19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 7 ARALIK 2010 SALI Bir öğrenci sert müdahale sırasında hamileyim demesine karşın darbelerden kurtulamadı ve bebeğini kaybetti BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Polis dayağı bebeği öldürdü İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle İstanbul’da düzenlediği toplantıyı protesto eden öğrencilere polisin saldırısı sonucu 19 yaşındaki bir kız öğrenci karnındaki bebeğini kaybetti. Fırat Haber Ajansı’nda yer alan haberde, polisin saldırdığı bir öğrenci, ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan öğrenci karnındaki bebeğini kaybetti. Yaşadıkları ağır saldırıyı Fırat Haber Ajansı’na anlatan kız öğrenci şunları söyledi: “Yürüyüşe geçmeden çevik kuvvet kitleyi zorla kaldırıma doğru püskürttü. Yürüyüş için Dolmabahçe’ye hareket ettikten sonra çevik kuvvet polisleri yakın mesafeden gaz sıkmaya başladı. Ne olduğunu anlamadan çevik kuvvet polislerinin üzerimize doğru geldiğini fark ettim. Geriye doğru kaçmaya çalışırken biri beni yakaladı. ‘Dur vurma hamileyim’ dememe rağmen copla karnıma vurdu. Biri arkadan belimi ve sırtımı coplarken, diğeri karnıma vuruyordu. Yere yığıldım, ancak bu defa postal darbeleriyle vurdular. Arkadaşlar beni yerden alarak Kabataş İskelesi’nin oraya götürdüler” dedi. Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne kaldırıldığını ve durumunun ağır olmasına rağmen polisin acil bölüme götürülmesini engellediğini belirten kız öğrenci, muayeme sırasında doktorlara hamile olduğunu söylediğini, kendisine 4 saat boyunca serum verildiğini, sonra ultrasona sokulduğunu anlattı. Öğrenci, “Tekrar ultrasona soktuklarında bebeğimin kalp atışlarının durduğunu söylediler. O anda dünyam yıkıldı” diye konuşu. Polis Devleti Işıl Kurt, öğrenci, yere düşmüş veya düşürülmüş, bir polis tepesine binmiş, çevresinde 34 polis de tekmetokat, postalcop, artık Allah ne verdiyse... Saçı çekiliyor, bacak arasına da ekstra tekme yiyor... Kadın olmanın “hak ettiği” ekstra aşağılayıcı davranışlardan ne kaldıysa, sözlü sözsüz, hepsinden de yeterince almıştır... AKP ile ulaştığımız “daha demokratik” veya “ileri demokratik” düzenin yansımaları.. görüntüleri. Biz bu sahneleri biliyoruz, iktidarın bu zorba yüzü yeni değil, bunun en şiddetlilerini önceki 1 Mayıslarda yaşadık. Daha bir ay önce, 5 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesi, belki de tarihinde görülmemiş bir polis baskınına uğradı. Başbakan üniversitede bir açılışa davetliydi, öğrenciler de iktidarı protesto etmek için pankartlar hazırlamıştı.. Orada yaşananlar medyaya pek yansımadı. 200’ü aşkın Boğaziçi Üniversiteli akademisyenin Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de yayımlanan açıklamasından (Sayı 1235, 19 Kasım): “... O gün Boğaziçi kampusu dışarıdan getirilmiş olan çeşitli resmi ve sivil emniyet güçleri tarafından adeta teslim alındı. Üniversitenin sokak ve meydanları öğrencilere ve öğretim üyelerine yasaklandı. Hükümete yönelik eleştirilerini pankart ve sloganlarla dile getirmek isteyen öğrenciler tartaklandı, ablukaya alındı, üzerlerine biber gazı sıkıldı. Çevik kuvvet bazı binaların içine, odalara kadar girdi, öğrencileri kovaladı... Bu orantısız ve abartılı polis gücü ve şiddeti karşısında öğrencilerimizin hiçbir şiddete başvurmadan sivil protesto geleneklerini koruyabilmelerini, bizim şansımız ve öğrencilerimizin bir erdemi olarak görüyoruz...” “Çevik kuvvet, Başbakanlık korumaları ve sivil polis, bu sınır/hukuk tanımaz tavırlarıyla üniversite özerkliğini ayaklar altına almış.. o gün üniversitenin köklü gelenekleri, ilkeleri ve akademik onuru çiğnenmiştir...” Başbakan’a yönelik en küçük protesto veya el sallama bile büyük bir polis şiddetine yol açıyorsa, artık nasıl bir raya girdiğimizi anlayalım. Önce polis “alan” temizliği yapıyor, sonra Başbakan “güllük gülistanlık” yere geliyor! “Halkla bütünleşmiş” bir iktidarı mı anlatıyor bu manzara? İktidar ve cemaatçi güçler, ele geçirdikleri devleti giderek daha çok bir şiddet aracına dönüştürüyorlar... Bu şiddet, polis copu, biber gazı, postalyumruk olarak yansımıyor sadece; aynı zamanda hukuki komplolar olarak da tezgâhlanıyor! Savcı Cihaner olayı tepeden tırnağa böyle bir tezgâhtır! Cumhurbaşkanı aleyhinde dava açan Osman Kaçmaz’a Hatay’da savcılık+polis tarafından düzenlenen “kameralı baskın” da aynı türden tezgâhlardı! Devlet içinde bazı güçler belki de uzun süredir ilk kez bu iktidar döneminde “suç yaratarak” muhalefetin üzerine gidiyor! Ergenekon’da pek çok insan bu “yaratılmış suç” ile tutuluyor. Hanefi Avcı yine odasına konmuş “ses kasetleri” ile içeri tıkılmıştır! Üstelik bazı gazeteciler de kullanılmak istenerek! İktidar üniversite ve öğrenciler üzerinde yoğunlaşmış. İktidarların ve emirlerindeki emniyetin tutumu ve anlayışı zerre kadar değişmiş değil! Öğrenciyi bastır! Gösterileri dağıt! Şiddetle! İktidar, öğrencileri kışkırtıyor! Aslında bıraksalar, protestolarını, tepkilerini dile getirecekler ve dağılacaklar. Hayır! Şiddetle üzerlerine gidiyorlar! Bastırmak ve kışkırtmak, el ele gidiyor! YÖK Başkanı da rektörlerden üniversitelerde polis güçleri için yer ayrılmasını istemişti! Bu senaryoyu tanıyoruz! Sözde özgürlükçü bir iktidar! Dünyanın hangi ülkesinde, hangi tarihte, hangi zaman, gücünü dinsel siyasal inanıştan alan bir iktidar, özgürlükçü olabilmiştir! Bu iktidar dinci mi ki böyle diyorsun diyenlere, hemen önceki günkü, Başbakan’ın İmam Hatiplilerin töreninde yaptığı konuşmayı okumalarını öneririm.. Recep Bey, orada “Kutlu doğumlar, zor olur, sabır gerek” diyordu! Bu iktidar döneminde muazzam bir polis ordusu kurulmuştur ve kurulmaktadır! orhanbursali.blogspot.com [email protected] CHP’Lİ İNCE ‘Çapkın görevden alınsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, İstanbul’da Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek isteyen öğrencilere, polisin coplu, biber gazlı sert müdahalesini görüşmek için TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu “olağanüstü” toplantıya çağırdı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın açığa alınmasını istedi. CHP’li Komisyon üyeleri Ahmet Ersin, Çetin Soysal, Malik Ecder Özdemir ve Ali Rıza Ertemür, komisyon başkanlığına yaptıkları başvuruda, üniversitelerin sorunlarını ve parasız eğitimi gündeme getiren ve bu konudaki şikâyetlerini Başbakan’a iletmek isteyen öğrencilere polisin “adeta kırmızı görmüş boğalar” gibi saldırdığı belirtildi. Başvuruda şu ifadelere yer verildi: “Polisin bu tutumu, kamuoyunda tedirginlik yaratmaktadır ve insan haklarına aykırıdır. Komisyonun CHP’li üyeleri olarak demokrasiyle bağdaşmayan, sindirme ve korku toplumu yaratma amacına hizmet eden polis şiddetini görüşmek için, olağanüstü toplantı talebimizi sunarız.” AKP’li TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül ise yurtdışından yeni döndüğünü ve konuyla ilgili bugün açıklama yapacağını bildirdi. CHP Grup Başkanvekili İnce de polisin öğrencilere yönelik şiddeti nedeniyle Emniyet Müdürü Çapkın’ın açığa alınmasını istedi. Polisin tavrını, “zor kullanmak değil AKP zorbalığı” olarak niteleyen İnce, “Bu görüntüler, Sayın Başbakan’ın mağdurluktan zalimliğe geçişinin görüntüleridir” dedi. Gençlerden demokratik lise talebi Gençlik Federasyonu üyeleri, okullarda kayıt, spor, diploma ve karne gibi nedenlerle kendilerinden para toplanmasını protesto etti. Liseliler, “Parasız, bilimsel, demokratik liseler istiyoruz. Alacağız” dedi. Mecidiyeköy Meydanı’nda toplanan Gençlik Federasyonu üyeleri, “Müşteri değil öğrenciyiz”, “Zorunlu din dersleri kaldırılsın” dövizleri taşıyıp, “Halk için, bilim halk için eğitim”, “Müşteri değil öğrenciyiz” sloganları attı. Parasız, bilimsel, demokratik, polissiz ve kamerasız liselerde okumak istediklerini söyleyen Nilay Keten, “Kayıt, spor, diploma, karne gibi nedenlerle bizlerden yüzlerce lira para toplanıyor. Kameralarla ve yüksek tel örgülerle çevrili okullarda, her liseye 2 sivil polis uygulaması ile öğrencilere potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor. Amaç öğrencileri baskı altına alıp tehdit oluşturmaktır” dedi. Keten, “Parasız, bilimsel, demokratik liseler istiyoruz. Alacağız” kampanyası başlatıklarını belirterek, “Bu adaletsizliklerin çözümü mücadele etmekten geçiyor” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Burnunu kırdılar Erdoğan’ı protesto etmek amacıyla otobüsle Ankara’dan İstanbul’a gelen ve Kurtköy’de polis tarafından durdurulan öğrenci grubu içinde yer alan Miraç Ekrem Efe’nin polisler tarafından darp edilerek burnu kırıldı. Efe’nin gözaltına alınışı sırasındaki fotoğrafı ile serbest bıraMiraç Ekrem Efe. kılırken çekilen fotoğrafları uygunan şiddetin delili oldu. Ankara’da dün Yüksel Caddesi’nde toplanıp Sakarya Caddesi’ne kadar yürüyen öğrenciler burada polis şiddetini protesto etti. Öğrenciler, Efe’nin gözaltı öncesi ve sonrası fotoğraflarını dağıttı. Polisin gözaltına aldığı bir arkadaşlarının daha sonra burnu kırılmış haldeki fotoğraflarını gösteren öğrenciler, “Arkadaşlarımız gözaltına sağlıklı girdi, şiddete uğrayarak çıktı” dedi. Üniversitelere imam kadrosu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti, 15 üniversiteye, aralarında “imam” ve “gassal (ölü yıkayıcı)” da bulunan 4 bin 852 akademik ve idari kadro tahsis içeren yasa tasarısını Meclis’e gönderdi. Tasarıyla 3 bin 215 akademik, 1637 de idari kadro tahsisi öngörüldü. Hükümet tarafından dün TBMM’ye sevk edilen yasa tasarısı ile bazı üniversitelere akademik ve idari kadro takviyesi yapılacak. Tasarıyla, Akdeniz, Atatürk, Cumhuriyet, Erciyes, Eskişehir Osmangazi, Gaziosmanpaşa, İnönü, Kafkas, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Kırıkkale, Kocaeli, Mustafa Kemal, 19 Mayıs, Selçuk ve Uludağ üniversitelerine toplam 4 bin 852 kadro tahsisi planlandı. Tasarıda 3 bin 215 akademik kadro içinde 430 profesör, 695 doçent, 585 yardımcı doçent ve geriye İdari kadrolara yapılacak 1637 idari personel atamaları arasında “imam” ve “gassal” kadrosu dikkat çekti. kalanların ise araştırma görevlisi, uzman ve okutman olarak atanması öngörüldü. En fazla profesör ataması 65 ile Kırıkkale Üniversitesi’ne yapılacak. İnönü Üniversitesi 120 yardımcı doçent alacak. İdari kadrolara yapılacak 1637 idari personel atamaları arasında hemşire, eczacı, sağlık teknisyeni, ebe, kaloriferci, psikolog, kütüphanecilerin yanı sıra, “imam” ve “gassal” kadrosu dikkat çekti. Tasarıya göre Kafkas ve Mustafa Kemal üniversitelerine 1’er imam Öğrenciler suç duyurusu yaptı Başbakan Erdoğan’ın rektörlerle buluşması sırasında eylem yaptıkları gerekçesiyle polisin tarafından biber gazı ve copla müdahale ettiği öğrencilerden bazıları dün Beyoğlu Adliyesi’ne geldi. Burada toplanan grup adına, 7 öğrencinin “şikâyetçi” olarak gösterildiği suç duyurusu dilekçesi, Beyoğlu Başsavcılığı’na verildi. Dilekçede, öğrencilere müdahale sırasında “orantısız güç” kullanıldığı gerekçesiyle İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Beyoğlu Emniyet Müdürü Osman Yıldırım ile diğer bazı yetkililer ve eylem günü görevli olan emniyet personeli hakkında soruşturma yapılarak dava açılması istendi. ve gassal, Sütçü İmam Üniversitesi’ne de 1 imam ataması yapılacak. YÖK, 2000 yılı tarihli atama yönetmeliğinin ikinci bölümünde “hizmet grupları” başlığıyla yer alan 5. madde kapsamına Kurul’da ve üniversitelerde çalışanların dini faaliyetlerini dikkate alarak “Din Hizmetleri Grubu” oluşturdu. Bu hizmet grubu içinde de imam kadrosuna yer verildi. Değişiklikle artık YÖK ve üniversitelerin bünyelerinde kadrolu imam bulundurması sağlandı. YÖK, yükseköğretim üst kuruluşları ile üniversitelerde çalışacak imamların “İlahiyat Meslek Yüksekokulu veya İlahiyat Fakültesi mezunu olmaları” koşulunu getirdi. Yeni atanan gassalların, ilgili üniversitelerin “tıp fakültesi hastanelerinde” görev alacakları kaydediliyor. CHP’den hukuki destek CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Süheyl Batum, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada konuyla ilgili araştırma önergesi vereceklerini ifade etti. Batum, “Bu örnek ileri demokrasi safsataları arasında Türkiye’nin totaliter bir rejime götürüldüğünün açık kanıtıdır. Dünyanın hiçbir demokrasisinde öğrencilerine bu şekilde davranan bir iktidar olamaz. Bu çocukların arkasında olacağız, ailelerine birinci elden destek vereceğiz, hukuksal yardımı biz sağlayacağız” dedi. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ Medyada bir şaşkınlık almış yürüyor... “PKK kendi polis gücünü mü kuruyor” diye sorular dolaşıyor ortada!.. Oysa Kürt hareketinin içinde bulunduğu devinim aynı zamanda derin kaygılar da içermiyor mu?.. Örneğin “Silahlı mücadele miadını doldurdu” şeklindeki çıkış, örgütün askeri gücündeki erozyonu da anlatmıyor mu? PKK’nin legal birimleri bu yüzden mi “öz savunma” dan söz ediyor? Gelin, aylar öncesinden başlayarak bu sorulara yanıt arayalım... “Öz savunma” deyimini PKK’nin 3 yıl öncesinden itibaren öne çıkardığını unutmayalım. Yani bu tanımlama aslında örgütün 2007’nin sonlarında Kandil Dağı’nda 300 kişinin katılımıyla topladığı 10. kongresinde ortaya çıkmıştı. Örgütü yönetenler bu kongrede, PKK’nin önümüzdeki süreçteki askeri stratejisini sorgularken iki önemli nokta üzerine yoğunlaşmıştı: Birincisi “milis yapısı”, ikincisi ise bu yapının Öcalan’ın özgürlüğünü dayatacak “halk örgütlenmesi!”. Dikkat çekicidir ki “Öcalan’a özgürlük” planları bu kongrenin ardından uygulamaya konulurken sokak hareketleri de aynı dönemde yoğunlaştırıldı. “İrademiz Öcalan”, “Öcalan’sız çözüm çözümsüzlüktür” başlığıyla yürütülen kampanyalar bu planın ürünleriydi!.. [email protected] www.mehmetfarac.com deyimleri Kürtlere karşı kitlesel eylem kaygısını dışa vuruyor! Kürt Hareketi ‘Öz Savunma’ ile Ne Yapmak İstiyor?.. sürülmüştü. Ancak bir süre sonra bu hareket yetersiz kalmaya başladı. PKK’nin kırsaldaki eylem gücü zayıfladıkça örgüt içinde, sürecin halkın daha yoğun katılımıyla yürütülmesi konusunda bir kararlılık baş gösterdi. Adına “öz savunma” denilen bu strateji işte bu dönemde daha sıklıkla gündeme getirildi. Yani örgüt yöneticileri Kürtler üzerindeki bir planın başarıya ulaşabilmesi için PKK yapısının bir halk hareketine dönüştürülmesi gerektiğine inandılar... Çünkü Güneydoğu’da 15 Ağustos 1984’ten itibaren yaşanan terör eylemlerinin, aslında bölge insanının “hak arama” hareketi olduğuna inandırılması gerekiyordu! Çünkü, tıpkı kontrolsüz silahlı güçlerde olduğu gibi, kontrolsüz kitlelerin de ciddi handikapları olabilirdi! PKK 5 yıl önce lojistik uğruna yapılandırdığı “milis” gücünün yanına “öz savunma” adı verilen kontrollü intifada gücünü bu amaçla oluşturmak istedi. Bu projeyi aslında ısrarla gündeme getiren Öcalan’dı. İşte onun yazılı kanıtları: PKK liderinin “öz savunma”ya en çok dikkat çektiği avukat görüşmesi, örgütün eylemlere başlamasının yıldönümü olan 15 Ağustos’ta yayımlanmıştı. Öcalan, aynı dönemde Batman’da 4 BDP’linin yola yerleştirilen bir mayınla ölmesini değerlendirirken şunları söylemişti: “Bu Batman meselesi nedir? Bu olay söylediğim gibi bir komplo olabilir ve yeni bir faili meçhuller süreci de başlayabilir. Çevrelerinde binlerce kişi var, kendilerini örgütleyemiyorlar mı, koruyamıyorlar mı?” Öcalan 20 Ağustos’taki avukat görüşmesinde ise “Demokratik özerkliğin esasları” adlı bir planı açıkladı. Planın içinde “siyasi, hukuki, ekonomik, diplomasi ve kültürel boyut” başlıklarının yanı sıra bir de “öz savunma boyutu” adlı bir bölüm vardı. Öcalan’ın avukat görüşmelerinde en çok yer verilen bölüm işte burasıydı. Diyarbakır’ı, Diyarbakır merkezindeki halkı kim koruyacak? Soruyorum, gerilla mı koruyacak? Mümkün değil.” PKK lideri, 29 Eylül’de kamuoyuna yansıyan avukat görüşmelerinde de savunma konusu üzerinde ısrarla durmuştu. Bakın neler söylemişti: “Kürtler Diyarbakır’ı adeta ilmek ilmek örmelidirler, gerçek bir kale haline getirmelidirler. Tehlike, örgütlü olmayan Kürtleri de kapsıyor, biz olmazsak devlet onları da ezer geçer.” Öcalan’ın “öz savunma” için görevlendirdiği Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bu plan üzerinde aylarca çalıştı. DTK, bu planı Öcalan’ın önerdiği “Demokratik Özerklik” sistemi kapsamında şekillendirmeye çalıştı. Diyarbakır’da 1718 Aralık’ta toplanacak DTK Meclisi’ne sunulacak planla ilgili şu karar alındı: “Halkımızın kültürel ve fiziki soykırıma maruz bırakılma süreci devam ettiği sürece, devlet eliyle yürütülen fuhuş, uyuşturucu ve diğer toplumsal istismarlara karşı Kürt halkının kendi güvenliğini ve örgütlülüğünü oluşturması gerekliliği ifade edilmiştir.” Öcalan “savunma” konusunu “ekmek su kadar önemli” saydığına göre bu strateji PKK açısından giderek yaşamsal bir gerekçe olarak öne çıkarılıyor! Çünkü Öcalan’ın son 3 yılda özellikle vurgu yaptığı “soykırım”, “faili meçhul”, “komplo” Kitleler ürkütülüyor!.. PKK lideri işte tüm bu kaygılar nedeniyle “Silahlı mücadele miadını doldurmuş” diyenlere sert tepki veriyor, ellerindeki tek gücün silah olduğunu vurgu yapmaya devam ediyor. Öcalan şimdi işte bu yapıyı yoğunlaştırmak ve tehdit gücünü daha da arttırmak istiyor. İşte bu iddiayı güçlendirecek kanıtlardan biri... 19 Nisan 2010... PKK yöneticisi Duran Kalkan’ın örgütün ajansı ANF’ye verdiği röportajda, bugünkü tartışmalara ışık tutan o satırlar: “Bunu herkes bilsin, gerillayı güçlendirecek serhıldana (başkaldırı) daha fazla katılım göstersin. Gerilla ve halk serhıldanının birliği dördüncü dönemde özgürlüğü kazanmamızı sağlayacak iki temel güçtür. Bunları geliştireceğiz ve mutlaka bu temelde zaferi kazanacağız.” PKK’nin bu planı, “barış” ve “diyalog” söylemlerinin yoğunlaştığı bir dönemde kitleleri ürkütmek ve ayrışmayı derinleştirmekten öteye gitmez... Kürt hareketinin yapacağı tek şey var; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla Türkiye’de kardeşlik mozaiğini yaratan yüzlerce yıllık o antika kilimi ateşe vermekten uzak durmak... Toplumlar arasında “savunma” adıyla barikat kurma düşleri, huzurun içine el bombası atmaktan öte gitmez!.. Ekmek, hava.. su!.. Bakınız, Öcalan önümüzdeki süreçte çok tartışılacak o planla ilgili neler söylemişti: “Biz buna güvenlik boyutu da diyebiliriz. Kürtler soykırımdan nasıl kurtulabilir, bunu somutlaştırmalıdırlar. Kendi güvenlik sistemine kavuşmasını ifade ediyorum. Mesela askeriyede yer alacaklar mı, korucular nasıl lağvedilecek, bunlar tartışılmalıdır. Bu güvenlik boyutu halkın öz savunması ekmek, su, hava kadar önemlidir. Bu olmadan yaşanmaz.” Öcalan 27 Ağustos 2010’da “öz savunma” planını özellikle örgütün en güçlü olduğu Diyarbakır’a vurgu yaparak daha da belirginleştirmişti: “Diyarbakır için öz savunma güçlerini önermiştim. Bir tehlike durumunda Hakkâri “merkez” alınarak yapılan; Van, Şırnak, Batman, Diyarbakır ve Urfa gibi kentlerde yoğunlaştırılan sokak eylemlerinde genellikle kadınlar ve çocuklar öne C MY B C MY B Halk hareketi planı!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle