- lamanın hâkimlere neden yapıl- madığına” ilişkin soruya, “Bu, işin boyutlarını biraz daha büyütmek anlamına gelir. O, belki bizim yar- gı bağımsızlığına karşı hassasiye- timizden” yanõtõnõ verdi. ‘Bakan konuyu biliyordu’ Ergin’in açõklamalarõna ilişkin bir soru üzerine de Özbek şunlarõ kay- detti: “Sayın Adalet Bakanı’nın, kurul başkanı olarak, kendi kuru- luna bu şekilde tacizde bulunması bizi incitti... Sayın Adalet Bakanı o gün gelip, kurulun toplantısına ka- tılabilirdi. Çünkü konuyu biliyor- du... Kurulun aldığı karara, önce- likle kurul başkanının saygı gös- termesi, uyması gerekirken Sayın Bakan’ın bu şekilde bir ifadede bu- lunmasını doğru bulmuyorum.” YARGITAY BAŞKANI GERÇEKER: Yasalarıaçıpdoğru dürüst okusunlar ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçe- ker, dün makamõna geli- şinde gazetecilerin soru- larõnõ yanõtladõ. Gazetecilerin, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in önceki gece yaptõğõ, “Yar- gıtay’ın toplanarak, HSYK’nin yaptığının doğru olduğuna dair ka- rar alması ihsası rey ni- teliğindedir” şeklindeki açõklamasõnõ anõmsatma- larõ üzerine Gerçeker, şun- larõ söyledi: “Biz ihsası reyi kimseden öğrene- cek değiliz. Eğer ihsası rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Baka- nı’nın kendisidir. Saba- ha karşı saat 05.00’te yaptığı açıklamayla ih- sası reyde bulunmuştur. İhsası rey o şekilde olur. HSYK’nin yetkisinde olan bir konuda verdiği kararın hukuka uygun olduğunu bildirdik. Bu- nun dışında bizim her- hangi bir değerlendir- memiz yok. Yasaları açıp okusunlar, doğru dürüst okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar.” Gerçeker, gazetecilerin Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül’ün yargõ refor- muna ilişkin sözlerini anõmsatmasõ üzerine, “Biz de reform istiyoruz ama reform istekleri farklı. Biz, yargı bağımsızlığı- nın güçlendirilmesini is- tiyoruz” dedi. Birdal:Yaşananlar dehşet verici ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - BDP Diyarbakõr Milletvekili Akın Birdal, Meclis’te düzenledi- ği basõn toplantõsõnda, “Devrimci Karargâh” davasõnda tutuklu bu- lunan gazeteci, yazar ve yayõncõla- rõn durumunu değerlendirdi. Başsavcõ İlhan Cihaner’in tutuk- lanmasõyla başlayan süreci, “Yaşa- nanlar dehşet verici, herkes hukuk adına kendi yargısını yaratmaya çalışıyor” sözleriyle değerlendiren Birdal, “Bugün 12 Eylül hukuku aynen sürüyor. Herkesin hukuku kendine olmaz. Herkese göre hu- kuk oluşturulamaz” diye konuştu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Faruk Bal, AKP hükümetinin mü- dahalesiyle yaşanan yargõ kriziyle ilgili soru üzerine, AKP’nin yürütülen soruş- turmalarõ, “gizli ajanda- sındaki siyasi hedeflere yürümek” için kullandõğõ- nõ ifade etti. AKP’nin dev- leti yönetilemez hale getir- diğini, bunun temelinde de AKP’nin yasama, yürütme, yargõ erklerini çatõştõrmasõ- nõn yattõğõnõ belirten Bal, “AKP yarattığı sanal gün- demler ile ülkenin gerçek sorunlarını gizlediğini” belirtti. Bal, “AKP’nin giz- li ajandasında, yargıyla hesaplaşma, yargı reform taslağı adı altında ortaya çıkan anayasa değişikliği de bulunuyor. AKP, bu soruşturmaları bahane ederek, gizli ajandasında bulunan hedefe doğru yü- rümek için bunları alet ediyor” diye konuştu. ‘BAKANLIĞIN GENEL EVRAK BÜROSU DEĞİLİZ’ Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’e tepki göstererek “Bir Adalet Bakanõ’ndan beklemediğimiz çok ağõr ve sanki hukukun karşõsõnda, yargõnõn karşõsõnda görünümde bulunmak isteyen bir görüntü vermek isteyen, kurulmuş bir zemberek gibi konuşan bir Adalet Bakanõ’yla yüz yüze geldik ekranlarda” dedi. ‘Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez bir adliyenin bir başka adliyeyi bastõğõnõ söyleyen Baykal, “Tetikçi hukukçular, yargõçlar, savcõlarõn devreye sokulmak istenmesi adaletin temelinin çatõrdadõğõnõ gösteriyor’’ diye konuştu. MHP’Lİ FARUK BAL: YARGI REFORMUNA GEREKÇE HAZIRLANIYOR AKP erkleri çatõştõrõyor TÜSİAD’DAN ERDOĞAN’A ZİYARET Boyner: İş dünyası kaygılı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sa- nayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD) Başkanõ Ümit Boyner, yargõ ile hükümet ara- sõnda yaşanan gerginliğin “hem iş dünyası hem de bütün Türkiye için önemli bir kaygı konu- su” olduğunu söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’õn yeni başkanõ Boyner ve beraberindeki heyeti, Başba- kanlõk Merkez Bina’da kabul etti. Boyner, kabu- lün ardõndan gazetecilere yaptõğõ açõklamada, Er- doğan ile TÜSİAD’õn “2010-2012 Programı”nõ paylaştõklarõnõ söyledi. Boyner, “Çeşitli konu- larda işbirliği yapma imkânımız olacak gibi görünüyor” dedi. Boyner, gazetecilerin sorularõ- nõ da yanõtladõ. “Yargı ile hükümet arasında bir gerginlik yaşanıyor. İş dünyası, bu gerginliği nasıl karşılıyor” sorusuna Boyner, yargõnõn “si- yasallaşmaya götürüldüğü” gibi bir görüntünün yurttaşlar arasõnda ciddi güven kaybõna neden olabileceğini vurguladõ. Boyner, “Bizim için de böyle. İnsanlar birçok şeyden yoksun yaşaya- bilir ama adaletin işlemeyeceği korkusuyla ya- şayamaz. Onun için umuyoruz ki bu noktada- ki tartışmalar bir anlayışla çözümlenebilir çünkü gerçekten hem iş dünyası hem de bütün Türkiye için bu önemli bir kaygı konusu” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle