19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ARALIK 2010 SALI HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 Şener, WikiLeaks belgelerinin ‘yabancıların hezeyanı’ olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi ‘AKP’de duymayan yok’ ERDEM GÜL Bu Oyunu Görün... ANKARA WikiLeaks belgelerindeki Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP ile ilgili iddialar için dönemin Başbakan Yardımcısı ve Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, “O dönemde bunları partide ve hükümette konuşmayan ve duymayan yoktu” dedi. Şener, torba kanunla hükümetin Başbakan ve bakanlar için “örtülü af” getirdiğini söyledi. WikiLeaks belgelerinde “yolsuzluklar istifa ettirdi” denilen bakanın kendisi olduğunu açıklayan Türkiye Partisi Genel Başkanı Şener, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Şener’in açıklamaları şöyle: Belgeler geçiştirilemez: WikiLeaks belgeleri yabancıların hezeyanı diye değerlendirilemez. Öyle bir bakış açısı yanlıştır. Diplomasi kuralları içinde süzülerek rapora WikiLeaks belgelerinde “yolsuzluklar istifa ettirdi” denilen bakanın kendisi olduğunu açıklayan Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, yayımlanan belgelerin geçiştirilemeyeceğini söyledi. “Benim hükümette olduğum dönemde bu iddialar bakanlar arasında, kulislerde, milletvekilleri arasında konuşuluyordu. Hatta diyebilirim ki duymayan yoktur” diyen Şener, Başbakan Erdoğan ve bakanlar için Meclis’te soruşturma komisyonları kurulması gerektiğini belirtti. bağlanmış kriptolardır. Her bir belgenin ayrı bir niteliği, delil olan derecesi var. Mutlaka önemsenmeli. İktidar sanki diplomasi dedikodusuymuş gibi hava vererek yandaşları tarafından da hafife aldırtmaya çalışıyor. İşe yanlış başladılar. Meclis ve savcılar göreve: Hukuk devletinde başbakan veya bakanların görevlerinden dolayı ortaya çıkan suç konuları ve yolsuzluklara karşı savcılar devreye girer. Başbakan ve bakanlar için Meclis’te soruşturma komisyonları kurulmalı ya da savcılar tezkere hazırlayarak Meclis’e göndermelidir. Ancak herkes izlemede. Bunun sebebi de daha geride çok fazla belgenin olması. Duymayan yok: Benim hükümette olduğum dönemde bu iddialar bakanlar arasında, kulislerde, milletvekilleri arasında konuşuluyordu. Hatta diyebilirim ki duymayan yoktur. Hükümet belgelerin arkasında İsrail olduğu kanaatinde. Ancak şimdi İsrail ile arayı düzeltmeye çalışıyorlar. Haydarpaşa’ya gitmeyen uçakla yangına hızla destek gösterilmesi sonrası Netanyahu ile telefon diplomasisi yakınlaşmayı başlattı. Cenevre görüşmeleri oluyor. Bunlar İsrail kanadını yatıştırmaya yönelik girişimler. İsrail bu haliyle iktidarı teslim almıştır. Örtülü af: Meclis’e sevk edilen torba kanun tasarısında özelleştirmelerle ilgili düzenlemeler mahkeme kararlarını ortadan kaldırmaya dönüktür. Bunların hepsinin altında örtülü aflar var. Daha sonra başlarına iş açacak yolsuzluk iddialarıyla ilgili konular bir af kanunu ile dosyanın temizlenmesi şeklinde düzenlemeye bağlanıyor. Bu torbada da özelleştir me ki doğrudan Başbakan’ı ilgilendiriyor ve bakanlar hakkında mahkemelerin karara bağladığı yolsuzluk ve suiistimaller Meclis’ten yasa çıkarılıp kaldırılıyor. Örtülü af çıkarılıyor. Bu dönemin zenginleri: Varlıklarını legalleştirdikleri zaman servetleri kamuoyunun önüne çıktığı zaman TÜSİAD üyeleri orta sınıfa dönecektir. Henüz bu servetler ortaya çıkmadı. Bazı ipuçları var. Dolar milyarderi sayısının 8’den 30 kişiye çıktığına ilişkin. Ancak tam ortaya çıkmadı. Orada burada saklananlar var. Yabancı ülkelerde yatırımlar var. Hükümeti de İstanbul’a taşısınlar: Para politikalarının merkezi olarak Merkez Bankası’nın Maliye politikalarının merkezi olan yerde olmasında yarar var. Bu açıdan hükümeti de İstanbul’a taşısınlar. Ancak bu anayasanın değiştirilemez ilkelerine aykırı olur. ‘İ SVİÇRE’DE HESAP’ POLEMİĞİ ‘AKP’li tüm vekiller de belge almalı’ CHP’li İnce, “Türk halkının bütün yaşamı, olmayan şeyin belgesini bulmakla geçiyor. Sayın Başbakan da hatta bütün AKP’li milletvekilleri de İsviçre bankalarında hesabı yoktur belgesini bulabilir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Başbakan, milletvekili adayı olurken ‘sabıka kaydı yoktur’ belgesi aldığı gibi İsviçre bankalarından da ‘burada parası yoktur’ diye belge alabilir. Hatta bütün AKP milletvekilleri almalı” dedi. CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum da konuyla ilgili yeni araştırma önergeleri vereceklerini söyledi. İnce, dün düzenlediği basın toplantısında, WikiLeaks belgeleri tartışması sırasında Erdoğan’ın “Olmayan şeyin belgesi mi olur?” dediğine dikkat çekerken şunları söyledi: “Türk halkının bütün yaşamı, olmayan şeyin belgesini bulmakla geçiyor. 9.5 milyon yeşil kartlıdan ‘üzerinde tapu yoktur’, evlenmek isteyenlerden ‘sağlık sorunu yoktur’, işe girmek isteyenlerden, ‘askerlikle ilişiği yoktur’, milletvekili adaylarından ‘sabıka kaydı yoktur’ belgeleri isteniyor. Demek ki olmayan şeyin belgesi olabiliyormuş. Bu vatandaşlar, bütün bu belgeleri bulabiliyorsa, Başbakan da İsviçre bankalarında hesabı yoktur belgesini bulabilir.” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “WikiLeaks belgelerinde kendisiyle ilgili tanımlamalarla ilgili tek kelime etmediğine” dikkat çeken İnce, “ABD’liler söyleyince o kabadayı Arınç niye susuyor?” dedi. 30 bin öğretmen atamasının yeni yapıldığına dikkat çeken İnce, “Başbakan, MİT’i görevlendirdiğini söylemişti. MİT Başbakan’a rapor verdi de ucu acaba Sayın Başbakan’ın çevresine mi dokunuyor, Başbakan neden korkuyor” dedi. Batum, MYK toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında, WikiLeaks belgelerini önemsediklerini ve oluşturdukları komisyonun ilk raporunu verdiğini söyledi. Batum, daha önce verilenlerin yanı sıra yeni araştırma önergeleri vereceklerini belirtti. Batum, TÜPRAŞ örneğini vererek, “Belgelerin Türkiye’de çok uzun zamandır tartışılan yolsuzluk iddialarıyla örtüştüğünün bilinmesini istiyorum” dedi. Başbakan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabının olduğu iddialarına değinen Batum, “Biz Başbakan’ın 8 hesabı olduğu iddialarının tartışılıyor olmasından üzüntü duyuyoruz. Âşık Veysel’den şiir okunarak gidecek gibi değil. Keşke Başbakan ve arkadaşları sadece bazı iddialarla haysiyetiyle oynanan kişiler için de Âşık Veysel’in sözlerini hatırlasaydı. Bunun cevabını istiyoruz şiir istemiyoruz” diye konuştu. Bilmem siz de düşünüyor musunuz, günlerin güzel geçtiği, çocukların geleceğe umutla baktığı mevsimleri... Düşlerin yüreğinde kalan mevsimleri, ölümleri, yıkımları. Van’da 16 yaşındaki Canan Saldık’ı öldüren kurşunun askeri kışladan gelmesi, askerlerin yargılanması. Daha nice ölümler... Buldukları bombanın patlamasıyla parçalanan çocuk bedenleri... Hakkâri’de çöplükten yemek artığı toplayan çocukların buldukları el bombasının patlaması, mayınlara basarak can vermeleri. Her çocuk ölümü içini yakar insanın... Salt çocuk ölümleri değil tüm ölümler, kıyımlar yeni bir acıyı yaşatır topluma. Kim istemez silahların susmasını, kim istemez ölümlerin durmasını? Daralmış bir yüreği, çocukları ölen anaları, babaları düşünüyorum sabahın sisi inerken kentin üzerine. Vicente Aleixandre’nin anlattığı karanlık ve uçsuz bucaksız tüm bedenlerin derinden kopup gelen aydınlığında, ruhların haykırışını... Bir sesi, soluk alıp vermeyi dizelerde: “İşte herkes orda, bakarsın geçişlerine. Nasıl can atarsın, aralarına karışmak tanımak için onları. Yüreğinde çılgın kasırgadır çıldırtan seni. Acının depreştiği bir kalabalık, içine işlemiş susku, ha deyip karar verirsin. İşte geçiyorlar. Herkes. Çocuklar ve kadınlar. Durmuş oturmuş erkekler bile. Acı apaçık bakışlarında.” O bakışları her yerde görürsünüz... Varlığın anahtarını anlat diyen şair, iki ırmağın damarları arasında ölen kız çocuklarını düşünür. Yaşamın dinginliğini... Ölümleri, kıyımları... Çamlıca gişelerinde, Dolmabahçe’de polisin üniversiteli gençlere ne denli acımasız olduğunu anımsatır insana. Yerlerde sürüklenen, kasıklarına tekme atılan o çocuklar bizim... Bizim kışladan atılan kurşunla ölen Canan.. Ceylan, Beritan, Mehmet, Hasan bizim... Güneşin rengi alınlarında solan çocuklar, gençler. Bu ülkede demokrasi, özgürlük, adalet var mı Tanrı aşkına söyleyin! Var mı faili meçhul cinayetleri aydınlatan, devlet içinde çöreklenen silahlı çeteleri ortaya çıkaran siyasal güç? 30 yıl önce alçakça katledilen Kemal Türkler ve çığlık çığlığa o günü anlatan Nilgün Soydan: “Babamın katilini ben gördüm!” Savcı Doğan Öz’ün katili, katilleri... Balgat ve Bahçelievler katliamı... Onların katilleri aramızda şimdilerde... Ve biz günlerdir WikiLeaks’in gizli belgeleriyle 1977’deki 1 Mayıs katliamını, ABD’den gelen keskin nişancıların, kanlı eylemi yaptıktan sonra Ankara’ya, oradan da ülkelerine döndüklerini konuşuyor muyuz? Biz konuşuyor muyuz Kahramanmaraş katliamını, Çorum’u, Madımak’ı, Gazi Mahallesi’ni? Biz hesap soruyor muyuz 12 Eylül darbesini yapanlardan, 28 Şubat’tan, emuhtıra verenlerden? Şu soruyu soruyor muyuz: “Neden ve niçin?” 28 Şubat ne için yapıldı? Erbakan’ı tarihin siyasi kuyusuna atıp, AKP’yi iktidar yapmak için. ABD’nin dış politika örgütlenmesini, Irak’ı işgalini, Afganistan’a niçin girdiğini bilmiyor muyuz? Ortalığa saçılan belgeler benim ve sizin için bilinmedik bir şey mi? Çamlıca gişelerinde, Dolmabahçe’de polisin acımasızlığı... Genç ve çocuk ölümleri... Patlayan pombalar... Talim ateşleri... Mayınlı tarlalar, çöplükte yiyecek artığı ararken paramparça olan çocuk bedenleri. ABD ve İngiltere’nin oyunları... Türkiye, İtalya, Fransa, İspanya, Belçika ve Almanya’ya yerleştirilen füze kalkanları. Taliban, El Kaide, Hizbullah... İsterseniz gözlerinizi yumun, CIA kamplarında eğitilen köktendinci terör örgütlerini düşünün 70’li, 80’li yıllarda... Başınızı göğe çevirin... Kuzey Irak’taki PKK kamplarını, başlarına çuval geçirilen askerlerimizi. Irak’ta ölen binlerce sivil kadını, erkeği, çocuğu... Zamanın akan suyunda, kente inen sisin altında, varlığın anahtarını anlatın biraz olsun. Gözlerinizi açıp çevrenize bakın, olup bitenleri görmeye çalışın... Emperyalizmin gücünü, sömürüyü, sermayeemek çelişkisini, küreselleşmenin vahşi kapitalizmin gülen yüzü olduğunu anlayın artık, anlayın!.. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Filistin Ulusal Yönetimi lideri Mahmud Abbas ile Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘İsrail’den beklentimiz açık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail ile Türkiye arasında Cenevre’de yapılan normalleşme görüşmelerini “teknik seviyede” olarak nitelendirerek “Türkiye’nin beklentileri gayet açık ve sarihtir. Buna ekleyeceğim bir şey yok” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Filistin Ulusal Yönetimi lideri Mahmud Abbas ile Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. İki lider görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Gül burada yaptığı konuşmada, Filistinlilerin kendi bağımsız devletini kurmalarının çok önemli olduğunu ve bu kapsamda eylül ayında başlayan görüşmeleri desteklediklerini ifade etti. Mahmud Abbas da, barış sürecindeki görüşmelerin tekrar başlaması ve İsrail’in yeni yerleşim birimlerinin inşasını durdurması konusunda herhangi bir gelişme olmadığını belirtti. İki lider daha sonra soruları yanıtladı. Gül, “Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu’nun İsrailli bir yetkili ile görüştüğünü biliyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusu üzerine, “Teknik seviyede görüşmeler yapılıyor. Türkiye’nin beklentileri gayet açık ve sarihtir. Buna ekleyeceğim bir şey yoktur” dedi. Ankara, İsrail’in Mavi Marmara gemisinde öldürülen ve yaralananların ailelerine tazminat verilmesini ve Türkiye’den resmen özür dilenmesini istiyor. Mahmud Abbas da, “Barış görüşmeleri başlamazsa, Filistin yönetiminin feshedilmesinin de aralarında bulunduğu bazı adımların atılacağını söylemiştiniz, bunlar nedir” diye sorulması üzerine, “Ben açıkçası Filistin yönetiminin feshedilmesi gibi bir şey söylemedim. Bizim bu adımlarımızın başında Filistin Devleti’nin tanınması konusu olacak. Biliyorsunuz dün (önceki gün) Arjantin ve Brezilya, Filistin’i tanımıştır. Biz diğer devletlerden de bizi tanımalarını isteyeceğiz” diye konuştu. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 GEREKÇESİ: PROTESTONUN MEKÂNI YANLIŞ Çiçek, öğrenciye polis dayağını eleştiremedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto etmek isterken polisin sert müdahalesiyle karşılaşan öğrenciler konusunda “Keşke devletin belirlediği mekânlarda usulüne uygun yapılsa bu sıkıntıların hiçbiri yaşanmaz” dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, toplantıda Türkiye sanayi stratejisi belgesi ve eylem planı üzerinde çalıştıklarını söyledi. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çiçek, “Öğrencilere yapılan müdahalenin dozunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine şöyle konuştu: “Bir ülkede insanların teker teker ve grup halinde talepleri, protestoları olabilir. Türkiye hukuk devletidir ve neyin nasıl yapılacağı ile ilgili kurallar var. Keşke gelişigüzel mekânlarda başkalarının özgürlüklerini sıkıntıya sokacak, huzur bozacak mekânlarda değil devletin belirlediği mekânlarda usulüne uygun yapılsa bu sıkıntıların hiçbiri yaşanmaz. Fiili durumlar olunca sorularınıza muhatap oluyoruz meseleye böyle bakmak gerekir diye düşünüyorum.” Filistin’e yardım Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Filistin’deki 611 yaş arası 101 bin öğrenci için okul forması dikilmesi amacıyla değeri 1 milyon lirayı aşan 5 TIR dolusu malzemeyi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın da katıldığı törenle Filistin’e yolladı. ‘WikiLeaks konuşulmadı’ Çiçek, bir Alman firmanın İstiklal Marşı konusunda telif hakkı istediğinin anımsatılması üzerine de, “İstiklal marşı ile ilgili olarak, birilerinin aklına gelen bazen şeytanın bile aklına gelmiyor. Bununla ilgili Bakanlar Kurulu kararı imzaya açıldı” dedi. Çiçek, WikiLeaks belgeleriyle ilgili bir soru üzerine de, konunun toplantıda ele alınmadığını, ancak çok yönlü bir çalışmanın sürdüğünü söyledi. ‘Bilimsel yayın’ oyunu Plansız, programsız kurulmaları nedeniyle akademisyen sıkıntısı yaşayan yeni üniversiteler YÖK’ün garip hesaplamaları sayesinde ‘büyük başarılara’ imza attı yorumlarına neden oldu. Ardahan Üniversitesi’nde 10’dan fazla akademisyen varken listeye bir öğretim üyesinin alınması üniversiteyi listenin ilk sırasına taşıdı. retim üyesi başına düşen yayın oranında ilk sırayı, sadece YÖK listesine göre bir öğretim üyesi bulunan Ardahan Üniversitesi aldı. Ancak YÖK verilerine göre, üniversitede üç öğretim üyesi görev yaparken üniversitenin resmi internet sitesine göre ise üniversitede 10’u aşkın öğretim üyesi görev yapıyor. Beş yayın yapan tek öğretim üyesinin YÖK tarafından listeye alınması nedeniyle ortalama yayın sayısı Ardahan Üniversitesi’ni birinci sıraya çıkardı. Ardahan’ı izleyen Adıyaman Üniversitesi’nin YÖK tarafından listeye alınan öğretim üyesi sayısı 62 olsa da üniversitenin resmi raporuna göre bu üniversitede 139 KIVANÇ EL ‘Önerge vereceğiz’ CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Süheyl ANKARA Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), üniversitelerin uluslararası alanda yayımladıkları bilimsel makale istatistikleri Türkiye’nin önde gelen üniversitelerini göz ardı etti. Plansız ve programsız kurulan, akademisyen sıkıntısı yaşayan yeni üniversitelerin resmi öğretim üyesi verileri ile bilimsel yayın sıralamasında kullanılan öğretim üyesi sayıları birbirini tutmayınca bu üniversiteler büyük bir başarıya imza atmış olarak gösterildi. Türkiye’nin köklü üniversitelerinin geride kalması ise “YÖK yeni kurulan üniversiteleri kolluyor” öğretim üyesi bulunuyor. Üniversitenin yayın ortalaması da böylece yüksek gösterildi. BAĞIŞ: POLİSE KARŞI ŞİDDET KULLANILDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle yaptığı toplantı öncesi Dolmabahçe’de öğrencilere uygulanan şiddeti değerlendiren Devlet Bakanı Egemen Bağış, “İfade özgürlüğü hepimizin özgürlüğü, ‘yumurta atma özgürlüğü’ diye bir özgürlük ben duymadım, küfretme özgürlüğünü ben AB standardı olarak bilmiyorum. Saldırma, ülkenin güvenliği için canlarını riske atmış polislerimize sopalarla, yumurtalarla saldırmak herhangi bir özgürlüğün içinde yer almıyor” dedi. Polisin aşırı güç kullanıp kullanmadığı yönündeki bir soruyu da Bağış, “Polise karşı kullanılan şiddet gerçekten aşırıydı” şeklinde yanıtladı. Ortalamanın altında kaldılar Kürtçe bölüm ile gündeme gelen Mardin Artuklu Üniversitesi ile Şırnak Üniversitesi ise tek uluslararası yayın dahi yapamadı. Akademisyen sayılarının tam verilememesi nedeniyle Türkiye ortalamasının üniversite başına 0.63 olduğu listede İstanbul Üniversitesi 0.53, Ankara Üniversitesi 0.72, Gazi Üniversitesi 0.59, İstanbul Teknik Üniversitesi 0.68, Marmara Üniversitesi 0.37 ortalamada kaldı. YÖK’ten yanlış veri Cumhuriyet, YÖK tarafından hazırlanan üniversitelerin 2009 yılı bilimsel yayın verilerine (SCI, SSCI, AHCI) ulaştı. 2008 yılında 114 üniversitede 22 bin 592 makale yayımlayan Türk üniversiteleri 2009 yılında değerlendirmeye alınan 125 üniversitede 25 bin 46 bilimsel yayın yaptı. Bilimsel yayın sıralamasında 1338 yayın ile İstanbul Üniversitesi birinci olurken öğ ‘Kadrolu öğrenciler var’ AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise öğrencilere uygulanan şiddeti hoş görmediğini belirterek “Çok vahim olayların olacağı istihbaratı alınmışsa biber gazı nihai olarak kullanılabilir” dedi. Çelik, geçmiş yıllarda kendisinin de protesto edildiğini ifade ederek, “Üniversitelerde bu işi meslek edinmiş kadrolu öğrenciler var. Bu çocukların giydiği montlar bile aynı” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle