Katalog

5 ARALIK 2010 PAZAR HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sevdanın Adı ‘Bulut’ Olsun... Işık delisi düşlerin, insanı yaşatan kelimelerin şairidir Paul Eluard... Onun dizelerinde aşk vardır, özlem, sevgi, kavga ve acı: “İnsanı yaşatan kelimeler vardır Hani yunmuş arınmış sözler Sıcaklık diyelim güven diyelim Mesela aşk adalet hürriyet kelimesi Çocuk kelimesi insanlık kelimesi gibi Ve bazı çiçeklerin ülkelerin ismi Mesela yiğit kardeşlik arkadaşlık Çalışma kelimesi gibi Sonra bazı kadınların dostların ismi Bizim Peri de onların arasında” Gabriel Peri’dir sizinle konuşan... Hani Nâzım’ın anlattığı Peri... Belki yalçın kayaların diplerinde açan bir kır çiçeği... Belki umut, belki hüzün, acı... Bilemezsiniz!.. Yüreğinizi ısıtan sımsıcak kelimeler... Her türlü yaşantının kendi sözleri gibidir gözlerde. İnce kımıltılarla içinize gömülen, canlı çiçekler gibi havalanışıdır kadının ve erkeğin... Sevgidir bu, aşktır, kıskançlıktır. Uyumdur, dünyaya bakış ve ideoloji. Nasıl anlatılırsa anlatılsın... Bir bulut menekşeleri soldurur, bir kuş havalanır örgülü saçlarında kızların... Bir çocuk mızıka çalar göğün altında... Umuda doğru bir yolculuk başlar! Acıları, mutsuzlukları, karşılıklı haksızlıkları, suçlamaları düşünürsünüz... Aşkın küçük sandalında hayat ırmağının akıntısına kapılıp gidersiniz... Bir bakarsınız bir yaprak düşer o anda... Bir şey geçer uçarak, gözünüz görmez. Jorge Guillen’i okurken bir dize takılır kafanıza: “Susmayı biliyorsun sevgilim, Gülümsüyor bana çıplak dudakların.” Bir balkonda, pencere kenarında renk renk açan çiçeklere bakarsınız... Parlak köpüklerde, tuzlu sularda, dağların yamaçlarında, Viyana kafelerinde, Toroslar’ın eteğinde yaşama sımsıkı tutunursunuz. Sırtınızı gökyüzüne çevirmek ister canınız... Ağlamak ister gülmek ister... Acının fırtınasında yüreğinizin kıpır kıpır atmasını ister. O anda Ahmed Arif gelir aklınıza... 33 Kurşun... “Vurun ulan, Vurun Ben kolay ölmem Ocakta küllenmiş közüm Karnımda sözüm var” Dalgın dalgın yürürsünüz karanlık sokaklarda... Hapislik günleriniz aklınıza gelir: “Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe Karşıda duvar dibinde. Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe...” Karanlık can sıkıntısıdır... Kürdün Gelini’ni söyler maltada biri... Ahmed Arif ise ranza dibinde... Yıl 1986... İzmir’de Tenis Kulübü’nde... İlhan Selçuk, Ahmed Arif, Ahmet Piriştina, Bekir Coşkun, Tayyar Eraslan, bir de ben. Eşrefpaşa ağzıyla “rakının dibe vurulduğu” bir gece... Birlikte söylemiştik hapislik günlerinin şiirini. Yıllar ne çabuk akıp gidiyordu! Yaşamın dingin sularına benziyordu sevgimiz, öfkemiz ve tutkumuz. Dumanlar içinde maviyi unutan gökyüzü... Geç kalma korkusu yüreğimizde alev alev yanan... Bir sabırsızlık gibi başımızın üzerinde dolaşan bulutlar. Hayatın fırtınalarını içimizde taşırken, kimi zaman sessiz kime zaman çığlık çığlığaydık o yıllar. O güzelim yaz geceleri, Akasya Çay Bahçesi, uzak kentlerden gelen çocuklar, kadınlar, delikanlılar. Kan tüten yaraların, korkunç dövüşlerin şairi Mayakovski’nin dizelerinde kendi sesimizi dinleyişimiz: “Ellerim kelepçelidir ama evrenin tahtıdır yerim! Siz ürkek çocukları hüznün ve siz gökyüzünün mavi olduğunu unutanlar... Dinleyin artık... Susun da! Belki son aşkıdır bu gökyüzünün... Doldur yüreğime kan doldur... Kabarıncaya kadar damarlarım.” Yalçın kayaların dibinde açan kır çiçeklerinin konuşmalarını dinliyorum seher vaktinde. Su Perisi’nin sesini duyuyorum Kozak Yaylası’nda, şiirsel yolculuğa çıkarken... Tahsin Saraç’ı kaç kişi anımsar bugün, kaç kişi okur onun şiirlerini? “Yıkık tapınaklara döner kimi zaman içim Eski sağır bir sızıya balkıyan, inceden Işıdı mı ala bir tan Kaç seviden kurşun yesem Göveririm kendi külümden yeniden. .............. Sofada ekmek ve su, göğüste o gül duygu Yığınların mutluluğu kavgasında hep yerim Tanrılar karşısında, doğa doğrultusunda Ben ozanım Devrim ateşlerini sonsuz yakacak odun Toprakta kemiklerim.” Açlığın kan çizgisinde ve taş dilsizliğinde bir demet kır çiçeği... Bir umut, bir hüzün, bir acı. Dilimiz sevgiyle çoğalsın, denizler dalgalansın... Kavga vazgeçilmez sevda mıdır? Haydi sevdanın adı bulut olsun! [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 CHP örgütünde çarşaf listeye ‘evet’ denmesi olasılığı yüksek İkinci blok liste gündemde TÜREY KÖSE ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Listemi bizzat yapacağım” açıklamaları üzerine “ikinci bir blok liste çıkarma” hazırlıkları başladı. Kılıçdaroğlu’nun eski Genel Başkan Deniz Baykal’la yapacağı görüşmeden “uzlaşma” çıkmayacağı beklentisi yaygınlaştı. CHP’nin 18 Aralık kurultayı öncesinde Kılıçdaroğlu’nun Baykal ve Önder Sav’la yapacağı görüşmeler beklenmeye başlandı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun “Kanaat önderleri ile görüşeceğim” açıklaması ve ardından “Listeyi bizzat yapaca ğım” sözleri, özellikle Baykal kanadında rahatsızlık yarattı. Baykal’ın yakın çevresine “Bu sözlerden sonra yapılacak görüşme nezaketen yapılmış bir görüşme olur. Kendisinin görüşlerini dinleriz. Teşekkür ederiz” dediği öğrenildi. Sav ekibi, Kılıçdaroğlu’nun hazırlayacağı listeyle ilgili olarak Baykal kanadına göre “bu aşamada” “iyimser” bir beklenti içinde görünüyor. Baykal ve Sav ekipleri, Kılıçdaroğlu’nun yapacağı görüşmelerin ardından tavırlarını netleştirecek. İlk aşamada, çarşaf listenin zorlanmasının kolay olmayacağı değerlendirmesi yapıldı. Seçimlerin çarşaf listeyle yapılması için dele gelerin yüzde 10’unun imzasıyla önerge verilmesi ve salt çoğunlukla kabul edilmesi gerekiyor. Seçimlere giderken milletvekili adaylıkları beklentisi içinde olan örgütün “genel başkana rağmen” çarşaf listeye “evet” demesi olasılığı yüksek görülmüyor. Bu nedenle, kulislerde Kılıçdaroğlu’nun Baykal ve Sav ekibini dışlayıcı bir liste yapması durumunda ikinci bir blok liste çıkarılabileceği konuşuluyor. Baykal ve Sav ekipleri arasında “ittifak” olabileceği ve ikinci blok listedeki bazı isimlerin Kılıçdaroğlu’nun listesinde bazı isimlerden fazla oy alması durumunda listenin “delinebileceği” hesabı yapılıyor. C MY B C MY B