19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALIK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ İngiltere Büyükelçisi Reddaway, WikiLeaks skandalı ve Türkiye’de artan hoşgörüsüzlüğü yorumladı 7 ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN ‘Sürerse halk tepki verir’ ANKARA İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, WikiLeaks ile onlarca gizli kriptonun günyüzüne çıkmasının uluslararası diplomasi camiası için büyük bir düş kırıklığı olduğunu söyledi. Olayın diplomatların kendi aralarında ve toplumun diğer kesimleriyle kurdukları diyaloglarda kısa dönemde “tedirginlik” yaratacağını belirten Reddaway, İngiltere’nin de gizli belgelere ilişkin güvenlik sistemlerini gözden geçirmeye başladığını belirtti. Nobel ödüllü İngiliz yazar Naipaul’ün Türkiye’ye gelememesine üzüldüğünü anlatan Reddaway, “Modernleşme süreci diğerlerine karşı mutlak hoşgörüyü içermek zorundadır. Eğer insanlar korkar hale geliyor ve Türkiye’ye gelemiyorlarsa buna halk çok büyük reaksiyon verecektir” dedi. Reddaway, Cumhuriyet’in WikiLeaks sızıntıları, Hint asıllı İngiliz vatandaşı Nobel ödülü yazar Naipaul’ün tepkiler nedeniyle Türkiye’ye gelememesi ve diğer konulara ilişkin sorularına şu yanıtları verdi: Amerikan gizli belgelerinin Wikileaks tarafından dünyaya duyurulması karşısında bir diplomat olarak ne hissettiniz? Hükümetimizin kararı doğrultusunda dokümanların içeriği hakkında hiç yorum yapamam. Ama yaşanan olay çok büyük hayal kırıklığıdır. Çünkü biz diplomatların yaptığı iş büyük ölçüde karşılıklı güvene dayanır. İnsanlarla samimi ortamda ve özel konuları da paylaşıyoruz bazen ve hiçbir zaman bu konuşmaların dünya medyasında yayınlandığını görmeyi ummazsınız. Fotoğraflar: ERDEM SEVGİ Karadeniz İsyandadır... Laf açıldığında Anadolu’daki her insan Karadeniz’in doğasının güzelliğini anlatır, yeşilin tonlarını uzun uzun sayabilir size… Kendisi görmemiş de olabilir… Çünkü dillere destan cennetimizdir Karadeniz… Ne var ki Karadeniz isyandadır… Zaten “Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma yasası çıkıyor” dedikleri gün, ben arkadaşların tabiatı ve biyolojik çeşitliliği yağmalatmaya karar verdiklerini anladım. Bu yasa ile sit alanlarının, meraların, ormanın, su havzalarının korunması, bilimsel kurumlardan alınıp Çevre ve Orman Bakanlığı’na veriliyor. Örnek vermek gerekirse; Haydarpaşa Garı’nın çatısını korumaya aldıkları gibi… Yasa çıkarsa; birinci derecede sit alanı ilan edilmiş ve bugüne kadar iyikötü korunmuş milli parklar, meralar, sulaklar, yaylalar, koylar, su havzaları Çevre ve Orman Bakanı’nın iki dudağı arasında olacak. Ve yağmacı şirketler şimdi bu yasayı bekliyorlar… İşte bu yüzden… Karadeniz isyandadır… Bugün siz bu yazıyı okurken, vatan doğasının kendisine emanet edildiğinin bilincinde olan, vicdanı sızlayan, yürekli insanlar saat 12.30’da Galatasaray’da, 14.30’da Haydarpaşa’da olacaklar… İstanbul’daki yurtseverler, yurdun uzak köşelerindeki doğa parçalarına sahip çıkacaklar… Çünkü o doğa bizim… O çam ağaçları, o göl, o ırmak… O koy ve yunusları, o dere ve sevdalı söğütleri, o yayla, o sulak ve üzerindeki canlılar birkaç talancının, yağmacının değil, önce bizim… Gitsek de gitmesek de… Görsek de görmesek de o cennetlerin oralarda olduğunu bilmemiz, düşlerimizin, rüyalarımızın, hayallerimizin uçsuz bucaksız zenginliğidir… Vatan sevgisi de zaten böyle bir şeydir… Dönüp bakın: Karadeniz isyandadır… [email protected] UTKU ÇAKIRÖZER ‘Çok büyük öfke duyardım’ Altında sizin imzanız olsaydı ne hissederdiniz? Hükümetimle özel yazışmalarımı herkesin bilmesinden ben çok büyük öfke duyardım. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Reddaway (sağda) Ankara temsilcimiz Çakırözer’in sorularını yanıtladı. Bu skandal diplomatik ilişkileri madı. Sistemimizin daha nasıl gü landı. Türkiye eskisinden çok farklı. venli hale getirileceğini kontrol edi Örneğin Kürt meselesine bakışta kaynasıl etkileyecek? Herkes gizlilik taşıyan belgelerini yoruz. Diplomatlara yatırım yapma da değer değişiklik var. Ama bazı alankorumaya daha fazla özen gösterecek, mızın nedeni samimi diyaloglar ge larda yapılması gereken reformlar “Bu bizim de başımıza gelebilir mi” liştirilerek anlaşmalara varabilmek var. İnsan haklarının geliştirilmesi, diye düşünerek önlemler almaya baş tir. O nedenle de haberleşme sistem çalışanların haklarının iyileştirilmesi, sosyal yasalar ve rekabet alanına ilişlayacaktır. Kısa dönemde bizim gün lerimizin güvenliği önemlidir. Hükümetler arası ilişkiler nasıl kin bazı yasal düzenlemelerin aciliyeti lük mesaimize olumsuz etkileri olabilir. var. Türkiye kendini AB mevzuatıyİnsanlar çok tedirgin davranacaktır. etkilenir? Aynı şekilde. İlk başkta bazı mer la uyumlu hale getirdiğinde üye olGüveni yeniden tesis etmede kısa dönemde sorunumuz olacaktır. Ameri kezlerde rahatsızlık olacaktır ama işi maması için bir engel olamadığını düşünüyoruz. kalılar da bunu sağlamak yani gizli bel mizi yapmaya devam edeceğiz. Ama WikiLeaks belgelerinde gelerin nasıl korunacağı konusunda çok ‘Üyelik engeli yok’ görülüyor, bazı ülkeler Türkiye’yi ayrıntılı bir çalışma yapıyorlar sanırım. Türkiye’deki gelişmeleri nasıl de kesinlikle istemiyor... Zamanla diplomatik ilişkiler eskisi İngiltere de üye olmadan önce iki gibi yürümeye devam edecektir. Ya ğerlendiriyorsunuz? Hangi alankez veto edildi. Koşullar ileride depılacak çok iş var ve ülkeler arası ve larda gelişmemiz gerekecek? Türkiye’yle ilişkilerimizi çok olum ğişebilir. Önceki Fransız hükümeti bireylerle ilişkiler sürmek zorunda. Türkiye’nin üyeliğinin destekçisiydi. Sizin diyaloglarınızda bir deği lu değerlendiriyorum. NATO çerçevesindeki işbirliğimiz, Şimdiki öyle değil. Ama bir sonraşiklik olacak mı? Biz her dersi çıkaracağız bu acı ekonomik ilişkimiz çok iyi seviyede. kinin nasıl olacağını kim bilebilir? Satecrübeden. İngiliz tarihinde böyle bir Siyasi alanda ise Türkiye’nin AB sü bırlı olun, mevzuata uyum konusunşey yaşamadık. Casusluklar, sızmalar recinin en güçlü destekçisi biziz. Son da ödevlerinizi yapın, sonunda durum oldu ama hiçbir zaman bu kadar ol yıllarda AB yolunda çok ilerleme sağ değişecektir. Entegrasyon süreci nasıl hızlandırılabilir? Kıbrıs sorununun çözümüne hepimizin katkıda bulunması lazım. Kısa dönemde en büyük engel bu gibi gözüküyor. Türkiye’nin Ankara Protokolünü uygulaması çok önemli bir fark yaratacaktır. Kıbrıs sorunu müzakerelerle çözülürse en büyük engeli aşmış olacağız. Kaygı duyduğunuz alanlar neler? AB İlerleme Raporu’nda vurgulandığı gibi basın özgürlüğü konusunda tam ve güçlü güvenceler görmek istiyoruz. Kadın hakları da insan haklarının bir parçası olarak son derece önemli. Bu konularda şikâyet için hiçbir yasal gerekçe bırakılmamalı. Yargı ve tutukluluk süreleri konularında kaygılarınız var mı? Tutukluluk süreleri konusundaki kaygılara katılıyorum. Türkiye’nin yargı alanında Avrupa standartlarına erişmesini bekliyoruz. Standartlarımız da bir hayli yüksek. Siyasetçiler ve devlet adamları da benzer tepkiyi göstermeli mi? Diplomat olarak “vermelidir” demek benim işim değil ama ‘vereceklerdir’ diye düşünüyorum. Sizce bu yaşananların sebebi ne? Buradaki paradoks şu. Daha çok özgürlük ortamında insanların muhalif olma, daha radikal fikirleri savunma olasılıkları da artıyor. Daha baskıcı rejimlerde ise insanlar hiçbir konuda ses çıkaramazlar. Eğer insanları tartışma yapmaktan korkar hale getiriyorsanız bu istismarcı bir özgürlük anlayışıdır. Paradoks gibi görülse de özgürlüklerin gelişmesinin bir yansımasıdır. Naipaul ve Kusturica gibilerin ifade özgürlüğünü korumak için nasıl bir mekanizma kurulmalı? Türkiye’ye ne yapacağını söylemek biz diplomatlara düşmez ama ölçü şu olmalı: İnsanlar bu ülkeye gelip, tehdit altında kalmadan, özgür bir biçimde görüşlerini tartışabiliyorlar mı? Eğer yapabiliyorlarsa ve konuştukları insanlar da özgürce karşılık verebiliyorlarsa, o toplumdaki toleransın ölçüsü budur. Bu sağlanamıyorsa bunun hem içeride hem de dışarıda yankıları olması doğaldır. Türkiye’de diğer dinlere ve farklı görüşlere hoşgörü konusunda ne düşünüyorsunuz? Ben ve her yıl gelen iki milyon İngiliz bu ülkede çok iyi ağırlanıyoruz. Gayrimüslim topluluklara yönelik adımlar da olumlu. Ama bazı insanların arzu ettikleri özgürlüğü bulamadıkları yönünde yorumları da okuyoruz basından ve sivil toplum kuruluşlarından. Vatandaşınız olan Nobel ödüllü yazar Naipaul’e muhafazakâr kesimden gelen tepkileri ve Türkiye’ye gelememesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelememesine çok üzüldüm. Gelmiş olsa ve konular tartışılabilseydi çok daha sağlıklı olurdu. Demokratik hayat şudur: Bir düşünceyi görüşü beğenmeyebilirsiniz. Sizin başka bir görüşünüz vardır. Karşılıklı söylersiniz sonra da gider bir içki içersiniz beraber. İnsanların bu ülkeye gelemeyeceğini düşünür hale gelmesi gibi bir durum varsa çok yazık olur. Eleştirilerin İslam konusundaki görüşlerinden kaynaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben her zaman ifade özgürlüğünden yanayım. İran’da diplomatken Salman Rüşdi’ye yardımcı olmaya çalıştım. İran hükümetini fetvanın uygulanmaması konusunda güvence vermesi için iknaya çalıştım. Ama olmadı. Sonra Arjantin’de görev yaparken Salman Rüşdi geldiğinde Arjantin Dışişleri Bakanı’na ‘Buluşur musunuz’ dedim. Düşünce özgürlüğüne destek olmak için “Olur” dedi. Rüşdi’yi götürdüğümde Arjantinli bakan “Odada görüşmek yetmez. Basının önünde oturalım” diyerek destek verdi ülkesinde ifade özgürlüğüne. Ankara’da da Naipaul için girişimde bulundunuz mu? Hayır bulunmadım. Çünkü bu bir hükümet organizasyonu değildi. Türk yetkililerin tavır koyması gerekir miydi? Bu konuda yorum yapamam. Sırp yönetmen Emir Kusturica da tepkiler nedeniyle Türkiye’den ayrıldı. Bu konuda kaygı duyuyor musunuz? Eğer bu giderek artan bir eğilim haline gelirse Türk halkının bizlerden daha fazla kaygılanmasını beklerim. Çünkü sayısı az da olsa bu olaylar kendisini hoşgörüye adayan bir ülkede yaşanıyor. Bu konuda başı diplomatlar değil Türk halkı çekmelidir. Ve inanıyorum ki insanlar görüşlerini açıklamak için Türkiye’yi güvenli yer olarak görmemeye başlarsa buna Türk halkı ses çıkaracaktır. Türkiye’ye çok sayıda gelen entelektüel var. Yaşanan kötü örneklerin sayısı çok az. Ama bunlarla sınırlı kalmasını umuyorum. Modernleşme süreci diğerlerine karşı mutlak hoşgörüyü içermek zorundadır. Eğer insanlar korkarak Türikye’ye gelemiyorsa buna toplumdan çok büyük reaksiyon gelecektir. Fotoğraf: HÜLYA KESKİN ‘Naipaul’un gelememesine üzüldüm’ Taksim’de ‘uyuma’ eylemi Greenpeace ve Küresel Eylem Grubu, İstanbulBM İklim Değişikliği Zirvesi görüşmelerinde AKP’nin tutumunu eleştirmek için İstanbul ve İzmir’de eşzamanlı “Uyumayın İklim Değişikliği İçin Harekete Geçin” mesajı ile “yastık ve yorgan ile uyuma eylemi” düzenledi. İstanbul’daki gösteride eylemciler Taksim Meydanı’nda “Hükümet artık ağır uykusundan uyanmalı” dedi. Heykel atölyesine baskın MERMERDEN EROİN ÇIKTI İstanbul Haber Servisi Ellerindeki eroini yurtdışına çıkarmak için bir heykeltıraşla anlaşan uyuşturucu tacirlerinin oyununu polis bozdu. Heykeltıraş atölyesine düzenlenen baskında mermerlerin içinde 46 kilogram eroin ele geçirdi. İstanbul’a getirilen uyuşturucunun kamufle edilerek Hollanda’ya gönderileceği bilgisine ulaşan narkotik polisi, yaptığı çalışmalarda bir heykeltıraş ile anlaşma sağlandığını belirledi. Heykeltıraşı takibe alan polis, uyuşturucu maddenin kalıp mermer içine gizlenerek bu şekilde yurtdışına ithal ediliyormuş gibi yola çıkarılacağını belirledi. Sultanahmet’teki atölyeye baskın düzenlendi. Baskında şüphe edilen mermer kalıbını balyozla kıran polisler kalıp içine yerleştirilmiş 46 kilo 600 gram eroin ele geçirdi. 4 kişi gözaltına alındı. ‘ÖNEMLİ OLAN İRAN’I MÜZAKERE MASASINA ÇEKEBİLMEK’ Uluslararası oyuncular, ABD, Rusya ve İngiltere çözüm için devreye girmeye hazır mı? Annan Planı’ndan çıkardığımız en önemli derslerden biri bunun diğer ülkelerin baskısıyla hazırlandığı şeklindeydi. Bu nedenle şimdi iki liderin çıkıp, “Bu bizim paketimiz” diyebilecekleri bir çözüm arıyoruz. Ocak ayındaki görüşmelerden de sonuç çıkmazsa artık tamam noktasına gelecek miyiz? Genelde bu tür krizlerde “Artık tamam” demek tehlikeli bir noktadır. Ama yapmaya çalıştığımız sürece bir aciliyet boyutu da katmaz. Çözümsüzlüğün en büyük zararı Türkiye’nin AB sürecine, NATO AB arasındaki güvenlik işbirliğine dokunuyor. İran’a uygulanan ekonomik yaptırımlar işe yarıyor mu? İran’ın yeniden masaya dönmesinde bu yaptırımların etkili olduğu görüşündeyim. Yaptırımlar sokaktaki İranlıları hedef almayıp, tamamen nükleer program ve silahlanma faaliyetlerine yöneliktir. Ama İran’da günlük hayatın etkilendiği yönünde duyumlar geliyor... O daha ziyade İran rejiminin ekonomideki kötü yönetiminden kaynaklanıyor. Kimse yaptırımlar nedeniyle hasta olmuyor, aç kalmıyor, yaralanmıyor. Yaptırımların hedefi nükleer programı yöneten isimler. Türkiye’nin yaptırımlara uyumunda sorun var mı? Yaptırım oylamasında ‘hayır’ dediler ama yaptırımları uygulayacakları yönünde taahhüt verdiler. Türkiye’nin bu dosya üzerinde aktif olmasını teşvik edeceğiz. Türk şirketlerinin İran’a hassas malzeme satışına aracılık ettiği yönündeki iddialar doğru mu? Eğer yaptırımlara uymayan şirketler varsa Türkiye’nin bunlar için gereğini yapacağına güveniyoruz. Şu ana kadar bu konuda bize ulaşan bilgi yok. Türkiye’de hizmet veren İran bankası Bank Mellat hakkında ne düşünüyorsunuz? Türk hükümetinin uygulama sözü verdiği yaptırımlar arasında finansal konular da var. Türk hükümetinin tereddütsüz bunları uygulayacağını düşünüyoruz. ANNAN PLANI KAÇAN BİR FIRSATTI Kıbrıs konusunda çözüm umudu görüyor musunuz? Bu mesele çok önceden çözülmesi gereken ve hâlâ çözülebilecek bir konudur. Sorunun BM parametreleri doğrultusunda çözümü iki toplum için de daha yararlıdır. Ayrılık çimentosunu atmanın hem AB içinde, hem de adanın ekonomik gelişmesi bakımından olumsuz sonuçları olur. Biz çok detaylı ve komplike müzakereler sonrasında bir çözüm bulunabileceğine inanıyoruz. Annan Planı kaçan bir fırsattı ama demokratik bir tercih diye bakmak lazım. İnsanların “evet” diyebileceği bir pakete ulaşmak mümkündür ve yapılmalıdır. Kararlılık, güçlü liderlik ve olumlu sonuçların halka iyi anlatılması becerilebilirse, çözüm mümkündür. Üniversiteli genç öldü İran ile yapılan görüşmeler İran ile uluslararası toplum arasındaki görüşmeler İstanbul’da yapılabilecek mi? Bu turun Cenevre’de yapılacağı yönünde duyum aldık. Çözüme ne kadar yakınız? Şu anda en önemli adım İranlıları yeniden müzakere masasına çekebilmek. Ekim 2009’dan beri bunu öneriyoruz ama o günden beri masaya yanaşmadılar. Hâlâ da yürüttükleri nükleer program konusunda uluslararası topluma güvence vermiş değiller. Buradaki ana hedef dünyaya yeniden güvence vermelerini sağlamak. ‘OMUZ ATTIN’ KAVGASI TOKAT (Cumhuriyet) Tokat’ta, yolda “omuz atma” nedeniyle gençler arasında çıkan kavgada kalbinden bıçaklanan üniversite öğrencisi öldü, arkadaşı yaralandı. Gaziosmanpaşa Bulvarı üzerinde Hüseyin Altun, Yasin Alsancak ve H.C. arasında “omuz atma” iddiasıyla çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada, Gazi Osman Paşa Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Alsancak (21) ve sınıf arkadaşı H.A, H.S. tarafından bıçakla yaralandı. Hastaneye kaldırılan Alsancak, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polis ekiplerince yakalanan H.S’nin kısa süre önce aynı nedenlerle hapiste olduğu ve tahliye edildiği belirlendi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle