29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
NİLHAN AYDIN [email protected] Tanrı’ya ulaşmak isteyen bir kadının hikâyesi.. Eski zamanlarda bir kadın Balıkkaya tepesinde yüz deveyi üst üste koyup Tanrı’ya ulaşacağını iddia etmiş. “Ulaşamazsam taş olayım” demiş. Benim de doğup büyüdüğüm Biga ilçesi işte bu Balıkkaya tepesinin sırtlarına konumlanmıştır. Evimiz Biga’nın üst mahallesinde iki katlı bahçeli bir evdi. Söylendiğine göre de mağaranın olduğu yere pek de uzak sayılmazdı. Çok merak ediyordum o mağarayı... O mağarayı bulmak ve içine girip görmek istiyordum. Bir öğleden sonrada da pır pır atan minicik kalbimle düşmüştüm yola. Beni bu büyülü hikâyeye bağlayan düşünceler kafamdan geçerken, kendi mahallemden çıkmıştım bile. Pomak mahallesinin dik bayırını tırmanırken mağara ağzına ulaşana kadar her an çıkacak olan tehlikeler de aklıma gelmeye başlamıştı. Yerleşim yerinden çıkıp yeşillik tepeye vardığımda duraksadım. Etrafa bakındım, tık ses yoktu, kararsız bekledim. Sonra da patika yolda birkaç ürkek adım attım. Patika yol bitince ise ilerleyemiyordum. Zira; kalp atışlarım iyice hızlanmıştı. Korkuyordum. Bir de aniden yüksek bir ses patlamaz mı? Korkunç bağırtı sesi giderek yükseliyor, ben de Pomak mahallesine geri koşuyordum. Biliyordum eşek sesi olduğunu ama bir eşek anırması ürkücü bir sestir. Hele aniden ai diye sanki dayak yemenin acısında ba ğırmaya başlamazlar mı! Biraz bekleyip sakinleştikten sonra bir deneme daha yapmaya karar verdim, cesaretimi topladım, tekrar patika yola girdim. Bu sefer kara bir köpek çıktı karşıma. Ben de gerisin geriye koşmaya başladım, aşağıya mahalleme bir çırpıda vardığımda nefes nefese idim. Mahallemden ilk kez bu kadar uzaklaşmıştım. Korkmuştum ama içimden de bilinmeyeni keşfetmenin heyecanını yaşayan birisi çıkmış ve geldiği yere bir türlü geri dönmek istemezken kırgın üzgün evin kapısının merdivenlerine oturmuştum. Benim bu darmadağın halimi gören Nur ablama yolculuğumu anlatmak zorunda kalmıştım. Sanırım ablam benim tekrar deneyeceğimi anlamış olacak ki, kendisi beni götürmeye karar verdi ve düştü önüme. Ablam kasabanın içinden tepeye paralel farklı bir yol izlemişti. Kolay varmıştık. Nihayet mağaranın alt tarafında idim ve mağaranın ağzını görüyordum. Ona ulaşmama dört beş metre kalmıştı. Bu sefer de ablam “Deve ayak izlerini gördün yeter, dik kayaları çıkman zor” demişti. Hayatımın en büyük keşfini yapıyordum. Keşif mıknatısına bağlanmıştım bir kere, içini görmeden dönemezdim. Tek bir engel kalmıştı, koca yuvarlak bir kaya... Gizemli Yolculuk... l Ve sonunda kendilerini mağaranın giriş ağzında buldum. Beni daha beş altı yaşlarındayken yollara düşüren ne idi? İki duygu, korku ve merak. Mağara beni korkutuyordu, ama aynı zamanda içeride muhteşem bir gizemle karşılaşmanın ihtimalinin heyecanı içindeydim. Bu iki duygudan “merak” baskın gelmiş ve mağaranın içine girmiştim. Peki merak keşfetmek için yeterli mi? Ya merak yeterli olmuyorsa ve mağaranın gizemini bulabilmek için daha güçlü bir şeye ihtiyaç duyulursa... Meraktan daha büyük olan şey nedir? Aşktır. Ben çamurlu minik ayak izlerimi bırakmıştım Balıkkaya tepesine. Aslında o izler, tüm yolculuklarım boyunca mağarada değil, zihnimde bir yerde saklı idi. Milyonlarca yıldır, içlerinde insanlığın ortak geçmişini, sanatını, coşkusunu, korkusunu ve merakını yaşatan mağaralar ve benim ilk keşfim... “Dünyanın en gizemli manastırlarının” ulaşılması zor dağlara, tepelere ve mağara ağızlarına kurulmuş olduğunu anımsayınca benim yeni yıldan dileğim, “Benim için aşkımın da bu tepeye yelken açması”. Mutlu yıllar... TURİZM C Biga’da bir mahalle... 29 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA 3 Balıkkaya tepesinin sırtlarında bulunan mağra (üste). ANKARA’DA TURİZM MUZAFFER ERGÖZ [email protected] nkara’da her sektörün, her işkolunun hemen hemen tepe noktası var. Turizmde ise böyle bir tepe noktası olduğu söylenemez. Bunun yerine lokal ancak çok güçlü turizm faaliyetlerinden söz etmek mümkün. Konuyu biraz açarsak: A ANKARA’DA KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Bakanlığın Ankara yereline ve yereldeki turizm aktörlerine çok fazla kapılarını açtığını ve Ankara turizmi için kafa yorduğunu söylemek çok zor. Bunun yerine kendi sınırları içerisinde ve ülkenin turizmi beni ilgilendirir politikasını sürdürmektedir. Sadece binası ve yönetim birimleri Ankara’da olan bir kurum niteliğindedir. ANKARA TURİZMİNDE SİVİL ÖRGÜTLENME Tek kelimeyle mükemmel denecek bir örgütlü grup karşınıza çıkmaktadır. “ANKARALI GEZGİNLER GRUBU” geziyorlar, görüyorlar, kitap yayımlıyorlar, toplantı ve sergiler düzenliyorlar, son derece dinamik bir yapıları var. Çankaya Belediyesi Sanat Galerisi’nde altmışa yakın gezginin çektiği resimlerden oluşan çok ilgi çekici bir de sergi açtılar. Kıpır kıpır bir sergi, ilgi oldukça fazla, resimlerin müellifleri salonda ve her ilgiliye istediği kadar bilgi veriliyor. Gezginlerin sözcüsü durumundaki Sayın Timur Özkan bu serginin çok iyi duyurulmasını sağlamış ve sergiye oldukça fazla davetli gelmişti. Böylesine üretken turizm gönüllüsünü hiçbir turizm merkezinde gördüğümü söyleyemem. Bu dinamik yapıyı içerisine alacak bir üstyapıyı henüz Ankara’da göremedim. Ankara yerel ile genel arasına sıkışmış Anakaralılıklarını yaşamak isteyen elit bir gruba sahip. ANKARA İLÇELERİNİN DE ANKARA TURİZMİNDEN BEKLENTİLERİ VAR Esprili bir yaklaşım, Ankara’nın Karsı dedi bir görevli. Ankara’nın şirin ilçelerinden birisi “Nallıhan” (Naltut), Nallıhan Kaymakamı’nın başkanlığında ve Ankaralılar vakfı eski başkanı Sayın Ayhan Sümer Bey’in himayelerinde Çankaya Sanat Galerisi’nde ilçenin tüm ileri gelenlerinin katıldığı Nallıhan turizm faaliyetlerini sergiliyorlardı. Burada şunu söylemekte yarar var: Her iki kurum da Ankara’nın turizm değerlerini sergiliyor, her iki kurum da Ankaralı ama her iki kurum da birbirlerinde çok ayrı dünyaların insanları gibi; birbirlerinden haberleri bile yok. Sayın Alaaddin Yüksel galiba bu kopukluğu ve Ankara’nın turizm kimliğindeki arayışları görmüş olmalı ki Ankara’nın en tepe yöneticisi olarak bir yol haritası üzerinde sürekli çalışarak Anakara turizm mastır projesini hazırlamakta ve hayata geçirmek için çalışmalarını sürdürmektedir. TURİZM EKİ VE ETKİSİ... Ankaralı okuyucularımın bana ve Cumhuriyet’in spor ekine neden çok eposta gönderip istekte bulunduklarını önceleri pek anlamadım. Hele büyük olduklarını söyleyen gazetelerin her hafta sonu çıkardıkları turizm eklerine rağmen bu ilgiyi araştırınca, Ankaralı okuyucuların ne demek istediklerini daha iyi anladım. Ankaralı okuyucular, Cumhuriyet’in Turizm eki tüm Türkiye’de yayımlanıyor ve sesimiz her yerde duyuluyor diyorlar, oysa öbür gazeteler Ankaralıya Ankaralı politikası yapmaya çalışıyorlar. Bunun yanında Cumhuriyet Turizm ekinin yıllara varan bir oturmuşluğu ve tarafsızlığı var; bu nedenle sizi tercih ediyoruz diyorlar. Biz de Ankaralı okuyucularımızı kırmamak için Ankara’yı daha bir müddet sayfalarımıza misafir edeceğiz. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Hayri Arslan Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, TURİZM C Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Onur Çeliköz Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle