18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SON ARAŞTIRMALAR <:>- co 1 c/> ŞEKERLİİÇECEKLER KANSER RİSKİNİ ARTTIRIYOR Gıla, meyve aromalı içecekler ve ben- zerı meşrubar türlerinin düzenli olarak tü- ketılmesi, Amerikalı bilim insanlarına gö- re pankreas kanserinc davetiye çıkarıyor. Birada ise olutnlu bir etki: Araştırmacılar bi- ranın kemikleri güçlendirebileceğini söy- lüyor. Pankreas kanseri gerçi ender görülüyor, fakat kanserin teşhisinden beş sene sonra (or- talatna olarak) hastaların %95'i yaşamım yi- tirmekte. Minnesota Universitesi'nde Mark Pereira ve arkadaşlarına göre, pankreas kanseri ve meşrubat tüketimi arasında ke- sin bir ilişki var. Epidemioloji uzmanı ve ar- kadaşları, Singapur'da 60.000 kadın ve er- keğin sağlık durumlarını tın dört yıl takip et- ti. Bu zaman içinde 140 pankreas kanseri ta- nısı kondu. Haftada iki kez veya daha faz- la, çok şekerli içecek ıçenle- rin kansere ya- kalanma olası- lıftı %87 daha y ü k s e k - Meyve su- yu tuketımı ve pankreas kanseri arasında ista- ristiksel bir ilişki ortaya çıkmamış. lçeceklerdeki yüksek şeker içeriği bedendeki ensülin seviyesini yükseltmekte, bu da pan- kreastaki kanser hücrelerinin büyümesini teş- vik etmekte. Pereira, Singapur'daki refah dü- zeyi ve mükemmel sağlık hizmetleri nede- niyle, araştırma sonuçlarının Avrupa ve Amerika için de önemli olduğunu söylüyor. Kaliforniya Üniversitesi bilim insanla- rıysa, biranın etkilerini araştırdı. Araştırmanın nedeni Amcrikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün, besınle alınan silis- yumun kemiklerin ve bağdokusunun gelişimi ıçin önemli olduğunu açıklayan raporuydu. Bira bilindıği gibi önemli miktarda silısyum içerir. Ancak biranın içindeki silisyum, monosilısik asit biçımindedır. Araştımıa me- derı Charles Bamfbrtih, ABP'de satılan yüz- den fazla bira tiiründeki silisyum oranının lıt- re başına 6-57mg. arasında değişfiğinı söy- lüyor. Açık renkli malt türleri daha fazla si- lisyum içermekte. Serbetçiotu da arpadan da- ha lyı bir silisyum kaynağı: İçindekı silisyum oranı dört misli. SOYA FASULYESİNDEN TAVUK ETİÜRETİLDİ Mıssourı Üniversitesi bilim insanları so- ya fasulyesiyle, tavuk etini aslına çok yakın bir şekilde taklit ettiklerini açıkladı. Özel bir işlem tekniğiyle soya unundan tavuk göğsü ürettik diyor araştırmacılar. Tavuk eti ta- dında ve renginde soya ürünleri zaten var- dı, aına bilim insanlarımn hedefleri tavuk etinın yapısmı da taklit etmekti. Soyaya, tavuk etini ısırma hissi veren lif- lı yapıyı elde etmek için özel bir süreç ge- liştirilmiş. Yapay tavuk eti tıpkı doğal et gi- bi parçalara ayrılabilmekte. Fu-Hung Hsıeh ve arkadaşları, soya unundan ayrıştırdıkla- rı proteinleri kaynar durumda, içine su ve- rilen iki bur- lindirin iyı- n e sıkıştır- m i j l a r . Diğer soya ürünlerin- den farklı olarak su oranı %75'e kadar çıkı- yor. Bu yüksek .su oranı tavuk etinin yapı- sını ve görünüşünü veriyor. Soyanın kolesterolü düjüren, kemikle- ri güçlendiren ve prostat, meme ve kolo- rektal kanserleri önleyici etkileri var. Ancak kimi uzmanlar işlemler sırasında değerli fi- to/bitkisel östrojenlerin ve vitaminlerin kaybolabileceğini ve soyayla üretilen tavuk etinin beklendiği kadar sağlıklı olmayaca- ğını düşünüyorlar. Ayrıca sonuçta yapay bir ürün ve belli başlı katkı maddelerine karşı alerjik olan kimi insanların soya üriinlerine karşı da alerjileri var. AYNIYERDE BİNLERCE AYAK İZİ Çin'de dinozorlara ait üç binden fazla ayak izi saptandı. Xinhua haber ajansının açıklamasına göre en az yüz milyon yıllık olan ayak izleri Doğu Çin'deki Shandong eyaletinin Zhucheng kentinde bulunmuş. On ila seksen santim arasında değişen ayak izleri, aralarında Tyrannosaurus'un da bu- lunduğu altı farklı türe ait. Ayak izlerinin tümü aynı yönde olduğu için hayvanların toplu olarak göç ettiği ya da izlerin bir korku reaksiyonuyla oluştuğu düşünülebilir, diyor Wang Haijun. Bir ola- sılıkla otçul türler, et(,il türlere saldırmıştır. "Dinozor kenti" olarak anılan Zhucheng'de bugüne dek elli ton kemik (.ıkarılmış. 1964 yılından beri kazılan bölge dünyanın en bü- yük dinozor buluntu yeri. GÜNEŞİMİZ YENİDEN UYANDI Güneşimiz 2006 yılından bu yana "leke uykusundaydı". Ancak kısa bir süredir ye- niden büyük güneş lekeleri görülmeye baş- r ırıSoldaki fotoğraf 2003, sağdaki 2010 yılında çekıldi. landı. Astronomlar David Kuhness ve Wemer Pötzi'ye göre, bu durum güneş et- kinliklerindeki uyanışın belirgın bir işareti. Güneş etkinliği aşağı yukarı on bir yıllık bir devri izliyor. Bu devirlerde dönüşümlü ola- rak az ve çpk güneş etkinliği yaşanmakta. Son güneş lekelerinin görüntnesiyle 250 yıl- dır sistematik olarak yapılan kayıtlardan bu yana 24. güneş devri başladı. NASA'ya göre, etkinlik artışı 2013'te bekleniyordu. Ancak güneşteki etkinlik yoğunluğunda bir devirden diğer devire önemli oynamalar kaydedildiğinden, et- kinlik artışının tam olarak ne zaman ger- çekleşeceğini öncelemek zordur. Etkinlik azalması 2006 yılında başlamıştı ve cok uzun sürdüğü için de bilim insanlarının dikkati- ni yekmişti. Astronomlar 20 Ocak'ta iki yıl- dan bu yana en büyük patlamaları (İng.: fla- re) gözlemlediler. Yüksek enerjili güneş ışı- nı biçimindeki ve yüklü parçacıkların ışık hı- zından hızlı hareketi, güneşin en şiddetli et- kinliklerindendir. Patlamalarla birlikte mil- yonlarca km/s hızla hareket eden ve man- yetik güneş maddesi taşıyan dev bulutlar şek- linde koronal kütle atımları yaşanmakta. Bunlar güneş sisteınımızin en yüksek ener- jili püskürtüleridir ve uzay havasını önem- Araştırma YAŞLANMA SÜRECİNDEN S0RUMLU BİR GEN KEŞFEDİLDİ li ölçüde etkileyebilirler. Bunun sonucun- da uyduların yörüngeleri, telsiz trafiği, GPS konumlamaları bozulabilmekte. TÜTÜNDUMANI ARTIKLARIKANSERO- JEN MADDEÜRETİYOR Evdeki eşyaların üzerine sinen tütün du- manı artıkları sigara içmeyenler için de teh- like yaratıyor. Nikotin, havadaki belli baş- lı içeriklerle reaksiyona girince kanserojcn maddeler oluşuyor ve bu tehlikeli maddeler cilt üzerinden bedene giriyor. Sonuç, tütün dumanı etkisinde bırakılan selülozu ince- leyen Amerikalı bilim insanlarına ait. Nitrosamin olarak bilinen bu tehlikeli mad- deler tütün ürünleri içilen odalarda ve oda içindeki tozda bulunuyor. Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı'nda Hugo Destaillats ile çalışan ekip son araştırmasıyla tütün ürün- leri içilen evlerdeki nikotin artıklarından özellikle de küçük çocukların daha çok et- kilendiğinı ka- nıtladı. Bebekler ze- hirlı tnaddeleri emeklerken cilt, solunum ve ağız yoluyla alıyor- lar diyen bilim insanları, araş- tırma sırasında selüloz tabakasın) nikotin içe- ren su buhartna tuttuktan sonra nitrik asi- din etkisinde bırakmışlar. Bu madde kapa- lı mekânlarda bulunur. Tütün artıkları asit- le reaksiyona girerek zehirli nitrosamin üretmişler. Araştırmanın ikinci aşamasında içinde sigara içilen iki kamyonun içini in- celeyen bilim insanları burada da zararlı mad- deler tespit etmişler. Bazı nitrosaminler hayvanlarda mutasyonlara yol açmakta ve kanserojen madde olarak kabul ediliyor. Bu maddelerle gelen tehlikeyi ölçmek isteyen bilim insaVıları, dayanırlığını da incelemiş- ler. İki saat içinde tütün dumanı artıkları- nın sadece yüzde ellisi indirgeniyor. Nilgün Özbaşaran Dede Kromozomlarımızın uçlarındaki korııyucu kılrflar olarak tanımlanan telomerler ne kadar uzunsa ömrümüz o kadar uzun olııyor. Her hücre Kilünmesinden sonra biraz daha kısaldıkları için, uzun telomerlerle dünyaya gelmek daha iyi. Ingiliz bi- limciler, şimdi telomerlerin uzunluğunu belirleyen bir gen tiirü keşfetti. Bununla birlikte ne kadar uzun yaşayacağımız çevre ve yaşam biçimi faktörleriyle de ilgili. Londra King's C^ollege kurumundan Tim Spector şimdi "biyolojik yaşam süremizi" araştırdı. Ekibiyle birlikte insan kalıtımındaki yarım milyon gen varyantını inceleyen Spector, aradığını TERC geninin yakınında buldu. Bu gen varyantını taşıyanlar çok kısa telomerlere sahiler. Bu gen, sadece ebeveynlerden birinden geçse bile, "biyolojik ömrü- miizden" 3,6 yıl çalıyor. "Araştırma sonucumuz bazı insan- ların genetik olarak daha hızlı yaşlanmaya göre program- landıklarını göster- mekte" diyor bilim adanıı. Sigara içine, aşırı kilo veya hare- ketsizlik gibi olumsuz faktörler de ekle- nince biyolojik ya- şam süresi daha da kısalmakta. Araştırma çeryevesinde yaklaşık olarak 3000 kişinın ka- lıtımı incelenirken, telomer uzıınluğuyla ilişkili olabilecek çok sayıda gen varyantı dikkate alınmış. Bu veriler daha son- ra başka 9000 kişinin DNA karşılaştırılmasıyla kontrol edil- miş. Sonuçta 3. kroınozom üzerindeki TERC geninin yakı- nındaki bölge kalmış geride. ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle