22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Bu ay içinde üçüncü kez zam gelen benzine ödenen her 100 liranın 65 lirasını vergi oluşturuyor EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Pompa cebimizden çekiyor Petrol fiyatları düştüğünde bile vergi oranı arttırıldığı için zamlanan benzin fiyatları rekora doğru koşuyor. Yeni zamla 95 oktan benzinin litresi 3.88 liraya çıktı. Kamuoyunu isyan ettiren zamlara sahne olan benzin fiyatında en büyük payı yüzde 65 ile devlet alıyor. Bir başka deyişle, tüketici her 100 liralık benzin alışında 65 lira vergi veriyor. Ekonomi Servisi Benzin fiyatları bu ay üçüncü kez zamlandı. Tüketim üzerinden alındığı için gelir dağılımı adaletsizliğini daha da derinleştiren ÖTV ve KDV’nin ana kaynağı akaryakıtta pompa adeta devlete çalışıyor. Dünyanın en pahalı benzinini tüketen Türkiye’de benzine ödenen her 100 liranın 65’ini vergi oluşturuyor. Akaryakıt ürünlerinden 95 ve 97 oktan oktan kurşunsuz benzinlerin satış fiyatı dünden geçerli olmak üzere litrede 46 kuruş arttırıldı. Akaryakıt dağıtım şirketlerinden Petrol Ofisi’nde (PO) 95 oktan kurşunsuz benzinin satış fiyatı Ankara’da litrede 3.81 liradan 3.85 liraya, İstanbul ve İzmir’de ise 3.80 liradan 3.84 liraya yükseldi. OPET ve BP bayilerinde ise 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı Ankara ve İstanbul Anadolu yakasında 3.82 liradan 3.88 liraya, İzmir’de de 3.81 liradan 3.87 liraya çıktı. Yeni zam ile kurşunsuz benzin Türkiye’nin doğusunda 4 lirayı aştı. Doğu illerinden Van’da 95 oktan kurşunsuz benzin 3.94 lira ile 3.99 lira arasında değişen fiyatlarla satılırken 97 oktan kurşunsuz benzin 3.98 ile 4.07 lira arasında değişen fiyatlardan satılmaya başladı. Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. 2011’e Girerken Milli Gelir ve Bileşenleri Bu hafta 2010’un son Ekonomi Politik yazısını kaleme alıyorum. Takvimlerin bu tür dönemeçlerinde bir soluklanmak ve geçmişe bir göz atıp, ileriki günlere dair çıkarsamalarda bulunmaya çalışmak insanın doğası gereği olsa gerek. “2010’da neler oldu? 2011’de bizleri neler bekliyor?” soruları insanın aklına neredeyse doğal bir refleks olarak takılıyor. Ben de 2010’un bu son yazısında Türkiye’nin milli gelirindeki değişmeleri bir kez daha irdelemeyi ve 2011’e ilişkin ipuçları elde etmeyi uygun gördüm. Milli gelir büyüklüklerine ilişkin olarak elimizdeki en son veri Türkiye İstatistik Kurumu’nun üçüncü çeyrek dönemine (eylül ayına) ait. 2010 yılının ilk dokuz ayında milli gelir enflasyondan arındırılmış (reel) olarak sabit 1998 fiyatlarıyla ölçüldüğünde 77 milyar 798 milyon Türk lirası olarak tahmin edilmiş. Bu büyüklük, 2009’un ilk dokuz ayı ile karşılaştırıldığında Türkiye ekonomisinin söz konusu dönemde yüzde 8.9’luk bir büyüme hızına ulaşmış olduğu anlaşılıyor. Milli gelire yapılan harcamalara baktığımızda en hızlı artışın özel sektör yatırım harcamalarından geldiğini görüyoruz. 2009’un ilk dokuz ayına görece özel yatırım harcamaları yüzde 30 artmış. Ancak bu yüksek oranın 2009 ve 2008 yıllarındaki çöküşün ardından kaynaklanan “baz etkisine” bağlı olduğunu vurgulamak gerek. Özel sektör yatırımlarının reel düzeyi henüz kriz öncesi 2007 yılı düzeyine ulaşamamış durumda. Milli gelirin bileşenleri arasında en düşük büyüme hızı kamunun tüketim harcamalarına ve ihracata ait (sırasıyla yüzde 1.1 ve yüzde 2.8). Kuşkusuz, yatırım harcamaları boyutunda gördüğümüz üzere, büyüme hızları baz alınan dönemin görece büyüklüğüne bağlı olarak şaşırtıcı nicel büyüklükler üretebiliyor. Bu yüzden şöyle bir ayrıştırma daha sağlıklı gözlemler sağlayabilecek gibi duruyor: 2010’un ilk dokuz ayında 2009’a görece milli gelirdeki toplam artış miktarı 6 milyar 351 milyon TL. Bu rakamın nerelerden kaynaklandığına göz atalım... Harcamalar Yöntemiyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (1998 Fiyatlarıyla) Devletin Gayri Nihai Safi Gayri Safi Özel Tüketim Tüketim Sabit Stok Mal ve (Eksi) Mal Yurtiçi Harcamaları Harcamaları Oluşumu Kamu Özel Değişmeleri Hizmet ve Hizmet Hasıla İhracatı İthalatı Milli Gelirin Bileşenlerindeki Değişimler (1,000 TL, sabit 1998 fiyatlarıyla) 2010 9 Aylık 6.351.011 3.782.305 79.036 3.553.935 117.887 3,436.050 1.840.435 506.876 3,411.577 GSYH Artışına Oran Olarak Değişme (%) 2010 9 Aylık 100 59.6 1.2 56 1.9 54.1 29 8 53.7 Büyüme Hızları (%) 2010 9 Aralık 8.9 7.4 1.1 25.4 4.6 30 176.2 2.8 19.1 BOLİVYA SOKAKTA Bolivya’da akaryakıt zamları protestoları halkı sokağa döktü. Protestocular, polisle çatıştı. Fotoğraf: REUTERS Bir ayda üçüncü zam Geçen hafta motorine de 78 kuruşluk zam gelmişti. Böylece kırsal motorin fiyatı 3.16 liraya, motorin fiyatı da 3.3 liraya çıkmıştı. Son bir ay içerisinde akaryakıta 3 defa zam yapıldı. Fiyatların 4 liraya yaklaşması üzerine artan tüketici tepkisini dikkate alan Enerji Bakanlığı devreye girmiş ve sadece 2 kuruşluk indirim yapılmıştı. İndirimden kısa süre sonra motorine 8 kuruş, dün de benzine 6 kuruş zam geldi. Depoyu doldurmanın maliyeti 200 TL Zamlara tepki gösteren Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, 55 litrelik bir depoyu doldurmanın maliyetinin 220 lira sınırına dayandığını ve tüketicinin isyan noktasına getirildiğini dile getirerek şunları aktardı: “Zamlar keyfidir. Dövize bağlamanın inandırıcı olmadığını söylüyoruz. Çünkü döviz düştükçe fiyatların gerilemediğini tüketici çok iyi biliyor. Benzinden alınan yüksek vergi fiyatlarda önemli unsur. Kâr payları çok yüksek. Avrupa’da yüzde 3040’lar civarında vergi alınıyor. Akaryakıttan alınan vergilerin Avrupa’da olduğu gibi yüzde 40 ve altına çekilmesi gerekiyor. Mevcut durumun sosyal devlet anlayışıyla açıklanabilir bir tarafı kalmamıştır.” Suriye de ithal ediyor ama bizden 4 kat ucuz BEKİR ŞAHİN En net katarakt lensi Varlıbaş, Kalite Büyük Ödülü’nü aldığı göz içi lens teknolojisiyle bir ilke imza attı. Yakın, orta ve uzağı gören lenslere şimdi 250 milyon dolar daha yatırıyor. İnşaat markası Varyap ile tanıan Varlıbaş Holding, sağlık teknolojisinde de büyüyor. Holdingin ödüllü göz içi lens teknolojisi, Türkiye’nin bu alandaki ithalatını yüzde 55 azaltarak şimdiden milyonlarca dolar kazandırdı. Ekonomi Servisi Varlıbaş Holding’e bağlı VSY (Varlıbaş Sağlık Yatırımları) 100 milyon dolarlık yatırım yaparak 2009’da Ataşehir’de kurduğu katarakt lensi üretim tesisinin yanı sıra 150 milyon dolar yatırımla Tuzla’da yeni bir fabrika daha açacak. İnşaattaki markası Varyap ile ünlü olan Varlıbaş’ın 9. Kalite Ödülleri’nde Büyük Ödülü kazanan göz içi lens teknolojisi yakın, orta ve uzağı aynı anda görüyor ve bu özelliğiyle dünya devlerine meydan okuyor. Varlıbaş’ın yatırımı Türkiye’nin ithalatını yüzde 55 azaltırken 26 ülkeye ihracat yapmaya başladı. Varlıbaş Holding CEO’su Erdinç Varlıbaş ve VSY Genel Müdürü Ercan Varlıbaş şu bilgileri paylaştı: Katma değeri en yüksek projeye imye’deki göz içi lenslerinin hemen hemen tamamı yurt dışından, yaklaşık yüzde 65’i Çin ve Hindistan gibi ülkelerden, yüzde 35’i de ABD ve Avrupa’dan ithal ediliyor. İthalat yüzde 55 azaldı. Bu 20 milyon dolar demek. GAZİANTEP Türkiye’de litresi 4 TL’ye yükselen benzin Suriye’de litresi 44 Suriye lirası yani 1.40 liraya satılınca, sınıra yakın ilçe ve köylerdeki araç sahipleri komşu ülkeye gidip benzin alıyorlar. Tüketici Hakları Derneği (THD) Gaziantep Şubesi Başkanı Ecz. Bülent Yılmaz da yaşanan bu durum üzerine “Suriye’de petrol yoktur, onlar da bizim gibi ithal ediyor. Peki, o zaman orada niçin ucuzda bizde bu kadar pahalı? Bunun hesabı yapılamaz mı?” diye sordu.Tüketici Hakları Derneği (THD) Gaziantep Şubesi Başkanı Ecz. Bülent Yılmaz, akaryakıt zamlarının kabul edilir düzeyde olmadığını, yapılan zamların toplumun en ağır şekilde cezalandırılması anlamı taşıdığını ileri sürdü. Başbakan’ın ‘kriz teğet geçti’ sözünü hatırlatan THD Başkanı Yılmaz “Teğet geçen bir ülkede peki bu zamlar neyin nesi? Madem bir sıkıntı yoktur o zaman neden dünyanın en pahalı akaryakıtı kullanılıyor, yetmiyor bir de üzerine zamlar bindiriliyor. Yüzde 69’a varan dolaylı vergiler akaryakıt fiyatlarını yükselten temel nedendir. Sanayiciden, tüccardan doğru dürüst vergi alamayan iktidar elektrik, su, telefon, yakıt gibi toplumun önemli gereksinimlerine fahiş vergiler yüklüyor. Bayilerin kâr marjı da yükseldi. Bunun içindir ki sürekli kampanya düzenliyorlar. Ama halk altta eziliyor” diye konuştu. Yerli teknoloji desteklenmeli 26 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bayilikler konusunda ince eleyip sık dokuyoruz. Bugün 20 milyon adede ulaşan dünya göz içi lens pazarında, Türkiye’nin yerli bir firması olarak söz sahibi olmak istiyoruz. Bu alandaki yatırımımızın hayata geçmesiyle birlikte Türkiye, göz içi lensi biyoteknolojisi alanında dünyada yeni bir merkez olma yolunda büyük bir adım atılmıştır. Haziran 2009 tarihinden itibaren yurt içinde 215 bin adet, sadece bu yıl Aralık ayı itibariyle 165 bin adet göz içi lens satışı yaptık. Hem özel sektör hem kamuya veriyoruz. Diğer ülkelerin yaptığı gibi yerli teknolojiye pozitif ayrımcılık yapılmalı. Hedefimiz 1 milyon adet üretim ve 50 milyon dolar olan ciroyu 500 milyon dolara çıkarmak. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr za attık. Hedefimiz küresel oyuncu olmak. İki yılda göz sağlığına 250 milyon dolar yatırıyoruz. Tuzla’daki fabrika 2011’in ikinci yarısında üretecek. Türk doktorları ve mühendislerinden oluşan 150 kişilik istihdamımız 400 kişiye çıkacak. Türkiye’de yıllık yaklaşık 300350 bin adet civarında göz içi lens takılıyor. Türkiye’nin potansiyeli ise yaklaşık 500 bin civarında. Bizim üretimimizden önce Türki Söz konusu 6.351 milyar TL milli gelir artışının 3.782 milyar TL’si özel tüketim harcamalarındaki artıştan kaynaklanmış. Bu rakam, toplamın yüzde 60’ını oluşturuyor. Özel yatırımlardaki artış ise 3.436 milyar TL ve toplam milli gelir artışının yüzde 54’ü. İlginç bir alt kalem ise stok değişmeleri. Söz konusu dönemde üreticiler 1.840 milyar TL tutarında stoklanmış ürün artışı gerçekleştirmişler. Yani mallar üretilmesine rağmen satılamamış ve stoklarda biriktirilmiş. Bu rakam, milli gelirdeki toplam artışın yüzde 30’u. İhracatımızdaki artış son derece cılız ve toplam milli gelir artışının ancak yüzde 8’ini sağlıyor. Milli gelir hesaplarına eksi olarak kaydedilen ithalat ise milli gelire görece olarak yüzde 54’lük bir paya sahip. Özetlersek, 2010’un büyüme ivmesinin ardında iki değişkenin durduğunu görüyoruz: özel tüketim ve (çoğunlukla düşük baz etkisinden kaynaklanan) özel yatırım talebi. Yani iç talep milli gelirdeki büyümenin neredeyse tamamını açıklıyor. Buna ek olarak üretilmiş, ama talebin gene de yetersiz olmasından dolayı satılamamış stok rakamlarını da eklerseniz, milli gelirdeki “ivmelenmenin” nasıl bir saman alevinden ibaret kalmakta olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla 2010 Türkiye’si coşkulu bir iç talep harcamasının sonuçlarını yansıtıyor. Bu ivmenin sürdürülebilmesinin önkoşulu elbette ki içerde gelir artışlarına bağlı. Daha yüksek reel ücret ve maaşlar anlamına gelecek böylesi bir koşulun sağlanması ise krizin yıkıcı etkileriyle boğuşan işverenler ve “mali disiplin” önkoşuluna bağlanmış kamu sektörü için olası gözükmüyor. İhracat gelirlerimizde kısa dönemde beklenebilecek bir artışın çok gerçekçi olmadığını düşünürsek, 2011 Türkiye’sinin can yakıcı ikilemi karşımızda duruyor: ya yüksek maaş ve ücretlere dayalı yüksek iç talebin sürüklediği milli gelir; ya da kaçınılmaz daralma. B İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmayı Asya’dan Avrupa’ya geçerken yağmurun da etkisiyle durma noktasına gelen trafikte sonuna kadar dinledim. CHP kurultayında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun vaatleri AKP’yi ürkütmüş olmalı ki öğrencilere verilen burs miktarını ve ailelere çocuk okutma yardımlarını artırdığını açıkladı. En azından CHP korkusu bir işe yaradı. Tam bir seçim söylemine giren Erdoğan, çiftçilere, konut alacaklara müjdelerini sıraladı, ancak Türkiye’nin en önemli sorunu olan işsizliğe, cari açığa bir nebze bile değinmemeyi yeğledi. “Nasıl olsa ianelerle, yardımlarla yine uyuturum halkı” diye düşünüyor olsa gerek... Peki Türkiye ekonomisinin bugün en önemli sorunu nedir? Ekonomiyi yöneten siyasi yapının, akademisyenlerin, iş dünyasının ağız birliği ile bu soruya verdikleri Cari Açığı Durdurmanın Yolu Var mı? yanıt “cari açık”. Sonuçları işsizliğin bu hale gelmesine kadar uzanan cari açık... Son döneme kadar AKP iktidarının önemsemediği bu sorun artık öylesine çatallaştı, öyle göz ardı edilemeyecek hale geldi ki, en azından tanımlanır oldu. Türkiye’nin büyümesi de, üretimi de bir süreden beri ithalata dayalı halde. Büyüme hızı arttıkça veya ihracat geliştikçe ithalat daha hızlı artıyor, dış ticaret açığı ve bu açığın tetiklediği cari açık artıyor ve açığın kapatılması için yeni ve ek finasman ihtiyacı gerekiyor. Çin başta olmak üzere Uzakdoğu’dan gelen tüketim malları, bilişim teknolojilerine tutkun halkımızın 12 aya varan taksitlerle leblebi çekirdek gibi tükettikleri elektronik eşyalar, lüks arabalar hepinizim malumu... Ancak cari açığın, yani yapılan ihracata karşılık ithalatın çok daha fazla olmasının asıl sebebi ara mallar ithalatı. Türkiye’de üretilebilecek ara malları bile daha ucuz olduğu için ithal eder hale geldik. Cari açık 40.8 milyar dolara ulaşmış durumda. Toplam 147 milyar dolarlık ithalatın 106 milyar doları ara malı ithalatından. Bugün toplam ithalat içinde yüzde 72’lik paya sahip olan ara mallarının payı 1996 yılında yüzde 65 idi. Bu, ara malları ithalatının giderek arttığını, bu malların üreticilerinin ithalatçı haline geldiğini ve ülke büyüdüğü halde istihdam hacmi artmadığını gözler önüne seriyor. Tamam, bu ülkenin başbakanı ve ekonomi yönetimi cari açığı azaltmak için yeni politika oluşturmayı düşünmüyor, peki özel sektörün bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok mu? Dün Unilever’in Türkiye Üst Düzey Yöneticisi İzzet Karaca’yı dinlerken bu sorunun yanıtını aldım. Türkiye’de yılda ne kadar deterjan tüketiliyor bilmiyorum ama hayli fazla olduğunu düşünüyorum. Ancak deterjanların ana maddesi olan sodyum perkarbonatın yurtdışından ithal edildiğini bilmiyordum. Bu sene haricinde (bu yıl domates aşırı pahalıydı) her yıl tonlarca domates üretildiği hatta kimi zaman alıcı çıkmadığı için üreticinin öfkeyle yere atıp ezdiği domateslerin gıda sektöründe kullanılan tozlarının Türkiye’de üretilmeyip ithal edildiğini de... İzzet Karaca, Akkim’in 2006 yılında sodyum perkarbonat üretimine başladığını, Unilever olarak kendilerinin de artık bu hammaddeyi Türkiye’den sağlamaya başladıklarını anlattı. Karaca, domates tozunu da Türkiye’den satın almak için küçük ölçekli bir üretici ile anlaşma yaptıklarını belirterek “Domates tozu imal etmek için aslında 2 milyon dolarlık bir yatırım gerek. Türkiye’de bu yatırım henüz yok, bizim ise yılda 500 ton domates tozuna ihtiyacımız oluyor. Trakya’da küçük bir üretici ile işbirliği yaptık, kendisini çok daha küçük bir yatırıma yönelttik ve artık alımlarımızı oradan yapıyoruz” dedi. Karaca, bu tarz örneklerin yaygınlaşması halinde dış ticaret açığının da azaltılabileceği inancında. Ama bunun gerçekleşmesi içinde Unilever gibi büyük üreticilerin, hammadde ve ara malı gereksinimlerini Türkiye’den karşılayabilmek için arayış içine girmeleri, küçük üreticileri bu tarz üretimler için cesaretlendirmeleri gerekiyor. Çiftçiye, öğrenciye yeni destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, çiftçilere kullandırılacak tarımsal krediler, üniversite öğrencilerine burs ve krediler ile dar gelirlilere yönelik yardımları içeren kararlar açıkladı. AKP grup toplantısında konuşan Erdoğan, yılbaşından itibaren yürürlüğe girecek olan kararların, 2011 bütçesine herhangi bir yük getirmeyeceğini savundu.Erdoğan tarafından açıklanan ve detayları Ziraat Bankası tarafından duyurulan karara göre, 2010’da yüzde 0 ile yüzde 9.75 arasında değişen oranlarda faiz ödeyen çiftçiler, yeni yılda azami yüzde 0 ile yüzde 5 oranında faizlerle kredi kullanabilecek. Açıklamada ayrıca tarımsal kredi takip oranlarının 2002’de yüzde 62 seviyesindeyken, bugün itibarıyla bankacılık sektörünün genel takip oranı olan yüzde 3.8’in de altında, yüzde 1.6 olarak gerçekleştiği belirtildi. Erdoğan, 1 Ocak’tan itibaren uygulanmak üzere üniversite öğrencilerinin burs ve kredi miktarını yüzde 20 arttırdıklarını söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle