19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ARALIK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Danıştay ve Cumhuriyet’e saldırılardan tutuklu sanık Alparslan Arslan, pişman olduğunu yineledi 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Arslan: Baskı altındaydım HATİCE TUNCER Hangi Demokrasiden Söz Ediyorsunuz? Pazar günü yine bildik olaylara tanık olduk. Başbakan’ın Dolmabahçe’deki ofisinde rektörlerle toplantı yaptığını öğrenen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden elli kadar genç, o görüşme esnasında kendi sorunlarını içeren bir dosyayı sunmanın yararlı olacağını düşünmüşler ve masum, gerçekten demokratik bir girişim yapmak istemişlerdi. İstanbul polisinin, bu girişimi insafsız cop darbeleleri ile nasıl engellediğini, o çocukları hınçla tekmelediklerini televizyon haberlerinden utanarak izledik. O utanç, ülkenin en büyük kentinde Emniyet Müdürü’nün, her yurttaş gibi yasal haklarını savunmaktan başka suçu olmayan gençleri orantısız güç kullanarak haşat etmekten adeta zevk duyan personelini aklama çabalarını öğrenince daha da arttı. Emniyet Müdürü, “Öğrencilerin demokratik haklarını kullanmasına polis asla engel olmaz. Demokratik haklar kullanılırken, fiili zorlamaya va yasal sınırlar aşılmaya çalışılırsa, o zaman polis yasal yetkisi olan ‘zor kullanmayı’ uygular” diyor. Birinci Ergenekon davasında tutuklu sanık Alparslan Arslan Cumhuriyet gazetesine yönelik bombalı saldırı ile Danıştay’a yönelik silahlı saldırıyı “baskı altında” yaptığını söyerken baskının kaynağına ilişkin sorulara “net” yanıtlar vermedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri’de görülen davanın dünkü duruşmasında gazetemize yönelik bombalı saldırı ile Danıştay’daki saldırılarda azmettiricilikle suçlanan tutuksuz sanık Salih Kurter’in öğrencisi olduğunu söyleyen “Küçük Salih Hoca” olarak anılan Salih Yaşar soruları yanıtladı. Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz Yaşar’a, Danıştay saldırısından 3 gün önce Alparslan Arslan’ın evine tutuksuz sanık Süleyman Esen ile birlikte gitmelerine ve cin çıkartma iddialarına ilişkin sorular yöneltti. İddialar üzerine Arslan, yaşananların “okuma” olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı’nın “Neden okuyor” sorusunu ise Arslan “İnsanda bir hal vardır. Morali bozuktur, kafası takılmıştır” diye yanıtladı. Neden moralinin bozuk olduğu sorusunu ise Arslan şöyle yanıtladı: “Baskı altındaydım o dönemde. Cumhuriyet ve Danıştay olayları, Mustafa Yücel Özbilgin’in rahmetli olmasına neden olan olaylar, baskı altında oluşmuş hadiseler.” Başkan Şengün “Bunların ev Doktorlar hakkındaki soruşturmada tanık dinlendi İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davası tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsü’nde görevli doktorlar hakkında yürütülen soruşturma kapsamında, Doç Dr. Cengizhan Türkoğlu tanık olarak ifade verdi. Mahkemeye bir yıl sonra gönderilen raporda imzası olan Doç. Dr. Türkoğlu dün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen’e tanık olarak ifade verdi. Türkoğlu, gazetecilerin “Diğer doktorlar şüpheli olarak ifade verdi. Siz neden tanık olarak ifade verdiveliyatı mı sana baskı yaptı? Evdeki dua bununla mı ilgili” sorusuna Arslan “Bu olayların gerçekleştiği dönemde baskı altındaydım” diye yanıtladı. Başkan Şengün’ün “Kimden bu baskı” diye ısrarlı sorusuna “Baskı altındaydım. Neticede pişmanım. Uzun zamandır pişmandım da söylemiyordum. Siz şimdi bir yere gitmek istemezsiniz de baskı altında gidersiniz ya” karşılığını verdi. Başkan’ın baskının ne olduğu konusundaki ısrarı üzerine Arslan “Halin altına girme” diye yanıt verdi. Şengün ise “Halin altına girme nedir” diye sordu. Arslan şöyle konuştu: “Neticede Türkiye Cumhuriyeniz” sorusuna “Şu an Allah biliyor, ben bilmiyorum” yanıtını verdi. Haberal’ın tedavisini üstlenen doktorlar hakkında “terör örgütüne yardım etmek” suçundan soruşturma başlatılmıştı. Prof. Dr. Sezer Karcıer, mahkemeye gönderdiği yazıda şu değerlendirmelerde bulunmuştu: “16 Ekim 2009 tarihinde Haberal’ın ayakta tedavi edilebileceğine ilişkin bir rapor planlandı, ancak hastanın şikâyetlerinin artması ve kullanmakta olduğu ilacın yan etkilerinin meydana gelmesi üzerine bu rapordaki tıbbi değerlendirmelerin geçersiz hale geldi ve işleme konulmadı.” baskıyla götürdü” sorusuna Arslan “Sayın Başkan, Doğu Bey, bağımsız varlıklar değiliz. Bazı şeyleri irade dışı istemeyerek yapabiliriz” diye karşılık verdi. Başkan Şengün, Salih Yaşar’a Arslan’da bulunan bazı Arapça yazıları göstererek anlamlarını sordu. Bunların Kuranıkerim’den ayetler olduğunu söyleyen Yaşar, yazıların Salih Kurter’e ait olduğunu söyledi. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Veli Küçük’ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük, baz istasyonu kayıtlarından ulaştığı sonuçlara göre Salih Yaşar’a birçok soru yöneltti. Küçük, Yaşar’ın Alparslan Arslan’ın arkadaşı ve Ata şehir’de Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların alınıp verildiği iddia edilen evin sahibi Recep Özkan ile çok sık görüştüğünü iddia ederken, Yaşar “Hatırlamıyorum” dedi. Zeynep Küçük “Bu durumda daha fazla soru sormayacağım” diyerek salonu terk etti. Tekrar söz alan Alparslan Arslan “23 saattir aynı konuyu konuşuyorsunuz. Ben olayı hatırlıyorum. Salih Kurter’in evindeydik. Salih Kurter, Süleyman Esen ile Salih Yaşar’a, ‘Bu arkadaşı bir okuyun’ dedi. Yaşlı adam, bir şey diyemedim. Okuma denen olay böyle başladı. Üsküdar Zeynep Kâmil’deki eve gittik. Üç kişiydik. Orada da Salih Yaşar okuma işini yaptı” dedi. ti kanunlarına aykırı bir şey yapmak taraftarı değilim. Pişmanım. Bunların hepsi somut şeyler.” Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu ise, “Baskı size mi, ailenize mi yapıldı” diye sordu. Arslan “Cumhuriyet ve Danıştay hadiseleri isteğimle yapılan şeyler değil. Benim hukuk fakültesi okumuşluğum var. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını da okudum” diye konuştu. Hâkim Haşıloğlu’nun “Şu anda üzerinizde baskı var mı” sorusunu Arslan “Ben şunu söylüyorum. Ben kanunlara uyulması taraftarıyım” diye yanıtladı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise “Sizi kim Babası ifade verdi Arslan’ın babası İdris Arslan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği dilekçeki “oğlunun can güvenliğinin olmadığı” iddialarına ilişkin olarak dün Silivri Cumhuyet Başsavcılığı’na ifade verdi. Son üç aydır oğlunda düzelme gördüğünü belirten İdris Arslan, “Kanaatim Alparslan’ın olayın içyüzünü anlatabileceği yönündedir. Bu Danıştay davasının arkasında çok büyük güç odaklarının olduğunu düşünüyorum. Bu güç odaklarının Alparslan’ın konuşmasını önlemek amacıyla Alparslan’a zarar verebileceklerini de öngörüyorum” dedi. Böyle güvenlik gücü olur mu? Sayın Çapkın’ın bu savunmasının ne denli haklı olduğunu söyleyebilmek için, Dolmabahçe’de, gözaltına alınarak yargı önüne çıkarılanların tutuklanma isteği ile sevk edildikleri mahkeme tarafından anında serbest bırakılmış olduklarından habersiz olmak gerekiyor. Varsayılsın ki o elli kadar öğrenci yasal olmayan bir eyleme başvurmaya kalkışmış olsunlar. Onları durdurmak için, öğrencilerden Işıl Kurt’un anlattıkları türünden, genç kızları aralarına alarak tekmeleyen, göğüslerine, yüzlerine ve bellerine vuranları gerçekten güvenlik gücü olarak adlandırmak, onlara güvenmek kabil midir? Cumartesi günü, gençlerin girişimini cop darbeleri ile önlemekten geri kalmayan polisin, ertesi gün yine Dolmabahçe’de iki futbol kulübü yanlılarının birbirlerine karşı şiddet kullanarak giriştikleri arbede karşısında hoşgörülü davranmış olması, istendiği zaman yasaların yorumlanmasında çifte standart kullanmayı geçerli sayan bir demokrasi anlayışının ta kendisidir. Demek ki polis için asıl olan, siyasal iktidarın canını sıkacak en küçük girişimin daha başlamadan susturulmasının sağlanmasıdır. Yasalar herkes için adil ve eşit olarak uygulanmak istenilse, idare orantısız güç kullanma alışkanlığından vazgeçemeyen güvenlik mensuplarını yasal çizgilerin içine çeker. Önceki günkü ayıplar bir kez daha yinelenmez. Ne yazık ki, geçmişte de benzer eylemlerle karşılaşanlar, tepkileri bastırmak için idarenin suçluları cezalandıracağı yönündeki resmi açıklamalarının, uzayıp giden soruşturmalarla bir sonuca varmadan küllendirilmeye çalışıldığının tanığı olmuşlardır. Yasal ölçülerin çizgilerinin dışına çıkanların tam olarak saptanamadığı türünden müfettiş raporları, sadece bundan sonraki olaylara da karışanlar olursa, şimdiden masum ilan edileceği yolunda peşin bir güvence vermekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir. Dünkü gazetelerde, polis müfettişlerinin olaya el koyduğunu okuyunca, o peşin güvencenin ne zaman müfettişlerin çekmecelerinden çıkarılacağını düşündüm. Umarım bu kez varılacak sonuç beni yanıltıcı türden olur. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] AKP’DEN HABERAL ÖNLEMİ SUÇ DUYURUSU Hâkim ve savcılara tazminat koruması AKP tarafından verilen yeni “torba” yasa önerisinde, yaptıkları işlem ve verdikleri karar nedeniyle, hâkim ve savcılar hakkında tazminat davası açılmasının yolu kapatılıyor. AYŞE SAYIN THY’nin engelli yolcu ayıbı İstanbul Haber Servisi Refakatçi yolcu kabul etmediği için Türk Hava Yolları’nın (THY) Malatyaİstanbul seferini yapan uçağından indirildiğini belirten Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri görme engelli Kenan Önalan, THY yetkilileri ve olayda sorumluluğu bulunanlar hakkında “ayrımcılık” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede “THY yetkilileri, 7 Ağustos 2010 tarihli 2631 sefer sayılı uçuşun sorumlu kaptanı ve yetkili uçuş ekibi ile soruşturma sonunda belirlenecek sorumlu kişilerdir” denilerek, uçuş işlemlerinde Önalan’a “hakaret kabiliyeti kısıtlı yolcular kapsamında” olması nedeniyle refakatsiz uçamayacağının söylendiği ve yolculardan Mustafa Tokuş’un refakatçi tayin edildiği belirtildi. Olayın Önalan’ı küçük düşürdüğünün belirtildiği dilekçede, Önalan’ın bunu kabul etmemesi nedeniyle uçaktan çıkarıldığı anlatıldı. Dilekçede, firmanın personelden birini de refakatçi olarak önerme şansı olmasına karşın Önalan’ın “uçuş hakkını engellediği” vurgulandı. ANKARA Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın hakkındaki “tahliye talebini” reddeden 9 hâkim hakkında açtığı tazminat davasını kazanması, AKP hükümetini harekete geçirdi. AKP milletvekilleri tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan yeni “torba” yasa önerisinde, hâkim ve savcıların yaptıkları işlem ve verdikleri kararlar nedeniyle haklarında tazminat davası açılması yolu kapatılıyor. TBMM’ye geçici maddelerle birlikte 120 maddeyi bulan “torba yasa” tasarısı sunan AKP hükümeti, eksik kalan düzenlemeleri de dün TBMM Başkanlığı’na 3 milletvekilinin imzasıyla sunulan yeni “torba yasa” önerisi ile tamamlamak için harekete geçti. Yeni yasa önerisi, halen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “alt komisyonda” bulunan torba yasa tasarısı ile birleştirilecek. Öneri, şu düzenlemeleri öngörüyor: . Hâkimler ve Savcılar Yasası’na eklenen bir düzenlemeyle, “kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa, hâkim ve savcılar aleyhine” tazminat davası açılamayacak. Mağdurlar hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle de ancak “devlet aleyhine” tazminat davası açabilecekler. Söz konusu hüküm, önerinin yürürlüğe girdiği tarihte görül mekte olan davalar, kesinleşmemiş hükümler, temyiz aşamasında olan kararlar için de uygulanacak. Görülmekte olan davalar da devlet aleyhine devam edecek. Tazminat istemli davalar, kovuşturma sonucunda verilen hükmün ya da davalara ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren 6 ay içinde açılabilecek. Eğer tazminat kararı verilirse, devlet ilgili kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde “görevini kötüye kullanan” hâkim ve savcıya rücu edebilecek. Böylece Haberal davası dahil, özellikle Ergenekon davası sanıkları, kendilerini yargılayan hâkim ve savcılarla ilgili “kişisel kusurları” da olsa haklarında kişisel tazminat davası açamayacaklar. Hedef 275 kadın milletvekili Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Siyaset Grubu Sözcüsü Uğur Karaca, TBMM’deki kadın üye sayısını arttırmak amacıyla “Hedef 275” adlı proje başlattıklarını bildirdi. Türkiye’nin nüfusuna, geçmişine ve güzelliklerine ortak olan kadınların ülke yönetimine de ortak olma zamanının geldiğini kaydeden Karaca, kadınların Meclis’te yeterli sayıda temsil edilmesiyle topluma kadın bakış açısının her yönüyle yansıyacağını belirtti. Karaca, şöyle konuştu: “Antalya’nın nüfusunun yüzde 51’i artık sadece seçmek değil, seçilmek de istiyor. Bu nedenle ‘Hedef 275’ projesi kapsamında Antalya Kadın Gücü Birleşimi’ni oluşturduk. Antalya Kadın Gücü Birleşimi, kadın aday adayı sayısını arttırmak, desteklemek ve siyasi partilere baskı yaparak kadınların seçilebilir sıralarda yer almasını sağlamak için bir dizi eylem yapacaktır.’’ (Fotoğraf: AA) YARSAV’da Tarhan kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YARSAV’ın önceki gün gerçekleştirilen genel kurulunda yapılan seçimi mevcut başkan Emine Ülker Tarhan’ın başı çektiği liste kazandı. Yönetim kurulu, Leyla Köksal, Murat Arslan, Ayşe Altun, Mustafa Karadağ, Bülent Yücetürk, Nuh Hüseyin Köse, Mehmet Kaya, Oktay Aydın, Kamil Çil, Bihter Aydın, Ramazan Bayrak ve Celal Çelik isimlerinden oluştu. Tuncay Güney ortaya çıktı TORONTO (AA) Ergenekon soruşturmasının temelini oluşturan iddiaların sahibi olan ve bir süredir kendisinden haber alınamayan Tuncay Güney, Anadolu Ajansı’na konuştu. Ergenekon sanığı SESAR Başkanı İsmail Yıldız’ın, duruşmada söylediği “Fethullah Gülen ve Tuncay Güney 3537 gün önce öldü” iddiası üzerine açıklama yapan Güney, bu şekilde bir yerlere şifreli mesaj gönderildiğini ileri sürdü. Güney, 2 yıldır prensip olarak hiçbir yere konuşmadığını belirterek, Toronto’da 2 yıl önce bir lokantada tehdit edildiğini ileri sürdü. Güney, “Ölüm korkusu ile her gün ölmektense bir kere ölürüm daha iyi. Ne yapacaklarsa yapsınlar” diye konuştu. Sol bir örgüt tarafından gerçekleştirilen bir soyguna katıldığı iddiasıyla tutuklanmıştı Yazar Doğan Akhanlı’ya destek İstanbul Haber Servisi Bir grup yazar, aydın ve gazeteci, 1989 yılında yasadışı sol bir örgüt tarafından gerçekleştirilen soyguna katıldığı iddiasıyla 4 ay önce Türkiye’ye girişi sırasında gözaltına alınarak tutuklanan yazar Doğan Akhanlı’nın serbest bırakılmasını istedi. Doğan Akhanlı’nın serbest bırakılması istemiyle dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali’nde düzenlenen toplandıda konuşan Avukat Eren Keskin,“Dosyaya göre Doğan 1989 yılında bir soygun girişimi ve cinayet nedeniyle 4 Ağustos tarihinde Türkiye’ye girişi sırasında gözaltına alınarak tutuklandı. Kanıt ise 1992 yılında gözaltına alınan bir şahsın ağır işkence altında verdiği kesinleşen ifadesidir” dedi. Doğan Akhanlı hakkında ifade veren şahısın kendisini 1990 yılından itibaren tanıdığını söylediğini anlatan Keskin,“Oysa suç 1989 yılında işlenmiştir. Doğan’ın bu suçun faillerinden olduğu tümüyle çökmektedir. Soygun esnasında ölen şahsın oğlu da Doğan hakkında fotoğraf teşhisi yaptırılmadığını hem de hiç görmediğini söylemiştir. Doğan’ın işlemediği bir suçtan cezaevinde yatması hukuk açısından sakıncalı bir durumdur” diye konuştu. Dünya Yazarlar Birliği (PEN) Yönetim Kurulu üyesi Tarık Günersel de dernek olarak Doğan Akhanlı’nın yanında olduklarını söyledi. . Doğan Akhanlı’nın Almanya’dan arkadaşı Selami Gürel’de Akhanlı’nın 12 Eylül mağduru olduğunu, bugün Türkiye’de 12 Eylül hukuku nedeniyle cezaevinde yattığını söyledi. Öte yandan Almanya, Hollanda ve Fransa’nın da aralarında olduğu Avrupa ülkelerinden PEN, Sosyalist Parti ve Yeşiller Partisi üyelerinden oluşan 21 kişilik bir heyetin Türkiye’ye gelerek gözlemci sıfatıyla mahkemeyi takip edecekleri belirtildi. SGK’de reform sürgünü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) il müdürlüğünde, “reform” adı altında çalışanlara baskı ve sürgünler yapıldığını öne sürdü. BES’ten yapılan açıklamada, kurum yemekhanesindeki müfettiş masasında yemek yediği için BES SGK işyeri temsilcisi Şükrü Dinçel’in Bornova’ya sürgün edildiği, birçok sendika üyesi hakkında da soruşturma açıldığı, geçici görevlendirmeler yapıldığı belirtildi. Emniyette intiharın görüntüleri İstanbul Haber Servisi İstanbul’da geçen mart ayında gasp iddisıyla gözaltına alınarak Şişli Emniyet Müdürlüğü’nün 7. katındaki nezarethanesine konulan Erhan Turan pencereden düşerek ölmüştü. Olayın 9 ay sonra ortaya çıkan görüntülerinde ise tuvalete gideceğini söyleyerek nezaretin kapısını açtıran Turan’ın, polislerin dalgınlığından yararlanarak 7. kattan atladığı görülüyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti lokalinde düzenlenen basın toplantısında tutuklanan yazar Doğan Akhanlı’nın serbest bırakılması istendi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle