28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 5 ARALIK 2010 PAZAR DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Erdoğan, rektörlerle toplantısında WikiLeaks belgeleri tartışmasını sürdürdü Benim ‘Haydarpaşam’ Sevgili, 28 Kasım günü TV ekranından, 71. basamağında bulunduğum ömrümün ilk yıllarının simgelerinden, gençlik yuvalarımdan birinin yanışını izliyorum, hüzün ve kaygıyla... Yaşımdan değil de, yaşadıklarımdan dolayı kuşku içindeyim: Yanıyor mu Haydarpaşa? Yoksa yakılıyor mu? İki imparatorluğun başkentini görgüsüz bir rant odağına indirgeyenler, orayı da avantaya daha kolay teslim etmek için mi yakıyorlar, yoksa zaten her şeyimizi yakan hödük ihmalkârlığımızın sonucu bir “kaza” mı söz konusu? Kadıköy’deki dünyayı yeni keşfettiğim yılların ilk görkemli binası Haydarpaşa Garı’nın, 66 yıl önceki inanılmaz büyüklüğünden normal boyutlarına gelmesi çok zaman aldı Sevgili... Kadıköy’den Haydarpaşa’ya ilk kez kordondan yürüyerek mi geçtim, yoksa iskelenin yanından binilen kayıklardan biriyle mi, onu anımsamıyorum. Kayıklarla ilgili anımsadığım ilk şey, hemen ötemizden geçen vapurlardan birinin dalgasıyla sallandığımızda korkumu ifade etmem üzerine, “Hani sen erkektin, hani erkekler korkmazdı?” diyen anneanneme verdiğim şu kestirme cevaptı: Erkeklik karada, denizde erkeklik olmaz! O zamanlar bugünkünden daha mı akıllıydım? Olabilir, ne de olsa daha okul tarafından bozulmamıştı aklım. Haydarpaşamın değişik yüzleri: İlkokul birinci sınıftayken anneannesini, o zamanlar Fizan kadar uzak olan Eskişehir’deki kocasının yanına gitmek üzere, yolcu eden çocuk: Haydarpaşa, hüzün... Birkaç ay sonra Eskişehir’e giden trene biniş: Haydarpaşa, vuslat... Hafta sonları, yatılı okul çıkışı eve götüren vapurdan görünen koca Gar Binası: Haydarpaşa, huzur... Demiryolcu üvey dede ile Eskişehir’den kısa gelişlerinde, Gar Lokantası’nda içki masasının kıyısında, şiş kebabı, patates kızartması yiyen çocuk: Haydarpaşa, mutluluk... DDY 1. İşletme Binası’nın 3. katında yaz ayında ders çalışan G.S. Liseli öğrenci: Haydarpaşa, kimya, cebir. Yaz ayları öğlen üzeri, Kadıköy Çarşısı Yanyalı Fehmi Lokantası’na gidiş: Haydarpaşa, öğlen tatili... Yıllar boyu banliyö peronundan Pendik trenine biniş... Haydarpaşa, İdealtepe deniz kıyısındaki eve gidiş... 1941 yazında, güneş vurmuş gar merdivenlerinde duran Galip Usta: Haydarpaşa, “Memleketimden İnsan Manzaraları”... Fotoğrafta şık giyimi ve refakatçileriyle gar merdivenlerini inen Atatürk... Haydarpaşa Cumhuriyet... Anadolu’nun bağrından kopup, sırtlarında denkleriyle gelen insanlar: Haydarpaşa Gurbet Kuşları, Haydarpaşa göç... Yıllar sonra, Eskişehir’e gitmek üzere trene binmeden önce Gar Lokantası’na uğrayan yaşlı adam: Haydarpaşa nostalji... Ve 28 Kasım 2010 günü çaresiz, kederli, telaşlı, kuşkulu, bütün bunların yanışını ekrandan seyretmem: O da Haydarpaşa, rant talan düzeni... Neyse binanın tümünü yitirmedik. Neyse, istenirse kurtarılabilir. Haydarpaşa yangından kalanlarla kurtarılabilir. Ama hoyrat, kıymet bilmez, talancının rantçının hışmından kurtarılabilir mi? Zavallı Haydarpaşa, sırtlarında denkleriyle gelen “Gurbet Kuşları”nın gelirken getirdikleri rejimin kurbanı oldu. Kucak açtığı insanların zihniyetiyle kundaklandı. Ne yapmalı? Benim için yapacak fazla bir şey yok. Haydarpaşa yanıp yıkılmadan gülüm, gel seninle duvarlarındaki çini kaplamaları hâlâ duran Gar Lokantası’na gidelim! Oradan Kadıköy’deki eski Karaköy İskelesi’ni görebilirsin. Ama, rıhtımda senin bindiğin, yavaş yavaş açılmakta olan 8.15 vapurunu kaçırdığı için, karadan el sallayan kâküllü filinta gibi delikanlıyı göremezsin. O, anıları bile taciz edilmiş, yaşlı bir adamdır artık. [email protected] ‘İftiraya sarılıyorlar’ Başbakan Tayyip Erdoğan, devlet ciddiyetine sahip hiçbir siyasetçinin ortaya çıkan iddialardan medet ummayacağını belirtti. İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, İsviçre’de banka hesabı olduğuna ilişkin WikiLeaks’te yayımlanan belgelerle ilgili CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını, rektörlerle buluşmasında yanıtladı. Erdoğan, “Devlet ciddiyetine sahip, vizyonu olan, dış politika diye bir derdi olan hiç kimse özellikle de hiçbir siyasetçi iddialara sevinç çığlığıyla sarılıp bunlardan medet ummaz, çare beklemez ve başbakanına ‘İsviçre’den bunun belgesini al gel’ demez” dedi. “Demokratik Açılım” çalışmaları kapsamında geçen hafta rektörlerle bir araya gelen Erdoğan, dün Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde bir kez daha 74 rektörle 5.5 saat süren toplantı yaptı.Erdoğan, geçen haftaki toplantı sırasında gençlerin yaptıkları gösterilere dikkat çekerek “Herhalde paraları var, bol bol yumurta alıp bu yumurtaları buraya doğru sallamışlar, atmışlar. Bu bir özgürlük arayışı değildir, yol kesmek bir özgürlük arayışı değildir” diye konuştu. Erdoğan, kahvaltılı toplantıdaki konuşmasında WikiLeaks’te yayımlanan belgelerle ilgili Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmelerine şu karşılığı verdi: “Böyle bir ortamda, meseleyi hiç analiz etmeden, düşünmeden, üzerinde tartışmadan, istişare etmeden hemen ilk çıkan iddia ve iftiralara sarılmak, sığ, çapsız, vizyonsuz ve ufuksuz bir siyasetin göstergesinden başka bir şey olamaz. Olmayan şeyin belgesi olmaz ve hukuktaki tabirle müfteri iddiasını ispatla mükelleftir.” Başbakan, ABD’li diplomatların, dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi yazışmalarının internet yoluyla tüm dünyaya yayıldığını söyledi. Bu yazışmaların yayımlanmaya başlandığı andan itibaren, “etekteki taşların tamamen dökülmesinin beklenmesini” ifade ettiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: “Gerçekten yaşanmış olayların, Erdoğan, Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nde bir kez daha 74 rektörle toplantı yaptı. (AA) bir kısım devlet sırlarının ifşa edilmesi mi var, yoksa bu işin arkasında bir niyet, bir gaye, farklı bir hedef mi var? Bu yazışmaların yayımlanması, sitenin iddia ettiği gibi tüm sırların ifşa edilmesi, bir şeffaflaşma mı? Yoksa belli belgelerin, belli takvim çerçevesinde, belli süzgeçlerden geçirilerek, bir sansür dahilinde dolaşıma sokularak birtakım operasyonların gerçekleştirilmesi mi, örtülü bir kara propagandanın yürütülmesi mi? Bu yolla acaba belli ülkeler arasındaki ilişkiler etkinlenmeye, maniple edilmeye ya da yeniden etkilendirilmeye mi çalışılıyor? ” ayında, Türkiye’yi temsil edecek bir örneklemeyle gençlerin davet edileceğini belirtti. Toplantıyı protesto eden gençlere göz yaşartıcı bomba atılırken Çelik, manidar bir şekilde “Gençleri davetimizin protestolarla ilgisi yoktur. Onlar protesto yapsa da yapmasa da bizim gençlerimizdir, canımız, ciğerimizdir. Biz gençlerimizi, ülkemizi, insanımızı seviyoruz” diye konuştu. ‘Gençleri seviyoruz’ Erdoğan’ın rektörlerleyaptığı toplantıya ilişkin gazetecilere bilgi veren AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın “Dolmabahçe Buluşmaları” kapsamında ocak Fotoğraf: AA Öğrencilere sert müdahale Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün rektörlerle 2. kez gerçekleştirdiği toplantıyı protesto etmek isteyen öğrencilere polis çok sert müdahale etti. Diğer illerden eylemlere katılmak için 3 otobüsle İstanbul’a gelen Öğrenci Kolektifleri üyeleri Çamlıca Gişeleri’nden geri gönderildi. Kurtköy’de mola veren öğrenciler polisin biber gazlı müdahalesi ile karşılaştı. Toplantının yapıldığı Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne Kabataş’tan yürümek isteyen GençSen üyeleri ile Akaretler’den yürümek isteyen Gençlik Muhalefeti’ne de polis biber gazı ile müdahale etti. Beşiktaş Demokrasi Meydanı’nda toplanan gruplar da polis ile gerginlik yaşadı. Birçok öğrenci biber gazı yüzünden fenalık geçirerek hastaneye kaldırıldı. GençSen’liler Erdoğan’ı protesto ettikleri için gözaltına alınan 14 öğrencinin serbest bırakılması için Taksim Tranvay Durağı’ndan Galatasaray Meydanı’na yürüyüş düzenledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle